J. P. McEvoy – Oscar Zarate - Kuantum Teorisi
Giriş cümlesi çok iddialı: “Kuantum teorisi, insanoğlunun
bugüne kadar tasarlamış olduğu en başarılı fikirler dizisidir.”
Einstein, Schrodinger, Planck gibi fizikçilerden alıntılarla
süslenmiş olan bu ilk sayfada kuantum teorisinin ne olduğuna dair hiçbir şey
söylemeyen cümlelerden başka bir şey yok.
Klasik fizik; teorilerin matematikte olduğu gibi kesinlik ifade
etmesi isteniyor. Gözlem yapılarak teoriler doğrulanıyor. Teori ve ardından
deney yapmak suretiyle teoriyi doğrulamak, klasik fizikte değişmeyen bir yasa
bu. Modern dönemde durum farklı; fizikçiler için deney ve gözlem artık yeterli
değil.
1900’lerin başlarında Solvay isimli bir sanayici,
fizikçileri bir araya getiren toplantılar düzenliyor. Fizik için bile
sanayicilerin finans sağlaması dikkat çekici. Bu toplantılarda ağılıkla
maddenin yapısı tartışılıyor. Maddenin yapısı ve oluşumuyla ilgili teoriler
konuşuluyor.
Bilim çevreleri Newton’dan sonra evreni makine gibi
kavranmaya çalıştı; evrendeki her şey, her hareket neden-sonuç ilişkisi
içerisinde açıklanabilirdi. Mekanik evren tasarımının madde ve enerji ile
ilgili varsayımlarının doğruluğuna inanıyorlardı.
Enerjiyle ilgili teorilerin doğruluğundan şüphe ettiler. Ve
bundan sonra enerjiyle ilgili yeni tartışmalar/teoriler kuantum fiziğinin
konusunu oluşturdu. Kuantum sözcüğü genelde “parçacık” olarak karşılanıyor. Parçacıktan
kasıt, enerjinin en küçük, temel parçalarıdır; mesela ışığın parçacığı olarak
foton kuantum fiziğinin konusudur.
Kuantum
tarihi
Termodinamik sıcak ile soğuk kütleler arasındaki ısı
hareketini ifade eder. Termodinamik ısıyı dalga/titreşim olarak inceledi.
Buharlı makineler örneğinde ısının kuvvet olarak kullanılması onun enerji
hakkındaki sorulara dahil olmasını sağladı. Böylece termodinamik kuantum
teorilerine katkı yapmış oldu.
Termodinamiğe kafa yoran bilim adamları enerjinin bir yerden
hareket edip başka yere gittiğini ve asla kaybolmadığını söylediler ve buna
termodinamiğin birinci yasası dediler.
Termodinamik ısı ve enerji arasındaki ilişkiyi izah etmeye
çalıştı. Isıya sebep olanın titreşen, hareket eden atomlar olduğuna karar
verdiler. Klasik fizik yasalarıyla çalışılabilecek konular değil bunlar.
Titreşen atomların hareketi ve hızları hakkında varsayımlar ortaya attılar; C.
Maxwell bu konulara kafa yormuş. Bir molekülün hızı ve hareketinin yönüne dair
hesaplamalar yapmış. Konuyla ilgili çalışmalar sonucunda her atomun farklı
frekanslarda ısı/ışık yaydığını keşfettiler. Bu keşif sayesinde uzayda
gözlemlenen herhangi bir cismin ışık tayfı çıkarılarak hangi atomları ihtiva
ettiği öğrenilebildi.
Işık parçaları / frekans
Bilim çevreleri enerjiyi anlamak (daha ziyade kavramak)
üzere ışığı öğrenmeye ışık parçaları hakkında daha fazla deney yapmaya devam
ettiler.
Elementlerin fiziksel ve kimyasal özellikleri, elektronların çekirdek etrafında ne şekilde
düzenlendiğiyle ilgili (Bohr).
Bohr periyodik tabloyu, elementlerin çekirdekleri etrafında
dönen elektron sayılarına göre düzenledi.
(Boncuk oyunu…)
Maddeyi parçaya/parçacığa odaklanarak anlamaya/açıklamaya
çalışanlar var ve bir de maddeyi yaydığı ışık/dalgalarını inceleyerek
anlamaya/açıklamaya çalışanlar var.
Kitap, kuantum teorilerinin gelişimini anlatmaya devam
ediyor ve sonunda şu alıntıya yer veriyor: “Kuantum teorisi açıklanamaz. Niels
Bohr’dan Roger Penrose’a fizikçiler ve matematikçiler bu teorinin mantıklı
olmadığını itiraf ettiler.” / s. 174
Hülasa, sayfalar boyunca saçmalığın tarihsel gelişimini
okuduk…
…
Türkçeleştiren: Nedim Çatlı
7. Basım, 2014, NTV Yayınları