22 Ağustos 2025 Cuma

Val Clery - Kapılar - Notlar

Val Clery - Kapılar - Notlar

Doors, Penguin Books, Middlesex, 1979


Pencereler bir evin gözleriyse, kapı da ağzıdır. Pencereler pasif, kapılar ise aktiftir.

Kapılar duyguların sahnesidir: Vedalar, buluşmalar, öfke, barışma, sığınma, sevinç, sürpriz, nezaket, haber, özlem… hepsi kapıdan geçer.

Kapılar sınırdır: İç/dış, biz/onlar, özel/kamusal, kişisel/toplumsal ayrımların geçiş noktasıdır.

Kapılar kaderin menteşesidir / Kapının menteşelerinde kaderimiz sallanır

 

Küçük Asya’daki erken yerleşimler, kıvrımlı patikalar ve hasır perdelerle korunan girişler… Kapıları labirentvari patikalarla koruyorlardı.

 

Saraylar, tapınaklar, kaleler; yüksek merdivenler ve insan ölçeğini aşan kapılarla gösterirdi gücünü.

 

Kuzeyin kapıları ağırdır diğerlerinden. İklim sert ve soğuk olduğu için kapının dayanıklı ve kalın olması zorunludur. Bu da onu ağırlaştırır.

Hollanda kapısı: üstü açık, altı kapalı; ışık ve hava alırken güvenliği korur.

 

Eşik ve saçak: yağmur ve kar gibi unsurları dışarıda tutmak için mimari zorunluluk olarak ortaya çıktı.

 

Karanlık Çağlar’da kapılar savunma öncelikliydi; işlevsel ve sağlam kaldılar.

Ortaçağda kapı, kişisel kimliğin göstergesidir.

Modern dönemde kapı artık işlevden çok prestij göstergesidir.

 

Türbe ve mabet kapıları, huşu ve yücelik duygusu uyandırmak için tasarlanır.

 

Kapılar çocukluk anılarında çok yer tutar; keşifler, tehlikeler için eşiktir.

 

Kapının önünde, eşikte kalıp kapıyı geçemezsek tutsak kalırız (Kafka, Dava).

 

Batı’da kapılar genellikle refah ve statü göstergesidir.

Japonya’da ise kapılar sadelik, dinginlik ve doğayla uyumun ifadesidir.

Budist estetik, evin girişini törensel bir geçiş alanına dönüştürür.

Antik Çin’de kapılar, kozmosla uyum ve kötü ruhları uzaklaştırma amacıyla konumlandırılırdı.

Mısır’da mezar kapıları, köle emeği ve ölümle mühürlenirdi.

 

Ahşap ızgaralar, ayakkabıların kapıda bırakılmasını, minyatür bahçeler misafirperverliği temsil eder.

 

Kötü ruhları kovmak, bereketi çağırmak, şansı artırmak gibi niyetlerle kapıların üzerine çeşitli semboller işlenir, nesneler iliştirilir.

 

Gelinin sağ ayağıyla eşikten geçmesi, damadın gelini kucakta taşıması gibi ritüeller, eşik geçişlerinin toplumsal kodlarını yansıtır.

 

At nalı efsanesi (şans için kapıya asılır)/ Aziz Dunstan’ın Şeytan’ı kapıya çivilemesi…

Güzel bir ön kapı, pahalı bir takım elbise gibi sosyal statü göstergesidir.

Kapı tokmakları, kolları ve ziller, evin prestijini belirler; tıpkı düzgün bir kravat gibi.

 

Kapılar hareketsizken eksiktir; geçişe hizmet etmiyorsa duvardan farkı kalmaz.

 

Yıllar kapılarda ölçülür: pervazdaki boy işaretleri…

 

Kır kapıları çiftliğin belleğidir.

Soğuk sabahlarda sırt kıran ağırlığına rağmen, gururla yaşlanır.

Eski kapılar yerlerini yenilerine bıraktıkça, zamanın ve emeğin izleri de kayboluyor.

 

“Bir İngiliz’in evi kalesidir”: kapı, mahremiyetin ve sosyal statünün sınırıdır.

 

Vizyon sahibi mimarlar, kapıları dışlama değil geçiş için tasarlar.

Kapılar bizi durdurmaz; başka bir ihtimali açığa çıkarır.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder