Sayfalar

5 Ekim 2023 Perşembe

Zülfikâr

 

Zülfikâr DİA

 

Sözlükte “sahip” anlamındaki zû ile “omurga, boğum” mânasına gelen fekār kelimelerinden oluşan zülfekār Hz. Ali’nin iki tarafı keskin, ortası yivli kılıcının adıdır.

 

Kabzasının ucu gümüşten, bağında bir halkası, ortasında da gümüşten bir süs topuzcuğu bulunan zülfikarın Merzûk es-Sakīl adlı bir kılıç ustası tarafından yapıldığı rivayet edilir. Zülfikarın Mekke’de Haccâcoğulları’ndan Münebbih b. Haccâc yahut Nebîh b. Haccâc’a ait olduğu zikredilmekle birlikte (Belâzürî, I, 144-145) genelde kabul edilen görüşe göre kılıç Bedir’de öldürülen Âs b. Münebbih’e aittir.

 

Türk edebiyatında daima Hz. Ali’ye izâfe edilerek anılan zülfikar düldülle birlikte ona Allah tarafından bahşedilen efsanevî bir kılıç olarak yer almıştır.

 

Zülfikar, Türkler’de eski bir gelenek olan silâh üzerine yemin etme âdetinde bir yemin unsuru olmuştur.

 

Ali, zülfikar ve atı düldül Türk kültüründe önemli yeri olan yiğit, silâh ve binek terkibini teşkil etmesi bakımından şairlere ilham vermiştir

 

…fevkalâde özelliklere sahip kılıç inancı Hunlar’dan Osmanlılar’a kadar devam etmiş, zülfikara yüklenen anlamlar da bu inançtan zuhur etmiştir. Osmanlılar’da zülfikar genellikle yeniçerilerle bağlantılı biçimde düşünülmüştür. Yeniçerilerin zülfikara gösterdikleri bağlılık Hz. Ali’ye bağlılıklarının bir parçası ve Bektaşîlik’le ilişkilerinin bir uzantısıdır.

 

 

 

 

 

 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder