Cecile Morrisson – Haçlılar
Croisade / Haçlı Seferi
Doğuluların gözünde, aslında uzun süre Franklar tarafından
yürütülmüş savaşlar olarak kalmıştır.
…hacı olan Franklar, kendilerini (crucesignati) “İsa’nın
askerleri” olarak görürler.
Biz burada (Haçlı Seferi sözcüğüyle) İsa’nın Kudüs’teki
Kutsal Kabri kurtarmayı amaç edinen papa tarafından kararlaştırılmış askeri bir
hac ziyaretini kastedeceğiz. (s. 7-8)
(seferlerin nedenleri) Öncelikle 11. yüzyılın sonundaki
toplumsal ve ekonomik koşullara dikkat edilmeli (nüfus artışı, toprak
sıkıntısı/yokluğu, para ekonomisi ve mübadelenin artışı vs.). İtalyanların
Akdeniz’e yayılmaya başlamaları. Kısmen topraksız soylular ve maddi – manevi
daha iyi bir yaşam arayışındaki yoksullar.
Türkler tarafından ezildikleri sanılan Doğu Hıristiyanlarına
yardım götürme düşüncesi… (s. 10-11)
Yolculuğun zorlukları, artık haccın tinselliğinin bir
parçasıdır.
İsa’nın çilesine ortak olma düşüncesi…
Halife El Hâkim tarafından emredilmiş ve Kutsal Kabrin
yıkılmasıyla (1009) sonuçlanmış olan zulüm… Hıristiyan dünyasını etkilemiş.
Uğursuz olayın sorumlusu olarak görülen birkaç Yahudi
cemaatinin katliamına tepki gösterir. (s. 12-13)
…kılıç çekenlerin hepsi kılıçla ölecek…
Silahlara başvurmayı yasaklayan ilkel Hıristiyan geleneğinin
aksine
Aziz Paulus’un öğretisine bağlı olan Aziz Augustinus, tinsel
silahların ikna edemediği sapkınlarla savaşmanın zorunluluğunu kabul etmek
zorunda kalmış ve savunma amaçlı savaşın yasallığını kabul etmişti. (s. 15)
Bizans bilimi Batılılara göre kurnazlıktır.
15. yüzyılın bazı Hıristiyanları, Muhammed’i tensel
zevklerin kölesi olmuş bir yalancı peygamber olarak betimleyip, İslamiyet’i
kıyamet terimleriyle yorumlarlar; İslam dininin Yunanlılar ve Franklar
üzerindeki egemenliğini ve zaferini de, tanrısal bir ceza ve bir kıyamet
alameti olarak görürler. (s. 17)
Bizans İmparatorluğu 11. yüzyıldan itibaren Batıdan paralı
asker toplama deneyimi edindi. (s. 21)
1085 yılına kadar Bizans şehri olan Antiokeia’nın
kuşatılması, I. Haçlı Seferinin seyrinde önemli bir dönüm noktasıdır.
Haçlıların ilk toprak tutkuları o zaman açığa çıkar ve Bizans’la olan
ilişkileri tamamen bozulur. (s. 32)
Haçlı Seferlerinin ilk başarısı 16. yüzyılın sonunda
Yakındoğu’nun bölünmüş olmasıyla açıklanır. (s. 34)
I. Haçlı Seferi / 1099-1125
15 Temmuz 1099’da Haçlılar Kudüs’ü alır.
Öyle bir katliam yapıldı ki, bizimkiler, ayak bileklerine
kadar kanların içinde yürüyorlardı.
…dinsel bir coşku içinde dürtülerin serbest bırakılmasının
sonu böyle bir katliama varır.
Kudüs’ün kaybı, İslamiyet için Hıristiyan hoşgörüsüzlüğün
simgesi olacaktır. (s. 37-38)
Franklar bazı yerel gurupların işbirliğiyle, Halep ya da
Şam’ı pek çok kez ele geçirmeye çalışırken, yayılmaları ve bazı şiddet
eylemleri, Müslüman Doğunun merkezini Batıya kaydıran askeri ve siyasi bir
ayaklanmaya yol açar. (s. 44)
Haçlıların Bizans ordusunun da yardımıyla Dimyat üzerine
saldırılarını püskürten Selahaddin, son Fatımi Halifesi Adit’in vezirliğine
atanır, onun ölümünden sonra da, Nureddin’in komutanı olarak Fatımi
egemenliğine son verip, Mısır’a Sünni geleneğini getirir (1169). (s. 49)
Kudüs Kralı 4. Boudoin’in hastalığı ve ortaya çıkan miras
sorunu yönetici sınıfı iki cepheye böler, bu sırada Selahaddin, 1185 yılında
Halep ve Musul’un denetimini ele geçirir.
Renaud de Chatillon 1187’de Şam’a giden bir kervanı soyar.
Selahaddin’le yapılan barış akdi bozulmuş olur ve savaş ilan edilir.
Gui de Lusignan, kuşatılmış olan Taberiye’yi savunmak için
ordusunu Celile Yaylasına sürer. Selahaddin, Frank ordusunu Hattin’de perişan
eder. (s. 52)
2 Ekim 1187’de Franklar Kudüs’ü tamamen boşaltırlar.
Kudüs’ün alınmasından sonra Haçlı Seferlerinin anlamı ya da
en azından içeriği değişir.
Gerçeklik Haçlı Seferlerini ele geçirir.
(Haçlı Seferi bir kavram olarak ülke içi siyasette etkili
biçimde kullanılmaya başlanır. Asker toplamak ve iktidarın tehdit olarak
algıladığı unsurları ortadan kaldırmak üzere Haçlı Seferleri sırasında ortaya
atılan söylevler kullanılır. Bütün bu siyasi manevralar, Haçlı ruhunun
zayıflamasına neden olur diyor bu kitap)
14. yüzyılın sonundan itibaren Haçlı Seferleri, artık Doğu
Hıristiyanlarının bir kurtuluş savaşı olarak değil, Türkler tarafından tehdit
edilen Avrupa Hıristiyanlarının savunma savaşı olarak görülür. (s. 88)
II. Haçlı Seferi’nden sonra, her başarısızlıkta, kamuoyu
bunun suçunu, doğal olarak soyluların günahlarına yükler.
Neuilly Katolik Papazı Foulques,
Yoksullara vaaz verir ve paranın ele geçirdiği bir toplumun
iki kötü alışkanlığını kınar: tefecilik ve sefahat. (s. 123)
Les Croisades
Türkçeleştiren: Nermin Acar
Dost Kitabevi
Temmuz 2005, Ankara
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder