Amos Rapoport - Ev Formu ve Kültürü - Notlar
House Form and Culture, Prentice Hall, New Jersey, 1969
Rapoport, bu kitapta, dünya insanlarının evlerinin, ev
tasarımının temel sorunlarına getirdiği çok çeşitli çözümlerde, bulundukları
çevrenin fiziksel koşullarının yanı sıra kültürel tercihleri ve yetenekleri
nasıl yansıttığını ele alıyor.
Philip L.Wagner
…
Bu kitap, çevre tasarımcısının bakış açısıyla, ilkel ve
yerel yapılar ve yerleşimlerle ilgili uzun yıllardır süren ilgimin bir
sonucudur.
…insanların konut alanını düzenleme ve kullanma biçimlerine
ilişkin kanıtlara ilişkin kişisel yorumumdur.
Kitap, çok çeşitli ev tipleri ve formlarına ve bunları
etkileyen etkenlere bakmak için kavramsal bir çerçeve sunmayı amaçlamaktadır.
Amos
Rapoport
Alanın Doğası ve Tanımı
Gündelik yaşamın mekânları – evler, sokaklar, köyler –
tarihsel anlatılarda ihmal edilir.
Akropolis, Gotik katedraller gibi yapılar çevresindeki yerel
dokuyla birlikte anlaşılmalıdır.
Bu bağlamdan koparıldıklarında, mimari anlamları eksik kalır.
Halk geleneği, bir kültürün, ihtiyaçlarının ve değerlerinin
-aynı zamanda bir halkın arzularının, hayallerinin ve tutkularının- doğrudan ve
bilinçsizce fiziksel forma dönüştürülmesidir.
İlkel yapı: Antropologların tanımladığı, teknolojik olarak
basit ama kültürel olarak zengin yapılar.
Yerel yapı: Sanayi öncesi ve modern halk mimarisi; anonim,
işbirlikçi ve bağlamsal.
Halk mimarisi, topluluğun bilinçdışı arzularını ve
değerlerini fiziksel forma dönüştürür
İlkel toplumlarda birey kendi evini inşa eder; ihtiyaçlarını
doğrudan tanır ve çözümler.
Zanaatkârların ortaya çıkışıyla birlikte uzmanlaşma başlar,
ancak köylü hâlâ tasarım sürecine katılır.
Yerel mimarlık bir “dil”dir: sınırlı ifade araçlarıyla
sonsuz varyasyon üretir.
Gelenekten
modernliğe, mekânsal dönüşüm
Modern toplumda bina tipleri çoğalmıştır.
Bina tiplerinin çeşitlenmesi iç mekân organizasyonunda ve
inşa sürecine katılan mesleklerde de kendini gösterir.
Bunun sonucunda kolektif mimari “dil” yeterli olmaz,
uzmanlar arası bir “teknik diyalog” gerekli olur.
Geleneksel toplumlarda gayriresmî denetim (duygu, fikir
birliği, ritüel) varken, modern toplumda bu yerini teknik düzenlemelere (imar
kodları, yönetmelikler) bırakır.
Ahlaki düzenin yerini teknik düzen
alır.
Modern kültür geleneği önemsizleştirirken, yeniliği, özgünlüğü
yüceltir
Oysa geleneksel kültürlerde yenilik değil, süreklilik
makbuldür.
İlkel ve köylü toplumlarda yaşam, iş ve din ayrılmaz bir
bütündür.
Mekânlar da bu bütünlüğü yansıtır: yaşama, üretim ve kutsal
pratikler aynı çatı altındadır.
Köylü kültürlerinde ev, ekonomik birimle iç içedir
Medeniyet karmaşıklaştıkça, mekânlar ayrışır
(Modern öncesi dönemde) Evler, teknolojik sınırda inşa
edilirken, anıtlar estetik sınırda temsil edilir.
Mimarlıkta yenilik, modern bir takıntıdır; oysa yerel
yapılar süreklilik ve uyum üzerine kuruludur.
İnsan, doğa ve form etkileşiminin arketip figürleri:
• Mars →
yapısal yasalar ve işlevsel ihtiyaç
• Venüs →
estetik uyum ve görsel manzara
• Hermes →
kültürlerarası geçiş ve mekânsal adaptasyon
İlkel ve yerel yapıların incelenmesinde kronolojik sıralama
yerine kültürel teknoloji düzeyi ve yaşam biçimi esas alınır.
Ur’un sokakları hâlâ Orta Doğu kasabalarına benzer;
Trulli’ler, Toda kulübeleri, Maya evleri çağlar boyunca değişmeden kalmıştır.
İlkel ve yerel yapılar anonimdir; ne tasarımcı ne de
bireysel niyet bellidir.
Farklı yapı tipleri, farklı ritüeller, iklimler ve
malzemelerle şekillenir.
Ancak benzerlikler, insanın temel ihtiyaç ve arzularındaki
sabitlikleri gösterir.
Kitabın Amacı
Ev formunu sadece sınıflandırmak değil, onu kültürel bağlamı
içinde anlamak.
Formu doğuran kuvvetleri – arzular, inançlar, ritüeller –
ayırt etmek.
Çelişkili teorileri tartışmak ve formun neden ve nasıl
yaratıldığını sorgulamak.
Ev Formunun Alternatif Teorileri
Ev tiplerinin listelenmesi, biçimlerin nasıl ve neden
oluştuğunu açıklamakta yetersiz kalmıştır.
Ev formu, kültürel, fiziksel, psikolojik ve ritüel
faktörlerin etkileşiminden doğar.
Aynı iklim bölgesinde çok farklı ev biçimleri gelişmiştir
Güneydoğu Asya ve Güney Amerika’da evsiz kabileler vardır;
barınma evrensel değildir.
Dini yasaklar, tabular ve ritüel karmaşıklıklar, iklimden
daha belirleyici olabilir.
Missouri Vadisi’ndeki Hidatsa halkı, tarım döneminde büyük
ahşap evlerde, av döneminde çadırlarda yaşar.
Aynı iklimde farklı ekonomik temeller, farklı konut
biçimlerine yol açar.
Japonya’da panjurların gece kapatılması, iklimsel değil,
batıl inançlara dayalı “hırsız korkusu”ndan kaynaklanır.
Haiti’de karmaşık dokuma teknikleri balık tuzaklarında
kullanılır ama evlerde değil.
Japon evlerinde çatı eğimi ve kiriş boyutu, statü ve doğa
sevgisiyle ilişkilidir.
Japonya’da ev yönü Hogaku sistemine göre belirlenir;
Hindistan’da kapılar Doğu’ya bakar.
Müslüman şehirlerinde “asil” zanaatlar cami çevresinde,
“basit” zanaatlar daha uzakta yer alır.
De la Blache ve Mumford gibi düşünürler, mekânın belirleyici
değil, olanak sağlayıcı olduğunu savunur.
Çin, Kamboçya, Afrika, Roma gibi kültürlerde ev kutsaldır;
çatı, kapı, kuyu, duvar ritüel nesnelerdir.
…
Sosyo-Kültürel Faktörler ve Ev Biçimi
Ev, yalnızca bir barınak değil, bir halkın yaşam tarzına
uygun bir toplumsal mekân birimidir.
Kuruluşundan işgaline kadar dini törenlerle çevrilidir; bu,
onun ritüel doğasını gösterir.
Biçimi belirleyen şey, iklim ya da malzeme değil, insanların
“nasıl yaşamak istedikleri”dir.
Ev hâlâ gençlere “nasıl yaşanması gerektiğini” fısıldar.
Resmiyet, düzen, samimiyet gibi değerler, mekânın sessiz
diliyle aktarılır.
Ev tasarımında kozmik imge özellikle Afrika’da
örnekleri çoktur:
Mali’deki Dogon köyleri: spiral tarlalar, çiftli köyler,
vücut parçalarının mekânsal karşılığı.
Hint, Çin, İnka şehirleri: kozmik haç, göksel şehir, evrenin
mimari simgesi.
Baltık güneş köyleri: evler güneşin hareketine göre sıralanır.
Pawnee köyleri: yıldızların konumuna göre yerleşim.
Feng Shui ve Geomansi: Mekân tasarımında mistik
unsurlar
Çin ve Japonya’da evin yönü, girişi, yüksekliği, iç düzeni
doğaüstü güçlerle uyumlu olmalıdır.
Kötü ruhların hareketi, düz paralarla ilişkilendirilir; bu
yüzden yollar ve girişler eğimli ve yönsel olarak seçilidir.
İnsan birçok yapı türünde yaşayabilir; bu nedenle hiçbir
biçim kaçınılmaz değildir.
Konfor, hız, güvenlik gibi “ihtiyaçlar”ın değeri kültürden
kültüre değişir.
Bir kültür faydayı, bir diğeri dini veya estetik değeri
öncelikli görebilir.
İnkalar sertliği yüceltir, Pueblolar rahatlığı önemser.
Aztek mutfağı ayrı binadır; İnkalar açık avluda pişirir;
Tuaregler dışarıda yemek yapar.
Hindistan’da kast kuralları, Çin’de ailece yemek, Japonya’da
erkek önceliği evin biçimini etkiler.
İran ve Hindistan’da evler içe dönüktür; dışarıdan sade,
içeride zengin.
Japonya’da yüksek çitler mahremiyet sağlar; girişler düz
değil, görüşü engeller.
Pencap’ta sokaklar ev, tapınak ve çarşıyı bağlar
Latin Amerika’da ev yalnızca uyumak ve eşya depolamak için
kullanılır; yaşam dışarıda akar.
Toplantı mekânları: Çin’de ana cadde, Kuzey Afrika’da kuyu
ve kafe, Türkiye’de kahvehane, Fransa’da bistro, Guatemala’da dükkân
basamakları.
İnsanlar mekânla özdeşleşir; bu, evin temel işlevlerinden
biridir.
Kültürden kültüre değişse de, iki alanı ayıran eşik evrensel
bir ihtiyaçtır.
(Eşik) Hindistan, Meksika,
Müslüman evlerinde önde; Anglo-Sakson evlerde çit ya da çimenlik olarak
farklılaşır.
…
Değiştirici Faktör Olarak İklim
İklim, ev biçimini belirleyen tek faktör olmasa da önemli
bir etkendir.
Teknolojisi zayıf toplumlarda iklimle uyum zorunludur;
Modern binalar, iklimi mekanik cihazlarla kontrol etmeye
çalışır; bu pahalı ve çoğu zaman etkisizdir.
Sert iklimlerde biçim daha sabit olur; ancak seçim imkânı
hiçbir zaman tamamen ortadan kalkmaz.
Geleneksel inşaatçılar, rüzgâr, güneş, gölge, sıcak-soğuk
hava hareketlerini dikkatle inceler.
Veranda, iç-dış mekân arasında geçiş sağlar; iklimsel işlevi
yüksektir.
Kuru sıcak bölgelerde mimari çözümler:
• Kort (avlu):
Kum fırtınalarından korur, yeşillik ve su ile mikro iklimi serinletir,
psikolojik rahatlık sağlar.
• Hadramut tipi
yüksek binalar: Çıkıntılı bacalarla çapraz havalandırma sağlar.
• Ashanti
kulübeleri: Ağır çamur duvarlar ve çatılar iklimsel amaçla kullanılır; yapısal
değil, termal mantıkla biçimlenir.
• Kompakt
planlar: Gölgeleme, savunma ve sosyal ihtiyaçlarla birlikte iklimsel
gerekçelere dayanır.
• Çift çatı
sistemleri: Saman ve çamur kombinasyonu, ısıyı dengeler; gündüz serinlik, gece
sıcaklık sağlar.
Nemli sıcak bölgelerde mimari çözümler:
• Temel
strateji: Maksimum gölge, minimum ısı kapasitesi, maksimum havalandırma.
• Yapı biçimi:
Açık, uzun ve dar geometriler; az duvar, yüksek açıklık.
• Mahremiyet
sorunu: Açıklık akustik gizliliği zorlaştırır; kültürel tolerans veya sosyal
kontrol mekanizmaları devreye girer.
• Yükseltilmiş
zeminler: Sel, böcek ve hava akışı için.
• Hamak
kullanımı: Düşük ısı kapasitesi, hava akışına yardımcı.
• Çatı
tasarımı: Dik eğimli, su geçirmez, nefes alabilir; derin saçaklar koruma ve
havalandırma sağlar.
• Melanezya ve
Kolombiya örnekleri: Duvarsız veya hafif dokulu açık yapılar.
Soğuk bölgelerde mimari çözümler:
• Isı kaynağı
içeride: Soba, pişirme, insan ve hayvan ısısı kullanılır.
• Isı kaybını
önleme: Kompakt plan, az dış yüzey, iyi yalıtım, hava sızıntılarını engelleme.
• Kar yalıtımı:
Çatılarda kalın kar tabakaları teşvik edilir.
• Güneş
radyasyonu: Koyu renklerle maksimum emilim hedeflenir.
• İglo: Orta
Eskimolar tarafından kullanılır; yarımküre formu minimum yüzeyle maksimum hacim
sağlar, fok yağı lambasıyla verimli ısıtılır.
• Yarı yeraltı
konutlar: Yaz aylarında kullanılır; taş/çim duvarlar, yükseltilmiş zemin,
yosunlu fok derisi kaplama ile yalıtım sağlanır.
• Yakutlar ve
bazı Eskimolar: Çimle kaplı ahşap karkas yapılar; yapısal olarak mantıksız ama
iklimsel olarak etkili.
• İrlanda taş
evleri: Alçak ve yere yakın; rüzgâra karşı koruma sağlar.
• İsviçre köylü
evleri: Sığırlarla birlikte yaşanır; ek ısı ve erişim kolaylığı sağlar.
• New England
çiftlikleri: Kapalı geçitlerle kış sirkülasyonu sağlanır.
• Japonya’nın
kuzey kasabaları: Kemerli sokaklar, kış planlamasına örnek.
…
Değiştirici Faktörler Olarak Yapı, Malzemeler ve Teknoloji
Evin biçimini belirleyen temel etkenler:
• Sosyokültürel
temeller: Yaşam tarzı, grup değerleri ve ideal çevre tanımı biçimi etkiler.
• İklimsel
uyum: Biçim iklime yanıt verir; sıcak, soğuk, nem, radyasyon gibi streslere
karşı koruma sağlar.
• Mekanik stresler:
Yerçekimi, rüzgâr, yağmur, kar gibi fiziksel kuvvetlere yapısal yanıt gerekir.
Malzeme ve teknikler biçimi belirlemez
Malzeme kıtlığı, biçimsel çeşitliliği azaltır
İnşaatçının bilgisi:
Malzeme davranışlarını iyi bilirler; iklimsel ve yapısal tepkileri
doğru hesaplarlar.
Minimum kaynakla maksimum etki sağlarlar
İnşaat sadece teknik değil, mistik bir eylemdir; Japonya,
Çin, Güney Denizleri ve İskandinavya’da olduğu gibi ritüel ve teknik iç içedir.
Yerel malzeme kullanımı: Genellikle tercih edilir ama
evrensel değildir.
Kült yapılar ve mezarlar: Kalıcı malzemeler (taş)
kullanılır; konutlar daha geçici malzemelerle yapılır.
Dini yasaklar: Hindistan’da evlerde tuğla yasak,
tapınaklarda ahşap yasak olabilir.
Taşınabilirlik / hareketli yaşamın mimari çözümleri:
• Moğol Yurt’u:
Keçe ve ahşapla yapılan, dairesel planlı, kolay kurulan, yüksek termal
performansa sahip taşınabilir konut.
• Kuzeybatı
Kızılderili evleri: Büyük boyutlu, keresteden yapılmış; sabit iskelet yerinde
bırakılır, taşınabilir kaplamalar nehir yoluyla taşınır.
• Taşınabilirlik
ulaşım araçlarına bağlıdır: At, kano gibi taşıyıcılar konut biçimini etkiler.
Geleneksel yapılar iklim, yön, yükseklik gibi faktörleri
dikkate alır; modern yapılar bu bilgiden yoksundur.
Malzeme çeşitliliği düşüncesizce kullanılır, derzler ve hava
koşullarına dayanıklılık göz ardı edilir.
İlkel yapılarda evler genellikle kısa ömürlüdür; sahibinin
ölümüyle yıkılır, terk edilir
Günümüze Bir Bakış
İlkel toplumların döngüsel zamanı unutuluyor, bunun yerine modern
yaşamın doğrusal zaman anlayışı hakim oluyor.
Yerel yerleşimlerin hiyerarşisi, doğayla kutsal ilişkileri
ve mitolojik yönelim kayboluyor.
“Arazi evi” ve yol kenarı mimarisi, halkın değerlerini
temsil eder; kitle kültürü ile halk sanatı arasındaki fark burada görünür.
Aşırı seçim, halk sanatının sembolik
gücünü zayıflatır; seçim yapma becerisi yerine zevk eksikliği doğar.
Batılı kavramların yerel yaşam tarzına uygulanması
tehlikelidir
Başarılı konutlar, yalnızca fiziksel değil, kültürel ve
ritüel ihtiyaçlara da yanıt vermelidir.
Başarılı olmak için tüm konutların dört hedefe ulaşması
gerekir:
1. Toplumsal ve kültürel açıdan geçerli olması gerekiyor.
(Burada geleneksel konutlar muhtemelen en iyi sonucu
verecektir.).
2. Çoğunluğun bunu karşılayabilmesini sağlayacak kadar
ekonomik olmalıdır.
(İlkel ve yerel bağlamlarda çoğu insanın, hatta hepsinin evi
vardır.
3. İçeride bulunanların sağlığının korunmasını sağlamalıdır.
(İklim açısından geleneksel konutlar başarılı olsa da,
sanitasyon ve parazitler açısından genellikle başarısız oluyor).
4. Binanın ömrü boyunca asgari düzeyde bakım yapılması
gerekir. (Burada kanıtlar belirsizdir).
Modern evler manzaraya, gökyüzüne, güneşe yöneliyor; bu
yönelim, geçmişin dini ve kozmolojik yöneliminin yerini alıyor.
Sağlık ideali, ABD’de adeta yeni bir din haline geliyor; ev,
bu ideali barındıran bir sembol haline geliyor.
“Ev” Amerikalılar için duygusal bir simge; müteahhitler ev
değil “yuva” inşa eder.
Tek ailelik, müstakil ev idealize edilir
Ev, aidiyet, bağımsızlık ve prestij gibi değerleri temsil
eder; bu değerler fiziksel ihtiyaçlardan daha önceliklidir.
Çit: Toprağa kazık çakmak, sınır belirlemek, aidiyet ve
güvenlik duygusu.
Çatı: “Başının üzerinde bir çatı” metaforu; eğimli çatı
barınağı ve güvenliği simgeler.
Ev biçimi, işlevden çok imajı temsil eder; fayda değil,
fayda fikri önemlidir.
Fiziksel kısıtlamaların azalması, ev biçimini moda alanına
dönüştürüyor.
Aşırı seçim, anlamlı biçim yaratmayı
zorlaştırıyor
…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder