Paul Tillich – Ahlak ve
Ötesi
Ahlak, tini taşıyan yapı yani odaklanmış şahıstır, din ise,
varlık ve anlamda nihai ve şartsız olana doğru ruhun bizzat kendini aşmasıdır.
(s. 31)
Agape anlamındaki sevgi, kendinde şartsız öğe ve onun aşırı
duygusallaştırılmasına karşı silah olarak kendinde adaleti içerir.
Sevginin yanlış anlaşılma sebeplerinden biri de sevgi ile
duygusunun özdeşleştirilmesidir.
Agape, sevgideki dini öğenin kendini aşmasını ifade eden
sevginin bir özelliğidir.
Agape, insanın sonlu imkânlarını aşar.
Sevginin kendini aşan öğesi olarak agape, genellikle
epithymia (sevginin libido özelliği), philia (sevginin arkadaşlık niteliği) ve
eros (sevginin mistik niteliği) olarak tasvir edilen diğer öğelerinden
ayrılmaz. (s. 52)
Sevgi, sorgulamaz, sorgulanamaz.
Benlik, Tanrı’yı sevme hususunda isteksiz olduğu için,
Tanrı’dan kopmuştur.
Ontoloji, metafiziğin temelidir. Varlık problemini, yani her
zaman herkesle var olan şeyleri sorgular.
Sevgi, hayatın hareket ettirici gücüdür.
Sevgi, yabancı olan şeylerin birleşmesi değil, ayrılmış olan
bir şeyin yeniden birleşmesi olarak tanımlanabilir. Sevgi, en büyük gücünü,
büyük ayrılıkların üstesinden geldiği durumlarda açığa vurur. En büyük ayrılık
Ben’in Ben’den ayrılığıdır.
Kişinin aslıyla yeniden birleşme arzusu olmadan Tanrı’ya
yönelik sevgi, anlamsız bir kelime olur. (s. 110)
Sevgi + güç + adalet = Tanrı
Kendi kendimizle ilişkimiz, Tanrı’yla ilişkimizin bir
işlevidir. (s. 122)
“İnsan zekâsı doğal erdemden ilahi töze ulaşamaz çünkü hali
hazırdaki hayat tarzımıza göre, zihni bilgilerimiz, duyguyla başlar.” Aquinolu
Thomas
Türkçeleştiren: Aliye Çınar
Elis Yayınları, Ankara, 2000
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder