Mümtaz Turhan - Kültür Değişmeleri - Sosyal Psikoloji Bakımından Bir Tetkik
Bu kitabın bir kısmı (köy tetkikiyle, üçüncü, son kısım)
doktora tezi olmak üzere Cambridge üniversitesine sunulmuştur.
…kültür değişmeleri
(evolution - tekamül) nazariyesidir. Bu nazariye
taraftarlarına göre medeniyet, ilk vahşet devrinden bugüne kadar devamlı bir
ilerleme ve gelişme göstermiştir.
…evolüsyonizm, hakiki vakıaların sübjektif bir tarzda
basitleştirilmesinden ibarettir.
…tekamülün bütün mesuliyet ve sebebini bir kültürden
diğerine geçen unsurlarda ve bunların yayılmasında (diffusion - intişarında)
gördüğü için bu mektep mensuplarına da difüsiyonistler denmektedir.
(bunlara) tarihçi mektep adı da verilmektedir.
H.R. Lowie: insan yaradılışı itibariyle taklide mütemayil,
itiyatlarına bağlıdır; yaratıcı ve icatkar değildir. Onun için yüksek bir
kültürün meydana gelebilmesi için fevkalade müstesna ve müsait şartları ihtiva
eden bir muhite, bir mıntıkaya ihtiyaç vardır.
(Bu şartlar) eski Mısır'da vardı ve hakikaten burada yüksek
bir medeniyet meydana geldi.
Medeniyet böylece yayıldığı nisbette tabiatıyle hızından,
kuwetinden kaybederek zayıflayacaktır. Binaenaleyh merkezden uzak mesafelerde
medeniyette bir gerileme, bir inhilal olması zaruridir (s. 18).
…kültür değişmelerinin sistemli, ilmi bir şekilde tetkiklne
başlangıç olan ilk etnoloji araştırmalarının misyoner ve müstemlekecilik
hareketiyle birlikte yürüyüp geliştiği görülüyor.
Bu nevi tetkiklerin nazari ve ameli faydalarını kavrayan ilk
müstemlekeci memleket de Hollanda oluyor.
Dünyanın birçok yerlerinden gelen muhtelif ırklara,
milletlere mensup ve ayrı kültür ve medeniyetleri temsil eden müteaddit
grupların karşılaştığı, birbirinden farklı mütenevvi yerli kavimlerin yaşadığı
Amerika, kültür temaslarına ve değişmelerine ait tetkikler için çok müsait bir
zemin teşkil etmektedir.
Kültür ve Medeniyet
(Kültürün üç tanımı / s. 36-37) …kültür insanın hayatında içtimaı
yoldan tevarüs ettiği maddi ve manevi her unsuru ihtiva eder.
Bu terimin ikinci bir manada kullanılışı daha çok taammüm
etmiştir. Bu manaya göre kültürden ferdi inceliğin daha ziyade konvansiyana
tabi bir ideali kastolunmaktadır.
Medeniyetten biz insanın, hayatı üzerinde müessir şartları
kontrol maksadıyla sarfetmiş olduğu cehitler neticesinde meydana getirdiği
mekanizma ve teşkilatın umumi heyetini kastediyoruz.
•Kültür ise• bu manada kullanılan medeniyetin anti tezidir.
Ziya Gökalp'a göre / Bir medeniyet müteaddit milletlerin
müşterek malıdır. Çünkü her medeniyet, sahipleri olan müteaddit milletler,
müşterek bir hayat yaşayarak vücuda getirmişlerdir. Bu sebeple her medeniyet,
mutlaka, beynelmileldir. Fakat bir medeniyetin, her millette aldığı hususi
şekilleri vardır ki, bunlara (hars-kültür) adı verilir.
…medeniyet usul vasıtasiyla ve ferdi iradelerle vücuda gelen
içtimai hadiselerin mecmuudur.
Harsa dahil olan şeylerse, usul ile, fertlerin. iradesiyle
vücuda gelmemişlerdir, sun'i değillerdir.
İctimai ihtiyaçların başında fertlerin arasındaki
münasebetlerin tanzimi gelir.
Bedeni, içtimai ve ruhi ihtiyaçlar… / Kültür…
…her kültür daimi bir tahavvül halinde bulunmaktadır.
Malinowski'nin tarifi
Kültür değişmesi, bir
cemiyetin mevcut nizamını, yani ictimai, maddi ve manevi medeniyetini bir
tipten başka bir tipe kalbeden bir prosestir (s. 49).
Umumiyetle münferit yabancı kültür unsurlarının iktibası
hemen hemen bütün serbest kültür değişmelerine bir başlangıç olmaktadır.
Yabancı bir kültür unsurunun cemiyete ithalinden, iyiden
iyice benimsenip temessül edilmesine kadar geçen ictimai kültür presesini
başlıca üç safha veya merhale halinde göstermek mümkündür.
Evvela, bu yeni unsurun kabulünde rolleri olan ilk
müteşebbislerin onu benimsemeleri ve kabul etmeleri safhası; saniyen,
mücedditler tarafından cemiyete ithal edilen yeni kültür unsurunun diğer
fertler tarafından benimsenip kabul edilmesi safhası; ve nihayet bu unsurun,
mevcut kültüre intibak ve temessül edebilmesi için geçirmek mecburiyetinde
olduğu tahavvüller merhalesi gelir.
Köy Topluluğu Üzerinde Bir Tetkik
Aşağı Pasin ovası
Ardos, Azap ve Zars köylerinde yaşayanlar aynı menşeden
gelmiş olduklarına inanıyorlar.
Bu havailde toprağı işlemek için kara sapan kullanılmaktadır.
(Bir diğer alet) “Kotan” dedikleri pulluktur.
…atlar, yalnız yarışlar, cirit oyunları vesair zamanlarda
binmek için beslenir, fakat ziraatte veya yük taşımakta kullanılmazdı; yalnız
kışın şahısların nakli için kızaklara koşulurdu.
…fenni ziraat usulleri tatbik olunamadığı için verim pek
noksandır (s. 67).
…evlerin süt ve yağ ihtiyaçlarını tatmin maksadiyle koyun ve
inek beslenmektedir.
Bu köylerde basit demircilik, nalbantlık, marangozluk ve
berberlikten başka zenaat yoktur.
…zengin bir arazi sahibinin yanında dürüst hareket eden
çalışkan bir marabanın, kendi başına müstakil çalışan ortahalli bir çiftçiden
çok defa daha iyi durumda olduğu ekseriya görülür.
Umumiyetle aile ana ve babadan, oğullardan, bunların
karılarından ve çocuklarından teşekkül eder. Böylece bir ailenin nüfusu 10 ile
30 arasındadır.
…
16 yaşına kadar bu köy cemaatiyle birlikte yaşadığım için o vakitki
hayatlarına ve yaşayış tarzlarına dair hatıralarım taze ve canlıydı
Değişmeler Üzerinde müessir olan faktörler
Muhacirlik veya yeni bir muhite yerleşme faktörü.
Cemaatin bugün yaşadığı asıl muhitte vukua gelen coğrafi
(fiziki) ve ictimai tahavvüller
Civar vilayetler, bilhassa Kars ahalisi ile temas.
Maddi kültürde husule gelen değişmeler
Ev inşaatında göze çarpan ilk yenilik çatının ithaliydi.
(Kiremit kullanımına ilk olarak 1928 zelzelesinden sonra başlanmış)
…ev inşaatında çok daha sık görülen asıl yenilik,
pencerelerin şeklinde ve yapılış tarzında idi.
Evvelce pencereler duvarların çatıya yakın kısımlarında
hatta çatı üzerinde gayet küçük olmak üzere açılırdı.
Manevi kültür sahasındaki değişmeler
…zengin ailelerin Birinci Dünya Savaşından evvel bu havalide
büyük bir nüfuzları vardı.
Başı sıkıntıya düşen, hükümetle işi olan, alacağını
alamayan, borcunu veremeyen, evi yıkılan, hayvanı ölen herkes onlara baş
vururdu.
Şüphesiz mevkilerini bazen suiistimal edenler de olurdu.
Fakat bu çok enderdi.
Eskiden din, düşüncelerinde merkezi bir yer işgal ediyor ve
hareketlerinin esas saikini teşkil ediyordu. Her şey rengini dini hislerden
alıyor, ona göre kıymetlendiriliyordu.
Bugün din artık kollektif bir mesela olmaktan çıkmış,
tamamiyle ferdileşmiştir.
…en çok çarpan değişikliğin, evvelce dini birer vecibe imiş
zanniyle riayet edilen adetlerin hurafe veya batıl itikatlardan çoğunun bugün
terk olunmasıdır.
Birinci Dünya Savaşından önce, devlet mekteplerinde verilen
terbiye ve tahsilin, dini hisleri zayıflatacağı, bu itibarla zararlı olduğu
zannedilirdi; bu telakki oldukça umumi idi.
Birinci Dünya Savaşından evvel bu köylerdeki mektepler
(mahalle mektepleri gibi) hocaların elinde idi.
Reddedilen veya temessül edilmeyen kültür unsurları
Evvela kabul edilip denendikten sonra reddilen yeni
unsurlar.
…iki buğday tipiyle muhtelif nevi meyve ağaçları ve sebzeler
…biçme, tohum ekme, tırmık ve harman makinesi gibi unsurlar
…köylüler eğer bu kategoride bulunan unsurları kabul
edebilselerdi, geçinmek hususunda rastlamış oldukları güçlüklerden birçoğundan
kurtulacak, en esaslı ihtiyaçları tatmin edilmiş ve nisbeten rahata kavuşmuş
olacaklardı.
Hiç denenmeden doğrudan doğruya reddedilen unsurlar.
…peçe ve çarşafın lağvı, şapkanın kabulü, köyde müşterek bir
meyve fidanlığının tesisi ve temizliğe ait bazı tedbirler
Kanuni mecburiyet dolayısiyle kabul ettikleri şapka veya
kasketleri eski itiyatlara, fes adabına göre giyiyorlardı.
…
…ahlak kaidelerine, zevk ve düşüncelerine aykırı düşen bir
kültür unsuru, temin edeceği faydalar nazarı itibara alınmadan
reddedilebiliyor.
Umumiyetle serbest kültür değişmelerin en mühim bir
hususiyeti olmak üzere, yerine daha iyi, daha faydalı ve müessir yeni bir unsur
konmadan eskilerden hiç birisinin terk olunmadığı müşahedesini de zikretmek
lazımdır (s. 108).
Mecburi kültür değişmeleri
…mecburi veya empoze kültür değişmesi, aynı cemiyet içinden
çıkan bir grubun üstünlüğüne inandığı yabancı bir kültürü veya bunun bir
kısmını yahut muayyen bazı unsurlarını, mensub olduğu cemiyete zorla kabul ettirmesini
de tazammun eder (s. 114).
Norman ve Sakson kültür unsurlarının birleşerek İngiliz
kültürünü meydana getirmiş olması buna iyi bir misal teşkil edebilir.
…temas halinde gruplardan birinin ötekisini üstün gördüğü
veya öyle tanıdığı umumiyetle müşahede edilen bir vakıadır. Bu takdirde
kendisini küçük gören grup gerek ictimai gerek kültür bakımından hayran olduğu
cemiyete benzemeye çalışmaktadır. Üstün gruba karşı duyulan hayranlığı,
kendisini küçük gören cemiyetin verdiği hükümlerde müşahede etmek mümkündür (s.
116).
Eğer kültür teması, sosyal psikolojik planda kalıyor ve
silah kuvvetiyle desteklenmiyorsa, ikna yolu, itibar faktörünün tesiri
sayesinde, biricik tesirli metot olarak kalacaktır.
Bununla beraber davranışlarla doğrudan doğruya alakası
olmayan kültür unsurlarını zorla kabul ettirmek güçtür. Zira yaptığı veya
yapmadığı muayyen bazı şeylerden ötürü bir insana ceza verilebildiği halde
düşündüğü veya inandığı bir şeyden dolayı cezalandırılamaz. Yedi bir grubu
kiliseye muntazaman gitmeye mecbur etmek mümkündür; fakat Hıristiyanlığı zorla
kabul etmesi temin olunamaz.
…mecburi kültür değişmesinin bir hususiyeti de hakim grubun,
empoze edeceği unsurlar gibi mahkum grubun kültüründe tahrip etmek istediği
unsurları da bizzat seçmektedir. Tabii bu intihap, hakim grubun alaka ve
menfaatlerine uyacak bir şekilde yapılır (s. 17).
…serbest kültür değişmelerinde, bütün fonksiyonel
münasebetleri tamamiyle ifa edebilecek yeni bir unsur kabul edilmeden eski
kültür unsurlarına dokunulmamaktadır. Halbuki mecburi kültür değişmelerinde bunun
aksine hareket edilerek tatmin edici ikameler bulunmadan, yani yerlerine uygun,
muadil yeni unsurlar kanmadan eskileri mütemadiyen ortadan kaldırılmaktadır. Bu
suretle kültürün en tabii, en asli bir fonksiyonunun önüne geçilerek grubun
birçok ihtiyaçlarının tatmin edilmesine mani olunmaktadır. Bunun neticesi olmak
üzere cemiyetin iktisadi ve ictimai hayatında birçok aksaklıklar meydana
gelmekte, fertler azami bir huzursuzluk ve sıkıntı içinde yaşamaya mahkûm
bulunmaktadırlar (s. 118).
Mecburi bir değişmenin fena ve zararlı neticeler vermesinin
sebebini, yalnız zorla ithal edilen yeni unsurlarda aramak doğru değildir; asıl
sebep büyük bir ihtimalle mevcut kültür unsurlarının fonksiyanlarına mani olunmasındadır.
Umumiyetle alıcı grup, kabule mecbur olduğu davranış
şekillerini kendi kıymet sistemlerine, zihniyetine göre yeniden
kıymetlendirmek, tefsir etmek, değiştirmek suretiyle ancak muvaffakiyetle
temsil edebilir (s. 120).
Avram Galanti'ye göre, ikinci Beyazid zamanında İstanbul ve
Selanik'de, 19, Birinci Selim zamanında da 33 kitap basılmıştır. Bu tarihlerde
İstanbul'da üç ve Selanik'te bir matbaa vardı. Bu matbaalarda İbranice,
Latince, Yunanca eserler basılıyordu.
…garplılaşmaya karşı gösterilen ruhi mukavametin kırılmasında
başlıca amil mağlubiyetlerimiz olduğuna göre, kültür değişmelerinin, hiç
olmazsa başlangıcında, daha çok askerlik sahasında veya onunla ilgili olarak
vukua gelmesi beklenebilir. Nitekim öyle olmuş, Tanzimata kadar değişmelerin
ağırlık noktasını askerlik veya ona bağlı mevzular teşkil etmiştir (s. 141).
Birinci Abdülhamid'in (1774-1789) sadrazamı Halil Hamid
Paşa, padişahın da tasvibiyle ordunun talimi ve teknik bakımdan ıslahı
maksadiyle Fransa'dan mütehassıslar getirmiştir.
(Rusya’ya karşı) Osmanlı imparatorluğunun hiç olmazsa
kendisini müdafaa edebilecek bir vaziyette bulunması lazımdı
III. Selim devri
Bu devirde husule gelen değişmeler / tasarlanmış olduğu
halde meydana gelmiştir; bu itibarla daha sistemlidir; daha şuurludur.
II. Mahmut zamanı
…yeniçeriliğin lağvı, cemiyet içinde ani bir boşluk
bırakması bakımından ictimai bünyede çok mütenevvi ve mühim tesirler icra
etmiştir.
…bu devir, serbest değişmeler çağının sona erdiğini, mecburi
veya güdümlü değişmelerin başladığını ve artık böylece devam edip gideceğini
göstermektedir.
Garplılaşma tarihimizde yine ilk defa olmak üzere Avrupa, bu
devirde kılık ve kıyafette, yaşayış tarzında, ictimai teşkilatında taklit
edilmekte, bu noktalar üzerinde bilhassa ısrarla durulmaktadır. Avrupalıya
yaşayış tarzında ve şekil itibariyle benzeme ihtiyacı halinde, çok kuvvetli bir
şekilde tezahür eden bu temayül, artık garp medeniyetinin üstünlüğünü tasdik
etmekten. ona teslim olmaktan başka çare kalmadığını ifade eder (s. 167).
Tanzimat Devri (1839 - 1876)
…bu devir, yakın zamana kadar garplılaşma hareketinin
başlangıcı sayılmıştır.
…bu devir, yenilik hareketlerinin artık genişlemek üzere
olduğunun ilk işaretini verir. Zira ıslahat hareketlerinin istikameti, devletin
esas bünyesini değiştiren ve padişahın selahiyetlerini tahdit eden bir mahiyet
almıştır.
II. Abdülhamit veliaht iken Mithat Paşa ile aralarında geçen
müzakereler neticesinde Meşrutiyet idaresi kuracağını vadetmiş, bu şartla tahta
çıkmıştı.
1892 den itibaren müslüman Türklerden Avrupaya talebe gönderilmesine
artık müsaade edilmiyor. Aynı suretle bunların, o vakitler sayısı gittikçe
çoğalmaya başlayan ecnebi mekteplere devamları da menediliyor. Buna mukabil
müslüman olmayan ekalliyetler bundan istisna ediliyor. Hakikaten bu tarihlerde
Robert Kolej harıl harıl Bulgar, Rum ve Ermeni talebeleri yetiştirip mezun
ettiği halde Türkler bundan faydalanamıyor.
Meşrutiyet Devri (1908 · 1923)
Lale Devrinden Tanzimata kadar olan bir asırlık zaman
zarfında garplılaşma faaliyetleri, bariz bir şekilde ordunun ıslahı veya
yenileştirilmesi mevzuu etrafında toplanır. Diğer her nevi yenileşme
teşebbüslerine ya ikinci derecede bir ehemmiyet verilir; veya bunlar sırf bu
esas gayeyi desteklemek maksadiyle ele alınır (s. 206).
Tanzimat devrindeyse Avrupa'ya başka bir cepheden
yaklaşılmak istendiğinden garplılaşma hareketi de gayesini değiştirir. Bu defa
imparatorluğun kurtuluşunun çaresi, esas teşkilatının, ictimai bünyesinin
Avrupa devletlerinin yapısına benzetilmek üzere ıslahında görülür.
…köydeki inkişaflar, kültürün zayıf taraflarını gidermek
maksadiyle iktibas edilen münferit unsurlar neticesinde meydana gelen serbest
bir değişme olduğu halde şehirlerde müşahede edilen yenilikler, kültürün bütünü
üzerine yapılmış tazyik ve müdahale esasına dayanan güdümlü bir değişme karakterini
taşımaktadır.
Şehirlerde birçok kültür unsurları terkedilip yerlerine daha
iyisi veya yenisinin konulmaması ve garp medeniyetine intibak edilememesi
yüzünden eski kültür, istiklaliyle birlikte kendi kendini kontrol hassasını da
kaybetmiştir. Bunun bir neticesi olmak üzere kültürün ferdi davranışlardaki
tezahürleri de gayri muayyen ve mütehavvil bir şekil almıştır (s. 210).
Kültür Değişmelerinin Umumi Bir Tahlili
…kültür değişmeleriyle bunlar üzerinde müessir olan
faktörler
Birinci kategoriye ait tesirlere Müsbet faktörler, ikinci
kategoride bulunanlara da Menfi faktörler diyeceğiz.
Birbiriyle karşılaşan iki medeniyet arasındaki esas farkları
görememek, benimsemek istenen kültürü meydana getiren asli unsurları ve hakiki
kıymetleri tayin edememek (s. 217 vd.)
…güdümlü (empoze) bir kültür değişmesi… / Bu hal uzun müddet
devam ettiği takdirde kültür, kendi kendini kontrol hassasını, inkişaf
imkanlarını kaybedeceğinden cemiyette her şey düzeninden çıkacaktır (s. 118).
…bir kültürün sert tarafı dediğimiz unsurları değiştirmeye
teşebbüs etmeden önce cemiyeti bu hususta hazırlamak ihtiyacı vardır. Bir
ictimai grup veya cemiyetin atitüd/tavır, zihniyet ve görünüşünde değişmelere
alıştırmak maksadiyle bu nevi lüzumlu bir hazırlık yapılmadan işe girişilecek
olursa çok şiddetli bir mukavemetle karşılaşılacağı muhakkaktır (s. 225).
Onun için ekseri büyük müceddid ve inkılapçıların neden
ilkin kültürün bu sert kısımlarını tahrip etmek veya onları değiştirmek
istedikleri anlaşılmamakta ve bu sual ısrarla sorulmaktadır. Maamafih bu suale
cevap olmak üzere, bu unsurların yerli halkı, yabancı kültür veya medeniyet
mensuplarından ayırmaları bakımından sembolik bir kıymet ve ehemmiyeti haiz
oldukları ve zorla tahrip edildikleri takdirde değişmelere karşı gösterilecek
mukavemetin ortadan kalkacağı ileri sürülmektedir. Eğer her iki kültürü ayırt
eden farklar bu suretle yok edilirse mahalli kültür de istiklal ve hüviyetini
kaybetmiş olacak denmektedir.
Rus köylülerinin sakallarını tıraş ettirip elbiselerini
değiştiren Deli Petro ile memurların kıyafetini Avrupalılaştırıp sarık yerine
fes giyilmesini emir ve resmi ziyafetlerde şarap içitmesine müsaade eden II.
Mahmud gibi cezri inkılapçıların bu hareketleri bir tesadüf eseri değildir.
Zira gerek sarığı gerek fesi yalnız Müslüman Türkler biraz da Hıristiyanlardan
ayırt edilmek üzere giymekte idiler / s. 226
…bu unsurların sembolik bir kıymeti haiz olmaları sarığın
yerine geçen fesin kabulü hususunda başlangıçta gösterilen mukavemet, sonraları
onun terkedilip şapkanın alınmasına karşı da gösterilmiştir. Zira bu arada fes
sarığın yerine geçip onun rolünü üzerine almış bulunuyordu.
“Türk halkının gözünde şapka ile ebedi bir lanete mahkumiyet
arasında fark yoktur. Bir İstanbul efendisi uşaklarından birisinin ne dereceye
kadar itaatli ve temkinli olduğunu denemek maksadiyle bir bardağa ağaç çileği
şurubu doldurup Osman al, şu şarabı iç der, bir an tereddüt içinde şaşalayan
uşak, yalvaran bir eda ile Allah Allah! Efendim, neredeyse bana şapka giy
diyecek cevabını verir.”
Charles White: Three Years in Constantinople. cilt II, sf.
197. / s. 227
Avrupa medeniyetini diğer bütün kültürlerden ayıran unsur,
ilmi metoddur. (Peki neden inkişaf hepsinde aynı değil)
…birçok ilimadamları, bu cemiyetlerde görülen kısmi veya tam
inhilallerin sebebini, kültür değişmelerinin ani ve empoze oluşunda
bulmaktadırlar.
Bizce asıl sebep, bir cemiyetin, garp medeniyetinin
tazyikiyle kültürünü değiştirdiği esnada bunun maddi kısmiyle manevi kısmı
arasındaki münasebeti ve bu arada ruhi muvazenesini kaybetmiş olmasıdır. Çünkü
cemiyet, bu sırada kendi öz ölçülerini, kıymet sistemlerini, itiyadlarını kanaat ve telakkilerini,
imanını ya kısmen veya tam olarak kaybettiği ve bunların yerine kendine daha
iyi bir nizam, daha yüksek bir ruhi müvazene ve kültür bütünlüğü temin edecek
muadillerini, fonksiyanlarına göre ikame edemediği için ictimai faaliyetleri ve
kültür hadiselerini artık idare ve kontrolden aciz bulunmaktadır (s. 268).
…
Marmara Üniversitesi, İlahiyat Fakültesi Vakfı Yayınları,
İstanbul, 1987
…