4 Ekim 2024 Cuma

Melek Demir - Umberto Eco’da Güzelliğin ve Çirkinliğin Estetik Yorumu (Özet)

Melek Demir - Umberto Eco’da Güzelliğin ve Çirkinliğin Estetik Yorumu

Çirkinliğin Tarihi isimli eserinde güzellik ve çirkinlik kavramlarının birbirini imleyen kavramlar olduğunu, / Çirkinliğin Tarihi isimli eserinde güzellik ve çirkinlik kavramlarının birbirini imleyen kavramlar olduğunu,

Önemli olan oluşturulmuş olanın değil, varolan güzelliğin ve çirkinliğin farkına varmaktır.

 

Apolloncu Güzellik: Ölçülü, uyumlu, düzenli ve belirgin biçimlerde görünebilen güzelliktir

Dionisosçu Güzellik: Belirgin biçimlerde betimlenemeyen, huzursuzluk uyandıran güzelliktir.

Kanon: Eşit aralıklarla ilerleyen iki ya da daha çok sesin birbirine kesin ve sürekli bir biçimde öykünmesiyle oluşan bütündür

Chiaroscuro (Işık Gölge): Ortaçağ döneminde sanat alanında aydınlık- karanlık düzleminde beliren zıtlık için kullanılır.

 

Yunan ve Roma dönemindeki komedi ve dans ile Ortaçağdaki eğlenceleri geleneksel hale getiren karnavalın özünde grotesk kelimesi yer alır.

 

Platon güzel’i insan bedeninde ve insanın eylemlerinde arar. Güzellik ile gerçek, iyi ve tanrısal kavramlarını bağdaştırır. Platon’a göre güzellik idealar aleminde yani Tanrı katındadır.

 

Aristotales / Güzel’i her şeyden önce canlı ve doğal olan şey ile özdeş görür. Ona göre güzel, matematiksel belirlenen bir kavramdır. Orantısız şeyler güzel değildir.

 

Heidegger’e göre ise güzellik doğruluktur.

 

Eco ilk olarak güzel kavramından yola çıkmaz, insanların yüzyıllardan beri güzel olarak tanımladığı ve kabul ettiği şeyleri gözden geçirir.

Ona göre Güzel’in tarihi sanat eserleriyle belgelenir.

 

Karl Rosenkrantz 1853’te Çirkinliğin Estetiği’nde çirkinlik ile ahlaki şer arasındaki benzerliği vurgular.

 

…bazı filozoflar güzel’i içerikte, bazıları formda yani biçimde değerlendirmiştir.

Platon, Plotinos, Hegel, Schelling ve Heidegger gibi filozoflar güzel kavramını içsel-içeriksel nitelikler bağlamında ele almışlardır.

 

Güzel nesne, en başta görme ve işitme olmak üzere, duyuları biçimiyle okşayan bir şeydir.

 

Sokrates / her şey hedeflenen amaca uygunsa, göreceli olarak güzel ve iyidir, amaca yeterince uygun değilse, kötü ve çirkindir.

 

Yunan döneminde güzellik Delfoi tapınağının duvarlarına kazılı dört özdeyişte bulan değerli ve ölçülebilir bir uyumla yönetilir: En güzel, en adil olandır, Sınırı aşma, Kibirden (küstahlıktan) kaçın ve Aşırılığa izin verme.

 

Nietzsche’ye göre, düzen ve ölçü olarak anlaşılan dingin ahenk, Apolloncu Güzelliktir.

 

John Scotus Erigena (IX. Yüzyıl) / Ortaçağ dünyasında ilahi iradenin buyruğuyla biçimlenmiş her şey iyidir, güzeldir, doğrudur der

 

Ortaçağ minyatürlerinin en çarpıcı özelliği, ışık dolu olmaları, hatta ana renklere yaklaşan bir ışıkla parlamalarıdır.

 

Ortaçağ’ın sonlarına doğru dinsel çirkin tanımlamaları yavaş yavaş sosyal alana kayıp, artık çirkinlik, gülünç ve müstehcenliği de yanına almaya başladı.

…güzellik ve çirkinlikte olduğu gibi doğal olarak, utanç duygusu da kültürlere ve tarihi dönemlere göre farklılık gösterir.

Utanç duygusunun güçlü olduğu kültürlerde, onun zıddı olan müstehcenlik yolu ile utanç duygusunu ihlal etmekten hoşlanma kendini gösterir.

…çoğu zaman müstehcen dil ya da tavır gülmemize yol açar.

 

Erken dönem Hıristiyan dünyasında gülme hoşgörüyle karşılanmaz, şeytan bir hafif meşreplik olarak görülürdü.

…bu dönemde utanç duygusu -özellikle yoksul kesim arasında- modern utanç duygusundan farklılık gösterirdi. Söz konusu yoksul olan aileler iç içe yaşar, hepsi aynı oda hatta aynı şiltede uyur ve ihtiyaçlarını, mahremiyete pek özen göstermeden tarlalarda giderirdi.

…ciddilik ile kasvet, dindar bir iyimserlik içinde olanların ayrıcalığıdır, kahkaha ise kötümser bir biçimde üzücü ve zor bir hayat yaşayanların ilacıdır

Bütün bu olgular, Rönesans döneminde tersine döner: En belirgin tersyüz olmayı Rabelais’nin 1532’de yayımlamaya başladığı Gargantua Pantagruel’inde görürüz. Rabelais bu kitabında eski halk kültürünü yeniden ele alır ve onu olağanüstü bir özgünlükle yağmalar. Rabelais’nin müstehcenliği, artık alt sınıflara özgü bir özellik değil, daha çok bir kral sarayının dili ve davranışı haline gelir.

 

15 ve 16. yüzyılda ortaya çıkan büyüleyici güzellik Eski Yunan ve Roma kültürünü canlandırmayı amaçlar.

Rönesans güzel’e bilgiyle ulaşabileceğimizi söyler.

Sanatçılar içerikten çok biçime yöneldi.

Rönesans sanatçısının en büyük amacı insan vücudunu tanıyabilmektir.

Leonardo da Vinci’nin kadın yüzleri anlaşılmaz ve gizemlidir. Bu yüzden kadınların yüzündeki Güzelliğe gizemli bir hava kazandırmak için ünlü “Sfumato yöntemi”ni geliştirdi.

 

Hümanist hareketin başlangıcında, kadın düşmanlığı doruk noktasına Boccaccio’nun Corbaccio’su ile ulaştı.

Giovanni Boccaccio Corbaccio (1363-1366) adlı eserinde anlatıcıya, kadının şehvet düşkünlüğünü ve sadakatsizliğini anlatır, elli yaşındaki kadının yaşını kremler ve başka iğrenç makyaj malzemesi ile gizlediğini açıklar, yani mide bulandırıcı ayrıntılarla kadının fiziksel çirkinliği üzerinde durur.

 

17. yüzyıla geldiğimizde “Barok” ve “Melankolik” Güzel öne çıktı.

Aşk ilk defa rokoko üslubu tarafından güçlü bir konu olarak ele alınmaya başlandı. Soyluların metreslerle aşk yaşamaları bu çağın modası oldu. Bu alışkanlık kadınların ve metreslerin zevklerine ve ihtişamlarına uygun eserlerin ortaya çıkmasına ortam yarattı.

 

Marquis de Sade / bedenlerin Güzelliği artık hiçbir ruhsal yan anlam taşımaz, ifade ettiği tek şey işkencecinin zalim zevki ya da her tür ahlaki yaldızdan arınmış kurbanın ıstıraplarıdır. Bu da dünya üzerindeki kötülük krallığının zaferidir.

 

18. yüzyılda “Yücelik” fikri taraftar kazandı.

Yüce estetiğinin, gotik romanın doğuşundan hemen önce gelmesi ve tarihi kalıntılara yönelik yeni bir duyarlılığa eşlik etmesi rastlantı değildir.

…karanlıktan, yalnızlıktan, sessizlikten ve fırtınadan zevk aldığımızda, Yüce’nin ne olduğunu duyumsarız. Bütün bunlar, bizi ele geçiremeyen ve bize kötülük edemeyen bir şey karşısında korku duyduğumuzda zevk alabileceğimiz izlenimlerdir.

 

Edmund Burke Güzelliği Yüceliğin karşısına yerleştirir.

Burke’e göre acı ve dehşet zararlı olmadıkları sürece Yücelik nedenleridir.

 

Kant / Güzellik ile Yücelik arasındaki benzerlikleri ve farklılıkları büyük bir titizlikle tanımlar.

Kant’a göre, Güzelliğin özellikleri amaçsız ereklilik, kavramı olmayan evrensellik ve yasası olmayan düzendir.

 

Romantik düşünürlerle birlikte, dikkatler doğadan sanata çevrildi.

 

Çirkinlik üzerine en ateşli Romantik övgü ise, Victor Hugo’nun Cromwell (1827) oyununa yazdığı önsözde karşımıza çıkar. Hugo, önsözde moderniteden Hıristiyanlıkla doğan bir şeymiş gibi söz eder.

 

Dekadan akıma göre, yapay bir çalışma olmadan güzellik gerçekleşemez

 

Bir eşyanın popüler olup olmadığını belirleyen pratikliktir; pratiklik ve popülerlik temel modele dayanılarak üretilen nesnelerin sayısıyla orantılı olarak genişlik kazandı.

20. yüzyılın ilk yarısı “Kışkırtıcı Güzellik” ile “Tüketici Güzellik” arasında dramatik bir kapışmaya tanıklık eder.

Kışkırtıcı Güzellik, çeşitli avangard hareketlerin ve sanatsal deneyciliğin ortaya attığı Güzellik kavramıdır

Avangard sanatın Güzellik diye bir sorunu yoktur.

 

İki farklı kültür ürününün gelişigüzel biçimde yeni bir bütün oluşturması kitsch’dir. Bu bakımdan kitsch, tam anlamıyla iki geleneğe de ait olmayan ancak her iki geleneğin izlerini taşıyan bir karışımdır.

16. yüzyıldan kalma İznik tabağı yetkin güzelliğin örneği kabul görürken, bugün üretilmiş benzemeli anonim bir Kitsch örneği sayılmıştır.

Bir başka tanımına göre kitsch, hem kendini hem de alıcıyı yüceltmek için müzelerdeki eserleri taklit edip onları alıntılayan sanatsal uygulamadır.

Avangard (genel anlamıyla, yani keşif ve buluş işlevi çerçevesinde sanat olarak avangard), taklit edimini taklit ederken, kitsch taklidin etkisini taklit eder…

 

21. yüzyılda hız ve teknoloji güzellik algısına biçim verdi.

Güzellik kavramı “iç güzellik” ve “dış güzellik” diye ikiye ayrıldı. Çağımızın güzellik anlayışı sadece dış güzelliktir. Çünkü insanlar artık karakteristik veya fiziksel yönde değerlendirilmiş ve bu güzellik için insanlar birçok şeyinden vazgeçmiştir.

90-60-90 ölçülerindeki beden söylemi yerini orta boylu, 32 bedene tekabül eden “sıfır beden” idealine bıraktı.

 

“Güzellik” kavramının daha çok kadınlar üzerinden tanımlanması

…modernizm’in güzellik algısı kadınlar üzerinden şekillenmekte, tüketim kültürünün de etkisiyle kadın bedenine müdahale edilmektedir. Popüler kültür ve kitle iletişim araçlarının bedenin görünümüne yönelik dayatması güzellik ve çirkinlik merkezi eksenindedir.

 

Beden ideali ile ilgili genel kabul görmüş anlayışa göre ideal kadın bedeni incecik, zarafet, narinlik ve kibarlığı çağrıştıran bir beden olarak tasvir edildi. Şişmanlık ve ete yönelik tiksinti kadına biçilen fedakarlık rolü ile uyumsuz olarak algılandı.

 

Gençlik bedeni, yani sermayeyi değerli kılma yoluyla güzelliği beraberinde getirirken, yaşlılık ise gençleşme yönünde bedene gösterilmesi gereken özenin verilmemesinin cezası olarak algılanır.

 

Antik Yunan’da Güzel duyuları biçimiyle okşayan bir şeydir.

Vitrivius insan uzuvlarının birbirine ve vücuda oranlarını hesapladı.,

Ortaçağ dünyasında evren bütünüyle güzeldir anlayışı hakimdir. Çünkü Tanrı’nın eseridir.

 

15 ve 16. yüzyılda ortaya çıkan büyüleyici güzellik Eski Yunan ve Roma kültürünü canlandırmayı amaçlar. Güzel’e bilgiyle ulaşabileceğimizi dile getirir. Rönesans dönemi, insanı ve evreni sanata özgü araçlarla sorgular.

 

Antikçağdan çağdaş ve demokratik akımlara kadar dinsel etkiyle beraber, çirkinlikler, iç kötülükleri ve zararlı baştan çıkarma güçleri kadın ile yansıtmaya çalıştı.

 

Rönesans’la birlikte / düşünce çeşitliliğine paralel olarak, güzellik algısı da çeşitlilik gösterdi.

 

17. yüzyılda ise Barok ile Melankolik güzellik öne çıktı.

Gotik tarz tamamıyla reddedildi, düz hatlar yerine yuvarlak hatlar yeğlendi.

Barok anlayışta belirgin olan ölüm teması ile güzellik artık iyinin ve kötünün ötesinde ifade ediliyordu. Barok sanatta ölüm teması daha belirgindir.

 

Romantizm duygu ve sezgi yolu ile şiirsel yaklaşımla gerçekliğe ulaşmayı hedefledi.

Güzellik artık zıtlıkların yani çirkinliğin yadsınmasıyla değil, çirkinliğin Güzel’in diğer yüzü oluşuyla kendini ifade edecekti.

 

19. yüzyılda gözlem ve deneye dayalı bilimsel gelişmelerin önem kazanması Realizm akımını doğmasını sağladı. Pozitivist düşüncenin yaygınlaşması, doğal süreçlerin neden-sonuç ilişkisi üzerinden açıklanması, sanata da yansıdı.

 

Günümüzde / hız ve teknoloji güzellik algısına biçim verdi.

…kitle iletişim araçlarının etkisiyle güzellik küresel bir ortak algıya dönüştü.

 

Umberto Eco’da Güzelliğin ve Çirkinliğin Estetik Yorumu, Yüksek Lisans Tezi, Mardin Artuklu Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü

… 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder