8 Ağustos 2024 Perşembe

Çankırı ve çevresi aile ve kişi lakapları üzerine bir inceleme - YLT

Çankırı ve çevresi aile ve kişi lakapları üzerine bir inceleme - YLT

Rabia Altıntaş, Yüksek Lisans Tezi, Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2022

 

Çankırı antik dönemde Paflagonya Bölgesi’nde bulunmaktadır.

…antik ismi Gangra’dır

Osmanlı zamanlarında şehrin antik adı korunmuş, Kangırı veya Kângarı olarak kullanılmıştır.

 

Şehrin adıyla ilgili mitik hikaye: Poseidon’la Aryes’in çocuğu Nikostratos hayvanları için otlak arar. Bugün Çankırı olan bölgeye gelir. Sürüsündeki oğlaklardan birinin adını buraya verir: Gangra

Bu isim Küçük Asya tarihi ve İslam ansiklopedisinde ‘keçisi bol yer’ anlamına gelmektedir.

 

Geleneksel sohbet toplantılarından olan Yaren Kültürü 2010 yılında UNESCO’nun Somut Olmayan Kültürel Miras Temsili Listesi’ne girmiştir.

 

Lakaplar

…lakaplar insanların çevresiyle kurduğu ilişkinin bir çıktısı olarak meydana gelmiş adlardır.

Arapça bir kelime olan lakabı (çoğulu elkab) dilciler “nebez” ile açıklarlar. Nebez “bir kimseye gizli kalmasını istediği bir ayıbıyla hitab etmek” anlamında gelir. Ancak sonradan aslında “sıfat, vasıf” demek olan, genellikle “kişinin severek aldığı, onu toplum içinde yücelten ad” anlamındaki na’t lakap karşılığında kullanılmaya başlanmış.

 

Lakapları ana başlıkta olumlu ve olumsuz olarak ikiye ayırmak gerekir.

İş ve Uğraşlara Bağlı Olarak Verilen Lakaplar

…köylü ona bahçeye sürekli bal kabağı ektiği için Kabak Sultan dedi a

 

Çok civciv yetiştirirlerdi. O yüzden onlara ‘Civcivler’ dediler. Ama sonra sonra konuşa konuşa Çiftçilere döndü, bize de ‘Yulafçılar’ derler. Bizimkiler çok yulaf ekermiş. Yulafçılar yulafçılar derken zamanla ‘Lafçılar’a dönmüş. Adımız ‘Lafçılar’ kalmış.

İp satan babanın oğluna İpçinin Hasan denildiğini ama zamanla bu ifadenin İtcinin Hasan lakabına dönüştüğünü belirtmiş

 

İş ve uğraşlara bağlı lakapların büyük bir çoğunluğu tarım ve hayvancılık

 

Eniştem bahçede çok gül yetiştirirmiş. Bu yüzden ona hep ‘Gül Enişte’ dedik, köy halkı da bizden duya duya eniştemin ailesine ‘Güllüoğulları’ demeye başladı.

 

İstiklal Harbi zamanında ekin, buğday kıtlığı nedeniyle çavdardan ekmek yaptıkları için onlara “Çavdargil” denildi

 

Dedem medrese eğitimi görürken o zaman cübbe sarık gibi şeyler giyerlermiş. Ona da peş demişler bu yüzden lakabı “Peşli” kalmış.

 

Müzeyyen Abla hacamat yapardı baş ağrısına sırt ağrısına iyi gelirdi. O yüzden ona ‘Kancı Müzeyyen’ deriz,

 

Kahya anlamında Kah Emmi demişler.

 

Rüştüyenin ilk müdürlüğünü yapıyor o yüzden o aileye ‘Rüştüyeler’ deniyor.

 

Biraz küçükçe olduğu için traktörün üstüne bindiğinde ceket gibi görünürmüş bu yüzden ona ‘Ceket’ demişler.

 

Gözleri çok pörtlek pörtlek olduğu için ona ‘Pertleme’ derlerdi.

 

‘Köseler’ derlerdi. Pek sakalları çıkmazmış.

Hiç saçı sakalı olmadığı için adama “Cıbır” diyorlardı.

 

‘Godak’. Kısa boylu, bodur, inatçı hızlı hareket eden adamlara diyorlar

 

Gübül kısa boylu bodur anlamına da geliyor

 

Kaba konuşurdu / O yüzden ona “Hom Hom” derdik.

 

Kafası küçük olduğu için ‘Kuş Kafa’ derler

 

Olumsuz Bir Davranıştan Dolayı Verilen Lakaplar

Aslan amca sürekli yalan söylermiş o yüzden lakabına da ‘Yalancı Aslan’ demişler

 

Bamsı Beyrek’te bulunan Yalancı oğlu Yaltacuk karakterinin söylediği yalandan dolayı Yalancı oğlu Yaltacuk olarak isimlendirildiği görülmektedir.

 

‘Niye öyle çalık çalık yürüyorsun.’, demişler. Lakabı bu yüzden ‘Çalık’ olmuş. Aileye de Çalıklar demişler.

 

Köpeği tombul tombuldu. Köpeğe ‘Tomuş’ derlerdi. Sonradan onun adı da ‘Tomuş’ oldu.

 

Emmim hiçbir türküye oynamazmış ama Gülhan türküsünü duyunca hoplaya hoplaya oynamaya başlarmış. Bu yüzden ona ‘Ninniri Tevfik’ demişler.

 

Çok çalışkan biriydi, bu yüzden ona ‘Taksi gibisin’ demişler.

 

Sonuç

Olumlu, olumsuz, ata, dede, baba isminden gelen aile ve kişi lakapları, kişinin sürekli tekrarladığı kelimelerden ya da çıkardığı seslerden kaynaklı aile ve kişi lakapları, bir olaya bağlı olarak ortaya çıkan aile eve kişi lakapları, kişinin kendini tekrarlayan davranışlarından dolayı verilen aile ve kişi lakapları, çıkış sebebi bilinmeyen/hatırlanamayan lakaplar, söyleyişte değişime uğrayan adların lakap olarak değerlendirildiği görülmüştür.

 

…medya ve teknolojinin kişilerde zaten var olanı onlara geri pazarladığı görüşüne varılmıştır.

 

Fakire Gullep takmak kolaydır

Deyimdeki fakirliğin nicel anlamdaki fakirlikle alakalı olmadığını kişinin nitel özelliklerinden yani dış görünüşü, fiziki bir kusuru, hal ve hareketleri ile alakalı olduğu görülmüştür.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder