Sayfalar

5 Kasım 2023 Pazar

Türkiye’de Planlı Kırsal Yerleşmelerin Tarihsel Gelişimi ve Erken Cumhuriyet Dönemi Planlı Kırsal Mimarisinin Korunması Sorunu

 

Türkiye’de Planlı Kırsal Yerleşmelerin Tarihsel Gelişimi ve Erken Cumhuriyet Dönemi Planlı Kırsal Mimarisinin Korunması Sorunu

 

Birinci bölümde / Osmanlı Dönemi’nden 1970’li yıllara kadar gerçekleştirilen planlı köy uygulamalarını ve bunların fikirsel boyutunu değerlendiren yayınlar ile Başbakanlık Osmanlı ve Cumhuriyet Arşivi’nde bulunan konuyla ilgili belgeler incelenmiştir.

 

İkinci bölümde planlı kırsal yerleşme olgusunun daha iyi anlaşılabilmesi için tarihsel kökenlerinin orta konarak mimarlık ve toplum tarihi açısından anlamı tanımlamaya çalışılmıştır.

 

Üçüncü bölümde / Türkiye ölçeğinde gerçekleştirilen planlı kırsal yerleşme uygulamaları / mimarlık tarihi açısından değerlendirilmiştir.

 

Dördüncü bölümde tezin alan araştırması için seçilen Trakya’da yapılan belgeleme çalışmaları açıklanmıştır.

 

Beşinci bölümde / planlı kırsal mimarisi / cumhuriyet mimarisi / ve mimarlık tarihi / tartışılarak ortaya konulmuştur.

 

Altıncı bölümde Trakya Umumi Müfettişliği Dönemi’nde gerçekleştirilen planlı kırsal mimari uygulamaları / tartışılmıştır.

 

Giriş

…ilk tespitler, “örnek köy” olarak tanımlanan planlı kırsal yerleşmelerin, devletin ağırlıklı olarak yurtdışından gelen göçmenlerin barınma sorununu çözmeye yönelik olarak kırsal kesimde sürdürdüğü sıradan bir yapılaşma çabası olduğu yönündeydi (s. 1).

 

19. yüzyılın ikinci yarısında

 

İlk aşamada göçmenlere boş arazi verilerek, yerleşik çiftçi düzenine geçmeleri hedeflenmişse de bunun başarılması için uygun yaşama koşullarının sağlanması gerektiği de görülmüştür (s. 3).

 

…köy birimini kalkınmanın temeli olarak gören Trakya Umumi Müfettişi Kazım Dirik

 

…planlı yerleşme kavramının gelişiminin insan topluluklarının yönetim biçimleriyle ilgisine kısaca bakıldığında, planlamada her zaman için karar verici bir otoritenin varlığının söz konusu olduğu görülür.

 

 

19. yüzyıl, modern kent planlamasının gereklerinin somut olarak ortaya çıktığı dönemdir.

 

Osmanlı Devleti’nde 19. yüzyılın ikincisi yarısından itibaren, belli bölgelerde devlet tarafından planlanan kırsal yerleşmeler, sistemli ve yoğun bir biçimde oluşturulmaya başlanmıştır. / s. 27 - 28

 

Yüzyıl sonunda bir köy yerleşmesinin yalnız konutlardan oluşmasının yeterli olmadığı, okul, cami gibi kamusal yapıların da mutlaka yerleşmede bulunması gerektiği öngörülerek yerleşmenin “toplumsal boyutu” ortaya konmuştur.

 

İttihat ve Terakki döneminde, çağdaşlaşmanın iki ayağı modern yerleşme ve fenni tarım olarak tanımlanmış, dolayısıyla yerleşmenin mimarisi de modern bir köy toplumu yaratmanın ana konularından biri olmuştur. / s. 88

 

3. ERKEN CUMHURİYET DÖNEMİ’NDE PLANLI KIRSAL YERLEŞME YAKLAŞIMI

1920’li yıllarda köy inşaatlarının küçük yerel müteahhitler tarafından yaptırılması benimsenmiş, ekonomik kısıtlılık, malzeme sağlama ve özellikle de yapı ustası bulma zorlukları nedeniyle de, çoğu yapı ve köyün niteliği yasal çerçeveyle tanımlanan düzeye ulaşamamıştır.

 

18 Mart 1924’de, 2. Anayasa’dan bir ay önce çıkartılan 442 sayılı Köy Kanunu, Türkiye Cumhuriyeti’nin köy sorununun çözümüne verdiği önemi gösteren, kapsamlı bir yasadır

 

Bu yasa ile ilk kez köye “tüzel kişilik” verilerek, resmen en alt yönetim birimi olarak tanımlanmıştır.

 

Samsun ve çevresi, mübadil yerleştirmede önemli bir rol oynamış bölgelerden biridir. 50.000 kadar göçmen bu alana yerleştirilmiş ve arşiv belgelerinden anlaşıldığı üzere sekiz adet numune köy inşa edilmiştir.

 

1924 yılının ortalarında her bölgede farklı mimari tarzlar öngören ve yerel koşullar çerçevesinde farklı uygulama yöntemleriyle gerçekleştirilmeye çalışılan numune köy uygulamalarına başlanmış, ancak yeterli verim alınamaması üzerine, 1925 yılının başında Dâhiliye Vekâleti ülke genelinde tek tip proje uygulamasına geçmiştir. / s. 132

 

1924’de İzmir yangını sonrası İzmir imar planının yabancı uzmanlara yaptırılmasıyla başlayan süreçte, İstanbul, Ankara, Bursa, Adana gibi büyük kentlerin yanı sıra, Gaziantep, Edirne, Niğde, Balıkesir, Tavas gibi daha küçük kent ve kasabaların da planları hazırlatılmıştır.

 

1936’dan itibaren illerin Beş Yıllık Köy Kalkınma Planı yapması istenmiştir.

 

Bu dönemde / Köy anketi ve monografya çalışmaları ile köylerin mevcut fiziksel, toplumsal ve ekonomik durumu hakkında bilgi derlenmeye başlanmış

1930’lu yıllardaki aydın çabası, Türk aydınının köy sorununa yönelmesi açısından önemli bir aşama olmakla birlikte, köye dışarıdan bakan öğütçü bir söylem olarak yayınlarla sınırlı kalmıştır

…temel amaç, köy nüfusunun köyde yaşamaya devam edeceği öngörüsüyle, onun köyünde çağdaş bir biçimde yaşamasının sağlanmasıdır. / s. 139

 

1930’lu yıllarda Devlet bir yandan mevcut köylerin yapılı çevre düzenini Köy Kanunu’na uygun hale getirmek için çaba gösterirken, bir yandan da köy kurma uygulamalarına devam etmiştir.

 

Yeniden Kurulacak Köylerde Nazara Alınması Gereken Genel Sağlık Şartları Hakkında Talimatname / s. 151 vd.

1933’te / hazırlanmıştır

Söz konusu şartnamede köy yeri seçimi ve yapıların mimari özellikleri bir imar yönetmeliği düzeyinde ayrıntılı bir biçimde açıklanmıştır.

…köy, havadar, güneş ışığı gören hafif meyilli yerde kurulmalıdır.

Zeminin rutubet sorunu oluşturmayacak nitelikte olması önemlidir.

 

…su bulunmayan bölgelerde köy kurulması önerilmez.

 

…köy ızgara planlı olacaktır.

 

Köy evinin önünde çiçek bahçesi ve ağaçlık bulunacak, ahır ve samanlık kesinlikle evden ayrı olarak inşa edilecektir.

 

Ev taş temelli olacak, duvarları kerpiçten yapılabilecektir. 30 cm subasman üzerinde taban yapılacak, zemin ile subasman arasında boşluk bırakılacak, yapının tabanı yer rutubetinden korunacaktır.

 

1935’den itibaren devlet yoğun olarak köy kurmaya başlamıştır.

Bulgaristan ve Romanya’dan gelenler ağırlıklı olarak Trakya’da iskân edilmekle birlikte, Anadolu’nun çeşitli yerlerinde de göçmen köyleri kurulmuştur.

 

TRAKYA UMUMİ MÜFETTİŞLİĞİ DÖNEMİ’NDE KURULAN PLANLI KIRSAL YERLEŞMELER (1934–1941) / s. 163

 

Trakya’nın Geleneksel Kırsal Mimarisi / yalnız fiziksel çevre özelliklerine değil, toplumsal değişimlere de bağlı olarak büyük farklılıklar içermektedir. Aynı coğrafi özelliklere sahip bölgede yer alan komşu köyler arasında, hatta aynı köy içinde bile farklı mimari gelenekleri gözlemlemek olasıdır.

 

Trakya genelinde kırsal yerleşmelerde kapalı doku görülür. Ev avlu içinde yer alır, ahır ve ağıl evin arkasında ön avludan bağımsız bir biçimde konumlanır.

Cami, köyün merkezini belirleyen yapıdır.

 

Ergene Havzası’nda genel olarak tek tip bir mimari gelenek söz konusudur. İnce uzun dikdörtgen biçimli, uzun cephe boyunca uzanan “hayat” niteliğindeki sundurmaya açılan odalar şeklinde tanımlanabilecek olan bu yapılar, bölgede “muhacir evi” olarak adlandırılır. Ancak ilginç olan, göçmenler farklı bölgelerden ve farklı zamanlarda gelmiş olsalar da, genel olarak hep bu plan tipini uygulamışlardır

Sundurmalı evlerde temel olarak bir yaşama ve bir işlik mekânı bulunur. / s. 178

 

İğmeli yapı sistemi, iki ağaç gövdesinin tepe noktasından birleştirilmesiyle oluşan kemer biçimindeki çatkıların, düzenli aralıklarla arka arkaya sıralanıp, yatayda da “germe” olarak tanımlanan, daha ince ağaç gövdeleriyle birbirine bağlanmasıyla taşıyıcı iskeleti oluşturulan yapı sistemidir. Bu yapıların iskeleti kurulduktan sonra, yapının türüne göre gerekiyorsa, “pargı” olarak tanımlanan 3–4 cm kalınlığında ince dallar da, iskeletin daha az boşluklu olması için örgüye katılır. İskeletin üzeri saz ya da sap demetleriyle kaplanarak, yapı örtülmüş olur. Yapının işlevine bağlı olarak, gerekiyorsa içi ve dışı çamur harcı ile sıvanarak masif duvarlar elde edilir. İğmeli yapılar kemer biçimli çatkılardan oluştukları için, biçim olarak ters çevrilmiş bir sepet görünümündedir. Yapının beden duvarı aynı zamanda çatısıdır. / s. 180

 

(Alan araştırması)

 

ERKEN CUMHURİYET DÖNEMİ PLANLI KIRSAL MİMARİSİNİN KÜLTÜR VARLIĞI DEĞERİNİN TANIMLANMASI VE KORUMA SORUNLARI / s. 279

 

SONUÇ / s. 336

 

ERES, Zeynep (2008), Türkiye’de Planlı Kırsal Yerleşmelerin Tarihsel Gelişimi ve Erken Cumhuriyet Dönemi Planlı Kırsal Mimarisinin Korunması Sorunu, Doktora Tezi, İstanbul Teknik Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder