Kitap Kurdu
Anneler ve babalar ilginçtir. Kendi çocukları akla
gelebilecek en berbat kişi olsa bile, onun harika biri olduğuna inanırlar.
Dünya böyledir.
Ara sıra, bunun tam tersine davranan, çocuklarına hiç ilgi
göstermeyen ana-babalarla da karşılaşılır. Tabii ki bunlar, çocuklarına
tapanlardan çok daha kötüdür. Bay ve Bayan Wormwood, böyle bir ana-babaydı.
Michael adında bir oğulları ve Matilda adında bir kızları vardı ve ana-baba
özellikle Matilda'yı bir kabuk gibi görüyorlardı.
Matilda üç yaşına geldiğinde, evde sağda solda duran
gazeteleri ve dergileri inceleyerek, okumayı kendi kendine öğrendi.
Babasının ona kitap almayı reddettiği günün öğleden
sonrasında, Matilda kendi başına köyün kitaplığına doğru yürüdü.
Kendi küçük yatak odası bir okuma odasına dönüşmüştü
Bay Wormwood: Büyük Otomobil Komisyoncusu
"Kimse dürüstlükle zengin olmaz," dedi baba.
"Müşteriler aldatmaya yarar."
Bay Wormwood küçük, sıçan suratlı biriydi.
Şapka ve Süper Yapışkan
Matilda, yapışkanı özenle şapkanın iç kenarına sürdü.
O akşam eve döndüğünde şapkayı hâlâ kafasından
çıkaramamıştı.
Hayalet
Süper yapışkan hikâyesinden sonra Wormwood'ların evinde bir
hafta kadar sükûnet hüküm sürdü.
Birden, ürkütücü bir hareketle kitabın sayfalarını yırtmaya
ve onları avuç avuç çöp sepetine atmaya başladı.
Matilda dehşetten donakalmıştı.
Saldırıya uğradığınızda, yapılacak en akıllıca iş,
Napolyon'un vaktiyle söylemiş olduğu gibi, karşı saldırıya geçmektir.
Matilda'nın son derece ince zekâsı, zehir saçan babaya uygun yeni bir cezayı
saptamak için çalışmaya başlamıştı.
Aritmetik
Matilda, ana-babasının iyi, sevecen, anlayışlı, dürüst ve
zeki insanlar olmasını o kadar çok isterdi ki. Ancak, ana-babanın bu
özelliklerden hiçbirini taşımadıkları bir gerçekti
Platin Saçlı Adam
Bay Wormwood saçlarını parlak ve canlı tutar umuduyla her
sabah Menekşe Yağı Saç Toniği adlı bir losyonla bol bol ovuşturuyordu.
Matilda sabah saatlerindeki banyo mahremiyetinden
yararlanarak, babasının Menekşe Yağı'nın kapağını açtı, içindeki maddenin dörtte
üçünü tuvalete boşalttı. Sonra şişeyi annesinin Platin Sarı, Saç Boyası, Extra
Güçlü'süyle ağzına kadar doldurdu.
"Sen...sen ...sen ... saçlarını boyamışsın!" diye
tiz bir sesle bağırdı anne
Bayan Honey
Matilda okula başlamakta biraz geç kalmıştı.
Okula başladığında beş buçuk yaşındaydı.
Köyün okulu, Crunchem Hall İlkokulu adlı soğuk bir tuğla
binaydı.
Bu kurumun başöğretmeni, patronu, başkomutanı Bayan
Trunchbull adlı orta yaşlı korkunç bir kadındı.
Öğretmenlerinin adı Bayan Honey'di
Matilda. "Çocuklar yetişkinler kadar ciddi değillerdir
ve gülmeye bayılırlar."
Bayan Honey bu minnacık kızın bilgeliği karşısında şaşkına
dönmüştü.
Trunchbull
Bir zamanlar ünlü bir sporcuymuş, adaleleri şimdi bile
açıkça seçilebiliyordu.
Onu gören biri, demir çubukları eğebilecek ya da telefon
direklerini yerinden sökebilecek kadar güçlü bir kişi olduğu duygusuna
kapılabilirdi. Yüzünde bir güzellik ya da bir neşe belirtisinden eser yoktu.
Bütün çocuklar, yetenekleri ne olursa olsun, kendi yaş
grupları içinde kalacaklar.
Ana-Babalar
"Seni ilerde çok daha ileri bir sınıfa alacağımıza
eminim," dedi Bayan Honey, "fakat başöğretmen senin şimdilik olduğun
yerde kalmanı istiyor."
Bayan Honey, dokuzdan kısa süre sonra evinden çıkarak
Wormwood'ların evine yürüdü.
“…Birkaç dakikalığına içeri girip sizinle Matilda hakkında
konuşabilir miyim?"
"Tam da en sevdiğimiz programın ortasındayız,"
dedi Bay Wormwood. "Çok uygunsuz bir zaman. Bakın, neden daha sonra
gelmiyorsunuz?"
Çekiç Atmak
Matilda'nın en hoş yanı / Parlak zekâsını dışa vuran
herhangi bir belirti yoktu ve asla gösteriş yapmazdı.
(Hortensia anlatıyor Tranchbull’la ilgili pek çok şey)
Bayan Tranchbull'un özel yatak odasında Tabutluk denen bir
dolabın olduğundan haberiniz vardır herhalde.
Trunchbull'un bir zamanlar İngiltere Olimpiyat takımında
çekiç atmış olduğunu aklınızdan çıkarmamalısınız.
Trunchbull kolunu formda tutabilmek için çevresindeki her
şeyi fırlatıp atabilir, özellikle çocukları."
Trunchbull'un hayatta tahammül edemediği bir tek şey varsa,
o da örgülü saçlardır,
Bruce Bogtrotter ve Pasta
Bruce Bogtrotter!" diye birden havladı Trunchbull.
Dün sabah, teneffüs sırasında bir yılan gibi mutfağa
süzüldün ve çay tepsimdeki çikolatalı pastamdan bir dilim çaldın.
Lavender
Bayan Honey. "Ders başlamadan önce mutfağa gidip bir
sürahi bulmak, sürahiyi doldurmak ve bunu temiz, boş bir su bardağıyla masanın
üzerine koymak, senin görevin olacak."
O akşam Lavender bir su kertenkelesi yakalamayı kafasına
koymuş…
Haftalık Sınav
"Bayan nunchbull, bırakın onu, lütfen," diye
yalvardı Bayan Honey. "Ona zarar verebilirsiniz, gerçekten! Kulaklarını
koparabilirsiniz!"
"Kulaklar asla kopmaz!" diye bağırdı Trunchbull
İlk Mucize
…su kertenkelesi de bardağın içine şap diye düşüverdi.
"Sen yaptın!" diye kükredi Trunchbull.
"Size ben yapmadım diyorum!" diye çığlık attı
Matilda.
Matilda'nın gözleri de bardağın üzerinde kalakalmıştı. Ve
şimdi, olağanüstü ve garip bir duygu Matilda'yı yavaş yavaş sarmaya başladı.
"Devir onu!" diye fısıldadı Matilda.
İkinci Mucize
"Başıma çok garip bir şey geldi, Bayan Honey."
"Gözlerimle yaptım," dedi Matilda. "Gözlerimi
bardağa dikmiştim ve devrilmesini istiyordum, sonra gözlerim iyice ısındı, bir
tuhaf oldu ve içlerinden bir tür güç fışkırdı, bardak da devriliverdi."
"Tekrar yapabilir misin?" diye sordu.
"Bilmiyorum," dedi Matilda, "ama sanırım
yapabilirim."
Bayan Honey'in Kulübesi
"Siz yoksul musunuz, Bayan Honey?"
"Evet," dedi Bayan Honey.
Bayan Honey'in Hikâyesi
"size okulda çok az mı para veriyorlar?"
Bayan Honey birden başını kaldırıp baktı. "Çok kötü
sayılmaz," dedi. "Ötekilerle yaklaşık aynı parayı alıyorum."
"Bu kadar feci bir yoksulluk çektiğinize göre, yine de
çok az olmalı," dedi Matilda.
"Yirmi üç yaşındayım," dedi Bayan Honey,
"doğduğumda babam bu köyde doktordu. Güzel, hayli büyük, kırmızı tuğladan
bir evimiz vardı…
İki yaşındayken annem öldü.
(Teyzesi bakıcı olarak eve geldi)
Ben beş yaşındayken, babam aniden öldü. Böylece teyzemle baş
başa yaşamak zorunda kaldım. Benim yasal velim oldu,
"Onu teyzenin öldürdüğünü ve intihar süsü verdiğini
düşünüyorsunuz."
"Babamın vasiyeti bulunamadı," dedi Bayan Honey.
"Anlaşılan, biri onu yok etmiş."
(Teyze: Bayan Trunchbull)
İsimler
"Korkmanıza şaşmamak gerek öyleyse," diye bağırdı
Matilda. "Geçen gün küçük bir kızı örgülerinden yakalayıp, bahçe
duvarından dışarı fırlattığını gözlerimizle gördük.
"Evde, Bayan Trunchbull babanıza ne derdi?"
"Magnus dediğinden eminim," dedi Bayan Honey.
"Adı buydu çünkü."
"Peki babanız Bayan Trunchbull'a ne derdi?"
"Adı Agatha'dır,"
"Babanız ve Bayan Trunchbull evde size ne
derlerdi?"
"Jenny derlerdi," dedi Bayan Honey.
İdman
Matilda evi, her zamanki gibi boş buldu.
Şimdi sıra idman yapmaya geldi,
…Bir cismi itme gücüm varsa, mutlaka kaldırma gücüm de
olmalı.
Üçüncü Mucize
"Üçlü çarpım tablosunu tersten ezbere söyle!" diye
havladı Trunchbull.
"Tersten mi?" diye kekeledi Wilfred. "Ama
tersten öğrenmedim ki."
"İşte buyrun bakalım!" diye çığlığı kopardı
Trunchbull, zafer kazanmış bir edayla.
"Tebeşir! Tebeşir! Tebeşire bakın! Kendi başına hareket
ediyor!"
"Bayan Trunchbull düştü! Bayan Trunchbull yerde!"
Yeni Bir Ev
Bayan Honey ikinci günün sabahı, yerel bir avukattan
taahhütlü bir mektup aldı. Avukat, babası merhum Dr. Honey'in son isteğinin ve
vasiyetinin bir anda ve esrarlı bir biçimde ortaya çıktığını bildiriyordu. Bu
belgeye göre, Bayan Honey, babasının ölümünden beri köyün ucundaki, Kırmızı Ev
olarak bilinen ve kısa süre öncesine kadar Bayan Agatha Trunchbull'un oturduğu
evin yasal mirasçısıydı.
"Bu sabah," dedi Matilda, "sırf eğlenmek için
bir şeyi gözlerimle itmeye çalıştım, ama yapamadım. Hiçbir şey kıpırdamadı.
Gözlerimin gerisinde oluşan sıcaklığı bile hissetmedim. Güç yok olup gitti.
Sanıyorum onu tümüyle yitirdim."
"Gidiyorlar!" diye bağırdı. "Hepsi aklını
kaçırmış, bavullarını topluyorlar, yarım saat sonra İspanya'ya doğru yola
çıkacaklarmış."
"Yola çıkan kim?" diye sordu sakin sakin Bayan
Honey.
"Annem, babam, ağabeyim Mike. Benim de onlarla birlikte
gitmem gerektiğini söylüyorlar."
"Yani tatile mi demek istiyorsun?"
"Hadi Harry," dedi anne bir çantayı arka koltuğa
iterken. "Eğer kalmayı istiyorsa, niye bırakmıyoruz ki? Bir boğaz eksik
olur."
…
Türkçeleştiren: Lale Akalın
Can Yayınları
21. Baskı, 2015
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder