Thomas Bernhard - Wittgenstein'ın Yeğeni
Eserde
yazar-anlatıcı hayata bakışını, uzun süre aynı hastanede zaman geçirdiği Paul
Wittgenstein aracılığıyla anlatıyor. Anlatıcının yatma bahanesi akciğer
rahatsızlığı, Paul’un bahanesi ise deli olmasıdır. Aslında her ikisinin de
hastalığı dünya ile aralarındaki kapanamaz mesafedir. Dolayısıyla hastaneden
bir fayda sağlayamayacaklarının bilincindedirler.
Bu iki
dost ağırlıkla müzikten söz ederler. Anlatıcı, ülkesi ve ülkesinde yaşayan
insanlar hakkında çok fazla saydırır. Sıraladığı, tasvir ettiği seviyesiz ve
aşağılık insanlar sürüsü ülkemizde de fazlasıyla mevcut olduğu için Türkçede de
ilgiyle okunan ve daha uzun süre aynı ilgiyle okunacak olan bir romandır.
O.
Pamuk’un önsözünden
Bernhard’ın
romanlarının kahramanlarının dünyasının temel taşlarından biri tekrardır.
Korrektur/Düzelti’nin
Wittgenstein’a benzeyen baş kişisi yazamadığı bir biyografinin yıllar yılı
sürecek hazırlığı kadar, kendisini engellediğini düşündüğü kızkardeşine duyduğu
öfkeden başka bir şeyi aklından geçiremez.
Das Kalkwerk/Kireç
Ocağı’nın baş kişisi “işitmek” üzerine yazacağı eseriyle, bu eserini
yazabilmenin koşullarına saplanmıştır; o çok eğlenceli Holzfallen/Odun Kesmek’in kahramanı nefret edip tiksindiği Viyanalı
aydınların yemek davetinde bütün düşüncesini onlardan nefret edip tiksinmeye
verir.
Valery bir yerde nefret edip
tiksindiğimiz bayağılıklarla aslında yakından ilgilendiğimizi, bayağı
bulduğumuz şeylerle aramızda bir merak ve yakınlık olduğunu söyler.
Bernhard’ın
kahramanları, tam tersine ne kadar kaçmaya çalışırlarsa çalışsınlar dış dünyaya
fazlaca açıktırlar. (s. 7)
Bernhard’ın
“buluşu” gittikçe uzayan, durmadan tekrarlanarak dairesel, daha doğrusu
“eliptik” hareketler çizen ve paragraf başlarına hiç de gerek duymayan cümleleridir.
Bernhard’ın
romanları onca tutkuyla konuşmalarına rağmen dramatik değil, anektodiktir. (s.
8)
Notlar
…Paul,
düşünürün yeğenlerinden biriydi. (s. 12)
Psikiyatri
hekimi bütün hekimlerin en beceriksizidir ve her zaman için üyesi olduğu bilim
dalından çok, zevk için adam öldürmeye yatkın kişidir. (s. 16)
Paul’un
günün birinde denetimini kaybedip delirdiği söylenebilirse benim de günün
birinde denetimimi kaybedip akciğer hastası olduğum söylenebilir. (s. 30)
Nietzsche’nin
kafası da bu yüzden patladı. Bütün deli düşünürlerin kafaları da sonuç olarak
böyle patlamıştır, ruh zenginliklerini kapı dışarı etmekle başa çıkamadıkları
noktada.
Paul’un
kafası da günün birinde böyle patladı ve Paul öldü. (s. 33)
Wittgenstein’lar
bir yüzyıl boyu silah ve makine üretip durmuşlardı, ta ki gelip eninde sonunda
Ludwig’le Paul’u, döneme damgasını basan Düşünür’le Viyana’da onun kadar ünlü,
hatta daha bile ünlü olan Deli’yi üretene kadar. (s. 36)
Param
olduğu sürece hekimlerle dosttum; ama sonra, beş kuruşun kalmadı mı adama
hayvan gibi davranıyorlar. (s. 56)
Hasta
insan yardımların en gözle görülmezine muhtaçtır, ama bunu sağlamak
sağlıklıların elinden gelmez. (s. 58)
Hasta,
hastalanmakla yerini boşaltmıştır, şimdi gelmiş yeniden aynı yeri istemektedir.
Bu sağlıklılar tarafından her zaman duyulmamış bir terbiyesizlik olarak
görülür. (s. 60)
Bir
kere bile Tractatus’tan söz etmedik. Sadece bir tek kere Paul, amcası Ludwig’in
ailenin en delisi olduğunu söylemişti. Bir mültimilyonerin köy okulunda
öğretmenlik etmesi kadar sapıkça bir şey olabilir mi, diye sormuştu. (s. 76)
…ödüller
insanı yüceltmez, ilk ödülümü alırken de aynı şeyi düşünmüştüm, tam tersine
alçaltır, hem de en utanç verici biçimde.
…ödül
insana daima bu alandaki en yetersiz kişiler tarafından verilir. (s. 79)
Viyana
kahvelerinden nefret etmiş ama gene de dönüp dolaşıp o nefret ettiğim Viyana
kahvelerine gitmişimdir. (s. 100)
Aslında
dünyanın hiçbir yerinde rahat edemeyen, sadece bulundukları yerden başka bir
yere doğru giderken, iki yer arasında mutlu olan insanlardanım. (s. 103)
Wittgensteins
Neffe
Türkçeleştiren:
Fatih Özgüven
Metis
Yayınları
Ocak,
1989
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder