Sayfalar

8 Ağustos 2025 Cuma

Amos Rapoport - Ev Formu ve Kültürü - Notlar

Amos Rapoport - Ev Formu ve Kültürü - Notlar

House Form and Culture, Prentice Hall, New Jersey, 1969

 


Rapoport, bu kitapta, dünya insanlarının evlerinin, ev tasarımının temel sorunlarına getirdiği çok çeşitli çözümlerde, bulundukları çevrenin fiziksel koşullarının yanı sıra kültürel tercihleri ve yetenekleri nasıl yansıttığını ele alıyor.

Philip L.Wagner

 

Bu kitap, çevre tasarımcısının bakış açısıyla, ilkel ve yerel yapılar ve yerleşimlerle ilgili uzun yıllardır süren ilgimin bir sonucudur.

…insanların konut alanını düzenleme ve kullanma biçimlerine ilişkin kanıtlara ilişkin kişisel yorumumdur.

Kitap, çok çeşitli ev tipleri ve formlarına ve bunları etkileyen etkenlere bakmak için kavramsal bir çerçeve sunmayı amaçlamaktadır.

Amos Rapoport

 

Alanın Doğası ve Tanımı

Gündelik yaşamın mekânları – evler, sokaklar, köyler – tarihsel anlatılarda ihmal edilir.

Akropolis, Gotik katedraller gibi yapılar çevresindeki yerel dokuyla birlikte anlaşılmalıdır.

Bu bağlamdan koparıldıklarında, mimari anlamları eksik kalır.

 

Halk geleneği, bir kültürün, ihtiyaçlarının ve değerlerinin -aynı zamanda bir halkın arzularının, hayallerinin ve tutkularının- doğrudan ve bilinçsizce fiziksel forma dönüştürülmesidir.

İlkel yapı: Antropologların tanımladığı, teknolojik olarak basit ama kültürel olarak zengin yapılar.

Yerel yapı: Sanayi öncesi ve modern halk mimarisi; anonim, işbirlikçi ve bağlamsal.

 

Halk mimarisi, topluluğun bilinçdışı arzularını ve değerlerini fiziksel forma dönüştürür

 

İlkel toplumlarda birey kendi evini inşa eder; ihtiyaçlarını doğrudan tanır ve çözümler.

Zanaatkârların ortaya çıkışıyla birlikte uzmanlaşma başlar, ancak köylü hâlâ tasarım sürecine katılır.

 

Yerel mimarlık bir “dil”dir: sınırlı ifade araçlarıyla sonsuz varyasyon üretir.

 

Gelenekten modernliğe, mekânsal dönüşüm

Modern toplumda bina tipleri çoğalmıştır.

Bina tiplerinin çeşitlenmesi iç mekân organizasyonunda ve inşa sürecine katılan mesleklerde de kendini gösterir.

Bunun sonucunda kolektif mimari “dil” yeterli olmaz, uzmanlar arası bir “teknik diyalog” gerekli olur.

Geleneksel toplumlarda gayriresmî denetim (duygu, fikir birliği, ritüel) varken, modern toplumda bu yerini teknik düzenlemelere (imar kodları, yönetmelikler) bırakır.

Ahlaki düzenin yerini teknik düzen alır.

 

Modern kültür geleneği önemsizleştirirken, yeniliği, özgünlüğü yüceltir

Oysa geleneksel kültürlerde yenilik değil, süreklilik makbuldür.

 

İlkel ve köylü toplumlarda yaşam, iş ve din ayrılmaz bir bütündür.

Mekânlar da bu bütünlüğü yansıtır: yaşama, üretim ve kutsal pratikler aynı çatı altındadır.

 

Köylü kültürlerinde ev, ekonomik birimle iç içedir

Medeniyet karmaşıklaştıkça, mekânlar ayrışır

 

(Modern öncesi dönemde) Evler, teknolojik sınırda inşa edilirken, anıtlar estetik sınırda temsil edilir.

 

Mimarlıkta yenilik, modern bir takıntıdır; oysa yerel yapılar süreklilik ve uyum üzerine kuruludur.

 

İnsan, doğa ve form etkileşiminin arketip figürleri:

•         Mars → yapısal yasalar ve işlevsel ihtiyaç

•         Venüs → estetik uyum ve görsel manzara

•         Hermes → kültürlerarası geçiş ve mekânsal adaptasyon

 

İlkel ve yerel yapıların incelenmesinde kronolojik sıralama yerine kültürel teknoloji düzeyi ve yaşam biçimi esas alınır.

Ur’un sokakları hâlâ Orta Doğu kasabalarına benzer; Trulli’ler, Toda kulübeleri, Maya evleri çağlar boyunca değişmeden kalmıştır.

 

İlkel ve yerel yapılar anonimdir; ne tasarımcı ne de bireysel niyet bellidir.

 

Farklı yapı tipleri, farklı ritüeller, iklimler ve malzemelerle şekillenir.

Ancak benzerlikler, insanın temel ihtiyaç ve arzularındaki sabitlikleri gösterir.

 

Kitabın Amacı

Ev formunu sadece sınıflandırmak değil, onu kültürel bağlamı içinde anlamak.

Formu doğuran kuvvetleri – arzular, inançlar, ritüeller – ayırt etmek.

Çelişkili teorileri tartışmak ve formun neden ve nasıl yaratıldığını sorgulamak.

 

Ev Formunun Alternatif Teorileri

Ev tiplerinin listelenmesi, biçimlerin nasıl ve neden oluştuğunu açıklamakta yetersiz kalmıştır.

Ev formu, kültürel, fiziksel, psikolojik ve ritüel faktörlerin etkileşiminden doğar.

 

Aynı iklim bölgesinde çok farklı ev biçimleri gelişmiştir

Güneydoğu Asya ve Güney Amerika’da evsiz kabileler vardır; barınma evrensel değildir.

 

Dini yasaklar, tabular ve ritüel karmaşıklıklar, iklimden daha belirleyici olabilir.

Missouri Vadisi’ndeki Hidatsa halkı, tarım döneminde büyük ahşap evlerde, av döneminde çadırlarda yaşar.

Aynı iklimde farklı ekonomik temeller, farklı konut biçimlerine yol açar.

 

Japonya’da panjurların gece kapatılması, iklimsel değil, batıl inançlara dayalı “hırsız korkusu”ndan kaynaklanır.

 

Haiti’de karmaşık dokuma teknikleri balık tuzaklarında kullanılır ama evlerde değil.

 

Japon evlerinde çatı eğimi ve kiriş boyutu, statü ve doğa sevgisiyle ilişkilidir.

 

Japonya’da ev yönü Hogaku sistemine göre belirlenir; Hindistan’da kapılar Doğu’ya bakar.

 

Müslüman şehirlerinde “asil” zanaatlar cami çevresinde, “basit” zanaatlar daha uzakta yer alır.

 

De la Blache ve Mumford gibi düşünürler, mekânın belirleyici değil, olanak sağlayıcı olduğunu savunur.

 

Çin, Kamboçya, Afrika, Roma gibi kültürlerde ev kutsaldır; çatı, kapı, kuyu, duvar ritüel nesnelerdir.

 

Sosyo-Kültürel Faktörler ve Ev Biçimi

Ev, yalnızca bir barınak değil, bir halkın yaşam tarzına uygun bir toplumsal mekân birimidir.

 

Kuruluşundan işgaline kadar dini törenlerle çevrilidir; bu, onun ritüel doğasını gösterir.

 

Biçimi belirleyen şey, iklim ya da malzeme değil, insanların “nasıl yaşamak istedikleri”dir.

 

Ev hâlâ gençlere “nasıl yaşanması gerektiğini” fısıldar.

Resmiyet, düzen, samimiyet gibi değerler, mekânın sessiz diliyle aktarılır.

 

Ev tasarımında kozmik imge özellikle Afrika’da örnekleri çoktur:

Mali’deki Dogon köyleri: spiral tarlalar, çiftli köyler, vücut parçalarının mekânsal karşılığı.

 

Hint, Çin, İnka şehirleri: kozmik haç, göksel şehir, evrenin mimari simgesi.

 

Baltık güneş köyleri: evler güneşin hareketine göre sıralanır.

Pawnee köyleri: yıldızların konumuna göre yerleşim.

 

Feng Shui ve Geomansi: Mekân tasarımında mistik unsurlar

Çin ve Japonya’da evin yönü, girişi, yüksekliği, iç düzeni doğaüstü güçlerle uyumlu olmalıdır.

Kötü ruhların hareketi, düz paralarla ilişkilendirilir; bu yüzden yollar ve girişler eğimli ve yönsel olarak seçilidir.

 

İnsan birçok yapı türünde yaşayabilir; bu nedenle hiçbir biçim kaçınılmaz değildir.

 

Konfor, hız, güvenlik gibi “ihtiyaçlar”ın değeri kültürden kültüre değişir.

Bir kültür faydayı, bir diğeri dini veya estetik değeri öncelikli görebilir.

İnkalar sertliği yüceltir, Pueblolar rahatlığı önemser.

 

Aztek mutfağı ayrı binadır; İnkalar açık avluda pişirir; Tuaregler dışarıda yemek yapar.

Hindistan’da kast kuralları, Çin’de ailece yemek, Japonya’da erkek önceliği evin biçimini etkiler.

 

İran ve Hindistan’da evler içe dönüktür; dışarıdan sade, içeride zengin.

Japonya’da yüksek çitler mahremiyet sağlar; girişler düz değil, görüşü engeller.

 

Pencap’ta sokaklar ev, tapınak ve çarşıyı bağlar

 

Latin Amerika’da ev yalnızca uyumak ve eşya depolamak için kullanılır; yaşam dışarıda akar.

 

Toplantı mekânları: Çin’de ana cadde, Kuzey Afrika’da kuyu ve kafe, Türkiye’de kahvehane, Fransa’da bistro, Guatemala’da dükkân basamakları.

 

İnsanlar mekânla özdeşleşir; bu, evin temel işlevlerinden biridir.

Kültürden kültüre değişse de, iki alanı ayıran eşik evrensel bir ihtiyaçtır.

 

(Eşik) Hindistan, Meksika, Müslüman evlerinde önde; Anglo-Sakson evlerde çit ya da çimenlik olarak farklılaşır.

 

Değiştirici Faktör Olarak İklim

İklim, ev biçimini belirleyen tek faktör olmasa da önemli bir etkendir.

Teknolojisi zayıf toplumlarda iklimle uyum zorunludur;

 

Modern binalar, iklimi mekanik cihazlarla kontrol etmeye çalışır; bu pahalı ve çoğu zaman etkisizdir.

 

Sert iklimlerde biçim daha sabit olur; ancak seçim imkânı hiçbir zaman tamamen ortadan kalkmaz.

Geleneksel inşaatçılar, rüzgâr, güneş, gölge, sıcak-soğuk hava hareketlerini dikkatle inceler.

 

Veranda, iç-dış mekân arasında geçiş sağlar; iklimsel işlevi yüksektir.

 

Kuru sıcak bölgelerde mimari çözümler:

•         Kort (avlu): Kum fırtınalarından korur, yeşillik ve su ile mikro iklimi serinletir, psikolojik rahatlık sağlar.

•         Hadramut tipi yüksek binalar: Çıkıntılı bacalarla çapraz havalandırma sağlar.

•         Ashanti kulübeleri: Ağır çamur duvarlar ve çatılar iklimsel amaçla kullanılır; yapısal değil, termal mantıkla biçimlenir.

•         Kompakt planlar: Gölgeleme, savunma ve sosyal ihtiyaçlarla birlikte iklimsel gerekçelere dayanır.

•         Çift çatı sistemleri: Saman ve çamur kombinasyonu, ısıyı dengeler; gündüz serinlik, gece sıcaklık sağlar.

 

Nemli sıcak bölgelerde mimari çözümler:

•         Temel strateji: Maksimum gölge, minimum ısı kapasitesi, maksimum havalandırma.

•         Yapı biçimi: Açık, uzun ve dar geometriler; az duvar, yüksek açıklık.

•         Mahremiyet sorunu: Açıklık akustik gizliliği zorlaştırır; kültürel tolerans veya sosyal kontrol mekanizmaları devreye girer.

•         Yükseltilmiş zeminler: Sel, böcek ve hava akışı için.

•         Hamak kullanımı: Düşük ısı kapasitesi, hava akışına yardımcı.

•         Çatı tasarımı: Dik eğimli, su geçirmez, nefes alabilir; derin saçaklar koruma ve havalandırma sağlar.

•         Melanezya ve Kolombiya örnekleri: Duvarsız veya hafif dokulu açık yapılar.

 

Soğuk bölgelerde mimari çözümler:

•         Isı kaynağı içeride: Soba, pişirme, insan ve hayvan ısısı kullanılır.

•         Isı kaybını önleme: Kompakt plan, az dış yüzey, iyi yalıtım, hava sızıntılarını engelleme.

•         Kar yalıtımı: Çatılarda kalın kar tabakaları teşvik edilir.

•         Güneş radyasyonu: Koyu renklerle maksimum emilim hedeflenir.

•         İglo: Orta Eskimolar tarafından kullanılır; yarımküre formu minimum yüzeyle maksimum hacim sağlar, fok yağı lambasıyla verimli ısıtılır.

•         Yarı yeraltı konutlar: Yaz aylarında kullanılır; taş/çim duvarlar, yükseltilmiş zemin, yosunlu fok derisi kaplama ile yalıtım sağlanır.

•         Yakutlar ve bazı Eskimolar: Çimle kaplı ahşap karkas yapılar; yapısal olarak mantıksız ama iklimsel olarak etkili.

•         İrlanda taş evleri: Alçak ve yere yakın; rüzgâra karşı koruma sağlar.

•         İsviçre köylü evleri: Sığırlarla birlikte yaşanır; ek ısı ve erişim kolaylığı sağlar.

•         New England çiftlikleri: Kapalı geçitlerle kış sirkülasyonu sağlanır.

•         Japonya’nın kuzey kasabaları: Kemerli sokaklar, kış planlamasına örnek.

 

 

Değiştirici Faktörler Olarak Yapı, Malzemeler ve Teknoloji

Evin biçimini belirleyen temel etkenler:

•         Sosyokültürel temeller: Yaşam tarzı, grup değerleri ve ideal çevre tanımı biçimi etkiler.

•         İklimsel uyum: Biçim iklime yanıt verir; sıcak, soğuk, nem, radyasyon gibi streslere karşı koruma sağlar.

•         Mekanik stresler: Yerçekimi, rüzgâr, yağmur, kar gibi fiziksel kuvvetlere yapısal yanıt gerekir.

 

Malzeme ve teknikler biçimi belirlemez

Malzeme kıtlığı, biçimsel çeşitliliği azaltır

 

İnşaatçının bilgisi:

Malzeme davranışlarını iyi bilirler; iklimsel ve yapısal tepkileri doğru hesaplarlar.

Minimum kaynakla maksimum etki sağlarlar

 

İnşaat sadece teknik değil, mistik bir eylemdir; Japonya, Çin, Güney Denizleri ve İskandinavya’da olduğu gibi ritüel ve teknik iç içedir.

 

Yerel malzeme kullanımı: Genellikle tercih edilir ama evrensel değildir.

Kült yapılar ve mezarlar: Kalıcı malzemeler (taş) kullanılır; konutlar daha geçici malzemelerle yapılır.

 

Dini yasaklar: Hindistan’da evlerde tuğla yasak, tapınaklarda ahşap yasak olabilir.

 

Taşınabilirlik / hareketli yaşamın mimari çözümleri:

•         Moğol Yurt’u: Keçe ve ahşapla yapılan, dairesel planlı, kolay kurulan, yüksek termal performansa sahip taşınabilir konut.

•         Kuzeybatı Kızılderili evleri: Büyük boyutlu, keresteden yapılmış; sabit iskelet yerinde bırakılır, taşınabilir kaplamalar nehir yoluyla taşınır.

•         Taşınabilirlik ulaşım araçlarına bağlıdır: At, kano gibi taşıyıcılar konut biçimini etkiler.

 

Geleneksel yapılar iklim, yön, yükseklik gibi faktörleri dikkate alır; modern yapılar bu bilgiden yoksundur.

Malzeme çeşitliliği düşüncesizce kullanılır, derzler ve hava koşullarına dayanıklılık göz ardı edilir.

 

İlkel yapılarda evler genellikle kısa ömürlüdür; sahibinin ölümüyle yıkılır, terk edilir

 

Günümüze Bir Bakış

İlkel toplumların döngüsel zamanı unutuluyor, bunun yerine modern yaşamın doğrusal zaman anlayışı hakim oluyor.

Yerel yerleşimlerin hiyerarşisi, doğayla kutsal ilişkileri ve mitolojik yönelim kayboluyor.

“Arazi evi” ve yol kenarı mimarisi, halkın değerlerini temsil eder; kitle kültürü ile halk sanatı arasındaki fark burada görünür.

 

Aşırı seçim, halk sanatının sembolik gücünü zayıflatır; seçim yapma becerisi yerine zevk eksikliği doğar.

 

Batılı kavramların yerel yaşam tarzına uygulanması tehlikelidir

 

Başarılı konutlar, yalnızca fiziksel değil, kültürel ve ritüel ihtiyaçlara da yanıt vermelidir.

Başarılı olmak için tüm konutların dört hedefe ulaşması gerekir:

 

1. Toplumsal ve kültürel açıdan geçerli olması gerekiyor.

(Burada geleneksel konutlar muhtemelen en iyi sonucu verecektir.).

 

2. Çoğunluğun bunu karşılayabilmesini sağlayacak kadar ekonomik olmalıdır.

(İlkel ve yerel bağlamlarda çoğu insanın, hatta hepsinin evi vardır.

 

3. İçeride bulunanların sağlığının korunmasını sağlamalıdır.

(İklim açısından geleneksel konutlar başarılı olsa da, sanitasyon ve parazitler açısından genellikle başarısız oluyor).

 

4. Binanın ömrü boyunca asgari düzeyde bakım yapılması gerekir. (Burada kanıtlar belirsizdir).

 

Modern evler manzaraya, gökyüzüne, güneşe yöneliyor; bu yönelim, geçmişin dini ve kozmolojik yöneliminin yerini alıyor.

Sağlık ideali, ABD’de adeta yeni bir din haline geliyor; ev, bu ideali barındıran bir sembol haline geliyor.

 

“Ev” Amerikalılar için duygusal bir simge; müteahhitler ev değil “yuva” inşa eder.

Tek ailelik, müstakil ev idealize edilir

Ev, aidiyet, bağımsızlık ve prestij gibi değerleri temsil eder; bu değerler fiziksel ihtiyaçlardan daha önceliklidir.

 

Çit: Toprağa kazık çakmak, sınır belirlemek, aidiyet ve güvenlik duygusu.

Çatı: “Başının üzerinde bir çatı” metaforu; eğimli çatı barınağı ve güvenliği simgeler.

 

Ev biçimi, işlevden çok imajı temsil eder; fayda değil, fayda fikri önemlidir.

 

Fiziksel kısıtlamaların azalması, ev biçimini moda alanına dönüştürüyor.

 

Aşırı seçim, anlamlı biçim yaratmayı zorlaştırıyor

… 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder