25 Kasım 2013 Pazartesi

Martin Heidegger – Varlık ve Zaman - İdea

Heidegger – Varlık ve Zaman


Varlığın anlamı sorusunun somut olarak geliştirilmesi bu incelemenin amacıdır.

Varlık sorusunun zorunluluğu, yapısı ve önceliği
Varlık sorusunu açık biçimde tekrarlama zorunluluğu

Varlık sorusu günümüzde artık unutulmuştur.
Şöyle denilmektedir; Varlık, kavramların en temeli ve en boş olanıdır.
Bu yüzden Varlık kavramı, her türlü tanımlama girişimine direnmektedir. En tümeli olduğu için bu kavramın aslında tanımlanmaya da ihtiyacı yoktur.

Dolayısıyla söz konusu ön yargılara ilişkin tartışmayı varlığın anlamına ilişkin tartışmayı varlığın anlamına yönelik soruyu yeniden sorma zorunluluğunu aşikâr kılma noktasına kadar götürmekle yetinilecektir.
Bu konuda üç ön yargı bulunmaktadır.

1- Varlık, kavramların en tümelidir.
To on esti katholou malista panton
Varlık en tümel olandır.
Aristoteles, Metafizik, B4, 1001 a21

“Varlık anlayışı zaten varolanda kavradığımız her şeyde kapsanmış bulunmaktadır.”
Thomas Aquinas, Summa Thelogiae, II, 94 a2
Hâlbuki varlığın tümelliği, cins tümelliği değildir.
Çünkü varolanlar cins ve türlerine göre kavramsal biçimde ifade edildikleri zaman Varlık, varolanların en yüksek olanını sınırlandırmaz:
“Varlığın varolanların bir cins olması mümkün değildir.”
Airstoteles, Metafizik, B3, 998 b22

O halde Varlığın tümelliği, bütün cins niteliğindeki tümelleri aşmaktadır.

O halde varlığın tümelliği Ortaçağ ontolojisinin kullandığı terminolojiye göre Varlık, transcendens’tir (aşkın kavram).
Demek ki Varlık en tümel kavramdır dendiğinde bu onun hiçbir ek açıklamaya ihtiyaç duymayan en açık kavram olduğu anlamına gelmez aksine Varlık kavramı en karanlık olandır.

2- Varlık kavramı tanımlanamazdır.
Bu sonuç varlığın en yüksek tümel olmasından çıkarsanmaktadır.
Gerçekten de Varlık’ı, bir varolan olarak kavramak mümkün değildir.
Tanımsal açıdan Varlık, daha yüksek kavramlardan türetilemediği gibi daha alt kavramlarla da gösterilemez.
Varlık, varolan gibisinden bir şey değildir.

Varlığın tanımlanamaz oluşu, Varlığın anlamına ilişkin soruyu sormaktan bizi muaf kılmadığı gibi, aksine bizi bu soruyu sormaya çağırmaktadır.

3- Varlık, kavramların en kendiliğinden anlaşılanıdır.
Hep belirli bir Varlık anlayışı içinde yaşıyor olmamız ve Varlığın anlamının aynı zamanda hep karanlık içinde bulunuyor olması, esasen Varlık’ın anlamına ilişkin soruyu yeniden sorma zorunluluğunu kanıtlamaktadır.

Varlığa ilişkin sorunun formal yapısı
Yapılması gereken, Varlık’ın anlamına ilişkin soruyu formüle etmektir.
Her soru sorma bir aramadır.
Aranılan, aramaya önsel olarak yol göstermektedir.
Soru sormak, varolanı öyleliği ve neden, nasıllığıyla bilmek için aramak demektir.
Bilmek için aramak bir incelemeye dönüştüğünde, sorunun neye yönelik olduğu meydana çıkartılarak belirleniyor olmaktadır.
Her soru sorma, bir şeye ilişkin soru sormak demek olduğundan bir sorulana sahiptir.
Öte yandan bir şeye ilişkin her soru sorma, o şeye ilişkin soru sorma anlamına gelir, dolayısıyla soru sormaya, sorulanın yanı sıra sorgulama aittir.
Soru sorma bir arama olduğundan, aranılan, ona öncesel olarak yol göstermektedir.

Varlık’ın ne demek olduğunu bilmiyoruz.

Varlık’tır, yani bir varolanı varolan olarak belirleyendir.
Varolanın zaten hep bir şeye yönelik -olduğu- olarak anlaşıldığı şeydir.

Varlık sorusunun anlaşılması için birincil felsefi adım, muthos tina diageisthai yapmamak, yani hikâye anlatmamaktır.

Bir başka deyişle, varolan olarak varolanın menşeini başka bir varolana dayandırarak belirlemeye çalışmamaktır.

Dolayısıyla Varlık sorusunu çalışmak şu demektir:
Bir varolanın (soruyu soranın) kendi varlığı içinde şeffaf kılınması.

Varlığın anlamına ilişkin sorunun formülasyonunda esasen döngüsel kanıtlama diye bir şey olmaz.
Çünkü bu sorunun cevabı, çıkarsayıcı bir temellendirmeye yönelik değil, temelleri teşhir edici biçimde açığa çıkarmaya yöneliktir.

Varlık sorusunun ontolojik önceliği
Felsefi açıdan asli olan, sahih olarak tarihsel bakımdan varolanın tarihsellik noktasında yorumlanmasıdır.

Nitekim Kant’ın Saf Aklın Eleştirisi başlıklı eserinin müspet kazanımı da zaten onun bir bilgi kavramı olmasında değil, doğaya esasen neyin ait olduğunun ortaya çıkartılmasına yönelik atılan bir adım olmasındadır.
Kant’ın transendental mantığı, adı doğa olan inceleme sahasının a priori inceleniş mantığıdır.

Dolayısıyla Varlık sorusu; varolanları şu veya bu şekilde varolanlar olarak enine boyuna araştıran, bu sırada da hep belirli bir varlık anlayışı içinde hareket eden bilimlerin olanaklılığının a priori koşullarını amaçlamakla sınırlı olmayıp, özellikle antik bilimlerin öncesinde yatan ve onların temellerini atan ontolojilerin olanaklılık koşullarını inceler.

Varlık Sorusunun Ontik Önceliği
Dasein, öteki varolanlar arasında yer alan bir varolan değildir sadece.
Dasein’ın ontik olarak ayrıcalıklı oluşu, onun bir varolan olarak kendi varlığını icra ederken bizatihi kendi varlığını mesele etmesinden kaynaklanır.
Bir başka deyişle, bizatihi varlık anlayışına sahip olmak Dasein’ın bir varlık belirlenimidir.
Dasein’ın ontik ayrıcalığı, onun ontolojik olmasında yatar.

Dasein’ın şu veya bu şekilde davranış gösterebildiği ve bir şekilde her daim belirli bir davranış içinde bulunduğu varlığına “varoluş” diyoruz.

Dasein kendini daima kendi varoluşundan hareketle anlar.
Yani kendisine özgü olanı bizatihi kendi olmak ya da olmamak olanağıyla.

Dasein bütün ontolojilerin ondan neşet ettiği/edeceği fundamental ontoloji existensiyal çözümlemesinde aranmalıdır.

Dasein’ın ontolojik çözümlemesi esasen fundamental ontolojinin ta kendisidir.
Hatta Dasein, Varlık’ı bakımından önceleyici olarak soruşturulacak olan varolan işlevini  görmektedir. 

Varlık sorusunun çalışılmasındaki çifte görev
İncelemenin yöntem ve planı
Dasein ontik anlamda kendisine en yakın, ontolojik anlamda en uzak olandır.
Ama ön ontolojik anlamda o kendisine yabancı değildir.

O halde Varlık’a ilişkin soruda, Dasein çözümlemesi baş gereklilik olmalıdır.

Adına Dasein dediğimiz söz konusu varolanın varlığının anlamının zamansallık olduğu gösterilecektir.
Dasein’ı zamansallık olarak yorumladığımızda, esasen Varlık’ın anlamına ilişkin rehber sorumza henüz bir cevap vermiş olmuyoruz.
Burada yapılan, o cevabın kazanılabilmesi için gerekli zeminin hazırlanmasıdır.

Zaman, hem bizatihi varlığı anlayan Dasein’ın varlığı olarak, hem de varlık anlayışının ufku olarak zamansallıktan hareketle asli biçimde açığa çıkarılmalıdır.

Ontoloji Tarihini Yıkma Ödevi
Dasein’ın varlığı, anlamını zamansallıkta bulmaktadır.
Nitekim zamansallık, Dasein’ın zaman içinde varolan olup olmadığından, zaman içinde nasıl varolduğundan başka bizatihi Dasein’ın bir zamansal varlık minvali olan tarihselliğinin de olanak koşuludur.

Tarihsellik, bizatihi Dasein’ın Varlık konstitüsyonu olan yaşanılmışlık demektir.

Dasein’ın kendi geçmişi (ve b her zaman kendi neslinin geçmişi demektir) onu takip etmez, aksine hep onun öncesinden gider.

Dasein, içinde var olduğu dünyaya tutulmuşluk ve bu dünyadan vuran şavkla kendini yorumlama eğilimi içinde değildir sadece.

Gelenek Dasein’ın tarihselliğini kendi kökeninden / kökünden koparır.
Böylece Dasein sadece en uzak ve yabancı kültürlerin felsefelerindeki olanaklı bir akın, bakış açısı çeşitliliğini ilgiye layık bulmaya ve bunlar içinde hareket etmeye başlar.

Kant’ın ontolojik temel yönelimi, Yunanlıların temel yönelimiyle aynıdır.

Ontolojik menkulatın yıkımı gerçekleştirildiğinde ancak, Varlık sorusu hakiki somutluğuna kavuşabilecektir.
Böylece varlığın anlamına ilişkin sorunun neden kaçınılmaz olduğunun eksiksiz kanıtı sağlanacak ve o soruyu tekrarlama lafının ne anlama geldiği tanıtlanacaktır.

İncelemenin Fenomenolojik Yorumu
Ontolojinin ödevi varolanların varlığının tefhimi ve bizatihi varlığın tasrihidir.
Tarihsel makulata dayalı ontolojilerden ve benzerlerinden medet uman ontoloji yöntemlerineyse daima şüpheyle yaklaşılmalıdır. 

Fenomenoloji ibaresi, birincil olarak bir yöntemsel kavramdır.
Bu ibare, felsefi araştırmaya konu olan nesnelerin içeriksel niteliklerini değil araştırmanın nasılını ifade etmektedir.

Fenomenoloji tabiri iki bileşenden meydana gelmektedir: Fenomen ve Logos
Bu bağlamda fenomenoloji de fenomen bilimi anlamına gelmektedir.

Fenomen Kavramı
Fenomen kavramının dayandığı Yunancadaki phainomenon ifadesi, kendini gösterme anlamına gelen phainesthai fiilinden türetilmiştir.
Dolayısıyla phainomenon şu demektir; kendini gösteren, zuhur eden, ayan olan.
O halde fenomen ifadesinin anlamı bakımından şunu sabitleyebiliriz; kendini-kendinde gösteren, ayan olan.

Dolayısıyla phainomena (fenomenler) gün ışığında bulunan ya da ışığa çıkarılabilenlerin tümlüğü anlamına gelmektedir ki Yunanlılar bunu genellikle basitçe ta onta (varolan) ile özdeşleştirmişlerdir.
 Fenomen tabiri, başka bir şey gibi görünme, zahiri, zevahir gibi anlamlara sahiptir.

Buna göre fenomenler asla görünümler değildir.
Fakat her görünüm bir fenomene muhtaçtır.

Logos Kavramı
Logos hep akıl, hüküm, kavram, tanım, sebep, ilinti olarak çevrilmekte, yani daima yorumlanmaktadır.

Logos’un aletheuein olarak hakiki oluşu şu demektir: Nutukta hakkında sözü edilen varolanı, legein sırasında apophainesthai olarak mahfuzluğundan kurtarmak ve onu bir mahfuz-olmayan (alethes) olarak görünür kılmak, yani keşfetmek.
Aynı şekilde hakiki olmamak (pseudesthai) da örtmek anlamındaki yanılmak demektir.
Bir şeyi, görünür kılma minvali içinde başka bir şeyin önüne koymak ve böylece onu, olmadığı bir şeymiş gibi göstermek.

Logos’un işlevi bir şeyi yalın olarak görünür kılmak (ayni varolanın müşahade ettirilmesi) olduğundan aynı zamanda akıl anlamına da gelebilmektedir.

Fenomen olarak logos; zemin, ratio anlamına gelmektedir.
Nihayet logomenon olarak logos, bir şey olarak söz yönelttikleri bir şeyle olan ilişkisi içinde (yani ilişkilendirilmişlik ile) görünür kılma anlamına da geldiğinden, logos, ilişki ve bağıntı anlamını da kazanır.

Varlık trenscendens’ın ta kendisidir.

Dolayısıyla felsefe, Dasein’ın hermenötiğini başlangıç noktası alan evrensel fenomenolojik ontolojidir.

Fenomenolojiyi anlamanın yegâne yolu, onu bir olanaklılık olarak yakalayıp kavramaktır.

Varolanın varlığı kendi içinde tarihseldir.
Bu sözün söyleniş tarzından dolayı bir şey söylenmediği açıktır.
1- Dünyadaki varlık
2- Dünyasallığı içinde dünya
3- Birlikte varlık
            Kendi-olma olarak dünyadaki varlık
4- Genel olarak içinde varlık
5- Oradaki varlığın (Dasein) geçici bir sergilenişi
6- Kaygı

Dasein’ın gündelikliğinin bir hiçlik değil ama bu varolan şeyinolumlu bir fenomenal karakteridir.
Dasein’ın bu gündelik ayrımsızlığına sıradanlık diyoruz.

Dünya içindeki Varlık, hiç kuşkusuz Dasein’ın a priori zorunlu bir durumudur.
Ama onun varlığını bütünüyle belirlemek için yeterli olmaktan çok uzaktır.

Dünyasallık Çözümlemesinin Descartes’ın Dünya Yorumuna Karşı Öne Çıkarılması

Descartes’ın ontolojik açıdan incelediğimiz üç yanı
1- Dünyanın rex extensa olarak belirlenimi
2- Bu ontolojik belirlenimin temelleri
3- Dünyanın Kartezyen omtolojik hermenötik tartışması

Kendinde varolan bir şeyi varlığı için terim, substantia’dır.

Varlık düşüncesi tözseldir.

Bir tözün varlığı bir gereksinimsizlik yoluyla belirlenir/nitelenir/vuku bulur.

Böyle iki töz vardır:
Res cogitans
Res extensa

Oradaki varlıkla, Dasein’da yakınlığa doğru özsel bir eğilim yatar.

Yakınlaştırma ve uzak(sız)laştırma her durumda yaklaştırılana ve uzak(sız)laştırılana doğru tasalı varlıktır.
Nesnel olarak uzun bir yol nesnel olarak çok daha kısa ama belki de ağır bir gidiş olan ve sonsuz uzun olarak bulunacak bir yoldan daha kısa olabilir.

Ama gene de ancak böyle bir ön-gelme’de o sıradaki dünya asıllığı içinde elaltında bulunur.

Birlikte Varlık ve kendi olma olarak dünyadaki varlık – İnsan
Dasein varolan şeydir ki; her durumda benim kendimdir ve varlığı her durumda benimdir.
Bu belirlenim ontolojik bir durumu, ama yalnızca onu gösterir.
Aynı zamanda her durumda ontik olarak bir benin bu varolan şey olduğu ama başkalarının olmadığı bildirimini kapsar.

Gene de insanın töz’ü ruh ve beden bireşimi olarak tin değil, ama varoluştur.

Burada insanın dünya içindeki yaşayışını ruha dönüş süreci olarak algılamak gerek. Tin, diyecek olursak, insanın tözünü tin olarak belirlemek, kişinin ama ben, bu duyulur mekânda olmaklığımla bunu nasıl gerçekleştirebilirim/benimseyebilirim/idrak edebilirim diye sormasına olanak sağlar.
Yaşamın merkezine varoluşu koyarsak, dünyada olmaklığımız, sorgulanmak suretiyle bir varoluş aşaması tesis eder ki bu da üst bir aşama olarak Tin’i bze gösterir.

Genel olarak dünyayı dünya içinde varolan-şeyler ile özdeşleştirmeyi isteyecek olursak, o zaman Dasein’da dünyadır demeliyiz.

Başkaları herkes değildir.
Başkaları daha çok insanın kendini çoğunlukla onlardan ayırmadığı kendisinin de onlardan olduğudur.

Birlikte, oradaki varlık ≡ Dasein’ın dünyadaki varlığı

Başkasının eksikliği ancak bir birlikte-varlık için olabilir.
Yalnız varlık birlikte-valığın eksikli bir kipidir.

Başkaları ile birlikte-varlık Dasein’ın varlığına aittir.
Bir varlık ki Dasein için varlığının kendisinde önemlidir.
Buna göre, birlikte-varlık olarak Dasein özsel olarak başkaları uğrunadır. Bu öz üzerine varoluşsal önesürüm olarak anlaşılmalıdır.

Kendini-tanıma kökensel olarak anlayan birlikte-varlıkta temellenir.

İnsanın kendisi, başkalarına aittir ve onların gücünü arttırır.

Herkes başkasıdır ve hiç kimse kendisi değildir.
Gündelik Dasein’ın kim’ine ilişkin soruyu cevaplayan insan hiç kimse’dir ki Dasein birbiri arasında varlıkta daha şimdiden kendini ona teslim etmiştir.

Orası’nın Varoluşsal Yapılanışı
Ruhsal Durum Olarak Dasein
Ontolojik olarak ruhsal durum başlığı altında belirttiğimiz şey ontik olarak en tanıdık ve en gündelik olan şeydir. Ruh durumu, bir ruh durumu olma.

Ruhsal durumun bir kipi olarak korku

Korku hakkında, korktuğu şey, korkan varolan şeyin kendisidir Dasein.
Ancak varlığında onun için bu varlığın önemli olduğu varolan-şey korkabilir.

Biri için korkma, başkaları ile ruhsal durum birlikteliğinin bir yoludur.

Anlama – eğer anlamayı temel bir varoluşsal olarak yorumlarsak, o zaman bu fenomenin Dasein’ın varlığının temel kipi olarak kavrandığını görürüz.

Anlama – Dasein’ın kendisinin kendi olabilmesinin varoluşsal varlığıdır ve dahası öyle bir yolda ki bu varlık kendisinde varlığının nasıl bir iş üzerinde olduğunu açığa sürer.

Genel olarak varoluşu anlama her zaman dünyanın bir anlaşılmasıdır.

Dilin varoluşsal ontolojik temeli konuşmasıdır.

Doğru işitmediğimizde, anlamadığımızı söylememiz rastlantısal değildir.

Dasein işitir çünkü anlar.

Sessiz kalmak için Dasein’ın söyleyecek bir şeyi olmalıdır.

Boş konuşma her yeni soruşturmayı yavaşlatarak kendine özgü bir yolda bastırıp geciktirir.

Dasein’ın kendisi boş konuşmada ve kamusal yorumlanmışlıkta kendine kendini insanda yitirme ve zeminsizliğe düşme olanağını sunarsa bu demektir ki Dasein kendi için düşmeye doğru sürekli bir ayartma hazırlamaktadır.

Dünyadaki Varlık kendinde kışkırtıcıdır.

Dünyadaki Varlığın varoluşsal bir kipi düşme fenomeninde belgelenir. 

Düşüşteki dünyadaki-varlık kışkırtıcı-dingin-leştirici olarak aynı zamanda y a b a n c ı l a ş t ı r ı c ı d ı r.

Dasein’ın Varlığı Olarak Kaygı
Endişe, Dasein’ın Varlık olanağı olarak, onda açığa serilen Dasein’ın kendisi ile birlikte Dasein’ın kökensel Varlık bütünlüğünün belirtik ayrımsanışı için fenomenal temeli sağlar.

Dasein’ın Varlık’ı kendini kaygı olarak serer.
Bu varoluşsal temel fenomenin ontolojik geliştirilmesi en yakından kaygı ile özdeşleştirilebilecek fenomenlere karşı sınırlamayı gerektirir. Bu tür fenomenler, istenç, dilek, düşkünlük ve dürtüdür.
Kaygı onlardan türetilmez, çünkü bunların kendileri onda temellenirler.

Önünde endişe duyulan şey genel olarak dünyadaki varlıktır.

Önünde endişe duyulan şey bütünüyle belirsizliktir.

Korku, dünyaya düşen asılsız ve böyle olarak kendinden gizlenen endişedir.

Endişe bireyselleştirir.
Bu bireyselleşme Dasein’ı düşmesinden geri çeker.

Kaygı Olarak Dasein’ın Varlık’ı
Endişelilik ruhsal durum olarak dünyadaki varlığın bir kipidir; önünde endişe duyulan şey fırlatılmış dünyadaki varlıktır (dünyaya fırlatılan varlık).
Hakkında endişe duyulan şey dünyada olabilmedir.

Dilekte bulunma ontolojik olarak kaygıyı kapsar.

Varlığın ilk şekli kaygı

Logos
Varolan şeyin nasıl davranacağını söyler.

Dasein, özsel olarak düşüşte olduğu için, varlık durumuna göre hakikat dışındadır.

Varsaymak
Bir şeyi bir başka varolan şeyin varlığının temeli olarak anlamak demektir.

Varoluş, olabilme demektir.
Ama asıl olabilme demektir.
Asıl olabilmenin varoluşsal yapısı varoluş-düşüncesi içine getirilmedikçe bir varoluşsal yoruma yol gösteren öngörü kökensellikten yoksundur.

Ama bir asıl olabilmenin tanıklığını vicdan verir.

İnsan yaptığıdır (icra ettiğidir).

Dasein ancak öldüğü sürece vefat edebilir.

Varoluşsal sorunsal yalnızca Dasein’ın sona-doğru-varlığının ontolojik yapısının ortaya koyuluşunu hedefler.

Vefat önünde bir korku ve ölüm önünde kaygı/endişe birbirleriyle karıştırılmamalıdır.
Kaygı bireyin keyfi ve olumsal bir zayıf ruh-durumu değildir; tersine, Dasein’ın temel ruhsal-durumu olarak, Dasein’ın kendi sonuna doğru fırlatılmış varlık olarak varolduğu olgusunun açığa serilişidir.

Dasein varolduğu sürece olgusal olarak ölmektedir.

Vicdan
Anlamak için bir şey verir / açığa sürer.

Vicdan taşımayı isteme, endişe için hazırlık olur.

Kim bir şeyi-sessizce anlamaya sunmak istiyorsa, söyleyecek bir şeyi olmalıdır.
Buna göre bu çağırma bir sessiz kalmadır.

Vicdanın çağrısının anlaşılması insanda yitmişliği ortaya serer.

Ölümünde Dasein mutlak olarak (her şeyi) geri almalıdır.

Kaygı ve Kendilik
Kaygı ontolojik olarak realiteden türetilmez.
Ya da realitenin kategorileri ile kurulmaz.

Kaygının Ontolojik Anlamı Olarak Zamansallık
Olmuşluk gelecekten kaynaklanır, dahası öyle bir yolda ki, olmuş olan gelecek kendinden şimdiyi bırakır.
Böyle olmuş olmada şimdikileştiren gelecek olarak birlik taşıyan fenomene zamansallık deriz.

Zamansallık kendini asıl kaygının anlamı olarak ortaya serer.

Gelecek, geçmiş ve şimdi kavramları ilkin asılsız zaman anlayışından gelişmişlerdir.

Ekstase
Dışarı çıkarma, uzaklaştırma, meditasyon

Zamansallığın ekstateleri
Zamanın karakteristiği
Sonu olmayan saf bir şimdiler-ardışıklığı olarak onda kökensel zamansallığın ekstatik karakterinin düzleştirilmesinden oluşur.
Kökensel ve asıl zamansallığın ilksel fenomeni gelecektir.

Zaman, zamansallığın zamansallaştırılması olarak kökenseldir ki, böyle olarak kaygı yapısının yapılanışını olanaklı kılar. Zamansallık özsel olarak ekstatiktir.
Zamansallık kendini kökensel olarak gelecekten zamansallaştırır. Kökensel zaman sonludur.

Anlamın Zamansallığı
Varoluşsal bir terim olarak anlama, bir olabilmeye doğru tasarlıyor-olma demektir ki, Dasein her durumda onun uğruna varolur.

Bekleme, beklemede olma üzerine temellenmiş bir gelecek kipidir ki, kendini aslında önceleme olarak zamansallaştırır.

Endişe, ölüme doğru fırlatılmış varlık olarak dünyadaki varlıktan doğar.
Endişe ancak, kararlı bir Dasein’da tırmanabilir.

Kişi her şeyi görmüş olsa bile, merak dosdoğru yeni bir şey uydurur.

Dasein kendini zamansallaştırdığı sürece bir dünyada vardır.
Eğer hiçbir Dasein varolmazsa, orada hiçbir dünya da olmaz.

Zamansallık kaygının Varlık anlamıdır.

Zamansallık ve Tarihsellik
Ölüm gene de yalnızca Dasein’ın sonudur ve biçimsel olarak alındığında yalnızca tek bir sondur ki, Dasein’ın bütünlüğünü çepeçevre sarar/kuşatır/ihata eder.
Ama öteki son başlangıçtır, doğuştur.
Ancak doğum ve ölüm arasındaki varolan şey aranan bütünü sunar.

Dasein tarihseldir.

Dasein’ın olgusal olarak kendi tarihi vardır ve bu varolan-şeyin varlığı tarihsellik yoluyla oluşturduğu içindir ki bir tarihi olabilir.

Kararlılık varoluşun kendi kendisine bağlılığını oluşturur.

Dasein’ın varlığı kaygıdır.

Zaman, sayılmış olandır.

Uzay/mekân zamandır.

Zaman, uzay/mekânın hakikatidir.

Dasein’ın tarihi
- Cennetten kovulma, fırlatılma, düşüş
- Dasein dile (logos), varlığa (sein) düşer.
- Varlık ölüme yolculuktur.

Doğum, zaman, tarih, ölüm ≡ Zaman / tarih

Düşüş
Dünya içinde varlık
Sıradanlık
Gündeliklik
Uzaklık/düzleşmek
Kamusallaşma/herkes ve başkalarıyla varlık

Dasein’ın varlığının ele alınması, ontoloji

Varlığın anlamı sorusu, fenomenoloji
 
Bunu anlama çabası, hermenötik

Dasein’ın ontolojisinin incelenmesi, fundamental ontoloji

Varlık ve Zaman ≡ Fenomenolojik (fundamental) ontolojinin hermenötiğidir.

Kaygı sonucunda hatırlama ile düşüş sona erer.

Dasein’ın zamanda tarihte ölüme doğru yolu, faniliği ile ölümde son buldu.

Dasein’ın çabası düşmüşlüğünü, yabancılaşmasını aşarak varlığını ve varoluşunu olanaklı, hakiki – hakikat içinde açığa serebilmektir.

Türkçeleştiren: Aziz Yardımlı

İdea Yayınları
2004

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder