Bhagavad-Gita
Hinduların Kutsal Kitabı
(Kutlu Ezgi – Tanrı’nın Şarkısı)
- Bölüm
Arcuna’nın Bunalımı
Soyun yok olmasıyla ölümsüz aile gelenekleri kaybolur; adalet sağlayan gelenekler kaybolduğunda ise adaletsizlik bütün soya egemen olur.
Varshneya, adaletsizliğin yüzünden egemenliği yüzünden soyun kadınları ahlak çöküntüsüne uğrarlar. Ey Krishna, kadınlar bozulduğunda da sınıf karışımı olur.
Sınıf karışımı soyu yıkanları ve soyun kendisini cehenneme yollar.
Ey Canardana biz, aile geleneklerini kaybetmiş insanlar cehennemde sınırsız/sonsuz süre kalacaklar diye işittik.
- Bölüm
Bilmek ve Olmak (Aydınlanmış İnsan)
Kederlenmeyecek kişiler için kederlenme!
Akıllı kişi ne yaşayanlar için ne de ölüler için kederlenir.
Aslında benim olmadığım, senin ve bu kralların olmadığı bir zaman hiç olmadı; bundan sonra da hepimiz bütün zamanlarda olacağız.
Ey Kaunteya, duyular dünyasından sıcaklık ve soğukluk, zevk ve acı gibi şeyler gelir. Bunlar gelip geçicidir, bunlara değer verme Arcuna!
Ey büyük insan, bilge kişi için zevk de acı da birdir; ikisi de onu etkileyemez; o kişi ölümsüzlüğe layıktır.
Şunu bil ki herkesin içinde bulunan öz ölümsüzdür; hiçkimse ona bir son veremez.
O doğmamıştır, ölmez; bir şeyden olmamıştır ve hiçbir şeye dönüşmez. O doğmamıştır, daimidir, ölümsüzdür, ilktir; o, beden ölse bile öldürülemez.
Bir insanın eski elbiselerini bırakıp yenilerini giymesi gibi, ruh da ölümlü bedeni bırakır ve yeni bir bedene girer.
Bütün canlıların ondan türediği ve herşeyin içinde bulunan bu ruha hiçbir zaman zarar verilemez, lütfen kederlenme.
Vedalar doğanın üç Guna’sından sözeder, bu üç Guna’yı aş Arcuna! Karşıtlıkları bırak, hep hakikate bağlı kal, mal edinme, kendin ol!
Heryerde su varken bir su kuyusunun yararı neyse, aydınlanmış bir Brahman için Vedaların yararı odur.
Kendini sadece çalışmaya ver, asla meyvesini isteme…
Kurtuluşu akılda ara, ödül için çalışanlar ne kadar da zavallıdır.
Yoga, işlerdeki akıllılıktır.
Partha, bir kimse aklın tüm tutkularından vazgeçer, kendi kendine yeterse, o kimsenin ölümsüz bir aklı var demektir.
Bir kaplumbağanın organlarını içeri çekmesi gibi o kişi de bütün duyu organlarını zevk nesnelerinden çeker, onun sarsılmaz bir aklı vardır.
Kaunteya, duyuların dinmek bilmez şiddeti, kendini disipline eden bilge kişinin bile aklını uzaklara sürükler.
Kişi duyu nesneleri içinde yaşarsa onlara bağlılık geliştirir; bu bağlılıktan istek, istekten de öfke doğar.
Öfkeden akıl karışıklığı, ondan hatırlama kaybı, ondan ise mantık yitimi doğar; mantığı kaybolan kişi tam bir yıkıma uğrar.
- Bölüm
İş Yapma Yolu (Eylem Yolu)
Kimse bir an için bile hareketsiz kalamaz.
Yaratıcı Procapati, insanı ve kurbanı yarattığında şöyle dedi; Kurban verme yoluyla çoğalacak ve bütün isteklerinize kavuşacaksınız.
Canaka ve diğerleri mükemmelliğe hareket yoluyla ulaştılar.
Herşeyi gören akıllı kişi, herşeyi göremeyen akılsız kişinin aklını karıştırmasın.
Kendi işinde ölmek yaşamaktır, başkasının işinde yaşamak ise ölümdür.
Tutkudan aç gözlülük ve öfke. Bütün kötülüklerin anası, ruhun düşmanı, yıkıma götüren şey budur.
- Bölüm
Bilgi Yolu (Bilgelik Yolu)
İnsanların bilge olanları eylemde eylemsizliği, eylemsizlikte eylemi görürler. Her türlü işle uğraştığı halde aşkın durumdadır.
Ey Partha, bilginin kurbanı ise her türlü maddi şeyin kurbanından daha değerlidir. Çünkü bilgelik istisnasız bütün eylemlerin son bulduğu yerdir.
Arcuna, nasıl yanmakta olan ateş yakıtını küle çevirirse, bilgeliğin ateşi de bütün eylemleri kül haline getirir.
Ey Dhanancaya, eylemlerini Yoga yoluyla dışlayan, şüphelerini bilgiyle yok eden ve kendi özünü kavrayan kişiyi hiçbir eylem bağlayamaz.
O halde, bilgi kılıcıyla cehaletten doğan ve yüreğe kök salan bu şüpheni kesip atarak Yoga’ya sığın. Ayağa kalk, Ey Bharata!
- Bölüm
Oluruna Bırakma (El Çekme)
Hem özverili eylem, hem de dünyadan el çekme En Yüce Olan’a gider. Ama el çekmeden daha güçlü olan, bencil olmayan eylem Yogasıdır.
Budala kişi Samkhya ve Yoga’nın farklı yollar olduğunu söyler, bilge kişi bunu söylemez; ikisinden birini izleyen kişi sonuçta ikisinin de meyvasını alır.
Hiçbir eylem, saf uyum içinde, kendi kendisini disipline etmiş ve ruhu herşeyin ruhu ile bir olmuş kişiyi lekeleyemez.
Bütün işlerini Brahma’ya ada, bencil bağları atarak çalış. Nasıl sular nilüfer çiçeğinin yaprağını lekeleyemezse, hiçbir günah da seni lekeleyemez.
Bilge kişi, bilgili ve kültürlü bir Brahman’a da bir ineğe de, bir file veya bir köpeğe de, hatta köpek yiyen bir kişiye de aynı gözle bakar.
Akılları böyle bir eşitliği kabul edenler, bu dünya üzerindeki hayat zaferini de kazanırlar. Brahma kusursuz ve tarafsızdır, o yüzden bu kişiler Brahma ile bir olurlar.
Onun mantığı sağlamdır ve şüpheden kurtulmuştur. O, zevk karşısında sevinmez, acı karşısında da üzülmez. Brahma’yı bilen kişi onunla özdeş olur.
Duyu temasından doğan zevkler acının da kaynağıdırlar; bunların başı vardır ve sonu vardır Kaunteya. Bu nedenle bilge kişi bunlara kendini kaptırmaz.
Günahları kaybolmuş, şüpheleri bitmiş derin düşünceyle/tefekkürle özlerini uyum içinde tutup tüm canlıların iyiliğine çalışan ermişler Brahma-Nirvana’yı kazanırlar.
Öfke ve tutkudan kurtulmuş, akıllarını disipline etmiş ve özlerini kavramış bu bilge kişiler Brahma-Nirvana’ya çok yakındırlar.
- Bölüm
Meditasyon Uygulaması (İçe Dalış)
Kendisine galip gelen insanın benliği onun dostudur, ama eğer bunu başaramamışsa benliği ona düşmandır.
Aklı en yüce huzuru yakalamış, tutkuları sönmüş lekesiz Yogi, lekesiz Brahma ile bir hale gelir.
- Bölüm
Bilgi ve Sezgi (Kavramadan Kaynaklanan Bilgi)
Kunti’nin oğlu, ben suların tadıyım, ben güneş ve aydaki parlaklığım, bütün Vedalardaki OM hecesiyim, havadaki sesim, kahramanların kahramanlığıyım.
Bir inanan başka bir göksel biçime tapınmak isterse, ona o sarsılmaz inancı o formla Ben veririm.
Bu inanç ile o tanrıya tapınır ve istediği şeyleri elde eder ama aslında ona onları Ben vermişimdir.
Kendimi Yogamaya gücümle gizlediğim için herkese görünmem; cahil kişi Benim hiç doğmamış ve asla değişmeyen olduğumu kavrayamaz.
Ey Arcuna, ben geçmişteki, şimdiki ve gelecekteki tüm canlıları biliyorum ama hiçkimse beni bilmiyor.
Ey Bharata, dünyadaki tüm canlılar, tutku ve nefretten doğan hayal perdesinin yarattığı cehaletle doludur, ey düşmanlarını yenen kişi.
Fakat zıtlıkların yol açtığı cehaletten kurtulmuş, günahları sona ermiş erdemli kişi, kararlılıkla Bana tapar.
- Bölüm
Sonsuzluk (Sonsuz Ruh)
Değişmez en yüce element Brahma’dır. Her canlının özü Adhyatma’dır; tüm canlıları doğurtan yaratıcı güce de Karma denir.
Ancak bu Görünmeyen’in ötesinde başka ve ölümsüz bir Görünmeyen vardır. Tüm canlılar yok olsa da O asla yok olmaz.
Bu görülmeyen Aksharadır (ölümsüz), o en yüce hedef olarak kabul edilir; Ona ulaşıldığında artık dönüş yoktur. Bu benim en yüce mekanımdır.
Duman, gece, karanlık, on beş günlük ay, güneşin güney yönündeki altı ayı; bu sırada ölen Yogiler parlak aya ulaşıp geri gelirler.
- Bölüm
Gizli Bilgi (Soylu Yol)
Kinci olmadığın için sana en büyük sırrı söyleyeceğim. Bu bilgiyi Tanrı’nın gerçek doğasını bilerek, dünyalık bilgilere bağlı kötülükten kurtulacaksın.
Ben bu evrenin babası, anası, büyükbabası, destekleyicisiyim. Bilinen herşey Benim, Ben saflığım, Om hecesiyim, Rig, Sama ve Yacur Veda’yım.
O geniş cennetin tadını aldıktan sonra, işlerin ödülü bir sona erer ve ölüm, dünyasına girerler. Böylece Veda’nın belirlediği görevi izleyerek, tutkularının emirlerini izleyen gidip-gelme yolunu elde ederler.
- Bölüm
Görünüm (Tanrısal Görkem)
Çok eski zamanların yedi ermişi ve insan ırkının dört atası olan Manular da aynı şekilde. Benşm aklımın ürünüdürler; bu insanların dünyası da onlardan meydana geldi.
Bana her zaman derin düşünceyle/tefekkürle bağlı olup, sevgiyle tapanlara, bana ulaşabilecekleri Yoga (meditasyon, tefekkür, zikir) bilgeliğini bahşederim.
- Bölüm
Gösterim (Kozmik Görüntü)
Ancak bu ölümlü gözlerinle Beni asla göremezsin. Sana doğaüstü bir görüş kazandıracağım. Benim tanrısal Yoga’ma bak.
Ben bütün dünyaları yok eden alevli Zaman’ım (Kâla)
- Bölüm
Sevgi (Sevgi Yolu)
Şüphesiz düşüncelerini Görünmeyen’e bağlayanların yolu zordur, çünkü O, bu fiziksel bedenle çok zor görülür.
En iyisi sarsılmaz bir inançla kalbi bana bağlamaktır.
Bu yüzden aklını Bende tut, bırak şuurun Bende kalsın. Bundan sonra Bende yaşayacaksın, bundan hiç kuşku yok.
Fakat eğer aklını Bende tutamıyorsan, o zaman bunu sağlamak için Yoga pratiği (meditasyon) yolunu kullan, ey Dhanancaya.
Eğer bunu da yapamıyorsan bütün işlerini Bana ada. Bütün işlerini Bana adadığında mükemmelliğe (Dhamma-pada/kemalat-kemal olma) ulaşacaksın.
Bilgi, şuursuz bir ibadetten daha iyidir; meditasyon ise bilgiden.
Sevgi ve inançla Yüce Amaç olarak beni gören ve sözlerimi işitip sonsuz Hayat sularına gelenler benim en sevdiklerimdir.
- Bölüm
Doğa ve Can (Alanı Bilmek)
Beş gizli element, benlik, akıl, ilksel madde (arkhe), on organ, düşünce gücü, beş duyunun beş organı…
…arzu, nefret, zevk, acı, beden, şuur, sebat; buna kısaca, birleşik alan ve onun değişimleri denir.
Kendini bilmede ısrarcılık, Hakikat bilgisini görme; bütün bunlara bilgi, bunların dışındakilere ise cehalet denir.
Bölünmeyen olduğu halde (Tek) kendisini tüm canlılara bölmüştür (ayrım). O, canlıları geçindiren (doyuran), yok eden ve tekrar yaratan olarak bilinmelidir.
Yoğun düşünce ile bazıları, kendilerindeki Atman’ı görürler; bazıları Samkhya Yoga ile, bazıları ise Karmayoga ile görürler.
- Bölüm
Üç Nitelik (Evrim Güçleri)
Ey Mahabahu, Prakriti’den doğan Sattva(iyilik), Racas(tutku) ve Tamas(karanlık), bedende yaşayan ölümsüz varlığa bağlıdır.
Doğa üç Guna olan Sattva (denge), Racas (aşırı hareketlilik) ve Tamas (uyuşukluk) ile ölümsüz ruhu bedene bağlar.
Racas’ı tutku niteliğiyle bil Kautenya, istek ve bağlılık ondan doğar; tüm eylemleri bedene bağlayan odur.
Ancak Tamas’ın cehalettem doğduğunu bil. O tüm canlıları aldatır, onları ihmale sevkedip uyuşukluk ve tembellikle bağlar ey Bharata.
Sattva kişiyi mutluluğa, Racas eyleme bağlar Bharata. Gölgeleyici bilgiyle dolu Tamas ise kişiyi hataya sürükler.
Bedenin tüm kapılarından bilginin ışığı parladığında, Sattva üstün demektir.
- Bölüm
Yüce Kişi (Yüce Öz)
Ölümsüz Aşvattha ağacının köklerinin yukarıda, dallarının ise aşağıda olduğunu söylerler. Yaprakları ilahilerdir, bunları bilen kişi Vedaları bilir.
Gunaların fışkıran dalları aşağı ve yukarı yayılır, sürgünleri duyu nesneleridir. Eyleme bağlı kökleri ise, insanların dünyasına kadar uzanır.
Benim temel varlığım’dan bir parça, bu dünyaya ruh olarak gelir ve doğada yatan aklı ve beş duyuyu kendine çeker.
Çabalayan Yogiler, kendi içlerindeki O’nu görürler ancak, ruhları gelişmemiş olanlar, çabalasalar da O’nu göremezler.
Ben herkesin kalbindeyimdir; hafıza, bilgi ve tartışma Ben’den gelir. Bütün Vedalar’ın bildirdiği sadece Benim ve Vedaları bilen de yazan da Benim.
Bu dünyada iki purusha vardır; Kshara ve akshana. Kshara bütün varlıklardadır, aksharanın ise en yüksek noktada olduğu söylenir.
Ancak bunların dışında bir En yüce Ruh vardır, ona En yüce Öz denir. O ölümsüz Tanrı, üç dünyaya girerek, onları destekler.
Ben bu ölümlülüğün ötesinde olduğum ve ölümsüzlükten de daha yüce olduğum için, dünya’da ve Veda’da, En yüce Ruh diye bilinirim.
Ey kusursuz kişi, sana en gizli bilgiyi açıkladım. Bu bilgi insanı bilgeliğe götürür, bununla tüm isteklerin yerine gelir, ey Bharata.
- Bölüm
İyilerle Kötüler (Tanrısal İnsan, Şeytani İnsan)
Bu cehennemin kapısı üçtür; tutku, öfke ve zçgözlülük. Bunlar ruhu yok eder. Bu yüzden bunlardan sakınmak gerekir.
- Bölüm
İnancın Üç Türü (İnancın Gücü)
Bharata, her insan inancını asıl doğasından alır. Kişi inançtan yapılmıştır; o nedenle inancı neyse kişi de odur.
Om Tat Sat: Bunlar Brahma’nın üçlü açıklamasıdır. Kadim zamanlarda Brahmanlar, Vedalar ve kurbanlar böyle ortaya çıktı.
Bu yüzden Brahma’yı alatanlar, her zaman, kutsal yazıların onayladığı kurban, sadaka ve çileyi uygularken, Om hecesini tekrarlar.
Hiçbir karşılık beklemeden, Tat hecesini söyleyerek, kurban, çile ve çeşitli sadaka yolları deneyenler, kurtuluşu bu yolla ararlar.
Sat sözcüğü ise, gerçeklik ve iyilik anlamında kullanılır; hatta bu sözcük övgüye layık işleri de belirtir, ey Partha.
- Bölüm
Kurtuluş (Vazgeçme ve Özgürlük)
Bilge kişiler, isteğin yarattığı eylemleri terk etmeye Sanyasa derler; yine bilgeler, tüm eylemlerin meyvelerinden vazgeçmeye Tyaga derler.
Kurban sadaka ve çile bilge kişiyi saflarştırır.
Ancak bunlar yapılırken, bunların karşılıkları beklenmemelidir.
Bir eylem, bağlılıktan uzak, tutku ve nefretten arınmış, ödül düşünülmeden yapılmışsa, buna Sattvika işi denir.
Notlar
Bhagavatgita, yediyüz beyittir. MÖ. 300-100 tarihleri arasında yazıldığına inanılır. Ünlü Hint destanı Mahabharata’nın içinde yer alan bir bölümdür.
Uphanishadlar (MÖ. 6. Yüzyıl), Bhagavatgita yazılmadan çok önce vardı. Buradaki genel felsefe, herşeyin vrensel ruhun parçalara ayrılmasıyla oluştuğu düşüncesiydi. Brahma ile canlılardaki Atman aynı şeydi. Hepimiz Tanrı’dan bir parça idik. Bhagavatgita bu felsefeye sahip çıkmakla kalmayıp, bazı cümleleri hemen hemen Upanishadlar’daki ile aynı biçimde vermeye de çalışmıştır. Bhagavatgita, Upanishadların Mutlak Tanrı inancını ve gizemci görüşlerini sürdürmek iddiasındadır.
Üçüncü unsur, çoban toplumun kahramanı olan, Hint Herkül’i (Herakles) Krishna’dır. Hayatı hakkında üç önemli kaynaktan yararlanılır. 1) Mahabharata, 2) Harivamşa, 3) Puranalar.
Upanishadlar’dan eksik biçimde, alıntılar aktarılmaya çalışılmıştır. Bunlar eski bilgilere sahip olma çabalarını gösteriyor.
Çeviren: Korhan Kaya
Dost Kitabevi Yayınları, 2. Baskı, Nisan 2004, Ankara
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder