22 Ocak 2014 Çarşamba

Louis William Flaccus – Sanatçılar ve Düşünürler

Louis William Flaccus – Sanatçılar ve Düşünürler
Maeterlinck, Wagner, Rodin, Hegel, Tolstoy, Nietzsche

Giriş
Bu makalelerin her biri, bir bireyin sanat hakkındaki düşüncelerinin
Hayata bakışına dair bir inceleme olarak okunabilir.
Ele aldığım konular sanat ile felsefe arasındaki sınır aralığından devşirilmiştir. (s. 1)

Sanatçının rengi olmalı
Filozofun ise kendi sorunu (s. 3)

…düşüncenin sanat için gerçek değeri onun dolaylılığına ve duygusal anlamlılığına bağlıdır.
Sanatçının içtenliğinin gerisinde, belli ölçüde bir özgürlük veya şakacılık yatmalıdır. (s. 7)

Rodin
…gözlerimiz yüzeylerin ötesine geçip ruha dalıveriyor.

Zamanını değerlendirip kendi usulünce çalıştı. (s. 11)

(Rodin) …heykelin de duyarlı ve canlı olabileceğini kesinkes kanıtlamıştır. (s. 12)

…güzellik Rodin’in sanatının en yüksek ilkesi değildir.

Sanatçının ayırt edici bir diğer özelliği de dramatik niteliğidir. (s. 14-15)

…sanatçının bir diğer özelliği de realizmle sembolizmi birleştirmesidir. Büstleri çarpıcı şekilde gerçekçidir. (s. 17)

Bedenin kassal ifadesini kesin şekilde ortaya çıkarmak için hareketi kullanır. (s. 21)

Heykeli nasıl tanımlamalı? Bir devinim olarak hayat diye cevap verir Rodin. (s. 23)

Bir sanatçı, yalan söylediği için çirkinlik yaratır.
“Bir ruhu çözmek için ihtiyaç duyduğu tek şey, bir insan çehresine bakmaktır; tek bir özellik onu aldatamaz; ikiyüzlülük ona içtenlik kadar şeffaftır; alnın açısı, kaşların en ufak çatıklığı, kısacık bir bakış ona bir kalbin bütün sırlarını ifşa eder.” (s. 27)

Eğer din olmasaydı onu icat ederdim. Kısacası gerçek sanatçılar en dindar insanlardır. (s. 28)

Maeterlinck
Trajik olana yeni bir yorum getiriyor ve güzellikte güçlü ve duyarlı bir ruhun öz-ifadesini görüyor. (s. 37)

Tiyatroya gittiğinde birkaç saatini atalarıyla geçirdiği hissine kapıldığını bize söylüyor. (s. 47)

(Hayatın doğası)
Söylediklerimiz ve yaptıklarımız, düşündüklerimiz ve hissettiklerimizin artıklarından başka bir şey değildir ve düşüncelerimiz ve duygularımız ruhlarımızın derinlerinde geçen şeyleri ya eksik sunar ya da hiç sunamaz. (s. 51)

Maeterlinck’in ilk oyunlarında
…vurgu fanilik üzerine değil, eksiklik, parçalılık üzerinedir. (s. 55-56)

Maeterlinck, ruhun gizli yerlerinde kristalleşen ve istisnai bir asalet veya güzellik deneyimi içinde zaman zaman ortaya çıkan “içsel hazine” imgesini sever. (s. 56)

Wagner
Gerçek sanat sosyal sanattır.

Gerçek sanatın kökleri bir halkın sosyal ve milli derinliklerindedir. (s. 67)

Wagner için sanat düşünce dolu bilincin altını keser ve daha doğrudan ve daha hayati sosyal ve dinsel duyguları özgür bırakır.

Rodin için de sanat eski içsel hayatın,
…yeniden ele geçirilmesidir. Maeterlinck’e göreyse sanat hareketin değil, dinginliğin yeniden ele geçirilmesidir. (s. 69)

Tek acım, sadece huzur ve güzelliği bulma gücü sayesinde bu soyguncular dünyasına katlanabilmemdir, yeniden işe koyulmak için tüm sefaletimi unutabilmem! (s. 71)

Ona göre vazgeçiş trajedide zorunludur; trajik kahraman içindeki “oldukça ölü bir hayatı yaşama” istenciyle bizden ayrılır. (s. 77)

Schopenhauer cinsel sevgiyi iradenin en güçlü ifadelerinden biri, dünyayı bitmek bilmez acılar içinde dönmeye devam ettiren başlıca kuvvet olarak yorumlar ve kurtuluşun ancak bu sevginin yok edilmesiyle mümkün olabileceğini öne sürer. Tüm bunlara Wagner daha baştan karşı çıkar. (s. 78)

“En büyük ortak sanat eseri dramadır. Drama ancak her bir sanatı tümüyle içinde barındırdığı zaman büsbütün var olabilir.” (s. 82)

Wagner’e göre müzik ve şiir duyguya hitap eder. Şair bunu dille yapar. (s. 83)

“…bir şairin büyüklüğü, ifade edilemez olan hakkındaki anlamlı sessizliğiyle ölçülür. Bu sessizliği yakalar ve müziğiyle ifade eder. Bu sesli sessizliğin formu sonsuz melodidir.” (s. 90)

“Dünyada hiçbir şey ruh kadar güzelliğe susamamıştır ve yine hiçbir şey güzellik kadar kolay ruha sarılamaz.” (s. 93)

(Hegel) …gerçeklik ona göre diyalektiktir.

Nietzsche hayatın ruhunu sonsuz bir mücadele olarak görür, ama onun dramatik dehası Wagner’inkinden daha özneldir. (s. 94)

Hegel
Ruhsuz şişko
Ona göre estetiğin malzemesi sanattaki güzelliktir. O bunu doğadaki güzellikten ayırır, çünkü doğadaki güzellik kusurludur. (s. 101)

Platon’a göre sanat, taklidin yoksunlaşmış taklididir.

“Güzel sanat, ancak özgür olduğunda sahiden sanat olur.” (s. 103)

Güzellik, duyusal ortam aracılığıyla parlayan gerçekliktir. Bu metafizik tanımla birlikte Hegel’in sisteminin gölgesi kendi estetiğinin üzerine düşer.

Böylece sanat metafiziğin yükünü omuzlanır. (s. 105)

Ruh doğada tam anlamıyla ve yeterince ifade edilmez. Sanat devreye girer ve onu eksikliklerden arındırır, asli olanı kavrar ve böylece tezahürlerin ruhunu serbest bırakır.
İşte bu, idealleştirmenin Hegel için ifade ettiği anlamdır. (s. 113)

İlk evre sembolik evredir. Bu evrede idea
…kendi gerçek sanatsal ifadesini aramaktadır.
…kaynak açısından yoksul, kör ve muğlaktır. (s. 117)

(sanatın ilk evresi için)
Doğu mitolojisi, Çin putları, Hint şiirinin büyük kısmı,

Sanatın ikinci safhası klasik safhadır.
Yunan heykellerinin en iyi örnekleri her zaman bir ifade taşır. (s. 118)

Sanatın üçüncü dönemi ya da safhası romantik safhadır.
Form paramparça olur; artık hevesli ve kendine acı çektiren ruhu barındırmaz.
Heykelin yerini (…) müzik ve şiir alır. (s. 119)

Şiirde en üst yapı tragedyadır. (s. 120)

Hegel’in anlayışı Rodin’inki kadar inceliklidir.

Hegel’e göre düşünce kişinin kendini şeylerin yapısına sempatik şekilde uydurmasıdır.

Rodin’in ve Hegel’in yapı anlayışı sentetiktir.

Hegel organik birlik fikrine sürekli vurgu yapar.

Hegelci ilişkiler ve anlamlar yapısının içinde o dünya-anlamı ortaya atılır.

…ancak yüksel mertebeden imgelemi olan bir sanatçı, mantıktaki dramatik imkânları keşfedebilirdi. (s. 124)

Tolstoy
“Herkes kendi pirelerini kendi yöntemiyle öldürür.” (s. 129)

…sanatının hakikati
Sanat toprağa en fazla yaklaştığı zaman en doğru sanat olur. (s. 131)

Tolstoy’un iyi sanatının dört ölçütü
Deha
İfadenin güzelliği
İçtenlik
Ahlak

“Bir sanatçı, şeyleri görmek istediği gibi değil de olduğu gibi gördüğü için sanatçıdır.” (s. 135)

Tolstoy’un kitlelerden edindiği mesaj akla yatkın tek hayat tarzının, inanç, çalışma, özveri, alçakgönüllülük, kibarlık ve yardımseverlikle dolu bir hayat olduğudur. (s. 138)

Modern sanat bencildir.
Çoğunluğun emeğini çalıp azınlığa haz ve kâr verir.

Burada kötülüğün kökleri uzanır. Sanat kültürel bir kuvvet olmak yerine boş vakti olan bol paralı sınıfların elinde bir zevk aracı haline gelir. (s. 139)

Nietzsche
Wagner Bir Tehlike!
Çünkü o tam da modernizmin ruhudur. (s. 157)

Türkçeleştiren: Orhan Düz
Kapı Yayınları

Şubat, 2011

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder