Birinci TBMM’de Evrak ve Tahrirat Müdürü olarak çalışan
Necmettin Sahir (Sılan) Bey'in Kurtuluş Savaşı yıllarında Birinci Meclis'te
görev yapan milletvekilleriyle yaptığı anket çalışmasının her yönüyle ele
alındığı bu kitabın, bu bölümünde, 315 milletvekilinin vermiş olduğu cevapları
toplu olarak değerlendirmeye çalışacağım.
Bu Meclis ağır ve zor koşullar altında çalışmasına rağmen,
görevi sırasında demokratik yoldan ve çok seslilikten ayrılmamıştır.
Kütahya-Eskişehir Muharebeleri, Milli Mücadele tarihinde en
kritik dönemlerden birini oluşturur.
25 Temmuz a kadar aralıksız 15 gün süren çarpışmalar
sonucunda Türk ordusu büyük kayıplar vererek Sakarya Irmağı'nın doğusuna
çekilmişti.
23 Temmuz 1921'de yapılan gizli toplantıda, büyüyen tehlike
karşısında TBMM'nin Kayseri’ye nakledilmesi konusu tartışılmış. 24 Temmuz'da
TBMM evrakının Kayseri'ye taşınması konusunda hükümete yetki verilmişti.
Bu arada bir bölüm milletvekili ve bazı milletvekili
aileleri de Kayseri yolunu tutmuştur.
Necmettin Sahir Bey, bu karanlık günlerde, kendi deyimiyle,
önceki yıllarda "gazete sütunlarında adsız veya imzalı yazılar yazmış
olmanın yarattığı bir ilhamla" çok önemli bir karar vermiştir:
Milletvekilleriyle bir anket yapacaktır. Bu amaçla, küçük bir kağıdın üzerine
"kazanılacak olan milli istiklâl mücadelemizin feyizdar ve semeredar
olması neye mütevakkıftır" sorusunu yazmış, bunu çoğaltmış ve bütün
milletvekillerine dağıtmıştır.
Birinci Meclis'e katılmaya hak kazanıp TBMM'den sicil
numarası alan 437 milletvekilinden 315'i Sılan’ın anketini cevaplandırmıştır.
İlk cevabı 5 Eylül 1921 tarihinde Saruhan Mebusu Mahmut
Celal (Bayar) Bey. Son cevabı 8 Nisan 1923'te Bayazıt Mebusu Dr. Refik (Saydam)
Bey vermiştir.
(Ankete) Cevap vermeyen söz konusu 37 kişi arasında Mustafa
Kemal (Atatürk), İsmet (İnönü), Fevzi (Çakmak). Kazım (Karabekir) Paşalarla.
Rauf (Orbay) ve Ali Fethi (Okyar) Beylerin de bulunması dikkat çekicidir.
Cevap kategorileri
21 başlık ve alt başlıkları şu şekilde sıralanmaktadır:
1. Halkın egemen elman, halkın yönetimi, halkın içinden
çıkmış bir yönetim
2. Adaletin sağlanması, adil yönetim, adli izlemlerin
hızlandırılması
3. Yasaların egemen kılınması (hukuk devleti)
4. Çağdaşlaşma. Batılılaşma, tutuculukla mücadele
5. Eğitim ve cahillikle mücadele
6. Bireylerin ve halkın haklarına saygı gösterilmesi
7. Şeriat, İslam maneviyatı, İslam ahlakı, dini eğitim
8. İyi, temiz, baskıcı olmayan yönetim, uzman kişilerin
yönetimi
9. Bürokratik olmayan devlet, devletin küçültülmesi
10. Toplumsal kofulların iyileştirilmesi, halkın refah ve
mutluluğunun sağlanması
11. Asayiş, huzur ve güven ortamının sağlanması
12. Ekonomik gelişme
13. Bilime önem verilmesi, bilimsel ilerleme, bilimsel
düşünme
14. Bayındırlık işleri
15. Nüfusun artırılması
16. Ulusal bilinç, benlik yaratılması. Türkçe'nin
yaygınlaştırılması
17. Azim, kararlılık, birlik, beraberlik, sevgi
18. Savaşın kazanılması, barışın bağımsızlığın sağlanması
19. Ordunun güçlendirilmesi
20. Barışçı, akıllı bir dış politika izlenmesi
21. Diğer: Başkentin Anadolu'nun ortasında bir yere
taşınması. Seçimlerin mesleki temsil esasına göre yapılması. Türk ve Kürtlerin
birliğinin sağlanması. Yerel yönetimlerin özerkleştirilmesi. Ülkenin doğal
sınırlarına kavuşturulması. Kanun u Esasi ile Teşkilat-ı Esasiye Kanununun
birleştirilmesi. Askerlik süresinin kısaltılması…
Genç milletvekillerinin cevapları, orta yaşlı ve yaşlı
milletvekillerinden bazı önemli farklılıklar göstermektedir. Her ne kadar üç
yaş grubunda da ekonomik gelişme en önemli sorun olarak dile getiriliyor olsa
da. Genç milletvekilleri arasında ikinci öncelik eğitim değil, halkın
egemenliğinin sağlanmasıdır. Bu konu daha çok genç milletvekillerinin önem
verdiği bir konudur ve yaş ilerledikçe konuya verilen önem azalmaktadır. Benzer
bir biçimde gençler arasında bilime önem verilmesi, bilimsel ilerleme konusu
yaşlılara göre daha çok önem verilen bir konudur. Buna karşılık Şeriat, İslam
maneviyat ve ahlakı, dini eğitim başlığı ile adalet ve adil yönetim başlığına
önem verenlerin oranı yaş ilerledikçe artmaktadır (s. 15).
Asker kökenliler arasında ekonomi ve eğitimden sonra gelen
konular azim kararlılık ve iyi yönetimdir. Askerler arasında halkın
egemenliğinin sağlanması konusu beşinci sıraya gerilemektedir (s. 15-16).
(Anket cevaplarından örnekler)
Ankara Milletvekili Ali Fuat (Cebesoy) Paşa
…Mazideki siyaset i diniye ve askeriyemizden külliyen feragat
etmeliyiz. Bu siyaset, daha on yedinci asırda teşekkül etmeye başlamış olan
Avrupa askerî devletleri karşısında tevakkuf etmiş ve nihayet iflâs etmeyip
yirminci asır sonuna kadar zâhiren devam edebilmiş ise bu da Avrupa rekabet i
düveliyesi sayesinde olmuştur.
Şu halde. Misak-ı Milli ile çok doğru olarak çizilmiş olan
hudutlarımızın içerisinde mazinin aksi olarak daimi bir unsur u sulh kılmak,
taassup ve cehlin müdahalesini külliyen kaldırmak, asri bir devlet tesisine
çalışarak halk ile teması lafzan değil, bütün manasıyla takviye etmek,
içtimaiyat ve iktisadiyatımızı asrileştirmek lâzımdır.
Bu maksatla Garbın teknik ve aklî echizesini kabul etmek ve
yeni teşebbüslere bir şahsiyet i milliye verebilmek için Darülfünunları
mükemmel bir hale koymak ve mektepleri arttırmak iktiza eder (s. 40-41).
Antalya Milletvekili Hamdullah Suphi (Tanrıöver) Bey
Garp medeniyetinin belert bir medeniyet olduğunu idrak etmek
İslâm milletlerini mumya gibi içinden ölmüş bir kalıp halinde tutan ve her şeye
şümulü olan muhafazakârlığı terk etmeli.
Memleketi asar ı atika müzesi gibi canı çıkmış, köhne
müessesatın düşüncelerin mahfazası olmaktan kurtarmalı. Maarif namına yeniden
baş gösteren irticanın ne korkunç bir hortlak olduğunu çok vakit geçmeden
takdir etmeli. Gözlerimizi ensemize koymak isteyen hurafecilere hayat ve
hakikati duyacak kuvveti olanlar mukabele etmek lüzumunu anlamalı, yeni nesilleri
yalnız ölüme ve ahirete değil maişete kuvvete güzelliğe irsal eden ve hedefleri
her şeyden evvel milliyet sa’y ve iktisat olan yeni mektebi nihayet kabul
etmeli (s. 45).
Bayazıt Milletvekili Refik (Saydam) Bey
Milletimizin küdsî birliği ile yarattığı büyüklüğün ve
açtığı nurani yolun şuuri sahada ebediyen idamesi: evvelâ ilme, fenne, ihtisasa
yani bilmeye: saniyen böyle ilme, fenne, ihtisasa istinad eder inkişaf ı
iktisadiye yani dünya pazarında varlığını gösterecek bir âmil-i istihsal olmaya
menuttur.
Bu iki esası temin edersek varlığımızı ve vatanımızın
istiklalini daima şerefle müdafaa ederiz, iman ve itikadındayım (s. 62).
Bolu Milletvekili Tunalı Hilmi Bey
Sualinizin cevabını, belki otuz yıllık bir kararım, buna
dair neşriyatım, geçen yıl yazılmış, henüz bastırılmamış "manzum köy
tiyatrolarımın İkincisi ile üçüncüsü ile "Köylü Memiş Çavuş" vermiş
bulunuyor:
(Halk dilini kullanın kim: Derman bulsun her halk derdim!..)
İmdi:
(İhtilâl!.. Çocuklar!... İhtilal!.. En önce: 'Türkçe"
de istiklâl!) / s. 81
Burdur Milletvekili Mehmet Akif (Ersoy) Bey
"Nasıl dört İngiliz dünyayı oynatmakta, hayrettir:
Bunun elbette var bir sırrı?" derler.
İngiliz der ki:
“Sefil efrâdı şayed ırkımın cür etli şeylerse.
Necıb evlâdı onlardan ceridir elli kat belki.’’ / s. 85
Cebelibereket Milletvekili İhsan (Eryavuz) Bey
Milletin bilâkaydüşart hakimiyeti edasına müstenid
Teşkilat-ı Csasiye'nin usul-i idaremizde esas ittihazı ve Garbın terakkiyât-ı
medeniyesinin bir kül halinde memleketimize süratle idhali ile kabildir (s. 99).
Erzurum Milletvekili Celaleddin Arif Bey
Milli istiklâl mücahedemiz ancak "fend ti'l-vatan”
çalışmakla kazanılabilecektir. Gaye istihsal olunduktan sonra da yine bu
düsturu rehber i harekât ittihaz eyleyen içerlerinin meydan ı mücahedeye
atılmaları lazımdır.
Zira fikrimce en büyük mücahede sayenin istihsalinden sonra
bağlayacaktır (s. 154).
Erzurum Milletvekili Hüseyin Avni (Ulaş) Bey
…Maksadımız milli istiklalimizi kazanmak olduğuna söre bunun
tarik i tabiisini aramak ve o yoldan gitmekle mümkün olur. Milli hudut, milli
istiklal manasını değil, belki mühim bir cüz ünü veyahut çerçevesini tenkil
eder. Bunun istihsal ve muhafazası dahi milli istiklali temin etmekle kabil
olur. Bu ise şerait i atiye riayetle meydana gelir kanaatindeyim.
1-Milletimizin ruhuna nüfuz ve her türlü hissiyatımızı
ifhama muktedir olacak derecede lisan ve edebiyatımızı ıslah eylemek
2- Bütün efrad ı millete hukuk-u tabiiyesinden bihakkın
istifade edebilmesi için evvel be evvel istiklal i tahsisinin hudut ve
mahiyetini ve işbu mukaddes hakkının suret-i muhafazası ile bu uğurda lazım
gelen fedakârlığı ve bir kelime ile ifade etmek için benliğini öğretmek.
3- İhtiyacat-ı hayatiyesini asrın icabatına tevfikan ve en
suhuletti vasıtalarla teminin mütevakkıf olduğu hususatı bi'l-amel gösterip bu
suretle ilim ve fenne atık kılmak.
4- Herkesin sa'yı nisbetinde umumi ve hususi menafiinin
temin için intizam ı içtimaiyi mütekeffil kavanin tedvin ve bunları hüsn-i
tatbik eylemek.
5- Müfterek his ve mütekabil menafi ve lisan ite taazzuv
etmiş milletlerin işbu revabıtı ihlâl edecek hariç kuvvetleri daha evvelden
keyfedip vuku bulacak tecavüzatı defetmek çarelerini düşünüp meydana getirmekle
milli hudutlar muhafaza edilir ve mezkur hudut dahilinde şerait i maruza
dairesinde yalamaya "istiklâl i milli" derler.
6- Türk milleti istiklâl-l millisine kavurmak için
mazisinden ibret alarak istikbalinin tarikini tayin eylesin yani düştüğü yerden
kalksın vesselam (s. 155-156).
Gaziantep Milletvekili Ali (Kılıç) Bey
Hakimiyetine bilâ-kaydüşart vâziü l-yed olan milletin kabul
etmiş olduğu Teşkilat ı Esasiye Kanununun memlekette tamamî-i tatbikine
mütevakkıftır (s. 173).
Gelibolu Milletvekili Celal Nuri (İleri) Bey
Milli istiklâl mücahedemizin semere ve feyizdâr olması ipin
milletin hükümete sahip olman lazım gelir.
699 senesinden beri mütevekkil elan hükümet-i Osmaniye bir
saray ve hükümetçiler tabaka i içtimaiyesinin taht ı inhisarında idi. Bunlar
vatanı bir malikâne ve milleti de o malikânenin demirbaşı addediyorlardı. (…)
Devlet i Osmaniye'nin çökmesiyle Türk milleti de çökmüş
oldu. Halbuki menafi-i iktisadiyemizi temsil edici bir hükümet olsaydı bavımıza
bu betalar gelmezdi. Türk hükümeti emperyalizme hacet görmeden kendi çalışır,
kendi yer, kendi terakki ederdi.
Hürriyet ve istiklalimizi istihsal ettikten sonra
hükümetimize sahip olmalıyız ki sa'yimiz mevkûr ve semeredâr olsun, yani
hükümet Türk halkının ihtiyacat-ı hayatiyesinden doğmalı ve onun refahiyet ve
tekâmülüne bakmalıdır.
Şimdiye kadar millet saray ile Babıâli'nin mevaşisi
kabilinden birdeydi. Hiç zannetmem ki bir mecliste cidden mazhar-ı temsil elan bir
millet menafii haricinde bir hükümete dayanabilsin. Bir millet, kendi bir
hükümet tenkil ederse
terakkiyatının çaresini bulmuş olur.
Bütün tarih i Osmani’yi kerih bir emperyalizm silsile-i
hadisatı telakki ederek inkâr ederim ve asla o tarih ile iftihar etmem (s.
176-177).
İstanbul Milletvekili Abdülhak Adnan (Adıvar) Bey
Millete rüşd-i siyasi ve içtimaisini en yakın bir zamanda
temin edecek bir usul-i terbiye takip etmek ve maarif ve iktisadiyatta ve içtimaiyatta
asri müessesatı müsamahasız, tereddütsüz memleketimize nakl ve tatbik eylemek
yolunun mutaassıp bir yolcusu olmak ile mümkün olacağını zannediyorum (s. 205).
İzmir Milletvekili Mahmut Esat (Bozkurt) Bey
…Osmanlı Türkleri tam manasıyla bir camia idaresine,
siyasetine malik olmadılar.
Türkiye ve en batta Türk halkı firavunların ehramlarını
yapan mazlum insanlar gibi bir sürü esirlerdi. Bu itibarla Türk camiası Osmanlı
İmparatorluğu tarihinde hiçbir zaman menfaatlerinin hadimi olarak bir devlet ve
bir hükümet tesis edemedi.
Bugün dirilmeye azmeden Türkiyemiz her şeyden evvel bu yarayı
kapatabilecek ve onun yeniden imlemesine mani olacak bir devlet teşkilatına
malik olmalıdır. Hakimiyet bilakaydüşart millete verilmelidir veya millet bunu almalıdır.
Bu hakimiyet bilhassa iktisadi ve fikri sahadaki
müstahsillerin elinde bulunmalıdır. Hükümet ve idare bunları ve iradelerini
temsil ettiği gün hakiki bir Türk devleti vücud bulacak, yedi asırlık sergüzeşt
siyaseti bitecektir. Devlet ant sahiplerine intikal edecektir.
Aksi halde Kanun-ı esasilerden. Meşrutiyetlerden belki tıpkı
istibdatlardan olduğu gibi hayır beklenilmemelidir.
Çünkü ale’l ıtlak Kanun-u Esasiler. Meşrutiyetler. Türk
camiasının kendisine hakim olmasını müemmin ve katil değildirler.
İşte on beş yıllık bir mazi sözlerimizin önünde duruyor.
Bütün asri hukukiyatın gaye bildiği milli iktisadın ve fikrin timsali bir
devlete Türkiyemiz her kavimden, her milletten tozla muhtaçtır (s. 213-214).
İzmir Milletvekili Refet (Bele) Paşa
Belki azim ve imana, belki iradeye ve belki dahi birçok
peylere... Fakat hepsinden evvel hüsnü niyete (s. 215).
Karahisar-ı Sahip Milletvekili Ali (Çetinkaya) Bey
…Hakkın ulviyet ve masuniyetine ve milletimizin fazail-i
ruhiye ve mezâyâ-yı ırkıye-i asilânesine itimaden diyebilirim ki istihdaf edilen
gayesini istihsal ile hakk ı hayatını istihkakına olarak cihan ı husumete tasdik
ettirecektir.
Binaenaleyh bu kadar elim fedakârlıklara mecbur olarak hakk
ı hayatını istirdad eden bir millet artık hürriyet ve istiklalinin ulüvv-i kadrini
layık olduğu ehemmiyetle takdir ve istikrar ve beka yı hayatı için asrın icaba
tına göre kendini teçhiz ve takviye etmek vücûbunu da tamamen his ve idrak etmiş
olacak ve bunun için de mukadderâtını bizzat ve bilfiil idare ve esasına müstenid
bir hakimiyetle kendini idare ve feyz-i hürriyet ve istiklalinden azami
derecede istifade edecektir (s. 223).
Karesi Milletvekili Hasan Basri (Çantay) Bey
…Binaenaleyh "İstiklâl mücahedemizin semeredar"
olması için evvela (istiktal)i şamil ve hakiki manasıyla telakki etmek icap
eder. Biz bir kere ecnebilerin maddi, manevi, iktisadi, fikri, içtimai, hukuki
nüfuz ve sultalarından yakamızı kurtardıktan sonra bütün müessesat ve
kavaninimizi kendi mebadi ve esasatımıza göre tanzim etmek zaruridir. (…)
(Tanzimat) diye bünye-i devlette yapılan ameliye hiçbir
fayda vermemiş, bilakis müthiş mazarratı mucib olmuştur. (Meşrutiyet) güya bütün
dertlere çaresâz olacaktı. O da maalesef aynı sakîm zihniyetten kurtulamadı.
Kurtulmak söyle dunun, birçok hususatta heyet i içtimaiyemizin esasat-ı mukaddesesine
mugayir bir tarz ı hareket ihtiyar etmekten çekinmedi.
Bu suretle (ananat-ı milliyetimizi zir ü zeber eyledi. Aynı
maraz ı içtimai daha müzmin bir halde (Büyük Millet Meclislinin omuzlarına yüklendi...
Biz eğer hakikaten mücahedemizi "feyizdar ve
semeredar" etmek istiyorsak irade-i milliyeye hürmet ve mutavaat edersek,
bütün kavanin ve müessesat-ı devleti, esasat-ı İslamiye dairesinde tanzim ve
tenkil etmek mecburiyet i kafiyesinde bulunduğumuzu hiçbir zaman hatırdan
çıkarmamalıyız.
Onun içindir ki benim kanaatime göre -milleti (frenkleştirmek)ten
başka bir şey olmayan bu sakim zihniyetlere nihayet vererek (Müslümanlık)
esaslarına sarılmamız ve o suretle milleti rah-ı terakki ve tekâmülde yürütmeye
çatılmamız icap eder.
Bunu yapmadıkça müeahedemizden bir feyiz ve semere beklemek
abestir. Bütün memleketlerimiz istirdâd edilsin, hatta daha ilerilere gidilsin:
bu esas mesele halledilmedikçe millet için çare-i felah yoktur. Aynı keşmekeş,
aynı münaferet, aynı fevza-yı manevi devam edip gidecektir.
(Hakyolu) güneş gibi karsımızda tecelli etmektedir. Feyiz ve
saadet ancak oradadır. Ve's selâm alâ min ettebea el-Hüda (s. 235-237).
Karesi Milletvekili Kazım (Özalp) Paşa
Daimi ve kuvvetli bir orduya mütevakkıftır (s. 239).
Konya Milletvekili Refik (Koraltan) Bey
…1 -Düşmandan daha çok tahribkâr cehli izale ile milletin
bilgisini arttırmaktır.
2-Bütün milletleri yalatan, tutan ve yükselten iktisadi
hayatta milletimizi ileri getirmek için kuvvetli ve kudretli aynı zamanda bütün
icraat ve faaliyetinde şefkat ve adalet münceli bir hükümet vücuda getirerek memleketimizin
menabi-i servetinden azami derecede istifade yollarını ihzar etmektir.
Bu iki esas ı mühimmi temin ettiğimiz takdirde tarih i
milelde emsali namesbuk elan şanlı zaferimizi itmam ve düşmanların her türlü tecavüzatına
karşı her an şeref ve istiklal i millimizi korumuş oluruz (s. 273).
Sinop Milletvekili Rıza (Nur) Bey
Bir takım âmillerle beraber esas olarak milli duyguyu
bihakkın duymaya mütevakkıftır (s. 345).
Trabzon Milletvekili Ali Şükrü Bey
İstiklâl mücahedemizin feyizdar olması, halkta hissiyat-ı
diniyenin tenmiye ve takviyesine mütevakkıftır. Çünkü feyizdar semereler ancak
ve ancak temiz yüreklerin ve faziletkâr ruhların mesaisinden doğabilir.
Safiyet ve faziletin temeli ise dinin pek ulvi olan
ilhamat-ı kudsiyesidir.
Tarih i âlemin sahifelerine şöylece bir göz gezdirilecek
olursa birçok milletlerin. hissiyat-ı diniyelerine arız olan zaaf ve inhitat
yüzünden ya tamamiyle inkıraza veyahut esarete giriftar oldukları görülür.
Hulasa, cemiyet makinesinin düzgün ve pürüzsüz bir tekilde
işlemesini temin eden yegâne ve esas vasıta halkın rabıta-i diniyesidir (s.
364).
Trabzon Milletvekili Hasan (Saka) Bey
Paraya (s. 367).
…
Yayına Hazırlayan: Cihangir Gündoğdu
TBMM Yayını, 2004
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder