19 Mayıs 2017 Cuma

Berke Vardar - Fransız Edebiyatı

Berke Vardar - Fransız Edebiyatı


Julius Caesar Galya’yı ele geçirdiği sıralarda Galyalıların büyük çoğunluğu Keltçe konuşmaktaydı.
Latince (işgalden sonra) Keltçenin yerini almıştır. (s. 15)

Galya’da halk Latincesi yüzyıllar boyunca istilalar, göçler (…) yüzünden Roman dili diye anılan yeni bir dil biçimine girmiştir.

Galya’daki Roman dili birçok diyaleklerden meydana geliyordu. İki ana kola ayrılıyordu bu diyalekler:
a) Oïl dilini meydana getiren kuzey diyalekleri
b) Oc dilini meydana getiren güney diyalekleri

Dil alanındaki bu bölünme, ekonomik ve siyasal alandaki parçalanmanın, yani derebeylik düzeninin bir sonucuydu.

Kuzeylilerin güneye karşı giriştikleri yok etme savaşları sonucunda güney dilleri yerel ağız durumuna düştü.
Oïl diyaleklerinden biri olan Paris ve çevresinde konuşulan Fransiyen diyaleği ülkenin siyasal hayatına hakim olmuş ve belli başlı dil durumuna gelmiştir. (s. 16)

İlk Betikler
Fransızcada ilk betik Strasbourg Andı gösterilmektedir.
14 Şubat 842 tarihinde Cermen Louis’nin (…) okuduğu dayanışma andıdır bu.

9. yüzyıla ait bir diğer betik kilise şarkısı olan La Cantilène de sainte Eulalie’dir.

10. yüzyılda Jonas üstüne dinsel bir betik, bir Passion şiiri ve Aziz Léger üstüne bir şiir kalmıştır.

11. yüzyılda yazılmış olan Vie de Saint Alexis de dinsel bir şiirdir. 625 dizelik bu eser birçok kaynakta Fransız edebiyatının ilk büyük şiiri kabul edilir. Romalı bir kontun oğlu Alexis’in evlendikten sonra kendini Tanrı’ya adamak için alıp başını gitmesi, tövbe dolu bir hayat yaşadıktan sonra baba evine dönmesi, kendisini tanımayan yakınları tarafından hor görülmesi, ölümünden sonra kimliğinin tanınması ve azizliğe yükselmesi anlatılmaktadır.

Destanlar
12. yüzyılda ilk örnekleri ortaya çıktı. Kahramanlık anlatıları oldukları için Chanson de geste diye anılırlar. Ağırlıkla Charlemagne, Guiallume d’Orange gibi kahramanları anlatırlar.
Yarım kafiyeli, 9-10 bin dizelik şiirler jongleur denen kişiler tarafından telli çalgı (vielle) eşliğinde şatolarda, konak yerlerinde anlatılırdı.

13. yüzyılda bu kahramanlık destanlarının sayısında hızlı bir artış gözlenir. En ünlüsü Chanson de Roland’dır. Bu eser Fransızlar için Ilyada mesabesindedir. 1120 yılı civarında yazıldığı tahmin edilir. Bilinen en eski yazması 1170 tarihli Oxford nüshasıdır. On heceli 4002 dizeden oluşmuştur.
Konusu: Charlemagne yedi yıldır İspanya’dadır. Saragosa’nın kralı Marsile ile barış müzakere etmektedir. Şartların tespiti için Marsile’e bir elçi gönderilmesi gerekir. Roland gönüllü olur ancak bu tehlikeli göreve Ganelon seçilir. Ganelon bu karara öfkelenir ve ihanete sürüklenir. Marsile’e vardığında arkasından artçı kuvvetleri pusuya düşürmeyi vaat eder. Roland, kumandasındaki askerlerle pusuya düşer. Boru çalarak Charlemagne’ı yardıma çağırma teklifini reddeder. Ölümüne savaşır. Beraberindeki tüm şövalyeler kılıçtan geçirilir. İş işten geçtikten sonra boruyu çalar. Çağrıyı duyan Charlemagne derhal yardıma gelir. Haininin kim olduğunu anlar ve Ganelon’u zincire vurur. Adamlarını kaybetmiş olan Roland kılıcı Durandel’i kayalara vurup parçalamak ister, buna gücü yetmez. Kayaların üzerine uzanır. Charlemagne savaş alanında tüm Arapları bozguna uğratır. Gördüğü bir rüyada yeni seferlere hazırlanması gerektiğini görür. Eser bu şekilde sona erer.

Saray Edebiyatı / Courtois
13 yüzyılda soylulara hitap eden yazılı metinler ortaya çıkmaya başladı. Konuları daha çok seçkin çevrelerin gelenekleri, aşk ve incelikleridir. İlk örnekleri Güney Fransa’da ortaya çıktı. Bu metinlerdeki kahramanlar kadın için dövüşür, mücadele eder. Kahraman, kadının tahakkümü altındadır. Sihirbazlık, peri masalları, olağanüstü olaylar genişçe yer tutar.

Courtois romanları genel olarak antik romanlar, macera romanları ve breton (Kelt mitolojisi etkisinde yazılmış) romanlar şeklinde tasnif edilir.

Antik romanların konuları Latin kaynaklıdır. Macera romanları Bizans kaynaklarından ve Fransız efsanelerinden esin alır. Breton romanlar Kral Arthur, Kutsal Kâse, Tristan efsanelerine yer verir.

Chretien de Troyes (1135-1183)
İlk büyük Fransız romancısı sayılır. Sekiz heceyle yazılmış beş eseri günümüze ulaşmıştır. Erec ve Enide (1170 civarında yazılmıştır) ilk Kral Arthur romanıdır.

Lai: Sekiz heceli mısralarla yazılmış kısa hikâyelerdir. Periler ve olağanüstü olaylara yer verilen serüvenler anlatılır. En ünlü lai yazarı Fransız edebiyatının ilk kadın yazarı olan Marie De France’tır.

Lirik Şiir
Özellikle Günel Fransa’da işlenmiş bir türdür. Toulouse kontunun çevresinde gelişen güney lirizmi kuzey istilaları sonrası kaybolmuştur.
Güneyli şairlere Troubadour, kuzeylilere Trouvère denir.

Didaktik ve Alegorik Edebiyat
Öğretici eserler arasında hayvan ve mücevher betimlemeleri geniş yer tutar.

Le Roman de la Rose
Düşünce ve duyguların kişileştirildiği alegorik ve uzun bir şiirdir. İki bölümden oluşan eserin ilk bölümü 1225-1240 yılları arasında Guiallume De Lorris tarafından yazılmıştır. Aşk sanatından söz edilen bu bölümde yazar, gördüğü bir rüyayı anlatır. Eserin ikinci bölümü Jean De Meung tarafından yazılmıştır. İlk bölüme aykırı bir içeriğe sahiptir. Aşk burada amacı üremek olan insan doğasının bir unsuru olarak görülür.

Satirik Edebiyat
Roma’da türlü besin maddelerinin bir araya gelmesiyle hazırlanan yemeklere “satira” denirdi. Edebiyatta önceleri içinde hem şiir hem düzyazı bulunduran eserlere bu ad verilmiştir.
Kusurları, tutkuları, gülünçlükleri yerme amacı güden bir şiir türüdür.

Yerginin alaycı olanına esprit gaulois denir. Bunun türün en bilinen iki örneği: Fabliaux denen kısa manzum hikâyeler ve le roman de Renart denen birçok hikâyeden oluşan uzun eserlerdir.
Fabliau’nun hemen tamamı 13 ve 14. yüzyıllarda yazılmıştır.

Fable’lerden meydana gelen eserlere Ysopet denir. Ahlaki içeriğin yanı sıra mizahi ve eğlenceli hayvan hikâyelerinin bir araya getirilmiş biçimlerine le roman Renart denir. Chanson de gesteleri alaya alan bu masalların belli başlı konusu tilki Renart ile kurt Isegrin’in mücadelesidir. Bu masallarda genellikle zayıflar kuvvetlileri yenmektedir.

Tiyatro
Fransa’da tiyatro dinî törenlerden doğmuştur. İlk örneklerin tümü dinî içeriklidir.
Din dışı tiyatronun ilk büyük temsilcisi Adam De La Halle’dir.

Tarih
Ortaçağ duyduklarını, gördüklerini anlatan vakanüvisler çağıdır.

Geoffroi De Villehardouin (1150-1213)
4. Haçlı Seferini hazırlayan ve yönetenler arasındadır. Historie de la Conquête de Constantinople adlı eserinde düzenlenen haçlı seferinin amacından saparak İstanbul’a yönelmesini haklı göstermeye çalışır.

Robert De Clari
4. Haçlı Seferine katılmış ve izlenimlerini Historie de ceux qui conquirent Constantinople adlı eserinde anlatmıştır.

Jean De Joinville (1224-1317)
9. Louis’nin ölümünden sonra onun hayatını anlatan bir eser yazmıştır.

14 ve 15 Yüzyıllarda Fransız Edebiyatı
Şövalyeliğin parlak dönemi geride kalmıştır. Toplum sarsıntılar içindedir.

Philippe De Commines (1447-1511)
Memories adlı 8 ciltlik eserinde Korkusuz Charles, 11. Louis, 8. Charles ve onun İtalya seferlerini anlatır. Eserde neden-sonuç ilişkilerini irdelemiş ve zaman zaman yöneticilere öğütler vermiştir.

Tiyatro
Bu sıkıntılı dönemde Meryem’in mucizelerini konu edinen Miracle denen eserler yazılmıştır. Eserlerin hemen tümünde Meryem ortaya çıkar, sorunları halleder ve tekrar gökyüzüne yükselir.
15. yüzyıl tiyatrosunu azizlerin hayatını konu edinen Mystère denen çok uzun eserler oluşturur. Bazılarının temsili günlerce devam eder.
Arnould Gréban’ın eseri dört gün üzerine kuruludur.

Uzun soluklu mystèrelere eklenen Farce adı verilen küçük güldürü oyunları, zamanlar tek başlarına temsil edilmeye başlandı. En ünlü farce yazarı bilinmeyen Pathelin adlı oyundur.
Ahlaki oyunlara Moralité, satirik oyunlara ise Sottie adı verilir.

Les Quinze Joies de Mariage, yazarı bilinmeyen aile hayatı konulu hiciv bir romandır.

Lirik Şiir
Bu dönemde lirik şiir öz bakımından kişisel bir nitelik kazanır.

François Villon (1431-1463)
Paris’te fakir bir ailede doğdu. Okul çağındayken derslerden ziyade meyhanelere devam etti. Kavga ettiği bir rahibi öldürdü. Navarre Koleji soygununa katıldı. Le Petit Testament adlı eserini bu soygundan sonra yazdı. 1461 yılında idama mahkûm edilmişken tahta yeni çıkan 11. Louis’nin affıyla serbest kalır. Aynı yıl Le Grand Testament’i yazar. Kısa bir süre sonra tekrar mahkûm olur. Ballade des Pendus adlı eserini de bu dönemde yazar. Şanslıdır; 1463’te yine affa uğrar. 10 yıl süreyle Paris’e uğramaması kaydıyla serbest kalır. Son dönemlerine dair hiçbir bilgi yoktur.
Güçlü bir şairdir. Şiirlerinde lirizm, içtenlik üst seviyededir.

16. Yüzyıl Fransız Edebiyatı
1492’de başlayan İtalya Savaşları (…) Rönesans’ın Fransa’ya girmesinde büyük rol oynamıştır.
Rönesans özellikle 1. François (1515-1547) devrinde egemen olmuştur.
Rabelais bu devrin en belirgin temsilcisidir…

François Rabelais (1494-1553)
Chinon yakınlarında doğdu.
1520’de Fontenay-le-Comte’da Puy-Saint-Martin manastırındadır. Grekçe öğrenir orada.
Bénédictinler’e geçme izni alır.
1530’da Montpellier Tıp Fakültesine yazılır.
1532’de Lyon’da hekimdir.
Paris piskoposu ve diplomat Jean du Bellay’in hekimi olarak Roma’ya gider.
1534’de Gargantua’yı yayınlar.
1546’da eserinin üçüncü kitabı yayınlanır. Sorbonne mahkûm eder kitabı.
Hayatının son yıllarını Meudon papazı olarak geçirir.

Eserleri:
▪ Vie inestimable du grand Gargantua (1534).
▪ Horribles et Épouvantables Faits et Prouesses du très renommé Pantagruel (1532)
▪ Tiers Livre (1546)
▪ Quart Livre (1552)
▪ Cinquième Livre (1564)

Bütün söylemek istediklerini Gargantua adındaki devle onun oğlu Pantagruel’in serüvenleri çerçevesinde söylemiştir.
…insan iyi doğmuştur, dar dogmalar, anlamını kaybetmiş geleneklerle gelişmesine engel olunmazsa bütün üstünlüğünü gösterebilir, ahlaklı olur, mutlu olur. Rabelais gerçek anlamda bir hümanisttir.

1. Kitap: Dev çocuk Gargantua dünyaya gelir. 17.913 ineğin sütünü içer.
Köhne bir eğitimden geçer. Paris ve Notre-Dame’ın çanlarını boynuna asar. Çanları geri almak için Sorbonne heyet gönderir. Gargantua ileri bir sistemde yeniden eğitimden geçer. Babasının krala karşı açtığı savaşa katılır. Savaşı kazanır. Savaştan sonra Rahip Jean için bir manastır inşa eder. Soylu delikanlılar ve genç kızlar için yapılmıştır bu manastır. Uyulması gereken tek kuralı “gönlünün dilediğini yap”tır.

2. Kitap: Pantagruel’in doğuşunu anlatır. Üniversiteye gider. Panurge’yle karşılaşır. İkisi birlikte Dipsode’ları ve devleri yenerler.

3. Kitap: Kitap, Panurge’ün serüvenleriyle başlar. Evlilik konusunda kararsızdır. Pek çok kişi danışır. Sonunda Pantagruel’le birlikte Dive Bouteille’ye başvurmaya karar verirler.

4. Kitap: Pantagruel, Panurge, Rahip Jean, Epistémon ve Gymnaste bir gemiye binip Dive Bouteille’in ülkesine doğru yola çıkarlar. Gemi yol boyunca çeşitli ülkelere uğrar.

5. Kitap: Yolculuk sonunda Ile Sonnante’a varırlar. Çeşitli kuşlar vardır orada. Yola devam edip Dive Bouteille’in ülkesine ulaşırlar. Bunca yolculuğun sonunda Dive Bouteille’den “trinch” (“için”) cevabını alırlar.

Bu eser genel olarak Rabelais’in çağdaşı olduğu toplumun gözlemi, eleştirisi ve yergisidir.

Lyon Okulu
İtalya yolu üzerindeki Lyon kenti, bakışları İtalya’ya dönük ve İtalyan edebiyatı etkisinde edebiyatçılara ev sahipliği yaptı.
Burada Angélique adıyla anılan bir akademi kuruldu. Maurice Sceve, Pernette Du Guillet, Louise Labe, Antoine Heroet gibi isimler bu akademide yetişti.

Pléiade Okulu
Uzun süre Fransız şiirine yön veren bir akım olmuştur Pléiade. Amaçları Ortaçağ geleneklerinden sıyrılarak antikite yazarlarının üstün, yüce şiirini Fransız edebiyatında yepyeni bir anlatımla canlandırmak…

Genç yaşta sağır olan Ronsay, antik dönemi çalışır. Grekçe ve Latince öğrenir. Yakın arkadaşlarıyla Coqueret Kolejinde Brigade adını verdikleri bir topluluk kurarlar. Kısa süre sonra yedi yıldızlı bir burç olan Pléiade adını alırlar.
Joachim du Bellay, Pléiade’nin manifestosu niteliğinde bir eser yayınlar: Défense et illustration de la langue Française. Eserin ilk bölümünde Fransızca savunulur. İkinci bölümünde dilin geliştirilmesi gereken yönleri vurgulanır.
Sözdiziminde devrikleme, mastar isimleştirmesi, sıfat isimleştirmesi, sıfat zarflaştırılması vs. dilin yenilenmesinde uygulanacak ilkelerdir.
Antik şiirler taklit edilmeli…
Mitolojiye geniş ölçüde yer verilmelidir…
Nazım kalıpları yenilenmeli; on iki heceli alexandrin kullanılmalıdır…
Şair üstün bir kişidir, bu nedenle saray dalkavukluğuyla şiir bağdaşmaz.

Pierre De Ronsard (1524-1585)
İyi bir eğitimin ardından diplomat olmak üzere çalışmaya başlar ancak erken yaşlarında sağır olur. Okur-yazarlık hayatı bu şekilde başlar. İlk şiirlerini 1500 yılında yayınlar. Çağdaşlarının nazarında dünyanın gelmiş geçmiş en büyük şairlerinden biri olarak görülmeye başlar. Ne tuhaftır ki ölümünden hemen sonra yaklaşık 200 yıl süren bir unutulma devresine girer. Romantizmin yükselişiyle yeniden hatırlanır.
Eserlerinde antikite ve İtalyan esinleriyle kişisel izlenim ve duygularını dengeli bir şekilde harmanlamıştır.

Odes adlı eseri beş kitaptan oluşur. Fransız lirik şiirinin en güzel örnekleri buradadır.

Amours adlı eserini Petrarca’nın etkisi altında yazmıştır. Eserdeki 234 şiirin 225’i sonedir.

Hymnes iki kitaptır. Övgü, mitoloji, tarih, ahlak ve felsefe iç içedir bu eserinde.

Discours, Ronsard’ın siyasal şiirleridir.

Joachim Du Bellay (1522-1560) Pléiade okulunun Ronsard’dan sonraki en önemli ismidir. Ronsard’la tanışana kadar diplomatlığa meyletmiş biridir.

Olive adlı eseri sonelerden oluşur.

Antiquites de Rome, Roma tarihine dairdir.

Regrets, yurt özlemi temalı şiirleri içerir.

Jeux Rustiques, töre yergileri, Vergilius ve Ovidius’tan çeviriler içerir.

Pléiade’den sonraa Du Bartas şiirin dinin hizmetinde olması gerektiğini savunur.

La Semaine adlı eserinde yaradılışın yedi günün anlatır.

Agrippa D’Aubigne katıldığı çarpışmalarda on iki yara almış, dört defa idama mahkûm edilmiştir. En önemli eseri Les Tragiques yedi bölümdür. Birinci bölüm din savaları sırasında halkın çektiği acıları anlatır. İkinci bölüm saray hayatının yergisidir. Üçüncü bölüm yargıçların adalete aykırı eylemlerini anlatır. Dördüncü bölüm Protestanların odun yığınları üzerinde yakılmalarını anlatır. Beşinci bölüm katliam sahneleriyle doludur. Altıncı bölüm Tanrı’nın intikamı, son bölüm ise iyi ve kötülerin Tanrı tarafından tefrik edilmesi anlatılır.

Jacques Amyot’un Plutarkhos çevirisi, çağdaşlarını büyük ölçüde etkilemiştir.

Etienne De La Boetie, Motaigne’in dostudur. Discours de la Servitude Volontaire adlı eseri dönemin önemli siyasi içerikli eserlerinden biridir. Eserde Tanrı’nın insanları eşit ve özgür yarattığı ilkesini benimseyen yazar zorbalığın üç kaynağı olduğuna işaret eder: gelenek, halkın korkaklık ve bilinçsizliği ve son olarak da menfaat.

Jean Calvin (1509-1564)
Institutio Religionis Christianae adlı eseri Protestanlığın temel kitaplarından biridir.
Noyon’da (Picardie) doğdu. Paris’te eğitim aldı. Hukuk tahsil etti. Eski Yunanca ve İbranice öğrendi. Teoloji alanında çalışmalar yaptı. Cenevre’ye gider. Burada şehrin yönetiminde G. Farel’e yardım eder. 1538’deki ayaklanmada şehirden uzaklaştırılır. Geri döndüğü 1541’den ölümünde dek Cenevre’yi katı bir disiplinle yönetir. Cenevre bu dönemde Protestanlığın kalesi haline gelir.

Michel De Montaigne (1533-1592)
1533 yılında Périgord’daki Montaigne Şatosunda doğdu. Bordeaux’lu varlıklı bir tüccar ailesinden gelmektedir. Babası Bordeaux belediyesi başkanlığı yapmıştır. Annesi İspanyol Musevîsidir.
Hümanist bir eğitim aldı. Tolouse’da hukuk okudu. 1554’te Périgueux vergi dairesinde görev yapmaya başladı. 1557’de Bordeaux Parlmanına atandı. La Boétie ile tanıştı. İkisinin münasebeti dillere destan bir dostluk örneğidir. 1570’de şatosundaki kitaplığına çekildi. Ünlü eserini de burada yazdı.
Bordeaux Belediye başkanlığına seçildi ve dört yıl bu görevde kaldı. 1585’teki salgın bir hastalık nedeniyle şehirden uzaklaşır. Hayatının geri kalanını eserlerini gözden geçirmeye adar.
Montaigne’in eseri Essais, tek bir kitaptır. Baştan sona insana dair düşünce ve gözlemlerini aktarır.
Rönesans felsefesinin özünü teşkil eden ve Antik doğacılıktan gelen hayat sevgisi ve doğaya güven kavramlarıyla Montaigne düşüncesi mutluluk yollarını arayan bir hayat felsefesine dönüşür.

Guiallume Du Vair, akılla imanı, Hıristiyanlıkla stoacılığı uzlaştırmaya çalışmıştır.

Robert Garnier 16. Yüzyılın en büyük tragedya yazarıdır. Ağırlıkla tragedya türünde eserler yazmıştır.

17. Yüzyıl Fransız Edebiyatı
Fransız edebiyatının klasik dönemidir.
Bu dönemin eserlerinde antikiteden esin alınmıştır.
İnsan psikolojisi üzerinde durulur.
Aklın ve sağduyunun kılavuzluğunda genel ve evrensel sorunlara değinmişlerdir.
Krallığa ve Hıristiyanlığa saygılıdır bu dönemin eserleri. Toplumu bireye değil bireyi topluma uydurmaya çalışırlar.
Richelieu Akademi’yi kurar.
Şiir ve oyun hakkında kurallar belirlenir.
Yeni ve aydın çevre, yeni bir toplumsal tip doğar.

François de Malherbe (1555-1628)
1555 yılında Caen’da (Normandiya) doğdu.
Hukuk eğitimi aldı.
Biçimde yetkinlik ve arılık ilkesinden hareketle çeşitli şiirler yazmıştır.
Bütün çabası dili arılaştırmaktır.

Malherbe’in izleyicileri
François Maynard (1582-1646): Toulouse’da doğdu. Eserlerinde arı bir dil ve sağlam bir şiir tekniği dikkat çeker.

Racan (1589-1670): Aubigné’de doğdu.
Doğa sevgisi ve duyarlığı başlıca nitelikleridir.

Malherbe’in karşıtları
Mathurin Régnier (1573-1613): Malherbe’in şiddetle yerdiği şair Desportes’un yeğenidir.
Büyük bir gözlemcidir. Eserlerinde 4. Henry döneminin bütün özelliklerini görebiliriz. Dili zengin, üslubu pitoresktir.
Ona göre şiirin tek kaynağı esindir. Malherbe ise gramerciden başka bir şey değildir. Şairlikle ilgisi yoktur.

Théophile De Viau (1590-1626): Protestan bir ailedendir. Parnasse satyrique adlı çok açık saçık şiirlerle dolu bir kitabın yazarlarından olduğu anlaşıldığından gıyaben ölüme mahkûm edilmiş, yakalanınca cezası sürgüne çevrilmiştir.

Fransız Akademisi
1629 yılına doğru bazı yazarlar haftada bir Valentin Conrart’ın evinde toplanmaya başlamışlardı. Yazarların hepsi de dilin arılığına son derece önem veriyor.
Boisrobert bir dostunun aracılığıyla bu çevreye girdi. Richlieu bu toplantıların kurumlaşmasının önemli bir olay olacağını sezdi. İlk toplantısını 13 Mart 1634 günü yaptı yeni kurum ve bir hafta sonra da Académie Française adını alır.
Akademinin görevleri
1) Dili bir sözlük ve gramerle donatmak
2) Düzyazı ve şiir hakkında iki eser hazırlamak
3) Yapıtlar hakkında görüşler açıklamak

Sözlüğün ilk baskısı 1694 tarihini taşır. Düzyazı ve şiir sanatına ilişkin eserler ise hiçbir zaman hazırlanamamıştır.
Vaugelas’nın kişisel yapıtı Remarques sur la lanque Française, Akademi’nin yarı resmi grameri sayılır.

Vaugelas dilde tek ölçüt (kriterym) olarak kullanımı benimsemiştir. Ama halkın kullanımını değil, iyi kullanımı…

4. Henry’yle barışa, Richlieu’yle de düzene kavuşan Fransa’da soylular salon hayatına ve manevî zevklere karşı git gide artan bir ilgi göstermişlerdir.

Madame de Rambouillet (1588-1665)
Madame de Rambouillet’nin salonu erişilmez bir üne kavuşmuştur.
Bu markiz Roma sefirinin kızıdır. 1630’dan sonra Hotel de Rambouillet edebî akımları çok yakından etkilemiştir.

Hotel de Rambouillet’de sohbet en büyük eğlenceydi.
61 şiirin bir araya geldiği Guirlande de Julie adlı eserde topluluğun şairleri bütün çiçekleri konuşturmak gibi bir ustalık gösterirler.

1648’de topluluğun ruhu diye anılan Voiture, 1652’de Marki ölür. Madame de Rambouillet inzivaya çekilir ve salon görkemini kaybeder.

Presyozite Akımı
Salonlarda toplanan kibar hanımlara presyöz (précieuse), kibar beylere de –daha sonraları- presyö (précieux) denilmiştir.
Bu gibi kimselerin davranış, duygu ve dil özelliklerini belirtmek için bir kelime türetilmiştir: préciosite.

Presyozite 1650’lere doğru oluşan feminist bir akımın öncülüğünü yapmıştır.

Honoré D’urfé (1568-1625)
Pastoral romanın en büyük temsilcisidir. Marsilya’da doğdu. İki kez hapse atılmış, 4. Henry döneminde kendini eserlerine vermiştir.
L’Astrée adlı eserinin etkisi çok güçlü olmuştur. Çoban Céladon, çoban kızı Astrée’ye tutkundur. Roman, çiftin sonunda evlendikleri çok çeşitli maceraları anlatılır.

Cyrano De Bergerac (1619-1655): Grotesk dehası düşüncede olduğu gibi dilde de sık sık uyumlulukların sınırını aşmıştır. Oyun, roman ve mektup türünde eserleri vardır.


Descartes ve Yöntemi
Tours yakınlarındaki La Haye’de doğdu. Varlıklı bir burjuva ailesine mensuptur. Cizvit kolejinde okudu. Poitiers’te hukuk eğitimi aldı. Avrupa’nın çeşitli ülkelerini gezdi. 1929’da Hollanda’ya gitti. Utrecht ve Leyde üniversiteleri onu tanrıtanımazlıkla suçlayınca İsveç’e gitti. Zatürreye yakalandı ve Stockholm’de öldü.

Descartes’tan önce felsefe tasımdan başka bir yöntem bilmezdi.
Descartes’a göre gerçek ancak sağduyu veya akıl aracılığıyla bulunabilir.
Yalnız akılla gerçeği, doğruyu aramak, bulmak ve onu akıllara seslenerek iletmek ilkesiyle özetlenebilecek Descartes yöntemi bütün 17. Yüzyıl klasik edebiyatına ışıl tutmuştur.

Tiyatro
1630’larda kural, düzenli tiyatro gibi konularda çok şiddetli tartışmalar yaşandı.
Mariet, kuralları uygulayan kişi oldu. Sylvanire pastoralinin önsözünde birlikle kuralını açıklamış ve savunmuştur (eylem ve süre birliği).
Alexandre Hardy, 600’ün üstünde oyun yazdı. Tiyatrodaki eylem yoksulluğuna son verdi, dipdiri, hareketli oyunlar yazdı.

Pierre Cornaille (1606-1684)
Cizvitlerin yanında eğitim aldı. Ardından hukuk öğrenimi görüp avukat oldu. 1647’de akademiye girdi. Edebi alanda ilk olarak yazdığı komedyalarla adını duyurdu. Onur kavramı yazdığı oyunların kilit kavramıdır.

Le Cid trajikomedisi 1637-36 yılları arasında yazılmış bir eseridir. Rodrigue (le Cid) ve Chimène birbirlerini sever. Evlenmek isterler. İkisinin babası kavga ederler. Rodrigue, Chimène’nin babasını öldürür. Chimène, aşk ve gurur arasında kalır. Kral, bu sorunu çözmek için Chimène’nin bir başka âşığı olan Don Sanche ile Rodrigue’nin düello yapmasını ister. Rodrigue, düelloyu kazanır fakat rakibini öldürmez. Don Sanche derhal Chimène’nin yanına gider. Sevdiği erkeğin öldüğünü düşünen Chimène, Don Sanche’ye lanet eder. Böylece her iki âşık da gururlarını yenerler.

Horace: Eserin konusu Titus Livius’un tarihine dayanır. Roma ve Alba savaş halindedir. Horace’ın karısı Sabine ile Horace’ın kızkardeşi ve Curiace’ın nişanlısı Camille devam bu eden bu savaştan yakınırlar. Her iki şehir de kaderlerini üçer savaşçıya emanet ederler. Roma’yı Horace kardeşler, Alba’yı da Curiace kardeşler savunacaktır. Horace’ların ikisi ölür, kalan son kardeş kaçmaya başlayarak rakiplerini üzerine çeker ve sonra da hepsini öldürür.

Cinna: Cinna, sevgilisi Emilie tarafından Auguste’e karşı bir komploya itilir. Emilie’nin tek düşüncesi babasının katili olan Auguste’ten öç almaktır. Tahttan bıkmış olan Auguste, Cinna ve Maxime’e akıl danışır. Cinna, tahtta kalmasını öğütler ona. Çünkü kralı öldürürse Emilie ile evlenebilecektir (Emilie, kralı öldürenle evlenmeyi vaat etmiştir). Maxime krala Cinna’nın niyetini açıklar. Kral önce öfkelense de entrikacıları bağışlar.

Polyeucte: Mistik bir hikâyedir.

Jansenizm
Jansenizm, dinsel yenilenme hareketlerinden biridir. Toplum hayatıyla gerçek Hıristiyan’ın yaşantısı arasında uyuşmazlık bulunduğu inancını benimseyen Jansenistler ruhu tutkulardan sıyırmak istemişlerdir.

Balaise Pascal
Clermont-Ferrand’da doğmuştur.
Pascal hiçbir kurumda öğrenim görmemiştir. Tek hocası babası olmuştur.
Bunalım geçirdiği bir geceden sonra kendini Tanrı’ya adadı.

Eserleri
Proyinciales: Louis de Montalte takma adıyla yazdığı 18 mektuptan oluşur. Mektupların içeriği teolojik yergidir. Sorbonne’a hücum eder. Civzitlerle ve onların gevşek halleriyle alay eder.

Pensées: Eserde ilk önce inandırma sanatının ilke ve kurallarını belirlemiştir.
Çarpıcı örneklerle Tanrısız insanın mutsuzluğunu tasvir eder.
Evren üstüne düşüncelerinde Pascal çağının bilimsel gelişmelerinin etkisi altındadır.

Klasik Dönem
14. Louis döneminde uzun yıllar devam edecek bir istikrar çağı başlamıştır.
14. Louis yazarlara ve sanatçılara yakınlık göstermiş ve onları korumuştur.
Bu dönemde edebiyat ve sanat kamu hizmeti hüviyetine bürünmüştür.

Klasisizm
1660-1685 yılları arasında romantizm akımıyla birlikte klasik, romantiğin karşıtı kabul edilmiştir.
Paris ve Versailles’da yaşayan bir çevrenin sanat anlayışına uygun eserler ortaya çıkmıştır.
Boileau’nun yazdığı Art Poétique bu akımı yaratanların izledikleri orak düşünce, beğeni ve ilkeleri derleyen bir özettir.

Klasisizmin ilkeleri
Antikite yazarlarını taklit ve onlara saygı bir yer tutar.
Bütün değişimlerin ardında değişmez tözler bulunduğu inancı yaygındır.
Klasiklerde doğa kavramı, insan ruhunun, insan psikolojisinin boyutları dışında pek çıkmaz.

Molière
Molière bir gözlem tiyatrosu yaratmıştır.
Molière komedyayı gerçek hayata yöneltmiştir, insanlığa yaklaştırmıştır.
Çok güldürmüş ama çok az gülmüştür.
Asıl adı Jean Baptiste Poquelin’dir.
Cizvitlerin Clermont kolejinde okumuş, hukuk öğrenimi görmüştür. Dostu Béjartlarla birlikte Illustre Théâtre topluluğunu kurmuştur.
Tiyatro ün kazanamadı ve battı. Borçları yüzünden hapse atıldı.
Şansını taşrada denedi.
Uzun yıllar süren turneler düzenledi.
Gittiği yerlerde büyük başarılar kazanan Molière 1658’de Paris’e döner.
Kralın huzurunda Corneille’in bir oyununu oynar ve çok beğenilir.
1662’de oyuncu Armande Béjart’le evlendi. Oğlunun vaftiz babası 14. Louis’dir.
Le Malade imaginaire komedyasını sahnelerken sahnede kriz geçirmiştir. Evine kaldırıldıktan biraz sonra da vefat etmiştir. Kilise, oyuncu olduğu için onu gömmeyi reddetmiştir.

Eserleri
İlk komedyası L’Etourdi, 1665’te oynanmıştır.
İtalyan entrika komedyalarının etkisinde yazılmıştır.

Les Précieuses ridicules (1659), Paris’e gelen taşralı iki presyözün nasıl gülünç durumlara düşüp alaya alındığını anlatır.

Tartuffe, Molière, bu oyunu sahte dindarların maskelerini yüzlerinden indirmek için yazmıştır. Yasaklanmış ancak 1669’dan itibaren özgürce sahnelenmeye devam etmiştir. Varlıklı bir kişi olan Orgon ikiyüzlü, sahte bir dindara (Tartuffe) yürekten bağlanmış, onu evine almış sır dostu yapmıştır. Kızını da ona verecektir. Oğlu Damis, Tartuffe’ü üvey annesine kur yaparken yakalar. Durumu babasına anlatır. Orgon, Tartuffe’a o denli bağlıdır ki oğlunu evden kovar. Bütün varlığını bu sahtekâra vakfeder. Sonunda karısının bir kurnazlığı sayesinde hataya düştüğünü anlar. Kralın da yardımıyla Orgon, Taruffe’dan kurtulmayı başarır.

L’Avare (Cimri), Harpagon cimri biridir. Tefecilik yapar. En büyük amacı Mariane adlı kızla evlenmek ve kendi kızı Elise’yi çeyiz masrafına girmeden varlıklı bir aileye vermektir. Cimri’nin oğlu Cléante Mariane’ı sevmektedir. Cimrinin yanında kâhya olarak çalışan Valère de Elise’yi sevmektedir. Bu ikisi aralarında anlaşırlar. Uşak, Harpagon’un parasını çalar. Mariane’dan vazgeçerse parasını geri alabilecektir. Oyunun sonunda herkes sevdiğine (Cimri, parasına) kavuşur.

Le Bourgeois Gentilhomme, Burjuva M. Jourdain soylu görünmek merakına düşmüştür. Bale, eskrim, müzik, felsefe dersleri alır. Kızı Lucile’i bir soyluyla evlendirmek ister. Lucile’i seven Cléante kendini Türk padişahının oğlu olarak takdim edince kibarlık budalası kızını derhal bununla evlendirir.
Molière’in son oyunu Le Malade imaginaire’dir.
Molière tiyatrosunun temel odağı doğa kavramıdır.
Karakterleri gerçek, olay örgüsünde ruhsal incelemelere bağlı kalmıştır.
Yapmacıklıktan uzak durur, çoğunluğa uyar, aşırı davranışlarından kaçınır.

Molière’den Sonra
Jean François Régnard (1655-1709) Le Joueur adlı oyununda kendini oyun tutkusuna kaptırmış ve kazandığı zaman aşkını dahi unutan bir kumarbazı anlatır. La Légataire universel adlı oyunu Molière’in farslarını andırır. Amcasının tek varisi olabilmek için uşağıyla birlikte türlü kurnazlıklara başvuran bir genç söz konusudur bu oyunda.

Dancourt (1661-1725) 50’den fazla oyun yazmıştır.

La Rochefoucould (1613-1680)
Paris’te doğdu. Richelieu’ye karşı entrikalara bulaştı. Bir süre Bastille’de hapis yattı. Umutsuz ve kötümser bir mizacı vardır. Siyasetten uzaklaşarak salonlara devam etmiştir. Mme de Sablé’nin salonunda özdeyişleriyle parlayan yazar 1665’te bu sözlerini bir araya getirerek yayınladı.

Madame De Sévigné (1626-1686), çalkantılı bir hayat yaşamış ve yazdığı mektuplarında kendi hayatı hikâyesini anlatmıştır. Kızı, yakınları ve dostlarına yazdığı 1500 kadar mektubu yazarın ölümünden sonra Letters adı altında kitaplaştırıldı.

Retz (1613-1679) Mémories adlı anı kitabı, büyük bir siyasal felsefe kitabıdır aynı zamanda. Retz’e göre başarı her şeyi meşru kılar.

Madame De La Fayette (1654-1695)
Asıl adı Marie-Madeleine de la Vergne’dir. La Princesse de Montpensier adlı romanı siyasal durumlar nedeniyle birbirini terk etmek zorunda kalan iki sevgiliyi ele alır. Zaide adlı eseri bir aşk romanıdır. La Princesse da Clèves yalın, özlü ve psikolojik bir romandır. Bu eser modern psikolojik romanın ilk örneği kabul edilir. Olayın çevresi Valoisler dönemi Fransız sarayıdır. Mlle de Chartres, Prens de Clèves ile evlidir. Aşk evliliği değildir onları birleştiren. Prenses erdemli bir kadındır. Eşine âşık değilse de sadakatinden emindir. Bir baloda dans ettiği Dük de Nemours’tan çok etkilenir. Aşkıyla onuru arasında kalır. Bunalıma girer. Kendini korumak için kocasıyla konuşur. Kocası, karısının erdemine hayran kalır. Kadının kocası içindeki şüpheyi ortadan kaldırmaya çalışırken hayatını kaybeder. Kadın da kendini bir manastıra kapatır.

Jean Racine (1659-1689)
Klasikler arasında gerçeğe ve doğala yönelişi en iyi dile getiren yazar Racine’dir.
Ferté-Milon’da doğdu. Port-Royal’e yakın zengin bir aileye mensuptur. Öğrenime Beauvais kolejinde başladı. Daha sonra Les Granges’da üç yıl okudu. Antik metinleri ve klasikleri burada öğrendi. Harcourt kolejinde felsefe tahsil etti.
İlk tragedyasını Molière topluluğu oynadı (La Thébaide).
1667’de Andromaque’ı yazdı. Bunun ardından peş peşe şaheserlerini yazdı.
Phèdre’yi 1677’de yazdı ve bundan sonra yaklaşık 12 yıl hiç oyun yazmadı. Bu dönemde Kral 14 Louis onu vakanüvis olarak görevlendirdi.

Eserleri
La Thébaide, Oedipus’un iki oğlu arasındaki mücadeleyi konu edinir.

Alexandre adlı oyununda kahramanlık sahnelerinde Corneille’e, aşkı kibarlık gösterisi olarak sunması bakımından da Quinault’ya öykünür.

Andromaque, kaderin elinde bir oyuncak durumuna düşen insanı anlatır. Andromaque, kocası Hector’u kaybetmiş ve Epir kralı Pyrrhus’un eline tutsak düşmüştür. Andromaque Pyrrhus’la evlenmezse oğlu Yunalılara teslim edilecektir.

Britannicus, Tacitus’un eserinden yola çıkarak yazdığı tarihi bir tragedyadır. Agrippe, Claude’un ölümünden sonra hileyle kendi oğlu Neron’u imparator yapmış ve Claude’un oğlu Britannicus kenarda kalmıştır. Neron, siyasi gerekçelerle Britannicus’un nişanlısı Junie’yi kaçırır. Britannicus’u zehirleyerek öldürmek ister. Bu arada Agrippe ile de çatışmaya başlar. Eser, Neron’un doğuşunu anlatmakla yetinir.

Bérénice, Titus, imparator olmadan önce Bérénice’i deliler gibi sevmektedir. İmparator olduktan sonra ise duraksar. Eser, Titus’un duraksaması ve Bérénice’in korku ve umutla karışık durumuyla sınırlıdır.

Bajazet, sefere çıkmış olan Amurat’nın (Murat) karısı Roxane, sultanın kardeşi Bajazet’yi (Bayezit) öldürtme emrini almıştır. Ne var ki Bajazet’yi sevmektedir. Bajazet ise Atalide’i sevmektedir. Kıskanç Roxane Bajazet’yi öldürtür. Amurat’ın bir adamı da onu öldürür. Atalide intihar eder.

Mithridate

Iphigénie en Aulide, kadere dinsel bir görünüm verir bu oyunuyla.

Phèdre, Phèdre korkunç duyguların yiyip kemirdiği bir kimsedir. Suçluluğunu kabul eder, büyük bir titizlikle inceler kendini. Başına gelenlerin nedeni kaderidir.

Esther, konusunu kutsal kitaptan almıştır.

Athalie, konusu kutsal kitaba dayalıdır.

Eserlerinde aşk, yok eden, kör bir kuvvet niteliği kazanmıştır. Corneille’in kahramanları bir ülkü uğruna hayatlarını harcarlarken Racine’in tipleri tutku uğruna kendilerini harcarlar. Kahraman yoktur Racine’de.
Racine’in tiyatrosunda hiçbir duygu olağanın sınırlarının dışına çıkmaz. 

Racine’den sonra görkemli günlerini yitir tiyatro. Olağandışı konular işleyen yazarlar doğal olandan uzaklaşarak insanları da tiyatrodan uzaklaştırır.

Bossuet (1627-1704)
Dijon’da doğdu bir süre Cizvitlerin yanında eğitim gördükten sonra Paris’te Navarre kolejine devam etti. Vaazlarıyla ünlendi. 1670’te saraya çağrılarak veliaht prense öğretmen tayin edilir.
Dar görüşlü biridir. Dini otoriteye karşı olduğunu düşündüğü her şeye karşı çıkmıştır.

Eserleri
Sermons, 200’den fazla dini söylevi içerir.

Oraisons Funèbres, 13 defin söylevi içerir.

Discours sur l’Historie Universelle, tarih felsefesi alanında önemli bir denemedir. Doğal hukuku reddeden yazar düzenin ancak kuvvete dayanarak sağlanabileceğini savunmuştur.

La Fontaine (1624-1695)
Chateau-Therry’de doğdu. Babası bölgenin orman ve su idaresinde çalışan bir gözetmendi.
Rahip olmak üzere öğrenime başladı. Ardından hukuk tahsil etti. Öğrenim hayatı boyunca doğaya ilgi duydu.
1658’te Paris’e gitti. Burada Fouquet’yle tanıştı. Yazdığı şiirleri ona okudu. Şiirleri beğenildi ve kendisine aylık bağlandı. d’Orléans düşesi onu yanında aldı. 1668’de fabllarının ilk altı kitabını yayınladı.
Pek çok türde eserler yazdı. 5 kitapta toplanmış olan hikâyelerinde ağırlıkla Boccaccio’dan yararlanmıştır. Fabllarının yanında diğer eserleri sönük kalmıştır.
Fables, hiçbir yazar bir türü bu denli kendine özgü kılmamıştır. İlk fabllarında Aisopos ve Phaedrus’tan sonrakilerde ise doğu kaynaklarından yararlanmıştır.
Kır hayatının verdiği mutluluğu her şey üstün tutar.
Çocukları (ve kadınları) pek sevmez La Fontaine.

(Charles Perrault (1628-1703)
Tanınmış ve zengin bir avukatın oğludur. Hukuk tahsil etti. Şiirler yazdı. Krala övgüler düzen şiirleriyle sarayı mutlu etti. Tahsilini tamamladıktan sonra sarayla bağlantılı işler yaptı. Fransız Bilimler Akademisinin kuruluşuna katkıda bulundu. Eskiler-Yeniler Kavgasına yenilerden yana tavır alarak katılmıştır. Dört ciltlik Parallèles (Koşutluklar) adlı eseriyle zamanına kadar ki düşünce verimleri ele alarak yaşadıkları çağın ne kadar mükemmel olduğunu kanıtlamaya çalışmıştır.  

Derlediği masalları "Kaz Ana’nın Öyküleri" (1697) adıyla yayınladı. Uyuyan Güzel, Kırmızı Başlıklı Kız, Mavi Sakal, Çizmeli Kedi, Külkedisi gibi hemen herkesin bildiği masalları da bu derlemenin içindedir.)


Boileau (1636-1711)
İyi bir öğrenim gördü. Ailesi rahip olmasını istiyordu. Hukuk tahsil edip avukat oldu. Babasının ölümünün ardından edebiyata ve şiire verdi kendini.
1677’de kral Boileau’yu (Racine ile birlikte) vakanüvis tayin etti.
1684’te Akademi’ye alındı.

Eserleri
Satires, 12 yergi şiiri yazmıştır. Çağdaş toplumu çeşitli yönlerden yermiştir.

L’Art Poétique, klasisizmin temel ilke ve kurallarını anlatan önemli bir kitaptır. Eserin temel kavramları doğa, akıl, antikite ve biçimde yetkinliktir.
Eser dört bölümdür:
1) Bütün türlerin ortak genel kurallarını anlatır.
2) Küçük şiir türlerinin yasalarını belirler.
3) Büyük türleri (tragedya, komedi ve destan) anlatır.
4) Yazarın yaşam ve kişiliğine dair kurallar (!) anlatılır.

Geçiş Dönemi (1685-1715)
Krallık otoritesi ve Kilise otoritesinin sarsıldığı dönemdir.

La Bruyère (1645-1696)
İnsana ilişkin evrensel sorunları işlediği gibi çağdaş toplumu da yergili bir biçimde betimlemiştir.
Orta halli bir aileye mensuptur. Hukuk tahsil etmiştir. Theophrastos’tan çevirdiği Karakterler üstüne bir eseri, kendi yazdığı düşünce ve betimlemelerle birlikte yayınlattı. Kitap büyük ilgi gördü.
Eser 16 bölümdür. Fikir eserlerine değinen birinci bölümde “her şey söylenmiş bulunuyor” der. İkinci bölümden itibaren onuncu bölüme kadar Fransız toplumunu, onu meydana getiren çeşitli zümreleri ve karakterleri tasvir eder. On bir ve on ikinci bölümler insan ve yargılar üzerindir. On üç ve on dördüncü bölümlerde moda ve alışkanlıklar, somut kusur ve sapkınlıklar incelenir. Son iki bölüm kilise hitabeti ve dinsiz kişiler üzerinedir.
Eser genel olarak kötümser bir yapıttır. Yazara göre insanı yöneten öz sevgisi ve kişisel çıkarlarıdır. İnsan kötü ve ikiyüzlüdür.

La Bruyère, karakterlerin dış görünüşlerine (…) büyük önem vermiştir. Eserde daha çok pitoresk bir gerçeklik görürüz.

Saint-Simon (1675-1755)
Hırslı bir insandı, bütün hayatına yükselme tutkusu yön vermiştir.
Anı yazarı olduğu kadar tarihçidir de.

Eserleri:
Mémories
Krallığın bütün ileri gelenleri iyi ve kötü yanlarıyla yer alır bu kitapta. Burjuvalardan nefret eder. 14. Louis’yi de hiç sevmez.

Fénelon (1651-1715)
Yoksul düşmüş soylu bir aileye mensuptur. Eğitimini tamamlayıp rahip olmuştur. Kız öğrencilerin okutulduğu bir okulda yöneticilik yapmıştır.
1688’den itibaren Mme Guyon’un etkisiyle Tanrı’ta karşı katıksız sevgi (küiyetizm) öğretisini benimsedi. Duayı gereksiz görmeye başladı. Öğretisini yaymak için yazılar yazıp tepki çekmeye başladı.
14. Louis’nin hicvedildiği Télémaque adlı eserini yayınladıktan sonra iyice gözden düştü.
Dini içerikli yazılarında oldukça iyimser bir üsluba sahiptir. Formülsüz ve dogmasız Tanrı’ya ulaşma çabasını dile getiren bir kuram geliştirmeye çalışmıştır.

Télémaque: Öğretici bir romandır. 1685’te yayınlandı. 18 bölüm olan eser bazı bakımlardan Homeros ve Vergilius’un destanlarına benzer.
Eser, uzun süredir babasından haber alamayan Télémaque’ın Ulysse’i aramaya çıkmasıyla başlar. Tehlikeleri göze alarak engelleri aşar, ülkeden ülkeye koşar. Minerve, bilge Mentor kimliğiyle ona eşlik eder. Hikâyenin başında gemisi hasar görür ve Calypso’nun adasına sürüklenir.
Calypso âşık olur Télémaque’a. Mentor’un yardımıyla bu aşk zincirinden kurtulur.
Salente’a, kral Idoménée’nin ülkesine giderler. Kral, 14. Louis’yi temsil eder, mağrur ve lükse düşkündür. Mentor, devlet yönetiminde despotluğun ne kadar zararlı olduğunu anlatır, kralı da etkiler ve ona reformlar yaptırır. Sonunda Salente mutlu bir ülkeye dönüşür. Mentor’un denetimi altında kendini geliştirip yetiştiren Télémaque, Itaqua’a gidip babasını bulur.
Fénelon, monarşiden yanadır fakat despotizme karşıdır.
İnsanın doğal iyiliğine, ilerlemeye inanır. Ticarette özgürlükten yanadır.

Eski-yeni tartışmaları
Rönesans’tan itibaren Yunan-Latin yazarlarının üstünlüğüne itibar ediliyordu. Aklın üstünlüğü ve ilerleme düşünceleri, eskilerin itibarını sarsmaya başladı.
Desmarets de Saint-Sorlin adlı bir yazar, yenilerin eskileri aştığını iddia eder. Bunun üzerine Boileau Art Poétique’inde eskilerin savunmasını yapar.
Charpentier, eskilere hayranlığın dile ve bilime zararlı olduğunu söyler.
Fontenelle, doğa yasalarının değişmezliğini delil göstererek bir çağın diğerinden üstün olamayacağını söyler.
Saint-Evremont her çağın kendine uygun sanatı yaratması gerektiğini söyler.
Tartışmalar bir süre daha devam etti, sonuç olarak yenilerin sesi daha çok çıktı.

Dördüncü Bölüm
18. Yüzyıl Fransız Edebiyatı
18. yüzyıl Fransa’da Aydınlanma Çağı, filozoflar dönemidir.
Aydınlanma Çağı, aklın kılavuzluğunda her şeyin (bilhassa Kilise ve otoritesinin) tartışıldığı, eleştirinin süzgecinden geçirildiği kavgacı bir çağdır.
Bu dönemde düzyazıda büyük ilerlemeler görülür.
Yazarlık, toplum içinde önemli bir yer tutmaya başlar. Saray, bu alanda yön verici özelliğini yitirir.

Pierre Bayle (1647-1706)
Protestan bir ailedendir.
Rotterdam’da tarih ve felsefe öğretmenliği yaptı.
Kuşkucu biridir ve çok sayıda eser yazmıştır.

Eserleri:
Dictionnaire historique et critique: Eski sözlüklerin yanlışlarını düzeltmek amacıyla hazırlanmıştır. Voltaire bu kitabı, düşünmeyi öğreten ilk sözlük diyerek övmüştür.

Fontenelle (1657-1757)
Corneille’in yeğenidir. Cizvit kolejinde hukuk öğrenimi gördü. 1697’de Bilimle Akademisine girdi. Kısa sürede buranın sürekli yazmanı oldu.

Eserleri:
Entretiens sur la pluralité des mondes (dünyaların çokluğu üzerine konuşmalar): Kopernik dizgesini söyleşi şeklinde anlatır.

Histoire des oracles (kehanetler tarihi): Hıristiyanlığa yönelik eleştiriler içerir.

Digression sur les anciens et les modernes (eskilerle yeniler üstüne): İlerleme fikrini savunur.

Crébillon (1674-1762): Önemli bir trajedi yazarıdır.
Dijon’da doğdu. Hukuk öğrenimi gördü.
Yazmadan hazırladığı trajedilerini oyunculara irticalen okuyan ve beğenilirse kaleme alan Crébillon, oyunlarında tüyler ürpertici sahneler hazırlar. Seyircilerde dehşet uyandırmayı amaçlar.

Eserleri:
Rhadamiste et Zénobie: Konusu Tacitus’tan alınmıştır. Kral Pharasmane’ın oğlu Rhadamiste, karısı Zénobie’yi öldürüp ırmağa atmış, kendisi de Romalıların hizmetine girmiştir. Bir gün görevli olarak babasının sarayına gider. Orada Isméne’yle karşılaşır. Isméne, öldürdüğü karısıdır (kılık, kimlik değiştirmiş). Zénobie, Rhadamiste’in kardeşi Arsame’a, kral Pharasmae ise Zénobie’ye âşıktır. Kral, Rhadamiste’i öldürür. Öldürdüğü kişinin oğlu olduğunu anlayınca da pişman olup canına kıyar. Arsame de Zénobie’la evlenir.

Marivaux (1688-1763)
Oyunlarında aşkı öne çıkararak komediyi yenilemeyi başarmıştır. Paris’te doğdu. Bir süre hukuk öğrenimi gördü. Edindiği dostlarının teşvikiyle yazmaya başladı.
Oyunlarının temel konusu aşktır.

Le Jeu l’amour et du hasard: üç perdelik bir komedidir.
Oyunları gibi romanlarında da ruhsal incelemelere yer verir. Tamamlanmamış iki romanı vardır.

Prévost (1697-1763)
Hasdin’de doğdu. Teoloji tahsil etti. Cizvit oldu, askerlik yaparken âşık olup Benediktenlere katıldı. Öğretmenlik yapıp papaz oldu.
Çok fazla yazmış olan Prévost’un eserleri 112 cilttir. Bunların 50 cildini romanlar, 17 cildini gezi yazıları oluşturur.

18. yüzyıl Fransız şiirinde gerileme dönemidir.

Montesquieu (1689-1755)
Soylu bir ailedendir. Hukuk öğrenimi gördü. Fransız Akademisine seçildikten sonra Avrupa seyahatine çıktı.
Doğa, kültür, tarih ve siyaset üzerine eserler yazmıştır.

Eserleri:
Letters persanes: Doğuya ilginin arttığı bir dönemde günün modasına uyarak yazılmış bir kitaptır. Kitabın merkezinde bir harem öyküsü yer alır.

Considérations sur les causes de la grandeur des Romainset de leur décadence: Roma’nın yükseliş ve çöküşünü anlatır. Kitabında ele aldığı olayların neden-sonuç ilişkileri üzerinde durur. Dünyayı rastlantının yönetmediğini anlatmak ister.

L’Esprit des lois: Eser üzerinde 20 yıl çalışmıştır. Yasalar, en geniş anlamda, nesnelerin doğasından kaynaklanan zorunlu bağıntılardır.
Montesquieu, hükûmet biçimlerini üçe ayırır: Cumhuriyet, krallık ve zorbalık.
Yönetim biçimiyle iklim arasında yakın bir ilişki görür, cumhuriyetin soğuk ülkelerde, zorbalığın sıcak yerlerde, krallığınsa ılıman bölgelerde elverişli bir ortam bulduğunu söyler.
Eserinde kuvvetler ayrılığı ilkesini savunur.
Yazarın siyasal görüşlerine yön veren temel kavram “dengedir.”

Mes Pensées: Gündelik notlarından oluşan bir güncedir.

Voltaire (1694-1778)
Paris’te doğdu. Babası noterdi. Asıl adı François-Marie Arouet’dir.
Cizvit kolejinde okudu. Okulda sivri zekâsıyla dikkat çekti. Yazına ilgi duydu, soylu çevrelerden arkadaşlar edindi.
1716’da yazmadığı yergi şiirlerinden bahaneyle sürgün edildi. Paris’e döndüğünde yine aynı gerekçeyle Bastille’e atılır. Yaklaşık bir yıl tutuklu kalır. 1718’de Voltaire adını kullanmaya başlar.
1723’te La Henriade adlı destansı şiirinin ilk hali olan La Ligue’i yayınlar ve önce kral naibi ardından da kral tarafından ödenek kazanır. Bankacı dostları aracılığıyla kârlı işler çevirir.
Bir operada Şövalye Rohan’la tartışır. Daha sonra şövalyenin adamları tarafından dövülür. Düello ister ama Bastille’e atılır. Ülkeden ayrılması koşuluyla serbest bırakılır. 1726’da İngiltere’ye gider. 3 yıl sonra ülkesine dönme izni alır. Eser vermeye devam ettiği verimli bir dönem yaşar. 1746’da Akademiye seçilir. İsmi bir banka spekülasyonuna karışır. Saraya yakın bazı kimseleri rahatsız eder. Kralın gözünden düşer.
Cenevre yakınlarında arazi satın alır. Ticaretle uğraşıp kısa sürede servetine servet katar.
15. Louis’nin ölümünden sonra 1778’de Paris’e döner. Krallar gibi karşılanır. Aynı yıl Mayıs ayında ölür.
Yaşadığı yüzyılın en ünlü yazarlarından biridir. Tarih alanındaki eserleri nedeniyle yüzyılın büyük tarihçileri arasında gösterilir.

Eserleri:
Histoire de Charles XII: Sekiz kitaptan oluşan eserde İsveç Kralı XII. Karl’ın tahta çıkışından itibaren ölümüne değin yaşanan dönemi anlatır.

Le Siècle de Louis XIV: Voltaire’in en önemli tarih kitabıdır. Eser, kralın doğumundan önce Avrupa’nın genel bir görünümünü anlatarak başlar. Devamında kapsamlı bir uygarlık tarihine dönüşür.

Essai sur les moeurs et l’esprit des nations: Charlemagne’dan 14. Louis’ye değin uzanan dönemi ele alır.

Letters philosophiques sur l’Angleterre: İngiltere üzerinde gözlemlerini anlattığı 15 mektuptan oluşur.

Traité sur la tolérance: dinsel hoşgörü yoksunluğunun akla ve topluma zararlarından söz eder.

Dictionnaire philosophique: Eserin hemen tüm maddelerinde bağnazlığa karşı yoğun eleştirilere yer verir.

Voltaire ayrıca Doğu masallarından esinlenerek çok sayıda masalsı kısa roman yazmıştır.

Zadig ou la Destinée: Anlatının kahramanı mutluluğu arayan erdemli bir Babillidir. Yetenekleri yüzünden başına gelmeyen kalmaz.

Micromégas: Gülliver’den esinle yazılmış kitapta görecelik düşüncesi savunulur. Micromégas, Sirius yıldızından Satürn’e gelip, burada Satürn gezegeninin yazmanıyla beraber Dünya’ya seyahat eder. Dünyalıların kendilerini evrenin merkezinde görmelerine hayret ederler vs.

Candide ou l’Optimizme: İyimserliği savunan Leibniz’in öğretilerini eleştirir. Kuşkucu ve kötümserdir. Saf delikanlı Candide, Doktor Pangloss’un yanında mutludur. Yaşadıkları şatonun sahibi Baron, kızıyla öpüşürken yakaladığı Candide’i kovar. Yolu Hollanda’ya düşer. Burada doktorla karşılaşır. Birlikte Lizbon’a giderler. Engizisyonun eline düşerler. Buradan kaçmayı başaran Candide Amerika’ya gider. Paraguay’da sevgilisinin kardeşine rastlar. Eldorado’da tanıştığı filozof Martin’le birlikte Avrupa’ya döner. Sevgilisinin İstanbul’da olduğunu öğrenir. Bindikleri kadırgada kürek çekenler arasında doktoru görür. Aradığı sevgilisini bulur, artık eskisi kadar güzel değildir. Yine de evlenir onunla. Eserin sonunda Candide’in vardığı sonuç; düşünceye kapılmadan çalış, hayatı dayanılır kılan tek şey budur.

La Hendiade: 18. Yüzyılın en başarılı Fransız destanı kabul edilir. Eser büyük ölçüde Vergilius’un etkisinde yazılmıştır.

Zaire: Beş perdelik bir trajedidir.
Voltaire, eleştiri türündeki yazılarında Boileau’nun izleyicisi kabul edilir.
Latin klasiklerine büyük önem atfeder.
Çağdaşlarına yönelik yaklaşımlarında genellikle yanılmıştır. Gerçeğe aykırı değerlendirmelerde bulunmuştur.
Shakespeare’i Fransızlara ilkin kendisi tanıtmış, halkın ilgisini gördükten sonra ise Shakespeare’i sarhoş ve yabani diyerek küçümsemiştir.

Diderot 1713-1784)
Langres’da doğdu. Varlıklı bir bıçakçının oğludur. İlkin bir noterin yanında çalışır. Hukuktan ziyade yazın, felsefe ve matematiğe meraklıdır. Sıkıntılı günler geçirse de özgürlüğünden vazgeçmez.
1746’da Encylopédie için çalışmaya başlar. Pensées philosophiques adlı eseri mahkûm edilip yakılır. Letters sur les aveugles, a l’usage de ceux qui voilent adlı eseri nedeniyle hapse atılır.
1751’de Berlin Akademisine üye seçilir.
Deizme meyyal olan Diderot daha sonra özdekçi ve kamutanrıcı görüşlere kapılmıştır. Özdeği, bütün canlılar ve varolan her şeyle aramızdaki ortak paydalara atıf yapmak üzere dillendirir.

Eserleri:
Le Neveu de Rameau: Ünlü müzisyen Rameau’nun yeğeniyle yaptığı konuşma anlatının çerçevesini oluşturur.
Aylak, günübirlik yaşayan yeğen iyi bir konuşmacıdır. Saygı duyduğu tek şey müziktir. Konuşma boyunca daldan dala atlar. Konuşma içerisinde Diderot, Encylopédie düşmanlarını eleştirme olanağı bulur.

Entretiens sur le fils natürel ile Discours sur la poésie dramatique, dört oyun türü tasnif eder: neşeli komedi, ciddi komedi, aile ya da soylu trajedisi, kahramanlık trajedisi.
Le fils natürel ou les Epreuves de la vertu: beş perdelik bir dramdır.

Encylopédie (1751-1772)
60.200 maddesiyle o çağda geçerli hemen tüm bilgileri kapsayan, bütün bir yüzyılı özetleyen dev bir eserdir.
d’Alembert ve Diderot, eseri yörüngesine oturtmuşlardır. Diderot 1000’den fazla maddeyi bizzat yazmıştır.
Encylopédie, dünyayı düzenlemeye, biçimlendirmeye çalışan insanı kalkış noktası alan bir düşüncenin sonucudur. Encylopédie, ilerleme etkenlerini belirlemeyi, onu engelleyen şeyleri belirleyip yok etmeyi amaçlar. Çürütülmek istenen olgu ve kavramlar eleştirilir. Benimsenen görüşler ise güçlü kanıtlarla desteklenir.
Eserin ilk cildi 1751’de yayınlandı. Çok geçmeden eserin yok edilmesi ve yayınının durdurulmasına karar verildi.
1753-1756 yılları arasında 4 yeni cilt daha yayınlanır.
1765’te 10 cilt birden yayınlanır. 1772’de 6 levha cildi daha yayınlanır.


Buffon (1707-1788)
Doğa bilimleri uzmanıdır.
1739 yılında kralın botanik bahçesine yönetmen olarak atandı. Burada bulunduğu dönemde bir doğa tarihi yazmaya çalıştı.
1749’da bölüm bölüm yayınlamaya başladığı kitabı çok ses getirdi. 50 yıl çalıştığı eseri Histoire naturelle générale et particulière 36 ciltten oluşur.
Lamarck ve Darwin’e giden yolu açmıştır. Buffon’a göre iklim ve beslenmeden dolayı türler çeşitli değişimlere uğrarlar.

Discours sur le style: Fransız Akademisine girişi dolayısıyla verdiği söylevde Buffon biçem, yazı ve söz sanatları hakkındaki görüşlerine yer vermiştir. Biçem; düşüncelere verilen düzen ve devinimdir.
Plandan düzen, düzenden de devinim doğar.
Her düşünce, canlı ve sınırları iyi çizilmiş bir imgeyle desteklenmelidir.
İyi yazmayı iyi düşünmek, iyi duymak ve iyi anlatmakla özdeş tutar.
Yazarı ölümsüzleştiren biçemdeki özgünlüğüdür.

Kentsoylu Dramı
Kökünü duygusallıktan alan acıklı komedinin dönüşüme uğramış biçimi olan kentsoylu dramı 18. Yüzyılda doğdu. Kuramsal zeminini Diderot’un geliştirdiği bu türün en başarılı örneklerini Sedaine verdi.
1719’da Paris’te doğan Michel Jean Sedaine, yoksul bir aileye mensuptu. Düzenli öğrenim alamamıştır. Le Philisophe sans le savoir adlı beş perdelik oyunuyla büyük başarı yakaladı. 18. Yüzyıl törelerini anlattığı oyununda tüccarlık mesleği yüceltilir. Önyargılı soylu gururu yerilir.

Beaumarchais (1732-1799)
Çağın en önemli oyun yazarı Beamarchais’tir. Tam adı Pierre-Augustin Caron’dur. Paris’te doğdu. Babası ünlü bir saatçidir. Bir süre babası gibi saatçilik yapar, başarılı da olur. Karısı öldükten sonra miras olarak kendisine kalan arazinin adını kendi adına ekleyince ismi Beaumarchais olur. Kralın kızlarına müzik dersleri verir. Saraya yakınlaştığı bu dönemi fırsata çevirerek servet sahibi olur. Hayatının ileri dönemlerinde yazıyla ilgilenmeye başlar.
Eserleri:
İlk başlarda ciddi komediler yazar. Umduğu başarıyı bulamayınca güldüren komediler yazmaya başlar. Bu türe getirdiği canlılık kadar Fransız toplumuna yönelttiği ciddi ve gerçekçi eleştiriler, Beaumarchais’in ününün nedenleridir.

Le Barbier de Séville ou la Précaution inutile: dört perdelik bir komedidir. Kont Almaviva, Rosine’e tutkundur. Genç kız velisi yaşlı doktor Bartholo’nun evinde yaşamaktadır. Bartholo genç kıza manastır hayatı yaşatmaktadır. Kont eski uşağı Figaro’dan yardım ister. Berberlik yapan Figaro, müşterisi olan doktoru tanımaktadır. Almaviva, Figaro’nun yardımlarıyla iki defa kılık değiştirerek Rosine’i görmeyi başarır. Figaro’nun çaldığı anahtarlarla Bartholo evde yokken Rosine’in yanına gider. Hazırladığı evlilik sözleşmesini imzalarlar.
Eserin başarısı, olay örgüsünden ziyade Figaro tiplemesindedir; açıkgöz Figaro, hem kendi menfaatini kollamakta hem de sevgilileri birleştirmeye gayret etmektedir. Bu iki özelliği eserin sevilmesinin asıl nedenleridir.

La Mariage de Figaro ou la Folle Journée: Figaro, Kont Almaviva’nın şatosunun kapıcısı ve oda hizmetçisidir. Kontesin oda hizmetçisi olan Suzanne’la evlenmek üzeredir. Ancak Kont’un da gözü vardır Suzanne’da. Figaro’nun bir derdi daha vardır: Hizmetçilerden Maceline’den borç almış, senet olarak da belli sürede geri ödemezse kadınla evlenmeyi taahhüt etmiştir. Şatoda yapılan bir yargılamada Figaro’nun Marceline’le evlenmesine karar verilir. Kadının bir oğlu ortaya çıkınca Figaro evlenmekten kurtulur. Sonunda kontesin yardımlarıyla Figaro’nun düğünü gerçekleşir.


Jean-Jacques Rousseau (1712-1778)
Aklın yüceltildiği bir çağda insanların duygularına hitap ederek, duygu yoluyla gönüllere ulaşmak istemiştir. Tartışmak yerine ikna etmeye çalışır, inandırır. Kanıt sunmak yerine duygulandırmaya çalışır.
Cenevre’de doğan Rousseau, annesini doğum sırasında kaybeder. Babası Protestan bir saatçiydi. Babası bir kavgaya karışıp Cenevre’den uzaklaştığı için vasiliğini dayısı üstlenir. Eğitim için Protestan rahibi Lambercier’in yanına yollar Rousseau’yu. Burada kır hayatını görür ve sever. İki yıl sonra Cenevre’ye döndüğünde bir mahkeme kâtibinin yanında çalışmaya başlar. Kısa süre sonra kovulur. Çırak olarak oymacının yanında çalışmaya başlar. Burada da tutunamaz. Haylazlık etmeye ve hırsızlık yapmaya başlar. Şehirden ayrılır. Mme de Warens adlı kadınla tanışır. Rousseau’ya anne şefkatiyle yaklaşan kadın, Katolik olması için onu Torino’daki bir okula gönderir. Rousseau burada Katolik olur. Warens’in yanında uşak olarak çalışır. Hırsızlık ve yalancılık suçlamasıyla kovulur. Başka birinin yanında işe girip buradan da kovulur. Bir süre tekrar Warens’in yanında kalır. Liyon’a gidip Başyargıç M. De Mably’nin çocuklarına eğitmenlik yapmaya başlar. Başarılı olamaz. 1741’de bulduğu yeni bir notalama dizgesiyle ünlü olacağına inanır. Paris’e gider. Bilimler akademisi bu dizgeyi kabul etmez. Geçinebilmek için müzik dersleri vermeye başlar. Bilgisiz bir hizmetçi kızla ilişki kurar. Bu ilişkiden beş çocuğu olan Rousseau’nun bütün çocukları yetimhaneye verilir.
Tiyatro oyunları, opera taslakları yazar. Yeni dostluklar kurar. Mme Dupin’in yazmanı olur. Diderot, onu müzikle ilgili maddeleri yazması için Encyclopédie işine dahil eder. Ünü arttıkça içine kapanmaya başlar.
1754’te Cenevre’ye döner ve tekrar Protestan olur. Büyük eserlerini bu dönemde yazmaya başlar.
Emile’in dine ilişkin bölümleri Katoliklerin nefretini çeker. Eser yakılmaya mahkûm edilir. Rousseau şehirden kaçmak zorunda kalır. İsviçre’ye gider. Halk, kaldığı evi taşa tutar. David Hume’un çağrısı üzerine İngiltere’ye gider. Paranoyak kişiliği yüzünden Hume’a suçlamalarda bulunarak Fransa’ya döner. Ruhsal bunalımlar içindedir. T. Levasseur’la evlenir. Hastalıkları ilerler. 1778’de Ermenonville’e gider. Marki de Girardin’in şatosunda kalır. Kısa süre sonra da ölür.
Eserleri:

Discours sur les sciences etles arts: Dijon Akademisinin açtığı bir yarışma nedeniyle yazılmıştır. Birinci olan bir eser, Rousseau’ya büyük ün kazandırdı. Yarışma konusu olan soru şuydu: Bilimlerle sanatların ilerlemesi töreleri arıtmş mıdır, bozmuş mudur? Rousseau’nun cevabı; bozmuştur, şeklindeydi.
Eserin girişinde bilim ve sanatla törelerin ters orantılı bir gelişim gösterdiği örneklerle anlatılır. Uygarlık ilerledikçe törelerin bozulduğu anlatılır.
İkinci bölümde kavramsal düzlemde aynı değerlendirmeleri yapar. Bilim ve sanatların kökenini insanların kusurlarında görür.

Discours sur l’origine et les fondements de l’inégalité parmi les hommes: Eserde doğal eşitsizlikle toplumsal eşitsizliği birbirinden ayırır. İlk bölüm ilkel insanın mutluluğu ve iyiliği üstünde durur. Toplumsal hayata geçişle birlikte bu yapının bozulduğu anlatılır. İnsandaki ilerleme arzusu mutluluğun ve iyiliğin önündeki engeldir.

Lette a d’Alembert sur les spectacles: Encyclopédie’de yer alan Cenevre maddesiyle ilgili olarak kaleme alınan bu mektupta Rousseau, filozoflara açıkça karşı çıkar, saldırır. Trajedinin izleyenlerin duyarlılığını uyandırdığını ancak onları arıtmadığını; komedinin kusurları hoş gösterip erdemi gülünç duruma düşürdüğünü savunur.

Julie ou le Nouvelle Héloise: Rousseau bu romanında Mm d’Houldetot’ya karşı duyduğu umutsuz aşkı yüceltir. Alp dağlarının eteğindeki Clarens’da Julie ile eğitmeni Saint-Preux; Abelard ile Héloise’in ünlü aşkını yüzyıllar sonra adeta yeniden yaşamaktadırlar. Kızın babası bu yakınlaşmadan razı değildir. Kızı için soylu bir talip arzulamaktadır. Delikanlı İsviçre’den ayrılır. Julie ile mektuplaşmaya devam eder. Kızın annesi mektupları görüp üzüntüsünden ölür. Julie, ilişkiyi sonlandırmaya karar verir. Babasının isteği üzerine M. De Volmar’la evlenir. Aradan yıllar geçtikten sonra kocasına Saint-Preux’dan söz eder. Karısının erdeminden şüphesi olmayan adam, Saint-Preux’yü Clarens’a çağırır. Cenevre gölü etrafındaki gezmeler eski duyguları yeniden tutuşturur. Julie, Saint-Preux’yü arkadaşı Claire’le evlendirmek ister. Aralarındaki yakınlaşma tehlikeli boyutlara varmışken Saint-Preux İtalya’ya gider. Tehlike geçer. Julie, göle düşen çocuğunu kurtarırken üşütür. Hastalığı ilerler ve ölür. Ölüm döşeğinde Saint-Preux’ya yazdığı bir mektupta aşkını dile getirir.
Julie ve Saint-Preux birbirlerini severler ancak kavuşamazlar. Soyluların dünyasında Saint-Preux sevgisi kabul görmez; bu motif üzerinden Rousseau yine ilerleme ülküsü etrafında kurumlaşan uygar dünyanın eleştirisini yapmaktadır.

Du Contrat social ou Principes du droit politique: Toplum organizasyonunu bir sözleşme etrafında inşa eder. Rousseau’ya göre güç hiçbir zaman ve hiçbir koşulda hak yaratmaz. Toplumsal sözleşme ile herkes genel iradenin buyruğu altına girer. Kitabın ikinci bölümü egemenlik ve yasalarla ilgilidir. Genel irade kamu yararına dönük olmalıdır. Yasaların amacı özgürlük ve eşitliği sağlamaktır. Üçüncü bölüm, yönetim biçimleri hakkındadır. Bu bölümdeki düşünceleri Montesquieu’ya yakındır. Son bölüm toplumsal düzenin devamını sağlamakla görevli kurumlar hakkındadır.

Emile ou De l’éducation: Kitapta Emile adındaki bir çocuğun doğumundan evlenmesine değin gördüğü eğitim anlatılır.
Emile, doğayla iç içe yetişir. Kötü alışkanlıklardan ve korkudan uzakta yetişir. Hiçbir şeye zorlanmaz. Deney ve gerçek, eğitimin temel çerçevesidir. Kuramsal bilgiler eğitime dahil edilmez. 12-15 yaş aralığında olgular üzerinde düşünmeye başlar. Yine bu dönemde el sanatı öğrenir.

Les Confessions: 12 kitaplık bir eserdir. İlk 6 kitap çocukluk ve gençlik yıllarını anlatır. Kitapta kendini açıklamak yerine olduğu gibi ortaya koyar. Pek çok kusurunu açıkça anlattığı eserinde yine de kendisinden daha iyi birine rastlamadığının altını çizer.

Rousseau juge de Jean-Jacques: Düşmanlarına karşı kendini savunmak üzere kaleme aldığı söyleşileridir. Birinci bölümde Grimm, Diderot, d’Alembert, Voltaire, Hume gibi isimlerin hazırladığına inandığı komplodan söz eder. İkinci söyleşi adeta İtirafların bir devamıdır. Son bölümde yeniden komployu ele alır.

Les Reveries du promeneur solitaire: Yarım kalan son kitabıdır. İlk gezisinde insanlarla ilişkisini kestiğini açıklar. İkinci gezide geçirdiği bir kazadan, üçüncü gezide kırk yaşına girmeden hayatında yaptığı büyük değişimlerden söz eder. Dördüncü gezi yalan hakkındadır. Beşinci gezi Saint-Pierre Adasında geçirdiği güzel günleri anlatır. Altıncı gezi iyilik konuludur. Yedinci gezide bitki derlemelerinden söz eder. Sekizinci gezide kötülüğünü isteyenlerin gerçekte kişiliğini bulmasını sağladıklarını belirtir. Dokuzuncu gezi çocuklara karşı duyduğu sevgiyi anlatır. Onuncu gezide Mme de Warens’tan söz eder.
Rousseau, kitaplarından başka 2500 kadar mektup bırakmıştır. Yazılarıyla çağının yazınına etki etmiş, pek çok yazara ilham vermiştir.

Bernardin de Saint-Pierre (1737-1814)
Le Havre’da doğdu. Cizvit kolejinde okudu. Avrupa ülkelerini dolaştı. Orduya katıldı. 1768’de mühendis olarak Hint Okyanusundaki bir adada üç yıl kaldı. Ülkesine döndükten sonra Rousseau’yla tanıştı, dostu oldu. Yazdığı romanlarıyla ünlendi. 1790’dan sonra sarayın bitkiler bahçesinde yönetmenlik yaptı. Eserlerindeki iyimser, sevecen karakterlere ters olarak alıngan ve ters biriydi.
Eserleri:

Etudes de la nature: Basit yollardan Tanrı’nın varlığını kanıtlamaya çalışır.

Harmonies de la nature: Doğanın değişmez, evrensel ahenkle yoğrulmuş olduğunu savunur. Akla karşı tavır takınır.
Paul et Virginie: Romanın çerçevesi Fransız Maurice Adasıdır. Paul ve Virginie, her türlü kötülükten uzak, doğayla iç içe büyürler. Paul’ün annesi halktan biridir. Virginie’nin annesi ise kocasının ölümünden sonra kır hayatı yaşamaya başlayan bir soyludur. Paul ve Virginie birbirlerine âşık olurlar. Evlenmelerinden söz edilmeye başlandığı sırada yaşlı ve zengin teyze ortaya çıkar. Genç kızı (o istemese de) Paris’e götürür. Paul kendini kitaplara verir. Genç kız geri dönerken, bindiği gemi ada yakınlarında fırtınaya tutulur. Gemi batar. Paul’un çabaları genç kızı kurtarmaya yetmez. Yeis içindeki Paul hastalanıp kısa süre sonra ölür.

Choderlos de Laclos (1741-1803)
Amiens’de doğdu. Topçu subayı olmuş, boş zamanlarında yazınla ilgilenmiştir. Devrim yıllarında Jakobenler kulübünde önemli bir yer tutmuştur.

Les Liaisons dangereuses: Mektup tarzında yazılmış bir eserdir. Yazarın amacı okuyucularını eğitmektir.
Ahlaki erdemlerini yitirmiş olan Kont de Valmont, erdemli bir kadın olan Mme de Tourvel’in peşindedir. Markiz de Merteuil, Şövalye Danceny ile nişanlı olan Cécile de Volanges’ı baştan çıkarmasını ister. Valmont bu işi kolayca halleder. Anca kasıl hedefi o kadar kolay bir lokma değildir. Valmont sonunda Mme de Tourvel’i de baştan çıkarır. Kadın, terk edildikten sonra üzüntüsünden ölür. Markiz, Danceny’ye âşık olur. Şövalye Kont Valmont’la giriştiği bir düelloyu kaybeder. Cécile bir manastıra kapatır kendini. Bütün kötülüklerin ardındaki Markiz bir davada tüm mal varlığını kaybeder. Hemen ardından yakalandığı bir hastalık nedeniyle güzelliğini de yitirir.
Eserde her mektup, mektubu yazan kişinin karakterini yansıtır. Bu nedenle eser, klasik biçimden ayrılır. Edebiyat tarihinde müstesna bir yer edinir kendine.

Andre Chénier (1762-1794)
Güçlü bir şairdir. İstanbul’da Galata’da doğdu. Babası Fransa’nın İstanbul başkonsolosu idi. Çok iyi bir eğitim gördü. Fransa’da başlayan devrimi benimsedi. Jakobenler ve Jirondenler’e karşı ateşli makaleler yazdı. Kralın idamından sonra saklanmaya başlar. Tutuklandıktan beş ay sonra giyotine gönderildi. Gazete makalelerinden başka sadece iki şiirini yayınlamıştır. Ölümünden sonra şiirleri gün yüzüne çıktı ve ilk toplu basımı 1819’da yapıldı.
Antikiteye karşı derin ve güçlü bir hayranlık duyar. Yeni düşünceler üzerine eski dizeler yazalım şiarıyla yazardı.
Eserleri üç kategoride incelenebilir:
a)    Bucoliques: Antik çoban şiirleri ve idillere yer verilir.
b)    Poèmes, Hymnes, Théatre: bitmemiş felsefi, bilimsel ve öğretici şiirlerine yer verilir.
c)    Elégies, epitres, odes, iambes, poésies, diverses: aşk şiirler, dostluğa övgü metinleri vs.

Şairin kardeşi, Marie-Joseph Chénier de şairdir. Devrimin en başarılı şarkısı sayılan Chant du départ’ın güftesi ona aittir.
---
---
Multilingual

2005

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder