Sayfalar

6 Ağustos 2025 Çarşamba

Amos Rapoport - Yapılı Çevrenin Anlamı - Notlar

Amos Rapoport - Yapılı Çevrenin Anlamı, Sözsüz İletişim

Yaklaşımı - Notlar

The Meaning Of The Built Environment, A Nonverbal Communication

Approach, Sage Publications, Beverly Hills, 1983


 

Önsöz

Yazar, insan-çevre ilişkilerini hümanistik bir disiplin olarak değerlendiriyor

Sosyal psikoloji, biyokimya, moleküler biyoloji, sosyobiyoloji gibi alanların insan-çevre çalışmalarıyla buluştuğu noktalar vurgulanıyor.

Kitabın temel tezi 1975’te Washington Üniversitesi’nde sunulan bir konferansta ortaya atıldı. Konuyla ilgili çalışmaları 1982’de yayınladı.

 

Anlamın Önemi

İnsanlar çevrelerine hangi yollarla ve hangi temellere dayanarak tepki veriyor?

Çevresel değerlendirme, gizli işlevler, duygusal çağrışımlar ve kültürel imgeler üzerinden yapılır.

 

Britanya’da kırsal alanlar olumlu, endüstriyel alanlar olumsuz çağrışımlar uyandırır.

Ağaçlar gibi unsurlar, yüksek kaliteli alanları işaret ettikleri için değerli görülür.

 

Maddi nesneler önce bir duygu uyandırır, sonra bu duygu imgelere dönüşerek kararları etkiler.

 

Kıyafetler, mobilyalar, binalar gibi fiziksel unsurlar, benlik sunumu, grup kimliği ve kültürel aktarım için kullanılır.

Tasarımcılar çevreye algısal, kullanıcılar ise ilişkisel terimlerle tepki verir.

 

Saha Gözlemleri

- Wilmington’daki evler: Verandaların kaldırılması ve panjurların eklenmesi, kullanıcıların "kolonyal ev" imgelerine duyduğu anlamla açıklanır.

- NASA resepsiyon binası: Taklit sömürge mobilyaları "ev" anlamını iletir.

 

Anlam nesnelerde değil, insanlarda ortaya çıkar.

Fiziksel çevre, insanların anlamlandırma sürecini yönlendirir ve tetikler.

Mimarlık literatürü genellikle uzmanların anlamına odaklanır.

 

Konutlar, duygusal ve psiko-sosyal çağrışımlar nedeniyle anlam üretiminin en yoğun olduğu yerlerdir.

 

(Mimari ürünlerde kutsal anlam arayışları)

Yazı öncesi kültürlerdeki yapılar (Kuzey batı Kızılderili konutları, totem direkleri, Yoruba evleri, Maori yapıları) genellikle algısal değil, ilişkisel ve sembolik anlamlar taşır.

Hindistan’da mimarlık “tanrıların ikametgâhı” olarak görülür; vastu-vidya (“tanrıların ikametgahının bilimi”, yani kozmoloji) kutsal mekânın kozmolojik düzenidir.

Ortaçağ katedralleri ve Rönesans kiliseleri, estetik değil, teolojik ve sembolik anlamlar üzerinden değerlendirilmelidir.

Geleneksel kültürlerde şehirler kutsal anlamlarla yapılandırılır.

Modern şehir planlamasında sağlık, eşitlik, refah gibi değerler belirleyicidir.

 

Yerel yapılarda kutsal ve dünyevi ayrımı siliktir; çoğu şey kutsal anlam taşır. Kutsallık renk, şekil, dekorasyon, boyut gibi ince ipuçlarıyla ifade edilir.

 

Bütün etkinlikler dört düzeyde değerlendirilir:

1.         Asıl faaliyet

2.         Yapılış biçimi

3.         İlişkili faaliyetler

4.         Anlamı

 

Parkların kentsel çevrede önemli bir anlam taşıdığı görülür. Varlıkları başlı başına önemlidir, öyle ki boş olsalar bile (yani belirgin veya araçsal bir anlamda kullanılmasalar bile) bulundukları alanların olumlu çevresel kalitesine dair anlamlar taşırlar

 

Anlam Çalışması

Sembolik antropoloji ve metafor çalışmaları anlamı merkeze alır.

Coğrafyada da fenomenoloji ve "mekan"a olan ilginin artmasıyla anlam daha önemli hale gelmektedir

Gibson’un “sağlayıcılık” kavramı, nesnelerin potansiyel kullanımlarını anlamla ilişkilendirir.

Anlam, uzay ve zamanda geniş örneklemle ele alınmalıdır; kültürlerarası ve tarihsel veri gereklidir.

 

Anlam, belirli metodolojiler aracılığıyla da ele alınmıştır. En çok kullanılanı, anlamsal farklılıktır

 

Dilbilimsel modeller yaygın ama soyuttur, anlamı açıklamakta sınırlı kalır.

Sembol incelemeleri geleneksel, kültürel anlamları araştırır.

Sözsüz iletişim temelli modeller: Antropoloji, psikoloji, etoloji kaynaklı; gözleme dayalı, doğrudan ve yorumlamaya elverişlidir.

 

Ortamın temsil ettiği şey, kelimelerden daha önceliklidir.

Aynı davranış farklı bağlamlarda farklı anlamlar taşır.

 

Semiyotik analiz, genellikle sözdizimsel düzeyde kalır; anlamsal düzeye sınırlı ilgi gösterir; pragmatik düzey ise neredeyse hiç ele alınmaz.

 

Sembolik Yaklaşım

Geleneksel kültürlerde (Dogon, Bororo, Atoni, Ainu, Berberi, Tay evleri gibi) sembolik şemalar mekânsal organizasyonla doğrudan ilişkilidir.

Rönesans kiliseleri, Pantheon, Maya yerleşimleri, Yunan tapınakları gibi yapılar anlamı güçlü biçimde iletir.

Semboller genellikle sadece yüksek stil tasarımda veya tarihsel analizlerde ele alınır

Geçmişte semboller sabit ve paylaşılan anlamlar taşırken, bugün çağrışımlar kişisel ve değişkendir. Modern yapı stillerinde sembolik anlam aktarımı sorunludur.

Fast food gibi mekanlar, sembolleri tutarlı biçimde kullanarak davranış beklentilerini açıkça iletir.

Farklı gruplar farklı sembolleri ve imgeleri benimser; bu da uyumsuzluk ve yanlış anlamalara yol açar.

 

İşaret ve Sembol Ayrımı

•         İşaretler: Tekil ve doğrudan anlam taşır; temsil ettikleri şeyle birebir örtüşür.

•         Semboller: Çok seslidir; birden fazla anlam taşıyabilir, bağlama duyarlıdır.

 

Sözsüz İletişim Yaklaşımı

Sözsüz iletişim çok kanallıdır. Görsel, işitsel, dokunsal, kokusal ipuçlarıyla işler.

Çevre, bir sözsüz iletişim kanalı olarak işlev görür

 

Sözsüz iletişim, dilin doğrusallığından yoksun olduğu için pragmatik düzeyde daha iyi anlaşılır.

Tıpkı beden dili araştırmalarında olduğu gibi, çevresel ipuçlar da davranışlarla ilişkilendirilerek “sözlükler” oluşturulabilir.

 

ÇEVRESEL ANLAM

Ön Hususlar Sözsüz İletişim Yaklaşımı

İnsan-çevre çalışmalarının üç temel sorusundan biri: çevrenin davranış üzerindeki etkisi

Doğrudan etki: Ortamın estetik özellikleri (örneğin “güzel” ve “çirkin” odalar) doğrudan performansı etkiler

Dolaylı etki: Ortam, sosyal statü ve bağlamı tanımlar; insanlar bu ipuçlara göre davranır

 

Odanın büyüklüğü, mobilya düzeni, halı, pencere sayısı gibi unsurlar statü, kimlik ve rol beklentisi iletir.

Bu ipuçlar, sosyal bağlamı tanımlar ve bireylerin uygun davranış geliştirmesine yardımcı olur.

Akademik ve bürokratik ofisler farklı davranış beklentileri üretir.

 

Ortamlar, davranış için ipuçlar sağlar; bu ipuçlar bir kod gibi çalışır.

Kod anlaşılmazsa, ortam iletişim kurmaz.

Kültür şoku: Ortamın kodunun bilinmediği durumlarda yaşanır.

 

İnsanlar, nesnelere ve insanlara taşıdıkları anlamlara göre tepki verir.

İnşa edilmiş çevre: Fiziksel, sosyal ve soyut nesneleri birleştirerek davranışa yön verir.

 

Kültür, bireylerin çeşitli ortamlarda nasıl davranacaklarını bilmelerini sağlar.

Ortamlar, belirli yorumları imkânsız hale getirerek davranışı yönlendirir.

 

Geleneksel toplumlarda giyim, kimlik ve sosyal durumun güçlü bir göstergesiydi.

Modern toplumda bu tutarlılık azaldı; bu durumda inşa edilmiş çevre daha önemli bir kodlayıcı haline geldi.

 

Kültürleşme, çevresel ipuçların kodlarının çözülmesiyle gerçekleşir.

Bu öğrenme genellikle çocuklukta, özellikle konut ortamında başlar.

Mekân düzeni, toplumsal hiyerarşiyi ve davranış biçimlerini doğrudan etkiler.

 

Çevre, bir öğretim aracı olarak işlev görür.

Öğrenildikten sonra, uygun davranışları hatırlatan bir hafıza aracı olur.

 

Giyim ve inşa edilmiş çevre, anlam ileten paralel sistemlerdir.

Modern toplumda bu kodlar daha belirsiz ve çoğulcu hale gelmiştir; bu da yorumlamayı zorlaştırır.

Bu durumda çevresel ipuçlar (mekân, düzen, malzeme) daha belirleyici hale gelir.

 

İngiliz işçi ve orta sınıfında dilsel kodlar ile konut düzeni örtüşür.

 

Ortamlar, davranışın bilişsel arka planını sağlar.

 

Kültür, bir sahnede uygun rolü oynayabilmek için bilinmesi gerekenlerdir.

 

Mekân organizasyonu, bina formu, işaret sistemleri ve görünür faaliyetler örtüştüğünde anlam daha net olur

Modern şehirlerde, fiziksel ipuçlar yetersiz kaldığında sözel ve eikonik sistemler eklenir

Ortam, durumu tanımlar; durum ise davranışı belirler.

 

Sözsüz İletişim ve Çevresel Anlam

Sözsüz davranışlar anlam için gerekli olan bağlamı karar.

Ortamlar doğrudan gözlemlenerek anlam üretilebilir.

 

Sabit Unsurlar

Duvarlar, sokaklar, binalar gibi nadiren değişen yapılar. Kültürel kimlik ve değerlerle ilişkilidir.

 

Yarı Sabit Unsurlar

Mobilyalar, perdeler, bitkiler, sokak mobilyaları gibi…

 

Sabit Olmayan Unsurlar

İnsanların mekânla kurduğu ilişkiler, ritüeller, aktiviteler.

 

Benzin istasyonlarının restoran veya bankaya dönüşmesi gibi yarı sabit unsurlarla yapılan dönüşümler, mekânın anlamını değiştirir.

 

Porto Riko kültüründe oturma odaları “kutsal alan” olarak görülür; mutfak ise sosyal performans alanıdır. Ev sahibinin yemek yaparken görülmesi statü kazandırır.

Anglo kültüründe mutfakta görünmemek, “iyi ev sahipliği”nin göstergesidir.

Apaçilerde, yemek pişirme sosyal etkileşim ve işbirliğiyle anlam kazanır; geniş mutfak ve oturma alanları bu davranışları mümkün kılar.

Kenya’da, odalar “yarı kamusal”, “özel” ve “gizli” olarak sınıflandırılır; mobilya düzeni, perde kullanımı ve görünürlük bu anlamları iletir.

Oturma odası düzeni, aile statüsü, cinsiyet rolleri ve sosyal beklentileri yansıtır.

 

Tasarımcılar sabit unsurlara odaklanırken, kullanıcılar yarı sabit unsurlarla kimlik ve anlam üretir.

 

Nesneler Sistemi

Baudrillard’ın “nesneler sistemi” kavramı, maddi nesnelerin doğası ve bağlamlarıyla anlam taşıdığını savunur.

 

Mekanda statü

Geleneksel toplumlarda merkezi konum yüksek statüyle ilişkilidir.

Bazı modern toplumlarda (örneğin ABD), bu ilişki tersine dönebilir.

 

Renklerin anlamı kültüre göre değişir: yasın rengi beyaz, siyah veya mor olabilir.

 

Orta Çağ'da renk sembolizmi mistik anlamlara dayanır; kırmızı güç, sarı bereket, yeşil umut gibi.

 

Romantik Hareket dağları yüceltir; Rönesans Roma'yı kutsar; ABD'de kent merkezi olumsuzlaşır.

 

Küçük Ölçekli Örnekler Uygulamalar

Rapoport’un savunduğu yaklaşım, gözlem ve sezgiyle başlar; ardından sistematik analizle pekiştirilir.

 

Gözlem listesi:

•         Dış malzemeler, renkler, çitler

•         Peyzaj ve dikim, kepenkler

•         Tenteler, posta kutuları, sokak numaraları

•         Dış ışıklar, korkuluklar

•         Tabelalar, bayrak direkleri, klimalar, fırtına kapıları

 

Kentsel Uygulama Örnekleri

Birçok konut bir araya geldiğinde konut alanlarına, birçok bahçe bir araya geldiğinde ise peyzaj alanlarına dönüşür.

Kültürel manzara, birçok bireysel kararın ve çevresel unsurun belirli ilişkiler içinde bir araya gelmesiyle oluşur.

Bu manzaralar, grup kimliğini ileten ortak şemaların ve kodların fiziksel ifadesidir.

 

Düz çatı Orta Doğu’da yoksulluk göstergesi haline gelmiş; eğimli kiremit çatı prestij sembolü olmuştur.

İnsanlar, işlevsel ihtiyaçlardan vazgeçerek statü ileten biçimleri tercih edebilir.

 

Kızılderililer doğaya mistik yaklaşır → doğal unsurlar baskın.

Ladinolar doğayı nesneleştirir → kontrol ve düzen ön planda.

 

Algılanan yoğunluk, gerçek nüfus sayısından çok, çevresel ipuçların yorumlanmasına dayanır.

 

Statü Kodları

Olumlu ipuçları: açık alan, sessizlik, iyi peyzaj, az trafik, az çocuk, homojenlik, doğal özellikler.

Olumsuz ipuçları: çöp, grafiti, kötü yol, endüstriyel istilalar, yabancıların varlığı.

Bakım, çevresel kaliteyi ve sosyal statüyü ileten en güçlü göstergedir.

 

Çevre, Anlam ve İletişim

Geleneksel sözsüz iletişim çalışmaları insan etkileşimine odaklanır.

Rapoport, çevresel anlamın da bir tür sözsüz iletişim olduğunu savunur

 

Çevre, dört unsurun örgütlenmesidir:

•         Uzay: fiziksel mesafeler, ilişkiler

•         Zaman: ritimler, döngüler

•         İletişim: insanlar arası etkileşim

•         Anlam: çevreden insana iletilen mesaj

 

Zaman, kültürel olarak yapılandırılır:

Doğrusal zaman: Batı kültürlerinde gelecek odaklı

Döngüsel zaman: Geleneksel kültürlerde geçmiş ve doğa odaklı

 

İnsanlar mekân-zamanda yaşar; ritim ve mekân uyumu davranışı belirler.

 

Mekânın biçimi, malzemesi, renkleri, mobilyası, bitki örtüsü, bakım düzeyi, insan varlığı gibi unsurlar anlamı taşır.

 

Müstakil evlerde etkileşim düzeyi apartmanlara göre daha yüksektir.

 

Çevresel ipuçları, sosyal anlamları iletirken aynı zamanda bilgi akışını da düzenler.

 

Ön/arka davranış ayrımı: “Ön” = kültürel olarak uygun, görünür; “arka” = bastırılmış, uygunsuz görülen. (Apartmanlarda “arka” kategorisine dahil edilebilecek davranışlar gözlenir. Müstakil evlerde “ön” kategorisine dahil edilen davranışlar gözlemlenir).

1.11.2025

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder