Hiçlik Üzerine ve Varlığın Anlamı Üzerine
Heidegger’e göre temel deneyim olan varoluşsal korkunun
altında yatan şey, kendi ölüme doğru varlığımızı kavramamızdır.
Dasein; kendini yokluğun içine bırakan varlık.
Eğer tanrı, tanrı ise yokluğu bilemez,
Çünkü varsayılır ki mutlak tüm hiçliği dışarıda bırakır.
Ancak sonlu ölümlü bir varlık hiçliği bilebilir.
Öyleyse ancak sonlu bir varlık ile ilişki içinde varlığın
kendisi açılabilir.
Türkçeleştiren: Nur Küçük
---
Graham Parkes – Ölüm ve Ayrılma
Montaigne, Zen, Heidegger ve diğerleri
Nietzsche’nin ender olarak söz ettiği; ölüm hakkındaki
düşüncelerinin mirasçılarından birisidir Heidegger.
Duyum ile ölüm arasında var olduğumuz ölçüde, varlığımız
zaman içerisine bir yayılmadır.
Ölüm, daha doğduğumuz an, dünyaya kendimizle birlikte
getirdiğimiz şeydir.
Ölümün en iyi yolu
Yaşamın en iyi yolu
---
Julian Young – Ölüm ve Asıllık
Düzene uyma baskısına boyun eğme kaygımız karşılık olarak
aldığımız ödüle dayanır: Baskıya teslim olmak dinginleştiricidir, çünkü kişinin
bir işlevi haline gelmekle kişi bir ben-kendi, bir birey olarak yaşayan
herkesin taşımak zorunda olduğu rahatsızlık verici bir ağırlığı üzerinden atar.
Bu ağırlık, der Heidegger, ölümdür.
Her bireyin değiştirilemez ölümlülüğü, öyleyse, en temel
betimlemesiyle, asılsız hayat ölümden bir kaçıştır.
Böylece ölüm bizi öte dünyaya değil hayata gönderir ve hayat
bizi ölüme değil ama ölümden uzağa gönderir.
Yaşayıp ölmek her şeyin doğasında vardır.
Ölüm için yaşamak -ölüm fetişizmi- hayatın bir yadsınmasıdır
ve ölümün yadsınmasından çok daha ciddidir.
Türkçeleştiren: Nur Küçük
Ölüm ve Felsefe
Editörler: Malpas & Solomon
İthaki Yayınları
Mart 2006
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder