Sevda
Gülakan Kaman - Baykuş Kelimesi ve Baykuşla İlgili İnançlar Üzerine
İnsanların uçmasına imrendiği yetenekleriyle kuşlar,
İnsan, kuşlardan bazılarını uğurlu, bazılarını uğursuz
saymıştır.
İnsanların kuşlara isim takmasında, yaptığı benzetmelerde ya
da kuşlarla inançlarında; kuşun öterken çıkardığı ses, tüylerinin şekli ve
rengi, büyüklüğü veya küçüklüğü yani her türlü fiziksel özelliği, beslenme
biçimi, evcil ya da yabani oluşu, yaşadığı yer etkili olmuştur.
Baykuşun Yunan mitolojisinde “Athena kuşu” olarak uğur
simgesi sayıldığı görülmektedir.
Athena’nın sembollerinden mızrak savaşı, zeytin dalı barışı;
baykuş da bilgeliği temsil eder.
Athena, Romalılar tarafından Minerva olarak benimsenmiştir.
Bu tanrıça, aklın ve zekânın cesaret üstündeki etkisini
temsil etmekte
Baykuş Roma’da uğursuzluk ve yıkım sembolüdür.
Ortaçağ Avrupası’nda ise baykuş cadılıkla ve uğursuzlukla
ilişkilendirilmiştir. Avrupa ve Amerika folklorunda kötü alınyazısı ve ölüm
diye anlam kazanmıştır. İskoçlar baykuşu gündüz görünce bir uğursuzluğun
yaklaştığına inanıp ürktükleri bilinmektedir.
Baykuş, eski Mısırlılarda ve Hintlilerde ölüm kuşudur.
Çinlilerde baykuş görmek felakete alâmettir
Baykuşun genellikle karanlıkta ve mezarlıklarda dolaşması
ise karanlıkta keskin bir görüye yani görünmeyeni görmeye ilişkin yeteneğinden
ve ölülerin ruhlarına karanlıkta rehberlik etmesine bağlanmıştır.
Amerika’nın her yerinde baykuş ötüşü kötü yazı ve ölüm
habercisi olarak yorumlanmaktadır.
Câhiliye Arapları, katili bulunmayıp, kısas olunmayan bir
maktulün ruhunun, baykuş suretine girerek geceleri geleceğine ve baykuşun “
“Beni sulayınız, beni sulayınız!..” diye öttüğüne, katili bulunup, kısas olunca
uçup gittiğine inanmışlardır.
Mütercim Asım Efendi “cugd” maddesinde baykuşun İslam
kültüründe karganın düşmanı olduğu ve uğursuz görüldüğünü şöyle nakleder:
“Kuşlar toplanıp baykuşu kendilerine hükümdar olarak seçmiş, sonra da kargayla
görüşüp onun da düşüncesini almak istemişler, ancak karga sert bir dille geri
çevirmiş ve ‘onun alçak yaratılışlı adi bir yaratık olduğunu, hükümdarlığa
yaraşmayacağını’ söylemiş.” Bir başka rivayete göre ise bir peçeli baykuş, Hz.
Süleyman’ın yanına gelip selam vermiş, Hz. Süleyman selamını almıştır. Sonra
aralarında geçen konuşma sonunda Hz. Süleyman (a.s.) şöyle buyurmuştur: “Kuşlar
içinde insanoğluna bu kadar güzel nasihat eden ve bundan daha şefkatli olanı
yoktur. Cahillerin ondan nefret etmeleri, onu uğursuz saymaları ne acayip
şeydir!” Tasavvufta ise baykuş sûfilerin uzleti seçmesini simgeler. Eski İran
rivayetlerinde genel inanışın tersine baykuş, son derece uğurlu ve sevilen bir
yaratık olarak görülmüştür.
Ortaçağ Avrupası’nda baykuş çorbasının öksürüğü kestiğine
inanılmıştır.
Hintliler insanın baykuş gözünü yerse geceleri de
(karanlıkta) görebileceğine inanmışlardır.
Kızılderililer de baykuşun şifa gücü olduğuna inanmışlar,
bunun yanı sıra kötü ruhlardan korunmak için üstlerinde baykuş tüyü
taşımışlardır.
Aborjinlerin kültüründe ise baykuşun, sırların habercisi ve
şifacıların refakatçisi olduğu kabul edilmiştir.
Kazak Türklerinin baykuş soyundan geldiklerine inandıkları
görülmektedir.
Kazak Kirei boyunun kollarından biri hayvan- ata olarak
sayesinde Samabet’in o güne kadar kısır olan karısı Söksur’un iki oğlan
doğurduğu bir baykuşu kabul etmişlerdir.
Şaman giysilerinde ve başlıklarında kartal ve baykuş
pençeleri kullanılmıştır.
Tatarlar alacabaykuşlara büyük bir saygı gösterir…
…yirmi dört Oğuz Türk boyu sıralanırken her dört boy için
bir kuş ongon olarak belirlenmiştir
Baykuş (ügi) ise Bayat boyunun simgesidir.
Avarlarda ve Kumuklarda, baykuş konan damdan ölü çıkacağı
inancı hakimdir. Gagauzlarda baykuş ölüm habercisi olarak bilinir. Baykuşun
gece ağlaması, baykuşun bulunduğu evden ölü çıkacağı olarak yorumlanır.
Makedonya Türklerinde Anadolu’da olduğu gibi baykuşun çatıya
konup ötmesi, köpeklerin ulumaları, horozların zamansız ötmeleri ölüm habercisi
sayılmaktadır.
Bayır Bucak Türklerinde tavuğun horoz gibi ötmesi, köpeğin
uluması, evin çatısına baykuş konması, ölüm alameti olarak algılanır.
Suriye’de Yayladağı yöresi Türkmenlerinde baykuş ötmesi,
yıldız kayması, kişinin kalbine doğması ölüm habercisi sayılır.
Hazara Türklerinde yarasa, tilki, baykuş gibi hayvanlar
uğursuz sayılır.
Bir Kalmuk söylencesine göre ak bir baykuş, bir gün Cengiz
Han’ın hayatını kurtarmıştır…
Kıbrıs Türkleri ise baykuşun ötüşünü iyi ya da kötü haber
geleceği biçiminde yorumlamaktadırlar.
Hititlerden günümüze gelmiş Anadolu uluslarında baykuş
uğursuz sayılır.
Anadolu’da bir evin damına tünediğinde o evde ölü çıkacağına
yahut evin yıkılacağına dair görüşler vardır.
Anadolu’da baykuş sesini duyan kişinin, genellikle ona yem
ve benzeri yiyecekler attığında "Al götür nasibini, bizden başka nasip
isteme!" dediği, daha sonra da elini çevresinde bulunan sert bir zemine
vurarak: "Evlerden ırak olsun!" ifadelerini kullandığı
belirtilmektedir.
Karağaç dalinda
Bayguşlar bağıruyi
Domuz gocan ölecek
Eceli çağıruyi
(Eyuboğlu, (Anadolu İnançları Anadolu Mitologisi, Geçit
Kitabevi, 1998: 119)
Anadolu ağızlarında baykuşa karşılık söylenen döleli, dölehli,
dövlet guşu, dövletli, dövlet guşu, hayırlı kuş, muratkuşu, muratçık, ulukuş,
gibi isimler baykuşun kutsallığına, bilgeliğine, hayırlı kuş olduğuna
inanıldığının da bir göstergesidir.
Bununla birlikte Anadolu’da “Evin dağılsın!” anlamına gelen
“Evinde baykuş tünesin!” ya da “Evinde baykuş ötsün!” bedduaları da mevcuttur.
Baykuşun da diğer kuşlar gibi türleri (136 tür) vardır.
Bazı lehçelerde ükü küçük türden baykuşlar için
söylenmiştir. Normal baykuşlar için de ükü-yapalak denir ve av için kullanılanlar
daha çok küçük cinsten baykuşlardır. Kırgızlar ükü ’ye puhu kuşu, mıkıy-ükü ’ye
baykuş, kırgıy-ükü ’ye atmaca baykuş derlermiş. Anadolu’da da ügü daha çok
büyük baykuş, puhu kuşuna denmiştir.
…
Orta Türkçe döneminde baykuş a karşılık olarak kullanılan
kelimelerden biri de yapāķulaķ ’tır.
Radlov, Räsänen, Samoyloviç’in de desteklediği görüşe göre
kelime bay+kuş biçiminde oluşmuştur.
Radlov kelimenin kökeninin İran dillerinden olduğunu söyler
Roux, baykuş ile bayat (zengin anlamındaki bay sözcüğünün –t
ile yapılan çoğulu) arasında bir ilişki olduğu yadsınamayacağını belirtmiştir.
Neticede Eski Türkçeden beri var olan zengin, güçlü
anlamlarına gelen bay ile Türkçe kökenli kuş kelimelerinin birleşmesinden
doğduğu görüşü daha yaygındır.
Baykuşa verilmiş isimlere bakıldığında bir kısmının dış
görünüşe dayandırılarak yapılan benzetmelerle (altınbaş, altunbaş vb.), bir
kısmının halk inancı ile (döleri, dölehli, dövlet guşu, murat kuşu, hayırlı kuş
vb.), bir kısmının da baykuşun çıkardığı sesin yansıması olarak (poğuç, puhu,
vikvikviyan vb.) oluşturulduğu görülmektedir.
...
Turkish Studies, Cilt: 10, Sayı: 8, Bahar 2015, (s. 1137-1154)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder