2 Kasım 2017 Perşembe

Avram Galanti - Türkler ve Yahudiler

Avram Galanti - Türkler ve Yahudiler


Birinci Bölüm
Yahudiler ve İslamlar – Türklerin Yahudilerle Olan İlk Temasları

Yahudiler, İshak’a ve dolayısıyla İsmail’e ve kezalik dolayısıyla Yahudiler ile bütün İslamlar ve İslam ailesine mensup olan Türkler ile kardeştirler. (s. 6)

1326’da Sultan Orhan Bursa’yı zaptettiği vakit orada bir Musevi cemaati bulmuştur.
(yine o dönemlerde Gelibolu, Ankara ve Edirne’de de Musevi cemaatleri vardı)

(Manisa’daki) Musevi mezarlığında 1391 tarihli bir İbranice kitabe buldum. Bu kitabenin eskiliğinden Musevilerin, Osmanlı Türklerinin kasabayı almazdan evvel orada bulundukları anlaşılmıştır.
…Torlak Kemal adındaki Musevi Manisalı idi.
1429’da Selanik şehri Türklerin eline düştüğü zaman, Selanik Musevileri iki mabede malik idiler.
1453’te İstanbul fethedildiği vakit, İstanbul’da biri Rabbani, diğeri Karai olmak üzere iki Musevi cemaati vardı. (s. 9)

İkinci Bölüm
Türk İmparatorluğunda Yahudi Cemaatlerinin Eskiliği
İzmir: Milattan 325 sene önce ölen Büyük İskender, Filistin’den İzmir’e Yahudi nakletmiştir (Apocalypse de St. Jean II, s.7-8).
1605’de İzmir’de büyük bir Yahudi cemaati vardı.

Ephese: Milattan üç asır evvel bu bölgede bir Yahudi cemaati vardır.
Selçukiler zamanında da yani 1426’da bölged Yahudiler vardı.

Dinar: Milattan 260-280 sene evvel bölgede Yahudi cemaati vardı. (s. 11)

Rodos Adası: Milattan 140 sene evvel bölgede Yahudiler vardı.

Antakya: Bu bölgeye Yahudilerin gelişi ilk olarak Büyük İskender’in generali Selenkos’un şehri kurmasından sonradır (312).

Bergama: Milattan 130 yıl önce bölgede Yahudiler vardı.

Bursa: Milattan 19 yıl önce bölgede Yahudiler vardı. Sultan Orhan şehri fethettiğinde bölgede yine bir Yahudi cemaati vardı.

Ankara: Miladın ilk yıllarında bölgede Yahudiler yaşıyordu.

Edremit: Milattan 61-62 yıl önce bölgede bir Yahudi cemaati vardı.

Laudice (Denizli): Milattan 61-62 yıl önce bölgede bir Yahudi cemaati vardı.

Sardes (Manisa’ya bağlı Sart Köyü): Milattan 49 yıl önce bölgede Yahudiler yaşamıştır.

Urfa, Mersin ve Kayseri’de de Yahudi cemaatleri görülmüştür.

Selanik: Milattan 49 sene sonra bölgede bir Yahudi cemaati vardır.

İstanbul: Miladi 318’de bölgede Yahudilere ait bir sinagog vardı.

Edirne: Roma’nın Filistin’i zapt etmesinden sonra (117-138) bölgeden tehcir edilen Yahudiler Edirne’ye yerleştiler.

Bandırma, Eskişehir, Konya, Antalya, Alaiye (Alanya), Adana, Nusaybin, Diyarbakır, Sakız Adası, Kuşadası, Bodrum, İstanköy, Ödemiş, Foça, Manisa, Akhisar, Balat (Plateis / Aydın), Van, Afyonkarahisar, Gelibolu, İzmit, Sinop, Amasya, Tokat, Aydın, Birki (Aydın’a yakın), Milas, Tarsus ve Çankırı da Yahudi cemaati vardı.

Üçüncü Bölüm
Türkiye, İspanya Yahudilerinin Türkiye’ye hicretlerini nasıl karşıladı?
1394’da Fransa’dan çıkarılan bir grup Yahudi ve 1470’lerde Bavyera’dan çıkarılan bir grup Yahudi Türkiye’ye sığınmışlardı.
1492’da İspanya’dan çıkarılan Yahudilere Türkiye kapıları açılınca, Avrupa’da başka yerlerde yaşayan Yahudiler de bu imkândan yararlanma fırsatına ulaşmışlardır.
Fatih, fetihten sonra nüfusu zayıf olan İstanbul’a Anadolu’da yaşayan Ermeni ve Yahudileri davet etmişti. Bu davete icabet etmeyenler zorla getirilmişti. İstanbul’a giden Yahudiler geldikleri yerlerin isimlerine izafeten ibadethaneler inşa ettiler (Balat, Tire, Antalya, Sinop gibi), zorla getirilenlerin ibadethanelerine de sürgün ibadethanesi adı verilmiş. (s. 16)

1492’de İspanya’dan gelen Yahudiler özellikle Selanik ve İstanbul’a yerleştiler. O devirde İstanbul’da Rabbani cemaatiyle Karai cemaati de vardı.
Sakız adası da bu dönemde Yahudileri kabul etmiştir. Sultan Süleyman Rodos’u aldıktan sonra Sakız’daki Yahudileri Rodos’a yerleşmeye teşvik etmiştir.

Peçevi Tarihi’ne göre Budin (Buda) ve Peşte alındıktan sonra gerek reayadan gerekse yahuddan insanlar Darülislama sürgün edilmiştir.
Süleyman’ın Balkanlardaki seferleri boyunca benzer uygulamalar devam etti.
II. Selim devrinde Kıbrıs’a bir grup Yahudi iskân edilmiştir.
IV. Murad’ın Polidoiyadan sürgün ettiği Yahudiler, Kırklareli’de iskân edildi.
Yine IV. Murad devrinde Kuminick Yahudileri Edirne ve İstanbul’a nakledilmiştir.
1782’de Lehistan’dan yola çıkan bir grup Yahudi sığınmacı İzmir ve Selanik’e kabul edildi.
1891-1892 yıllarında Rusya pogromlarından kaçan Yahudilerin bir kısmı Osmanlı’ya sığındı. İstanbul, Selanik, İzmir ve İskenderiye’ye yerleştiler.  

Dördüncü Bölüm
Türkler Yahudileri ne suretle himaye etmişlerdir?
Türkiye tarihi, Yahudilerin aleyhine tahaddüs eden bazı vakalar kaydediyorsa da, bunun sebebini (…) buhranlı zamanlarda aramalı. Bu gibi vakaların müsebbipleri Yeniçeri ocakları idi. (s. 22)

Türkiye, memleket içindeki Yahudileri Hıristiyan unsurlarına karşı daima himaye etmiştir.

Fatih, kendisinden yardım isteyen Ulah Yahudilerini, Uzun Hasan meselesini hallettikten hemen sonra kurtarmıştır.
İkinci Bayezid, İspanya’dan çıkartılan Yahudileri ülke topraklarına devam etmiş benzer bir fermanla da Sakız adasında gelecek olan Yahudilere de iyi davranılmasını sağlamıştır.
Kanuni, İtalya’nın Ankona şehrinde Papa tarafından mallarına el konan Yahudilerin imdadına yetişmiş; Rebiyülevvel 9446’da Papa’ya yazdığı bir mektupla tebaasının serbest bırakılmasını sağlamıştır. (s. 23)
Yusuf Nasi, Fransa devletine borç verdiği 150.000 eskudu tahsil edemeyince Kanuni’ye müracaat etti. Kanuni 1565’te ve oğlu Selim 1568’de Fransa Kralı IX. Şarl’a birer mektup göndererek bu paranın ödenmesini istemişler. Fransa bu parayı ödemedi. Osmanlı devleti de Fransa bayrağıyla sefer yapan gemilerin malları zapt ederek, Yusuf Nasi’nin alacağı parayı tahsil etti.
Yusuf Nasi’nin kardeşi Samoil Nasi, İtalya’nın Ferrera şehrinde Kardinal’in tahriki yüzünden zorda kalmıştı. İmdadına zamanın Osmanlı padişahı yetişti. Samoil Nasi’nin tüm servetiyle birlikte İstanbul’a gönderilmesi için Dük Ercole d’Este’ye bir mektup yazdı.
Lehistan’da ticaretle meşgul olan Osmanlı tebaasına mensup Yahudiler zorluklarla karşılaştıklarında Kanuni’nin oğlu Selim 17 Ramazan 975’de Leh Kralı II. Sikizmond’a mektup yazarak zorlukların kaldırılmasını istedi.
1699 tarihli Karlofça Antlaşmasından sonra Avusturya hükümeti, ülkesindeki tüccar Yahudilere karşı antlaşmaya aykırı bazı tedbirler aldı. Yahudilerin müracaatı üzerine dönemin padişahı Avusturya hükümetini antlaşmaya riayet etmeye davet etti.
Avusturya İmparatoriçesi Maria Teresa (1717-1780) Yahudileri, ülkesinden kovmak istedi. Osmanlı devletinin çabalarıyla Maria Teresa geri adım attı. (s. 24)
Sırbistan topraklarında eziyet gören Yahudiler Osmanlı devletinin çabalarıyla, 27 Şubat 1887 tarihli bir antlaşma sayesinde rahat bir nefes alabildiler. (s. 25)
İstiklal Harbi devam ederken İzmir’den ayrılmak isteyen Yahudiler, Yunan gemilerine müracaat ettiler. İstanbul’a gitmek için para ödedikleri halde gemi onları Yunanistan’ın bazı limanlarına ve o dönemde Yunan işgali altında bulunan Tekirdağ’a bıraktı. Yahudilerin imdadına bu defa Kızılay yetişti; Gülnihal isimli vapuru göndererek, mezkûr mahallerdeki Yahudileri toplayıp İstanbul’a döndü.

Beşinci Bölüm
Yahudilerin Hamursuz bayramında yaptıkları ekmeğe kan kattıkları yolunda bir rivayet vardır.
1530 yılında Kanuni devrinde Amasya’da yaşanan bir vaka, bu rivayete örnek teşkil eder. Fakir bir Ermeni’nin Yahudilerin Hamursuz bayramında gerekli olan kan ihtiyacını karşılaması için katledildiği iddiasıyla kadı huzuruna çıkarılan Yahudiler, işkence altında suçlarını itiraf etti, akabinde de idam edildi. İçlerinden hekim Yakup Avayup şehrin ortasında yakılmış. Bir süre sonra fakir Ermeni ortaya çıkıp kaçırıldığını söyleyince işin aslı ortaya çıktı. Bu defa iftirayı atanlar idam edildi.
Kısa süre sonra benzer bir iftira Tokat ilinde ortaya çıktı. Yahudiler, Kanuni’nin hekimbaşısı Moşe Amon aracılığıyla padişahtan aman dilediler. (s. 27)

Bu gibi iftiralara karşı Yahudiler, Sultan Abdülmecit’ten bir ferman aldılar.
1865’te Sultan Abdülaziz’den de aynı nitelikte bir ferman aldılar.

Altıncı Bölüm
Yahudilerin Türkiye’ye Olan Merbutiyetleri
…Jön Türklere yardım eden müesseselerden biri de Mısır Cemiyeti İsrailiyesi idi.
Bu cemiyet, kendi şahsi teşebbüsüm olup Mısır’da bulunan ve oraya sığınan Türk Museviler tarafından kurulmuştur. (s. 40)

Balkan Harbi sırasında (…) Balkan müttefiklerinin hedefi, Türk unsurunun yok edilmesine matuftu. Bu savaş esnasında birçok yerlerde taarruzlara, öldürülmelere maruz kalan Türk ailelerinin Yahudi evlerinde melce bulduklarını gerek Türkler gerekse Museviler itiraf ederler. (s. 42)

Yunan ordusunun Selaniğe girdiği gün, şehrin her tarafında Yunan bandıraları çekilmiştir.
Yalnız Yahudiler bu halden ayrı kalmışlardır. (s. 43)

Mütareke sıralarında açılan Mebusan Meclisi seçimlerine Türkiye Musevileri katılmışlardır.
…gerek İtilaf Devletleri mümessilleri gerek İtilaf gazeteleri muhabirleri, Türkiye’de yaşayan bütün unsurların Türk idaresinden memnun olmadıklarını Avrupa’ya göstermek ve bu suretle kurtuluşlarının çaresini arttırmak için, Avrupa devletlerine verdikleri raporlarda (…) haberlerde, Gayri Müslimler tabiri kullanırlardı. Ne vakit ki Museviler Mebusan Meclisi seçimlerine katılmışlar, Gayri Müslimler tabiri yerine Hıristiyanlar tabiri kullanılmıştır. (s. 50)

Abdülhamid’in hal’ine memur edilen heyet Arif Hikmet Paşa, Esat Paşa Toptanî, Emanuel Karasu Efendi ve Aram Efendi’den mürekkep idi. Heyet Padişahın huzuruna girdiği vakit salonda, sarayda vazifesi olan Galip Paşa vardı.
Abdülhamid, bazı tereddütlerden sonra heyet azalarının her birine ayrı ayrı olarak hayatından emin olup olmayacağını sordu. (s. 93)

…Hitler ajanları İspanya’dan gelen Yahudileri de Türkiye’ye frengi ve veba getirmekle itham etmişlerdi.

1547’de İstanbul ve Selanik’i ziyaret eden Belon, şöyle yazıyor: Türkiye’de hekimlik edenlerin büyük kısmı Yahudilerdir. (s. 101)

Cumhuriyetin ilanına kadar memleketin sanayi ve ticaretinin mühim kısmı Rumların, Ermenilerin ve Yahudilerin elinde idi.

 Yusef Nasi (…) bu Portekiz Yahudisi Divanın adeta bir nevi hariciye müşaviri idi. (s. 123)

Üçüncü Murad ve Üçüncü Mehmed zamanlarında yaşamış olan (…) Halil Paşa aslen Yahudi olup ailesinin soyadı Pace ve kendisinin ismi de David yahut Nahman idi.

Aslen Yahudi olan Macar Mahmud Paşa (…) ismi Fischel Freund idi. 1848 senesinde (…) Osmanlı ordusunun hizmetine girmiş ve Mahmud Hamid ismini almıştır. (s. 130)

Mebusan ve Ayan Meclislerinde Yahudi azalar
1877 de açılan Birinci Mebusan Meclisinde bulunan mebuslar:
Avram Aciman: İstanbul mebusu
Menahem Saleh: Bağdad mebusu
Ziyver            ………: Bosna Saray mebusu
Daviçon Lcvi: Yanya mebusu

1908 de açılan İkinci Mebusan Meclisinde bulunan mebuslar:
Vitali Faraci: İstanbul mebusu
Emanoel Karasu: Selanik mebusu
Nissim Maslivah: İzmir mebusu
Hazkiyal Sason: Bağdad mebusu
İkinci Mebusan Meclisinde üç defa intihabat icra edildiğinden, vefat eden Faracinin yerine ve Selânik’in Yunanistan’a geçmesi üzerine, Karasu, İstanbul mebusu olmuştur. (s. 142)

İspanya ve Portekiz’den Türkiye’ye Gelen Musevi Muhacirler
1492’de Türkiye’ye gelen (…) muhacirler 1494’te İstanbul’da, 1510’da Selanik’te, 1554’de Edirne’de, 1563’de Filistin’in Safed şehrinde, 1605’de Şam’da, 1646’da İzmir’de matbaa açmışlardır.

(Sabetay Sevi (1629-1676) Mesih olduğunu iddia ettiği vakit) Zamanın Galata İngiliz tüccarı, Yahudi tüccarlardan alacaklarını istedikleri vakit, Mesih geldiği için artık borçlarını veremeyeceklerini söylemeleri üzerine İngiliz tüccarı İngiliz sefiri vasıtasıyla hükümete şikâyet etmişler ve Mesihi hapsettirmişlerdir. (s. 152)

1839’da Gülhane’de okunan hattı hümayun, Türkiye’de yaşayan gayrı Müslim cemaatler için yeni bir devir açmıştır.
Memleketin bu teali hareketine (…) Museviler tamamen lakayt kalmışlardır. (s. 153)

---
Tan Matbaası
1947


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder