Setha M. Low, Erve
Chambers (Ed.) - Konut,
Kültür ve Tasarım, Karşılaştırmalı
Bir Bakış Açısı - Notlar
Housing, Culture And Design, A Comparative Perspective,
University Of Pennsylvania Press, Philadelphia, 1989
Evin tasarımı, yaratıldığı kültürel bağlamdan ayrı olarak
anlaşılamaz. Bu fikir üzerine inşa edilen kitap, kültürel değerlerin,
anlamların konut ve tasarım çalışmalarına nasıl entegre edildiğini araştırmayı
amaçlıyor.
Kitapta çeşitli akademik disiplinlerde uzmanlaşmış kişilerin
makaleleri mevcut. Mimari tasarımın yanı sıra antropoloji, psikoloji, coğrafya
ve sosyoloji gibi çeşitli perspektiflerden konut tasarımı hakkında
değerlendirmeler sunuluyor. Kitabın tüm makalelerinin odağı kültür ve tasarım
arasındaki ilişkilerdir.
19 makale 4 bölüme tasnif edilmiş:
İlk bölümdeki makaleler kültürü siyasi ve ekonomik bakımdan
ele alıyor.
İkinci bölüm konut ve biliş başlığını taşıyor, bu bölümdeki
makaleler konutun nasıl algılandığı ve mekânsal düzeniyle ilgileniyor.
Üçüncü bölüm kültürü bir anlam sistemi olarak ele alıyor. Ev
ve yuvanın kültürel anlamları, ev ve kimlik duygusu gibi konular bu bölümün
konuları arasında.
Dördüncü bölüm kültürel yorumlara ağırlık veriyor. Konut
tasarımında geleneksel yapılar ve yeni yaklaşımlar bu bölümdeki makalelerin
konuları.
Amos Repoport bu kitaba yazdığı önsözde kültür ve konut
arasındaki ilişkinin önemini ve kavramsal çerçevesini açıklıyor.
Kültür, insanları insan yapan şeydir. Konut ortamlarının
büyük çeşitliliğinin nedeni, az sayıdaki temel ihtiyaçlara rağmen var olan
kültürel farklılıklar ve isteklerdir.
Kültürün konuttaki tezahürlerini izlemek üzere yol gösterici
kavram “yaşam tarzı” olmalıdır. Kişilerin mensubu oldukları kültürün ve ahlaki
değerlerin yansımaları yaşadıkları evlerde biçim, sembol ve anlam olarak temsil
edilir.
Önsöz
Amos Repoport
Konut biçimleri, bireylerin ve grupların kültürel
özellikleriyle doğrudan ilişkilidir.
Çevre-davranış ilişkileri (EBR) konut ve kültür arasındaki
ilişkileri tespit etmekte kılavuz olarak kullanılıyor:
EBR'nin Temel Soruları:
1. Yapı
biçimiyle hangi insan özellikleri ilişkilidir?
2. Ortamlar
hangi gruplar üzerinde ne tür etkiler yaratır?
3. İnsanlar ve
ortamlar arasındaki etkileşim mekanizmaları nelerdir?
Konut, inşa edilmiş çevrenin bir biçimidir
Emik ve Etik Kategoriler:
• Emik: Grubun kendi içinden bakış açısı.
• Etik: Dış gözlemcinin analitik bakışı.
Kültür, sosyal yapılar, roller, kurumlar gibi somut sosyal
değişkenlerle ifade edilen fikirsel bir yapıdır.
Kültürü daha somut bileşenlere ayırmak önerilir:
• Dünya
görüşleri
• Değerler
• Yaşam tarzı
• Etkinlik
sistemleri
Yaşam tarzı, kaynakların etik
değerlendirmelerle tahsisi sonucu oluşur. Değerleri içerir ve faaliyet
sistemlerine yol açar.
İnsanlar yaşam tarzlarına uygun konutları seçer, tasarlar
veya değiştirir.
Geleneksel toplumlar genellikle homojen, yerel ve kültürel
olarak belirgin gruplardan oluşur. Konut biçimleri grup kimliğini yansıtır.
Geleneksel toplumlarda konut, kültürel kimliğin açık bir
sembolüdür.
Modern toplumlar (örneğin ABD), büyük, karmaşık ve
heterojendir. Bireyler aynı anda birden fazla gruba ait olabilir: etnik, dini,
mesleki, ideolojik, sınıfsal vb.
Modern toplumlarda konut, bireysel yaşam tarzı tercihlerine
göre şekillenir
Konut sistemleri, bireysel yaşam tarzı profillerine uyum
sağlayacak şekilde esnek olmalıdır.
Tasarımcılar ile kullanıcılar arasında değerler, yaşam
tarzı, zevkler ve anlam algısı açısından ciddi farklar vardır. Tasarımcılar
genellikle algısal niteliklere, kullanıcılar ise ilişkisel niteliklere
odaklanır.
Tasarımcılar genellikle dış gözlemcidir.
Mahalleler, pazarlar, konutlar gibi ortamlar; mahremiyet,
stres, yönelim gibi soyut kavramlarla birlikte kültürel değişkenlik sorularını
gündeme getirir.
…
Giriş
Erve Chambers, Setha M. Low
Antropolog Lewis H. Morgan (1881)
ve Amos Rapoport (1969), konutun kültürel boyutlarını ilk kez sistematik
biçimde ele almıştır.
Sosyolog Herbert Gans,
psikologlar, mimarlar, şehir plancıları ve folklorcular konutun sembolik,
davranışsal ve sosyopolitik yönlerini incelemiştir.
Kullanıcıların yaşam tarzı ve ihtiyaçları hakkında yanlış
varsayımları tasarım hatalarına neden olabilir.
Birçok ülkede konutlar profesyoneller tarafından değil,
kullanıcılar tarafından “yeniden tasarlanır”.
Maddi kültür olarak tasarım: Fiziksel
biçimler kültürel ilkeleri yansıtır.
Kültür yaratımı olarak tasarım:
Fikirlerin ve değerlerin mekânsal ve sembolik biçimlere dönüşmesidir.
Fiziksel yapı olarak konut: Barınma işlevi görür.
Anlam yüklü çevre olarak konut: Mahalle, ilişkiler ve aktivitelerle
iç içe geçer.
Çevresel kalite profili olarak konut: Kültürel değerlerle
şekillenen nitelikler içerir.
Kültürün Dört Temel Tanımı:
• Davranışsal
yapı: Gözlemlenebilir sosyal kalıplar ve normatif kurallar üzerinden analiz
edilir.
• Bilişsel
yapı: Yerel bakış açıları (emik) ve zihinsel şemalar üzerinden, dilsel
kodlarla temsil edilir.
• Sembolik
süreç: Kültürel semboller aracılığıyla sosyal anlamların üretimi ve
paylaşımı.
• Yorumlayıcı
süreç: Kültür, tarihsel bağlamda değişen anlamlar ve fikirler bütünü olarak
ele alınır.
Kültürel Analiz: Anlam sistemleri ile mekânsal/toplumsal
bağlamlar arasındaki etkileşimi yorumlamaya yönelik bir yaklaşımdır.
Birinci Bölüm: Siyasi ve Ekonomik Bir Yapı Olarak Kültür
Topluluk Kültürü,
Mahalle Siyaseti ve Konut Politikası
Kültür, politik ve ekonomik yapılar içinde şekillenir;
mahalle ve topluluk örgütlenmelerinde, değerlerin ve ihtiyaçların
örüntülenmesinde görünür hale gelir.
Davranış kuralları, normlar, grup politikaları ve ekonomik
değişkenler konut biçimlerini ve tasarım anlayışlarını doğrudan etkiler.
Tasarımcıların varsayımları, kullanıcıların kültürel
bağlamlarını göz ardı ettiğinde çatışma doğar.
Konut ve Toplumsal Yeniden Üretimin Maddi Temeli: New York Şehrinde Siyasi
Çatışma ve Yaşam Kalitesi
Elmos J. Jones, Joan T. Turner
Kırsal toplumlarda konut, kolektif çaba ve geçimlik üretimle
doğrudan sağlanır.
Kentsel toplumlarda konut üretimi dolaylıdır; müteahhitler
ve kurumlar aracılığıyla gerçekleşir
• Konut,
yalnızca barınma değil; yaşam tarzı, kültürel kimlik ve sosyal statünün yeniden
üretimi için temel bir araçtır.
• Fiziksel
yapı, tarihsel ve kültürel süreklilik duygusunu taşır; bu nedenle evin şekli ve
konumu kültürel geleneklerle iç içedir.
1980’lerde kira giderleri gelirlerin %50–72’sine ulaşmıştır;
bu durum hem kiracıları hem de ev sahiplerini konut piyasasından dışlamıştır.
Evler artık nesilden nesile geçmişe göre daha az sıklıkla
devrediliyor. Çoğunlukla kâr amacıyla satılıyor veya daha yeni evlerle
değiştiriliyorlar.
…
Siyaset, Kültür ve Yapılış Biçimi: Güney Afrika'da Devlet Konutlarının
Özelleştirilmesine Kullanıcı Tepkisi
Graeme J. Hardie, Tımothy Hart
(Güney Afrika’daki
siyahi mahallelerde kamu konutlarının özelleştirilmesine yönelik “Büyük Satış”
politikasına karşı gelişen toplumsal tepkileri anlatıyor)
…
Kanada'daki Yerli Gruplar İçin Konut ve Kültür
Kenneth Mcdowell
(Kanada’daki
Kızılderililerin konut sorunlarını tarihsel, kültürel ve politik bağlamda ele
alıyor)
• 1970
itibarıyla 250.781 statü sahibi Kızılderili vardı; bunların üçte ikisi
rezervlerde yaşıyordu.
• Kanada’da
2.242 rezerv parçası bulunuyor; bu alanlar, kabilelerin özel kullanımı için
ayrılmıştı.
• Rezervlerdeki
konut planlaması, Avrupa-Kanada topluluk modelleriyle uyuşmuyor; yerli yaşam
tarzını yansıtmıyor.
Kızılderili yasası (1868–69) ve sömürgeci müdahale
Misyoner okulları aracılığıyla “medenileştirme” hedeflendi;
göçebe yaşam tarzı aşağılandı.
Avcılık ve göçebe yaşam, yerli halkın mekânsal kimliğini
oluşturuyordu.
Sömürgeci planlama, bu yaşam tarzını yok sayarak çiftçiliği
ve yerleşik düzeni dayattı.
…
Kültür, Politika ve Üretim: Sri Lanka'da Düşük Maliyetli Konut Üretimi
Edward Robbins
(Sri Lanka’daki düşük
maliyetli konut üretimi deneyimini, kültürel, ekonomik ve politik boyutlarıyla
ele alıyor)
- İngiliz sömürge döneminde konut politikası yok denecek
kadar azdı.
- 1953’ten itibaren bağımsız Sri Lanka hükümeti konut
sağlamada daha aktif rol aldı.
- 1977’de sosyal politikadan piyasa odaklı üretime geçildi;
bu geçiş, konut politikalarının yönünü değiştirdi.
GSYİH’nin %5–8’i oranında yatırım sürdürülemezdi; enflasyon
riski doğdu.
Ev fiyatları (yaklaşık 3.000 $), nüfusun %50’si için
erişilemezdi.
İnşaat mühendislerine dayalı süreç yavaş ve topluluk için
yabancılaştırıcıydı.
Tahsis süreci yerel ihtiyaçlardan kopuktu; siyasi
kayırmacılık ve çatışmalar doğdu.
Ev: kültürel ve toplumsal
bir nesne, tüketim malı.
Konut: kültürel bir süreç,
toplumsal bir etkinlik.
Tasarım ve üretim,
yalnızca fiziksel değil, kültürel ve ideolojik bir faaliyettir.
Konut üretimi topluluktan kopuk olduğunda, kültürel çöküş ve
sosyal gerilimler kaçınılmaz hale gelir.
…
Gentrifikasyon: Kentsel Mahallelerin Yeniden Tanımlanması
Richard J. Dent
“Soylulaştırma” terimi 1960’larda İngiltere’de ortaya
çıkmış, zamanla küresel bir olguya dönüşmüştür.
Terim, olumlu (mahalle canlanması) ya da olumsuz (yerinden
edilme) çağrışımlar taşır; nötr bir kullanımı neredeyse yoktur.
Yazar, bu çalışmada soylulaştırmanın yalnızca yoksulları
değil, tüm toplumu etkileyen bir süreç olduğunu savunuyor.
Kiracılar, artan kiralar ve mülk satışları nedeniyle
yerlerinden edilir.
Soylulaştırma, yalnızca fiziksel değil, kültürel bir yeniden
tanımlama sürecidir.
Mahallelerin kimliği, sakinlerinin yaşam tarzı ve
hafızasıyla birlikte dönüşür.
Bu dönüşüm, yalnızca yoksulları değil, kentsel çeşitliliği
ve kolektif hafızayı da tehdit eder.
…
İkinci Bölüm: Bilişsel Kültür
Algı, Desen ve
Konutun Mekansal Yapısı
Kültürel Kurallar ve Mekânsal Kodlar
Konut, mekânsal düzenlemeleri yöneten kültürel kuralların somutlaşmış
halidir.
Bu kurallar, fiziksel çevrenin “bilişsel haritası” olarak
kavramsallaştırılabilir.
Aynı zamanda sosyokültürel sınırları tanımlayan zihinsel
tutum kümeleri olarak işlerler.
Etnosemantik analizler: Tasarım formlarının kültürel
anlamlarını çözümler.
Zihinsel haritalar: İnsanların çevreyi nasıl algıladığını ve
yapılandırdığını gösterir.
Bilişsel ve Yapısalcı Yaklaşım:
Fiziksel formların ardındaki kültürel önermeleri açığa
çıkarır.
Tasarım sürecine kültürün yaratıcı niteliklerini entegre eder.
Antropolojik Kavramların Mimarlık Uygulamasına Dönüştürülmesi
Roderick J. Lawrence
(Konutun yalnızca
fiziksel bir yapı değil, aynı zamanda kültürel, sosyal, psikolojik ve tarihsel
anlamlarla örülmüş bir bilişsel sistem olduğunu savunuyor)
Bir binanın inşası, mekânı tanımlamak ve sınırlandırmakla
başlar.
“Burada/orada”, “içeride/dışarıda” gibi ayrımlar, kültürel
kodlarla şekillenir.
Sınırlar, eşikler ve geçiş alanları, sosyal ilişkileri ve
mekânsal hiyerarşileri belirler.
Sosyal antropoloji: Mekânın ritüel ve geleneklerle
ilişkisini inceler
Sosyal tarih: Konut morfolojisinin tarihsel dönüşümünü
analiz eder
Sosyoloji: Konutun kişiselleştirilmesini yaşam tarzlarıyla
ilişkilendirir
Psikoloji: Konutun öznel dünyadaki yerini ve davranışsal
etkilerini araştırır
Felsefe: Konutun varoluşsal ve fenomenolojik anlamlarını
sorgular
Mekânsal düzenleme modelleri yemek hazırlama ve yemeğin
servis edileceği alanlara göre şekillenir.
Akademik araştırmalar mekânın duygusal boyutunu göz ardı
eder
Tasarım pratikleri mekânın morfolojik bağlamından kopuk iç
dekorasyon modellerine dayanır.
Mimarlar ve kullanıcılar arasında iş birliği, konutun
anlamını derinleştirir.
Konut tasarımı, mutlak modeller yerine göreceli, bağlamsal
ve katılımcı yaklaşımlarla ele alınmalıdır.
…
Konut Değişimi Çalışmalarında Gerekli Bir Araştırma Kavramı Olarak
"Kültürel Mekan": Endülüs'ün Beyaz Halkları
Dennis Doxtater
Geleneksel toplumlarda konut, ekonomik, teknik, sosyal,
kültürel ve mimari boyutların bütünleştiği bir sistemdir.
Ritüel, mit ve sembolik ifadeler, mekânın duygusal ve
sosyopolitik manipülasyonuna hizmet eder.
Konut ve yerleşim düzeni, bu sembolik sistemin fiziksel
taşıyıcısıdır.
Alanlar, sembollerle donatılmış duygusal mekânlardır.
Endülüs köyü, kültürel süreklilik, ritüel yaşam ve mekânsal
sembolizm açısından zengin bir örnektir.
Endülüs köyleri / (pueblos)
Endülüs pueblosu, geleneksel “köylü” imgesinden farklıdır:
toprağa kutsal bir bağ kurmaz, tarımsal çevresinden ayrıdır.
Nüfusu birkaç bin kişiye ulaşabilir; sıkıca kümelenmiş,
şehir benzeri bir formdadır.
Ulusal yapıyla ilişkisi anarşisttir; merkezi otoriteye içsel
bir bağlılık göstermez.
Pitt-Rivers, “pueblo”yu Yunanca “polis” kavramına yakın
bulur.
Küçük ve izole puebloslar eşitlikçi toplumsal örgütlenmeye
sahiptir.
Kozmos = soyut yönsel ve bilişsel yapı.
Kültürel mekân = sembolik ve fiziksel ortam.
İkisi birlikte, mekânın ritüel ve toplumsal anlamlarını
taşır.
Eosmial Konut (kültürel olarak yapılandırılmış)
Eosmial toplumlarda konut, ritüel ve sembolik anlamlarla donatılmıştır.
Kadınlar, rekabetin ve doğurganlığın kaynağı olarak Doğa’yı
temsil eder.
Yas ritüeli: Kadınlar siyah giyerek ölümün sürekliliğini
ifade eder.
Evi sokağa kadar beyaza boyayan kadın, Kültür ile Doğa
arasındaki eşiği korur.
…
Göçebeliğin Mimarisi: Gabra Yer Yapımı ve Kültür
Labelle Prussin
(Kuzey Kenya'daki
Gabra mimarisine dair bu tartışma, göçebe estetiğini ve kültüründeki "yer
yaratma"nın doğasını anlamaya yönelik bir girişim: Gabra halkı örneği
üzerinden göçebeliğin mekânsal, kültürel ve estetik boyutlarını derinlemesine
inceliyor)
Göçebe yapılar taşınabilir ama tek kullanımlık değildir.
Yeniden
kurulan, nesiller arası aktarılan yapılar, sabit mimariler kadar kalıcıdır.
Kalıcılık,
mekânda sabitlikten değil, ritüel ve kültürel süreklilikten gelir.
Afrika kırsal kültürlerinin %25’i hâlâ göçebe ya da
yarı-göçebedir.
Gabra halkı, Marsabit Dağı ile Etiyopya sınırı arasında
geniş bir alanda göçer.
Bölge, çakıl yamaçları, tuz yatakları, volkanik sırtlar ve
çalılıklarla doludur.
Yıllık yağış: 20 cm; iki kısa mevsimde düşer.
Doğu rüzgârları yerleşim düzenini, yapı yönelimini ve çadır
mimarisini etkiler.
Bu zorlu çevre, mimariyi hafif, esnek ve taşınabilir kılmayı
zorunlu kılar.
“Yer” sabit bir nokta değil; ritüel, hafıza ve kullanım
yoluyla yaratılan bir süreçtir.
Gabra halkı, Borana gibi sığır değil, deve çobanıdır.
Develer müzikten ritüellere kadar her alanda merkezîdir.
Deve ağılları (yarin), kampın doğu tarafında yer alır;
rüzgâr ve gürültüden korunur.
Ağıllar, erkek egemenliğini ve ritüel alanı tanımlar.
Girişler batıya bakar: hem rüzgâr mantığı hem de Kulal
Dağı’na yönelim (haanqu).
Gabra maddi kültürü: süt, su, yağ taşımaya yönelik ahşap ve
dokuma kaplar.
Ahşap kaplar erkeklerce oyulur; dokuma kaplar kadınlarca
örülür.
Kadınlar
bitki türlerinin yapısal potansiyelini bilir ve dönüştürür.
Lif
toplama ve işleme, yıl boyu süren keşif gezileri gerektirir.
Kuşkonmaz
ve yabani sisal gibi bitkiler, kamp kurularak toplanır ve işlenir.
Bebeklikten ergenliğe kadar kız çocukları üretim sürecine katılır.
Bilgi aktarımı: gözlem, katılım ve tekrar yoluyla
gerçekleşir.
Kadınlar, hem fiziksel hem sembolik olarak yerin
yaratıcılarıdır.
“Bir ev inşa ediyoruz” ifadesi, evlilik fiiliyle eş
anlamlıdır.
“Kolay” sözcüğü
her iki anlamda kullanılıyor.
Yeni ev, evlilikle birlikte ve onun ritüel süreci içinde
inşa edilir.
Tören, yeni ayın gelişiyle başlar.
Malzemeler (ahşap, deri) yağla meshedilir
Kadınlar, süt kapları ve bastonlarla ritüel güzergâhı izler.
Ev, kutsanmış malzemelerle, belirli yönelimlere göre yeniden
kurulur.
Ev Planı
İlk adım: doğu cephesine birincil kemer (uttubaa borro)
dikilir. Bu kemer, evin “başı”dır; doğu rüzgârlarına karşı koruma sağlar.
Uyku yönü: baş doğuya, ayak batıya gelecek şekilde
düzenlenir.
Kadınlar, eski evin malzemelerini taşır, yeni evin
kurulumunu yapar.
Akasya tortilis ağacı, tüm törenlerde kullanılır.
Gabra için “sağ” her zaman kuzeydir; yapısal yerleşim sağdan
sola yapılır.
Evlilik, toplumsal ittifak, ritüel performans ve mimari
üretimle iç içedir.
İç Mekânın Dört Bölümü
Kuzey / Erkekler
Güney / Kadınlar
Batı / Kamusal alan
Doğu / Özel alan (ritüel, doğum)
“Karısız adam, evsiz adamdır” atasözü, evin kadınla
özdeşliğini gösterir.
…
Evdeki Davranışlar; Davranış Belirleme Metodolojisi Kullanılarak
Kültürlerarası Karşılaştırma
Robert B. Bechtel
(Alaska’da yapılan
konut araştırmaları)
…
Sakinlerin ve Dışarıdakilerin Çevre Algıları
Sidney Brower
(Bu makale çevre
algısının yalnızca fiziksel gerçeklikten değil, kültürel, sınıfsal, bilişsel ve
duygusal çerçevelerden nasıl şekillendiğini örneklerle gösteriyor. Gördüğümüz
şey, ne olduğundan çok ne aradığımız, neye inandığımız ve ne bildiğimizle
ilgilidir)
Algı kültürel ve sınıfsal kodlarla şekillenir:
Caracas’ta düşük gelirli insanlar kötü konutu umut olarak
görürken, Boston’da umutsuzluk olarak görülür
Aynı çevre, yerleşikler ve yabancılar tarafından farklı
algılanır.
Sina Dağı’nda Tevrat tabletlerini gören karakterler, kendi
kimliklerine uygun anlamlar çıkarır.
Paleontolog taşın yapısına, sanatçı kaligrafiye, asker
yönetmeliğe odaklanır.
Herkes kendi zihinsel filtresinden
geçeni görür.
Güzellik, nesnenin değil, bakanın zihnindedir.
Turist, fiziksel çevreye bağımlıdır; sakin, duygusal ve
işlevsel bağlar kurar.
Ev, kişisel ve kalıcı ilişkilerin mekânıdır.
Sakin için ev: güvenlik, rahatlık, kontrol, temizlik,
saygınlık.
Turist için ev: geçici, egzotik, gözlem nesnesi.
Turistler, belirgin fiziksel özelliklere ihtiyaç duyar.
Tanıdık çevreler daha güvenli, dinlendirici ve tatmin edici
görünür.
…
Üçüncü Bölüm: Kültür Olarak Anlam Sistemi
Ev, Ev ve Ailenin
Kültürel Anlamları
Konutun sembolik boyutu, anlamı iki açıdan kodlar. İlk
olarak, ev, kültürel açıdan anlamlı iç mekanları içeren bir "dış"
sembol olarak görülebilir. Ya da ev, bir kasaba, mahalle veya hatta bir ulus
gibi daha geniş bir peyzajın kültürel olarak türetilmiş planı veya temsili
içinde yer alan bir "iç" sembol olarak algılanabilir.
…
Çağdaş Amerikan Kültüründe Ev, Yuva ve Kimlik
David M. Hummon
Ev yalnızca fiziksel bir barınak değil, aynı zamanda
kimliğin sembolik bir ifadesidir.
Ev, kişinin benliğini, hayallerini ve toplumsal konumunu
ifade eden bir araç haline geliyor.
Amerikan rüyası, bireysel fanteziye dönüşür.
Kimlik, kültürel sembollerle anlam
kazanır.
Konutlar, kimlik yaratımında araçtır.
Kimlik, konutun anlamlarını biçimlendirir.
Kimlik, bireysel olduğu kadar toplumsal bir nesnedir.
Konutun kişiselleştirilmesi
Kapılara baş harfler, dekoratif posta kutuları, bahçe
düzenlemeleri.
İç mekânda dekorasyon ve mobilya tercihleriyle farklılaşma.
Konut, bireyin “yüzü” haline gelir.
Amerikan tarihinde konutun evrimi
17. yy: ev =
uygarlığın simgesi, topluluk başarısı.
18. yy: ev =
bireysel başarı, ahlaki değer, ekonomik statü.
Kapitalizminde, konut ve eşyalar kimliğin göstergesi olur.
19. yüzyıldan
itibaren ev, kadın kimliğinin mekânı olarak inşa edilir.
Kadınlar evle duygusal bağ kurdukça, değişen rollerle
çatışma yaşarlar. İşçi sınıfı kadınlar: ev işi + dışarıda çalışma = suçluluk,
hayal kırıklığı.
Ev eşyaları, geçmiş deneyimlerin ve ilişkilerin sembolleridir.
Özellikle yaşlılar için bu nesneler, kimliği koruma ve
onaylama aracıdır.
Modernleşmenin etkileri:
Coğrafi hareketlilik → yerle bağın zayıflaması
“Köksüz birey” argümanı: yerle aidiyetin kaybı
Konut, mahremiyet sağlayarak kimliği psikolojik olarak
güçlendirir.
Farklı zaman ve mekânlarda farklı kimlikler sergilemek
gerekir. Ev, bu geçici maskeleri çıkarma alanıdır.
…
Kandyan Yaylalarında Saygı Kazanmak: Üçüncü Dünya Toplumunda Ev, Toplum ve
Benlik
James S. Duncan
(Sri Lanka’daki Kandyan Yaylaları’nda yapılan bir saha
çalışması)
…
Kültür İçin Bir Aracı Olarak Mimari: Kamu Kurumları ve Özel Evler
Julia W. Robinson
İnşa edilmiş form, kültürel fikirlerin sürekli bir
taşıyıcısıdır.
Mimarlık bir işaret sistemidir / (Saussure, Barthes, Eco)
Kültürel bağlam bilinmeden mimari, yalnızca göstergeler
sunar.
Foucault’nun terapötik operatörü
• Kurumsal
mimari, bireyleri dönüştürmek ve kontrol etmek için tasarlanır.
• Mimari,
iktidarın etkilerini doğrudan bireye taşır.
Goffman’ın eleştirisi
• Kurumlar,
sapkın davranış kalıpları üretir.
• Toplumda
geçici ikamet için uygun görülür; kalıcı barınma kimliği bastırır.
…
Ev İçi Mahremiyet: Cinsiyet, Kültür ve Gelişim Sorunları
Sandra C. Howell, Vana Tentokali
(Mahremiyetin ev içi
mekânlarda nasıl tanımlandığına ve deneyimlendiğine dair kültürlerarası bir
sorgulama)
Mahremiyet, kültürlerarası tutarlılık göstermez; bağlama
özgüdür.
Sanayi toplumlarında aile metaforu daha kalıcıdır.
…
Dördüncü Bölüm: Yorum Olarak Kültür
Gelenek, Konut
Geliştirme ve Tasarım
Kültür, tasarlanmış çevrenin sosyal, yapısal, tarihsel ve
sembolik anlamlarının etkileşimidir.
(Tasarımda) Geleneksel bilgi yeterli değildir; değişime
duyarlılık ve yeni form üretimi gerekir.
Tasarımcı, kültürel ilkeleri sınırlayıcı değil, yaratıcı bir
kaynak olarak görmelidir.
Geleneğin İkili Yönleri, Suudi Arabistan'da Kentsel Konut Geliştirme
Peter G. Rowe
(Suudi Arabistan’daki
çağdaş kentsel konut gelişiminin kültürel, tarihsel ve mimari boyutlarını
analiz ediyor)
…
Afganistan'ın Kabil Şehrinde Geleneksel Konutların Bağlamsal Dönüşümleri
William B. Bechhdefer
…
Toplumsal Bağlamının Bir İfadesi Olarak Yerel Mimari
Eleftheros Pavlides, Jana E. Hesser
Yabancı mimarlar tarafından tasarlanan yapılar, yerel halk
tarafından kullanılmıyor veya dönüştürülüyor.
Eressos köyü / Midilli Adası’nda, denizden içeride, üç
tepenin yamacında yer alıyor.
Arnavut kaldırımlı sokaklar, yüksek duvarlarla çevrili konut
adaları.
Avlu + bir veya daha fazla bina → çekirdek aile + yaşlılar.
Kadınlar kamusal alana dolaylı yollarla ulaşır; çocuklar
aracılığıyla iletişim kurarlar.
Mimari biçim, geçmişten gelen değil, yaşayan bir toplumsal
güç tarafından şekillenir.
Çeyiz, ev yapımının ana nedenidir.
Evin estetik yüzeyi kadın emeğiyle şekilleniyor.
Evdeki modernleşme derecesi → kız çocuğunun varlığıyla
doğrudan ilişkili. Kız çocuğu yoksa ev modernleşmiyor.
Koruma politikaları, yerel mimariyi “görsel klişeler”
üzerinden değil, sosyal bağlam üzerinden tanımalıdır.
…
Kültürel Çıkarımları, Hindistan'da Konut Tasarım Politikası
Jon Lang
(Hindistan’daki konut
politikalarının kültürel çeşitlilikle nasıl çatıştığını ve mimari tasarımın
kültürel bağlamdan kopuk olmasının ne gibi sonuçlar doğurduğunu işliyor)
…
Kolombiya, Bogota'da Düşük Maliyetli Konutlarda İlerici Gelişme ve Kültürel
Faktörler
Mario Norıega, Wren Rogers, Ignacio Restrepo
Kolombiya
Şehirler hızla değişiyor: sokaklar, mahalleler, binalar
dönüşüyor.
Nüfusun yarısından fazlası yoksulluk içinde yaşıyor.
Ev çok amaçlıdır
Odalar kiraya verilir, mağaza veya atölye olarak kullanılır.
Konut tasarımı, bu çok işlevselliği desteklemelidir.
…
30.10.2025
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder