2 Kasım 2017 Perşembe

Ian McEwan - Çocuk Yasası

Ian McEwan - Çocuk Yasası


1
Londra.
Yüksek Divan hâkimi Fiona Maye,
Kocasıyla (Jack) yaşadığı tatsızlığın etkisinden hala kurtulamamış…
…uzun evliliklerde karı kocaların hedefi kardeş durumuna gelmektir…

"Son kez soruyorum Jack. Onunla görüşüyor musun? Cevap vermezsen evet diye kabul edeceğim."

Kanserli bir hastaya acilen kan nakli yapmaları gerekiyormuş, on yedi yaşında bir oğlan. Kendisi de, annesiyle babası da onay vermeye yanaşmıyor.
Hastane onların arzusu hilafına hareket etmeyi yasallaştıracak bir mahkeme kararına ihtiyaç duyuyor.

2
Elli dokuz yaşında, terk edilmiş bir kadın; yaşlılığın bebeklik döneminde, emeklemeyi yeni öğreniyor.

Evet, çocuğunun olmayışı kendi içinde bir fügdü, bir kaçıştı -şimdi direnmeye çalıştığı her zamanki tema buydu-, esas kaderinden kaçış. Annesinin tanımına göre kadın olmayı başaramayışı.

Sabah onlarca benzerinden farksız geçti. Başvuruların, ibraz edilen evrakın süratle özümsenmesi, iddiaların dinlenmesi, kararların verilmesi, emirlerin çıkarılması, Fiona'nın odasıyla duruşma salonu arasında gidiş gelişleri, yolda meslektaşlarına rastlayıp neşeyle, hatta kutlama havasında iki çift laf etmeleri, mübaşirin bitkin bir tonda "Ayağa kalkın" seslenişi, Fiona'nın açılışı yapan avukatı başıyla belli belirsiz selamlayışı, ara sıra yaptığı pek komik olmayan esprilere iki tarafın avukatlarının da samimiyetsizliklerini gizlemeye çalışmadan, yaltaklanarak gülmeleri, taraflar bu sah sabahı tamamının olduğu gibi boşanan bir çiftse, gülümseyecek halde olmayan davacıyla davalının vekillerinin arkasında birbirlerinden iyice uzakta oturmaları. (s. 48)

3
“Şeytan,” dedi, “inanılmaz derecede inceliklidir. İnsanların aklına satanist bilmem ne, istismar gibi aptalca bir fikir sokar, sonra aksinin kanıtlanmasına izin verir ki herkes aslında onun var olmadığını düşünsün, böylece önünde bir engel kalmaz, her türlü kötülüğü yapabilir.” (s. 75)

4
Fiona'ya öyle geliyordu ki, 2012 yazının sonunda Büyük Britanya'da evlilikler ve birliktelikler bir gelgit dalgasına kapılmışçasına dağılıyor, dertler kabarıyor, koca evler dalgaya kapılıp sürükleniyor, mülkler ve umut dolu hayaller savrulup gidiyor, güçlü bir yaşama güdüsüne sahip olmayanlar boğuluyordu. Sevgi dolu vaatler inkâr ediliyor ya da yeniden yazılıyor, bir zamanların sorunsuz yoldaşları masrafına aldırmadan avukatlarının ardına çömelmiş usta savaşçılara dönüşüyordu. Bir zamanlar yüzüne bakılmayan ev eşyaları uğruna kıran kırana savaşılıyor, bir zamanlar esirgenmeyen güvenin yerini her kelimesi özenle seçilmiş "anlaşmalar" alıyordu.

Açgözlü babalara karşı açgözlü anneler bir savaşın sonunda uluslar misali manevra yapıyor, son geri çekilişten önce yıkıntıların arasından toplayabildikleri ganimetleri kapıyorlardı. Paralarını yurtdışı hesaplarında gizleyen erkekler, sonsuza dek konforlu bir hayat talep eden kadınlar. (s. 94)

5
"Seni uyurken seyrediyordum" dedi Jack
---
The Children Act
Türkçeleştiren: Roza Hakmen
Yapı Kredi Yayınları
Nisan 2016


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder