Konstantinos
Kavafis - Sanat Her Zaman Yalan Söylemez mi?
Poetika ve Etika Üstüne Notlar
1
Hiç kırda yaşamadım.
Buna karşılık kırları övdüğüm bir şiir yazdım
Yazılabilecek en az içten şeylerden biri: kusursuz bir
yalan.
Sanat her zaman yalan söylemez mi zaten?
En çok yalan söylediği zaman, en yaratıcı olduğu zaman değil
midir? / s. 7
2
Acı çekmeden Düşgücü'nü yadsımaya zorlayabilseydim kendimi,
belki gücümü de yitirirdim ve pratik işler, sıradan insanlara olduğu kadar zor
gelebilirdi bana.
4
Sıradan bir insanın (…) bir kanısı vardır, bir kurum ya da
basmakalıp bir düşünceye karşı çıkar; ama büyük çoğunluğun tersini düşündüğünü
bildiği için susar; konuşmanın gereksiz olduğuna ve hiçbir şeyi değiştiremeyeceğine
inanmıştır çünkü.
Çekingen biri olduğumu biliyorum ben, eyleme geçmek elimde
değil. Ama sözlerimin yararsız olduğunu sanmıyorum. Bir başkası eyleme geçer
bir gün ama benim, bu çekingenin sözleri, onun eylemini kolaylaştırır. Araziyi temizleyip
düzler (s. 10).
5
Aşkım üstüne yazmayı düşündüm. Ama yapmayacağım bunu.
8
Yalnız insanlar, bizim görmediğimiz
şeyleri görürler: dünyaya son derece duyarlı bir bakışla bakarlar. Yalnızlık,
derin düşünce ve dünyadan elini eteğini çekme, ruhu inceltir, keskinleştirir. Bizse
insanlarla görüşerek, düşünmekten kaçarak ve yeryüzü zevkleriyle köreltiriz onu
(s. 14).
9
…ancak
hayran olmadığında bir yargıya varabilir.
10
Genç bir ozan, beni görmeye geldi.
"Ne korkunç şey, yaşamını kazanmak için savaşmak zorunda
olmak" dedi,
…ama ben nasıl da pahalı ödemiştim küçük lükslerimi! Onlar için
doğal yeteneğimden uzaklaştım, bir devlet görevlisi oldum
Çoğu kez, çalıştığım sıralarda, güzel bir düşünce gelir aklıma, az
bulunur bir imge, kusursuz bir iki dize ve onları unutmak zorunda kalırım,
çünkü büro işleri bekleyemez. Sonra eve döndüğümde, biraz dinlendikten sonra
onları anımsamaya çalışırım ama boşuna. Doğrusu da budur. Sanat şöyle der sanki
bana: Ben, geldiğinde kovulabilen, çağırıldığında da yeniden gelen bir hizmetçi
değilim. Dünyanın en büyük Hanımefendisiyim ben. Ve sen, zavallı güzel evin,
güzel giysilerin ve zavallı iyi konumun için beni yadsıdıysan -sefil hain- o
zaman bununla yetin (nasıl yaparsın bilmem!) ve yalnızca beni karşılamaya hazır
olduğun o çok ender zamanlarda geldiğimin farkındaysan, eşikte dur ve bekle
beni, o her gün bulunman gereken yerde (s. 16).
11
Herkese göre değildir benim şiirlerim, birkaç kişiye
göredir. Az şey değildir bu da.
14
Ne büyük bir aldatmacadır Sanat, içtenlikten söz ettiğinde. Oturup
kimi sorunlar üstüne yazmaya başlarsınız -çoğu kez düşgücünüzle- sonra zaman
geçer, acaba yanıldım mı diye sorarsınız kendi kendinize (s. 20).
16
Heyecan olmadan -ki bunun içine öfkeyi de katıyorum- insanoğlunun
eyleme geçmesi olanaksızdır. Oysa heyecan içinde doğru dürüst bir eylem
yapılamaz. Onu aşmak gerekir, sonuç alabilmek için.
17
(İskenderiye) burası sanki yaşamımın anılarına bağlı bir
vatan benim için.
22
…ağırbaşlılık gerektiren konularda ağırbaşlılığı, olsa olsa
bir yarım saat seviyorum
Geri kalan zamandaysa dalga geçmeyi, şakayı, alayı…
Ama pek uygun düşmüyor bu.
Çünkü çoğunlukla aptal ve cahil insanlarla benim işim (s.
28).
25
Madem toplum biçiminde yaşamak zorundayız, madem uygarlık
buna bağlı, madem bununla insanlığı başlangıçta tehdit eden en zor koşullara
direnmeyi başarmışız - ne anlamı var bu katılık, egemenlik üstüne deliliklerin...
Katılık değil, tersine Yakınlıktır, Şefkattir, Acımadır,
(ölçülü ve kuşkusuz abartısız olmak koşuluyla) İyiliktir, Gücü ve Bilgeliği
oluşturan (s. 31).
…
Türkçeleştiren: Samih Rifat
Yapı Kredi Yayınları, 1993
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder