29 Ekim 2022 Cumartesi

Lou Andreas-Salomé - Volga

 Lou Andreas-Salomé -  Volga

 

1

Küçük yolcu vapurları Volga'nın engin sularında…

 

"Nijni Novgorod, Nijegorod da denir, Oka ve Volga'nın buluştuğu yerde kurulmuştur…

 

Gerçek anlamda hareketsiz kalırsanız diğer her şeyin size geleceğini, size doğru kayacağını sanıyorsunuz. Yeter ki telaşlanmayın.

"İnsan yürüyerek dolaştığında ve bütün güzel yerleri önce araması gerektiğinde hiç böyle olmuyor. O zaman tüm dünya kıpırtısız, insan kendisi hareket ediyor, kendisi canlanıyor. O zaman konuk kabul etmiyorsunuz, kendiniz konuk oluyorsunuz," diye mırıldandı Lyubov.

 

2

Yani Tatar step köylerine kadar gittiniz demek pek muhterem dostum?

 

Lyubov Vasilyevna'yı yanımda gören ve bizi tanımayan herkes onun kızım olduğunu düşünüyor.

Annesiz bir çocuk, Alman kökenli Rus bir aile.

Rahatlıkla on yedi-on sekiz var, diye düşünmüştüm. Böyle bir şeye bakmak şifa gibi doğrusu. Gençlik, güzellik ve sağlığın böyle bir uyum içinde buluşması ne kadar da enderdir.

 

Lyubov'un ricası üzerine, uzak Tatar köylerine kadar gittiler,

 

(Lyubov Kazan’da bir camiye giriyor, s. 30-32)

 

Artık büyümek ve her şeyi yapabilmek istiyorum.

"Büyüdüğünüzde dünyadan ve diğer şeylerden payınıza düşenler artmayacak, bilakis daha da azalacak," diye uyardı Valdevenen.

İnsanın onlarca yıl boyunca dünyanın güzelliğini tümüyle unuttuğu ve içinden bir daha ancak gücü tükenmiş, saçları ağarmış halde -yeniden sevinç duyabilmek, yeniden başlayabilmek için çok geç olduğunda- çıkabildiği o daracık çukura atacaksınız kendinizi.

 

3

"Kader kötü, kader uğursuz... "

Kendini karanlık, dar bir deliğe atmalarına savunmasızca izin vereceğini kim söylemişti -daracık bir yere, bir hapishaneye-, bunu kim öngörmüştü?

"Ah!" diyor usulca. "Rüya gördüm herhalde... "

"Evet, rüyaydı çocuğum," diyor Valdevenen.

 

"Kuyu senin içinde. Bir başkasının sana yapacağı her şeye sen kendi içinde hazır olmalısın - onu uzaklaştırıp kendin içine dalmalısın ve ne yaptığını sormamalısın. Batmalısın, ancak o zaman yeniden doğarsın."

 

Kız titreyerek geniş paltoya sarınıyor, kumaşa sımsıkı tutunuyor.

 

Acı kadar güçlü büyük bir sevinçle doluyor içi.

 

"Bu gece ve sonra bir gece daha... uzun sayılmaz, öyle değil mi? Ve sonrasında nasıl olduğunuzu bile bilemeyeceğim."

 

"Sizi o kadar aradım ki... hem de her yerde! Kesinlikle geleceğinizi ve birlikte biraz daha zaman geçireceğimizi düşünmüştüm. Gelmediğinize göre çok önemli bir maniniz vardı herhalde?"

"Evet, uyuyordum," diye yanıtladı kız şaşkınlıkla.

 

4

Bunu niçin yaptınız, niçin sessizce ortadan kayboldunuz, niçin, niçin?

…Valdevenen aniden ona doğru eğildiğinde -bundan niçin korktuğunu kendisi de bilmiyordu- keskin bir çığlık attı.

Adam şaşkınlıkla irkildi, sonra çok yavaş hareket ederek doğrulup karşısında durdu; bir an için kıza bir şey söyleyecekmiş gibi oldu, fakat sonra tek bir söz etmeksizin salonu terk edip güvertede hızla uzaklaştı.

Lyubov yerinden kıpırdamadan arkasından bakıp kaldı. Gitmişti

 

Siste iki adım ötesi görülmüyordu. Oysa iki adım ötede Matuşka'nın şalına sarınmış titreyen Lyubov duruyordu

Sis ikisini de bembeyaz kucağına aldığında bir an yeryüzünde baş başa kalmış gibi oldular.

"Şuraya bak!"

"bak! Dünya bir daha böyle göründüğünde –sen geri dönerken yine bu noktada- tekrar beraber olacağız. O zaman gemiye bineceğim ve babanla ikinizin yanına geleceğim. Ve sonra daima birlikte kalacağız."

 

Belki bu küçük kız buraya bir kez daha geldi, yalnızca haftalar sonra değil, belki yıllardan sonra da geldi, saçları ağarmış, görüşü berraklaşmış olarak; o zaman çevresine bakıp bugün kaçırmış olduklarını telafi etti belki de. Çünkü burada hiçbir şey değişmez, aynı kayalıklara, ormanlara veya steplere kavuşan aynı kıyılarda aynı dalgalar yuvarlanır, yalnızca taşıdıkları gemiler değişir yaşanan aşklar ve acılar silinip gittiğinde.

 

Türkçeleştiren: İlknur İgan

Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları

Temmuz 2021

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder