Sayfalar

1 Ağustos 2025 Cuma

Jon Lang - İnsan Davranışına Yönelik Tasarım - Notlar

Jon Lang - İnsan Davranışına Yönelik Tasarım, Mimarlık ve Davranış Bilimleri - Notlar

Jon T. Lang, Charles Burnette, Walter Moleski, David Vachon

Designing for Human Behavior, Architecture and the Behavioral Sciences, Dowden, Hutchinson & Ross, Stroudsburg, 1974


 

Önsöz

1971 sonbaharında düzenlenen “İnsan Davranışı İçin Mimarlık” konferansı…

 

İnsanların davranışlarını kolaylaştıran çevrelerin tasarımı.

Ortamların insanlar için taşıdığı anlam, beğeni ve manevi değerler.

 

1. Bölüm / Mimarlıkta yeni sorunlar, duyarlılığın yetersizliği, sosyal bilimlerle teorik temelin gerekliliği

2. Bölüm / Çevresel psikolojinin mimarlık teorisine katkısı: estetik, imgeler, mekânsal davranış.

3. Bölüm / Davranış bilimlerinin mimari programlamaya metodolojik katkısı, veri kullanımı örnekleri.

4. Bölüm / Kitabın hedeflerinin değerlendirilmesi, mimarların ilgisini çeken alanların belirlenmesi.

5. Bölüm / Referans bibliyografyası

 

Çevresel psikolojinin kapsamı çok geniş…

 

BİRİNCİ BÖLÜM: MİMARİDE ORTAYA ÇIKAN SORUNLAR

Mimarlar her zaman “insanlar için” tasarladıklarını iddia etseler de, niyet ile sonuç arasında ciddi bir fark var.

İhtiyaçlar artık sadece fizyolojik değil; öz saygı, kendini gerçekleştirme gibi daha yüksek düzeyli ihtiyaçlar ön plana çıkıyor.

Geleneksel tasarım ilkeleri bu yeni ihtiyaçlara yanıt vermekte yetersiz kalıyor.

 

Mimarların kullanıcıya karşı yukarıdan bakan tutumları sorgulanıyor.

Tasarım sürecinde kullanıcıların alternatifler hakkında bilgilendirilmesi gerekiyor.

 

Modern mimarlıkta çevrenin davranışı belirleyeceği fikri yaygındı.

 

St. Louis’deki Pruitt-Igoe Projesi / Le Corbusier’in ünlü projelerinden esinlenerek tasarlanmıştı.

Başlangıçta övülen tasarım, zamanla şiddet ve izolasyonla anıldı.

 

Amos Rapoport / mimari anlamlar mimarların dünyasına ait, kullanıcıların değil.

 

Mimari bilgi genellikle gayriresmî ve sezgisel tasarım ilkelerine dayanır

 

Christopher Alexander ve ekibi, mimari bilgiyi “desen dili” olarak yapılandırmayı önerir.

Desen dili: bağlam (X), çözüm (Y) ve sorun (Z) üçlüsünden oluşur.

Desen dili, bina tiplerinden çok davranış tiplerine odaklanırsa daha kullanışlı hale gelir.

 

İnsan ekolojisi: grup davranışını fiziksel çevreyle birlikte inceler.

Çevre psikolojisi: bireye odaklanır

 

Kenneth Craik / Çevre psikolojisiyle ilgili araştırma alanları belirlemiş:

- Çevresel algı ve değerlendirme

- Bilişsel temsiller

- Kişilik-çevre ilişkisi

- Karar verme, kamu tutumları

- Mekânsal davranış, yoğunluk etkileri

- Kurumsal ve yerleşim ortamları

- Manzara ve açık hava rekreasyonu

 

Henry Wotton, Vitruvius'un sözlerini, mimarlığın kaygısının "emtia, sağlamlık ve haz" boyutları üzerine iyi bir yapı inşa etmek olduğunu söyleyerek yorumlamıştır. 25 Modern mimarinin çoğu, meta + sağlamlık = haz varsayımını benimsemiştir.

 

 

 

Profesyonel ve Müşteri: Ortaya Çıkan Bir İş Birliği İlişkisi / Howard E. Mitchell

Lewis Mumford: Teknolojik gelişme insan değerlerini gözetmediği sürece özgürlük getirmez.

Mimarlık, iktidar elitleriyle olan tarihsel ittifakını sürdürmeli mi?

Mimari ürün yalnızca profesyonelin yaratıcılığının ürünü mü olmalı?

 

Gelecekte mimar-müşteri ilişkisi:

Sadece işbirlikçi değil, aynı zamanda toplumsal değişimi tetikleyici olabilir.

 

James S. Ackerman’ın tespit ettiği iki mimarlık tutumu

Pragmatik tutum: “Onlara istediklerini ver” / Müşteri odaklı ama kısa vadeli yatırımcıyı temsil eder; moda modernizme ya da muhafazakâr tasarıma yol açar.

Egoist tutum: “Onlara istediklerimi ver” / Mimarın kişisel stilini yüceltir; kullanıcıyı değil, tasarımcının estetik mirasını önceler

Geleceğin insani ortamlarını yaratmak için bu yaklaşımlar yetersiz kalır.

Sezgisel duyarlılık artık yeterli görülmemekte; sosyal gerçekliklere dair bilgi zorunlu hale gelmektedir.

 

Christian Norberg-Schulz

Mimar boşlukta çalışmaz / ekonomik, politik, sosyal, kültürel ve fiziksel koşullardan oluşan “durumlar” içinde çalışır.

Bu durumlar, çevreyi farklı şekillerde gören insanlar tarafından şekillenir.

“İyi çözüm” tanımı bağlama göre değişir; mimar bu bağlamı sorgulamalıdır.

 

Egemen ahlak kuralları değiştiğinde, bireyler çevresel koşulların kurbanı olarak görülür ve kurumlar dönüşür.

 

…insani bir gelecek, rekabetçi değil işbirlikçi ilişkilere dayanmalıdır.

 

Frank Jenkins: Mimar, binanın atmosferini ve kullanıcı üzerindeki etkisini kontrol etmeli; sadece estetik değil, davranışsal etkiler de önemlidir.

Gelecekte mimarın iki seçeneği var:

•         Geleneksel değer sistemine savunmacı biçimde tutunmak

•         Karşılıklı güvene dayalı ilişkiyi aktif biçimde teşvik etmek

 

Mimari İnanç Sistemi ve Sosyal Davranış / Alan Lipman

Bu makale, çağdaş mimarlık ideolojisinin bir yönünü incelemekte ve mesleğin inanç sisteminin bu yönünün, uygulayıcıların kendilerini içinde buldukları durumları tanımlamalarına ve bunlara yanıt vermelerine nasıl yardımcı olabileceğine dair bazı öneriler sunmaktadır.

Mimarlık teorisi, fiziksel çevrenin sosyal davranışları etkilediği veya belirlediği inancına dayanır.

Peter Blake: “Form işlevi takip eder” sloganı, modern mimarinin özeti olarak görülür.

B.        Bakema: “Mimarlık, insan davranışının üç boyutlu ifadesidir.”

J.         Noble: Tasarımcılar, her aşamada insan davranışına dair varsayımlarda bulunur.

 

Mimari determinizm, mimarın toplumsal sorumluluğunu artırma potansiyeli taşırken, aynı zamanda indirgemeci bir yaklaşıma da dönüşebilir.

 

Mimarlar, üçlü bir kimlik arasında sıkışır:

•         Sanatçı → Estetik ve sezgisel yaratıcılık

•         Teknolog → Rasyonel analiz ve teknik uzmanlık

•         Toplum Mühendisi → Sosyal deneyim ve davranışsal içgörü

 

Kişisel himaye azaldıkça, mimar müşteriyle daha kurumsal ve uzak bir ilişki kurar.

 

Kitlesel yapı talepleri, mimarları modüler koordinasyon, sistematik tasarım ve üretim tekniklerine yöneltiyor.

 

“Sanatçıdan teknisyene” doğru bir kayma yaşanıyor.

 

Çevresel tasarımda teorinin iki yönlü bir amacı vardır: birincisi, bina yapımında insan amaçlarını ve ihtiyaçlarını anlamak, ikincisi, sosyal bilimcilere tasarımın işleyişine erişim sağlamak.

 

Çevresel Tasarımın Toplumsal Düzeni / Constance Perin

İnsan merkezli “çevre tasarımı yaklaşımı” geliştirmeye çalışıyor.

İnsanlar çevreleriyle mükemmel uyum içinde değil, sürekli adaptasyon halindedir.

Fiziksel çevre, bireyin amaçlarını gerçekleştirmesini kolaylaştırdığı veya engellediği ölçüde anlam kazanır.

 

Konut Kalitesi

Konutların iç mekân yaşanabilirliği üzerine sistematik değerlendirmeler eksik.

 

Konut büyüklüğü, sosyal statünün bir göstergesi haline gelmiş olabilir.

Gelir düzeyinden bağımsız olarak daha büyük konutlara duyulan ihtiyaç, ideolojik varsayımlarla gölgeleniyor.

 

Küçük evlerde, kullanıcılar mekânı yeniden düzenleyerek faaliyetlerini sürdürmeye çalışıyor.

Küçük konutlarda daha fazla mekânsal kural koyuluyor; bu da çatışmaları artırıyor.

Kuralların artışı, aile huzurunu azaltıyor ve bireylerin gruptan uzaklaşmasına neden oluyor.

 

David J. Rothman, 1820’ler sonrası Amerika’da suçlular, akıl hastaları, yoksullar ve evsiz çocuklar için kurumların neden hızla inşa edildiğini sorguluyor.

Akıl hastaneleri ve hapishaneler, reformcuların katı düzen anlayışını mimari biçimlerle pekiştiriyor.

 

Tasarım ilkeleri, yaşayanların toplumsal düzeninden türetilmelidir; geçmişin kalıplarından değil.

 

Tasarım Sürecinin Bir Modeli / Jon Lang, Charles Burnette

Geleneksel tasarım yaklaşımı sezgisel, zayıf yapılandırılmış ve çözüm odaklıdır.

Sorun odaklı tasarım, çözüm üretmeden önce sorunun tanımına ve analizine odaklanır.

 

Tasarım Modellerinin Türleri

•         Tanımlayıcı modeller: Gerçekte ne olduğunu betimler.

•         Davranışsal modeller: Neden olduğunu açıklamaya çalışır.

•         Normatif modeller: Ne yapılması gerektiğini belirtir.

 

Gerçek tasarım süreci, mimarın hayal ettiğinden daha çok aktör içerir: yasa koyucular, plancılar, müteahhitler, kullanıcılar.

 

“Zamansız İnşa Etme Yolu” nun Erken Bir Özeti 1970 / Christopher Alexander

Çevresel tasarımın en temel sorusu “gerçeklik”

 

Gerçek olan şey, kendi doğasına sadık, iddiasız, bütün ve doğrudan olandır.

Elhamra, Zen tapınağı, dağ köyü gibi örnekler, bu “gerçeklik” duygusunu taşır.

Modern mimarlık ise çoğu zaman sahte, iddialı ve insanın içsel doğasına yabancı.

 

Gerçek bir şehir, yalnızca birkaç mimarın değil, tüm bireylerin katkısıyla oluşabilir.

 

Tüm çevresel ölçekleri tek bir bütün olarak nasıl görebiliriz?

 

(Christopher Alexander’ın The Timeless Way of Building adlı kitabının özeti)

Bütünlük, dışsal değil içsel bir niteliktir

Bir sistem kendi doğasına sadık kaldığında ve içsel güçleri dengede olduğunda bütündür.

Gerçeklik, bütünlükle özdeştir

 

Gerçek çevreler doğanın geometrisine sahiptir

 

Her çevre, bir kültürün mekânsal kategorilerle ifade edilmiş üç boyutlu bir yansımasıdır.

…bir evin iç düzeni ailesinin kültürünü, bir şehrin yapısı halkın kültürünü temsil eder.

 

Her çevre, mekânsal ilişkilerin tekrar eden sistemleriyle tanınır: Londra, Japon bahçesi, Amerikan benzin istasyonu gibi.

 

Geleneksel yapılar / paylaşılan desen dilleriyle inşa edilmiştir.

…modern desen dilleri paylaşılmaz ve uzmanlaşmıştır.

 

Bütünlük İçin Gerekli Beş Koşul

1.         Derin psikolojik ihtiyaçlar çevreye yansıtılmalı.

2.         Disiplinler arası entegrasyon sağlanmalı (duygular, iklim, mühendislik, ekonomi…).

3.         Ortak deneyim havuzu erişilebilir olmalı.

4.         Tüm yapı eylemleri bütünlüğe katkı sağlamalı.

5.         Çevre, yaşayanlar tarafından inşa edilmeli; kitlesel süreçler yerel çeşitliliği yok eder.

Geleneksel toplumlarda bu beş koşul sağlanırdı; modern toplumda ise hiçbiri sağlanmıyor.

 

Paylaşılabilir bir desen dili, belirli bir bağlamda kullanılabilecek açık kalıplardan oluşan, tasarıma uygun sırayla düzenlenmiş bir sistemdir.

 

Tasarım, dışarıdan inşa edilmez; içeriden büyütülür.

Desen dilleri çevrenin tohumlarıdır; tasarım bu tohumların büyümesiyle oluşur.

Kendi tasarım yeteneğini geliştirmek isteyen, desen dilini geliştirmelidir.

 

İnsan ve Kurumsal Bina / M. Powell Lawton

…kurumsal mimarinin bireysel ihtiyaçları göz ardı eden standartlaşmış yaklaşımlarını eleştiriyor ve çevreyle birey arasındaki uyumu merkeze alan bir tasarım anlayışını savunuyor.

 

 

Çevre Psikolojisi ve Tasarım Meslekleri / Harold M. Proshansky

Çevre Psikolojisi

Mekânsal algı, kişisel alan, çevresel stres, davranışsal uyum gibi kavramlar temel yapı taşlarını oluşturur.

Tasarımcılar, çevre psikolojisinin sunduğu davranışsal verileri anlayarak daha kapsayıcı ve kullanıcı odaklı mekânlar yaratabilir.

 

İKİNCİ BÖLÜM: ÇEVRESEL DAVRANIŞIN TEMEL SÜREÇLERİ

…çevre psikolojisinin temel kavramlarını açıklayarak, mimarlık ve davranış bilimleri arasında anlamlı bir iş birliği kurulabilmesi için gerekli teorik zemini sunuyor.

 

W. Ross Ashby / Çevre, organizmayı etkileyen ve organizmanın davranışıyla değişen değişkenler bütünüdür.

İnsan-çevre etkileşimi: Birey çevresini dönüştürürken aynı zamanda ondan etkilenir; bu karşılıklı ilişki tasarımın merkezinde yer almalıdır.

 

Mimari Çevrenin Üç Temel İşlevi

1.         Fizyolojik destek: Davranışı sürdürebilmek için gerekli bedensel koşulları sağlar.

2.         Davranışsal ortam: Gerekli aktivitelerin gerçekleşebileceği mekânları sunar.

3.         Sembolik destek: Psikolojik durumları semboller aracılığıyla destekler.

Her işlev, algısal, bilişsel ve eylemsel bileşenler içerir.

 

Algı sadece görsel değildir: İnsanlar çevreyi görerek, koklayarak, duyarak ve hissederek algılar. Bu çok modlu deneyim, tasarımda tutarlılık gerektirir.

 

Bilişsel psikoloji, zihnin işleyişiyle ilgilenir

Bireyin çevreyle ilişki kurma biçimi kişilik özellikleri ve kültürel geçmişe bağlıdır.

Clare Cooper, evin benliğin sembolü olduğunu savunur.

 

Quintillianus örneği: Hatipler, konuşmalarını ezberlemek için mimari mekânları zihinsel haritalar olarak kullanır.

 

Mekâna yönelik tutumlar, mahremiyet ihtiyacı ve çeşitlilik arayışı kişilikle ilişkilidir.

 

Kültür, mekânsal davranışı yönlendiren temel sistemdir.

Edward T. Hall: Mekânsal davranışın kültürel bağlamını inceleyen öncü çalışmalarıyla tanınır.

Amos Rapoport: Ev Formu ve Kültürü kitabında kültür ile mekânsal yaşam kalıpları arasındaki ilişkiyi ele alır.

 

Mimari çevre, sosyal davranışları nadiren değiştirir; esas belirleyici sosyal ve kültürel bağlamdır.

 

Algı Teorileri ve “Biçimsel” Tasarım / Jon Lang

Bu makalenin konusu, algı teorileri, günümüzde birçok temel tasarım dersinde ele alınan ve öğrencilere sunulan tasarımdaki biçimsel meseleler ve algı teorisi ile temel tasarım teorisi arasındaki uyumsuzluktur.

 

Biçimsel estetik: Oran, ritim, tekrar, bütünlük ve tutarlılık gibi görsel düzen ilkeleriyle ilgilenir.

Sembolik estetik: Kültürel ve ideolojik anlamlar üzerinden değerlendirme yapar

 

Algı Teorilerinin Dört Kategorisi

Deneycilik / Algı duyusal verilerle başlar; deneyimle şekillenir.

Rasyonalizm / Algı zihinsel yapıların ve doğuştan gelen yetilerin ürünüdür. (Kant, Piaget)

Gestalt / Algı, bütünsel örüntülerle işler; biçim ve alan ilişkileri önemlidir.

Bilgiye dayalı teori / Algı, bağlam içindeki örüntülerin işlenmesidir; duyumdan çok anlam ilişkileri vurgulanır.

 

(Gestalt Psikolojisi)

Algılanan form, zeminle ilişkisi içinde tanımlanır.

Algısal deneyim ile nörolojik süreçler arasında yapısal benzerlik varsayımı.

 

Kandinsky’nin yorumu: Çizgi, noktaya uygulanan dış kuvvetin sonucudur.

 

Pragnanz (özlülük) ilkesi: Algı, mümkün olan en “iyi” organizasyonu arar; bu her zaman mutlak uyum gerektirmez.

 

Tasarımın kapsamı: Yalnızca biçimsel değil; anlam ve davranışsal faktörleri de içermelidir.

Öneri: Temel tasarım eğitiminde yüzey, kontur, doku ve optik dönüşüm gibi üç boyutlu algı değişkenlerine odaklanılmalı.

 

Mimaride İfadenin Gestalt Psikolojisi / David Levi

Mimari formun algısal ve sosyal etkilerini Gestalt psikolojisi bağlamında ele alıyor.

 

Binalarda Işık ve Aydınlatma Kullanımında Psikolojik Faktörler / D. Geoffrey Hayward

Işık, mimaride tarihsel olarak estetik deneyimin temel öğesi olmuştur.

 

Ev, Kendinin Sembolü Olarak / Clare Cooper

“Ev” kavramını mimarlık, psikoloji ve kültürel sembolizm ekseninde ele alıyor.

Ev tasarımlarına verilen tepkilerin altında daha derin, bilinçdışı bir anlam katmanının varlığını sezmiş / Jung’un kolektif bilinçdışı, arketip ve sembol kavramları bu sezgiyi teorik olarak açımlamış.

 

Arketip: Evrensel, zamansız psişik enerji düğümleri; bilinçdışının yapısal öğeleri.

Sembol: Arketipin somut dünyada tezahür etme biçimi; hem görünür hem gizli anlam taşır.

 

Ev, beden gibi, benliğin hem dışsal tezahürü hem de koruyucusudur.

İç mekân samimi benliği, dış cephe ise topluma gösterilen “kişi”yi (persona) temsil eder.

Yeni bir evle kurulan ilişki, benliğin mekâna yansıması ve mekânın benliğe dönüşmesiyle gelişir.

 

(Bachelard)

Ev ve ev olmayan: Benlik ve ben olmayanın mekânsal karşılıkları

Ev = sınır koyan, yapılandıran, koruyan bir merkez.

İç mekân = mahremiyet, dış cephe = toplumsal imge.

 

Sembol üreticisi insan / Alet yapımından önce ritüel, mit, dans ve şarkı gibi sembolik üretimlerde ustalaştı

Ev evrenin küçük ölçekli modelleri olarak inşa edilir.

Rapoport’un yorumu: İnsan başarısı, fiziksel ihtiyaçlardan çok içsel anlam üretme ihtiyacından doğar.

 

Ev, bireyin kimliğini, statüsünü ve iç dünyasını yansıtır.

Gösterişli evler: Dışa dönük, başarı odaklı bireyler.

Sade mimari: İçe dönük bireyler.

Sübvansiyonlu konuta direnç: Ev-benlik özdeşliği, devlet destekli konutlara karşı bilinçdışı bir kültürel tepki yaratır.

 

Müstakil ev + bahçe = ideal ev imgesi

Apartman = ev değil

Yüksek katlı apartmanlar, Amerikalılar tarafından genellikle reddedilir çünkü kişisel alan hissini zayıflatır ve bireyin öz imajına tehdit olarak algılanır.

Mobil evler / bireyselliği ve özgürlüğü simgeler.

 

Ev tasarımı = kimlik tasarımı: Mimar, yalnızca mekân değil, benlik imgeleri tasarlar.

 

Ev bir kale / özellikle düşük gelirli bireyler için bu savunma işlevi ön plandadır.

Ekonomik ve ruhsal istikrar arttıkça, ev bir ifade aracına dönüşür

 

Ev dekorasyonu, bireyin benlik algısını yansıtır. Özellikle yatak odaları kişisel kimliği simgelerken, oturma odaları kolektif aile kimliğini temsil eder.

Oturma odası, misafirlerin ağırlandığı ve bireyin toplumsal kimliğini sergilediği performans alanıdır.

Yeni zenginler, statülerini göstermek için gösterişli tüketime yönelir

Walter Murray, evin ruhunu pencerelerinden okuduğunu anlatır

Anais Nin, evin bireyin içsel korkularını yansıttığını ve güvenlik sağladığını vurgular

Günter Grass’ın evi, onun karakteriyle bütünleşmiş bir sağlamlık ve sadelik simgesidir.

 

Ev, bireyin duygusal gelişiminde kök salan ilk sembolik mekândır.

Çocuğun dünyası, ev ile onun dışındaki bilinmeyen alanlar arasında bölünür.

Ev, çocuk için ilk güvenlik ve aidiyet mekânıdır

 

Jung’un rüyasında ev, bilinç düzeylerini temsil eden çok katlı bir yapı olarak ortaya çıkar

Üst kat: bilinçli zihin

Zemin kat: bilinçaltının ilk katmanı

Bodrum ve mağara: kolektif bilinçdışı ve ilkel benlik

 

Jung, rüyaları yalnızca geçmişin değil, gelecekteki potansiyelin de habercisi olarak görür.

Jung için Zürih Gölü kıyısında inşa ettiği Bollingen Kulesi’ni ruhsal gelişimin somut bir temsilidir.

 

Ev, farklı kültürlerde ve zamanlarda benliğin fiziksel dünyadaki kalıcı ve değişmez sembolü olarak ortaya çıkar.

 

Yazı öncesi toplumlarda mekân homojen değildir; kutsal yerleşim alanları ile biçimsiz, kaotik çevre arasında ayrım vardır.

İnsan, yeni bir yere yerleştiğinde hem yatay (toprak) hem dikey (gök ve yeraltı) bağlantı eksikliğiyle karşılaşır.

Kutsal bir yapı (tapınak, türbe, tören evi) inşa ederek sabit bir merkez yaratır; bu, tanrısal yaratımın taklididir.

Ev ritüellerle kutsanır; eşiği, iç ve dış dünya arasındaki sınırdır.

 

Ocak, evin kutsal merkezi olarak görülür

Çin’de ocak “evin annesi” olarak anılır.

Sardunya’da ocak yalnızca ölümde söndürülür.

Madagaskar’da yeni eve ilk getirilen şey ateştir.

 

Tapınaklar evrenin sembolü olarak inşa edilir:

Kubbe gökleri, zemin toprağı simgeler.

 

Başlangıçta dairesel yapılar yaygındır.

Dünyanın yaratılışına dair en yaygın ilkel inançlardan biri, onun bir yumurtadan türediği olduğundan, tapınak ve evlerdeki ilk kozmik tezahürlerin çoğu yuvarlak veya küresel şekildeydi.

Zamanla kare ve dikdörtgen planlar hâkim olur.

 

Lord Raglan: Ev biçimleri tapınak biçimlerinden türemiştir; mimari, evrenin şekline dair inançları yansıtır.

Eliade: Mit ve folklor üzerinden benzer sonuçlara ulaşır; ev, insanın kozmik düzenle kurduğu ilişkiyi sembolize eder.

 

İlkel insan evini evrenin merkezi olarak görürken, modern insan evini benliğin simgesi olarak görür.

 

Bachelard’ın “topoanaliz” kavramı, mekânların duygusal geçmişle ilişkisini çözümlemeyi önerir.

Alan Watts’ın vurguladığı gibi, Batı’nın nesnelliğe aşırı bağlılığı, insanın çevreyle olan sezgisel bağını zayıflatır.

 

Ev, yalnızca bir barınak değil, benliğin ve evrenin sembolik bir yansımasıdır.

Mimarlık, yalnızca işlevsel değil, ruhsal ve arketipsel düzeyde de duyarlı olmalıdır.

 

Mimarinin Anlamını Tahmin Etmek / Robert G. Hershberger

Mimarın en zor görevi, kullanıcıların mekânı nasıl anlayacağını ve kullanacağını doğru tahmin etmektir.

 

Başta Mimari: Bilişsel Haritalama / David Stea

İnsanların “çevre” algısı ve tasvirine odaklanıyor.

 

Zihinsel İmaj ve Tasarım / Charles Burnette

İnsanlar çevrelerini anlamlandırmak ve içinde yön bulmak için zihinsel haritalar oluşturur. Bu haritalar, davranışları yönlendiren temel yapıları sağlar.

Mekânla ilgili kavramlar, sosyal iletişimde ortak anlamlar üretmek için sembolleşir. Bu imgeler, mimariyi anlatma ve paylaşma biçimimizi etkiler.

 

Çevresel Durum İçin Veri Üreten Birimler Olarak Davranış Ayarları Plancı ve Mimar / William F. LeCompte

 

Grup Fonksiyonu ve Sürecinde Bir Faktör Olarak Fiziksel Ortam / Maxine Wolfe, Harold Proshansky

Sosyopetal mekân: Kişilerarası etkileşimi teşvik eden düzenlemelerdir (örneğin yüz yüze oturma düzeni).

Sosyofügal mekân: İnsanları birbirinden uzak tutan, etkileşimi engelleyen düzenlemelerdir (örneğin sırt sırta oturma).

 

Kişisel Alana Geriye Bakmak / Robert Sommer

 

Yapay Ortamlarda İnsanın Temel Mekansal İhtiyaçlarının Karşılanması / Edward T. Hall

Batı kültüründe bireyler güçlü mekânsal davranışlar sergiler; yani mekânı sahiplenme, düzenleme ve koruma eğilimindedir.

Mekânsal düzenleme yapılırken şu öğeler dikkate alınmalıdır:

•         Mahremiyet ihtiyacı

•         Sosyal etkileşim düzeyleri

•         Mekânın kişiselleştirilebilirliği

•         Kültürel normlara uygunluk

•         Statü ve rol ilişkileri

 

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM: DAVRANIŞSAL BİLGİLERİN ELDE EDİLMESİ VE KULLANILMASI

Alan Lipman’a göre, mimar ile kullanıcı arasındaki sosyal ve idari uçurum büyümüş; bu da sezgisel yaklaşımların yetersizliğini ortaya koymuştur.

Bu nedenle, nesnel, sistematik ve disiplinli araştırma yöntemlerine ihtiyaç vardır.

 

Mimarlıkta Araştırılabilir Olgular

1.         Fiziksel çevreye odaklanmalı

2.         Sosyal ve davranışsal kalıpları yansıtmalı

3.         İnsan yapımı çevreyle ilişkili olmalı

4.         Tüm biçim düzeyleriyle alakalı olmalı (oda, bina, şehir)

5.         Düşük düzeyleri yüksek düzeylerle bütünleştirmeli

6.         Ölçülebilir olmalı

Bu ölçütler, mimarların müdahale edebileceği alanları tanımlar.

 

Tasarım Sürecinin Beş Aşaması

1.         İstihbarat: Sorunun tanımlanması

2.         Tasarım: Çözüm geliştirme

3.         Seçenek: En uygun çözümün seçimi

4.         Uygulama: İnşa süreci

5.         Değerlendirme: Kullanımda çözümün test edilmesi

 

Anketler, Sorular ve Röportajlar / Ronald J. Goodrich

 

Görsel Ortamın Özelliklerinin Ölçülmesi / Henry Sanoff

“İlgi” ve “memnuniyet” gibi duygusal yargılar, şu niteliklerle pozitif ilişkilidir:

•         Yenilikçi

•         Dinamik

•         Uyarıcı

•         Cesur

•         Ciddi

•         Özgün

 

Göze Çarpan Önlemler: Mimarlar İçin Bunların Doğası ve Yararlılığı Arthur H. Patterson

 

Çevrelerin Değerlendirilmesi: Denizaltı Habitatında Davranışsal Gözlemler / Robert Helmreich

 

Çevresel Tasarım Araştırmalarında Deneysel Yöntemler / Robert B. Bechtel

 

Ödeme Yapmayan Müşteriyle Planlamada Temel Değerler / John Zeisel

“Kendin yap” mimarisi

 

Ofisler İçin Davranış Analizi ve Çevresel Programlama / Walter H. Moleski

 

Binaların Performans Temelinde Değerlendirilmesi / Michael Brill

 

Bina Değerlendirmesi, Kullanıcı Memnuniyeti ve Tasarım / Robert Gutman, Barbara Westergaard

Memnuniyet, çoğu zaman sosyal ilişkiler, hizmet kalitesi veya bireysel beklentiler gibi başka faktörlere bağlanır.

Aynı mekâna farklı bireyler çok farklı tepkiler verebilir; bu çeşitlilik, genelleme yapmayı zorlaştırır.

 

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM: SONUÇ / ÇÖZÜM

Toplumsal karmaşıklık ve teknolojik gelişmeler, mimarın rolünü belirsizleştirmiştir.

Bu kitap, mimarın müşterisine sunduğu temel hizmetin değerini yeniden kazanması için bir yapı sunmayı amaçlar.

 

Mimarlığın Ön Koşulları

Mimarlığın “sanat” yönü değil, bu sanatın dayandığı bilgi, tutum ve sorumluluk eksikliği sorgulanmaktadır.

 

Mevcut tasarım süreci büyük ölçüde taklitçi ve tipolojik çözümlere bağımlıdır.

Hem uygulamada hem eğitimde, biçimsel üretime odaklanılmış; insan sorunları ihmal edilmiştir.

 

Tasarım süreci:

•         Açık niyetli

•         Nesnel ve doğru

•         Esnek ve sistematik

•         İletişimde açık

•         Uygulamada verimli

•         Değerlendirmede duyarlı olmalıdır.

 

Kol Katlama ve Mimarlık: İlgili Sanatlar / Stuart W. Rose

Mimarlar gerçekten tasarım alışkanlıklarını değiştirmeye istekli mi?

 

BEŞİNCİ BÖLÜM: KAYNAKÇA

Kitaplar belli konulara göre tasnif edilmiş, bu bakımdan oldukça yararlı bir kaynakça.


  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder