Shankara – Tefrik Etme Hazinesi - Viveka Chudamini
Yaşayan herhangi biri yaratık için, bir insan şeklinde doğmayı başarmak oldukça zordur. Bedenin ve iradenin kuvvetini elde etmek daha da zordur; safiyet daha da zordur; ruhani bir hayat yaşamak bunlardan da zordur; hepsinden de zor olan mukaddes yazıları anlamaktır. Atman ve Atman olmayan şeyler arasındaki farkı tefrik, Atman’ın kendisini doğrudan doğruya anlama, Brahman ile devamlı birlik ve son kurtuluş bunlar, bin milyar kere iyi hayatlı tecessümler liyakatından geçmedikçe, elde edilemez.
Ancak Tanrı’nın lütfuyla, biz şu üç nadir avantajı elde edebiliriz; insani doğuş, kurtuluş arzusu ve aydınlanmış bir öğreticiye mürid olmak.
Sükûneti artmış olan ve Atman’ı tefekküre çalışan kişi, bütün dünyevi faaliyetleri terketsin ve bu dünyevilik bağlarını koparmak için mücadele etsin.
(Brahman’a ulaşmak için dört vasıf)
Birincisi; bahşedilmiş olan, ebedi ve ebedi olmauan şeyler arasındaki farkı tefrik etmektir.
İkincisi; bu dünyanın ve öteki dünyanın zevklerinden feragat etmedir.
Üçüncü olarak sükûnet ile başlayan altı tane iyi huy hazinesi gelir.
Dördüncüsü ise katiyetle kurtuluş arzusudur.
Brahman gerçektir; kainat gerçek olmayandır. Bunun böyle olduğuna sabit inanca; ebedi ve ebedi olmayanı tefrik etme adı verilmiştir.
Kurtuluşu istemek; ego duygusuyla başlayan ve fiziki bedenin kendisine kadar devam eden, cehaletle işlenmiş engellerden, bir şahsın kendi gerçek tabiatını idraki yoluyla kurtulmuş olmayı istemesidir. Hatta bu kurtuluş arzusu az bir derecede mevcut olsa dahi, öğreticinin lütfu ile ve feragat etme ve sükûn gibi iyi huyların pratiği ile kurtuluş arzusu şiddetlenecektir.
Feragat etme ve kurtuluş arzusu zayıf derecede ise, sükûn ve diğer iyi huylar çöldeki bir serap gibi, sadece bir görünüştür.
İbadet bir kimsenin kendi Atman’ının hakikatini araştırması olarak tarif edilebilir.
(Kendini bilmek -> Atman -> Rabbini bilmek -> Brahman)
Vedanta’da öğretildiği gibi, hakikatin mânâsı üzerine tefekkür en yüksek aydınlanmaya ulaştırır.
Ne Yoga veya Sankhya felsefesinin pratiğiyle, ne iyi işlerle, ne de öğrenmeyle kurtuluş hasıl olmaz; ancak Atman’ın ve Brahman’ın bir olduğunu, aynı olduğunu idrak etme yoluyla hasıl olur, başka bir yolla değil.
Mukaddes yazıların (Vedalar) tetkiği, Brahman tecrübe edilmedikçe, semeresizdir. Brahman tecrübe edildiği zaman, mukaddes yazıları okumak faydasızdır.
Kurtuluş sadece Brahman kelimesini söylemekle elde edilemez. Brahman’ı hakikaten tecrübe etmek lazımdır.
İnsanların kaba beden adını verdikleri bu görünen beden şu cevherlerden meydana gelmiştir; ilik, kemik, yağ, kan, deri ve epidermis.
Gerçekten kurtuluşu arzu ediyorsan, duygu zevki veren nesneleri, zehir gibi uzakta tut; ve abı hayat imişler gibi, memnuniyet, şefkat, affetme, doğruluk, sükûnet ve kendini kontrol gibi vasıfları lezzetle içmeye devam et.
Vücut sadece, insan ruhu için bir tecrübe vasıtasıdır.
Deri, et, kan, damarlar, yağ, ilik ve kemikten teşekkül etmiş olan bu beden, boş madde (boşluk) ve pislikle (bok) doludur.
Objektif (nesnel) kainatın anlaşıldığı duruma, uyanık şuurluluk durumu adı verilir.
O (beden), sonsuz hikmet sahibi olan Atman’ın bütün faaliyetlerinin bir aracıdır. Bu sebepten Atman’ın kendisi herhangi bir kusurdan münezzehtir.
(Şuurun üç hali)
Uyanma, rüya görme ve rüyasız uyku
Maya, Tanrı’nın potansiyel yönündeki ilahi kudretidir. Onun başlangıcı yoktur. Üç Guna’dan yoğunlaşarak olmuştur, latiftir ve idrakin ötesindedir. Varlığı hasıl ettiği neticelerle anlaşılır. Bütün kainatın doğuşuna O sebep olmuştur.
Atman, ilk sebep Maya’dan ve O’nun neticesi olan kainattan ayrıdır. Atman’ın tabiatı saf şuurluluktur.
Atman’ı gerçek ben olarak tanı. Böylece, dalgaları doğum ve ölüm olan, kıyısız dünyevilik okyanusunu geçersin. Daima Brahman’la ayniyet bilgisi içinde yaşa ve inayet edilmiş ol.
İnsan, Atman olmayan şeyin, gerçek benliği olduğu yanlışlığını yaptığından dolayı, bağ içindedir. Buna cehalet sebep olmuştur.
Atman ebedidir, bölünmezdir, bir ikincisi olmayan birdir. O, ebedi olarak, kendi bilgisinin kudretiyle tezahür etmiştir. O’nun şaşası sonsuzdur. Tamalar’ın örtüsü, tıpkı bir güneş tutulmasının güneşi gizlemesi gibi, Atman’ın gerçek doğasını gizler/örter.
Atman tarafından meydana getirilmiş olan ego, Atman’ın gerçek doğasını gizler. Böylece sadece ego mevcutmuş gibi görünür.
Kalbi saflaşmış/arınmış bir insan, ilahi Atman’ı idrak eder. Bu suretle, dünyaya, köke ve her şeye olan bağını imha eder.
Ahmak insan, bedenim diye düşünür. Zeki insan, ben, bedenle birleşmiş ferdi bir ruhum diye düşünür. Fakat akıllı insan, bilgisinin ve ruhi tefrik etme kabiliyetinin büyüklüğüyle gerçek olarak Atman’ı görür ve Ben Brahman’ım diye düşünür.
Akıllı insan, Vedanta ve ahlaki kanunlar konusunda bilgili olabilir. Lakin o kişi, kendisini bedenle ve duygu organları ile hüviyetlendirme hatasından kurtulmadıkça, kurtuluşu için en küçük bir ümit yoktur.
Atman kendisinin şuurunda olduğundan dolayı, kendi kendisinin müşahitidir. Atman, Brahman’dan başka bir şey değildir.
Brahman’ı idrak et ve bir daha bütün üzüntülerin evi olan bu dünyaya dönüş olmayacak. Atman’ın Brahman olduğunu mutlak idrak etmelisin.
O zaman, Brahman’i ebediyyen kazanacaksın. O hakikattir. O varlıktır ve bilgidir. O mutlaktır. O saftır ve kendi kendine mevcuttur. O ebedi’dir, ebedi zevktir. O Atman’dan başka bir şey değildir.
Atman Brahman’la birdir; bu en yüksek hakikattir. Yalnız Brahman gerçektir. Ondan başka hiçbir şey yoktur. O en yüksek hakikat olarak bilindiği zaman, Brahman’dan başka mevcudiyet yoktur.
Brahman hakikattir; insani düşünce veya fikirden katiyetle kurtulmuş (uzak) bir mevcudiyettir.
Brahman, kainatın yaratıcısı ve Maya’nın yöneticisi Tanrı’yı ifade eder. Atman, Maya’nın neticeleri olan beş örtü ile birleşmiş olan ferdi ruhu ifade eder.
Öyleyse Brahman ve Atman’ın ayniyeti üzerinde tefekkür etsin ve böylece hakikati idrak etsin.
Gerçek tefrik etme melekesine sahip akıllı insanlar, Brahman ve Atman’ın özünün saf şuurluluk olduğunu anlarlar. Ve böylece onların mutlak ayniyetlerini idrak ederler. Brahman’ın ve Atman’ın ayniyeti, mukaddes metinlerde (Vedalar) yüzlerce kez beyan edilmiştir.
Saf ve sonsuz şuurluluk olan kendi Atman’ını idrak et.
Yajur Veda, bir insanın kendisi ile Brahman arasında en ufak bir fark gördüğü müddetçe, korkuya hedef kalacağını beyan eder.
Aydınlanmış kalp, bağdan kurtulmuştur. Ebedi sevinci ancak kurtulmuş olan insan tecrübe edebilir.
Brahman -> İkincisi olmayan Bir
Shankara, 686 yılı civarında güney Hindistan’daki Malabar kasabasının Kaladi köyünde doğdu.
Hayatın en son gayesi, Brahman’ı tanımaktır. Shankara’nın felsefesi, tefrik etme, hayatımızın her anında, kendimize ve her tecrübe durumumuza ve nesnemize tatbik edilecek bir tefrik etme çalışması üzerine temel kurmuştur.
Çeviren: Mehmet Ali Işım
Dergâh Yayınları, Şubat 1976
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder