17 Haziran 2020 Çarşamba

Hermann Hesse - Bozkırkurdu / Sesli Kitap

Sesli kayıt şu linkte: https://www.youtube.com/watch?v=podeBBWasG0&list=PLBCjrAT-FHTrABiWt6BuP8rPXXio8Ua_i



Hermann Hesse - Bozkırkurdu

Harry Haller'in Notları
Yalnızca kaçıklar için
Günler nasıl geçip giderse o gün de öylece geçip gitmişti.

…yersiz yurtsuz ben Bozkırkurdu, küçük burjuva dünyasından nefret eden ben yalnız insan, her vakit gerçek burjuva evlerinde kalıyorum…

Yazıklanılacak bir şey yoktu, geçip gitmiş hiçbir şeye yazıklanmamak gerekiyordu. Yazıklanılacak tek şey şimdi'ydi, bugün'dü, yitirdiğim, sadece edilgen bir tutumla katlandığım, bana ne armağanlar sunmuş, ne beni fazla sarsmış bu sayısız saatler ve günlerdi.

Ne bir tiyatroda ne de bir sinemada uzun süre oturmaya katlanabiliyorum…

…benim o şenlikli saatlerimde yaşadıklarımı, benim için haz, yaşantı, cazibe ve huşu sayılan şeyleri dünya bilemedin sanat yapıtlarından tanıyor, sanat yapıtlarında arayıp seviyor onları.

Sihirli Tiyatro
Herkes giremez
- herkes için değil

Ah şimdi bir dostum olsaydı…
Düşüne düşüne yürüyordum. Hayır, oda müziği de, bir dost da ille gerekli değildi, bir dost sıcaklığının gerçekleşmeyecek özlemiyle kendi kendimi kahredip durmam gülünçtü. Yalnızlık bağımsızlıktır, yalnızlığı arzulamış, uzun yıllar içinde onu ele geçirmiştim. Soğuktu bu yalnızlık, orası öyle, ama sessizdi, yıldızların içinde dolanıp durduğu uzay gibi harikulade sessiz ve büyük.

BOZKIRKURDU ÜZERİNE İNCELEME
Yalnızca kaçıklar için
Bir zaman Bozkırkurdu takma adıyla Harry isminde biri vardı.
Hayli zeki bir adamdı. Öğrenemediği tek şey, kendi kendisinden ve yaşamından memnunluk duymaktı, bunun üstesinden gelememişti bir türlü.

Bozkırkurdunun biri kurt, biri insan, iki kişiliği vardı; bu, yazgısıydı onun (s. 40).

…kurt gibi duyup hissederek yaşadığında içindeki insan hep pusuya yatıp kurdun davranışlarını izliyor, değerlendirip yargılıyordu. İnsan gibi yaşadığı zamanlarda da kurt ona aynı şeyi yapıyordu. Diyelim ki insan kimliğinde Harry'nin parlak bir düşünce geldi aklına ya da gönlünde ince ve soylu bir duygu uyandı ya da iyi bir iş yapacak oldu, içindeki kurt hemen dişlerini gösterip sırıtıyor, onun sergilediği soylu tiyatronun bir bozkır hayvanında, yani bir kurtta ne kadar gülünç kaçtığını acı acı alay ederek belirtiyordu…

En mutsuz yaşamda bile yıldızın parladığı anlar, kum ve çakıl taşlan arasında küçük çiçeklerin açtığı anlar vardır. Bozkırkurdu'nda da işte böyleydi durum.

Harry herkes gibi bir bütün olarak sevilmek istiyor…

Her insan başkalarında rastlanmayan özelliklerle, başkalarında rastlanmayan nişanlarla donatılmıştır…

Güç insanını güç yıkar, para insanını para; köle ruhlu insanı başkalarına kulluk etme, zevk insanını zevk çökertir. Bozkırkurdu'nu da bağımsızlığı yıkmıştı.
…yalnızlık ve bağımsızlık, isteği ve amacı olma özelliğini yitirmiş, onun yazgısına ve mahkûmiyetine dönüşmüştü.

Bir başka özellik de, onun kendi canına kıyanlar arasında yer almasıydı.
Darda kaldı mı başvuracağı bir çıkış yolunun önünde sürekli açık beklediği düşüncesiyle içli dışlı oluşu kendisine güç vermiş, bir merak duygusu kendisini acı ve sıkıntıları yaşamaya yöneltmişti.

Sonunda, yaklaşık kırk yedi yaşındayken, mizah havasından yoksun sayılmayıp sık sık yüzünü güldüren parlak bir düşünce gelmişti aklına: Ellinci doğum gününü, intihara yeşil ışık yakacağı gün olarak saptamıştı.

Bozkırkurdu, kendi düşüncesine göre burjuva dünyasının tümüyle dışında bulunmaktaydı, çünkü ne bir aile yaşamı vardı ne de toplumsal bir hırsın sahibiydi (s. 48).

…mizah, bir tek odur ki olanaksızın üstesinden gelir,

"Bozkırkurdu" da bir kuruntudur.
Yazgısını kendisi için daha anlaşılır kılmak üzere kurt ve insan, içgüdü ve us diye ikili bir ayrıma başvurması, Harry'nin işi çok kaba bir şekilde basite indirgemesidir…

…çok aydın biri olmasına karşın ancak ikiye kadar sayabilen ilkel biri gibi…

İnsanların "insan" kavramından anladıkları, her zaman, geçici nitelik taşıyan bir burjuva geleneğidir. Alabildiğine kaba kimi içgüdüler bu gelenekte yadsınıp yasaklanır; biraz bilinç, biraz karakter sahibi olması ve hayvansılığından sıyrılması beklenir insandan.

Beden olarak her insan tektir, ruh olarak asla.

Göğüs, beden her zaman tektir, içinde barınan ruhlar ise iki ya da beş değil, sayılamayacak kadar çoktur; insan yüz zardan oluşmuş bir soğana, pek çok iplikten dokunmuş bir kumaşa benzer (s. 57).

Hiç değilse bizim Bozkırkurdu kendi içinde o Faust ikiliğini keşfetmiştir; bedeninin bütünlüğünün bir ruh bütünlüğü içermediğini, kendisinin, olsa olsa, bütünlük idealine giden çok uzun ve zahmetli yolun üzerinde bulunduğunu saptamıştır. Ya içindeki kurdu yenip tümüyle insan olmak ya da insanı gözden çıkarıp hiç değilse kurt olarak bütünlüğe sahip bir hayat yaşamak ister (s. 59).

…ölümden müthiş korkuyor, ama başka çare de göremiyordum; tiksinti, acı ve umarsızlık dört bir yanımda dağ gibi yığılmış duruyordu, beni cezbedecek hiçbir şey kalmamıştı artık, beni sevindirecek, bana umut verecek hiçbir şey…

…yeterince yaşamaya baktım ben, ama para etmedi. İnsanın kendini asması belki zordur, bilmiyorum. Ama yaşamak çok, çok daha zor!

Sana bir sır vereyim mi, ciddilik zamana aşırı değer verilmesinden kaynaklanır (s. 93).
…sonsuzluk dediğimiz yalnızca bir an'dır, bir şakanın yer alacağı kadar uzun bir süre yani.

…kadın, aslında kendisi bir şey sormadan, yaşamıma ve düşüncelerime ilişkin bazı şeyleri öğrendi benden, erkeklerin acayipliklerine karşı akıllı kadınların o pek ciddiye almayan saygılı ve annemsi yaklaşımıyla kulak verip beni dinledi.

Uğraşıp didinmelerinin başarısız kalacağını bilmekle yaşamın sığ ve aptalca nitelik kazanmaz. İyi bir şey, ideal bir şey uğruna savaşıp amacına ulaşacağını sanman hayatını daha çok sığlaştırır Harry (s. 114).

Sana dans etmeyi, oyun oynamayı ve gülümsemeyi, ama yine de halinden memnun olmamayı öğreteceğim. Ben de senden düşünmeyi ve bilmeyi, ama yine de halimden memnun olmamayı öğreneceğim. Her ikimiz de şeytanın çocuklarıyız, farkında mısın?
Doğru, öyleyiz, şeytan us'tur, onun bahtsız çocukları da bizleriz. Doğadan kopuk, boşlukta asılı kaldık (s. 121).

…Pek sevimli bir kız, öyle de güzel dans ediyor ki. Nasıl olsa sen de ona gönlünü kaptırmış bulunuyorsun. Sanırım zahmetin boşa gitmeyecektir."
"Ah Hermine, böyle şeylere can atan biri değilim ben."
"İşte şimdi biraz yalan konuştun. Biliyorum çünkü, dünyanın bir köşesinde bir sevgilin var, kendisini altı ayda bir görüyorsun, sonra da kavga edip ayrılıyorsunuz. Bu acayip sevgiline vefasızlık etmek istemeyişin pek hoş, ama izninle bu ilişkine pek ciddi bir şey gözüyle bakamayacağım! Genel olarak sevgiyi korkunç ciddiye aldığın kuşkusu var içimde. Böyle davranabilirsin, dilediğin kadar kendi ideal bildiğin şekilde sevebilirsin, bu senin işin, bunda ben yokum (s. 122).

Alman ruhunda hiçbir ulusta rastlanmayan müzik hegemonyası kılığında bir anaerkillik ve doğaya bağımlılık egemendir.
Alman aydını söz'e ve us'a hep cephe almış, müzikle cilveleşmiştir.

Mutlu olmaktan memnun değilim ben, mutluluk için yaratılmış biri sayılmam. Benim yazgım değil bu,
…ne yalan söyleyeyim, pek mutsuzdum. Ama aptalca bir mutsuzluktu bu, kısır bir mutsuzluk.
…aptalca olmasaydı, ölümden o kadar korkmam gerekmezdi, oysa gerçekte özlediğim şeydi ölüm! Benim gereksindiğim, benim aradığım bir başka mutsuzluktur; tutkuyla acı çekmemi ve hazla ölmemi sağlayacak bir mutsuzluk (s. 142).

…her zaman da böyle olacak. Zaman ve dünya, para ve güç, küçük ve sığ insanların elinde bulunacak her zaman, asıl insanların elinde ise hiçbir şey. Yalnızca ölüm.
"Hepsi o kadar mı?"
"Hayır, ölümsüzlük ayrıca."

…insan bir yığın ruhtan, pek çok ben'den oluşur. Sözde bütünlüğünü dağıtıp parçalayarak kişiliği pek çok ben'e ayırmak delilik sayılır, bilim şizofreni diye niteler bunu.

Sevgi için nasıl öldürülür

Bir gün gelecek, ben'in parçalarıyla oynanan bu satranç oyununun daha iyi üstesinden gelecektim…

Der Steppenwolf
Türkçeleştiren: Kâmuran Şipal
Yapı Kredi Yayınları, 15. baskı: İstanbul, Ocak 2012 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder