8 Haziran 2025 Pazar

Yalçın Küçük - Aydın Üzerine Tezler - Birinci Kitap

Yalçın Küçük - Aydın Üzerine Tezler

 


Birinci Kitap

AYDIN ÜZERİNE TEZLER 1830-1980

2. basım, Tekin Yayınevi, 1985

 

Önsöz

Türk, aydım başıyla yürüyor ve ayağıyla düşünüyordu.

 

Yaratmanın, önce, sezmek olduğuna inanıyorum, önce objeyi sezmeye çalışıyorum. Önce duymaya çabalıyorum.

 

Birinci Bölüm

YENİLGİ ÖĞRETMEN

Sevgi, sezmeye yardım eder. Her düşünüre gereklidir. Çünkü düşünür, bir anlama, düşündüğüne aşık olmuş kimsedir.

Türk aydınını ciddiye almak ne demek? Önce kendi kendini Önemsemek. Türkiye'yi önemsemeyen kendisini küçümsüyor, demektir.

 

Aydın, tanımı gereği kafasıyla ve çok büyük bir İnatla, toplumu değiştirmek İçin mücadele eden hayvandır.

Aydının kafası, mücadelede ön plandadır. Bu yüzden zaman zaman önce aydının kafası koparılır.

 

Türk aydını çok uzun yıllar, çağdaş anlamda bebekliğinden başlamak üzere, ölmekte olan bir imparatorluğu yaşatmak için mücadele etti.

 

…aydının hayal kırıklığı tarihte istisna değil kuraldır.

Türk aydınını en çok düş kırıklığı kırmıştır. Düşünceyi hep bir şal olarak gördüğü İçin hayal kırıklığı Türk aydınına veba türünden kırıcı olmuştur.

 

Yalnızlık kadar yalnızlıktan kaçış da Türk aydınının alâmet-i farikası oldu.

 

Türk aydınının tarihi, bir kaçışın tarihidir. Bu tarih Vakayı Hayriye ile başlar.

 

Düzeltme zordur; büyük yanlışlıkları düzeltmek daha da zordur.

 

Vakayı Hayriye Osmanlı Türkiyesinde ulema Sınıfını çırıl çıplak etti.

 

…aydın yalnızlığa dayanabilen hayvandır. Ve teorik güç ile yalnızlığa dayanma gücü doğru orantılıdır.

 

Tarihsel dayanağı Yeniçerilik yıkılınca hep dayanak aradı. Dayanağı kendisini çoğaltmada aradı, Mısır Prenslerinde bulduğunu sandı, yabancı elçiliklere dayandı, bir Türk edibinin çok yerinde deyişi ile düvel i muazzamayı Allah’tan sonra on büyük güç saydı, sonra büyük devletleri mağlûp eden Mustafa Kemal’e tapındı, / Hep düş kırıklığına uğradı.

İnatla bir dayanak arıyor.

 

Çarpıtma, hep özü saklamak içindir.

 

Fatih ile birlikte büyük Roma İmparatorluğunun on beşinci yüzyıldan itibaren mirasçısı olan Osmanlı imparatorları, diğer bulun kralları pek küçümsüyorlar.

 

Yenilgi öğretmendir. İkinci Viyana Kuşatmasından sonra Osmanlı padişahları ve Osmanlı toplumu Öğretmenine kavuştu.

 

18 Şubat 1807 / İngiliz donanmasının Boğaz'da görünmesi İstanbul için, bir kıyamet etkisi yapıyordu.

Büyük Padişah Selim, bu olaydan, çok ürktü: Selim, tam bir teslimiyetçi konuma girdi.

 

Türkiye on dokuzuncu yüzyıldan bu yana en büyük üç paşası her türlü eylemlerinde İngiliz dostluğuna pek çok Önem verdiler. Bunlar. Tanzimat'ın mimarı Mustafa Reşid Paşa, ilk Anayasanın yapıcısı Ahmet Mithat Paşa ve Cumhuriyetin kurucusu Mustafa Kemal Paşa'dır.

 

Türk aydınının en belirgin çizgilerinden birisi, tartı yeteneğinin pek az gelişmiş olmasıdır. Bu yüzden çok zaman mono-faktör bir düşünce alışkanlığına sahip oluyor.

 

Dünyanın her yanında yenilikçiler şu veya bu biçimde, yeni kıyafete Özen gösterirler.

Enver, kendi adıyla bilinen Enveriye giysisini İcat etti.

 

İç savaştan çıkan bir toplum, dış savaşta olduğundan çok daha fazla, bir seçkin kadro kıtlığı ile karşılaşır.

İç savaş aydın kıtlığı yaratır.

 

Tanzimat, bir aydın kıtlığının üzerine geldi; Cumhuriyet, bir diğer aydın kıtlığında kuruldu.

 

Tekirdağ'da Nizam-ı Cedid teşkili fermanını okuyan kadı, ayaklanan yeniçeriler tarafındaki öldürüldü.

Fermanın arkasında kuvvet yoksa, yırtılmaya mahkûmdur.

 

Nizamdı Cedid'in Rumeli'ye geçirilmesi girişimine karşı koyanlar, bir avuç yeniçeri güruhu değildir. Gericilik, bir bütünlüktür

Yeniçerilik, her gerici başkaldırısında sermayeyi yanında buldu.

 

İsyanı, Büyükdore'de Kabakçı Mustafa başlattı. Ancak İsyanın gerçek lideri, İki kişiydi. Bunlardan birisi Şeyhülislâm Ataullah Efendi, diğeri İse sadaret kaymakamı Köse Musa Paşa. Bu sırada Türkiye Rusya İle savaş halinde bulunuyor

 

17 Mayıs 1807 pazartesi günü. Boğaz Nazırı İngiliz Mahmut Efendi. Rumoli kavağınaki yamakların maaşlarını dağıttıktan sonra, bunlara. Nizam-ı Cedid elbisesi giydirmek İstedi.

Kabakçı harekete geçince. Boğaz Nazırı İngiliz Mahmut Efendi yakalandı ve parçalandı.

 

Türk yenilik tarihi, belki de. bir cok önemli başlangı¬cını Mahmut'un ölümden dönmüş olmasına borçludur. Çünkü ölümden dönmenin risk almayı kolaylaştıran bir güzel duygu olduğunu biliyorum.

 

On dokuzuncu yüzyılın başından İtibaren padişah indirmiş paşaların hepsinin, bir bölümünün de tahta çıkardıkları tarafından, öldürülmüş olmaları, tarihi kaynaklara taze bir bakış acısı demek. Daha doğru bir deyişle, yalnızca bakış acısı demektir. Tarihsel olgulara, bir bakış acısı olmadan, daha açık bir deyişle, bir teorik şema olmadan bakmak, tarihi olguların altında ezilmekten başka bir sonuç vermez Tarihi olguların altında ezilmek ise geriliktir. Bu nedenle olmalı, bir bilimsel tutarlılığa ve bu anlamda bir bilimsel güzelliğe kavuşturulmamış tarihçilik, on büyük gericiliktir.

 

Biyolojik İnsana göz, düşünen İnsana bakış acısı gerek. Bakış acısı olmadan bakmak, bakmamak demek Bir araştırıcı eğer, somutun zenginliğinden doğan bir teorik şema olmadan, tarihe bakıyorsa, aslında bakmıyor demektir. Kördür; göremez. Görmek, teori demektir.

 

Yurtsever Bir Kaymakamın İdamı

Boğazlıyan Kaymakamı Kemal Bey

 

Ondan kalan vasiyetname şudur.

-Merhum sevgili oğlum Adnan'ın medfun bulunduğu Kadıköy Kuşdili çayırındaki Kabristanda yavrumun yanında gömülmemi diliyorum. Teyzem ve kardeşim Kadıköy'ünde sakindirler. Toy ramin adresi f Mühürdar Caddesinde 07 numaralı hanedir) adı lanet Hanımdır. Defin masrafı teyzeme tevdi buyurulmuştur. Kabir taşım, hamiyetli Türk ve Müslüman kardeşlerim tarafından dikilmeli ve üstüne şöyle yazılmalıdır.- (Millet ve memleket uğrunda şehid olan Boğazlayan Kaymakamı Kemal'in ruhuna fatiha.) Perişan zevcem Hatice'ye, yavrularımın tahsil ve terbiyesine ihtimam buyurulmasını vatandaşlarımdan beklerim. Babam. Karamürsel aşar memuru sabıkı Arif Bey de âcizdir. Kardeşim Münir de kimsesizdir, bunlara da muavenet olunursa memnun olurum. Türk milleti ebediyyen yaşayacak, Müslümanlık asla zeval bulmayacaktır. Allah millet ve memlekete zeval vermesin, ferdter ölür, millet yaşar inşallah Türk milleti ebediyete kadar yaşayacaktır

 

Yeniliğin Başlangıcı: Eski Ordu - Yeni Ordu Kavgası

Türkiye'nin yenilik hareketinin başında Nizam-ı Cedid var; Nizam-ı Cedid bir yeni ordu kurma girişimidir.

 

ORDU NASIL OLMALI?

Çünkü ordu denilen topluluk birçok insanın bir bütün halinde işbirliği ve gönülbirliği etmesi demektir. Bir ordu ne kadar tam, kolları sağlam olursa göreceği iş de o kadar tam ve yüksek seviyede gelişir,

 

Osmanlı’nın ve özellikle Türklerin öyle bilimsel veya teorik geleneği, özgün bir sanat veya kültürü yok; hiç olmadı. Eğitiminde hep dış faktöre dayandı.

 

Kanije Kahramanı Tiryaki Haşan Paşa, Plevne Kahramanı Gazi Osman Paşa. Anafartalar Kahramanı Mustafa Kemal Paşa

Üç kahraman paşanın bir ortak noktası var: Savunma yapıyorlar.

Yenilgi öğretmendir

 

Yeniçerilik birdenbire bu hale gelmedi. Bozucu tohumlar işin başında da var olmalı; hatta, yeniçeriliğin bozulma nedenleri, bir zamanlar yeniçeriliği büyük başarılara götüren dayanaklarda aranmalı.

Yeniçerilik, bir profesyonel askerliktir. İktisatçı değişiyle ganimetini maksimin etmeye çalışır.

Yeniçeri için, hayal ganimeti artırmak için bir bahanedir. Bu, eğer ganimet getiriyorsa, savaştır.

 

“Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım” diye yazan şair Mehmet Akif’in sözlerinin aksine, çok zaman esir yaşadılar. Türkleri önceleri Çinliler esir ettiler, doğuda; sonra doğuya akın yapan Araplar buldular ve esir ettiler.

 

Yeniçerilik düşüncesi. Osmanlılardan çok önce Arapların deneyimlerinden doğdu.

Memlûk Türkleri deneyimi. Türklerin çok başarılı köle asker olduklarını kesinlikle kanıtlıyor.

 

Osmanlı kurulduğu zaman, bugünkü anlamda Avrupa yoktu Bütün zenginlikler Doğu'daydı: o kadar öyle ki Batı dillerindeki cennet kelimesi, paradise. Farsça, porodize çiçek bahçesi, demekti. Batı, bu kelime bile anlamsız iken, Doğu cennetti; bu yüzden Haçlı Seferleri Doğu'ya yapıldı.

 

İnsanlar, yaşadıkları çağa karşı miyopturlar. Bugünden dünü görmek, dün dünü görmekten çok kolaydır. Çünkü bugün, dün olmayan bir birikim var. Gözleri acar. Bugünün ne olacağını dünden görebilmek İse ayrı bir birikim ve yetenek arar.

 

Küçük Kaynarca Antlaşması

Bundan sonra ne yapılması gerektiği

22 kişiden lâyiha İstendi

Bu lâyihalardan derlenebilecek iki temel düşünce var. Bunlardan birisi, ordunun düzeltilmesi gereği: diğeri İse sürekli ve düzenli eğitim oldu.

Aslında bu iki düşünce teke indirilebilir: Eğitim. Yeni ordu, eğitim demektir.

 

Çalıkuşu Feride'nin öğretmenliği ile Cumhuriyet aydınının köylere kurtarıcı öğretmen yaratma sevdasının kökleri Nizam-ı Cedid'de yatıyor. Başka bir deyişle. entalijansiyanın çok zaman öğretmenle kurtarıcıyı özdeşleştirmesi bir Nizam-ı Cedid kalıntısıdır.

Ulema ve ordu / bir yerde birbirine kenetlenmiş durumdalar. Bu yer gericiliktir.

 

Yeniçerilik, aile ve topraklarından koparılmış bir devşirme silahşörler topluluğudur. Seçme bir devşirme ordusudur. Her ırktan devşirme yapılmıyor

 

Bir zamanlar yenilmez olduğu kabul edilen Osmanlı ordularının yenilebilir olduğunu, bütün dünyaya ve bu arada Türkiye'ye Ruslar anlattı.

 

Tanzimat’a Doğru

Neden? Neden, yenilgi en pahalı Öğretmen? Cevap basit, en ucuz öğretmen olmadığı için. En ucuz öğretmen, bilimdir.

 

Cumhuriyet aydım için, kendini kanıtlama Meşrutiyet aydınını kötüleyerek yapıldı.

 

Türk aydın tarihi acı¬sından ne büyük bir yazık! Platon'cu, idealist, Türkçe şi¬ir yazmamış / Mevlânâ Celâleddin-i Rumi, her türlü Türk aydının şairi oluyor ve durmadan dönen sözde dervişlerin tekkesi Konya, her türlü Türk aydını için Kabe sayılıyor.

 

Türkiye'ye matbaanın İbrahim Müteferrika eliyle geldiği hep söylenir ve hep inanılır. Hep yanlıştır. Ayrıntılı kaynaklarda kayıtları var: Yavuz Sultan Selim ve Kanuni Sultan Süleyman zamanlarında. Türkiye'de kuşkusuz İstanbul’da matbaa var.

 

Matbaanın ve dolayısıyla kitabın çok sınırlı olduğu bir düzende ulema bilginin veya bilgisizliğin tekelini ellerinde tutabiliyorlar.

 

Tuzcuoğlu Memiş Ağa çok zengin olmasının yanında çok da yaşlıydı. Mahmut, merkezi otoritesinin dışında hiç bir merkez görmemeye kararlıydı; yaşına bakmadı: Memiş Ağa'nın «üzerine karadan ve denizden yürüdüler. Sonunda idam edildi.

 

Türk aydını tercüme odasında doğdu

Türk aydınının tercüme odasında doğumu İse çok büyük ölçüde Yunan bağımsızlık savaşının yol açtığı gelişmeler yüzünden ortaya çıktı.

 

1821 yılında başlayan Yunan İsyanı 1829 yılında Yunanistan’ın bağımsızlığıyla sona eriyor.

8 Ekim 1827 tarihinde Navarin önündeki Osmanlı donanması. İngiliz. Fransız ve Rus donanmasının, hücumuna uğruyor. Osmanlı donanması üç buçuk saat içinde kul oluyor.

1826 tarihinde yeniçeri ordusu, Navarin'deki Osmanlı donanması gibi, kül oldu.

 

Ordu Tarihi. Hayırlı Olay'ın sonucunda, şöyle bir envanter çıkarıyor «Bu hareketle 3000 yeniçerinin olay sırasında öldüğü. 7-0000 yeniçerinin yakalanarak idam edildiği ve 200 bin kadarının da İstanbul'dan sürüldüğünü çağdaş bir yabancı kaynağa dayanarak. yazıyor. Verilen sayıların, idamlarla ilgili olanı doğruya yakın görünüyor. Cevdet Paşa. Esat Efendi tarihine dayanarak. İstanbul ve taşradaki idamların sayısını 6000 alarak gösteriyor.

Nicelik, kemiyet, neye yarar? Niteliğin, keyfiyet, bilinmediği bir zamanda, nicelik bilgilendirme işlevini yapar.

 

Yeniçeriliğin ortadan kaldırılması gericilikten toptan bir intikama dönüştürüldü.

Yeniçerilerin yok edilişi sırasında sadece dirilerin başlarını kesmekle yetinilmedi, ölülerin kavukları da koparıldı.

Kavuk, yasak. «Gâvur Padişahı Mahmut. Türkiye'de ilk şapka reformunu uygulayan kimsedir.

 

Osmanlı hanedanı bir asalet kaynağından yoksun olmasının ezgisin-den hiç kurtulamadı.

Kuruluş döneminde sürekli olarak hıristiyan saraylarından kız alıyorlar. Osman'ın çocukları Bizans sarayından prenseslerle evlenebilmeyi çok Önemsiyorlar. Avrupa'da, yendikleri krallıkların dul kraliçelerini eş yapıyorlar. Ayrıca, Anadolu'da kendilerinden önce var olan beyliklerden kız alıyorlar.

 

Mustafa Kemal'in şapka reformunda, fesi bırakmanın İslam’a aykırı ve günah olduğunu propaganda eden gericiler. Mahmut’un fes reformunda, fes giymenin günah ve dinsizlik olduğunu ileri sürdüler.

 

Tanzimat, gericilerin başından beri karşı çıktığı ve ilerici aydının emperyalizmin bir senaryosu sanarak son yirmi yıldır kustuğu Tanzimat, bir önemli ileri atılımdır. Saltanatı koruma endişesinden doğdu: en azından başında. Batılılar tarafından empoze edilmedi: Tanzimat aydınları tarafından batılılara kabul ettirildi.

 

Birinci ders, örgütsüz halka hiç güven olmaz, örgütsüz halk bir yığındır. Yığına güven duyulmaz

 

İkinci Bölüm

TANZİMAT DİKTATÖRYASI

Mısır İle Tanzimat

Kavalalı Mehmet Ali Paşa / İstanbul'u, Dersaadet’i Tanzimat için sıkıştırmış oldu.

 

İslam Ansiklopedisi'-de M. Hartman şunları yazıyor: «Kahire'de Türkce-Arapca al-Vakai al-Misriya adlı ilk gazetenin birinci sayısı 20 Teşrinisani 1828 de çıktı

Öyleyse Osmanlı İmparatorluğu topraklan içinde Türkçe Arapça yayın yapmak üzere düzenli olarak çıkarılan ilk gazete, Türkiye'deki ilk gazetedir.

 

Aydın Aydın Kurdudur

Engels, İngiltere'de İşçi Sınıfı'nın Koşulları çalışmasında, bakış acısı olmayan insanı, bir tür hayvan olarak niteliyor Bu yüzden popülizm, aydının, en baş düşmanı oluyor.

Aydın toplumu aklıyla değiştirmek için mücadele eden kişi olarak tanımlanıyor. Aydın kütleye yeni bir bakış acısı kazandırabilen kimse sayılıyor. Popülizm ise önce kütleyi olduğu gibi kabul ediyor; sonra kütleye yaklaşıyor ve özdeşleşme yolunu arıyor. Popülizm, bulaştığı kimseleri, bukalemun yapıyor. Bukalemun. bir hayvandır. Üzerine örtülen kütlenin rengini alıyor.

 

Eğer yan­lışlar bir nakarat haline gelmiş İse, doğruların ayrı bir makamda fakat ısrarla tekrarlanması zorunlu oluyor.

Doğrular, en az yanlışlar kadar inatçı olmak zorundalar.

 

Mısır ve Mısırlılar Türkiye'de gerici akımların sığmağı ve destekçisi oluyor.

Türkiye'de gerici ideoloji, sadra­zam Mısırlı Prens Sait Halim Paşa'nın yazılarından çok büyük güç alıyor

 

Mehmet Ali'nin Torunu. Türkiye’nin Birinci Dünya Sa­vaşı’na girdiği zaman İstanbul’da sadrazam. Prens Sait Halim. Türk gericiliğinin önde gelen İsimlerinden birisidir.

Mısırlılar yalıya düşkün oluyorlar. Sait Halim’in Yeniköy’deki yalısı çok ünlü.

 

(Kavalalı’nın oğlu İbrahim’in Osmanlı üzerine asker göndermesi üzerine) Moltke’nin mektuplarından anlaşıldığına göre Kayseri’de Osman Paşa ve Darende'de izzet Paşa kuvvetleri tümden firar ediyor. Askerler türkü söyleyerek köylerine kaçıyorlar.

 

Tüm insanlık burjuva insanını kimden öğrendi ve tüm insanları burjuva insanından kim soğuttu, diye sorulacak olursa bir cevap var: Balzac.

 

Basitçilik, düşünmenin düşmanıdır.

 

Tanzimat, Kemalizm’in şamar oğlanıdır.

 

Mahmut'un fes devrimi, Mustafa Kemal’in şapka devriminden daha cüretlidir. Mustafa Kemal’in önünde Mahmut vardı. Fes gelirden «şeriata aykırıdır» dendi. Mustafa Kemal bunu biliyordu.

 

Üç Paşa: Reşit İle Ali ve Fuat

Reşit’ten önce bir Halet Efendi var: düzenbaz. Mahmut'un sarayında bir Rasputin. En sonunda kendisi olmak üzere çok insanı ölüme göndermiş

 

Reşit Paşa / Herhangi bir ülkeye çıkar bağıyla bağlı olduğuna da­ir hiç bir kayıta rastlamadım.

 

Türk aydın tarihi, yeniliklere düşman halkı yenilikçi yapma mücadelesidir. İki: Her atılım, aynı zamanda, bir nesil içi kavgadır; her yenilik hareketi kendi kadrosunu yetiştirmek zorundadır.

 

Türk gericiliğinin bürokrasi düşmanlığı Tanzimat ile başlar.

 

Reşit gökten inmedi, on yaşında babasız ve yoksul kaldı: elinden tutan eniştesi Seyit Ali Paşa da ölünce «sahipsizi kaldı. Reşit, zamanın şair ve ilerici devlet adamı Pertev Paşa ya «intisap» etmenin yolunu buldu.

Osmanlı güzideleri hep bu intisap sisteminden geçtiler. Ellerinden tutacağına inandıkları birisinin adamı oldular.

 

Her sınıf iktidara azınlık olarak gelir, iktidarda ken­disini artırmaya çalışır.

 

Tanzimat, iktidarının dayanağını kuvvetlendirmek ve genişletmek için memur yaratıyor ve çoğaltıyor.

 

Sadrazam olmak doğuştan yoksulluğu gidermeğe yet­miyor. İbnülemin, Âli'yi şöyle tanıtıyor: “Âh Paşa, vücudu küçük, başı büyük, boyu kısa, bünyesi zaif, sesi hafif.”

 

Hepsi mason idi

 

Türk aydın tarihi, yeniliklere karşı olan halkı yenilikçi yapma mücadelesinin tarihidir. Bir benzetme yapılabilir ve söylenebilir: Amerikan siyaset tarihi, halkı kandırıcı kurnazlıkların tarihidir. Saymakla bitmez; birisi başkanlık seçimleridir.

Başkan libe­ral ise, yardımcısı gerici olacak: yardımcı kültürsüz ise başkan entellektüel görünümlü olacak. Birisi güneyden, diğeri kuzeyden veya biri doğudan diğerisi batıdan gele­cek.

 

Cevdet Paşa'nın aksine bir iddiasına rağmen Âli'nin rüşvetçi olmadığına kesin gözüyle bakılıyor Fuad’ın ise rüşvetçi olduğu kesin.

 

Türkiye'de, yakın zamanlara kadar, kamu gö­revlilerinin gelirlerinin ne kadarının rüşvet ve ne kadarı­nın «hak» olduğunu ayırmak mümkün değildir. Çünkü ka­mu görevi bir «çiftlik» sayılır.

Çiftlik, Türkçede ve başka dillerde, doğrudan doğruya tarımla ilgili bir anlam taşımıyor.

İngilizce “farm” kelimesi, düzenli gelir veren bir işletme demek olan İtalyanca «firma» kelimesinden doğuyor.

 

İltizam, kamu yönetiminde rüşveti meşrulaştırmaktır.

 

Tanzimat'ın bu üç paşası, Tanzimat diktatoryasının uygulayıcıları, hep yabancı elçiliklere dayandılar.

Türk aydın tarihi, hep bir dayanak arayışın tarihidir.

 

Üçüncü Bölüm

TERCÜME ODASINDA DOĞUM

Türk aydın tercüme odasında doğdu.

 

…kadın yüzü tümüyle kapalı olduğu için, aşk gözlerde başlıyor.

 

Türkiye'de çağdaş edebiyat da Tan­zimat ile birlikte doğuyor.

 

Tanzimat'tan sonraki bütün hükümet karşıtı hareketler, bir islâmik ton taşıyor.

1920 Anadolu İhtilâli de.

Her yenilik hareketi ikilik yaratır

Nizam ve Tanzimat ay­nı kökten geliyor; Nizam, düzen ve Tanzimat, dü­zenlemek demek oluyor

 

Tanzimat'ın karşıtı Yeni Osmanlılar veya Genç Osmanlılardır.

 

Hilmi Ziya. Uyanış Devirlerinde Tercümenin Rolü adlı çalışmasında «uyanış devirlerine yaratıcılık kudretini veren tercümedir diyor

Her yaratıcılık süreci taklitle başlıyor. Tercüme, taklidin de başlangıcı oluyor.

 

Eski Yunan uyanışı Anadolu. Fenike, Mısır tercümeleriyle.

Farabi. Bir eleştirmen olarak tanınmadan önce bir mütercim kişiliği ile biliniyor.

İlginçtir, Batı'ya Aristo'yu tanıtan bu Arap bilgesinin “umumi kanaate göre yegâne bildiği dil Arapça idi.”

 

Şiiri Farsça söylediler. Resmî yazışmaları Arapça yaptılar. «Kaba Türkçe» halka bırakıldı. Bu yüzden Türkçe teorik bir yapıya kavuşamadı; halkın sözlüğü çok sınırlı olduğu için kelime hazinesi gelişmedi.

 

Tarih ne denli «öğretici* ironilerle doludur! Türk yenilik tarihinin ilk ciddi siyasal örgütlenmesi kendisine isim olarak Fransızca iki kelimeyi seçti: Jon Türk.

Jön Türk'ün ilk kullanımındaki anlamı. Türkler için önemli ölçüde onur kırıcı bir tona sahip. Şöyle: Jon Türk. Fransızca bilen genç Türk.

…eğilim ve davranışlarıyla bir maymun gibi Batı'yı taklit etmeye çalışan Fransızca bilen genç Türk anlamına geliyordu

 

Bir mühtedi olmasına rağmen yeteri kadar dil bilmediği anlaşılan Yahya Naci'nin istenen ölçüde başarılı olmaması Tercüme Odasının kurulmasına yol açtı.

1833 tarihinde bîr yönetmelik hazırlanarak Tercüme Odası’nda yetiştirilmek üzere üç kişi alındı.

İkisi bir zaman sonra sadrazam oldular

 

Tıbbiyenin Türk yenilik tarihinde çok uzun yıllar çok önemli ve önde bir yer almasında her halde bunun rolü olmalıdır.

Bu rolü abartmak mümkün değil. İttihat ve Terakki Tıbbiye’de kurulmuştur Kurucularının hepsi doktordur

 

Üç Asi Delikanlı: Şinasi ve Kemal ile Ziya

Suavi. Türkiye'de aydınlar arasında sınırsız kötüleme eğiliminin başlatıcısı

 

Anlamak için, dost ya da düşman olsun, önce ciddiye almak gerekiyor

Kemal, ilk ihtilâlci Örgüt Yeni Osmanlıların kurucuları arasında yer aldı

 

Ona göre Osmanlı ve büyük Türk tarihindeki kahramanlar milli mefahirin ve vatan hissinin uyandırılması için en mükemmel vasıtalardır; Celâleddin Harzemşah, Cezmi. Selâhaddin Eyyubi ilh…

 

Namık Kemal. Hugo hayranlığını aşamamış­tır.» Bu bir saptama oluyor ve Bir değerlendir­me ile devam ediyor: -Hugo hayranlığının bize roman ve tiyatronun girdiği bir devre tesadüf etmesi bu iki nevin ilk modelleri için çok zararlı olmuştur.

Roman ve tiyatro bizim muhtaç olduğumuz realist dünya görüşünün mahsulleri oldu­ğu için bunları romantiklerden değil, klasikler­den ve realistlerden öğrenmekliğimiz icap ediyor­du. Roman ve tiyatronun bizim edebiyatımıza hayal değil, realite getirmesi lâzımdı

 

Eleştirmek, kendini anlatmaktır.

 

Taşralı olmak demek: aydın olamamak demek.

Düşünmeye zamanı olmayan, aklını işletmeye ve geliştirmeye vakti bulunmayan bir aydın dü­şünülebilir mi?

…aydın, başından İtibaren, geçimi İçin çalışmanın ötesinde zamanı olan kimseler arasından çıkıyor.

Stüdio kelimesi. Amerikanca'da study aydının çalıştığı yer anlamına geliyor.

 

İlk Türk aydınları ağlamaya pek düşkündüler.

Reşit. Âli ve Fuat böyle değiller. Sık sık ağladıklarına dair bir kayıta rastlamadım. Aydınına ve devlet adamına can güvenliği tan mayon bir toplumdan çıktılar ölüme sarmaş dolaş doğdular.

 

Şinasi Etendi, elde etmiş bulunduğu faziletleri ile kıyaslanamayacak bazı tu­haf hallere sahipti. Bilhassa vahşileşmiş denecek kadar insandan kaçardı. Gayet vehimli olduğundan kimseye em­niyet etmez ve kimse İle uzun uzadıya görüşmezdi.

 

Kütle sabırla işlenmelidir; sabırsız değiştirici, değiş­tirmek İstediği kütlenin biçimsizliğini alır.

Yenilik hareketleri, kütleyi değiştirme hareketleridir.

Bu yüzden, popülizm tüm yenilikçi eğilimlerin baş düşmanıdır.

 

Yusuf Kâmil'in karısı. Mısır Hidivi Mehmet Ali Paşa'nın kızı Zeynep Kâmil'in adını taşıyor.

Zeynep Hanım'ın evi daha sonra Üniversiteyi barındırmadan önce de bir üniversite niteliğinde. Zamanın en canlı edebiyatı ve bilim tartışmalarının yapıldığı yerlerden birisi oluyor.

 

Kemal Magosa'da çok rahat yaşıyor ve pek verimli oluyor. Para acısından hiç sıkılmıyor; Özel mektuplarını yazmak dahil her türlü yazışmalarını üstlenen özel sekretere sahip oluyor.

 

Vatan Şairi Kemal'in içkiye düşkünlüğü biliniyor.

 

Yeni Osmanlılar, öncelikle, bir siyasî harekettir; Öncelikle bir entelektüel hareket değil. Bu yüzden. Yeni Osmanlılara öncelikle bir entelektüel hareket olarak bakanlar, bir sürekli yanılgılar girdabından çıkamazlar.

Uygarlığı alıp benliği koruma hülyası, Kemal ile birlikte ilk formülasyonunu buluyor.

 

Muz Türünden Suavi

Kemal ile birlikte ilk formülasyonunu buldu; Suavi sayesinde en patolojik örneğine kavuştu.

 

Mete Tuncay’ın tespitleri / Kemal Tahir o kadar çok «düşünce» ileri sürdü ki bunlardan bir veya ikisinin doğru olması mümkündür. İkincisi şöyle: Düşünsel dayanaktan yoksun reddiyeyi bir alışkanlık haline gelirdi; çok zaman kendisini de reddettiğini fark etmedi.

Kemal Tahir bir “taşralı yazıcı” olmayı aşamadı; “taşralı yazıcı” olmak, kocaman düşünceleri sindirmeden taşımak demektir. Sindirmemek taşralıya özgü bir alışkanlık olduğu için obur taşralıların mideleri büyüktür ve göbekli görünürler.

 

Türk aydın tarihinde dedikodu makinasını icat eden Suavi.

 

Dış Faktörle Yüklü

…orta çağ Arap-İslâm çağıdır. Tabii. Iran ile birlikte, ticaret ve ticaretle ilgili en temel kelimeler Arapcadan geliyor. Tarife, risk veya riziko gibi

 

Rızk, uluslararası ticaretin belirsizliğiyle özdeşleşince, diğer dillerde risk olarak ortaya çıkıyor.

 

Fatih. İstanbul'u salı günü fethetmiş olduğundan, salı günü Rum­larca uğursuz sayılmış ve Türklere sebebi açıklanmadan salı gününün uğursuzluğu aşılanmıştır

Bizans'ın sur­larını bir salı günü sallandırdıkları İçin «salı sallanın di­yerek, salı gününün ters bir gün olduğuna inanıyorlar.

 

Sığınmak, korkuyu da beraberinde taşıyor. Türk ay­dınının doğuşu ve gelişmesinde yabancı güçler, zaman zaman yenilikçilerin sığındıkları yerler oluyorlar. Giderek, yabancı güçler, yenilikçilerin en çok korktukları yerlere dönüşüyorlar.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder