Birsen Altıner –
Metin Erksan Sineması
Zanaatkâr, başkalarının tasarladıklarını filme
aktaran kişidir, filme yetenek ve ustalığını katar kuşkusuz ama kişiliğini
koymaz. Auteur ise kendi tasarladığı biçimde film yapan sanatçıya verilen
isimdir.
1950 yılında As Film için Y. Ziya Ortaç’ın “Binnaz”
adlı eserini senaryolaştırdı.
M. Erksan sadece öykünün vurucu ve güçlü olmasıyla
yetinmez, öykünün anlatı yanına da önem verir. Anlatı, görüntü ve diyalogları
ön plana çıkarır.
Görüntü için renk en önemli vurucu güçtür. (s. 14)
Mülkiyet, mülke sahip olma isteğinin doğurduğu suç
ve ceza, yine bu düşünce yapılarına bağlı olarak tutku, tutkunun uzantısı
olarak cinsellik ve gerçeklik temalarıyla karşılaşırız. (s. 15)
Aşık Veysel’in Hayatı, 1952 (Karanlık Dünya)
sansürlendi.
Beyaz Cehennem, 1954
Peyami Safa’nın Server Bedii müstearıyla yazdığı
romanın uyarlamasının iki sahnesi sansür kurulunca makaslanır.
Ölmüş Bir Kadının Evrak-ı Metrukesi, 1956
Erksan filmin çekimlerine devam ederken askere
alınır. Filmi Semih Evin tamamlar.
Hicran Yarası, 1958
Müzikal/melodram havasındadır.
Dokuz Dağın Efesi, 1958
Elia Kazan’ın Viva Zapata’sına benzediği yönünde
eleştiriler alır. Kayseri kökenli olan Kazan’ın filminde Türk kültürüne yakın
mizansenleri kullandığını hatırlatan Erksan, eleştirmenlerin bunu gözden
kaçırdığına işaret eder. (s. 32/33)
Şoför Nebahat, 1959
Atıf Yılmaz’ın çekmesi gereken film, Erksan
tarafından çekilir.
Gecelerin Ötesi, 1960
Sinemamızda toplumsal gerçekçi yönelimi başlatan
filmdir. Bu filmi de sansüre uğrar ancak yine de Erksan’a en iyi senaryo ödüldü
kazandırır (Türk Film Festüvali).
Mahalle Arkadaşları, 1961
Mahalle, asker ve hapishane arkadaşlığı olmak üzere
üç tip arkadaşlıktan söz edebiliriz
diyen Erksan yok olmaya mahkum mahalle arkadaşlığı üzerine bu filmi yapar.
Uy Farfara Farfara, 1961
Gecekonduların yıkımına karşı koymaya çalışan
insanların mücadelesini işleyen sentimental bir filmdir.
Yılanların Öcü, 1961
Kartaca Film Festivali’nde birinci oldu.
Sansürden yasak yiyen film, Cemal Gürsel’in izniyle
gösterime girdi.
“Paşa, Nasır Zeytinoğlu’nu çağırdı. “Sansüre telefon
et, filme müsaade etsinler” dedi. Nasır Zeytinoğlu orada tarihi cevabını verdi
ve “ben bu filmi seyretmedim paşam” dedi. Ben yıllarca bunu açıklamadım. Cemal
Gürsel bu laf üzerine hiçbir şey diyemedi.” (s. 46)
Kartaca Film Festivali’nin jürisinde Türkiye’den
Semih Tuğrul’da var. Yılanların Öcü ödüle koşarken Semih Tuğrul jüriyi
etkilemek için bir elini masaya indirip; “hayır, Yılanların Öcü’ne vermeyin,
Türk sinemasına büyük kötülük edersiniz” diyor. (s. 49)
Acı Hayat, 1963
Filme Türkiye’de ilk defa film müziği olarak
saksafon kullanıldı (Ornette Colmenn).
Susuz Yaz, 1963
Suya ve kadına sahip olma arzusu,
Aldığı ödüller ve star sistemine karşı çıkması
bakımından sinemamızın kilometre taşlarındandır.
Sevmek Zamanı, 1965
Tanımadığı bir kadının resmine âşık olan ve daha
sonra kadına ilgi duymaya başlayan bir adamın tutkulu hikâyesini işler.
Ölmeyen Aşk, 1966
Emily Bronte’nin Rüzgârlı Tepe adlı romanının
uyarlamasıdır.
Şeytan, 1974
William Friedkin’in The Exorcist’inin uyarlamasıdır.
Senaryosunu kendisinin yazdığı filmlerinde, dramatik
çatışma çoğunlukla mülkiyet kavramı etrafında düğümlenir.
Karakterleri, mülk sahibi olmak isteyenler ve mülke
sahip olanlar biçiminde gruplanabilir. Mal sahipleri, kötülüğün kaynağıdır.
Kabahat her zaman ölendedir.
Filmlerinde yoksulken bir şekilde zengin olan
karakterlere de yer veren Erksan’ın sonradan zengin olan ve sınıf atlayan bu
kişilerinin de sonradan kötülük yapmaya başladığını görürüz.
Yönetmenin genellikle suyun içinde gerçekleşen
ölümleri tercih etmesi, her ne kadar kötü de olsalar film kahramanlarının
günahlarından arınarak öbür dünyaya gitmelerini istemesinde yatıyor. (s. 147)
Filmlerindeki karakterleri, her insanın içinde iyi
ve kötü yönler bulunduğu gerçeğinden hareketle çizmeye başlar.
Erksan, 1 Ocak 1929’da Çanakkale’de doğdu. Babası
İttihat ve Terakki Partisi Çanakkale mebusu (1908-1920) Ahmet Kazım Erksan’dır.
İ.Ü. Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi bölümünü
1952’de bitirdi.
Pan Yayınları, Haziran 2005
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder