10 Haziran 2025 Salı

Yalçın Küçük - Aydın Üzerine Tezler 3

Yalçın Küçük - Aydın Üzerine Tezler 3

Tekin Yayınevi, 2. Basım, 1987

 


Önsöz

Bilim bir bakıştır; maddeyi değiştiriyor.

 

Birinci Bölüm

DALGALAR VE KIRIMLAR

Dahi, çok hızlı görebilendir.

Mustafa Kemal, çok yavaş ve sakin görebilendir.

 

Deha, kalıcı görünende geçici olanı tanıyabilmektir. Tersinden de söylenebilir: deha, geçici görünene kalıcı olanı içerebilmek yeteneği oluyor Bu niteliği nedeniyle deha ürünü, zaman aşımına uğramıyor

 

Birinci Dünya Savaşı'ndan hemen sonra. Anadolu'da Kurtuluş Savaşı başlamadan önce, Türkiye çok güçlü bir Bolşevizm dalgasının etkisi altına girdi.

 

Kurtuluş Savaşı kazanıldıktan sonra Kemalist harekete ve üstelik Kemalizm'in ideolojisini kurmak üzere geçtiler.

 

Ahmet Mithat Efendi / Bir esnaf çocuğu olarak büyüdü: Mısır çarşısının istikrar arayışını hiç unutmadı. Hace-i Evvel. İlk öğretmen ve dönek oldu. Kendisini yetiştiren ve adını aldığı Mithat Paşa'ya en büyük iftiraları kustu ve Mithat Paşa'yı kötüleme kampanyasının başında yer aldı.

 

Şevket Süreyya'ya Türkiye'nin ikinci büyük döneği…

Köylülükten hiç kurtulamadı,

 

Türkiye'de Türkçüler, hiç bir zaman özgürlükçü olmadılar. Yirminci yüzyılın başından itibaren, Türkiye'nin önde gelen Türkçüleri, hiç bir zaman özgür düşünceyi savunmadılar.

 

Entelektüel cesarete politik cesaretin eklenmesinin zamanıdır.

 

Biz gerçek olarak biliyoruz, inanıyoruz ve her zaman, herkese ispat ediyoruz ki, tarihin çarkını çeviren suların kaynağı, sınıf mücadelesinin bağandadır

 

Sabahattin Ali / Edebiyatta bir yetenek, özel yaşamında cesur görünüşlü bir korkaktı.

Sabahattin Ali tip'i, sevmediğim bir aydın türüdür.

Galilei, dostu Papa'yı kandırabileceğini düşündü. Sabahattin, dost olduğu İstanbul Valisini veya Başbakan Saraçoğlu'nu, bir diğerini, kandırabileceğine inandı.

 

İnsanlığın bildiği bir kolaylık var: Saygı, kendinde olmayanı kabul ile doğuyor.

 

Yirminci yüzyıl Türkiye’nin yaşamını, “dört dalga” dinamiğinde soyutlamaya çalıştım. 1920 yıllarının başında. 1940 yıllarının ortasında. 1960 ve 1970 yıllarının ortalarında Türkiye dört dalga yaşadı. Görünürde bütün bu dalgalanmalar sosyalizm ile bağlantılı oldu.

 

Bir sistemi, niteliklerinden birisine indirgemek vulgarize etmektir. Bayağılaştırmak, denebilir.

 

Nazım Hikmet Olayı

Her iki dava da Nazım Hikmet'ten daha çok Türk Silahlı Kuvvetleri ile ilgilidir. Bu iki dava ile Türk Silahlı Kuvvetleri içindeki aydınlar da Kemalist bakış acısının sıkı disiplini içine alınmak isteniyor

 

Babası, Osmanlı döneminde Mızıka-ı Hümayun'da görev yapıyor. Cumhuriyet döneminde Cumhurbaşkanlığı bando şefi olarak çalışıyor. Orhan Veli, Galatasaray'da okuyor ve dadı ile büyüyor. Hepsi bu kadar; bundan sonra geçimini sağlamakta bile güçlük çekiyor, sürekli İçki içiyor.

Şiir, yalnızca halkı bulacak ve halkın da basit zevklerini yansıtmaya çalışacak

 

Yeni kuşak aydın veba ile kolera arasında veya Orhan Veli şiiri ile en önde gelen temsilcisini İlhan Berk'te bulan İkinci Yeni şiiri arasında tercih yapmak durumuyla karşı karşıya • bırakılıyor.

 

Düşüncenin etkinliği, üzerine yazıldığı veya basıldığı kâğıdın sayısıyla ölçülmüyor.

 

Birinci Bölüm İçin Birinci Ek

SABAHATTİN ALİ DAVASI

Sabahattin'in ölümü, resmî kaynaklarca, yurt dışına kaçırma işini üzerine alan kaçakçı Ali Ertekin’in birden milli hislerinin sesine dayanamayarak Sabahattin'in başını taşla ezdiği biçiminde ilân edildi.

…hiç kimse, resmi açıklamaların aksine bir görüş yazmıyor.

 

…üç sonucu özetliyorum. Bir: Sabahattin Ali, sınırı geçtiğine inanarak öldürülmüştür. İki: Ali Ertekin'in gizli istihbarat örgütleriyle bir ilişkisi olduğunu düşünmüyorum. Üç: Ali Ertekin. Bulgaristan'a adam kaçırma işinden dolayı yakalanmış, zorlama ve pazarlık sonucunda, Sabahattin Ali'yi öldürdüğünü kabul etmiştir

 

Ali Ertekin'in ulusal duygularla adam öldürmesine imkân yok.

Üsküp'te doğuyor. 1925 yılında Türkiye'ye göçmen olarak giriyor. Silâhlı Kuvvetlerde astsubay oluyor ve atılıyor.

 

Öyle anlaşılıyor; Sabahattin Ali'nin sonu ikinci Dünya Savaşı'ndan umutla çıkan Türk aydınını ürkütmek için hunhar bir senaryoya yazılıp ilân edilmesi kararlaştırılınca bu senaryo içinde Ali Ertekin'e bir rol vermek zorunlu oluyor.

 

Ali'nin Milli Emniyet'in bir elemanı olduğunu düşünebilmek için bir insanın bir köylü kafasına gelişmemiş kafa demek istiyorum, sahip olması gerekiyor. Ali Ertekin. Türkiye’nin gizil örgütlerinin memuru olsa, bu örgütten emir almadan adam öldürmeyi düşünemez; Türkiye’de hiç bir devlet örgütü, emrine uyarak adam öldüren bir memurunu cinayet sucundan mahkûm etmez.

 

Birinci Bölüm İçin İkinci Ek

DERGİLERDEN ÇIKANLAR VE DERGİLERDE KALANLAR

Kütleler yenilirler; yenilen, eziliyor. Ezilmiş, kişiliksizdir; hiç bir zaman kurtulmaz. Ezilmiş, kurtarıcı olamıyor. Olamaz; kurtuluş bir güç işidir. Ezilmişte güç olmaz. Güç, inancın kütlelere içerilmesiyle ortaya çıkıyor.

 

Resimli Ay / 29-30

Kadro / 32

En etkin kişisi Şevket Süreyya'dır.

Kooperatif

Liman işçilerine kooperatif düşüncesini aşılamaya çalışıyor.

 

…yirminci yüzyılın ikinci yarısında az gelişmiş memleketler için tik çıkar yol sosyalizm.

 

İkinci Bölüm

SAVAŞIN BİÇTİKLERİ

Mithat Paşa’nın boğularak öldürülmesi Türk aydın tarihinde bir donum noktası işlevi gördü

Üç Delikanlı. Kemal, Ziya ve Şinasi de hep bir paşa aradılar

Askeri Tıbbiyeden dört öğrenci Türk tarihinin en önemli ve Türk aydın tarihinin en onurlu örgütlerinden birisini kurdular: İttihat ve Terakki.

 

Kurtuluş Savaşının ve genç Cumhuriyet in liderlik kadrosunda ve başlarda şu isimler yer aldı.

Mustafa Kemal

Kâzım Karabekir

Fevzi Çakmak

Rauf Orbay

İsmet İnönü

Ali Fuat

Kurtuluş Savaşı'nın lider kadrosunu Osmanlı Devleti'nde kariyer yapmış isimler meydana getirdi. Kurtuluş Savaşı'nı belki isim değil fakat rütbe ve kariyer yapmış kişiler yönetti.

 

Yakup Cemil, karşıtlarını yok etmeyi yaşamının anlamı haline getiriyor.

 

Mustafa Suphi / Mustafa Kemal'in liderliğini kazandığı Kurtuluş Savaşı ile ittihat ve Terakki arasında ve sınıfsal tabanda ciddi bir ayrılık olmadığım göremeyecek kadar sınıfsal çözümlemeden uzak ölüyor.

 

Misak-ı Milli de, iç savaş zorlamalarının sonucunda yazıldı.

 

Türk aydını yüzeysel olana şiddetle bağlanabildiği için İttihat ve Terakkinin önde gelen kadrolarının kırılmasından sonra ve ikinci takımına cephe alınarak İttihat ve Terakkiden kalan çizgiyi sürdürmek mümkün olabiliyor.

 

Bilgisizlik, her yönden abartmaya elverişli bir ortam yaratıyor.

 

Birinci Büyük Savaş sonunda Türkiye’nin bir manda altına alınmamasında Türklerin isteksizliği kadar emperyalistlerin ve bu arada Amerika Birleşik Devletleri'nin isteksizliğinin de rolü var.

Türkiye'de devletçilik, savaş içinde belirgin olan merkantilist eğilimler ile emperyalist sermayenin Türkiye'ye gelmedeki isteksizliğinin pratik sonucu olarak ortaya çıkıyor.

 

Türklerin Grekler ile Ermenilere kinleri. Kurtuluş Savaşı'nın itici gücü, motoru, işlevim görüyor.

Türkler, Grekler ve Ermenileri görmedikçe Türkiye'nin işgaline ses çıkarmıyorlar.

 

Üçüncü Bölüm

AYDINA KEMALİST DARBE veya AYDINTÜRK II

Mustafa Kemal, bir gümrük koruma memuru ile okuma ve yazması olmayan Zübeyde’nin oğlu olarak dünyaya geliyor. Mustafa Kemal. Askeri Rüş- diye'vl dördüncü. Harp Okulu'nu 320 öğrenci arasında yirminci. Harp Akademisi’ni 13 subay arasında beşinci olarak bitiriyor. Açıkça çalışkan ve okumaya düşkün bir öğrenci değil.

Kâzım Karabekir ise hem Harp Okulu'nu ve hem de Harp Akademisi'ni birincilikle tamamlıyor.

Mustafa Kemal'in Nutuk una karşılık olmak üzere Kâzım Karabekir de İstiklal Harbimiz'i yazıyor. Burada, Nuluk’un mantığından ayrı olarak. Anadolu'ya çıkmadan önceki zamanına alt ayrıntılı ve ihtilâlci bilgiler verebiliyor. İttihat ve Terakki Örgütünün hangi kuruluşunda görev aklığı ve Hareket Ordusu'nda somut yerini belli edebiliyor. Böyle bir açıklık, Nutuk'ta yok.

 

Mustafa Kemal’i Türk aydını yüceltiyor.

Her yüceltme, bir yabancılaşmadır

 

Fevzi, yetenekleri son derece sınırlı bir Osmanlı paşası olmaktan ileri gidemedi. Osmanlı Devleti'nin Harbiye Nazırı iken Anadolu Hareketi’ne karşı her türlü önlemin içinde yer aldı

Fevzi Paşa. İstanbul Hükümetine bilgi toplamak ve Kurtuluş Savaşı aleyhine nasihatlarda bulunmak için Karadeniz kentlerine geliyor ve Erzurum'da Kazım Paşa’yı buluyor

İstanbul işgal edilince Malta'ya sürülmekten korktuğu için Anadolu'ya geçmeyi tercih etti.

 

Sivas Kongresi, oybirliği ile, manda tezini kabul ediyor.

Kongre Başkanlık Kurulu üyesi İsmail Hami Damşmend'in tutanaklarını yıllar sonra Türk Tarih Kurumu Genel Sekreteri Uluğ İğdemir yayınlıyor.

Sivas Kongresi sırasında mandanın çok az bilinen bir kavram olduğu anlaşılıyor

(Erzurum ve Sivas Kongrelerinde alınan karalara bakılırsa, özellikle 7. Maddeler, Kongre heyetinin manda yanlısı olduğu anlaşılabilir)

 

Çanakkale'de Mustafa Kemal Bey'in rolünü büyütmek imkânsız.

 

Hapisane ne demek? Hapisane bireyi istememeye alıştırmaktır.

Hapisane. istememeye, değiştirmemeye ve başkasının iradesini kabule alıştırma sürecini anlatıyor.

 

Osmanlıcılar daha yakın bir zamanı. Türklerin islâm-arap kültürünün egemenliği altına girdiği dönemi yaşamak istiyorlar Türkçüler. Köycüler, Kemalist Dilciler ise, Türklerin Anadolu'ya gelmezden önceki tarihini idealize ediyorlar.

 

Köy Enstitüleri. Türk aydınının kaynağını genişletti ve sayısını artırdı.

Köy Enstitülerinin temeli olan Eğitmen Kursları’na 1936 yılında başlandı. 1936 yılında Türkiye'de iş yasası çıkarıldı ve grev He sendikal haklar askıya alındı. 1936 yılında Türk Ceza Yasası'na 141-142 maddeleri geldi, yerleşti.

 

Ahmet Kutsi Tecer. Cumhuriyet Turkiyesine, Kemalist Rejim in has şairi olarak Veysel türünden ozanlar hediye etmenin yanında, yavan ve uyumluluk duasına benzeyen manzumeler de bıraktı

Tecer, her turlu şiir tadından yoksun dörtlükleri sıralayarak «şiir» yazma kampanyasının do yöneticisi oldu

 

Köycülük kampanyası ve bu kampanya içinde yeni öğretmen yetiştirilmesiyle İstanbul Darulfünun'unun kapatılması aynı sınıfsal ve siyasal mantığa oturuyor

Darülfünun müderrisleri Meşrutiyet döneminin dağınık ufkunu İçerdikleri için kopalılıyor. Bunun yerine, çoğunluğu İstanbul ve kozmopoliten Osmanlı kemlerinden yetişme Darülfünun müderrisleri cezalandırılırken, köy stokundan yeni ve daha dar bakışlı aydınlar yetiştirilmeğe çalışıyor.

 

Köy Enstitüleri ile Garip Akımı, öze inildiğinde, aynı yönelişin iki evresi olarak ortaya çıkıyorlar.

 

Mahmut Makal, Cumhuriyet Gazetesinin bir basın kampanyası ile bir model aydın olarak beyinlere kakılmak istenirken, Nazım Hikmet açlık grevini sürdürüyor

 

Ölüm çeşitlidir

Aydın da değerinden boşaltılır: Ölümdür. Orhan Veli başla. Melih Cevdet ve Oktay Rifat'ın yaptıkları, aydın kırımıdır.

 

Köycülük, Yunus Emre kampanyası ve Orhan Veli şiiri. Türkiye’nin aynı on yıllık diliminde oluyor.

 

…kaynaklar Yunus'un Moğol saldırılarının Anadolu'da yapmış olduğu sınırsız yıkıntıların çocuğu olduğunda birleşiyor.

 

Üçüncü Bölüm İçin Ekler

 

Dördüncü Bölüm

NAZIM HİKMET

Yunus Emre ve Orhun Veli, bir özde birleşiyorlar: Mücadeleyi reddederler Nazım Hikmet, inatla mücadeleyi savunuyor.

 

Nazım Hikmet hem anne ve hem de baba taralından bir paşazadedir

Nazım Hikmet, çocuk yaşta Mevlâna'ya aşık oluyor. «Mevlunaf» şiirini yazıyor.

 

1926 yılında Nazım Hikmet, idealizme kaba ve öldürücü darbeler indiriyor. Darbeler aynı zamanda. Türk mistisizmine de yöneliyor. Mustafa Kemal'in tekkelere savaş açtığı bir zamana denk geliyor. Mevlâna ve Yunus Emre, bu darbelerden paylarını alıyorlar

 

Tarikat, öncelikle bir yerdir, bir mekân. Buna Farsça “zaviye” ve Türkçe ise “tekke” adı veriliyor.

 

Nazım'ın Kapatılışı, bir asker aydınlarla ilgili İşlemdir. Bir «Ordu Olayı» olarak ele alınmalıdır.

 

Harp Okulu Davası’nda Nazım Hikmet ile ortak yazgıyı paylaşan A. Kadir yazdı. Bunun dışında ve bununla birlikte tüm yorumcular ve yazıcılar, Nazım Hikmet'in kapatılışına bir «adli hata» gözüyle baktılar.

 

Kişilik birikimdir.

Birikimi olan kişiliği cezalandırmak veya ödüllendirmek, somut bir kişiyi cezalandırmaktan çok, bir akımı, bir eğilimi, bir düşünceyi cezalandırmak olabiliyor.

 

Kurtuluş Savaşı yıllarını Amerika Birleşik Devletlerinde yüksek eğitim için geçiren Zekeriya ve Sabiha'nın dergisine, Kurtuluş Savaşı yıllarını Sovyetler Birliği'nde yüksek eğitim için geçiren Nazım…

… 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder