5 Mayıs 2021 Çarşamba

İlk Meclis Anketi Birinci Dönem TBMM Üyelerinin Gelecekten Beklentileri

 İlk Meclis Anketi Birinci Dönem TBMM Üyelerinin Gelecekten Beklentileri

 

Birinci TBMM’de Evrak ve Tahrirat Müdürü olarak çalışan Necmettin Sahir (Sılan) Bey'in Kurtuluş Savaşı yıllarında Birinci Meclis'te görev yapan milletvekilleriyle yaptığı anket çalışmasının her yönüyle ele alındığı bu kitabın, bu bölümünde, 315 milletvekilinin vermiş olduğu cevapları toplu olarak değerlendirmeye çalışacağım.

 

Bu Meclis ağır ve zor koşullar altında çalışmasına rağmen, görevi sırasında demokratik yoldan ve çok seslilikten ayrılmamıştır.

 

Kütahya-Eskişehir Muharebeleri, Milli Mücadele tarihinde en kritik dönemlerden birini oluşturur.

25 Temmuz a kadar aralıksız 15 gün süren çarpışmalar sonucunda Türk ordusu büyük kayıplar vererek Sakarya Irmağı'nın doğusuna çekilmişti.

23 Temmuz 1921'de yapılan gizli toplantıda, büyüyen tehlike karşısında TBMM'nin Kayseri’ye nakledilmesi konusu tartışılmış. 24 Temmuz'da TBMM evrakının Kayseri'ye taşınması konusunda hükümete yetki verilmişti.

Bu arada bir bölüm milletvekili ve bazı milletvekili aileleri de Kayseri yolunu tutmuştur.

Necmettin Sahir Bey, bu karanlık günlerde, kendi deyimiyle, önceki yıllarda "gazete sütunlarında adsız veya imzalı yazılar yazmış olmanın yarattığı bir ilhamla" çok önemli bir karar vermiştir: Milletvekilleriyle bir anket yapacaktır. Bu amaçla, küçük bir kağıdın üzerine "kazanılacak olan milli istiklâl mücadelemizin feyizdar ve semeredar olması neye mütevakkıftır" sorusunu yazmış, bunu çoğaltmış ve bütün milletvekillerine dağıtmıştır.

 

Birinci Meclis'e katılmaya hak kazanıp TBMM'den sicil numarası alan 437 milletvekilinden 315'i Sılan’ın anketini cevaplandırmıştır.

 

İlk cevabı 5 Eylül 1921 tarihinde Saruhan Mebusu Mahmut Celal (Bayar) Bey. Son cevabı 8 Nisan 1923'te Bayazıt Mebusu Dr. Refik (Saydam) Bey vermiştir.

 

(Ankete) Cevap vermeyen söz konusu 37 kişi arasında Mustafa Kemal (Atatürk), İsmet (İnönü), Fevzi (Çakmak). Kazım (Karabekir) Paşalarla. Rauf (Orbay) ve Ali Fethi (Okyar) Beylerin de bulunması dikkat çekicidir.

 

Cevap kategorileri

21 başlık ve alt başlıkları şu şekilde sıralanmaktadır:

1. Halkın egemen elman, halkın yönetimi, halkın içinden çıkmış bir yönetim

2. Adaletin sağlanması, adil yönetim, adli izlemlerin hızlandırılması

3. Yasaların egemen kılınması (hukuk devleti)

4. Çağdaşlaşma. Batılılaşma, tutuculukla mücadele

5. Eğitim ve cahillikle mücadele

6. Bireylerin ve halkın haklarına saygı gösterilmesi

7. Şeriat, İslam maneviyatı, İslam ahlakı, dini eğitim

8. İyi, temiz, baskıcı olmayan yönetim, uzman kişilerin yönetimi

9. Bürokratik olmayan devlet, devletin küçültülmesi

10. Toplumsal kofulların iyileştirilmesi, halkın refah ve mutluluğunun sağlanması

11. Asayiş, huzur ve güven ortamının sağlanması

12. Ekonomik gelişme

13. Bilime önem verilmesi, bilimsel ilerleme, bilimsel düşünme

14. Bayındırlık işleri

15. Nüfusun artırılması

16. Ulusal bilinç, benlik yaratılması. Türkçe'nin yaygınlaştırılması

17. Azim, kararlılık, birlik, beraberlik, sevgi

18. Savaşın kazanılması, barışın bağımsızlığın sağlanması

19. Ordunun güçlendirilmesi

20. Barışçı, akıllı bir dış politika izlenmesi

21. Diğer: Başkentin Anadolu'nun ortasında bir yere taşınması. Seçimlerin mesleki temsil esasına göre yapılması. Türk ve Kürtlerin birliğinin sağlanması. Yerel yönetimlerin özerkleştirilmesi. Ülkenin doğal sınırlarına kavuşturulması. Kanun u Esasi ile Teşkilat-ı Esasiye Kanununun birleştirilmesi. Askerlik süresinin kısaltılması…

 

Genç milletvekillerinin cevapları, orta yaşlı ve yaşlı milletvekillerinden bazı önemli farklılıklar göstermektedir. Her ne kadar üç yaş grubunda da ekonomik gelişme en önemli sorun olarak dile getiriliyor olsa da. Genç milletvekilleri arasında ikinci öncelik eğitim değil, halkın egemenliğinin sağlanmasıdır. Bu konu daha çok genç milletvekillerinin önem verdiği bir konudur ve yaş ilerledikçe konuya verilen önem azalmaktadır. Benzer bir biçimde gençler arasında bilime önem verilmesi, bilimsel ilerleme konusu yaşlılara göre daha çok önem verilen bir konudur. Buna karşılık Şeriat, İslam maneviyat ve ahlakı, dini eğitim başlığı ile adalet ve adil yönetim başlığına önem verenlerin oranı yaş ilerledikçe artmaktadır (s. 15).

 

Asker kökenliler arasında ekonomi ve eğitimden sonra gelen konular azim kararlılık ve iyi yönetimdir. Askerler arasında halkın egemenliğinin sağlanması konusu beşinci sıraya gerilemektedir (s. 15-16).

 

(Anket cevaplarından örnekler)

Ankara Milletvekili Ali Fuat (Cebesoy) Paşa

…Mazideki siyaset i diniye ve askeriyemizden külliyen feragat etmeliyiz. Bu siyaset, daha on yedinci asırda teşekkül etmeye başlamış olan Avrupa askerî devletleri karşısında tevakkuf etmiş ve nihayet iflâs etmeyip yirminci asır sonuna kadar zâhiren devam edebilmiş ise bu da Avrupa rekabet i düveliyesi sayesinde olmuştur.

Şu halde. Misak-ı Milli ile çok doğru olarak çizilmiş olan hudutlarımızın içerisinde mazinin aksi olarak daimi bir unsur u sulh kılmak, taassup ve cehlin müdahalesini külliyen kaldırmak, asri bir devlet tesisine çalışarak halk ile teması lafzan değil, bütün manasıyla takviye etmek, içtimaiyat ve iktisadiyatımızı asrileştirmek lâzımdır.

Bu maksatla Garbın teknik ve aklî echizesini kabul etmek ve yeni teşebbüslere bir şahsiyet i milliye verebilmek için Darülfünunları mükemmel bir hale koymak ve mektepleri arttırmak iktiza eder (s. 40-41).

 

Antalya Milletvekili Hamdullah Suphi (Tanrıöver) Bey

Garp medeniyetinin belert bir medeniyet olduğunu idrak etmek İslâm milletlerini mumya gibi içinden ölmüş bir kalıp halinde tutan ve her şeye şümulü olan muhafazakârlığı terk etmeli.

Memleketi asar ı atika müzesi gibi canı çıkmış, köhne müessesatın düşüncelerin mahfazası olmaktan kurtarmalı. Maarif namına yeniden baş gösteren irticanın ne korkunç bir hortlak olduğunu çok vakit geçmeden takdir etmeli. Gözlerimizi ensemize koymak isteyen hurafecilere hayat ve hakikati duyacak kuvveti olanlar mukabele etmek lüzumunu anlamalı, yeni nesilleri yalnız ölüme ve ahirete değil maişete kuvvete güzelliğe irsal eden ve hedefleri her şeyden evvel milliyet sa’y ve iktisat olan yeni mektebi nihayet kabul etmeli (s. 45).

 

Bayazıt Milletvekili Refik (Saydam) Bey

Milletimizin küdsî birliği ile yarattığı büyüklüğün ve açtığı nurani yolun şuuri sahada ebediyen idamesi: evvelâ ilme, fenne, ihtisasa yani bilmeye: saniyen böyle ilme, fenne, ihtisasa istinad eder inkişaf ı iktisadiye yani dünya pazarında varlığını gösterecek bir âmil-i istihsal olmaya menuttur.

Bu iki esası temin edersek varlığımızı ve vatanımızın istiklalini daima şerefle müdafaa ederiz, iman ve itikadındayım (s. 62).

 

Bolu Milletvekili Tunalı Hilmi Bey

Sualinizin cevabını, belki otuz yıllık bir kararım, buna dair neşriyatım, geçen yıl yazılmış, henüz bastırılmamış "manzum köy tiyatrolarımın İkincisi ile üçüncüsü ile "Köylü Memiş Çavuş" vermiş bulunuyor:

(Halk dilini kullanın kim: Derman bulsun her halk derdim!..)

İmdi:

(İhtilâl!.. Çocuklar!... İhtilal!.. En önce: 'Türkçe" de istiklâl!) / s. 81

 

Burdur Milletvekili Mehmet Akif (Ersoy) Bey

"Nasıl dört İngiliz dünyayı oynatmakta, hayrettir:

Bunun elbette var bir sırrı?" derler.

İngiliz der ki:

“Sefil efrâdı şayed ırkımın cür etli şeylerse.

Necıb evlâdı onlardan ceridir elli kat belki.’’ / s. 85

 

Cebelibereket Milletvekili İhsan (Eryavuz) Bey

Milletin bilâkaydüşart hakimiyeti edasına müstenid Teşkilat-ı Csasiye'nin usul-i idaremizde esas ittihazı ve Garbın terakkiyât-ı medeniyesinin bir kül halinde memleketimize süratle idhali ile kabildir (s. 99).

 

Erzurum Milletvekili Celaleddin Arif Bey

Milli istiklâl mücahedemiz ancak "fend ti'l-vatan” çalışmakla kazanılabilecektir. Gaye istihsal olunduktan sonra da yine bu düsturu rehber i harekât ittihaz eyleyen içerlerinin meydan ı mücahedeye atılmaları lazımdır.

Zira fikrimce en büyük mücahede sayenin istihsalinden sonra bağlayacaktır (s. 154).

 

Erzurum Milletvekili Hüseyin Avni (Ulaş) Bey

…Maksadımız milli istiklalimizi kazanmak olduğuna söre bunun tarik i tabiisini aramak ve o yoldan gitmekle mümkün olur. Milli hudut, milli istiklal manasını değil, belki mühim bir cüz ünü veyahut çerçevesini tenkil eder. Bunun istihsal ve muhafazası dahi milli istiklali temin etmekle kabil olur. Bu ise şerait i atiye riayetle meydana gelir kanaatindeyim.

1-Milletimizin ruhuna nüfuz ve her türlü hissiyatımızı ifhama muktedir olacak derecede lisan ve edebiyatımızı ıslah eylemek

2- Bütün efrad ı millete hukuk-u tabiiyesinden bihakkın istifade edebilmesi için evvel be evvel istiklal i tahsisinin hudut ve mahiyetini ve işbu mukaddes hakkının suret-i muhafazası ile bu uğurda lazım gelen fedakârlığı ve bir kelime ile ifade etmek için benliğini öğretmek.

3- İhtiyacat-ı hayatiyesini asrın icabatına tevfikan ve en suhuletti vasıtalarla teminin mütevakkıf olduğu hususatı bi'l-amel gösterip bu suretle ilim ve fenne atık kılmak.

4- Herkesin sa'yı nisbetinde umumi ve hususi menafiinin temin için intizam ı içtimaiyi mütekeffil kavanin tedvin ve bunları hüsn-i tatbik eylemek.

5- Müfterek his ve mütekabil menafi ve lisan ite taazzuv etmiş milletlerin işbu revabıtı ihlâl edecek hariç kuvvetleri daha evvelden keyfedip vuku bulacak tecavüzatı defetmek çarelerini düşünüp meydana getirmekle milli hudutlar muhafaza edilir ve mezkur hudut dahilinde şerait i maruza dairesinde yalamaya "istiklâl i milli" derler.

6- Türk milleti istiklâl-l millisine kavurmak için mazisinden ibret alarak istikbalinin tarikini tayin eylesin yani düştüğü yerden kalksın vesselam (s. 155-156).

 

Gaziantep Milletvekili Ali (Kılıç) Bey

Hakimiyetine bilâ-kaydüşart vâziü l-yed olan milletin kabul etmiş olduğu Teşkilat ı Esasiye Kanununun memlekette tamamî-i tatbikine mütevakkıftır (s. 173).

 

Gelibolu Milletvekili Celal Nuri (İleri) Bey

Milli istiklâl mücahedemizin semere ve feyizdâr olması ipin milletin hükümete sahip olman lazım gelir.

699 senesinden beri mütevekkil elan hükümet-i Osmaniye bir saray ve hükümetçiler tabaka i içtimaiyesinin taht ı inhisarında idi. Bunlar vatanı bir malikâne ve milleti de o malikânenin demirbaşı addediyorlardı. (…)

Devlet i Osmaniye'nin çökmesiyle Türk milleti de çökmüş oldu. Halbuki menafi-i iktisadiyemizi temsil edici bir hükümet olsaydı bavımıza bu betalar gelmezdi. Türk hükümeti emperyalizme hacet görmeden kendi çalışır, kendi yer, kendi terakki ederdi.

Hürriyet ve istiklalimizi istihsal ettikten sonra hükümetimize sahip olmalıyız ki sa'yimiz mevkûr ve semeredâr olsun, yani hükümet Türk halkının ihtiyacat-ı hayatiyesinden doğmalı ve onun refahiyet ve tekâmülüne bakmalıdır.

Şimdiye kadar millet saray ile Babıâli'nin mevaşisi kabilinden birdeydi. Hiç zannetmem ki bir mecliste cidden mazhar-ı temsil elan bir millet menafii haricinde bir hükümete dayanabilsin. Bir millet, kendi bir hükümet tenkil ederse

terakkiyatının çaresini bulmuş olur.

Bütün tarih i Osmani’yi kerih bir emperyalizm silsile-i hadisatı telakki ederek inkâr ederim ve asla o tarih ile iftihar etmem (s. 176-177).

 

İstanbul Milletvekili Abdülhak Adnan (Adıvar) Bey

Millete rüşd-i siyasi ve içtimaisini en yakın bir zamanda temin edecek bir usul-i terbiye takip etmek ve maarif ve iktisadiyatta ve içtimaiyatta asri müessesatı müsamahasız, tereddütsüz memleketimize nakl ve tatbik eylemek yolunun mutaassıp bir yolcusu olmak ile mümkün olacağını zannediyorum (s. 205).

 

İzmir Milletvekili Mahmut Esat (Bozkurt) Bey

…Osmanlı Türkleri tam manasıyla bir camia idaresine, siyasetine malik olmadılar.

Türkiye ve en batta Türk halkı firavunların ehramlarını yapan mazlum insanlar gibi bir sürü esirlerdi. Bu itibarla Türk camiası Osmanlı İmparatorluğu tarihinde hiçbir zaman menfaatlerinin hadimi olarak bir devlet ve bir hükümet tesis edemedi.

Bugün dirilmeye azmeden Türkiyemiz her şeyden evvel bu yarayı kapatabilecek ve onun yeniden imlemesine mani olacak bir devlet teşkilatına malik olmalıdır. Hakimiyet bilakaydüşart millete verilmelidir veya millet bunu almalıdır.

Bu hakimiyet bilhassa iktisadi ve fikri sahadaki müstahsillerin elinde bulunmalıdır. Hükümet ve idare bunları ve iradelerini temsil ettiği gün hakiki bir Türk devleti vücud bulacak, yedi asırlık sergüzeşt siyaseti bitecektir. Devlet ant sahiplerine intikal edecektir.

Aksi halde Kanun-ı esasilerden. Meşrutiyetlerden belki tıpkı istibdatlardan olduğu gibi hayır beklenilmemelidir.

Çünkü ale’l ıtlak Kanun-u Esasiler. Meşrutiyetler. Türk camiasının kendisine hakim olmasını müemmin ve katil değildirler.

İşte on beş yıllık bir mazi sözlerimizin önünde duruyor. Bütün asri hukukiyatın gaye bildiği milli iktisadın ve fikrin timsali bir devlete Türkiyemiz her kavimden, her milletten tozla muhtaçtır (s. 213-214).

 

İzmir Milletvekili Refet (Bele) Paşa

Belki azim ve imana, belki iradeye ve belki dahi birçok peylere... Fakat hepsinden evvel hüsnü niyete (s. 215).

 

Karahisar-ı Sahip Milletvekili Ali (Çetinkaya) Bey

…Hakkın ulviyet ve masuniyetine ve milletimizin fazail-i ruhiye ve mezâyâ-yı ırkıye-i asilânesine itimaden diyebilirim ki istihdaf edilen gayesini istihsal ile hakk ı hayatını istihkakına olarak cihan ı husumete tasdik ettirecektir.

Binaenaleyh bu kadar elim fedakârlıklara mecbur olarak hakk ı hayatını istirdad eden bir millet artık hürriyet ve istiklalinin ulüvv-i kadrini layık olduğu ehemmiyetle takdir ve istikrar ve beka yı hayatı için asrın icaba tına göre kendini teçhiz ve takviye etmek vücûbunu da tamamen his ve idrak etmiş olacak ve bunun için de mukadderâtını bizzat ve bilfiil idare ve esasına müstenid bir hakimiyetle kendini idare ve feyz-i hürriyet ve istiklalinden azami derecede istifade edecektir (s. 223).

 

Karesi Milletvekili Hasan Basri (Çantay) Bey

…Binaenaleyh "İstiklâl mücahedemizin semeredar" olması için evvela (istiktal)i şamil ve hakiki manasıyla telakki etmek icap eder. Biz bir kere ecnebilerin maddi, manevi, iktisadi, fikri, içtimai, hukuki nüfuz ve sultalarından yakamızı kurtardıktan sonra bütün müessesat ve kavaninimizi kendi mebadi ve esasatımıza göre tanzim etmek zaruridir. (…)

(Tanzimat) diye bünye-i devlette yapılan ameliye hiçbir fayda vermemiş, bilakis müthiş mazarratı mucib olmuştur. (Meşrutiyet) güya bütün dertlere çaresâz olacaktı. O da maalesef aynı sakîm zihniyetten kurtulamadı. Kurtulmak söyle dunun, birçok hususatta heyet i içtimaiyemizin esasat-ı mukaddesesine mugayir bir tarz ı hareket ihtiyar etmekten çekinmedi.

Bu suretle (ananat-ı milliyetimizi zir ü zeber eyledi. Aynı maraz ı içtimai daha müzmin bir halde (Büyük Millet Meclislinin omuzlarına yüklendi...

Biz eğer hakikaten mücahedemizi "feyizdar ve semeredar" etmek istiyorsak irade-i milliyeye hürmet ve mutavaat edersek, bütün kavanin ve müessesat-ı devleti, esasat-ı İslamiye dairesinde tanzim ve tenkil etmek mecburiyet i kafiyesinde bulunduğumuzu hiçbir zaman hatırdan çıkarmamalıyız.

Onun içindir ki benim kanaatime göre -milleti (frenkleştirmek)ten başka bir şey olmayan bu sakim zihniyetlere nihayet vererek (Müslümanlık) esaslarına sarılmamız ve o suretle milleti rah-ı terakki ve tekâmülde yürütmeye çatılmamız icap eder.

Bunu yapmadıkça müeahedemizden bir feyiz ve semere beklemek abestir. Bütün memleketlerimiz istirdâd edilsin, hatta daha ilerilere gidilsin: bu esas mesele halledilmedikçe millet için çare-i felah yoktur. Aynı keşmekeş, aynı münaferet, aynı fevza-yı manevi devam edip gidecektir.

(Hakyolu) güneş gibi karsımızda tecelli etmektedir. Feyiz ve saadet ancak oradadır. Ve's selâm alâ min ettebea el-Hüda (s. 235-237).

 

Karesi Milletvekili Kazım (Özalp) Paşa

Daimi ve kuvvetli bir orduya mütevakkıftır (s. 239).

 

Konya Milletvekili Refik (Koraltan) Bey

…1 -Düşmandan daha çok tahribkâr cehli izale ile milletin bilgisini arttırmaktır.

2-Bütün milletleri yalatan, tutan ve yükselten iktisadi hayatta milletimizi ileri getirmek için kuvvetli ve kudretli aynı zamanda bütün icraat ve faaliyetinde şefkat ve adalet münceli bir hükümet vücuda getirerek memleketimizin menabi-i servetinden azami derecede istifade yollarını ihzar etmektir.

Bu iki esas ı mühimmi temin ettiğimiz takdirde tarih i milelde emsali namesbuk elan şanlı zaferimizi itmam ve düşmanların her türlü tecavüzatına karşı her an şeref ve istiklal i millimizi korumuş oluruz (s. 273).

 

Sinop Milletvekili Rıza (Nur) Bey

Bir takım âmillerle beraber esas olarak milli duyguyu bihakkın duymaya mütevakkıftır (s. 345).

 

Trabzon Milletvekili Ali Şükrü Bey

İstiklâl mücahedemizin feyizdar olması, halkta hissiyat-ı diniyenin tenmiye ve takviyesine mütevakkıftır. Çünkü feyizdar semereler ancak ve ancak temiz yüreklerin ve faziletkâr ruhların mesaisinden doğabilir.

Safiyet ve faziletin temeli ise dinin pek ulvi olan ilhamat-ı kudsiyesidir.

Tarih i âlemin sahifelerine şöylece bir göz gezdirilecek olursa birçok milletlerin. hissiyat-ı diniyelerine arız olan zaaf ve inhitat yüzünden ya tamamiyle inkıraza veyahut esarete giriftar oldukları görülür.

Hulasa, cemiyet makinesinin düzgün ve pürüzsüz bir tekilde işlemesini temin eden yegâne ve esas vasıta halkın rabıta-i diniyesidir (s. 364).

 

Trabzon Milletvekili Hasan (Saka) Bey

Paraya (s. 367).

 

Yayına Hazırlayan: Cihangir Gündoğdu

TBMM Yayını, 2004

 

 

 

 




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder