19 Mart 2018 Pazartesi

Samsun ve Çevresindeki Alevilerin Hayatın Safhalarıyla ilgili İnanış ve Uygulamaları


Yasin İpek - Samsun ve Çevresindeki Alevilerin Hayatın Safhalarıyla ilgili İnanış ve Uygulamaları

Alevilik: Horasan erenlerinin öğretileri ve Safevi halifelerinin propagandaları neticesinde medreselerde verilen kitabi İslam anlayışını anlamakta ve uygulamakta sıkıntı çeken Anadolu'daki yarı göçebe Türkmenlerin eski inançlarıyla İslam'ı kaynaştırarak, yaygın Sünni İslam'a alternatif olarak Safevi Şia'sının da izlerini taşıyan yeni bir İslam anlayışıdır (İpek & diğerleri, 2010: 14).

Samsun genelindeki (…) Alevi nüfusunun yaklaşık yedi bin kişi olduğu varsayımında bulunabiliriz.

Samsun'da Alevi nüfusun yoğun olarak yaşadığı yerler
Alaçam (18 Köy): Alidedebölmesi, Aşağıısırganlı, Gökçeağaçoymağı, Gökçeboğaz, Kalıkdemirci, Kapaklı, Karaçukur, Killik, Kızlan, Örenli, Şirinköy, Tepebölmesi, Terskırık, Umutlu, Uzunkıraç, Vicikler, Yoğunpelit, Yukarıısırganlı
Atakum (2 Mahalle): Cumhuriyet Mahallesi- Mimarsinan Mahallesi
Bafra (3 Köy): Dededağı- Emenli- Üçpınar
Havza (9 Köy- 1 Mahalle): Ağcamahmut- Aşağısusuz- Eymir- Hacıdede- Karga (Kirenli)- Kayacık-Mürsel- Şeyhkoyun- Yukarısusuz (Ekinözü)-Merkez Karşıyaka Mahallesi
Ladik (12 Köy): Akyar (Karapınar)- Budakdere (Gevekse)- Çamlıköy- Derinöz- Eynekaraca- Kirazpınar-Köseoğlu (Irmakkıyısı)- Kuyucak- Meşepınarı- Oymapınar (Belguz)- Sarıgazel- Söğütlü
Salıpazarı(l Köy): Avut
Terme(2 Köy, 1 Belde): Çangallar- SivaslIlar- Sakarlı Beldesi
Vezirköprü(2 Köy): Güldere- imircik
Ondokuzmayıs (1 Köy): Dağköy

Güvenç Abdal Ocağı: Gümüşhane Kürtün, Harşit merkezli
Ali Baba Ocağı: Sivas, Alibaba Mahallesi merkezli
Pir Sultan Ocağı: Hem Sivas, Yıldızeli, Banaz Köyü ve hem de Tunceli, Pülümür ilçesi Hacılı Köyü (Bahçecik) merkezli
Hubyar Sultan Ocağı: Tokat, Almus, Hubyar Tekke Köyü merkezli
Kul Himmet Ocağı: Tokat, Almus, Görümlü (Varzıl) Köyü merkezli
Zeynel Abidin Ocağı: Malatya, Arguvan, Kuyudere (Mineyik) Köyü merkezli (s. 320)

Doğum
Çocuk sahibi olamayan insanlar ziyaret yerlerine giderler. Buralarda dua eder ve kanlı- kansız adaklar sunarlar.
Havza Karga Köyünde bulunan Ağaca Tekke ve Arap/ Arap Dede Tekkesi
Ladik Kirazpmar Köyünde bulunan Ayva Tekkesi
Ladik Meşepınar Köyünde bulunan Gurdak Tekkesi
Ladik Çamlıköy'de bulunan Kocaoğlan Türbesi

Buralardaki mezarlardan alınan ve Cevher adı verilen toprağı suyla karıştırarak çocuğu olmayan bayana içirirler ya da o bayan cevhere sürdüğü parmağında kalan toprağı yutup ardından derdine derman amacıyla dua eder.
Çocuğu olmayan bayanın çemberi tekke/ türbeye sürülerek geline öptürülür.
Buralarda yapılan dua ve niyazlardan sonra şayet o kişinin çocuğu olursa çocuğa o tekke/ türbedeki şahsın adı konulur.

Çocuğu olmayan bayan süt buğusuna ya da kavrulmuş kepek üzerine oturtulur.
İlk erkek çocuklarının isimleri Mehmet olan yedi ayrı aileden, o çocuklarının gömleklerinden birer parça alınır. Yedi farklı ailenin ilk kız çocukları Cuma günü sala ile ezan vakitleri arasında bir araya gelerek bu kumaşlardan bir gömlek dikerler. Bu dikilen gömlekten sonra çocuklarının olacağına ve yedi yıl boyunca bu gömleği giyen çocuğun ömrünün uzun olacağına inanılır.
Çocuğun uzun ömürlü olması için; çocuğu olan kırk evden gümüş para veya gümüşten yapılmış eşyalar toplanarak bunlardan bilezik yaptırılarak çocuğun koluna takılır.

Hamile olan kadın doğum yapana kadar tekke/türbelere gitmez.
Hamilelik döneminde çok elma yiyen bayanın çocuğunun yanakları kırmızı, çok ayva yiyen bayanın çocuğunun yanakları gamzeli olur (s. 321).

Doğumdan sonra bir hafta içerisinde adı konur. Ad koyma işlemini yörede dede varsa o, yoksa bir aile büyüğü ya da din görevlisi yapar.
…merasime katılan herkes ayakta peymançe de dururlar. Ad koyacak olan kişi kıbleye doğru yönelerek alçak sesle bebeğin sağ kulağına ezan, sol kulağına kamet okur.

…imkânı olan aileler çocuklarına isim verildiği gün, Nesike Kurbanı'nı keserler.

Loğusalık süresi kırk gün kabul edilir ve kırk gün dolduktan sonra kırklama/ kırkı çıkarma yapılır.

Kırklama merasimi için anne kucağına bebeğini alarak bir leğene oturtulur. Bu leğenin içerisine altın, gümüş ya da kırk adet çakıl taşı konulur. Üç İhlas Suresi ve bir Fatiha Suresi okunarak önce anne sonra da bebek yıkanır. Yıkanma işlemi bittikten sonra leğendeki bu su ayak basmadık bir yere dökülür (s. 322).

Çocuğun hırsız olmaması için kırkı çıkmadan tırnakları kesilmez.
Çocuğun kırkı çıkmadan o eve çiğ et ve un girmez.

Doğan çocuk erkekse erkek, kız ise mahalledeki kız çocuklar tarafından o evin kapısı taşlanır. Ev sahibi bu çocuklara şeker ve çikolata gibi ikramlarda bulunur.

Çocuğun ileride hangi mesleği yapması isteniyorsa düşen göbeği o mesleğe ait bir yere gömülür.

Çok ağlayan çocuğu susturmak için yüzüstü yatırılarak, sağ ayağı sol bacağına, sol ayağı da sağ bacağına değdirilir.

Çocuk sarılık olmasın diye yıkanacağı suya altın atılır ya da üzerine sarı yemeni örtülür.

Düğün
Geleneksel Alevi- Bektaşi kültüründe evlenilecek olan kişinin Sünni olası düşkünlük sebebi sayılmaktayken son zamanlarda bu anlayış yavaş yavaş etkisini yitirmektedir (s. 323).

…erkek tarafından yaşça büyük, sözü sayılan bir dünürcübaşı seçilerek kız istemeye gidilir.
…dünürcübaşı "Allah'ın emri, Peygamberin kavli, İmam-ı Caferi Mezhebi üzerine kızınız …'yı oğlumuz …'a istiyoruz" sözleriyle geliş maksatlarını açıklar.
Cevap olumlu ise aradan birkaç gün geçtikten sonra oğlan tarafı kahve, kuruyemiş gibi hediyelerle birlikte, çağrıldığı günde kız evine gider. El öpme ve söz kesme merasimidir bu.
…yüzük takma merasimi kız evinde yapılır. Erkek tarafı kız tarafına akşam takılacak olan yüzük ile beraber bir bohça içerinde elbise, kuruyemiş ve kuru gıda da götürür.
Bu merasime yörede sözü geçen bir dede davet edilir. Gelen konuklar manen temizlenmek için önce tarikat abdesti alırlar. Ardından her bir köşesinin dört büyük meleği temsil ettiğine inanılan seccade meydana serilir. Kız ve erkeğin babası seccadenin üzerinde dedenin huzuruna gelerek dara dururlar, niyaz getiriler ve diz üstü otururlar. Dede her iki babaya da "Allah'ın emri, Peygamberin kavli, İmam-ı Caferi Mezhebi üzerine kızını verdin mi?/oğluna aldın mı?" diye üç defa sorar. Taraflarda "Eyvallah verdim/ aldım" deyince dede hayır dileklerinde bulunur ve oradakilerin de şahitliğiyle Alevi- Bektaşi geleneklerine göre de kız isteme olayı tamamlanmış olur.
Burada ikrar verme söz konusu olduğu için, bu vakitten sonra meşru bir sebep olmaksızın vazgeçilmesi düşkünlük sebebidir (s. 324).

okuntu ile beraber dağıtılan şekerler davetiye niteliğindedir. Kız ve oğlan annesi ya da yakın akrabaları kapı kapı gezerek okuntuyu dağıtırlar.

Nişandan birkaç gün sonra kız tarafı, damada ve yakınlarına aldıkları hediyeleri erkek evine gönderir. 3una damat görme veya kadem denir.

Düğün tarihini belirlemek için erkek tarafından danışık adı verilen kişiler, yanlarında yemekler ve varsa gelinin erkek kardeşi için kardeş yolluğu olarak hazırlanan takım elbiseyle birlikte kız tarafına giderler. Bu ziyaretin ardından düğün tarihi netleştirilir ve pırtı görme adı verilen düğün ve gelin için gerekli eşyaların alınmasına başlanır.

Düğünden önce erkek tarafının hazırladığı ağırlık adı verilen eşyalar kız evine gönderilmesiyle çeyiz asma işlemleri başlamış olur. Bu çeyiz düğün gününe kadar serili olarak durur.

Oğlan evinde düğünün başlamasından üç gün önce zor ekmeği denilen yemek ikramı başlar.
...gelen konuklara ikram edilmek üzere Velime Kurbanı kesilir.

Düğünün başlamasıyla birlikte davetlilerin getirdikleri buğday köy meydanında bulunan soku taşında dövülür. Soku başında dede bulunur ve oradakiler sokuda dövülen buğdaydan çorba yapılarak konuklara ikram edilir.
…yemekler yendikten sonra kız evine sokuda dövülen buğdayla birlikte çeşitli hediyeler (yatak, döşek, elbise) gönderilir. Buna cins götürme veya kına harcı denir.
…kız evinden oğlan evine damadın elbiseleri gönderilir. Bunu getirenlere yanuçcu, bu uygulamaya da yanuçcu getirme denmektedir.
…bu kıyafetleri giymek için içeri geçen damadın yanına dede'de hazır bulunur. Damat/Güvey Donatma sırasında dede peygambere ve Ehli Beyt'e methiyeler içeren dualar okur.

Damat donatmadan sonra damat tarafı da kız tarafı da hamama ya da eğer bölgede kaplıca varsa oralara giderler (s. 325).

Düğün sabahı yiğitbaşı ve davulcular dolaşarak köylüyü gelin almaya davet ederler.
…gelinin erkek kardeşi ya da babası gelinin beline üç kez çevirerek, bekâreti ve gayreti sembolize eden kırmızı bir kuşak bağlar.
Araçta gelinin yanına dünürcü biner.
…gelin oğlan evine gitmeden önce o civardaki bazı ziyaret yerlerine ve tekke/ türbelere götürülür.

Gelin araçtan inince önünde koç kurban edilir ki oda yeni evine kurban olsun diye.
Gelinin kötü huylarının çıkması için araçtan iner inmez küp veya cam şişe kırılır.
Gelinin bereket, bolluk getirmesi için damat yüksekçe bir yere çıkarak gelinin başına bozuk para, buğday, çerez serper.
Gelin yağ gibi evine sıvansın, tutsun diye eve girmeden eline yağ verilip kapıya sürdürülür.
Gelin evine sıkıca bağlansın, güçlüklere göğüs gersin diye kapıya ip gerilir ve gelin o ipi kırarak içeri girer.
Yeni çift tatlı dilli olsunlar diye eve girer girmez ellerine şerbet verilir.
Gelinin ilk çocuğu oğlan olsun diye kucağına bir erkek çocuk verilir.
Gelin eve girdiğinde kaynanası köşe başında oturur. Gelin kaynanasını üç defa kaldırıp oturtur ve her kaldırmasında sarılırlar. Bunu yapmaktaki maksatları gelinin yiğitlik ve marifetini ölçmektir.
Gelinin elinin tez olması için evin ortasına bir sofra bezi serilir ve gelin üç defa bu bezi serip toplar.

Nikâhı hoca kıyacaksa şeriat abdesti, dede kıyacaksa tarikat abdesti alınır ve yere seccade serilir. Dede besmele çekerek nikâh işlemine başlar. Gelin ve damada evlenme taleplerini sorup onay aldıktan sonra şahitlerinde onayını alır. Kur'an-ı Kerim'den evlilikle ilgili bazı ayetleri okur ve gelinle damada üç kere daha evlenme taleplerini sorar. Onayları aldıktan sonra nikâh duasını, Rabbena Atina Duasını okur ve nikâhın hayırlı olması için nasihatte bulunduktan sonra Fatiha der. Dua'nın tamamlanmasının ardından önce gelin sonrada damat dedenin eline niyaz ederler. Daha önceden hazırlanmış olan bir şerbeti dede bir tasa koyar ve bunu geline, damada, oradaki şahitlere ikram ettikten sonra nikâh töreni biter (s. 326-327).
Tek eşlilik esastır. Boşananlar düşkün sayılırlar.
Düğünden bir hafta sonra gelin ve damat gelinin anne babasına el öpmeye giderler.

Ölüm
Alevi- Bektaşi geleneğinde ölüm kavramı yerine kullanılan "Hakka yürümek, göçmek," deyimlerine bölgede de rastlamaktayız.
…her an ölümü beklenen insanların durumuna cana koyulmak denmektedir.
Hasta kanepe ya da somya gibi yüksek bir yerde yatıyor ise yere döşek serilir ve oraya yatırılır ki toprak ruhu daha rahat çekebilsin.

…hastanın çok can çekişmemesi ve acı çekmemesi için hastanın üzerindeki gömleği çıkartılır. Daha sonra bu gömlek çevredeki türbelerden birine bırakılır. İnanışa göre eğer bırakılan gömlek üç gün içinde kendiliğinden büzülür ve toplanırsa hasta iyi olur (s. 327).

Ölünün üzeri çarşaf ile örtülerek oda hemen boşaltılıp hak döşeği ya da rahat döşeği hazırlanır.
Ayakları da gerilerek yukarı kalkamasın diye başparmaklarından birbirine bağlanır.

Ölüm olayının gerçekleştiği evde helva yapılarak, ölünün yastığının yanına konur ki; bu helvanın kokusunu hisseden melekler bir an önce gelsinler. Yapılan bu helva kesinlikle yenmez ve bir süre sonara ayak basılmayan bir yere dökülür.
Ölünün yanında hapşırılması iyi değildir, bu kişinin gömleğinin yakası yırtılır.
Ölümün gerçekleştiği odada üç gün boyunca mum ya da ışık yanık kalır.
Ölen kişi bayan ise ellerine, genç ise el ve ayaklarına kına yakılır.
Ölünün kefen bağları çözülmese o sene yağmur yağmaz.

Cıngıllı adı verilen büyük bakır kazanlarda cenazenin yıkanacağı su hazırlanır. Bu suya cenaze suyu denir. Cenaze suyunun maddi ve manevi kirleri arıtacağı inancı vardır ve bu suyun bulunduğu kazanlara el sokulmaz.

Ölü ılık suyla yıkanırken Allah- Muhammed- Ali anılır
Yıkama işlemi bittikten sonra cenazenin, varsa musahibinden başlayıp, yakınları, eşi, dostu cenazeye hakkını helal et" diyerek helallik suyu dökerler.

(Ölü) tabuta yerleştirilir. Üzerine dağlardan toplanıp kurutulmuş güzel kokulu ot ve çiçeklerden serpilir (s. 328).

Cenaze tabuta konulduktan sonra yeni bir ölüm olmaması için yıkama kazanları ters çevrilir.

Alevi inancına göre ölen bir kişinin ahirette huzuru için dar'ı çekilir.
Ölünün yıkanması esnasında (…) dede huzurunda kurulan bir mecliste helallik alınır ve ölünün ahirete temiz gitmesi temenni edilir.
Dar duası bittikten sonra cenaze defnedilir. Cenaze defnedildikten sonra mezarlıktan dağılınca dardan indirme (dar çekilme) ayini gerçekleştirilir. Dar çekilme ayinine çok önem verilmektedir. Dardakiler secdeye giderek
niyaz ederler ve diz üstü otururlar. Önce onlardan, sonra ölüden helallik alınır. Helallik aldıktan sonra okunan dua ve gülbanglarla dar çekme işlemi biter. Dar çekilme ayini sayesinde ölenin yakınları ölen kimsenin borçlarını ödeyerek, geride kalanlarla helalleşmesi ve ölenin mezarında rahat etmesini sağlamayı amaçlamaktadırlar.
Ölen kişinin ardından, istenilen bir zamanda da dar kurbanı adı verilen, bir cem töreni yapılır. Ölen kişinin kurbanın kesildiği ana kadar mezarında ayakta durduğuna inanılır. Bu kurbanın kesilmesinden sonra, yerine yatar. Yani böylelikle dardan, sıkıntıdan kurtulmuş olur. O yüzden, bu kurban çok geciktirmeden kesilir (s. 329).

Mezarlıktakilere ölünün ruhu için lokma dağıtılır. Lokma genelde tatlı türü bisküvi ya da lokumdur. Erkekler cenazeyi defnederken kadınlarda ağıt yakar ve kömbe adlı bir çeşit çöreği yapıp cenazeye gelenlere ölenin hayrına ikram ederler.

Genellikle arefe günü ve bayram namazlarından sonra mezar ziyaretlerine gidilmektedir. Bu ziyaretler ikindi vaktine kadar bitirilmeli ve bu vakitten sonra mezarlığa gidilmemelidir.

Ölen birisini rüyasında gören kimse “ölü benden ekmek istiyor" diye Cuma akşamı ölü evine giderek Kur'an-ı Kerim okutur (s. 330).

---
İpek, Yasin. (2011), “Samsun ve Çevresindeki Alevilerin Hayatın Safhalarıyla ilgili İnanış ve Uygulamaları,” Samsun Sempozyumu 13-16 Ekim Samsun, Bildiriler Kitabı, Cilt: 2, s. 319-331, Samsun 2012


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder