18 Mart 2018 Pazar

Çarşamba Halk Türküleri ve Oyun Havalarının Söz ve Müziklerinin Oluşumda Yöre Halkının Etkisi


Aytek Ersan - Çarşamba Halk Türküleri ve Oyun Havalarının Söz ve Müziklerinin Oluşumda Yöre Halkının Etkisi

Çarşamba halkı, yerel müziğini önceleri köylük mekânlarda, bahçelerde, çiftliklerde seyrek gruplar halinde icra etmekteydi. Cumhuriyet döneminde müzik; daha ziyade esnaf çevresinde, yörede ilk ve en çok tercih edilen çalgı olan bağlama ile gelişme kaydetmiş ve günümüze ulaşabilen ezgiler bağlama perdelerinde hayat bulmuştur.
Yörede eşlik çalgıları çoğunlukla bağlama, davul ve daha ziyade orta kaba zurnadır. Cura, divan, tambura, kabak kemane ve kaval farklı dönemlerde renk saz olarak kullanılmaktadır (s. 510).

Âşık Edebiyatı nazım biçimlerinden olan koşma genelde lirik konularda yazılır.

Bir müzik eserinin başından sonuna kadar geçen zamanı, muntazam aralıklarla tekrar eden sayı gruplarına karşılık gelen usul terimi, Türk Halk Müziği'nde ana usuller (2, 3, 4 zamanlılar), birleşik usuller (5, 6, 7, 8, 9 zamanlılar) ve karma usuller (10 ve daha yukarı zamanlılar) olmak üzere üç ana başlıkta incelenebilir.

…halk müziğinde; makam terimine karşılık, kimi zaman otantik ve halka daha yakın olduğundan ayak terimi kullanılmaktadır.

Çarşambayı Sel Aldı
Çarşamba'yı Sel Aldı Rivayeti Çeviker tarafından hikâye edilmiştir (Çeviker, T. (1992), "Çarşamba Kitabı-I", İstanbul: İris Yayınları: 176).
“Ahmet, Abdal Deresi'nin kıyısında yerleşmiş yoksul köy ailelerinden birinin oğluydu. Baharla birlikte yıllarca süren- kara sevdası karşılık bulmuş, Melek, kalbini açmıştı. Kısa zamanda yüzük takıp, nişanlandılar.
Ahmet, yapraklar sararmaya durduğunda orduya yollandı; Melek ise gözyaşlarıyla başbaşa kaldı. Ağa oğlu Mehmet Ali, Melek'e göz koydu. Ahmet'in arkadaşları, ne kadar uyardılarsa kâr etmedi. Melek, reddetti Mehmet Ali'yi. Bunun üzerine ağa oğlu adamlarıyla Melek'i dağa kaldırdı. Kötü haberi kuşlar uçurdu Ahmet'e... Kısa günde uçageldi aşkın delikanlısı. Kuşandı atını, silahını; arkadaşlarıyla düştü yollara yollara. Dağ tepe demedi, gece gündüz Melek'i aradı.
"Meleeek... Meleeek..." diye çağıra çağıra sesi uçtu.
Önce bir çakal yağmuru uç verdi. Sonra şimşek, şimşek içinden çıktı; çatırdadı koca gökyüzü. Işınlar, sonsuz yeşil ovayı renkten renge soktu... Ne yağmur, ne silinen izler aşkın atlılarını durduramadı (s. 511).
Tufan ikinci kez yaşanıyordu sanki.
Yağmur Yeşilırmak'ı boğuverdi. O uçsuz bucaksız ova kaynayarak akan bir göle dönüştü. Caniklerden aşağılara doğru bir çığ gibi önüne kattığı her şeyi sürükledi sel... Evler, insanlar, bebe beşikleri, hayvanlar, öküz arabaları, ağaçlar, büyük küçük kayıklar Çaltı Burnu'na doğru sürükleniyordu...
Birden duruverdi yağmur. Güneşle parladı yeşil cenneti. Usul usul bir gökkuşağı belirdi... Sular, günbegün çekildi... Çekildikçe hayat yeniden kurulmaya başladı... Yaralar sarılıyor, evler onarılıyordu...
Abdal Deresi'nin Yeşilırmak'a katılmak üzere döküldüğü yamanın başında ahali toplanmaya başladı. Derenin eğimle indiği yamanın dibinde, büyük bir kaya parçası vardı; onun üstünde ise iki insan. Melek ile Ahmet'ti onlar. El ele tutuşmuş, sırtüstü öylece yatıyorlardı. Ahali, sel acısını unutmuş, onlarla yanıyordu...
Hüzün, yerini gözyaşına bıraktı... Taş, yedi yerinden yarıldı ve her birinden bir servi boyu su fışkırmaya başladı.
Bu hazin aşka doğa gözyaşı döküyordu.
Ahali, şaşkınlığın ardından, dualar okumaya başladı. Dualar, içten mırıltılara, yüzyıllardır can alan sellerle örselenmiş insanların acısını dile getiren dizelere dönüştü...
İşte rivayet ol rivayet... Derler ve hikâye ederler ki, Çarşamba'yı Sel Aldı türküsü bu acı mırıltılardan doğdu.
Yedi yerinden su fışkıran kayanın olduğu yerde bir su değirmeni kuruldu. Ve o yöre o gün bugündür Değirmenbaşı olarak anıldı. Çınar ağaçlarının gölgelediği ahşap değirmenin yedi taşı vardı. Yedi oluğuna su veren set üzerinden yedi kez yürümek, sağ ve sol omuz üzerinden yedişer kez su atmak uğur sayıldı. Her Hıdrellezde bu yaşandı. 1970'lere, değirmenin yıkımına değin bu gelenek sürdü (s. 512-513).”

Çarşambayı Sel Aldı türküsü nazım biçimi olarak kavuştakları mani biçiminde olan türkülerdendir. 4/4'lük seyriyle 4 zamanlı ana usul tipindedir. Garip ayağındadır. Türkünün 5/4'lük ölçülerinin kaynağı hakkında müzik insanlarınca net bir bilgi aktarılamamışsa da çeşitli görüşler mevcuttur. 5/4'lük ölçülerin yörede günümüzde bilinmeyen kayıp bir oyun havasından ortaya çıktığı ihtimali üzerinde durulmaktadır.
Türkü içerisinde sevdayı, kadere küsmeyi, sevip de alamama duygusunu barındıran ve coğrafi etkinin açıkça hissedildiği bir eserdir (s. 514).

Çarşamba Dedikleri
Eserin neredeyse tamamı, tüm sözleriyle Çarşambayı Sel Aldı türküsü ayağıyla söylenebilmektedir.
2/4'lük seyriyle 2 zamanlı ana usul tipindedir. Kerem ayağındadır.

Sarmaşık Bülbülleri
Türkünün ortaya çıkma nedeni 2. dörtlükte geçen ‘Yeni yolun tozları' cümlesinde gizlidir.
Türkünün, Samsun'u Çarşamba'ya bağlayacak karayolunun yapımı sırasında Çarşambalı işçilerin ağır çalışma şartları altında kendilerini motive etmek amacıyla meydana getirildiği, yol çalışmalarına bizzat şahit olan kimselerce aktarılmaktadır (s. 515).

4/4'lük seyriyle 4 zamanlı ana usul tipindedir. Garip ayağındadır.

Ata Binmiş Gidiyor (Zöhre)
2/4'lük seyriyle 2 zamanlı ana usul tipindedir. Kerem ayağındadır.

Sular Durulur Derler
Yörenin en neşeli türkülerindendir.
Türkünün sözlerine bakıldığında suyun, halkın üzerinde ne kadar fazla bir iz bıraktığı görülmektedir.
2/4'lük seyriyle 2 zamanlı ana usul tipindedir. Garip ayağındadır.

Gel Gidelim Gidelim
4/4'lük seyriyle 4 zamanlı ana usul tipindedir. Garip ayağındadır.

Evlerinin Önü Bir Büyük Orman
…rivayete göre; Bilal Ayvacık'ta yaşayan bir gençtir. Çarşamba'ya gelmek için atı üstünde yola çıktığı bir gün bugünkü Sefalı köyü civarında durdurulur. Onu durduran kişi, Bilal'den çizmelerini parlattığı ve yöre halkınca yağdanlık olarak bilinen eşyayı ister. Yağdanlığını vermek istemeyen Bilal, kendisini durduran kişi tarafından öldürülür. Civar köylere yabancı bir kimse olmasından dolayı, mezarlık yerine yol kenarında bir yere gömülür. Bilal'in gömülü olduğuna inanılan yer bugün Çarşamba-Ayvacık karayolu üzerinde Yenikışla Köyü'ne ayrılan yolun hemen bitişiğindedir. Mevkii yıllardır 'tekmezar' olarak bilinmektedir ve ulaşımda kullanılan bir durak ismi haline gelmiştir. Rivayet ve Bilal ismi yöre halkınca doğrulanmaktadır.
…diğer rivayete göre; Seyit Bilal bugün Sarıcalı Mahallesi olarak bilinen bölgede yaşayan mert, yiğit ve güçlü bir delikanlıdır. Karakteri, Çolak Mustafa tarafından kıskanıldığı için bıçaklanarak öldürülmüş ve kimsesizler/garipler mezarlığına defnedilmiştir. Söz konusu mezarlık günümüzde bulunmamakta olup, günümüzdeki yeri Sarıcalı Mahallesi Hasanlı Sokak 2. Çıkmaz civarıdır. Bu rivayeti doğrulayan kişi sayısı azdır (s. 519).

9/8'lik seyriyle 9 zamanlı birleşik usul tipindedir. Garip ayağındadır.

Oyun Havaları
Çarşamba Çiftetellisi: Düğünlerde yoğun olarak çalınır (Nota 8). Türü karşılamadır. Eğlencelik bir oyundur.

…oyunda övünme, yerme, kıskandırma gibi temaların işlendiğini ve kuralsız olduğunu belirtmiştir. 2/4'lük seyriyle 2 zamanlı ana usul tipindedir. Garip ayağındadır.
Sağır Perde: Adının hasat zamanı kağnı arabasına ait yörede mazı olarak adlandırılan iki tekerleği birbirine bağlayan akşamın, arabanın ilerlerken tekerlekle arasında oluşan sürtünmeden dolayı çıkan sesten etkilenilerek ortaya çıktığı rivayet edilmektedir.
…yörede gelin-kaynana oyunu olarak da bilinir. Türü karşılamadır (s. 522).

4/4'lük seyriyle 4 zamanlı ana usul tipindedir. Garip ayağındadır.

Oyun Havası: Yöre düğünlerinde nadiren çalınır. 2/4'lük seyriyle 2 zamanlı ana usul tipindedir. Garip ayağındadır.

Metelik: Eski zamanlardaki maddi yetersizliklerden dolayı bu isim ile bilindiği rivayet edilmiştir. 2/4'lük seyriyle 2 zamanlı ana usul tipindedir. Kerem ayağındadır (s. 525).

Kabaceviz: Samsun karakteristik özelliğini barındıran sayılı oyunlardandır. Eğlencelik bir oyundur ve oyuna nadiren görülen ayak atımı ile başlanır. Turu halaydır (s. 526).
9/8'lik seyriyle 9 zamanlı birleşik usul tipindedir. Kerem ve misket ayağındadır

---
Ersan, Aytek. (2011), “Çarşamba Halk Türküleri ve Oyun Havalarının Söz ve Müziklerinin Oluşumda Yöre Halkının Etkisi,” Samsun Sempozyumu 13-16 Ekim Samsun, Bildiriler Kitabı, Cilt: 2, s. 509-532, Samsun 2012

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder