Brian
Haughton - Gizlenen Tarih
Kayıp Medeniyetler, Gizli Bilgiler ve Eskiçağın Sırları
Giriş
Kişinin geçmişi yorumlama tarzı, tarihten ne beklediğine
bağlıdır.
1. Bölüm / Esrarengiz Yerler
Kayıp Şehir Atlantis
Atlantis hakkındaki tüm bilgilerin çıkış noktası olan
kaynak, Yunan filozof Eflatun'un, MÖ 359-347 yılları arasındaki bir dönemde
yazmış olduğu iki kısa diyalogu Tîmeaus ve Critias'tır.
Solon, Neith Tapınağı'nı ziyaret etti ve kendisine
Atlantis'in hikayesini anlatan bir rahiple sohbet etti.
Atlantis, deniz ve depremlerin tanrısı Poseidon'un soyundan
gelen kralların kurduğu ittifak tarafından yönetiliyordu. Ada ve onu çevreleyen
okyanus adını Poseidon'un en büyük oğlu Atlas'tan alıyordu.
Orikalkum: Eflatun'un
Criûas'mda bahsettiği, altın dışındaki tüm metallerden daha değerli olan ve
Atlantis'in birçok yerinde bulunan bir metal. Yunancada kelime anlamı "dağ
bakırı" ya da "dağ metaledir).
Madam Helena Blavatsky (Teosofi Derneği'nin kurucu
üyelerinden ve giderek büyüyen okült hareketinin liderlerinden biri) Atlantis
ve Lemuria gibi kayıp adaların var olabileceği düşüncesiyle ilgilenmeye
başladı.
20. yüzyılın başlarında dünyaca ünlü medyum Edgar Cayce,
aralarında Atlantis'in de olduğu birçok okuma seansı düzenledi.
Solon'un Mısır'ı ziyaret ettiği ve Sais'teki rahipten
hikayeyi dinlediği gerçek değildir. Bu araştırmacılara göre Eflatun'un,
Atlantis'in Atlantik'te Cebelitarık Boğazı'nın ötesinde olduğunu söylemesinin
nedeni, ünlü filozofun zamanında bu devasa okyanusun, dünyanın bilinen sınırlarını
temsil ediyor olmasıydı.
Atlantis'in konumu hakkındaki en güncel kuram, 2004'te
Almanya'nın Wuppertal Üniversitesi'nden Dr. Rainer Kühne tarafından ortaya
atılmıştır.
Cadiz şehri yakınlarında bulunan Marisma de Hinojos adlı bir
tuzlanın fotoğrafları, iki dikdörtgen yapı ve muhtemelen bir zamanlar onları
çevrelemiş olan bazı eşmerkezli dairelerin parçalarını göstermektedir.
Yunan kaynakların, hikayenin çevirisini yaparken Mısır
dilinde kıyı şeridi anlamına gelen bir kelimeyle, ada anlamına gelen bir diğer
kelimeyi karıştırmış olabilecekleri düşüncesinden yola çıkarak, Atlantis'in bir
adada değil, anakarada bulunduğu fikrini savunuyor.
…
Amerika’nın Stonehenge’ı: Sır Tepesi’nin Gizemi
New Hampshire'ın Kuzey Salem Bölgesi'nde, Boston'ın yaklaşık
40 mil kuzeyindedir. New Hampshire'ın Kuzey Salem Bölgesi'nde, Boston'ın
yaklaşık 40 mil kuzeyindedir.
Sır Tepesi'nin en esrarengiz özelliklerinden biri 4.5 ton
ağırlığında, yaklaşık 2.7 metre uzunluğunda ve 1.8 metre genişliğindeki, dört
kolonun üzerinde duran, devasa bir masayı andıran düz bir taş levhadır.
Petra: Kayalıkların Üzerindeki Gizemli Şehir
Petra (petra kelimesi Yunancada taş veya kaya anlamına
gelir)
Petra'ya, genişliği yer yer sadece birkaç metreye kadar
inen, siq (Arapça'da yarık anlamında) diye bilinen kayadaki karanlık,
dolambaçlı bir çatlaktan girilir.
Petra'daki inanılmaz mimarinin büyük bir kısmı Nabateanlar
adlı halkın eseridir.
Petra nüfusunun en yüksek olduğu zamanda 20 000 - 30 000
kadar olduğu tahmin edilmektedir.
Suriye'nin merkezindeki Palmyra şehrinin İran, Hindistan,
Çin ve Roma İmparatorluğu'nu bağlayan ticaret yolu üzerinde önemi artınca,
Petra'nın ticari faaliyetleri azalmaya başlamıştır.
MS 363'te şehrin işgal edilmemiş kısımları büyük bir
depremde yıkıldı ve Nabateanların şehri terk etmeleri de tahminen bu sıralarda
oldu. Kimse bölgeyi neden terk ettikleri konusunda kesin bir fikir sahibi
değildir
…büyük deprem (MS 551) şehri neredeyse tamamen yıktı. 7.
yüzyılda Müslümanlar fethettiğinde Petra artık haritadan silinmek üzereydi.
Johann Ludwig Burckhardt / 1812’de bilgi toplamak ve Arap
yaşamını tanımak amacıyla Müslüman bir tüccar kılığında (Şeyh İbrahim İbn
Abdullah adını kullanarak) Ortadoğu'da seyahat ediyordu.
Siq geçidi çarpıcı bir manzara oluşturarak Petra'nın en ünlü
ve etkileyici anıtlarından biri olan, Yunan ve Roma kültüründen izler taşıyan
Hâzineye (Arapçada El-Khazneh) açılır. Hazine adı, yapının en üst kısmında
duran devasa taş vazonun içinde saklı bir firavun hazinesi olduğunu söyleyen
bir Bedevi efsanesinden gelir. Hikayeye inanan Bedeviler vazoyu vurup düşürerek
hazineyi ele geçirme umuduyla belli aralıklarla vazoya ateş ediyorlardı.
Silbury Tepesi’nin Gizemi
Avrupa'nın en büyük insan yapımı yükseltisi
39 metre yüksekliğindedir. Düzleştirilmiş olan zirvesi
yaklaşık 30 metre genişliğinde olup, tabanının çapı 167 metredir.
Silbury son halini muhtemelen MÖ 2490-2340 yılları arasında
almıştır.
Truva: Kayıp Şehrin Efsanesi
Acaba gerçekten öyle bir savaş yapıldı mı? Truva diye bir
şehir var mıydı?
Truva'nın hikayesi, İason'la birlikte altın postun izini
süren Argonotlardan biri olan Kral Peleus ve bir deniz tanrıçası olan karısı
Thetis'in düğünleriyle başlar.
Acaba gerçekten öyle bir savaş yapıldı mı? Truva diye bir şehir
var mıydı?
Truva'nın hikayesi, İason'la birlikte altın postun izini
süren Argonotlardan biri olan Kral Peleus ve bir deniz tanrıçası olan karısı
Thetis'in düğünleriyle başlar.
Zeus, bu anlaşmazlığı çözme görevini yeryüzün- deki en
yakışıklı adama, Truva Kralı Priam'ın oğlu Paris'e verir.
Hera kendisini seçmesi için Paris'e sonsuz güç, Athena üstün
askeri yetenek, Afrodit ise dünyanın en güzel kadınının aşkını vaat eder.
Paris, altın elmayı, kendisine Menelaus'un karısı Helen'i veren Afrodit'e
sunmaya karar verir
Menelaus bir cenaze törenindeyken Paris ve Helen onun
servetinin büyük bir bölümünü yanlarına alarak Truva'ya kaçarlar.
Truva'ya hareket etmek üzere doğu Yunanistan'daki Aulis
limanında toplanır. Ancak gemilerin hareket etmesini sağlayabilecek bir rüzgar
yoktur, bu yüzden kahin Calchis Agamemnon'a, gemilerin ilerleyebilmesi için
kızı Iphigenia'yı tanrıça Artemis'e kurban etmesini söyler. Bu barbarca - ancak
zorunlu olan - eylem yerine getirildikten sonra, Yunanlılar nihayet Truva'ya doğru
yola çıkarlar.
Priam'ın kızı Polyxena Aşil'in tapınağında kurban edilir.
Ayrıca Hektor'un oğlu Astyanax da kurban edilir.
Truva hikayesi ilk kez, Homeros'un MÖ 750'de yazdığı İlyada'da
geçer. Homeros'tan sonra gelen yazarlar da hikayeye bazı ayrıntılar
eklemişlerdir.
Truva'yı araştıran en tanınmış ve başarılı kişi Alman
işadamı Heinrich Schliemann'dır.
1873'te Priam'ın Hâzinesi adını verdiği altın eserler buldu.
Schliemann'ın, Homeros'un Truva'sı olduğunu düşündüğü şehir,
aslında MÖ 2400-2200 yılları arası bir zaman dilimine, yani Truva Savaşı'nın
yapıldığı kabul edilen tarihten en az 1000 yıl öncesine dayanır.
Bu konuda egoist bir tutumu olsa da, Schliemann dünyanın
dikkatini Hisarlık'a çekmiştir.
Belki de Truva atı, şehri vurup savunmasını büyük ölçüde
zayıflatan ve böylece Yunan ordularının kolayca şehre girmesine neden olan bir
depreme gönderme yapıyor olabilir.
Chichen Itza: Mayaların Şehri
Chichen Itza (Itzaların kuyusunun
başında anlamına gelir
Chichen Itza en güçlü dönemini MS 600-1200 yılları arasında
yaşadı
Mayalar 13. yüzyılın başlarında Chichen Itza'yı terk etmeye
başladılar
Chichen Itza'nın, Itzamna adıyla da tanınan papaz Lakin Chan
tarafından MS 514'te kurulduğu ve en parlak döneminde birkaç yüz binadan
oluştuğu sanılmaktadır.
Kukulcan Tapınağı, İspanyolca adıyla El Castillo
Tapınak iki binadan oluşur.
Yapının toplam yüksekliği yaklaşık 55 metredir. Dört
kenarının her birinde eskiden 91 basamak vardı, bu da yapının en üstündeki
platformla birlikte 365 adet basamak, yani senenin her bir günü için bir
basamak anlamına geliyordu. Tapınağın takvim işlevi gördüğünün diğer kanıtları
da üzerinde bulunan 52 adet panel (Maya takvimindeki 52 devreyi ifade eder) ve
18 adet terastır (Mayalıların dini yılındaki 18 ayı temsilen). Piramit ayrıca
ekinoks tarihlerini gösterebilen bir doğrultudadır.
Sfenks: Arketipik Bir Bilmece
Yüzü güneşe dönük Büyük Sfenks
Mısırlı hükümdarlar ona güneş tanrısı olarak tapınıyorlardı
ve Hor-Em-Akhet (Ufkun Gök Tanrısı) diyorlardı.
…eski Memphis'teki büyük mezarlıktadır. Yapı, 73 metre
uzunluğu ve yer yer 20 metreye varan yüksekliğiyle, eski medeniyetlerden
günümüze kalmış en büyük heykeldir.
Sfenks'in pençelerinin arasında, bugünkü adıyla Rüya Sütunu
denen bir granit sütun bulunur.
…hiç kimse Sfenks'in ne zaman ve kim tarafından yapıldığını
tam olarak bilmez.
Heykelin en garip özelliklerinden biri, başının gövdesiyle
orantısız olmasıdır.
Knossos Labirenti ve Minotorun Gizemi
Minos uygarlığı adada 1500 yıl kadar (MÖ 2600-1100) hüküm
sürmüş ve MÖ 18. ve 16. yüzyıllar arasında en parlak dönemini yaşamıştır.
Knossos Sarayı Yunan mitolojisinde Theseus, Ariadne ve
korkunç figür Minotor ile birlikte geçmektedir.
…hikayeye göre Atina, Minotor'un yemesi için yedi yılda bir
14 kız ve erkek çocuğu gönderiyordu.
Bu yaratık, ünlü mimar Daedalus'un tasarladığı bir
labirentte kilitli tutulmaktadır.
Kral Minos'un kızı Ariadne Theseus'a âşık olur ve Minotor'u
öldürmesi için ona yardım etmeyi kabul eder. Ariadne Theseus'a, / labirentten
çıkış yolunu bulabilmesi için kullanacağı ipekten bir iplik verir.
Canavarı öldürdükten sonra çift Atina'ya doğru yola çıkar.
Atina'ya yaklaşırken babasına verdiği sözü unutur
Oğlunun öldürüldüğünü düşünen Kral Aegeus, bir uçurum
kenarından atlayarak intihar eder.
…bölgede insanların kurban edilmiş olabileceğini gösteren
başka bulgular ortaya çıkmıştır.
Paskalya Adasının Taştan Nöbetçileri
Pasifik Okyanusu'nun güneydoğusunda, insan yaşamının olduğu
en yakın bölgeye 2000 mil uzaklıktadır.
Adalıların moai dedikleri bu heykellerden 900 kadar vardır.
Heykellerin boyları ortalama 425 metre ağırlıkları ise 14
tondur.
İçlerinden en büyük olanı 21 metre yüksekliğinde ve yaklaşık
270 ton ağırlığındadır.
Yüzleri adanın içine dönüktü.
Moailerin çoğunun yapılması, bulundukları yere taşınması ve
yerleştirilmesi MS 1100-1600 yılları arasında olmuştur.
Hollandalı kaşif Jakob Roggeveen 1722 Paskalyasında şans
eseri adayı bulduğunda (adanın adı bu yüzden Paskalya'dır) heykeller hâlâ
sapasağlam ayaktaydı.
Paskalya Adası'nın en büyük sırlarından biri, ada halkının
bu dev heykelleri taşıyıp yerine koymayı nasıl başardıklarıdır.
Daha zor ve karmaşık bir soru ise, Rapa Nui halkının neden
bu dev figürleri yapma, taşıma ve yerleştirme gibi inanılmaz bir çabaya
giriştikleridir.
Paskalyalılar, henüz şifresi çözülememiş Rongorongo yazısı
hariç, dinlerini ve moailerin anlamını açıklayabilecek hiçbir yazılı kayıt
bırakmamışlardır.
Kayıp Şehirler Mu ve Lemuria
Lemuria ve Mu, Pasifik Okyanusu'nun güneyinde olduğu tahmin
edilen kayıp bir şehrin, birbirlerinin yerine kullanılabilen isimleridir.
Mu adı ilk kez ilginç karakteriyle tanınan amatör arkeolog
Augustus Le Plongeon'la (1826-1908) gündeme gelmiştir.
Kayıp şehrin diğer adı Lemuria da 19. yüzyılda ortaya
çıkmıştır.
Dzyan Kitabı
1985'te bir Japon dalış turları operatörü Japonya'nın en
batıdaki adası Yonaguni'nin güney kıyısı açıklarında, daha önce izine
rastlanmamış, piramit şeklinde basamaklı bir yapı buldu.
183 metre genişliğinde ve 27 metre yüksekliğinde /
dikdörtgen zigurat, bölgedeki, yokuş, basamak ve terasları andıran sualtı taş
yapılardan oluşan kompleksin bir parçasıdır.
2001'de Hindistan'ın batı kıyısı açıklarında, Kambay
Körfezi'nde suyun 36 metre altında dev bir kayıp şehrin kalıntıları bulundu.
Stonehenge: Ataların Kült Merkezi
Stonehenge adı Eski İngilizceden gelir ve kabaca asılı
taşlar anlamına gelir.
Stonehenge'in çevresindeki bölge tarihi anıtlarla doludur.
Stonehenge'in üç yapım aşamasından ilki MÖ 3100 sıralarında
başladı ve bu süreçte etrafı bir çukur ve bankla çevrili, keresteden yapılmış
direklerden oluşan bir daire yapıldı.
…çapı yaklaşık 110 metreydi ve kuzeydoğuya açılan geniş bir
girişi vardı.
MÖ 2600 sıralarında başlanan üçüncü yapım aşamasında toprak
ve kauçuktan oluşan taş dikit alanı taşlar kullanılarak yeniden yapıldı. Anıtın
ortasına iki eşmerkezli daire şeklinde 80 göztaşı sütun dikildi.
4 ton ağırlığındaki bu taşlar Preseli Tepeleri'nden
(Pembrokeshire, güneybatı Galler) çıkarıldı ve en az 186 mil uzunluğundaki bir
güzergah kat edilerek getirildi.
…eski bir efsaneye göre Stonehenge, büyü yoluyla İrlanda'dan
getirdiği Dev'in Dansı adlı yapının sahibi büyücü Merlin'le ortaya çıkmıştır.
Stonehenge'in nasıl yapıldığından dâha ilginç bir soru da
neden yapıldığıdır.
Stonehenge'in yönü yaz ortasında güneş doğuşu, kış ortasında
günbatımı yönüne denk geldiği için birçok araştırmacı (başta İngiliz gökbilimci
Gerald Hawkins olmak üzere) bölgede bazı gökbilimsel düzenlemeler olduğunu
iddia etmişlerdir.
El Dorado: Kayıp Altın Ülkesi
Amazon yağmur ormanlarının derinliklerinde gömülü, muazzam
zenginliklere sahip bir şehir,
…ne kadar aransa da bir türlü bulunamayan
Altın Adam (İspanyolcada El Dorado)
El Dorado adı, saplantılı bir şekilde sürekli bir sonraki
köşede olduğu düşünülen ama aslında ulaşılması imkansız olan zenginliğin peşine
düşme çabasıyla artık özdeşleşmiştir.
Kayıp Şehir Helike
Corinth Körfezi'nin güney kıyısında, Atina'nın yaklaşık 93
mil batısında bulunan tarihi şehir Helike, Erken Tunç Çağı'nda (MÖ 2600-2300)
kuruldu.
Homeros, Helike'nin Agamemnon'un emriyle Truva Savaşı'na
gemiler gönderdiğini yazmıştır.
MÖ 4. yüzyılda yıkıldı…
Beş gün boyunca şehrin sakinleri yılanların, farelerin,
sansarların ve diğer yaratıkların kıyıdan firar ederek şehre çıkışlarına
hayretler içinde tanıklık ettiler. Sonra beşinci gecede gökyüzünde "dev
kıvılcım sütunları" (şimdi depremin ışıkları olarak bilinmektedir)
görüldü, ardından büyük bir deprem oldu
Birçok kişiye göre bir zamanların bu görkemli şehrinin hazin
sonu, Atlantis efsanesinin çıkış noktasıdır.
Tarihi şehir Helike'nin etrafındaki bölge, Avrupa'nın sismik
olarak en aktif bölgelerinden biridir.
Büyük Kanyon: Gizli Bir Mısır Hâzinesi Mi?
Nisan 1909'da / G. E. Kinkaid adlı kaşifin katılımıyla
gerçekleşen bir arkeolojik araştırma gezisi / Büyük Kanyon'da, / büyük bir
yeraltı kalesi bulduğunu iddia etti.
Büyük Kanyon'daki Mısırlılar hikayesi…
19. yüzyılın sonlannda ve 20. yüzyılın başlannda Atlantis, Lemuria/Mu gibi
fantastik kayıp şehirler hak- kındaki hikayelerin yaygın olduğu da
unutulmamalıdır…
Newgrange: Gözlemevi Mi, Tapınak Mı, Mezarlık Mı?
Bru na Boinne / (Boyne'da oturan), İrlanda'nın Meath AJ Eyaleti'ndeki Boyne
Irmağı'nın döküldüğü bir noktaya bakan bir tepenin doruğuna kurulmuş bir
bölgedir. Bu bölgede, 40 geçit mezar da dahil olmak üzere tarih öncesine ait
birçok arkeolojik yer bulunmaktadır.
Newgrange geçit mezarının 200 000 tondan fazla malzemeden
yapıldığı ve 300 işçinin 20-30 yıllık çalışmasıyla tamamlanmış olabileceği
tahmin edilmektedir.
Güney Afrikalı yazar Chris O'Callaghan, Nevvgrange'in bir
geçit mezar olmadığını iddia etmiştir. Yazar Newgrange'e bilerek insan
gömüldüğüne dair hiçbir kanıt olmadığına dikkat çekmiştir.
Callaghan'ın kuramı ise anıtın, yaşam gücü sembolü Dünya Ana
ile Güneş Tanrı'nın birliğini kutlamak için yapılmış olduğu yönündedir. Buna
göre ışık kutusu ya da güneş penceresi, Güneş Tanrı'nın tepenin (Dünya Ana'yı
temsil eder) geçidinden sızmasını ve odanın (rahmi temsil eder) derinliklerine
kadar ulaşmasını sağlar.
Machu Picchu: İnkaların Kayıp Şehri
Machu Picchu (Eski Zirve) Peru'da And Dağları'nda, denizden
2133 metre yüksekliktedir.
Büyük bir imparatorluk olan İnka 1438'den 1533'e kadar
yaşadı.
Tahminlere göre İspanyolların 1532'de Peru'yu işgalinden
kısa süre öncesine kadar bölgede yerleşim vardı.
Machu Picchu'nun sayısız ziyaretçiyi şaşkınlığa uğratan ana
özelliği, harç dökülmeden, tekerlek ya da yük hayvanı kullanılmadan yapılmış
dev taş duvarların ve binaların kalitesidir. Bu yapılara has çok köşeli
taşların çoğu birbiriyle öyle birleştirilmiştir ki, en ince bıçak uçlarının
bile bu birleşme noktalarının arasına girmesi imkânsızdır.
…yılda yaklaşık 500 000 yabancı turist tarafından ziyaret
edilmektedir
2000 yılında, bir zamanlar İnka rahip ve rahibelerinin
güneşe tapındığı Intihuatana'da yapılan bir bira reklamı çekiminde, 455
kilogramlık bir vinç devrildi ve güneş saatinin büyük bir kısmının kırılmasına
neden oldu.
İskenderiye Kütüphanesi
İskenderiye Kütüphanesi hakkındaki yaygın kanı, buranın 2000
yıl önce büyük bir yangında yandığı ve içindeki koleksiyonun kaybolduğu
şeklindedir.
…nasıl kurulduğu belirsizdir.
Atina valisi, bilgin ve hatip Falirolu Demetrius, MÖ 295
sıralarında, I. Ptolemy Soter'i bir kütüphane kurmaya ikna etmiştir.
Ptolemy'nin himayesinde Demetrius, "Muses" (ilham
perileri), ya da diğer adıyla Musaeum Tapınağı'nın yapımına başladı. (Bugün
kullandığımız müze kelimesi buradan gelir.)
Muses Tapınağı, İskenderiye'deki kütüphanenin ilk kısmı…
…kütüphane ardında neredeyse hiçbir iz kalmaksızın kaybolmuştur,
…şüpheli Julius Sezai'dir.
Seneca / Sezar'ın çıkardığı yangında 40 000 kadar belgenin
yandığını söylüyor. Yunan tarihçi Plutarch, yangının "muhteşem
kütüphane"yi yok ettiğinden bahseder.
Büyük Piramit: Çöldeki Esrar
Büyük Piramit / Mısır'da piramit yapımında ulaşılan en üst
noktadır. Mısır araştırmacıları piramidin MÖ 2650 sıralarında firavun Khufu'nun
(Keops) mezarı olarak yapıldığı konusunda çoğunlukla hemfikirdirler.
Khafre (Chephren) Khufu'nun oğullarından biridir.
Büyük Piramit 137 metre yüksekliğindedir ve 228 metrekarelik
bir alana yayılmıştır. İlk yapıldığındaki yüksekliği 146 metreydi.
…yapımında her biri 2 tondan daha ağır olan 2 milyondan
fazla taş bloğu kullanılmıştır.
Bauval, Giza'daki üç büyük piramidin, Orion takımyıldızının
kuşağındaki üç yıldızı, Nil Nehri'nin de Samayolu'nu temsil ederek bunların bir
harita oluşturdukları görüşündedir.
2. Bölüm / Sırrı Açıklanamayan Belgeler ve Eşyalar
Nazca Çizgileri
37 mil uzunluğunda, 1 mil genişliğinde bir alanı kaplayan bu
şekiller yalnızca havadan bakıldığında net biçimde görülebilirler.
Tahminler arasında, bu çizgilerin gökbilimsel olayları
gözlemlemede kullanıldığı, ayin yolu olarak kullanıldığı, takvim görevi
gördüğü, uzay gemileri için bir iniş pisti olduğu, yeraltındaki su kaynaklarının
haritasını çıkarmak için kullanıldığı gibi birçok ihtimal bulunmaktadır.
Nazca çizgilerini, MÖ 300'den MS 800'e kadar bu bölgede
yaşayan Nazcalıların yaptığı sanılmaktadır.
…en mantıklı görünen ihtimal, Nazcaların bu çizgileri
törenlerle ilgili bir amaç doğrultusunda yapmış olmalarıdır.
Piri Reisin Haritası
Piri Reis'in haritası, 1929'da İstanbul'daki Topkapı
Sarayı'nda çalışan tarihçiler onu bir moloz yığınının arasında bulduklarında
gün ışığına çıktı.
1513 yılından kalma bu harita, / Piri Reis tarafından ceylan
derisi üzerine çizilmiştir.
Kuzey Amerika çok kötü çizilmiştir ve büyük ölçüde
yanlıştır. Öyle ki, bu bölümün çiziminde coğrafi bilgilerden değil de kulaktan
dolma bilgilerden yola çıkılmış gibidir.
Piri Reis kendi notlarında Kolomb'un haritalarından
alıntılar yaptığını belirtmiştir.
Phaistos Diski: Çözülemeyen Sır
Bu esrarengiz kil tablet 1903'te Girit Adası'nda,
Phaistos'ta, Minos Sarayı'nın olduğu bölgede bulundu.
…arkeolojik göstergelere disk MÖ 1700'den daha erken bir
tarihten kalmıştır, ancak, günümüzdeki tahminler bu tarihin MÖ 1650 de
olabileceği yönündedir.
…disk pişirilmiş kilden yapılmış olup çapı 15.7 cm,
kalınlığı ise 2 cm'dir. Diskin her iki tarafı da kıvrılarak içeri doğru dönen
hiyeroglif yazılarıyla kaplıdır.
Diskin üzerine, dikey çizgilerle 61 gruba ayrılmış toplam
242 figür işlenmiştir.
Phaistos Diski'ndeki yazı tektir, başka hiçbir yerde
örneğine rastlanmamıştır.
Son 100 yıl boyunca Girit'te yapılan çok sayıda kazıda, Phaistos
Diski'ndeki damgalı ya da baskılı yazı yönteminin tek bir örneğine bile
rastlanmadı. Kimileri bunu, diskin sahte olabileceği ihtimaliyle açıklıyor.
1992'de Rusya'nın Vladikavkaz şehrinde bir evin bodrumunda,
diskin sahte olduğu yönündeki kurama ilişkin şaşırtıcı bir bulgu ortaya çıktı.
Bu, Phaistos Diski'nden daha küçük, yine kilden yapılmış bir disk parçasıydı.
Görünüşe bakılırsa Phaistos Diski'nin bir kopyasıydı, ancak bu diskteki
semboller damgalanmamış, kazınmıştı.
Torino Kefeni
Tartışmanın bir tarafında kefenin, İsa çarmıhtan
indirildikten sonra üzerine örtülen örtü olduğuna inananlar, diğer tarafında
ise bunun ortaçağa ait sahte bir eşya olduğunu düşünen şüpheciler.
…boyu 4.38 ve eni 1.1 metre olan, büyük bir dokuma
çarşaftır.
Önünde ve arkasında, kollarını vücuduna sarmış, çarmıha
gerilmiş ve yaralarının acısını çekiyor gibi görünen çıplak bir adam görüntüsü
vardır.
Örtünün üzerinde kanı andıran koyu kırmızı lekeler vardır.
Torino Kefeni olarak kayıtlara geçmesi 16. yüzyıla rastlar.
1988'de Vatikan hükümeti, örtünün birçok kişinin gözü önünde
üç ayrı araştırma kurumu tarafından radyokarbon testine tabi tutulmasına izin
verdi
Testlerden alınan sonuç, örtünün MS 1260-1390 arası bir
tarihten (yani eserin ilk sergilendiği tarih) kalmış olduğunu, yani İsa'nın
kefeni değil, ortaçağda yapılmış bir aldatmaca olduğunu gösteriyordu.
Christopher Knight ve Robert Lomas ikinci Mesih adlı
kitaplarında örtünün üzerindeki yüzün, Tapınak Şövalyelerinin son Büyük Üstadı
Jacques de Molay'a ait olduğunu ait olduğunu iddia ettiler.
Kosta Rika'nın Dev Taş Topları
Çapları birkaç santimetreyle 2.13 metre arasında değişen, en
ağırları 16 ton olan taş toplar / Kosta Rika'nın Pasifik kıyısı yakınında
Palmar Sur ve Palmar Norte şehirlerinin civarındaki Diquis bölgesinde
bulunmuştur.
Çoğu, granite benzer sert, volkanik bir kaya tipi olan
granodioritten yapılmıştır.
Talos: Eski Bir Yunan Robotu Mu?
Zeus Europa'yı kaçırıp Girit'e götürdüğünde ona aşkını
göstermek için üç hediye verdi. Bu hediyelerden biri dev tunç robot Talos'tu.
İason ve Argonotlar Altın Postu ele geçirmiş, kendi
topraklarına dönerken yolda Girit'e yaklaştılar ve Talos'la karşılaştılar. Dev
yaratık, Argo adlı gemilerini uçurumlardan söktüğü kayaları fırlatarak körfezde
tuttu. İason'a eşlik eden cadı Medea, büyülerini kullanarak onları Talos'un
saldırılarından kurtardı.
Bağdat Pili
Pil tahminen Pers dönemine (MÖ 247-MS 228) ait bir mezardan
çıkarılmıştı.
Willard F. M. Gray, pilin bir kopyasını yapıp denemeye karar
verdi. Kil kavanozu üzüm suyu, sirke ve bakır sülfat çözeltisiyle
doldurduğunda, 1.5-2 volt kadar elektrik ürettiğini gördü.
2003'te Irak'taki savaşta Bağdat Pili, Ulusal Müze
yağmalandığında eskiçağa ait binlerce paha biçilemez eşya ile birlikte
çalınmıştır.
İngiltere’nin Eski Tepe Figürleri
İngiltere'deki tepelerin çimlerinde 3000 yılı aşkın bir
süredir dev figürler ve jeoglifler oluşmuştur.
Muhtemelen içlerinde en ünlüsü Berkshire'daki gizemli figür
Uffington Beyaz Atı'dır.
Figürleri oluşturmada kullanılan yöntem, sadece aşağıdaki
parlak beyaz kireçtaşını ortaya çıkarmak için yukarıdaki çimin kesilmesiydi.
110 metre uzunluğundaki ve 40 metre yüksekliğindeki Uffington
Beyaz Atı
…testi yapıldı ve alınan sonuca göre figür MÖ 1400-600
arasındaki dönemde yapılmıştı. Yani, Tunç Çağı'nın sonlarından ya da Demir
Çağı'nın başlarından kalmaydı.
Coso Kalıntısı
Jackson eyaletinde Kentucky'nin Cumberland Dağları'ndaki
Büyük Tepe'nin zirvesinde…
Nihayet taş parçası açıldığında, ortasında 2 milimetrelik parlak bir metal
çubuk olan daire biçiminde, kalın, beyaz bir porselen parçası buldu. Bu metalin
manyetik olduğu ortaya çıktı.
Son derece gelişmiş bir anten, küçük bir gerilim biriktirici
ya da eskiçağa ait bir buji olduğu gibi, nesnenin işlevi hakkında farklı
tahminler bulunmaktadır.
…bujinin aslında bir kayanın içerisinde değil, demir oksit
bir maden parçasında bulunduğu açıktır.
Nebra Gökyüzü Diski
MÖ 1600'e tarihlenen bu bronz diskin çapı 32 santimetredir
(vinil bir LP ile yaklaşık olarak aynı boyutta), ağırlığı ise 1.8 kg kadardır.
Disk 1999 yılında, Almanya'da, Berlin'in 112 mil güneybatısında,
Ziegelroda Ormanı'ndaki Nebra kasabası yakınlarındaki Mittelberg Tepesi'ni
çevreleyen tarih öncesine ait bir toprak alanda bulundu.
Birçok araştırmacı, diskin evrenin şu ana kadar bulunmuş en
eski gerçekçi tasviri, belki de ürün ekme ve hasat zamanlarının gökbilimsel
verilerle hesaplanması için kullanılmış bir tür alet olduğunu düşünmektedir.
Nebra Diski'ndeki yayların gündönümlerini tam da gerçek
konumlarında gösterdiği tespit edildi.
Nebra Diski bilinen ilk gökyüzü rehberidir ve Goseck
bölgesiyle birlikte Avrupa'da ileri derecede gökbilimsel bilginin ilk
örneklerindendir.
Nuh’un Gemisi ve Büyük Tufan
Maya Takvimi
Maya takvimi yalnızca güneş ve aya değil, aynı zamanda Venüs
gezegeninin ve Pleiades takımyıldızının hareketlerine de dayanıyordu.
Mayaların günlerinin / isimlerin her biri, gökyüzünde zamanı
taşıyan, böylelikle gün ve gecenin yolculuğunu gösteren bir tanrıyı
simgeliyordu.
Tzolkin, hareketlerini takip
etmek için piramitleri ve gözlemevlerini kullanan Mayalar için çok önemli bir
takımyıldız olan Pleiades yıldız kümesinin hareketlerini baz alan bir
takvimdir.
Haab yani Belirsiz Yıl (Ay
takviminden çeyrek gün kısa olduğu için belirsiz denir) bazı açılardan bugün
kullandığımız takvime benzeyen bir güneş takvimiydi
Haab'ın günleri sıfırdan 19'a kadar sıralanmıştı ve yılın
ilk günü sıfırdı.
MS 2012 yılının kış gündönümü Mayaların Long Count takvimine
göre, MÖ 3114'te başlayan 13. baktun devrinin sonudur.
Mayaların önemli inançlarından biri evrenin, dünyanın
sürekli tekrarlanan yaratılış ve yok oluşlar geçirdiği periyodik bir sistem
olduğu inancıdır.
Maya takvimi MS 4772'nin Ekim ayında gerçekleşecek bir
kraliyet yıldönümünden bahseder.
Antikythera Mekanizması: Eski Bir Bilgisayar Mı?
1900 yılında Antikythera'nın kıyısında 43 metre derinlikte,
Romalılardan kalma 50 metre büyüklüğünde bir gemi enkazı bulundu.
33-17-9 ebatlarında bronzdan yapılmış karmaşık bir dişli
çark mekanizması
Antikythera Mekanizmasının yapılış tarihinin MÖ 87 sıraları
olduğu bugün genellikle kabul edilmektedir.
En Eski Uçak
Kolombiya'daki altın uçak
Kolombiya'nın dağlık kesimlerinde yaşayan Tolima adlı bir
halkın eseri olduğu düşünülmekte
Mısır'ın Abydos şehrinde 19. Hanedan'ın I. Seti
Tapınağı'ndaki bir panoda bulunan şaşırtıcı figürler. Bu inanılmaz figürler
görünüşe bakılırsa bir helikopter ya da tankın ve uzay gemisine veya jet
uçağına benzeyen bir nesnenin çizimleridir.
…eski Mısır külliyatında hiçbir uçan makine yoktur
Lut Gölü Yazmaları
Yazmalar / Kumran bölgesinde 11 mağarada bulundu.
…kütüphane MÖ 3. yüzyıl ile MS 68 arasındaki döneme
tarihlenmektedir
1947'de, keçi otlatan Bedeviler Lut Gölü'ne bakan
uçurumların arasında sürüden ayrılmış bir keçiyi ararlarken, o zamana kadar
keşfedilmemiş bir mağara buldular. Bedeviler mağaranın içindeki duvarlarda
eskiçağdan kalma birkaç kil kavanoza rastladılar.
…araştırmalar sonucunda Kumran'daki 11 farklı mağarada
yaklaşık 800 belge bulundu.
Kumran Yazmaları'nın bazıları İsa'nın zamanında yazılmış
olsa da hiçbiri doğrudan ona ya da havarilerine atıf yapmaz.
Yazmaların en büyüleyici özelliklerinden biri, aralarında
bugüne kadar ortaya çıkarılan ilk Eski Ahit metinlerinin bulunmasıdır.
Kumran'daki mağaralarda bulunan en önemli metinlerden biri
de Büyük İşaya Yazması'dır.
Tapınak Yazması, Lut Gölü Yazmalarının en uzun ve belki de
en iyi korunmuş olanıdır. Yeni ve mükemmel bir kilisenin ideal tasarımı ve
işleyişi, bunun yanında yasaları ve kurban ayini prosedürlerine odaklanır.
Lut Gölü Tarikatı genellikle "Essenler" adıyla
tanınırlar
Tahminlere göre Essenler, Yahudilik'in merkezi kurumu olan
Tapınak'ın yönetim şekline karşı çıkarak Kudüs'ü terk ettiler ve Yuda Çölü'ne,
Kudüs'ün maddeci buldukları ortamından uzaklara yerleştiler.
Bakır Yazması
…muhtemelen MS 1. yüzyılın ortalarından kalmadır.
Bu yazma, İsrail'de bulunan 64 yeraltı sığınağının
listesidir. Bu sığınaklarda büyük altın, gümüş, yazma, ayin kaplan, tütsü
kapları ve silah zulaları olduğu anlatılmıştır.
Doom Kristal Kafatası
Bazı araştırmacılar, dünyanın farklı yerlerinde, bugüne
kadar beşi bulunmuş olmak üzere toplam 13 adet kristal kafatası olduğunu öne
sürmüşlerdir.
Mitchell-Hedges Kafatası
Korkunç görünümlü Doom Kafatası, tek, şeffaf, kuvars
kristalden yapılmıştır. Aslı ile aynı büyüklükte, yaklaşık 5.2 kg ağırlığındadır
ve bir tek, şeffaf, kuvars kristalden, göz alıcı bir şekilde yapılmıştır. Ait
olduğu kafa konuşuyormuş gibi hareket olanağı sağlayan, ayrılabilir bir çene
kısmı vardır.
Hedges palavralarıyla ünlüdür
Kafatası ile ilgili testler/incelemeler sonucunda nasıl
yapıldığına dair mantıklı bir açıklama yapılamadı.
Voynich Elyazması
Voynich Elyazması, beş yüz yıllık bir bilmecedir. İsmi
bilinmeyen biri tarafından anlaşılmaz bir dilde yazılmış ve açıklanamaz
semboller ve tuhaf resimlerle bezenmiştir.
Kitabın kendisi 15 cm'ye 22.5 cm ölçülere sahiptir ve
tahminlere göre bir zamanlar 270'den fazla sayfası varken, şimdi 240 sayfası
kalmıştır.
…genel kanı, metnin 15. yüzyıl içinde bir zamanda veya 16.
yüzyıl başlarında Orta Avrupa'da yazılmış olduğu ihtimalidir.
3. Bölüm / Esrarengiz Kişiler ve Topluluklar
Kuzey Avrupa'nın Bataklık Cesetleri
…ıssız turba bataklıklarında inanılmaz derecede iyi korunmuş
insan cesetleri keşfedildi.
…cesetlerin büyük çoğunluğu, MÖ ilk yüzyıldan ve MS 4.
yüzyıldan; ancak en eskisi Mezolitik dönemden (günümüzden yaklaşık 10 000 yıl
önce) kalmadır.
Tollund Adamı
…radyokarbon deneyi onun MÖ 350 civarında ölmüş olduğunu
gösterdi.
Tutankamunun Gizemli Yaşamı ve Ölümü
Tutankamun 19 yaşında hayata veda etti
…eşi Ankesenamon tarafından yazılan bu mektup Hattuşaş'da
(bugünkü Boğazkale'de) bulunmuştur.
"Kocam öldü ve oğlum yok. Sizin birçok oğlunuz olduğunu
söylüyorlar. Oğullarınızdan birini eşim olması için buraya yollayabilirsiniz,
diye düşündüm. Hizmetçilerimden biriyle asla evlenmem. Bu durumdan
korkuyorum!"
Hitit kralı oğlu Prens Zannanza'yı Mısır'a yolladı. Fakat
Prens ancak Mısır sınırına kadar ulaşabildi.
Bu cinayet, Mısır ve Hitit devletleri arasında batı
Suriye'deki Kadeş yakınlarında yer alan Amka'da Mısırlıların yenilgisiyle
sonuçlanacak bir savaşa yol açtı.
Tutankamun cinayetinin baş zanlısı olarak, kralın ölümünden
en kârlı çıkan isim olan yaşlı kraliyet hizmetkarı Ay gösterildi. Ay, Tutankamun
ölümünden sonra yaklaşık dört yıl kadar tahtta kaldı.
Araştırmacılar arasındaki genel görüş Tutankamun'un 1.75
boylarında ince yapılı, sağlıklı olduğu yönündedir.
Gerçek Robin Hood
Haydut hakkında elimizde bulunan en eski yazılı kaynak, çok
küçük bir parçası olsa bile, William Langland'ın 1377'de yazılan kitabı iskele
Köylüsüdür; burada karakterlerden birisi "Robin Hood'un dizelerini
biliyorum," der.
Amazonlar:
Uygarlığın Kıyısındaki Savaşçı Kadınlar
Amazonları ilk olarak, Homeros'un İlyada kitabında savaşçı
kadınlar kabilesi olarak görüyoruz.
Burada, Truvalı Priam Türkiye'nin ortasında seferdeyken
Amazonların ona saldırdıklarından kısaca bahsedilir. Homeros bu kadınları,
"erkek gibi savaşan kadınlar" olarak tanımlar.
Türkiye'nin kuzeyinde Thermodon savaşında Yunanlılara
yenildikten sonra, Amazon savaş tutsakları gemiyle Yunanistan'a geri
götürüldüler.
Yolculuk sırasında, kadınlar saldırdı ve onları esir
alanları öldürdüler; fakat gemiyi kumanda etmeyi bilmiyorlardı ve Karadeniz
boyunca kuzeye doğru sürüklendiler. Sonunda İskit topraklarına geldiler ve at
çalarak bölgede baskınlar yapmaya başladılar.
Amazon kelimesinin şimdi Farsça ha-mazan
(savaşçı anlamında) kelimesinden geldiği düşünülür ve Yunan versiyonunda göğsü olmayan anlamındadır.
Buz Adamın Esrarı
cesedin MÖ 3200 (Geç Neolitik Çağ) sıralarında ölmüş bir
adama ait olduğunu, yani günümüze ulaşabilmiş en eski insan vücudu olduğunu
ortaya koydu. Ötzi (Ötztal Alpleri'nde bulunduğu için bu isimle anılır olmuştu)
üzerinde incelemeler devam etti ve 1.57 boyunda ve öldüğünde 40-50 yaşları
arasında olduğu belirlendi; ancak ölüm nedeni açıklanamadı.
Ötzi'nin vücudunda karakalemle boyanmış küçük paralel
çizgiler ve haçlardan oluşan toplam 57 adet dövme vardı.
Ötzi'nin son yolculuğunda beraberinde taşıdığı çeşitli
eşyalar da bulundu. Bu eşyaların arasında, porsukağacı sapı olan bir bakır
balta, yine porsukağacı kerestesinden, yapımı tamamlanmamış bir büyük yay,
içinde uçları çakmaktaşından yapılmış iki ok ve 12 tamamlanmamış ok sapı
bulunan, geyik derisinden yapılmış bir ok kılıfı, çakmaktaşından yapılmış bir
bıçak ve kılıfı, dana derisinden yapılmış bir bel çantası, içinde tıbbi
mantarlar olan bir ilaç çantası, ateş yakmak için bir çakmaktaşı ve pirit, keçi
kürkünden yapılmış sırt çantası ve taş boncuğu olan bir püskül bulunuyordu.
Buz Adam'ın bulunması ve incelenmesiyle ilgilenen
araştırmacılar arasında sık ölümler görülmektedir. Son kurban, Ötzi'nin
giysileri ve silahlarındaki insan kanını bulan, Ekim 2005'te Avustralya'da
esrarengiz şartlarda ölen, 63 yaşındaki moleküler arkeoloji uzmanı Tom Loy'du.
Ötzi üzerindeki araştırmaya katılan ve yakın zamanda ölen diğer iki ünlü isim
de, Innsbruck Üniversitesi'nde Buz Adam'ı araştıran ekibin lideri olan, Nisan 2005'te,
tahminen çoklu doku sertleşmesinin getirdiği komplikasyonlar sonucu ölen Dr.
Konrad Spindler ve Buz Adam'ı bulan kişi olan, Ekim 2004'te Avusturya
Alpleri'nde 92 metreden düşerek hayatını kaybeden 67 yaşındaki Helmut
Simon'dır. Büyük bir tesadüf eseri, Simon'ın donmuş cesedini bulan kişilerden
biri olan Dieter Warnecke, Simon'ın cenazesinden kısa bir süre sonra kalp
krizinden öldü.
Tapınak Şövalyelerinin Tarihi ve Efsanesi
Şövalyeler hakkında belki de daha az bilinen bir ayrıntı da,
Kutsal Diyar'daki maceralarının, Avrupa'da toprak alım satımından elde edilen
kazançla karşılanıyor olmasıdır.
Başlangıçta bu örgüt, Fransa'nın kuzeydoğusundaki Champagne
bölgesinde bir asilzade olan Hughes de Payens tarafından yönetilen dokuz
şövalyeden oluşuyordu
Tapınak Şövalyeleri kısa sürede Vatikan'ın ve Avrupa
krallıklarının desteğini aldı. İngiltere'de, Kral II. Henry, Tapınak
Şövalyelerine ülkenin iç kısımlarındaki geniş arazilerle birlikte, ülkenin her
tarafında topraklar bahşetti.
1200 yılında III. Papa Innocent (Masum), Tapınak
Şövalyelerinin yerel yasalardan bağımsız olduğunu bildiren bir Papalık Fetvası
yayınladı. Bunun asıl anlamı, Tapınak Şövalyelerinin vergiden ve öşürden muaf
olmasıydı; bu da Birliğin istediği servetin hızla toplanmasında çok önemli bir
rol oynadı.
Haçlı Seferlerinin sona ermesi ve Kutsal Diyarin kaybedilmesiyle
birlikte, Tapınak Şövalyelerinin varlık sebepleri ortadan kalktı
Ekim 1307'de, Fransa Kralı IV. Philip (Adil Philip) ülkede
bulabildiği tüm Tapınak Şövalyelerini aynı anda tutuklatarak hapse gönderdi.
İngiltere'de birçok şövalyenin tutuklanıp yargılanmasına
rağmen, büyük çoğunluğu suçsuz bulundu. Bazıları, Robert the Bruce'un
egemenliğindeki İskoçya'ya kaçtılar
Tüm Avrupa'da on binlerce Tapınak Şövalyesi vardı ve
bunların sadece küçük bir kısmı idam edildi
Tarih Öncesi Flores Adalılar Bilmecesi
Sumatra ve Doğu Timor arasında bulunan bir Endonezya adası
olan Flores,
Burada, 6 metre derinlikte yaklaşık 30 yaşlarında bir kadına
ait olan neredeyse eksiksiz bir iskelet buldular. Tür olarak insana ait
olduğunu düşündükleri bu iskeleti ölçtüklerinde yalnızca 1 metre uzunluğunda
olduğunu gördüler.
Radyokarbon ve termolüminesans testleri sonucu en eski
kalıntıların yaklaşık 94.000, en yenisinin ise 12.000 yıllık olduğu saptandı.
Orijinal iskelet, Flores'li Küçük Kadın olarak ünlendi ve bu
türe J.R.R. Tolkien'in Yüzüklerin Efendisi serisinden esinlenilerek hobbit
takma adı verildi.
Flores Adalılarla Sumatra adası arasında ilginç bir bağ
vardır. Sumatra Adası'nda Orang Pendek diye bilinen, yaklaşık 1 metre
uzunluğunda insan benzeri kalıntılar bulunmuştur.
Mecusiler ve Bethlehem Yıldızı
Magi sözcüğü (Magus teriminin çoğulu) Latincedir ve Yunanca
Magoi den gelir, ilk kez eski Farsça'da Magus olarak ortaya çıkmıştır. Eski
İngilizcesi Mage'dir ve İngilizcede "büyü" anlamına gelen magic,
adını buradan alır.
Mithras tanrısına dayalı gizemli antik bir din olan
Mitraizm'de görülebilir. Bu din MS 3. ve 4. yüzyıllarda Roma lejyonları
arasında oldukça yaygındı. Roma İmparatorluğu zamanında Magi (Mecusi) sözcüğü,
doğu mezheplerinin temsilcilerini tanımlamak için kullanılan genel bir terim
haline geldi.
…büyü, astroloji ve rüya yorumlarıyla ilgilenen herkese Magi
(Mecusi) denilir oldu.
…eldeki veriler İran'daki Mecusilerin gerçek bir yıldızı
takip ettiklerini, ki bu Jüpiter oluyor
Druidler
MÖ yaklaşık 2. yüzyılda (Demir Çağının sonu) batı Avrupa'da
yaşamış olan Kelt toplumundaki gizemli Pagan papazlardır.
Druid, meşe, güçlü, bilgi ya da bilgelik anlamına gelen
Hint-Avrupa kökenli bir sözcüğe benziyor.
Onlardan bahsettiğini bildiğimiz ilk kişi, MÖ ilk yüzyılda
yaşamış olan Yunan filozof, astrolog ve coğrafyacı Posidoniustur.
Pliny'nin (MS 23-79) yazılarında Druidler büyücü olarak
anılır ve Pliny onları, ökseotlarını ve bu otun üzerinde yetiştiği ağaç olan
meşeyi kutsal sayan bir topluluk olarak tanımlar.
Annallar adlı eserinde Tacitus, MS 61'de gerçekleşen bir
saldırıdan söz eder.
Druidizm Roma tarafından yasaklandı; bu bir bakıma organize
bir rahip sınıfının sonu demek oluyordu.
Cadılar bayramında kötü ruhları korkutmak amacıyla maske
takma geleneği kışın başında, kasımın ilk gününde geleneksel olarak kutlanan
Kelt Samhain törenlerine dayanır. Bir diğer önemli Kelt töreni de Beltain'dı.
Bu, 30 Nisan'da ya da 1 Mayıs'ta yazın gelişini ve Mayısın ilk gününü kutlamak
amacıyla düzenlenirdi. Bugünlerde tepelerin doruklarında dev ateşler yakılırdı
ve Druidler sürülerini arınmaları amacıyla bu ateşlerin içinden geçirirlerdi.
İnsanlar da tıpkı bu sürüler gibi, verimli bir hasat elde edebilmek için
ateşlerin üzerinden atlarlardı.
Saba Kraliçesi
Kral Süleyman'la buluşma öyküsünden tanırız. Saba aynı
zamanda İslam dünyasında Balkız ya da Belkıs adıyla bilinen güçlü bir
sultandır.
Etiyopya Hıristiyanları arasında (Kebra Negast adlı
krallarının epik tarihini de içeren) bir öykü vardır. Buna göre onlar Süleyman
ve Saba'nın oğulları olan I. Menelik'in soyundan gelmiş ve böylece Etiyopya
hanedanının başlangıcı olmuşlardı. Öyküye göre Menelik yaşlı babası Süleyman'ı
görmek için Kudüs'e gitmiş, babası ona kalması ve ölümünden sonra kral olması
için yalvarmıştı. Fakat Menelik babasının bu isteğini geri çevirerek geceleyin
gizlice eve dönmüş, beraberinde kralın en önemli yadigarı olan Ahit
Sözleşmesi'ni götürmüştü.
Tarim Mumyalarının Gizemi
Bu şaşırtıcı biçimde iyi korunmuş insan kalıntıları, Çin'in
batı kesiminin bir bölümü olan Tarim Havzası'nda geniş Taklamakan çölünün
kurumuş, tuzlu arazisinde bulunmuştur. Şimdiye kadar bulunan cesetler MÖ
1800'den MS 400'lere kadar geniş bir tarihsel aralıkta gömülmüştür.
Mumyalar / Avrupalıların özelliklerini taşımakta…
Dr. Elizabeth Barber Tarim Havzası'ndan toplanan giysilerle
ilgili detaylı bir araştırma yaptı ve Kuzey Avrupadaki keltlerin ekose
desenleri ile büyük benzerlikler buldu. Tarim mumyalarındaki ekose desenin
Avrupa'dakilerle, Rusya'nın güneyinde bu tür giysilerin ilk bulunduğu yer olan
Kafkas dağlarında aynı kökenden geldiğini ileri sürdü.
Çin kaynakları Bai halkı olarak bilinen "uzun saçlı
beyaz insanlardan söz etmektedir.
Yuez- hi halkı da Çinlilere Gansu'daki Yuezhi dağları
yakın-larından çıkardıkları yeşimtaşlarını tedarik etmişlerdi.
Bu bölgede yaşamış son grup da Tocharianlardır.
Çin yazıtlarında Tocharianların sarı veya kızıl saçlı ve
mavi gözlü olduklarından söz edilir.
Yeşil Çocukların Garip Hikâyesi
(1135-1154), Suffolk'ta Woolpit kö¬yü yakınlarında kurt
çukuru de¬nilen hendeklerden iki küçük ço¬cuk bulunmuş.
…çocuk¬ların derileri hafif yeşildi ve üzerlerinde garip
renkli, bilinmeyen malzemelerden yapılmış kıyafetler vardı. Çocukların konuştukları
dili kimse bilmiyordu,
Çocuklardan biri yıllar sonra kendisine sorulduğunda
geldikleri yerle ilgili şunları söylemiş: Yanındaki çocuğun erkek kardeşi
olduğunu ve ebedi alacakaranlığın olduğu, sakinlerinin kendileri gibi yeşil
renkli olduğu "Saint Martin ülkesi"nden geldiklerini be¬lirtmiştir.
Tyanalı Apollonius: Eskiçağ Üstadı
…birinci yüzyılda yaşamış neo-Pisagorcu bir filozof,
öğretmen, şifacı ve büyü ustası¬dır. Greko-Roma dünyasının en ünlü filozofu
olarak bi¬linir ve İsa ile aynı çağda yaşadığı için sıkça onunla kı¬yaslanır.
Apollonius yaklaşık olarak MS 2'de Kapadokya'nın Roma
topraklarında kalan bölgesinde, Tyana'da doğ¬muştur (Türkiye'nin güneyinde,
şimdiki Bor ilçesi).
Dünya dinlerinin gizli doktrinlerinden büyülenen ve kendini
Roma İmparatorluğu içindeki çok sayıda inan¬cı saf hale getirmeye adayan
Apollonius, neo-Pisagorcu felsefenin kendine ait eşsiz yorumunu, mümkün olan
her yerde, keşfetmek, anlamak, yenilemek ve öğretmek için araştırmaya başladı.
…materyalist bir toplumun tehlikeleri
Kral Arthur ve Yuvarlak Masa Şövalyeleri
Kral Arthur, savaşçı kral tipine ilk örnek¬tir.
Arthur, Kral Uther Pendragon'un ilk çocuğudur,
Bilge büyücü Merlin, çocuk Arthur'un gizli bir yerde
büyütülmesini ve gerçek kimliğini kim¬senin bilmemesini tembihledi.
Merlin, bir kılıcı büyüyle bir taşın içine batırdı
Arthur kılıcı çıkarınca Merlin de ona kraliyet tacını taktı.
Kral Pellinore'yle yapılan bir savaş sırasında bu kılıcı
kırdıktan sonra, Merlin Arthur'u bir göle götürdü ve suların içinden gizemli
bir el yükseldi, ona ünlü Excalibur'u verdi. (Ona Gölün Ha¬nımı tarafından
verilen) Bu kılıçla, Arthur savaşta ye¬nilmez oldu.
Guinevere'le evlendikten sonra, ki (hikayenin bazı
yorumlarına göre) babası ona Yuvarlak Masa'yı ver¬mişti, Arthur büyük bir
Şövalye grubunu kendi etra¬fında topladı ve Camelto kalesinde kendi
mahkemesi¬ni kurdu.
…kayıp bir hazine avına da çıktılar: İsa'nın son akşam
yemeğinde kullandığı, Kutsal Kâse olarak da bilinen bir kap.
…kahraman şövalye Lancelot, Arthur'un kraliçe¬si Guinevere'e
âşık olmuştu. Çiftin gizli ilişkisi sonun¬da gün ışığına çıktı ve Guinevere
ölüm cezasına çarp¬tırılırken Lancelot sürgün edildi.
Arthur, Lâncelot'u bul¬mak için bir askeri keşfe çıktı.
Arthur'un yokluğunda Mordred (Arthur'un delikanlılık döneminde, kim oldu¬ğunu
bilmeden yattığı üvey kız kardeşi, cadı Morgu - ase'den olan oğlu) Britanya'da
iktidarı ele geçirmeye kalkıştı. Arthur geri döndüğünde, baba oğul Camlann'da
birbirileriyle savaştılar ve Arthur Mordred'i öldürdü, ancak kendisi de ölümcül
bir yara aldı.
Avalon adasına taşındı ve orada yaraları üç tane siyah
giyinmiş tuhaf kraliçe tarafından iyileştirildi.
Arthur'un be¬deni asla bulunamadı
Arkeolojik ve metinsel kanıtlardan anlaşıldığı üze¬re, en
muhtemel kuram Arthur'un, Britanya'yı yağma¬cı Saksonlara karşı savunan bu
Britanyalı başkanlardan birinin ya da daha fazlasının bir birleşimi olması¬dır
Efsanenin bu kadar uzun süre yaşamış olması, Arthur
karakterinin insan bilin¬cinde bir tele dokunduğunu kanıtlar
4. Bölüm / Üzerinde Düşünülmesi Gereken Diğer Sırlar
Gizemli Yerler
Tara Tepesi, Avebury, Rennes-le-Château, Babil Kulesi, Titicaca
Gölü Efsaneleri, Glastonbury, Eleusinian Sırları, Carnac, Chaco Kanyonu, Mohenjo-daro,
Tenochtitlan, Chartres Katedrali, Lyonesse, Süleyman'ın Tapınağı, Nabta Playa
Sırrı Açıklanamayan Belgeler ve Eşyalar
Ahit Sandığı, Minos Lineer A Yazısı - Girit Adası'nda
yaşayan Minos uygarlığının kullandığı, Geç Bronz Çağına ait bir yazı tipi.
Ashoka Sütunu, Zodyak'ın Kökeni, Felsefe Taşı, Oxyrhynchus
Yazmaları, Eskiçağ Mağara Resimleri, Kader Mızrağı, Horus’un Asaları, Kutsal
Kâse, Dendera Kabartmaları, Kader Taşı, Ogham Alfabesi, Bosna Piramidi
Esrarengiz Kişiler ve Topluluklar
Hypatia’yı Kim Öldürdü?
Büyücü Merlin
Finikeliler
Heinrich Cornelius Agrippa
Gül-Haçlılar
Neandertallar / Neden tükendiler?
Kraliçe Boudicca / Kelt kraliçesi
Dorianlar
Boxgrove Halkı
Britanya ve İrlanda'nın Masal Kahramanları…
…
Hidden History
Türkçeleştiren: Halil Ummak
Koridor Yayınları, 2008