12 Haziran 2014 Perşembe

Erik Hornung – Ezoterik Mısır

Erik Hornung – Ezoterik Mısır


Nil Nehri’nin kıyısı,
Hermetik bilginin yuvası
Egiptosofi / Mısırbilim

Egiptosofi kavramıyla kastettiğim, bütün bilginin kaynağı sayılan, hayali bir Mısır’ı tartışmak. (s. 13)


Ezoterik, kendine özgü, akıldışı ve sezgisel bir düşünce tarzıdır. (s. 14)

İki Yol Kitabı (yaklaşık, M.Ö. 1938-1759)
En eski hermetik eser sayılabilir.

Eski Krallık’ta Thot’un kişiliğinin daha çok şiddet içeren yönleri ağır basmaktadır. (s. 15)

Thot’un en yaygın tasviri ibis, yani Mısır turnası ya da şebek veya ibis kafalı bir karma varlıktır. (s. 16)

Geç dönemde Thot, büyüde belirleyici tanrı haline gelir.
Geç dönemde her şeyden önce, Mısırlı Thot’un evrensel Hermes Trismegistos’a; “üç kere çok büyük”e dönüşümü gerçekleşir. (s. 20)

Helenistik mitlerde gizli bilgiye sahip olan, Güneş’in yolculuğuna katılur ve en derin sır olarak “Geceyarısı Güneşi”ni görür. Eski Mısır’da her kişi, ölüm eşiğini aştığında bu sırra ulaşırdı. (s. 27)

Öte dünyaya ilişkin “gizli” bilgiye sahip olmak yaşarken de mümkündür.
Bunun için bir kabul törenine gerek yoktur ve dinsel bir devlet kültü olan Eski Mısır’ın sosyal yapısında, hiçbir noktada “kabul edilmiş” olanlara ilişkin bir iz bulunmamaktadır (belki de düşünüldüğünden daha gizlidirler).

Göksel İneğin Kitabı
Metin, Amarna dönemi sıralarında (yaklaşık M.Ö. 1350) oluşmuştur.
Gnostik kurtuluş öğretisi için bir ilk senaryo sunmaktadır.
Başlangıçta, cennette henüz tanrılardan ayrı olmayan insanlar, yaşlanmış olan Güneş Tanrısı’na başkaldırmışlardır. Ve cezalandırılırlar; bir kısmı ateş dolu Güneş Gözü (Uradeus olan Tanrıça Hathor) tarafından yok edilir. Mısır’da cezalandırma, tufanla değil ateşle gerçekleşir. Gerçi insanlığın kalan kısmı kurtulur ama tanrıdan uzak tutulmakla cezalandırılır. Güneş Tanrısı, göksel ineğin sırtında gökyüzünün derinliklerine çekilir. (s. 28-19)

İsokrates, Platon döneminde; yaklaşık M.Ö. 385’te, Busiris adlı eserini yazmıştır. Bu eser tüm felsefenin kaynağını oluşturan Mısır felsefesinin idealleştirilmesini sergiler.

Diodoros
M.Ö. 60 yılından hemen sonra Mısır’da bulunmuştur,
Herodotos gibi o da aktardığı birçok bilgiyi Mısırlı rahiplere dayandırmaktadır. (s. 34)

Dekanatlar daha 21. Hanedan’a ait, tanrı buyrukları içeren muskalarda tehlikeli varlıklar olarak ortaya çıkar. (s. 42)

Dekanatların başı olarak Sekmet kabul edilmektedir; bu tehlikeli tanrıça bütün hastalıkların hem nedenidir hem de onları iyileştirir. (s. 43)

Mısır’ın bilinen en eski yıldız falı M.Ö. 38 yılının 4 Mayıs gününe aittir.
Mezopotamya’da ise daha M.Ö. 410 yılından yıldız falları bulunmuştur. (s. 47)

Antikçağ simyasının merkezinde bir Mısırlı bulunmaktadır. M.S. 300 civarında faaliyet göstermiş olan Panopolis’li (Akhmim) Zosimos.
Kaynak olarak gösterdiği otoriteler, Hermes ve Zerdüşt, ayrıca Agathodaimon, Persli Ostanes ve Yahudi Maria’dır. (s. 49)

Mısırlılar için madenler yaşayan varlıklardı. (s. 53)

Tabula Smaragdina
Dört dünyevi elementi Güneş, Ay, rüzgâr ve toprağı temsil eder.
Bunlara beşinci element olarak cevher eklenir. (s. 57)

13. yüzyılda simyanın yayılışında bir sıçrama meydana gelir.
Felsefe Taşı
Güneş cesedinin de bulunduğu “Yıkım Mekânları”
Güneş’in her gün tekrar yenilendiği yer burasıdır.
Karanlığın kolları ışığı burada tutar ve gençleştirir.
Her şeyi yutan ve öğüten,
Dünyanın dibi
Burası, yitik zamanın mekânıdır.
Taş’ın izini sürmek isteyen bu uçuruma inmek zorunadır. (s. 59)

Thot’un Kitabı
Thot’un ve Osiris’in bir öğrenciyle diyalogunu aktarıyor.
Bu metinlerin diğer bir popüler figürü Askleipos’tur. (s. 66)

Bilge İmhotep (Yunanca İmuthes), bu figürde yaşamaya devam eder. (s. 67)

İslamiyet altında
Kutsal kitaba ihtiyaç duyan Harranlı Sabiiler, 9. yüzyılda Corpus Hermeticum’u böyle bir kutsal kitap mertebesine yükseltmiş… (s. 73)

Kybalion olarak da adlandırılan rivayete göre, Hermes Trismegistos’un mezarında, Hermes’in bir heykelinin altında keşfedilen (kâşif olarak Balinus; yani Tyranalı Apollonius kabul edilir) Tabula Samaragdina’nın, bugün 8 ya da 9. yüzyıldan kalma bir Arap simyacının eseri olduğu kabul edilir.  (s. 74)

İsis misyonunun en geç M.Ö. 4. yüzyıldan itibaren başladığı tespit edilebilir.
Siwa’nın kehanet tanrısı olan Libyalı Ammon’a tapınma, Yunanistan’da daha 6. yüzyıldan beri görülmeye başlar.
Büyük İskender’in, Ammon’un oğlu olduğunu onaylatmak için Siwa sahasına gitmesi,
Jüpiter-Ammon’a tapınma
İtalya ve İspanya’da gelişmeye başlar ve orada bazen Serapis ile de özdeşleşmeye başlar.
Serapis ancak 1. Ptolemaios döneminde İskenderiye’ye ithal edilir.
Serapis
Roma zamanında evren hükümdarı; Kozmokrator olur. (s. 87)

(İsis) Gökyüzünün efendisi ve doğal düzenin temsilcisi niteliğiyle, bütün kader güçleri onun kontrolü altındadır. (s. 89)

Anubis / ruhun refakatçisi

İsa’nın mucizevi doğumunu İsis’in sonradan Osiris’ten doğurduğu çocuk Horus ile bir analoji olarak yorumlamak mümkündür.

Bes ve İse özdeş sayılır.
Bes, Abidos’ta 500 yıllarında hâlâ sevilen ve kudretli bir kehanet tanrısıydı. (s. 99)

Bogomil şeytanı Satanael
Tevrat’taki demiurgostur. Tevrat, Katharcılar için bir şeytan buyruğudur. (s. 105)

Marsilio Ficino
Ficino, bilgeliğin Hermes’ten başlayıp birkaç ara halkadan geçerek Platon’a ulaşan bir soy ağacını çıkarmıştır. (s. 110)

Gülhaçlar hareketi 17. yüzyılın başlarında ilk etapta bütünüyle imgesel bir keşiş topluluğu olarak ortaya çıktı.
Kurucu Christian Rosenkreuz (s. 135)

Mason hareketinin öncülleri olarak Robert Fludd ve Elias Ashmore kabul edilir.
Kişi ve din ayrımı gözetmeyen, ideal bir kardeşlik düşüncesi 17. yüzyıla ait birçok metinde görülmektedir ve 1662’de kurulan Royal Society’nın kuruluşunun arka planını oluşturmaktadır. (s. 148)

Mason hareketinin resmi doğum tarihi 24 Haziran 1717 kabul edilir. (s. 149)

“Ben var olan, olacak ve olmuş her şeyim, ve benim örtümü daha hiçbir ölümlü kaldırmadı.” (s. 173)

Helena Petrowna Blavatsky (s. 1831-1891)
Babası Peter Hahn albaydı. Annesi ise Dolgoruki ailesinden, yani saraydan geliyordu.

Teozofiyi oryantalleştirmekle suçlanan Annie Besant 1909’dan itibaren bir Brahman ailesinden gelen Jiddu Krishnamurti’yi bir dünya mesihi, dünyalar öğretmeninin bir reenkarnasyonu olarak ifşa etmeye çalıştı. Bu çabanın sonuçlarından biri, Rudolf Steiner’in teozofi topluluğundan ayrılması oldu. (s. 186)

Onun için (Steiner) Krishnamurti sadece bir Hint çocuğudur ve ona hiçbir önem atfetmez.
Krishnamurti 1912’den itibaren önce Avrupa’da daha sonra da Kaliforniya’da yaşadı.
1929’da teozofi topluluğundan ayrıldı (gerçek örgütlenemez).
Maitreya’nın kendinde vücut bulduğunu hiçbir zaman doğrudan yalanlamadı. (s. 188)

1960’larda her tarafa yayılan New Age hareketinin kökenleri de hiç kuşkusuz önemli ölçüde teozofiye dayanır. (s 189)

Rudolf Steiner
1908’de Leipzig’de konferans verdi. Bu konferans Agyptische Mythen und Mysterien adıyla yayınlandı (1911).
Ruhlarımızın Eski Mısır’da var olduğunu daha birinci konferansta vurgular.
Onun amacı (…) daha da geriye gitmek (…) Lemurya ve Atlantis dönemlerini ele almaktır. (s. 190)

İsis ve Osiris, ayda olan ruhani varlıklardır, ancak onların eylemlerini dünyada buluruz.
Sfenks, Steiner için kanalı bir varlık ve hatırlanamayacak kadar eski, ilk zamanlardan gelen esrarengiz bilginin sembolüdür. (s. 191)

Thot-Hermes, eski rivayete göre en eski dünya bilgeliğini kaydeden ruhtur.
1920’de verdiği konferansta (…) İsis’i doğrudan Mesih’in annesi ve Meryem-İsis olarak tanımlar. (s. 192)

Ona göre Hermes Trismegistos, Zerdüşt’ün ardından ikinci büyük olarak kabul edilmiştir. (s. 194)

“Her şey zamandan korkar, zaman ise piramitlerden”
İbn Fadlallah el-Umari

Das Esoterische Agypten
Türkçeleştiren: Yunus Soner
Kırmızı Kedi Yayınları

Nisan 2009

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder