Delilikten Kurtar Bizi
Çam yarması gibi bir adam 196- yılı kışında öylesine korkunç
bir serüven yaşadı ki aklını kaçırayazdı.
(annesinden gelen telefona bakıyor)
Şişko, öfkesinden, korkusundan, korkunç yalnızlığından ötürü
ağlıyordu…
…yaklaşık yirmi yıldır, ana-oğul arasında durmak bilmeyen
bir gerginlik sürüp gidiyordu…
Çocukları her zaman sevmişti.
(çocuğu olacak fakat ya ölü doğacak ya da geri zekâlı… Geri
zekâlı doğuyor)
(çocuğun (Eeyore) hastane süreçleri…)
Eeyore = ben-düş kırıklığı
(Hayvanat bahçesine gidiyorlar, yolunu şaşırınca bir grup
haydut çıkar karşılarına, çocuğu kaybeder ve sonra karakoldan gelen haber
üzerine çocuğu bulur)
Canım isteseydi, günün birinde pekâlâ babamla ilgili,
delilik ve intiharından söz eden uydurma bir yaşamöyküsü kaleme alıp bunu
yayımlatırdım!
"Ne olur, bize deliliğimizden kurtulmayı
öğret"—‘öteki’nin sesiyse, diyordu şişko, ‘bizim deliliğimiz’ aynı zamanda
onun ve benim deliliğimdi (s. 59).
…İnsanların yaşamı, karanlıklardan çıkarak bir süre bir mum
ışığı çevresinde toplandıktan sonra, herkesin kendi karanlıklarına dönüp yok
olmasından ibarettir… (s. 64)
…
Bulutlar Canavarı Agu
Odamda tekbaşıma olduğum zamanlar sağ gözümün üstüne siyah
bir korsan bandı takıyor ve dikkat buyurun, oradan da görüyorum; ama gerçekten
doğru dürüst gördüğüm söylenemezdi; başka bir deyişle, sağ gözüm tam anlamıyla
körelmiyor.
…dünyamıza iki gözümle bakmak istersem, tam olarak üst üste
iki dünya görüyorum: Biri parlak ve aydınlık, adamakıllı net bir dünya; öteki
bulanık, hafifçe karanlık, birincisinin birazcık üstünde bir dünya.
On yıl önce her iki gözümün de görme gücü tamdı.
…üniversiteye yeni girmiştim, geçinmek için bir ek iş
arıyordum.
Harvey adlı o filmde James Stewart ayı kadar büyük, gerçekdışı
bir tavşanla birlikte yaşayan bir adam rolünü oynuyordu. Filmi izlerken katıla
katıla gülmüştüm!
(bankacı) Bir süredir oğlum bu türden bir canavarla boğuşup
duruyor. Çalışmayı bıraktı; odasına kapanarak hiçbir iş yapmıyor. Arasıra
dışarı çıkmasını istiyorum, ama elbette kendisine eşlik edecek biri gerek. Bana
böyle bir hizmette bulunabilir misin?
(D… gökyüzünden birtakım şeylerin yanına gelip kendisiyle
konuştuğundan söz ediyor)
…kanguru büyüklüğünde, beyaz pamuklara sarılmış, kocaman bir
bebek. Adı Agu’ymuş. Hastabakıcı kadın söyledi. Genellikle gökyüzünde
dolaşıyor, arasıra da Bay D***’nin yanına iniyormuş.
D*** ansızın, sanki birinin yardımına koşuyormuşçasına, iki
elini öne uzatarak bağırmaya başlayıp kendini kamyonların ortasına attı. Çarpan
bir kamyon onu yere fırlatmıştı.
Ardından, geçen ilkyaz, o acımasız olay oldu. Bir yol
boyunca yürüyordum; bu sırada, ansızın, korkuya kapılan bir çocuk topluluğu,
durup dururken bana taş atmaya başladı.
…sağ gözüme yumruk büyüklüğünde bir taş yedim
…
Türkçeleştiren: Yaşar Avunç
Can Yayınları, 1995