25 Kasım 2013 Pazartesi

Hölderlin ve Şiirin Özü

Martin Heidegger – Hölderlin ve Şiirin Özü

(1) Şiir yazmak “bütün uğraşların en masumu”
(2 )Mülklerin en tehlikelisi dil bunun için verildi insana…
Kendisinin ne olduğuna tanıklık edebilsin diye…
(3) Çok şey öğrenmiştir insan…
(4) Fakat kalıcı olanı ozanlar kurar
(5) Erdemle dolu, yine de ozanca barınır insan bu yeryüzünde…

Şiirin özü için evrensel bir tanım gerekli.
Bunun için neden Hölderlin seçildi?
Diğerleri de aynı öze işaret etmişti ve fakat burada Höldelin’dir kılavuz.

Hölderlin’in özellikle şiirin özünü yazmak görevi ozanlık yazgısınca verildiği için, salt bunun için seçildi…

Yukarıdaki beş sözün belirgin düzeni ve onların iç bağlantısı, şiirin özünü gözler önüne getirecek.

1795 yılında annesine yazdığı bir mektupta şiir için bütün uğraşların en masumu diyor.

Şiir yazma, gösterişsiz gösterişsiz oyun kılığında çıkar ortaya
Kendi görüntüler dünyasını bağımsız olarak kurar
Şiir, suç yaratan kararların ciddiliğinden böylece kaçınmış olur
Bundan ötürü şiir zararsızdır (masumiyet)
Salt bir söyleme, konuşma olarak kaldığı müddetçe yararsızdır.
Gerçeği doğrudan kavrayan ve değiştiren eylem şiirde yoktur.
Şiir düş gibidir
Gerçeklik gibi değil
Sözlerle oynamadır
Eylemin ciddiliği yoktur
Zararsız ve de yararsızdır
Salt sözden daha az tehlikeli ne olabilir?

“Tanrıymış gibi buyurmak ve tamamlamak için…
Bundan ötürü dil, mülklerin en tehlikelisi verilmiştir insana, yaratarak, yok ederek ve batarak ve hep yaşayana sevgiliye ve anaya dönerek kendisinin ne olduğuna tanıklık etsin diye”
Hölderlin

“Uğraşların en masumu”nun alanı dil, “mülklerin en tehlikelisidir”
Dil kimin mülküdür?
O ne ölçüde mülklerin en tehlikelisidir?
O hangi anlamda gerçekten bir mülktür?

Dil; doğanın öbür varlıkları karşısında insanın kim olduğunu anlatan bir şiir…
“Ama kulübelerde barınır insan...”

Kimdir insan, ne olduğuna tanıklık etmesi gerekendir.
Peki, neye tanıklık edecektir insan, kendisinin yeryüzüne ait olduğuna.
Bu aitliğe tanıklık etme, bir dünyanın yaratılması ve yükselmesiyle ve yine bir dünyanın yıkılması ve batmasıyla olur.

İnsan varlığına tanıklık ve bununla insanın asıl tamamlanması karar özgürlüğüyle olur.
Bu özgürlük zorunluğu kavrar ve kendini üstün bir yükümlülüğün bağlarıyla bağlar.
Bütün varolanlara ait olmaya tanıklık, tarih olarak gerçekleşir.
Tarihin mümkün olabilmesi için de dil verilmiştir insana. Dil insanın mülklerinden biridir.

Mülklerin en tehlikelisidir.
Çünkü her şeyden önce tehlike olanağını yaratır.
Tehlike, var olanın varoluşu tehdididir. Ama insan ancak dil yoluyladır ki, açık olana açılır ve bu açık olan, var olan olarak, insanı varoluşunda sıkıntıya sokar, alevlendirir, var olmayan olarak da aldatır, düş kırıklığına uğratır onu.

Dil bildirmeye yarar.
Buna elverişli bir araç olarak mülktür o. Bu tanım özünün bir sonucunu gösterir ancak. Dil olan yerde dünya vardır.

Tarih, dünyanın ağır bastığı yerde vardır.
Dil nasıl gerçekleşir?
“Çok şey öğrenmiştir insan.
Göklülerden nicesini adlandırmıştır o.
Biz bir söyleşi olalı,
Ve birbirimizden işitebileli.”

“Biz bir söyleşi olalı”
Biz bir söyleşiyiz. İnsanın varlığı söz içre temellenmiştir.
Dil ancak söyleşi olarak özdendir.
Ne demektir söyleşi? Bir şey üstüne başkalarıyla konuşma eylemi.
Konuşma, bir araya gelme sürecini doğuruyor.

“Fakat kalıcı olan ozanlar kurar”
Sözle kurulan nedir?
Kalıcı olan.
Varlık hiçbir zaman var olan değildir.
Ozanın sözü yalnız özgürce verme anlamında kurma değildir. İnsan varoluşunu temeli üstüne sağlamca oturma anlamında da kurmadır.

Şiirin özü
Varlığın sözle kurulmasıdır.
“Erdem dolu, yine de ozanca barınır insan bu yeryüzünde”

“İnsan varoluşu” temelden ozancadır.
Şiir, tarihi taşıyan temeldir.

“İnsan varoluşunun temeli dilin sahiden bir gerçekleşmesi olan söyleşidir. Ama ilkel dil, varlığın kurulması olan dildir, şiirdir.
Dil / Şiir
Dilse mülklerin en tehlikelisidir. Şiir en tehlikeli iş oluyor böylece, aynı zamanda da bütün uğraşların en masumu.

Şiirin özü buradadır.
“O zorlu öğle, göğün ateşi ve insanların sessizliği doğadaki yaşamları, sınırları ve doygunlukları, sürekli kavramıştır beni ve kahramanlar için anlatıldığı gibi, ben de rahatça diyebilirim ki, beni Apollon vurdu”
“Uğraşının en büyük tehlike olduğunu göstermek için başka kanıt gerekir mi?
Her şeyi kendisi söylüyor, ozanın yazgısı.

“Vaktinde ayrılmalıdır ruha sözcülük eden”

Şiir oyuna benzer ama oyun değildir.
Oyun gerçekten insanları bir araya getirir.
Ve herkes kendini unutur orada, Oyunda
Buna karşın şiirde varoluşunun temeli üstünde bütünlenir insan
Şiirin özü en yüksek anlamda tarihseldir.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder