4 Ekim 2024 Cuma

Müzeyyengül Yüksel - Umberto Eco'da Metnin Değerlendirilişi (Özet)

Müzeyyengül Yüksel - Umberto Eco'da Metnin Değerlendirilişi

Çalışmamızın amacı özellikle anlaşılması zor ve derin bir anlama sahip olan felsefi metinleri Umberto Eco’nun metin değerlendirme biçimiyle anlamak ve yorumlamaktır.

Eco’ya göre okur metni yazarın niyetine göre yorumlamalıdır ve her yazar metni yorumlansın diye icra etmektedir.

 

Bir yapıtın anlamını kavrayabilmek ve yorumlayabilmek için öncelikle yoruma açık bir yapıt olması gerekmektedir.

…metnin anlamına ulaşabilmek ve yorumlayabilmek için Eco’nun metin değerlendirmesi yol göstericidir.

 

Yorumlama, insanın deneyimleri ile bağlı olarak şekillendirdiği bir özelliğidir.

Bir şeyi yorumlayabilmek için gelen ifadeyi önce anlamamız ve onun hakkında fikir sahibi olmamız gerekmektedir.

Bir şeye anlam atfetmek, bir ifadeyi anlamlandırmak, zihnimizde onunla ilgili bir takım bilgilere sahip olmaktır.

hermeneutik (yorumlama), bu anlama ve yorumlama sürecini ele almaktadır.

 

Hermeneutik

Hermeneutik, hermeneuinen sanatı, yani bildirme, haber verme, çeviri yapma, açıklama ve açımlama sanatıdır.

İsmini Antik Yunan’da Zeus’un habercisi olan Hermes’ten almıştır. Hermes’in görevi Zeus’un buyruklarını insanlara iletmektir.

Hermes’in tanrıların buyruklarını insanların anlayabileceği hale getirmesi gerekmektedir.

Hermes bu görevde üzerine düşeni yaparken, tanrıları tam ve eksiksiz anlamalı ve iletirken insanların anlayabileceği şekilde insanlara anlatmalıdır.

 

Hermeneutik (Yorumbilimi), yorumlanması anlamına gelen Yunanca hermeneuein kelimesinden ve yorumlama anlamına gelen hermeneia kelimesinden türetilmiştir.

Hermes’in görevi üç aşamalıdır. Anlama, yorumlama ve tercüme.

 

Hermeneutiği epistemolojik bir temele oturtan ve düzenleyen Alman protestan teolog ve filolog Friedrich Daniel Ernst Schleiermacher (1768-1834), yorumlama sorunlarına ve birleşik sistematik bir yorumlama yöntemine duyulan ihtiyaç üzerine odaklanan felsefeyi başlatmıştır.

 

Schleiermacher'in öğrencisi Wilhelm Dilthey kolektif bir bilincin varlığını, objektif Geist (kelimenin tam anlamıyla, nesnel zihin) olarak adlandırdığı öznelerarası ürünlerin ve insan yaratımlarının toplamı veya belirli bir zamanda verilen bir kültürün tüm yaşam ifadelerinin katılaşması üzerine teorize ederek yapmıştır.

…bu objektif Geist, herhangi bir dönemde ve yerde tüm metinlerin ve insan eylemlerinin nihai bağlamıdır ve onu anlamak, herhangi bir yorum için anahtardır.

 

Schleiermacher

metnin yapısına göre iki tane açımlama türü vardır. Gramatik ve psikolojik açımlama

Bu iki yöntem birbirini tamamlamaktadır. Çünkü hem kelimelerin gramatik yapısı ve anlamı hem de yazarın ne demek istediği ancak iki yöntemin birbirini tamamlamasıyla gerçekleşmektedir.

 

Dilthey

İnsanın yaşantısını kavrayabilmemiz için onu bütün tarihselliği ve başkalarıyla ilişkileri yani iç ve dış dünyasıyla bütünsel olarak ele almamız gerekmektedir.

Tin bilimleri içsel gerçeklik olduğu ve gerçekliğin bilgisi yaşantı yoluyla anlaşıldığı için anlama tin bilimlerine dayalıdır ve onun konusudur.

 

Dilthey ifadeyi üçe ayırmaktadır: kavramlar, edimler ve yaşantı ifadeleri.

İfade sadece bir kelime ya da sözcük değildir. İnsanın her eylemi bir ifadedir.

 

Heidegger

Dilthey hermeneutiğini epistemolojik bir temele oturturken, Heidegger ontolojik bir temel üzerine oturtmaktadır.

Heidegger, Ditlhey’in yaşantı kavramının yerine Dasein’ı koymaktadır.

 

Heidegger’e göre hermeneutik kendini anlamaktır. İnsan yaşadığı dünyayı değil kendini anlamak için uğraş vermektedir.

Sonlu bir varlık olduğu için varlığın anlamını zamansallıkta bulur.

Heidegger’de anlama ve yorumlama ontolojik varoluşunun temelindedir.

Anlama bir var olma şeklidir.

 

Gadamer

…epistemolojik değil ontolojik bir hermeneutik geliştirmiştir.  Yani Gadamer için anlama varoluşun özünü kavramaktır. Anlama hermeneutiğinin temelini oluşturmaktadır.

 

…insanın şimdiki ufku ile tarihsel ufuk bütünleşerek anlamayı oluşturmaktadır.

Yorumcu metni kendi ufku ile / Yani kendi bakış açısıyla anlamaktadır.

Gadamer’in hermenutiği, Schleiermacher ve Dilthey hermeneutiğinden farklı olarak yazarın ne söylemek istediğinin tam olarak bilinemeyeceği ve metnin tarihsellik dışında tek başına anlaşılmayacağını söylemektedir.

Gadamer için anlam her seferinde farklıdır ve ufuk karşılaşması ile tekrar ortaya çıkmaktadır.  Her okuyan aynı ufka sahip değildir.

 

Hakikatin ortaya çıkması için öznenin başkasıyla bağlantı kurması gerekmektedir. Bu diyalog ile olmaktadır.

 

Schleirmacher metinde yazarı, Dilthey yorumcuyu, Gadamer ise metni anlamayı öncelemektedir. Gadamer için metnin ne demek istediği önemlidir ve okur, metin ile işbirliği yaparak metnin anlamına ulaşabilmektedir.

 

Anlama, önyargısız veya nesnel bir bakış açısıyla kazanılmaz, ancak okuyucular anlamaya çalıştıkları kişi tarafından etkilenmelerine izin verdiğinde kazanılmaktadır.

 

Bir metni okumak, onun anlamını ve niyetini görmektir.

 

Umberto Eco’da Metnin Değerlendirilişi

Eco çeşitli alanlar arasında bağlantı kurabilen bir yazardır. Bu alanlar arasındaki sınırları kaldırabilmektedir.

Onun göstergebilimi, iletişim faaliyetleri içindeki işaretlerin önemini yorumlama ve üretim biçimlerini incelemektedir.

Eco’ya göre, sanat ürünleri çapraz okumaya sebep olmaktadır. Bu sayede bir yapıt sınırsız şekilde yorumlanabilir.

 

metaforlar, önemli bir semiyotik analiz nesnesini temsil etmektedir.

Eco tarafından ansiklopedik özelliklerin çok boyutlu yapısını tanımlamak için sıklıkla kullanılan teorik model, köksaptır.

Ansiklopedi, göstergebilimsel süreçlerde kullandığımız bilgiyi koruyan öznelerarası hafızadır.

 

Açık yapıttan kasıt, tamamen açık, tamamlanmamış yapıtlardır. Aynı lego oyuncağı gibi elimize verilen ve sonunda ortaya çıkacak şeyin ne olacağı umursanmıyor gibi gözüken belirlenmemiş yapıtlardır.

Bu belirlenmemişlik belirsizliğe yol açmaktadır.  Bu belirsizlik bizi sorgulamaya iter.

Açık yapıt yorumcuya belirli bir zorunluluk olmadan özgünlük verir.

 

Sanat yapıtı mutlak bir anlama sahip olmadığı için farklı farklı yorumlanır, yeniden yaratılır. Bu anlamda da aslında bir yapıt bir ölçüde açık sayılır.

Her sanat yapıtı yorumlanabildiği sürece açıktır.

Sayısız birçok yoruma açık olan sözcüğü yorumlayan herkes ona kendi kültüründe, deneyiminden, birikiminden bir şeyler katacak ve onu zenginleştirecektir.

Sanat, anlam oluşturur.

 

Bir ifade net bir şekilde belirtilse bile her zaman bir açıklık vardır.

Eco’ya göre açıklık kavramını tanımlamak zordur, o yüzden bilgi kurama yönelmek gerekmektedir. Bilgi kuramı iletideki bilginin miktarını ölçer ve o ileti ne kadar güvenilirse bilgi miktarı o kadar fazladır. Bilgi alıcının bilgisine eklenmektedir.

 

Entropi / Doğa her zaman dengeyi seçmektedir.

Birisi plaja basarak ayak izi oluşturuyor.

Rüzgar ise zaman içinde bu ayak izini siliyor ve artan entropi azalarak olasılıksızlık çerçevesinde bir düzen haline geliyor. Düzen burada anlamdır.

Anılar bizim bilgiyi kaydetmemize yarar. Bu yüzden bilgi kuramcıları entropi ile bilgi arasında bir ilişki kurar.

 

Tahmin etmeyi sağlayan olasılık… …entropi önce düzeni bozarak düzensiz hale getirmekte, sonra tekrar düzenli hale getirmektedir. Bunu olasılıksızlık ile yapmaktadır.

 

Eco’ya göre sanat yapıtı ile okuyucuda oluşan yaşantı arasında bir ilişki vardır. Çünkü okuyucu kendi yaşantısı ile yapıtı değerlendirir.

 

Bir kitabın çekirdeği, metin ile okuyucusu arasındaki iletişimdir.

 

Ampirik okur, metni farklı biçimlerde okur. Örneğin, mutsuz ve üzgün birisi bir komedi filmi izlediğinde filmden hiçbir zevk alamayabilir. Bu örnekteki kişi ampirik okurdur. Çünkü filmin hitap etmek istediği seyirci profiline uygun değildir. Filmi yanlış okumaktadır.

 

Yazar eserin ilk cümlesiyle kime hitap ettiğini belli ederek kendi örnek okurunu oluşturur ve ona yol göstermiş olur.

 

Örnek okur metinle oluşur ve onun dışına çıkamaz. Bu yüzden metnin izin verdiği kadar özgürdür.

 

Bir yapıtta 3 tür niyet vardır. Yazarın niyeti (intentio auctoris), yazardan bağımsız olarak metnin niyeti, anlamı (intentio operis) ve okuyucuların niyeti, beklentileri, istekleri, inançları (intentio lectoris). / Yorum ve Aşırı Yorum

 

Okuyucunun niyeti ile neyin kastedildiğini daha kolay bilinebilirken, metnin niyeti ile neyin kastedildiğini soyut olarak tanımlamak daha zordur.

 

Metin, örnek okuyucusunu ortaya çıkarmak için oluşturulan bir cihazdır.

…yorumlanmaya olanak sunan, yorumlanmak için okurunu bekleyen metinler, yaratıcı metinlerdir.

 

Örnek yazar, örnek okuru metinde doğru bir şekilde yönlendiren anlatıcıdır. Okura oyunun kurallarını göstermektedir.

 

Bir metnin olmazsa olmazı hikayesi ve ifade biçimidir.

 

Eco’nun hermeneutik ilkesine göre bir metnin anlamı, ondan kaynaklanan kültürel olarak kanıtlanmış yorumlarla yavaş yavaş kaplanmıştır ve aynı zamanda bir metnin etkilerinin toplamıdır.

 

Yorumlamak, başka metinler üreterek dünyanın metnine veya metnin dünyasına tepki vermek anlamına gelir.

 

Sıradan cümleler, sadece semantik bir yanıt bekler. Aksine, estetik metinler eleştirel bir tercüman öngörmektedir.

 

Aşırı yorum, bir metni bir düşünce, ideoloji ve başka metinlerle ilişkilendirme uğraşıdır. Metinleri yeniden kurma ve onlar hakkında ilginç bir şeyler söylemeye çalışmadır.

Bir metin, bir sistemin olasılıklarının manipüle edilmesinin sonucu olduğu sürece, açık değildir.

 

Eco’nun göstergebiliminde küresel ansiklopedi adını verdiği semiyotik süreç ile işaretler yeniden yorumlanabilmektedir. Bu ansiklopedi, kültürel değerlerin oluşturduğu bilgi sistemidir.

İki kişiye aynı metin okutulduğu zaman metin değişmez, değişen kişilerdir. Çünkü kişilerin ansiklopedik bilgileri farklıdır.

 

Eco’ya göre yorumlanabilen yapıtlar açık yapıtlardır.

 

Örnek okur, kültürel birikimlerinin sonunda oluşturduğu ansiklopedik bilgisi ile bir metni okurken oluşan niyeti ile metnin niyeti karşılaşır ve uyuşursa, okur metnin niyetine ulaşabilmek için doğru yolda demektir.

 

 

Umberto Eco'da Metnin Değerlendirilişi, Yüksek Lisans Tezi, Hacı Bayram Veli Üniversitesi, Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2021

… 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder