11 Ağustos 2024 Pazar

Türk kültüründe kişi adları (Türkiye sahası)

Türk kültüründe kişi adları (Türkiye sahası) - Doktora Tezi

Müjdat Kızıloğlu, Doktora Tezi, Atatürk Üniversitesi, Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, 2021

 

Bu çalışmada, ad verme kültürüne bağlı olarak Türklerin kullanmış olduğu kişi adlarının ilk kaynaklardan modern döneme kadar mitik, tarihî, dinî, siyasî, coğrafî veya sosyal şartlar dâhilinde geçirmiş olduğu her türlü gelişim ve değişim, Türk folkloru bağlamında incelenmiştir.

 

Ad verme, adlandırılan kişiye ailevi bir tahayyül ve kültürel birikimle yoğrulmuş sembolik bir tarih hediye etmektir.

Ad verme geleneğinin /ilk/ örneği olan Atina’daki “amphidromia” uygulaması, yenidoğana onuncu gününde adını koymak üzere düzenlenirdi. Onuncu gün bebeğe, baba ya da babanın soyundan bir yetişkin erkek tarafından adı konulurdu. On günlük bebeğin adlandırıldığı günde ona, “muzafferlere özgü saç kurdelesi” armağan edilirdi.

Roma adlandırma sisteminde ad sadece kişiyi bireyleştirmeye değil, aynı zamanda onun ailesi ve toplum içindeki yerini göstermeye de hizmet ederdi.

 

Eski Araplarda da topluma kabul edilmede özgür ailelerin erkek çocuklarına, daha küçük yaşlarda karakterlerini etkilemek için kötü ve zararlı hayvanların isimleri verilirdi.

Câhiliyye Araplarında “Biz çocuklarımızı düşmanlarımız; kölelerimizi ise kendimiz için isimlendiririz.” anlayışı hâkimdi

Mezopotamya’nın eski sahiplerinden olan Asurlular, isim verirken en çok dinî duyguların tesirinde kalmış ve genelde ilahların isimleriyle çocuklarını adlandırarak toplumsal kabulü yerine getirmişlerdir.

Babillerde bir çocuğun doğumu, özellikle de erkek çocuk doğumu çok önemli bir olay kabul edilmiştir. Doğan bebek için dualar edilir, ilahlara armağanlar sunulur, çocuğa muskalar takılırdı. Doğumdan kısa bir süre sonra çocuğa babası tarafından bir isim verilirdi. Babiller, koruyucu bir tanrının himayesine sığınırlardı.

 

Ad / kişinin bedenini damgalar ve ona tanınma hakkı bahşeder.

 

Adlar kişi için tanıtıcı/açıklayıcı bir işleve sahiptir. Bu bakımdan adla kişi arasında bütünleştirici bir bağın kurulmasına ihtiyaç vardır.

Kişi ile adı arasındaki bağ, her türlü beklenti veya temenniye rağmen bazen istendiği gibi kurulamayabilir.

…bazı yörelerde çok ağlayan veya hastalıklarından bir türlü iflah olmayan çocuklar ile yürüme çağını geçirdiği halde yürürken sık sık düşen çocukların adlarının ağır geldiği inancı mevcuttur. Bu çocukların adları, ya tamamen değiştirilir ve yeni bir ad takılır ya da mevcut adları yöreye has bir ağız özelliği ile Fatma ise Fatoş, Emine ise Emoş, Mehmet ise Memoş şeklinde telaffuz edilir

 

Yavuz adı / eski Türkçede genellikle “kötü, fena, rezil” gibi olumsuz anlamlara gelmektedir. Kelimenin Köktürk ve Uygur yazıtlarında “kötü” anlamını taşıması ve Kaşgarlı Mahmud’un belirttiği üzere Divanü Lügat-it Türk’te “her şeyin kötüsü” anlamını alması, bu dönemde kelimenin anlam genişlemesi yaşadığını göstermektedir.

 

Ad Vermede Etkili Olan Unsurlar

Toplumun Sosyokültürel Yapısına Uyum

Tarihî Kişiliklere veya Olaylara Bağlı Ad Verme

Dinî Amaçlı veya Motifli Ad Verme

Ata, Akraba veya Soya Dayalı Ad Verme

Dostluk, Minnet veya Şükran Duygularına Bağlı Ad Verme

Canlı veya Cansız Varlıklara Dayalı Ad Verme

Ailenin İstek ve Beklentisi

Çocuğun Doğduğu Zaman

Çocuğun Özellikleri

Popüler Kültür veya Moda Bağlamında Ad Verme

 

Sonuç

İslamiyet’in Türkler tarafından kabul edilmesinden sonra Türk dünyası ad verme kültürü, Arap ve Fars kültürünün yoğun etkisine maruz kalmıştır.

 

Türk insanının dinî bir gereklilik olması hasebiyle İslamî/Arabî ad ve ad verme biçimlerine meyletmesi, bu etkinin Türk ad verme kültürünün modern dönem de dâhil olmak üzere son bin yılına damgasını vurmasına sebep olmuştur.

Türkiye sahası Türk ad verme kültürü, 19. yüzyıla kadar geleneksel ad ve ad verme biçimleri etrafında şekil almıştır.

19. yüzyılla birlikte modernleşmek için yönünü devlet eliyle Avrupa’ya yani Batı’ya çevirmesi, Türk kültüründeki ad verme geleneğinde değişim yaşanmasına sebebiyet vermiştir.

20. yüzyılda, Türk devlet geleneğinde milliyetçi fikirlerin egemen olmasıyla, Türkçe veya Türkçe olduğu zannedilen Türkistan kökenli adların devlet yönlendirmesine bağlı olarak toplum tarafından tercih edilmesinde kısmi bir artış söz konusu olmuştur.

…kırsal bölgelerde kendi yaşayamadıkları hayatı, çocukları üzerinden şehirli hayatın nimetleriyle yaşamak/tatmin etmek isteyen aileler, özellikle 21. yüzyılın popüler kültür uygulamalarıyla modern hayata uyum sağlamaya çalışmışlardır.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder