31 Ekim 2018 Çarşamba

Yalçın Küçük - İsimlerin İbranileştirilmesi


Yalçın Küçük - İsimlerin İbranileştirilmesi

Tekelistan 1



İsrael, Türkiye'de, İsrael'dekinden daha güçlüdür



Bu, bir deşifrasyondur.



Bu kitabı, İsrael'in Lübnan saldırısına karşı sıktım.



Ottoman Empire of America'ya savaş açmış haldeyiz.



Cumhuriyet'in de facto kuruluşu 1925/26 yılındadır.

İsrael, fiilen, 1967 yılında kurulmuştu.



Cumhuriyet'in en büyük masallarından birisi Araplar'ın bizi arkamızdan vurdukları üzerinedir. Bu bir ideolojidir ve hegemonya kurmuştur. Çünkü İsrael, burada, İsrael'de olduğundan güçlüdür.

Biz yönetendik, bizden bağımsız olmak istediler ve bunun için İngiliz emperyalizmi ile anlaştılar.

Öyleyse "arkadan vurdular" masalı ile "vatan-turan" masalı, bir ve bütündürler.



Sion Katır Birliği, Gelibolu' da, bizi cepheden vuruyordu. Vuranlara su taşıdılar. Kimseler yazmadılar.



İsrael'in kuruluşunda Katır Birliği kadar ve hatta daha önemli olan, "nili" casusluk şebekesidir ve bize karşı oldular. Ahfadı, adlarını, "nili" veya kısaca "nil" aldılar



..."nili" ile Genelkurmay Başkanı Yaşar Paşa Hazretleri'nin adı birlikte yazılmaktadır. Bazı İnternet yerlerinde Orgeneral Büyükanıt'ın büyüklerinden birisinin "nili" içinde olduğu iddia edilmiştir ve ölümü buna bağlanıyor.



Bir, "nili" şebekesinin faal mensubu Saralı Harunoğlu, "Aaronsohn" aslıdır,

Hiçbir bilgi vermedi,



Hem darvinizm'in ve hem de kapitalizm'in yok olduğu yere "tekelistan" diyoruz.

Roman yazarlarının dahi tayin edildiği bir topraktayız; "boğuluyoruz" demek istiyorum.



Şu "ilk kurşun masalı"

...kurşun sıkıldı ise, ilk kez işgalcilerin ilk çıktıkları yerde ve Dörtyol'da sıkılmıştır. İşte "doğru" budur,

Ama, en yüksek yerdeki ve en saygı davet eden zevat dahi, bu basit doğrudan korkuyorlar ve bu yanlışta ısrar ediyorlar. Çünkü hegemonya budur; hegomonik durum yanlıştadır.



...tam o tarihte Hitler, Selanik'te Yahudi toplayıp ölüm kamplarına sevk ediyordu,

...önce Yahudilerimiz'i vikaye etmeyi düşündüler; karakollardaki ilk kurtarılacaklar listesinde adları başta yazılıdır.

...o tarihte Yahudilerimiz için en emin yer olarak Sovyetler'i biliyorduk. Hitler'in hayaleti yaklaştıkça Yahudilerimiz'i en emin yerlere taşıdık,

...bir taraf diğer tarafı "Varlık Vergisi" faciası deyip hep suçluyordu ve diğer taraf ise hiçbir şekilde kendisini savunmuyordu,

Çünkü, yanlışa mahkum olan düzen'dir ve "facia değil koruma idi", demek, düzeni deşifre etmektir.



Sabahattin, Bulgaristan'a geçmek üzere, Bulgaristan'a adam kaçıran kaçakçı şebekesini yakalatmak üzere, gizli servislerle anlaşmıştı. Sabahattin geçecek, şebeke yakalanacaktı, anlaşma buradadır.

Doktor Hayrettin Dalokay

İstanbul adli tıbbında doktordu, Sabahattin'in adli tabibliğini yapmıştı, başında

eziklik yoktu ve arkadan vurulmuştu, haber budur.



Kurtuluş Savaşı'nda, Ermeniler'den aldıkları arazi, konak ve güzel kızları tahkim etmek isteyen Kürtler'in müsbet rolleri var.

İsrael Devleti'nden önce, İbraniler'in, yurt arayışları önemlidir. Kürtleri itersek ve İbraniler sadakatlarını yitirirse, ne olur...



Hertzel, biz "Erçel" de diyoruz, bir devlet adamı sayılıyordu ve sayıldığı zamanda devleti yoktu.

Kuzey Irak'ta bir savaş ilan edilmiştir; ne askeri ve ne de komutanı var.



Birinci Kitap

Yedekistan

İsimlerin İbranileştirilmesi

...büyük romanlar, insanı hep eksikli olarak yazdılar. Eksiksiz insan, romanın büyük paradoksu'dur



İnsanın insan-lıktan çıkarılışını Kafka ve Huxley, önce ve çok iyi gördüler.



Orta Çağ'da papalık, bir sistemleştirici idi,

Aydınlanma'nın yaptığı da bu oldu; papalığı etkisizleştirirken sistemli düşünmeyi halklaştırdı

Aydınlanma'da halk, haberi birbirinden alıyordu ve tekelistan'ın en büyük imkanlarından birisi bunu yok edebilmesidir.



... tarikatlar'ın büyük bir iki yüzlülükle, Furkan'ı, kararttığım söyleyebiliriz.

...peygamberler, büyük bir iki yüzlülükle "lip-service", dudak ucuyla bağlılık ve methiye düzüldükten sonra, kürsülerinden indirilmekte ve yerlerine bir sürü efendi ikame edilmektedir. Bu peygamberlerin, fragmantasyon'u ya da parçalara ayırarak çoğaltılması sürecidir.

Semavi dinlerin de fragmante olduklan bir asırdayız. İnsanlar, fragmanlan ile yetiniyorlar.

Karartma'nın bir başka hali'dir (s. 26).



Arabi "resul" değil, Farisi "peygamber" sözcüğünü tercih ediyoruz,



Tanrı-Verdi, "beren", Tanrı-Beren, olarak da söyleniyordu,

"haber" aynıyla İbrani'de de var, "bilgin" ve dindar anlamlarını taşıyor ve İbrani'de "b" ve "v" birbirinin yerine geçtikleri için "haver" olarak da yazılabiliyor. Öte yandan -al ve –el ekleri, İbrani'de de "Tanrı" anlamındadır, Gur-el veya Gür-al, Tanrı'nın Aslanı anlamını da veriyor. Aynı şekilde "haber-al", Hakk'ın Bilgini olarak anlaşılabiliyor.



İnsanın sürüleşmesinin ilk büyük habercisi, "peygamber" diyebilirim, Kafka idi,

Kafka'yı, "körleşme" ile Canetti izliyordu,



Kafka, Çek ve Canetti ise Osmanlı tebası olarak dünyaya gelmiş Yahudiydiler, ilkinin eşkanaz ve ikincisinin sefarad olduğunu biliyoruz.



Şemon İvri

...bir ülkede, onomastique, ki "isim-bilim" ve "mezar taşlan okuması" yoksa, ciddi bir tarih biliminden söz edemeyeceğimizi ısrarla ileri sürüyordum.



...tepkileri tümüyle "bilgiden korkma" olarak anlayabiliyoruz.



Dünya Yahudi Ajansı'nın yaptığı işler, resmen devlet kurulunca, İsrael İç İşleri Bakanlığı'na aktarıldı. İsimler, İbrani dili ve tarihinden çıkarıldı ve hepsi "şemon ivri" adı altında toplandı, ciltlercedir,



Grun, Amerika'daki adıyla, David Green, Ben-Gurion, Isaac Shimshevich, Ben-Zvi, Golda Myerson, Meir, Shnayer Zalman Rubasov, lsrael Shazar oldular; bunlar ilk sionistlerdendiler, sonra bakan, başbakan ve cumhurbaşkanı olarak görüyoruz.

Hemen tanıyoruz, İbrani ş'leri "s" olarak okumalıyız, "şem'', sem olmakla "isim" anlamına geliyor ve İbrani' de "b" ve "v" bir birinin yerine geçebiliyor, hep tekrar lamak ihtiyacını duyuyorum, "ibri" veya "ivri" okuyabiliriz (s. 31-32).



..."nevzad" veya "nevzat'', artık "doğan" oluyordu, daha eskiye gidip "tugan" diyenleri de biliyoruz. Ancak sadece Türkçeleştirme ya da "arı dil" değil, bir de an dil ile yeni isimler icat ediyorduk. "Erdal" belki de ilk icatlanmızdandır.



..."d" ile "z" birbirinin yerine geçebiliyor ve "erz" ya da "arz" ortaya çıkıyor, tabii bizler, "erez" söylenişinden de haberdarız ve buna "al" veya "el" sözcüğünün, İbrani' de de, "Hakk" anlamına geldiğini ekleyebiliyoruz.



Bir kez "er" İbrani onomastique'te önemli bir işarettir. Bir kez, Tevrat'ta, İbrani "Torah" veya "Tora'', "er" adına rastlıyoruz. İkincisi, İbrani "Har" sözcüğünü, "Har Zion'', ki "Sion Dağı" anlamında, biz, h'yi yutarak ve "ar" veya "er" olarak söyleyebiliyoruz. Üçüncüsü, "ar" veya "er'', "man" veya "-men" misli "oglu" demek de oluyor (s. 34)...



"Soy" ise kavim anlamım da veriyor ve "kök" ile birlikte sıklıkla tercih ediliyor.



Türkler'in istiklal marşında, "Türk" sözcüğü geçmemektedir. İki, "islam" ve "müslüman" kelimelerine de rastlamıyoruz. Üç, "Allah" ve "Tanrı" yer almıyorlar. Dört, Türk tarihi ve kahramanlıklarına atıf bulunmamaktadır. Beş, devam etmiyorum ve bu sırlı alana girmiş olanlar ile diğer araştırmacılara bırakıyorum.



Kırım’dan Göçenlerde: Giray / Geray, Seray / Saray, Bulut / Bulutgil / Bulutoglu, Kaya / Kale, Sıla / Selah / Aslı, Nadir, Kara / Karay, Şahin...



Sabetay Sevi, İslam dinini kabul ettiğini söyleyip "Mehmet" adını almıştı, acaba, bu tarihten önce, "Mehmet Ali" ismi var mıydı...

Arap dünyasında "Mehmet Ali" adının taşınmadığını ve taşınmasına da iyi gözle bakılmadığını biliyoruz.



Kurtuluş Savaşı'nda Ankara'ya ilgi duyan Aga Han ...heteredoks idi, "ismaili" olduğu kesindir,



...ülkedeki Mehmet Ali'lerin tüm erkekler içinde veya okumuş Mehmet Ali'lerin tüm okumuşlar arasındaki payı,

...medya ve/veya eğlence sektöründeki Mehmet Ali'lerin payı,

Bu ad, bir pasaport olabilmektedir; taşıyanlara hak etmedikleri imkanlar açabilmektedir.



Hazreti Süleyman ile İskender'e de Cen denir ve biribirlerinden şöyle ayırdedilir: bad=rüzgâr, hatem=yüzük, mür=karınca, div=şeytan kelimeleriyle birlikte söylenirse Hazreti Süleyman, cam=kadeh, bade=şarap kelimeleriyle birlikte söylenirse Cemşid, ayine, sed kelimeleriyle söylenirse İskender'dir.



Museviler, Cennet'in kapısını tutan meleklerin sadece İbrani bildiklerini varsayıyorlar,

Cennet'e girişi garantilemek isteyen bir Yahudi'nin mutlaka İbrani bir isim taşıması zorunludur. Ayrıca melek, sadece Tevrat okuduğu için de, bu isim, mutlaka, tevratik olmak zorundadır,



(Özer) "Ozer" İbrani'de tamıtamına "yardımcı" demektir.



...müslümanlar daEşkenaz-Yahudiler ile aynı düsturdadırlar. Yaşayan babanın adı asla oğula konmuyor.



"Ezra" veya "Esra" bu, "yardımcı'', anlamdadır.



Cohen / Kohen / Kagan / Kaan



Barkan: “Kohen’in oğlu”

Yahudiler, sanıldıkları kadar dil ve adetlerine sadık olamadılar. Asuri esaretinde Arami konuştular ve nitekim, burada, "ben" değil "bar" buluyoruz,



...müslümanlar ve Yahudiler'in eşkenaz kolu, babanın adını yeni-doğan, "nevzad" demektir, çocuğa asla koymuyorlar.



Şahar / Sahar

Şalom / Selam / Şomer / Somer

Şakina / Sekine

Kenan / Canan

Evri / İvri / Evren



1980 Eylülist Darbesi, başında Orgeneral Kenan Evren vardı, bir İsrael Derbesi'dir.



Aliye

Çok eskiden beri var, Mısır'dan çıkışa da "aliye" deniyor, Erez İsrael'e uçmak anlamındadır. Kelime anlamı, asansiyon veya yükseğe çıkış'tır,



Sultan Hamid'in, siyonistlerle mücadele ettiği, tam bir falsifikasyondur. İsrael'in temelleri, Hamidiye Devri'nde atılmıştır,



Dokuzuncu Siyonizm Kongresi'nde Osmanlı Delegesi, sonraki adıyla Munis Tekinalp, "vaad edilmiş toprak" burasıdır, deyu haykırıyordu,



Birinci Aliye, 1882-1903 tarihleri arasında gerçekleşmişti; Rusya ve Romanya'dan 20 bin ile 30 bin, Yahudi, Osmanlı mülkü Filistin'e göçtüler. İkinci Aliye'yi, 1904-1914 yıllan arasında oldu, Erez İsrael'e yerleşenlerin sayısı, ikincisinde 40 bin çevresinde tahmin ediliyor,



İyusuf Trumpeldor / Zion Katır Birliği'nin kuruluşuna öncülük etti ve Türkler'e

karşı Gelibolu'da savaştı,



Üçüncü Aliye, 1919-1923 yıllarındadır.



Nili/Nil

İsrael'lilere bir "yurt" ilk kez Balfour Deklarasyonu'nda yer aldı, bundan dolayı bu Deklarasyonu, İsrael'in kurucusu sayma eğilimi güçlüdür. Ama buna rakip olarak ve daha önce Zion Katır Birliği'ni ve Nili Casusluk Örgütü'nü gösterebiliriz.



"Nili" daha çok, Nilüfer'in kısaltılmışı olarak çağrılıyor,

Adalet'i de, Adalet Cimcoz'dan biliyoruz, "Ada" yapıyorlardı,



Jabotinsky, Gelibolu'da, Türkler'e karşı savaşacak, Zion Katır Birliği'nin fikir babasıdır,

Aaron Aaronsohn da, casusluk örgütünü kurmuştur; Filistin ve Suriye ile ilgili bütün savaş bilgilerini, Kahire'deki İngiliz karargahına aktarabiliyordu.

Aaron Aaronsohn, Cemal Paşa'nın karargahındaydı, çok güvendiğini biliyoruz,



Şomer/Somer

"Şomer", İbrani, bekçi demektir ve biz "somer" diyoruz.

Bekçiler, şomerim, Arabi konuşuyorlar ve Arap veya Çerkes giysileri giyiyorlardı; İngiliz işgali başlayınca, Jewish Legion'a katıldılar; Legion, Zion Katır Birliği'nin devamıdır ve Türkler'e karşı savaştılar.



İrgun/Ergun

İbrani "İrgun" veya Türkiye'de "Ergun", "teşkilat" anlamındadır.



"av", baba ve "ner", İbrani'de ışık demektir, "nir" ile karıştırmıyoruz, (...) "avner", ışığın babası veya "kandil baba" diyebiliriz.



"Ergun" adının, daha çok 1936 yılından sonra doğanlara konduğunu düşünebiliyorum. 1936 yılında büyük Arap isyanı var.



Etzel / Ezel

Ansiklopedi Judaica, "I.Z.L., Ezel or Irgun" demektedir.

Ben Zvi veya Şabbatay Sevi de aynı harfle başlamaktadır; "tz" veya b "sebi" ve çokça da "zvi" yazılıyor; dolayısıyla, "ezel" çok daha standarttır.



Tammuz /Temmuz

Sümerlerde bir Tanrı ve judaizmde bir ay adıdır.

Altı Gün Savaşları'nda, 1967-Haziran, Araplan, en çok zırhlı birliklerin ve tankların perişan ettiğine inanılmaktadır.

Zırhlı birliklerin komutanının adı General Tal ve tankın adı da "Tammuz" ya da Temmuz idi. Bu heyecanla isim olarak da taşınmaya başlandı...

Bu arada "Tal" adı, bizde, çevirinin dışında, Tali, Talu, Talia, Talya ve Talat olarak da taşınıyor.



Onomastique ve Tarih

...pek çok Oz'lu veya Öz'lü isimlerin İbranilerce de konduğunu görüyoruz. "Benderli" soyadım, bizde İbrani asıllıların sevdiklerini ben de teşhis etmiştim,



Berk'tay (anlamı “Dağlı”) Kafkasya'da, "yahudi" yerine söylenir,



"oz/al", İbrani'de "Allah'ın Gücü" anlamına geliyor,



...biz "Behzad" diyoruz, aslı "Bihzad" idi, "Güzel Doğan" anlamındadır. "Nevzad" ise "Yeni Doğan" veya sadece "Doğan" olabilir; Halilzad'ı, "Halil Doğan" sayabiliriz, ama, "Halilzade" olarak anlayabiliriz. Bir de Zalmay'ı var.



"Zalman" ve "Zalma" ise, Macar Yahudileri'nin Şlome yerinde kulandıkları bir isim idi; bizde, buna yakın, "Salman" var.



...ilk kurşun'un, ne demekse, İzmir' de, şimdi Bülbülderesi'nde gömülü, Hasan Tahsin eli mahsülü olduğu, hem bir yalan ve hem de bir "tarihe el koyma" teşebbüsü idi.



Dörtyol, güzel ve pek zengin bir Ermeni Köyü idi.

Annem, "komşumuz Ermeniler'in çocukları, Fransız üniformasıyla geldiler, oğlum" diyordu,

Irak işgaline gelenler, ister Kürt, ister Afgan ve isterse Türk olsunlar, hepsinin Yahudi olduklarını biliyorum. Stratejik pozisyondaki Amerikalılar da Yahudi asıllıdırlar; işgalin mantığı ve dersleri buradadır.



Gershom Scholem,

...sadece isme bakarak, Sabetay Sevi'nin, İspanyol Yahudisi olmadığı ve İspanya'dan göç etmediğini ileri sürebiliyor.

Scholem, Şevi adını yazarken, tam kastettiği Tzvi'dir,

Sevi'nin, "İspanyol" değil "Alman" Yahudisi olduğunu görebiliyor,



Washington'un, işgal altında Irak'ta hapishanelere gardiyan seçerken, İbrani asıllı Amerikalılar'ı özellikle seçtiğini düşünebiliyoruz.

"Mizrah'', doğu, ve "mizrahi" doğulu demek olmakla birlikte, "Irak Yahudisi" anlamı da var.



Orgeneral Evren hiçbir stratejik pozisyona, İbrani asıllı olmayanı getirmedi,

...anayasa'yı hazırlayan komisyonun başkanlığına Profesör Orhan Aldıkaçtı'yı getirdi,



"Eli", benim Allah'ım demek olup, diğer postüla ile birlikte, Mehmet Ali, "Sabetay

Sevi benim Allah'ım" anlamına gelmektedir (s. 67).



Prens Cem'in oğullarından birisine "Oğuz" adı koymasını da dikkate değer,

Osmanlı Hanedanı, türkisite yüklü isimlerden ısrarla kaçınıyorlardı. Cem, bunun dışındadır,



Ladino, İspanyol Yahudileri'nin, bunlardan Anadolu'ya göçenlere, çok eski kaynaklardan öğrendiğimize göre, "Kendigelen" de diyorduk, "avdeti" de söylüyoruz, konuştukları dildir. Demek, Menteşe Beyliği'nin adı, İbrani'de Mordehay olup, "Menteşe" bir varyantı olmakla, Türkiye'de, Yahudiler tarafından kullanılıyordu.



Ukraynalılar'da Holub, Ruslar'da Golub, Almanlar'da Tauber veya Taube deniyor; İngilizce "dove", güvercin anlamı var.

İngilizce "Jonah" veya "Jona" söyleniyor.



İrani Hemrah'ın, "Hamrah" da söyleniyor, her ikisi h'sini yiyoruz; "emra" kalmaktadır.

"rah'', yol demektir ve "hemrah", tam olarak "yoldaş" anlamındadır. Bizde "emrah" veya , "emre" deniyor ki, Türkçe değil, bizim ağzımıza uydurulmuş olan, bir Farisi sözcük'tür.



...diasporada, yerel isimlere benzetme esası'dır, bu çerçevede "haluk" adının, İbrani "halutz" veya "haluz" ya da "halus" karşılığı olduğunu düşünebiliyoruz. "Oya" ise çok zaman "noya" için taşınmaktadır, "ogan'', okan ve ulgen veya ülgen, "ülken" yapılıyor,



Reconquista

İspanyolca,"yeniden-fetih" ve hatta "ikinci-fetih" olarak anlayabiliriz; müslümanların İspanya'dan çıkarılması anlamına gelmektedir.



Müslümanların son kalesinin de zapt edilip kalanların perişan oldukları bu tarihte, Ferdinand ile İsabelle'in Yahudileri de İspanya'dan çıkarma fermanını yürürlüğe koymaları sadece bir tesadüf mü, yoksa arada daha mantıklı bir ilişki kurabilir miyiz...



İspanya'da Yahudiler, islamic iktidarlardan hayli memnundular, Arap-Müslümanlar'ın adlarını alıyorlar ve benzer giyiniyorlardı. Birbirinin tarikatlarını kabul ettikleri, karşılıklı olarak ayinlere katıldıklarını biliyoruz; tasavvuf işte burada gelişmişti ve "kabala" nerede ise bir köprü oluyordu. Öylesine kaynaşmışlardı ki, Hıristiyanlar, Yahudiler'in, "işgalci" Müslüman devletleri desteklediklerini düşünüyorlar ve öfkeleniyorlardı...

...zamanla Yahudilere karşı husumet ve baskı artınca, "converso" oldular, bu "gündüz Hristiyan ve gece Yahudi" anlamındadır...



İspanya'da Yahudiler, Müslüman-Arap yönetime nüfuz etmişlerdi, iktidara ortak olma tecrübeleri var,

"sızmak" mutlaka benzemeyi gerektirmektedir.



Pir Sultan Abdal'ın şiirlerine, İbrani ilahi uydurduklarını, Tietze ve Yahalom gösteriyorlar; buradan, Pir Sultan'ı, Yahudilerimiz ve Kripto'larımızın çok önceden bildiklerini anlıyoruz.



Garda Nasi

Yasef Nasi'nin halası ve kayın validesi

Yasef Nasi'nin, zengin halasının kızı Reina veya Reyna ile evlendi,



Ufuk / "afeka" 'horizon' demektir.



1545 yılında, Türkiye'de Yahudiler, "Türk" demiyorlar ve "İsmaili" tabir ediyorlardı.

Vladimir Jabotinsky, Türk'ün, Yahudiler tarafından "kuzen İsmael" sayılmasına şiddetle itiraz etmektedir (s. 83).



Ege ve Ata

İbrani "haggai" adı / Her zaman olduğu üzere, baştaki h'yi yutabiliriz ve a'yı "e" yaptığımızda ege'ye çok yaklaşıyoruz.

"hag" ile "hac" aynı sözcükler, Arami'den gelmektedir.

Demek ki her gördüğümüz Hacı'yı, müslüman sayamıyoruz.



Kur'an, Abraham'ı, "ata" kabul ve Tevrat, tüm milletlerin ata'sı ilan ediyor,



"Atiye" Tanrı'nın hediyesi; biz bu anlamda ata'yı değil atiye'yi kullanıyoruz.



Mehmet Ata / Nurullah Ataç'ın babası,



Guggenheimer&Guggenheimer, "Bali" ve Macaristan üzerinde "Arpad" adlarının da Abraham'ı ikame ettiğini kaydediyor.



“Memleketim” Yahudi Şarkısı

Veysel Batmaz

...o malum şarkı esasen, "Rabi Elmelek" başlığını taşıyan bir İsrail ilahisi,

Bir İsrail parçasının üzerine Fikret Şenes (sosyetenin meşhur Çapa'ların annesi) söz yazmış,



Kur’an’da İbrahim



İkinci Bölüm

Yahudi-Türk İsimler Sözlüğü

1960 yıllarından itibaren (...) doğan kız çocuklarında, "Merve" adı hızla artmaktadır.

İsrael'de yeni icat edilen isimler arasında "merve" de var.

"marvah" olarak yazılıyor ve her ikisinde de "Hagar" vesilesiyle geçmektedir.



Rabbi Kaganoff, İbraniyet, Hagar'ı aşağılıyor, "aşağı görüyor" demek istiyor,



Hagar / daha çok" Agar" olarak biliniyor. Biz " Ağar" söylüyoruz, g'leri yumuşatmak dilimizde kuraldır.



"Macar" adı, bize, Eşkanazlar'dan geldi

Şlome yerine "Zalman" adını da Macar Eşkenazları'ndan alıyoruz



İbraniler'de, Yahudiler'in yaşadığı yerlere Tevrat'tan isim vermek usüldür



The Land of Hagar / Hungaria / Hagar



Hint-Avrupa dillerinde, h'ler, İyonya'dan Batı'ya geçerken, "s" oluyor; "Hindus" dediğimize, "Hint" adı ile ortaklıkları var, Latin1er, "Sindus" diyorlardı.



İspanyolca "Mikve", Ladino da olabilir ve İbrani "Tikva", Türkçe karşılığı "Umut" ve Farisi karşılığı "Ümit"



G.Scholem, Yahudiler'de olan üç isim zorunluluğunun sabetayizmde de bulunduğuna işaret ediyor; ancak ilk adın kutsal, hakodeş veya kudsi olması icap ediyordu, bu tevratik anlama gelmektedir. Süleyman Özer Çiller veya Danyal Oral Çalışlar'da, bu kuralın işlediğini görüyoruz (s. 106),



1993 yılında Profesör Çiller'in başbakanlık koltuğuna oturtulmasını, o zaman da bir "darbe" ilan etmiştim ve şimdi "İsrael Darbesi" diyebiliyorum.

Uğur Mumcu katledildi, Orgeneral Bitlis, bir uçak kazasına kurban gitti...



Behar / Bayar

Julia / Hülya



Karay Yahudileri, "Şahin" adına düşkündürler; "Balaban", küçük Şahin anlamındadır.



Abatci / Abacı

Aber / Haber

Abiad, Abyad / Ak, Livni, Livan, Livane

Abiri / Yiğit

Adir / Naim, Yaşar

Ahud / Şirin

Aleksander / Sander, Çandar

Amal-Tov / İşigüzel

Anan / Bulut

Anufa / Filiz

Arbel / Erbil

Aşer / Eser, Mut

Barak / Şimşek

Bakur / Doğan, Nevzat

Barzani / Barzani

Ben-gur / Bingür

Ben-sela / Kayalı

Caraso / Karasu

Caratche, Carotzi / Karaca

Cases / Kazaz, İpekçi

Cotton / Pamuk

Condia / Gonca

Ebiri, Abiri / Çetin

Edin / Haluk

Eşed / Çağla, Çağlar

Elazar / Mansur, Salman

Elia / Nabi

Ephrat, Efrta / Fırat

Erden / Cordan, Yarden

Erez, Eretz / Kıray, Ülke

Eşkol / Salkım

Even / Avni

Ever / Evren

Fadlon / Fadıl

Falk, Falco / Çolpan, Şahbaz

Fonaro / Fener

Gad / Uğur

Germisi, Germizi / Kırmızı: Eşkanazlar. "garmaz" veya " g ram azi " diyorlar, Reuben kabilesinin künyesidir; "benim adım kırmızı" demek, ben İsrael'in Reuben kabilesine aidim, anlamındadır.

Gila / Neşe

Gilon / Şenol

Gur / Aslan, Gürel, Güreli

Har, Her / Dağ, Er, Erman, Arman

Hayim / Can, Canan, Hayat, Vitali

Herzl / Ersel, Erçel, Arsel

Hula / Hülya

Hur / Doğan, Nevzat

Huşa / Duygu

İmer, İmre / Emre, Emrah

İr / Kent, Kentmen, İrem

İsrael, İsrail / Ezel

İtzak, İshak / Sikel, Gülen, Gülümser, Hande, Gülser, Gül

Jaffe / Güzel, Naim, Yaşar

Jaspar / Yeşim

Joşua / Babacan

Julia / Hülya

Kalav / Yiğit

Kaplan / Kohen

Karkom / Çiğdem

Katan / Küçük

Katzav / Kasap

Kavod / Onur, Şeref

Koc, Kotz / Koç

Kore, Korey / Çağrı, Korel

Koreş / Hüsrev, Hurşit, Güneş

Lavan / Ak, Çağan

Lev / Gönül, Aslan

Lital / Şebnem

Livni / Ak

Luria / Arı

Maarav, Marav / Batı, Batu

Malka / Ece, Belkis

Mar / Bey, Efendi

Maskil / Aydın

Mayan / Pınar

Mazal / Uğur

Meşi / İpek

Mira / Miray

Mişala / Dilek

Mişmar / Onur, Şeref

Mizrah / Doğu

Mokir / Şeref, Onur

Mordehay / Menteş, Murad

Moşe / Musa, Suda, Suden, Su

Naor / Aydın, Işık

Nasi, Naz, Nassi / Naci, Reis

Natan / Hediye

Neel / Nili, Nil

Nesim / Harika

Netzach, Nesa / Zafer

Nezah, Nezhi / Baki

Nili / Nil, Nili, Nilüfer, Sönmez

Nir, Nirel / Saban, Sabancı

Nitza / Tomurcuk

Nivhar / Güzide

Noy, Noya / Oya, Noyan

Nura / Nur, Işık, Ziya, Roksan, Rona, Rana

Oabed, Obed / Övet

Odem / Yakut

Ogen / Çapa

Omri / Ömür

On / Kudret

Ovadya / Tanrıkulu, Abdullah

Oz / Öz, Özal, Güç, Kuvvet, Uz, Tuana, Oğuz

Pakzagy / Pakize

Parla / İnci, Pelin

Peka / Filiz

Piliya / Ülker, Süreyya, Pervin

Ram / Yücel, Rahmi, Bülent

Razi, Raziya / Gizem

Rebeka / Beki

Rot / Kırmızı, Ruben, Adem

Sinai / Sina

Sion, Zion / Üstündağ

Sofer / Yazıcı

Sol / Soli, Güneş, Hurşit

Şahar / Seher, Tansu, Şafak, Altan

Şahed / Çağla

Şalom / Barış, Selam, Sulhi

Şay-el / Atiye

Şekel / Şikel

Şereş / Köklü, Soydan

Şimon / Şemsi

Şlome / Süleyman, Zalman, Cemşid, Cemgil

Şmuel, Şemuel / Şemi, Sami, Kemal

Şoşan / Suzan

Tab, Teva / Doğa

Tal / Şebnem

Timur / Tamer, Demir

Tov / Edgü

Turek / Türk, Türkel, Türker

Ulya / Hülya

Ur / Alev

Vita / Can, Hayati

Yahalom / Elmas

Yam, Yama / Deniz, Derya

Yavetz / Cavit

Yedidya / Ediz

Yahudi / Memduh, Berktay, Civelek

Yeor / Irmak, Nehir

Yom / Gün

Zilla, Tzillah / Çiller (Gölgede korunmada anlamındadır)

Zohar / Zehra, Çolpan, Gündüz



Şirazi, İranlı-Yahudi şair olarak biliniyor,



İsrael'li tarihçi Shapira, İstanbul'daki Karay'ların Kırım Hanı Şahin Geray'ı çok yüksek tuttuklarını da haber veriyordu.

"Şahin" ve "Giray" ya da "Geray" adına büyük bağlılık gösteriyorlar.



Yönetmek için cahilleştirmeye muhtaç oldular.



Selahattin Eyyübi, Kudüs'ü Haçlılar'dan temizleyerek Yahudiler'e ibadet özgürlüğü sağlamıştı; bu nedenle "Selahattin" adına bir eğilimleri var. Kaldı ki bu ad, "Sıla" veya "Selah" adı yerine de geçebiliyor,

Cengiz, Rum Selçuklu Devleti'ni yıkarak, Anadolu'yu, İngiltere ve Fransa'dan atılan Yahudiler için de bir açık kapı haline getirmişti. Tarihin büyük bir tahrifatı ile bu kapının İkinci Bayezid tarafından açıldığı yazılıyor,



"Tikva" karşılığı olarak "Ümit" adı

Bu adın, Türkçe ile bir ilgisi yoktur ve doğrudan doğruya Farisi' den ödünç alınmıştı; Farisi, "men umitvarım", demek, "ümit'im var" anlamındadır.



"Petah Tikva" izledi; bir köydü, "Ümit Pasajı" demektir.

Ben-Gurion, Filistin'e göçtüğünde ilk önce bu köyde, Petah Tikva, Ümit Pasajı'nda çalışmaya başladı.

İngiliz mandası sırasında "Ümidimiz", siyonizmin resmi marşı oldu.

Bizde ilk "Ümit" adının, 1920 yıllarında doğanlarda görülmesini normal karşılıyorum. Ümit Haluk Bayülken ve Ümit Yaşar Oğuzcan, ilk ümit'lerimizdendir



"Sebati" ve "Berat" ya da Berati"; ilk bakışta Arabi ve İslami olduğunu düşünebiliriz. Kesinlikle değiller,

"Berat", Şabtay Sevi'nin, İbrani ve Rusçada, "Şabtay" çağırıyorlar, öldüğü kentin Osmanlı döneminde adıdır; "Berati'', Berat'a nisbet edilmeyi anlatıyor.



"Ülgen" veya "Ülken", "Berat" ile birlikte Sabatay Sevi'nin ömrünü tamamladığı yerin adı oluyor; kutsal sayılıyor.



...onomastique, Türkiye'de, kasıtlı olarak geri bırakılmıştır.



Judeo-Türkik isim yapmada, "-n" veya "-an" ekleri son derece işlek görünüyorlar. İbrani "Noya" adının başındaki "n" karakterini keserek "Oya" yapıyoruz ve sıklıkla taşıyoruz. Ancak sonuna "n" ekliyoruz ve "Noyan" olarak da taşıyoruz.



Sina Dağı, İbrani tarihte pek mühim,

Arabi "Sina" deniyor, ancak Suriyeliler "Senay" tabir ediyorlar,



Judeo-Türkik İsim Türetme



“H” Üzerine & Har ve Hemrah

Kudüs'te "Har Tzion" var,

Sion sözcüğü de buradan geliyor; ancak tek başına "Har" veya "Ar" ya da "Er", Sion'u anlatmaya yetmektedir.

"Dağlı" sözcüğü, "İbrani" yerine kullanılabilmekte...



Tsagik: Çemişgezek & Erçel



B, V, ve Abram, Evren

"Avner" ve "Abner" , ışığın babası anlamındadırlar

Hem "Abram" ve hem de "Avram", yüce baba, anlamını veriyorlar.

"Kenan" , İbrani değil Ararni'dir, "Canaan" Anglize biçimidir. "Erez İsrael" anlamındadır. "Erez", Arabi "arz" ile aynı sözcük olmakla, "toprak" demektir.



Noya, Oya, Noyan

İbrani'de "noya" güzel anlamındadır.

Türkiye' de İbrani asıllıların pek çok kullandıkları bir isim de Oktay'dır, "Ogiday" daha doğru söylenişi olmakla "yükseliş" veya yükseğe çıkış, anlamına gelmektedir.



İsrael'in, "Altı Gün Savaşı" ile Araplar'ı yenmelerinden sonradır ki, "br" karakterlerine bir hücum başlamıştı, bunu görüyoruz. Eğer Ak'ı budarsak, "Burak" da bu hücum içindedir.

...önemli olan "br" karakterleridir. İbrani "eber" veya "ibri'', Fransızca "hebreu'', ki Fransızlar, "ebrö" diyorlar ve İngilizler'de "hebrew" olup, h'yi manger edersek, İngilizler tam "ebru" sesini çıkarıyorlar. Bizim yüz yıllardır "cıfıt" dediğimizdir; o halde calque olarak taşınanlar hariç, Ebru'lar bir ilan peşindeler.



Oz, Uz, Öz

Oz, Öz, Uz, Ozan, Uzan... Hepsi, İbrani, "Oz'', kuvvet ya da güç sözcüğünden geliyorlar.



Sadık, Sıddık, Gole, Göle

"Karai yazarlar Anan için 'Saddık' deyimini kullanmaktadırlar ki bu Arapça Sıddık'ın tam karşılığıdır.

Davud ben Anan'ın, karaism'in kurucusu olduğunu biliyoruz. Ancak yeni olarak, bu iki adın da, "Sadık" ve Sıddık'ın, Anan'ın künyesi olduğunu öğreniyoruz.



"Moşe ha-Goleh" / "Sürgün'ün Musa'sı" / Gole – Sürgün



Şay, Say

İbraniyet'ten doğrudan isim alırken ş'leri "s" yapıyoruz.

Şay'ın anlamı, Hediye'dir ve biz "Say" olarak taşıyoruz.



Şemtov, Adıgüzel, Medina, Kent

Bizde İbrani asıllılar hem "Medina" veya "Medine" ve hem de "Kent" olarak taşıyorlar.

Hayim'in tam çevirisi "Can" ve İsak'ınki ise, "Güler" veya "Gülen" olmaktadır.

"İsak", İbrani' de, "Güler" anlamındadır.

Karay Yahudileri "Gülüş" adını pek sevdiler ve biz bunun İrani olanını, "Hande", tercih ediyoruz.



Berat, Ülgen, Ülken, Ülsever

...tüm müslümanlarda "berat" adını sadece ve sadece Türkler taşıyor,

"Büyük Klüp'', İbrani asıllıların üye oldukları hep biliniyor.



Asıl adı "Ulqin" olmalıdır; "Ülgen" veya "Ülken" olarak Türkçeleştirliyor. Sabetay Sevi'nin uzun süre yaşadığı yerdir,

"bay" Türkçe'de zengin demektir ve "bayülken" veya "bayülgen" sıklıkla karşımıza çıkıyor. "Ülgen-alp" veya "Ülgen-er" biliyoruz.



Timur’un Yahudiliği Rivayeti

Rivka Gonen

İbrani asıllılar hem "Cengiz" ve hem de "Timur" adını taşıyorlar.

Cengiz'in, Anadolu-Selçuklu Devleti'ni yıkması,

Timur da Osmanlı emirliğini perişan etmişti

Yahudiler, şükran hislerini, isim yapıp taşıyarak belli ediyorlar .



Timur, Tamer, Demir ve Temren, dördü de aynı sözcüktür. Dördü de "demir" anlamındadır.



Üçüncü Bölüm

İsimleriyle Yahudilerimiz

Cehalet ile yalana düşkünlük içiçedir,

Cahil, yalancıdır.

Bizim tarihimiz ise yalancıların elindedir.



...biz Türkçe'de, İspanya' dan Türkiye'ye iltica eden Yahudilere "kendigelen" diyorduk.



...asıl göçler de 1492 yılından çok evvel gerçekleşmişti,

İberique yarımadasından göç denildiğinde en büyüğü 1391 yılında olanı idi; büyük bir "pogrorn" yaşanmıştı, Rusça "büyük katliam" olup, artık teknik bir sözcük sayılarak geçmişe uygulanıyor,



Rornanyotlar, Roma zamanından beri bu topraklarda yaşayan Yahudiler, seferadlar gelince çok rahatsız oldular,



Burada, en az İspanya'daki benzer bir "iktidar" olmayı hayal etmiş olmaları ihtimal ve imkan dahilindedir.



Bedrenin Destanı

...isyana Yahudi katılımı çok yüksekti. Katılımı sadece Hud Samuel ile sınırlayamayız, "Hud" Yahudi anlamına geliyordu ve ''Torlak Kemal" de deniyor, ''Torlak" yeni veya "acemi" demektir, burada yeni bir düzen arayışı var.



...din değiştirmeler asıl bu tarihte başladı,

Salomon ha-Levi, katolik olunca, Pablo de Santo Muria adını aldı ve piskoposluğa kadar yükseldi,



Teknik olarak "converso" deniyor, bizdeki dar anlamı "dönme" ile olmasa da, genel anlamda "dönme" ile özdeş sayabiliyoruz. Bir de "marranos" deyişi var,

Daha kibar bir söyleyiş ise "cristianos nuavos", yeni hristiyan, deniyordu ve buradaki "yeni" sözcüğünde istihza var; "öyle görünüyorlar ama Hristiyan değiller" demek istiyorlar,



...anti-semitizm'in başlangıç tarihi Haçlı Seferleri'nin başıdır. Yine aynı şekilde 1347 yılında başlayan Büyük Veba'dan dolayı ve çaresizlikten çıldırma eşiğine gelen Avrupalılar, hemen Yahudiler sorumlu tutuldular ve yakaladıklarını yaktılar,



Osmanlı İmparatorluğu'nun Avrupa'da en güçlü olduğu zamanda, Osmanlı İmparatorluğu'nda en güçlü kişi Yasef Nasi...



Nasi, Felemek'in İspanya'ya isyanında rol oynamış ve Beatrice Luna'ya kötü davranan Venedik'e savaş açılmasını sağlamıştı. Birincisinden, Yahudiler için en rahat yer olan Hollanda çıktı ve ikincisinden Kıbrıs Türkler'e geçti; Selim bunu Nasi'ye vermek istiyordu ve Sokullu Mehmet'in engel olduğunu biliyoruz.



Yasef Nasi, Kıbrıs'a hakim olamayınca Filistin'de Yahudiler'in gelişmesi için çok büyük destek oldu ve para harcadı.



Türkiye'nin Yahudiler için bir "rezerv devlet" olmaları, "yedekistan" da diyebiliyoruz, Muhteşem Süleyman'la başlamakta ve oğluyla devam etmektedir. Sonra, 1600 yıllarındaki kıyam ve 1820 yıllarındaki idamlarla gerilediğini biliyoruz (s. 209-210).



Laila: siyah-şark güzelliği, demektir. "Gece" anlamı da var

Reina: Yidiş köklüdür, "temiz" ve "saf' anlamı var. Ancak, Gross'un Jewish First

Names'de, "kraliçe" gösterilmektedir.

Safran: "Çiğdem" varyantı da var; amma "safran" nettir.



Varlık Vergisi'nin baş uygulaycısı Faik Ökte'nin, dar anlamda sabetayist değil, kripto-Yahudi olduğunu kaydetmiştim,



Beki Bahar, Eşkenazlardan Bernard Nahum'u, Koç Grubu'nun ileri gelenlerinden saymaktadır,

Ankara'nın en zenginlerinden Yasef Esendemir'in, Varlık Vergisi sürecinde "Vehbi Koç'la olan ortaklığı bozulmuş, bunun üzerine İstanbul'a göç etmişti" diyor,

Yasef Esen demir, Mustafa Kemal'in bir ara gelip evinde kaldığı Yasef Ruso ile aynı şahıs,

Çeşitli kaynaklar, Fuad Bezmen'in, Ömer Sabancı'nın, Varlık vergisi sürecinde, ortaklarıyla aralarının bozulduğunu haber veriyorlar,

Her üç vakada da Yahudi ortaklar eriyorlar; diğer tarafın da, asıl bu tarihten sonra büyüdüğünü görebiliyoruz.



...bizde kripto-Yahudiler var. Bunlar sabateyistlerden ayrıdırlar; çok zaman sabetayistleri sevmiyorlar. Biliyoruz, Ilgaz Zorlu bize gösterdi, sabetayistlerin, tekrar museviliğe kabülü çok zordur; nesebi sahih bulmuyorlar.



Şair Nazım Hikmet, "Bedrettin Destanı" ile ne büyük tarih tahrifatı yaptı; bilerek mi yaptı, bilemiyorum. Osmanlı tarihini Kemal Tahir'den, Cumhuriyet tarihini Atilla İlhan'dan öğrenen bir "aydın kuşağı" olursa tahribatı büyüktür,

Önemli olan Bedrettin değil, kazaskeri olduğu Prens Musa'dır; Mehmet'in, büyük amcası Musa'dan çok etkilenmiş olması mümkündür (s. 227).



Varlık Vergisi, bir göçe yol açmamıştır. Fakat 6/7 Eylül talanında, 1955 yılındadır, Yahudilerin çok ciddiyetle ve planlı olarak korunmalarına karşın, göç ettiler,



Pinto Tarafından Onomasticon

"Hayati", tıpkı "Can" misali, Vitali ve Vital karşılığıdır ve bunlar da, "Hayim" çevirisidirler.



Soyadının önüne "Bay" veya "Bayan" getirerek hitap veya yazmak, ilk kemalist dönemin mirası olmakla, bizde daha çok gayri-müslim üslubudur,



Baruh Pinto'nun "The Sephardic Onomasticon" namlı eserinden seçki:

Alev

Atias / Atiye

Aydın (İbrani , "Tanrı'nın Adaleti")



Öcal, Hıncal (Allah, Musa'ya, "öc al" emrini veriyor. İbrani "nekamah" sözcüğü ile anlatılmaktadır)



Acar / akar (Karmi'nin oğulları, suç işleyerek İsrael'e dert açan Akar)

Ada / Adah (Süslenmiş, giyinmiş, örtünmüş)

Adoni (Bey'im, üstad'ım, sultan'ım vali'm, koca'm, bay'ım)

Alaton (Pirinç, Allah Efendimizdir)

Almaleh (Tanrı, kralımdır)

Amiel (Halkımın Allahı)

Anter (Yeminli)

Ariel (Davud'un Ordugah kurduğu şehir, Allah’ın aslanı)

Arman (Dürüst)

Aruh (Uzun)

Bağış (Bağış)

Bali (Efendi, koca)

Baran (Ulu, iri, koç)

Bayar (Kuyucu, muslukcu)

Bener (Dürüst İnsan)

Eli (Allah'ım)

Emre (Aşık, düşkün, kardeş)

Ergil (Güvenilir)

Erim (Müjde, hediye)

Hatem (Tayin etmek)

Haver (Haber, ortak)

Hazan (İlahici)

Kamhi (Unlu ve un satıcısı)

Karaso / Karasu (Kriş)

Karavil / Keravi/El (Allah'ın Savaşcısı)

Kazaz (İpek ipliği bükücüsü)

Namer (Kaplan)

Nogay (Şaşalı, ihtişamlı)

Penso (Düşünceli, endişeli)

Saba (Büyük baba, alim)

Savar (Zeki)

Semah (David hanedanından çıkacak Nesil)

Şaked / Çağla (Badem)

Tan (Çakal)

Terem / Terim (Öngörmek)

Vidal / Vital (Hayati)



İsimleriyle Karay Yahudileri

Karay Yahudileri, çok uzun yüzyıllar, ne Kırım'da ne de İstanbul'da, kendilerini sakladılar, Yahudi kimlikleriyle yaşadılar. Esas yurtları İstanbul'dur.

Karay'lar (...) Romanyot oldukları kesindir,



İsrael Devleti kurulmadan önce, Yahudiler arasında İbrani-şinas son derece azdı ve üstelik Alyans Mektepleri akabinde çoğu pek cahil ve pek de yobazdılar.



Doğu judaizmi'nde en büyük hizip, Karaizm, Sekizinci yüzyılda patlamış olduğunda kuşku bulunmuyor.

Karaizm'in kurucusu Rabbi Anan ben Davud ha-Nasi olup soylu bir aileden geldiği kabul ediliyor,



İster Kara-id ve ister Rabbinik olsun, Kırım'daki Yahudiler, "Çıfıt Kale" denilen bir gettoda yatmak mecburiyetinde idiler; gündüz Seray'da ve gece "Kale" veya Kaya'da yaşıyorlardı.



Eğer Karay Yahudileri, Hazer Yahudileri'nin devamı iseler (...) Karay Yahudileri'ni, Türk aslından ve Musevi dinine dönenler olarak mütalaa etmek zorundayız.



Kevin Alan Brook

İsrael kavmini genişletmeye yönelik çalışmalarıyla da tanıyoruz; kayıp kabile bulmaya çalışıyor,

Karay'ların Hazer Yahudileri'nden geldiklerini öne sürenlerin başında,

Karaylar, sürekli olarak Rabbinik Yahudileri kötülüyorlar (s. 252),



D.M. Dunlop, Atıl'ın, Hazar Yahudi Devleti'nin baş şehri olduğunu bize haber vermektedir (İdil / İtil), "Volga" olarak da biliyoruz.



Hazar Yahudileri için "Çiçek" adı çok önemlidir.

Hazar Kralı, biz "Hazar Bek'i" diyoruz, iyi ilişkiler kurabilmek için Prenses Çiçek'i, Roma İmparatoru'nun oğluna eş olarak göndermişti; Çiçek daha sonra İmparatoriçe İrene oldu.

Hazar Yahudileri'nde, Çiçek'ten başka "Hatun" adı da çoklukla taşınıyor.

Erkeklerde ise, "Alp", Bagatur veya "Batur" ile Tarkan adına da sıklıkla rastlıyoruz (s. 255).



Profesör Dunlop, Mesudi'ye dayanarak, Türkler'in Hazarlar'a "Sabir" dediklerini (...) haber veriyor ve Hazar Devleti'nin ilk Yahudi kralının adını da "Sabriel" olarak bildiriyor,



Yahudi Hazar Devleti'nde, Atıl' dan önceki başşehirlerden birisi de "Sarkil" idi,

Ruslar'ın eline geçti ve "Byelo Vyeja" dediler ve tam karşılığı Beyaz Kale'dir.



Karay Yahudileri'nin Tevrat'tan alıp taşıdıkları isimler ise şunlardır; Dina, Mariam, Rahima, Dogmara, Tamara, Anan, Ester, Stira, Beruha,



Büyükelçi Onur Gökçe

Türkiye'de büyükelçilik daha çok İbrani asıllıların timarı'dır,

İbrani isimler repertuarında, "kavud" var, karşılığına "onur" koyabiliriz.



Bahai'ler, İsrael'in koruması altındadırlar.



Hadassa hakkında

Amerika'da kurulmuş, "kadın sionist örgüt"



İsrael’de Türk Diplomatlar

İsrael'de, Türkiye' den giden Yahudiler'in bir derneği var, "Arkadaş" adındadır.



Sadi, Sadiye, Sadun

Saadiah ben Yosef, Dokuzuncu yüzyılda yaşadı,

İbrani "Gaon" unvanıyla tanınıyor,

Babil'deki akademilerde baş öğretmene "gaon" deniyordu.

"sad", İbrani' de destek anlamındadır. En çok "Sadi" olarak taşınıyor,



Selçuk Yahudi Mi?

Profesör Dunlop, Tuqaq'ın, Selçuk'un babası, Yahudi hazar sarayında bir komutan olduğunu naklediyor ve ölünce, oğlu Selçuk da, Yahudi Hazar Devleti'nde önemli yere geçiyor,

judaizm, Selçuklulara ve "Selçuk" adına, Haçlılar'a karşı bir baraj kurmaya çalıştıkları için sempatiyle bakmaktadır.



Saki, Seki

...sadece İbrani'ler tayin ile şarkıcı veya romancı yapılıyorlar.



İkinci Kitap

İşgale Doğru



Birinci Bölüm

Nova Tazminat

Tanzirnat'ı bir iç savaş sonucu olarak ele aldığıma göre, Nova Tanzimat'tan da bir savaş süreci içinde söz etmem normaldir.



Türkiye tarihinde "Birinci İç Savaş" dediğim, kendisini düzensizlikler, devlet otoritesinde boşluklar, darbe ve ihtilallerle sürdüren karışıklıklar dönemi, ı806-1826 yıllarında oluyor,

İkinci iç savaş saptaması, 1906-1926 dönemini kapsıyor,



...savaşlar egemenlik amaçlıysa, iç savaşlar "düzen" üzerinedir,



Birinci Tanzimat

1774 Küçük Kaynarca Antlaşması (...) öncesinde Osmanlı İmparatorluğu bir büyük devlet ve Rusya ise ikinci sınıftı,

1768 Türk-Rus Savaşı, Türkiye'nin ha.13. kendisini büyük devlet sanmasından doğmuştur, Rusya, Polonya üzerinde bir korumacılık, protectorat, kurmak istiyordu ve Türkiye buna itiraz ediyordu, savaşın nedeni budur.

Küçük Kaynarca utancı sadece Üçüncü Selim türünde aydın ve yenilikçi bir sultanı tahta çıkartmakla kalmıyor ve aynı zamanda, büyük devletlere, Türkiye'yi, yeniden Asya'ya sürme programını ilham ediyordu.

1830 yılında İran ile yapılan Türkmençayı Antlaşması ile de, o zamana kadar İran Ermenistanı olarak bilinen çok geniş topraklar Rusya'ya geçiyor ve Rusya Ermenistanı doğuyordu.

(bundan sonra) Rusya'yı durdurmak ile Türkiye'yi yaşatmak aynı politikanın iki adıdır.



Mehmet Ali Paşa'nın oğlu İbrahim'in komutasındaki Mısır kuvvetlerinin İstanbul'a karşı yürüyüşe geçtiğinde (...) Arap nüfusunun yoğun olduğu eyalet ve vilayetler bir yana, Türkler'in rengini verdiği vilayetlerin bile İbrahim komutasındaki Mısır kuvvetlerine büyük bir teslimiyet ile kapılarını açması ile düzenin çürümüşlüğünü, kör gözlere de gösteriyordu.



Tanzimat" denilen, aslında iki fermanlı bir düzenlemeler dergisidir,

Her ikisi de Osmanlı yurtt aşlarına burjuva hukuk garantileri getirmeyi amaçlıyordu; fakat, esas hedefin, Osmanlı İmparatorluğu içinde yaşayan ve müslüman olmayan tebaa ile Elen, yahudi, Ermeni unsurlara koruma sağlamak olduğunu biliyoruz.



İç savaşlar elit savaşlarıdır; elitler öldürülürler,

Olumlu ya da olumsuz her türlü siyasal tahlilde baş yeri tutan İttihat ve Terakki Ekolü'nü biliyoruz; yalnız, bunun, Askeri Tıbbiye'de dört öğrenci tarafından kurulduğunu çokça zaman bir dipnot olarak tutup tahlillerimize almıyoruz.



...Hamid, teknokratik reformasyonu sürdürürken, eninde sonunda monarşiyi yıkacak aydınlanmacı örgütlenmeleri karartabilmek için, polis baskısından ayrı olarak, türkist ve islamist programlardan medet umuyordu; Hamid'teki cılız pan-türkist ve oldukça gelişmiş pan-islamist yönelişlerin kaynağını burada buluyoruz.

...hamidist dönemde, pan-türkizmin İngiliz ve pan­islamizmin de Alman emperyalizminin programları olduğunu da eklemek durumundayız.



Büyük Britanya'nın Konstantinopol Büyükelçisi Lord Stratford Canning

kendisini İstanbul'da hakim-i mutlak ve Sultan Mecid de dahil, Tanzimat'ın üç diktatör paşasını, Reşid, Ali ve Fuad'ı da kulları saymamız zorunludur; oysa, bu gerçek dışıdır.



İkinci veya Yeni Tanzimat

Bin dokuz yüz doksan dokuzu, zamanında, "karşı-devrim" olarak niteliyordum ve şimdi bir Nova Tanzimat'tan söz ediyorum,

Nova Tanzimat'ta paralel hükümetin başında Amerika Birleşik Devletleri'nin Ankara Büyükelçisi Mark Parris ve Washington'daki Dışişleri Bakan Yardımcısı Mark Grossman'ı teşhis edebiliyoruz.



Yeni Tanzimatın "Fermanı"

1999 Mayıs ayı sonunda Ecevit-Schröder yazışmaları,



Benzerlikler ve Farklar



İkinci Bölüm

New York’ta Oz’lar

New York'ta "Öz'', Oz'dur.



Oz-Gur

Atilla Karaosmanoğlu'nun oğluna bu adı, 27 Mayıs Devrimi'nin özgürlük ortamında koyduğunu düşünebiliyoruz. 1960 yıllarının başlarında "devrim" veya "özgür" adları yaygın idi; biliyoruz.



Oz-Gur'e, İbrani "Gur'un Kudreti" dışında bir anlam veremeyiz; nitekim Tevrat'a göre "Gur" güçlüdür.



Sevi'yi kapattıkları yere, taraftarları "Migdal Oz" adını vermişlerdi ve "Güç Kulesi" diyebiliriz.



Kapılar liyakata ve yeteneklere kapalıdır ve sadece isimler açmaktadır.



Üçüncü Bölüm

Mit ve Matbuat

Ş. Atasagun: "MİT'in hedefi olmuş birinin Cumhurbaşkanı olması imkansızdır" (Sabah, 11 Ağustos 2000, "Özal'ı kim dinledi?" başlıklı haber)



İçişleri Bakanı S. Tantan'ın, "Kasırga Operasyonu" nedeniyle yaptığı bu basın toplantısında, Bakan Tantan, Hizbullah ve Uğur Mumcu operasyonlannda, MİT'in, hiçbir katkısı olmadığını açıklıkla belirtiyordu (Hürriyet, 5 Eylül 2000, "Yolsuzluk 1. tehdit" haberi)



MİT, iç istihbarat alanında bir hiçtir.



Fabrikatöre, el altından bilgi veren ve yazılar hazırlayan bir Emekli Hava Kurmay Albay, 16 Mart 1983 tarihinde İstanbul'da CIA mensubu ile gizli buluşma sırasında suç üstü yakalandı. Eymür'ün "fabrikatör" kod ismiyle anlattığı, Doğu Perinçek'tir,

Emekli Hava Kurmay Albay Turan Çağlar: Banş Manço'nun kayınpederi ve dolayısıyla Lale Manço'nun babası,



MİT'çi Gazeteciler Tartışması

...



Yargıtay Başkanı S. Selçuk'un, Amerika Birleşik Devletleri'ne yaptığı gezi (...) ABD'nin en zengin Türklerinden Ali Rıza Bozkurt tarafından organize edildi,



Matbuat, bugün, vahşi kapitalizmin en çok at oynattığı sektörlerin başındadır.



Sezer ve Matbuat

Az adaletsizlik, tam adaletsizliktir,



Matbuat ve Cehalet

Turgut Özal ve Demirel

...her ikisi 27 Mayıs 1960 Devrimi ile askere alındılar ve yedek subaylıklarını, Planlama'da, yanımızda yaptılar.

...biz o gün de bu gün de Özal'dan daha bilgisizini hiç düşünemeyiz.

...sadece ve sadece Red Kit okumakla övünüyordu. Yerine geçen Demirel'in böyle bir övüncü bile olmadı,

Cehalet varsa tahrifat vardır.



Dördüncü Bölüm

Nev Müslim



Ata Özer

Müslümanlığı seçmiş görünmekle gizlice Yahudiliği uygulayanlara, "nev-müslim" deniyordu.

Ata Özer, taksi olarak çalıştırdığı otomobillerini saymakla işe başlıyor ve saymayı bitiremiyor.



Emre Belöz

Gülen Tarikatı, transferlerde ve bazen da trafik kazalarında başı derde girerse, yardım ediyorlar.



Trabzon-Balat

...ak-ist saylavlarından birisinin adı F. Özak olmakla, bakan çıktığında, gazeteler, eşinin ismini "verda" olarak yazdılar. Uygun'dur. İsrael'de "Varda" çağrılıyor,

Hem Kasımpaşa'da ve hem de Balat'ta İbrani izleri var.



...bizde İbrani asıllılar, "Ata" adını, Abraham yerine de taşımaktadırlar.



---

Salyangoz Yayınları

İstanbul, Eylül 2006


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder