Sayfalar

5 Ekim 2023 Perşembe

Burhân-I Kâtiʻya Mütercim Âsim Efendiʻniin Türkçe Katkıları Alet ve Eşya İsimleri

 

Burhân-I Kâtiʻya Mütercim Âsim Efendiʻnin Türkçe Katkıları Alet ve Eşya İsimleri

Funda Toprak

 

1799 yılında Farsçadan Türkçeye Mütercim Āsım Efendi tarafından tercüme edilen Tıbyan-ı Nafi der Terceme-i Burhān-ı Kātıʻ sözlüğü Burhān mahlaslı Tebrizli Hüseyin tarafından 1652 yılında yazılmış bir sözlüktür.

Mütercim Āsım Efendi, Burhān-ı Kātı’da Türki, Türkistan ve Rumî gibi sözcükleri de sözcüğün yaşadığı coğrafyayı anlatmak için kullanmıştır.

 

Farsça sözcüklerin açıklamalarını yaparken sözcüklerin Türkçe karşılıkları için herkesin anladığı ve kullandığı sözcüklere “Türkî”; diğer bölgelerde yaşayan Türklerin kullandığı sözcükleri ise “Türkistan’da” diye ifade etmiştir. İstanbul dışında kullanılan Türkçe sözcükler için “Taşra Türkçesi”, Anadolu veya doğrudan Türk ve Türkiye yerine “Rumî” ifadesini kullanmıştır. Deyim ve sözcüklerin dar ve özel anlamlarını karşılamak için “ıstılah” sözcüğü seçilmiştir. Halk ağzındaki Türkçe sözcükleri karşılamak için “Avamî Türkî” sözcüğü kullanılmıştır.

 

Tek Sözcükten Oluşan Türkçe Eşya İsimleri

Ağırşak: bedîse, karılar iplik eğirecek iğe geçirirler, çadır direğinin tepesine geçirdikleri tablaya dahi denir.

yün, iplik eğirilen iğin altına takılan yuvarlak ağaç

Tietze’de / kökeni Eski Türkçe agırçak gösterilmektedir

 

Argaç: pûd, çulhaların arz cihetine attıkları teldir.

…dokumalarda çözgü üzerine enliliğine atılan ip

Sözcük DLT’de arkag “dokuma tezgâhında enlemesine atılan ipler” şeklinde geçmektedir.

 

Bel: tarım aleti, gurâz

Sözcük Derleme Sözlüğünde “ateş küreği” anlamıyla geçmektedir.

 

Bıçkı: dülgerlerin tahta biçecekleri alettir, er, erre

DLT’de bıçgu “bir şeyi kesen alet, balta” şeklinde geçmektedir.

 

Bilek: Genellikle domuz avcılarının kullandığı temrene denir, gedâre

Sözcüğün bu anlamı sadece Mütercim Āsım Efendi Sözlüğünde geçmektedir.

Tietze bilek sözcüğünü “fare ve çakal tuzağı” olarak vermekte sözcüğün kökeninin Yunanca plaka olduğunu belirtmektedir.

 

Bizlengeç: çâr-devâl, o değnektir ki bir karış miktarında olup ucuna mahmuz gibi ince bir demir biz geçirip birkaç halkadan düzülmüş bir zinciri dört ince tasmayla dört tarafından bend ederler, onunla eşek sürerler.

Derleme Sözlüğü’nde bizlengiç (bizlengeç, bizlengiç, bizlengüç, büzlengüç, büzlengeç, büzlengiç) biçimlerinde karşılaşılan sözcük “ucu çivili sopa, üvendire” anlamlarındadır.

 

Boyunduruk: ser-âmâc

Boyunduruk “çift süren öküzün boynuna geçirilen alet, boyunduruk”

 

Burgu/üdürgü: behreme, ehl-i sanat ve dülgerlerin kullandığı alet

DLT’de Borguy “üfürülen boru” şeklindedir.

Burğu “içi boş boynuzdan bir üfleme çalgısı”

Üdürgü “matkap, tornavida” anlamında Derleme Sözlüğü’nde tespit edilmiştir.

 

Ciga/cigal: uzun yeleğe denir ki bazı şatırlar ve çavuşlar başlarına sokarlar.

Cığa “padişahların başlığına takılan sorguç, çelenk, çığa”

 

Çatal: bir çeşit av aletidir, üç değneği bir demir halka ile birleştirip kuş sürüsüne atarlar.

 

Çatal/kırağı: Ucu eğri bir ağaçtır, el yetişmeyen meyveye o ağacı uzatıp budağa geçirip kendilerine çekerler. Türkçe bir nev’ine çatal bir nev’ine kırağı tabir ederler, kilâk

 

Çekiç: küçük çekiç, kubyâze

DLT’de çekük şekli bulunmaktadır.

 

Çıkrık: çulha çarkı cehre, tilâ, per

Eski Türkçe çıgrı sözcüğünden gelmektedir.

 

Çıñrağı: def pullarına denir, zengdân

 

Çokal: kec-agend, Türkîde zırh kaftanıdır. Ekseriya haşviyatını ham ve alçak ipekten etmeleriyle kec-agend dediler.

 

Anadolu ağızlarında çoka “tarla ve bahçelerde taş yığını” çokal “duvar” anlamlarındadır

 

Dişengi: değirmen taşı dişeyip ıslah edecek demir alete denir, sumbe

Sözcük Anadolu ağızlarında dişeği, dişe, dişeğü, dişek, dişengi, dişengü, dişeyi biçimlerinde “taşları yontmak için kullanılan dişli bir çeşit çekiç” anlamıyla yaşamaktadır.

 

Dögen: harman döğülen nesne, ceven

 

Eğiş: çengel şeklinde ucu eğri bir demirdir, onunla tencereden et ve ekmek çıkarırlar.

Sözcüğün kökeni eğ- “bükmek, eğmek” fiiline dayanmaktadır. Anadolu ağızlarında yaygın şekilde eğiş, eğiş, eğişi, eğeş, eğiç, eyeş biçimleri bulunan “ekmeği tandırdan almak için demirden yapılan bir ucu yassı araç anlamında kullanılmaktadır.

 

Esgi/ kösegi: ateş karıştırmak için alet, ateş tuturağına dahi denir, bûd

Kösegü “od karışturacak ağaç, köskü” Anadolu ağızlarında köseği, kösevü, körevi, kösgi, kösüvü gibi pek çok biçimleri görülen “ateş karıştırmaya yarayan ucu yanmış odun tahta” anlamında bir sözcüktür.

 

Göndere: Küçük mızrak, nâçeh

 

Kancuka: İran Türkleri kancuka derler, terki manasınadır ki at eyeri ardında olan tasmadır,fitrâk

 

Kaşga: Türkistan’da cenk hengamında pehlivanlar atların başlarına giydirdikleri demir başlığa da denir.

DLT’de kaşga “vücudu siyah başı beyaz koyun, gözlerinin çevresi siyah, yüzü beyaz olan at, deve vb”

 

Kazac: Demirciler ve kazancılar kullanırlar, onunla kızmış demir kısarlar.

 

Keskin: bir çeşit gürzdür ki başını zincirler veyahut tasmayla sapına bend edip onunla cenk ederler, piyâzek.

 

Kesme= bergüstüvan=begeltak cenk günlerinde atlara giydirdikleri giyimdir.

DLT’de “enli ok temreni”

 

Kısac: Kuyumcuların ve demircilerin kızgın demir tutacak aletleridir, maşerz

DLT’de Kısgaç “kerpeten”

Anadolu ağızlarında kıskaç, kısaç, kısgeç, kıstır, kıstırgaç / “demircilerin kızgın demiri tuttukları maşa gibi bir araç”

 

Kıskı: çivi, pane

 

Külek/susak: geviş, süt ve yoğurt konulacak kaptır.

Anadolu Ağızlarında susak “ağaçtan oyulmuş su kabı”

 

Örtek: atın sağrı örtüsü, kefel-pûş

Anadolu ağızlarında örtük “eğerin üstüne konulan halı”

 

Öyken: gemi ve sefine manasınadır, Türkî-yi gayri meşhurede öyken tabir ederler.

 

Salak: sârih, Türkîde salak tabir olunan silahtır, bir ağacın ucuna birkaç kısacık zencir üstüvar ve her zencirin başına bir pulat top nasb ederler, cenklerde kullanırlar.

 

Sarpon/petek: galle konulan tahta ambara denir, kânûr

Anadolu ağızlarında sarpan, sapın, sarpun, serpin biçimleri görülmekte olup “un ve tahıl ambarı, ekmek koymaya yarayan dört gözlü sandık” anlamlarına gelmektedir.

 

Sıyırgı/kar küreği: pârû, kar kürünen alete denir.

 

Soku: pirinç çeltiği dövecek tokmağa denir, pâding

Ağızlarda soku, sohu, soka, solgu, solku “tahıl dövmeye yarayan büyük taş dibek; dibekte havanda dövme işini yapan tokmak”

DLT’de soku, sokku “dibek” anlamında tespit edilmiştir.

 

Sokman: çizme üzerinden giyilir, ser-muze.

Anadolu ağızlarında sokman “çizme”

 

Sürgü: ekincilerin tarlayı hem-var ettikleri tahtaya denir bezen

 

Tapan: O demir beldir ki ekinciler ve bağcılar kullanılır, Türkîde tapan dedikleridir, engûz

 

Tarak: Çulhacıların kullandıkları yassı ağaçtan alet, dişleri ile tarağa benzer.

 

Teg: balık yakalamak için kurulan bir çeşit ağ, herhese

 

Tepir: Ekincilerin yaba tabir ettikleri alettir, Türkçe ona tepir derler, hesek

 

Tepingi: cunag, At eyerinde duval-i rikab geçirecek zahmedir ki tahrifle zahma derler. Bazı eyerde duval olmamagla üzengiye onu geçirirler, tepingi tabir ederler.

Bu sözcüğün tepengü biçimi 17. Yüzyılda “sandık, çekmece, ambar” anlamıyla kullanılmaktadır

 

Terdek: çulhaların mansura tabir eyledikleri ince kamışa denir. Üzerine iplik sarılır, iğe sarılmış iplik yumağına ve o ince kamışa da denir ki mekik içine korlar.

 

Terkeb /erkeb: Kızlar saçların toplayıp onun içine korlar, bir ucuna dahi elvan püsküller, kozalar ve salındırmalar olur. Sağ koltuğu altından geçirip sol omuzdan arkalarına atarlar, serâgûc

 

Tokaç: çerçici tokmağına derler, pejâvend

DLT’de Tokaç “yuvarlak ve yassı ekmek”

 

Uyuk (OYUK): mutlak korkutacak alete denir, hirâse, bağ ve bostan içine koyarlar hayvanlar ürküp giderler

 

Yaba/çek/ yavaşa: sîkû, ekincilerin yaba tabir ettikleri alete denir ki pençe şeklinde beş parmaklı ve uzun saplı olur onunla harman savururlar. Bazı diyarda çek ve yavaşa dahi derler

 

Yağrık: Üzerinde odun kırılan kütüktür, herek

 

Yalman: mızrak demiri, fesen

 

Yancık=kecim cenk günlerinde ata giydirirler, bazıları yancık tabir ederler

 

Yapuk: cenklerde atlara giydirdikleri giyimdir, saht

 

Yatık: ağzı dar, boğazı kısa yassı bardak, kevâz

 

Yavaşa: Nalbantların davar burnuna geçirdikleri halkalı ağaçtır, lebîş

 

Türkçe alet eşya ismi yaparken belirtisiz isim tamlaması yapısını da sıkça kullanmaktadır. Tamlama yapılırken genellikle alet ya da eşyanın şekliyle veya kullanım amacıyla ilgili bir benzetme ögesinden yararlanılır.

 

Ay demiri: sikene, dülger alâtından olup onunla ağaç üzerine nakş ederler.

Bileği taşı: efsân,

Çırpı çubuğı: hallaçların pamuğu toplayıp üst üste koydukları çubuğa denir,

Çırpıcı taşı: lehenc, bezi onun üzerinde çırpıp ağartırlar.

Davar göğüslüğü: çan ve çınrağı bağlayıp davarın göğsüne geçirirler.

Değirmen savacağı: Suyun önüne konulan tahtadır.

Denek taşı: Yağhanede ok tabir olunan ağaca ağırca olmak için asılan yufka taşa denir.

El orağı/ el bıçkısı: destere, el bıçkısına denir.

Göz boncuğu: çeşm-zed, göz boncuğu dedikleri mühredir ki macundur, çocukların boyunlarına asarlar.

İğ ağırşağı: şengûr

Kapı dikesi: kapı açılmaması için ensesine koyulan dayaktır.

Karga burnu: onunla yer kazarlar ve cenklerde dahi kullanırlar, zagnûl

Koğuş oku/ çegre oku: Türkide ağaçtan oluk gibi mücevvef bir nesnedir, içinde mezbur tir-i nâvek atılır, nâvek

Körpük taşı/köpük taşı: deniz köpüğü cinsinden ak bir taş olup hamamlarda ayak ovarlar, finek

Suya batmaz taşı:selis, ayak taşıdır, Arabide hacer’ü’l efrûc ve Türkîde suya batmaz taşı derler.

Sürgü demiri: o pulat mile denir ki onunla duvar nakb olunur.

Tapu sağrağı: büyük bardak, segrâk

Teke oku: Hâlâ tîr-i endâzân beyninde pişrev oku dedikleridir ki temren yârine bir yassı ağaç yapar, yassı kemik geçirirler.

Üstün ağacı: direk, kiriş, dârbâm

Üzüm Salı: üzüm sıkacak mengene sipâr

 

Sıfat Tamlaması Yapısında Kurulan Türkçe İsimler

Ağaç havan: dibek, gevâz

Ağır gem: serkeş ata vururlar, meh

Ayaklı keman: rebab, bir müzik aleti

Emzikli tas:cergatu, pervendeli

Kara düzen/ çal koyun: üç telli tambura denir.

Sırım /terşe /ak tasma: sîrum, o pak, beyaz ve yumuşak tasmadır ki ham gönün yüzünü sıyırıp badehu ince ve uzun katederler. Ondan kılıç, hançer künderi ve eyer levazımı görürler. Türkîde sırım, terşe, ak tasma tabir ederler.

 

Toprak, Funda (2020), Burhân-I Kâtiʻya Mütercim Âsim Efendi’nin Türkçe Katkıları Alet ve Eşya İsimleri, International Journal of Language Academy, Cilt: 8, Sayı: 4, s. 154-167

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder