Val Clery - Kapılar - Notlar
Doors, Penguin Books, Middlesex, 1979
Pencereler bir evin gözleriyse, kapı da ağzıdır. Pencereler
pasif, kapılar ise aktiftir.
Kapılar duyguların sahnesidir: Vedalar, buluşmalar, öfke,
barışma, sığınma, sevinç, sürpriz, nezaket, haber, özlem… hepsi kapıdan geçer.
Kapılar sınırdır: İç/dış, biz/onlar,
özel/kamusal, kişisel/toplumsal ayrımların geçiş noktasıdır.
Kapılar kaderin menteşesidir / Kapının menteşelerinde
kaderimiz sallanır
Küçük Asya’daki erken yerleşimler, kıvrımlı patikalar ve
hasır perdelerle korunan girişler… Kapıları labirentvari patikalarla
koruyorlardı.
Saraylar, tapınaklar, kaleler; yüksek merdivenler ve insan
ölçeğini aşan kapılarla gösterirdi gücünü.
Kuzeyin kapıları ağırdır diğerlerinden. İklim sert ve soğuk
olduğu için kapının dayanıklı ve kalın olması zorunludur. Bu da onu
ağırlaştırır.
Hollanda kapısı: üstü açık, altı kapalı; ışık ve hava
alırken güvenliği korur.
Eşik ve saçak: yağmur ve kar gibi unsurları dışarıda tutmak
için mimari zorunluluk olarak ortaya çıktı.
Karanlık Çağlar’da kapılar savunma öncelikliydi; işlevsel ve
sağlam kaldılar.
Ortaçağda kapı, kişisel kimliğin göstergesidir.
Modern dönemde kapı artık işlevden çok prestij
göstergesidir.
Türbe ve mabet kapıları, huşu ve yücelik duygusu uyandırmak
için tasarlanır.
Kapılar çocukluk anılarında çok yer tutar; keşifler,
tehlikeler için eşiktir.
Kapının önünde, eşikte kalıp kapıyı geçemezsek tutsak
kalırız (Kafka, Dava).
Batı’da kapılar genellikle refah ve statü göstergesidir.
Japonya’da ise kapılar sadelik, dinginlik ve doğayla uyumun
ifadesidir.
Budist estetik, evin girişini törensel bir geçiş alanına
dönüştürür.
Antik Çin’de kapılar, kozmosla uyum ve kötü ruhları
uzaklaştırma amacıyla konumlandırılırdı.
Mısır’da mezar kapıları, köle emeği ve ölümle mühürlenirdi.
Ahşap ızgaralar, ayakkabıların kapıda bırakılmasını,
minyatür bahçeler misafirperverliği temsil eder.
Kötü ruhları kovmak, bereketi çağırmak, şansı artırmak gibi
niyetlerle kapıların üzerine çeşitli semboller işlenir, nesneler iliştirilir.
Gelinin sağ ayağıyla eşikten geçmesi, damadın gelini kucakta
taşıması gibi ritüeller, eşik geçişlerinin toplumsal kodlarını yansıtır.
At nalı efsanesi (şans için kapıya asılır)/ Aziz Dunstan’ın
Şeytan’ı kapıya çivilemesi…
Güzel bir ön kapı, pahalı bir takım elbise gibi sosyal statü
göstergesidir.
Kapı tokmakları, kolları ve ziller, evin prestijini
belirler; tıpkı düzgün bir kravat gibi.
Kapılar hareketsizken eksiktir; geçişe hizmet etmiyorsa duvardan
farkı kalmaz.
Yıllar kapılarda ölçülür: pervazdaki boy işaretleri…
Kır kapıları çiftliğin belleğidir.
Soğuk sabahlarda sırt kıran ağırlığına rağmen, gururla
yaşlanır.
Eski kapılar yerlerini yenilerine bıraktıkça, zamanın ve
emeğin izleri de kayboluyor.
“Bir İngiliz’in evi kalesidir”: kapı, mahremiyetin ve sosyal
statünün sınırıdır.
Vizyon sahibi mimarlar, kapıları dışlama değil geçiş için
tasarlar.
Kapılar bizi durdurmaz; başka bir ihtimali açığa çıkarır.
…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder