2 Kasım 2017 Perşembe

René Guénon - Niceliğin Egemenliği ve Çağın Alametleri

René Guénon / Abdülvâhit Yahya - Niceliğin Egemenliği ve Çağın Alametleri


Çağımızı (…) değerlendirenler genellikle bu konuda tamamen olumsuz bir tavır takınmışlarsa (…) bunun nedeni kendilerinin gerçek ilkelerin bilgisine sahip olmamalarıdır… (s. 13)

Var olan her şeyin, yanlışın bile zorunlu olarak bir varoluş nedeni vardır…
Kali Yuga’nın, Karanlık Çağ’ın son evresi diye belirttiği evre…

…modern dünyanın gerçek anlamını kavramak için, özellikle modern dünyayı belirleyen zihniyetten bütünüyle kurtulmak gerekir. (s. 14)

Burada (…) modern zihniyetin karakteristik (…) nitelikleri arasından, her şeyi sadece nicelik görüş açısına indirgeme eğilimini, incelememize merkezi nokta alacağız.

Bu eserde, bu geleneksel bilimlerin gerçek mahiyetinin ne olduğunu, ayrıca onları lâdinî bilimlerden ayıran büyük farkın ne olduğunu daha bütünsel ve genel bir tarzda göstermeye çalışacağız. (s. 19)

Batının bugünkü üstünlüğüyle insanlık çevriminin sonu arasında çok anlamlı bir uyum gözükmektedir; çünkü Batı güneşin tam battığı noktadır.

Batının bu sonuca ulaşmak için kullandığı vasıtalar sadece maddi bir güce dayanmaktadır (…) Batının üstünlüğü sadece niceliğin egemenliğinin bir ifadesidir. (s. 21)

Nitelik ve Nicelik
…kozmik ikiliklerin birincisi… (…) yani varoluşun ya da evrensel zuhurun ilk sebepleri…

Bu ikilik Puruşa ve Prakriti ikiliğidir.
Öz ve madde ikiliği…

…her varlıkta bu iki ilkenin her birine tekabül eden bir şey vardır demektir. (s. 26)

…öz (…) bir varlığa ait olan bütün sıfatların ve bütün özelliklerin ilkesel sentezidir. Bu sıfatlar ve bu özellikler o varlığın ne ise o olmasını sağlarlar.
…özellik ve nitelik gerçekten eşanlamlı sözcüklerdir.
Nitelik böylece özün içeriği (…) olarak ele alınınca, niteliğin sadece bizim, dünyamızla sınırlı olmadığı, fakat aksine anlamını evrenselleştiren bir konum değiştirmeye de elverişli olduğu kolayca görülebilir.
…çünkü öz burada üst ilkeyi temsil etmektedir. (s. 27)

Nicelik Göstergesi Madde
Skolastik düşünürler (…) Aristo’nun hüle diye adlandırdığı şeyi materia diye adlandırmaktadırlar.

İlk madde ve ikinci madde terimlerini kullanarak maddenin bu iki anlamını birbirinden ayırdılar. (s. 32)

…eşyanın açıklamasını madde yönünde değil, öz yönünde araştırmak gerekir. Mekân simgeciliğinin terimleriyle söyleyecek olursak, her açıklama yukarıdan aşağıya doğru, üstten alta doğru yapılmalıdır, alttan yukarıya doğru değil. (s. 33)

…nicelik, dünyamızın tamamen madde yönünü oluşturduğu için adeta dünyamızın temel ya da esas şartıdır. (s. 35)

Ölçü ve Zuhur
Bu zuhur etmiş dünyada, kavranabilen ya da algılanabilen her şey için, Sanskritçe’de sadece nâma-rûpa ifadesi vardır ki, bu iki terim anlaşılabilen ma’kûl ve duyulabilen mahsûs şeylere tekabül eder… (s. 40)

Ölçülememiş olan şey henüz belirlenmemiş olan şeydir; ölçülebilmiş şey ise, kozmosun yani düzenlenmiş evrenin belirlenmiş ya da sonlu (fini) içeriğidir.
Ölçü fikri, düzen, zuhur etmiş…

Kozmos, kaostan itibaren düzenin bir oluşumudur.

Mekânın Niceliği ve Nitelikleşen Mekân
Mekânın tamamen nicelik haline gelmesi için, tamamen homojen olması gerekir.

Zamanın Niteliksel Belirlenmesi
Mekânı doğrudan doğruya ölçebiliriz; fakat tam aksine zaman, ancak mekân durumuna indirgenerek ölçülebilir.

…bir cismin mekân içindeki durumu hareket olayıyla değişmeye elverişlidir, oysaki zaman içinde bir olayın durumu kesinlikle belirlenmiştir ve olay biricik olaydır.

…günümüzdeki olaylar daha önceki çağlarda eşine rastlanmayan, görülmemiş bir hızla, üstelik durmadan artan, yükselen bir hızla cereyan etmektedir.
Bu halin son sınırı daha önce değindiğimiz duruş noktasına tekabül eder.

Bugünkü insanlığın gidişi (…) hareketli bir cismin hızlı inişine çok benzemektedir. Bu hareketli cisim, aşağıya ne denli yaklaşırsa hızı da o denli artmaktadır.

Ladinî bilim, şimdiki çağın çok özel durumlarından doğduğu için, bu durumların dışında daha başka farklı durumları anlayıp kavramaktan acizdir. (s. 64)

Bireyleşme İlkesi
Skolastikler maddeyi bireyleşme ilkesini oluşturan bir şey olarak değerlendirirler.

Skolastik düşünürlerin terminolojisini kullanacak olursak, suret değil de, figür terimini kullanmak gerekir.
…ancak bizim dünyamızdadır biçim, çünkü biçim dünyamızda bir başka şartla, yani mekânla iç içe bir durundadır.
…bu dünyanın şartları arasında, gerçek bireyleşme ilkesini temsil eden şey (…) biçim değil midir?
Aynı cinse ait bireylerin hepsi ortaklaşa aynı tabiata katılırlar; tabiat dediğimiz şey, bizzat türdür ve o bireylerin her birisinde, eşit şekildedir. (s. 67)

Birliğe Karşı Tekbiçimcilik
…dünyamızdaki varoluşlar, tevhid ilkesinden uzaklaştıkları ölüde, nitelik yönünden daha çok azalmış, nicelik yönünden ise daha çok artmış olurlar.

…tamamen niceliksel bir bilim kurmak istendiğine göre, bu bilimden çıkarılan pratik uygulamaların da aynı karaktere bürünmesi kaçınılmazdır.
Bu bakımdan diyebiliriz ki, modern sanayi her açıdan niceliğin üstünlüğünü temsil etmektedir. (s. 76)

Eski Sanatlar ve Modern Sanayi
…eski sanatlarda nitelik, modern sanayide ise nicelik ağır basmaktadır.
…bu kavram tamamen nitelikle ilgilidir.
Düzene (…) uygun bir etkinliğin her varlıkça yerine getirilmesi demek olan kavramdır.
Geleneksel anlayışta insanların etkinliklerini temel nitelikleri belirler; lâdinî anlayışta ise, aksine bu nitelikler artık hesaba bile katılmazlar. (s. 82)

…çünkü gerçekte eşyayı üretecek olan kendisi değil, makinedir; Makinenin kölesi olan insan, kısa süre sonra, kendisi de makine olur çıkar.
Seri üretimin amacı da, mümkün olduğu kadar çok sayıda ve mümkün olduğu kadar aralarında benzerlik olan eşya üretmektedir sadece. Üretilen bu eşya aynı şekilde hepsi birbirine benzer kabul edilen insanların kullanımına tahsis edilmiştir. (s. 85)

Anonimliğin Çift Anlamı
Geleneksel sanat eserleri, örneğin Ortaçağ sanat eserleri, genellikle anonimdir (…) son zamanlarda, tarihte geçen bazı ünlü isimlere bilinen şaheserleri mal etmeye çalışılmıştır.

…günümüzdeki bireyde nicelik nitelik üzerine üstün geldiği için, eğer deyim yerindeyse, bireyin sadece maddesel bir görüntüye (…) indirgenmiş olduğunu görürüz.
Bu şu anlama gelir: bu durumda birey artık, günlük dilde ruhsuz bir vücut denilebilen şeyden daha başka bir şey değildir.

İstatistiklerin Aldatmacası

Birlik ve Basitlik
…modern zihniyetin belirgin bir özelliği olan basitleştirme arzusu…

Sır Düşmanlığı
Avâmileştirme (…) yani demokratik düşüncenin bir sonucu olarak, (…) her şeyi herkesin seviyesine indirmek iddiasıdır.
Her yerde olduğu gibi, burada da nitelik niceliğe feda edilir.

...bilim nasıl gözüküyorsa ondan ibarettir (…) çünkü ilke olarak diyemiyoruz, ama ilkeden yoksun olarak, bu bilim sadece eşyanın dış yüzeyinde kalmaktadır,

Hakikat şu ki, bu modern düşünce, belli bir derecede ondan etkilenen herkes nezdinde, sırra karşı bir düşmanlığı ya da hangi alana ait olursa olsun az ya da çok sıra benzeyen her şeye karşı düşmanlığı içermektedir. (s. 115)

İnsanları topluluk halinde yaşamaya sevk edebilmek için, her fırsatta ve çok çeşitli bahanelerle, onları sadece kitleler halinde bir araya toplamakla yetinmiyorlar (…) tam anlamıyla camdan yapılmış arı kovanları içine yerleştirmek istiyorlar. Böyle bir hayata rıza gösterebilen insanlar, gerçekten insan-altı bir seviyeye, daha doğrusu arılar ve karıncalar gibi böcek türlerinin seviyesine düşmüş demektir.

Akılcılığın Postulaları

Mekanikçilik ve Maddecilik

Günlük Hayatın Aldatmacası

Paranın Yozlaşması
…niceliğe indirgeme işi en aşırı uca kadar götürülünce, sonuç olarak gerçek bir çözülmeye varır işin sonu.
İnsanları ve eşyayı saf niceliğe doğru sürükleyen eğilimin sonu, şimdiki dünyanın ancak son çözülmesi olabilir. (s. 147)

Dünyanın Katılaşması

Bilim Efsanesi ve Ayağa Düşürme
…fizikçilerin düşüncesinde de atomlar kuşkusuz bir tasavvurdur, fakat geniş halk kitlesi atomların, duyuları yeterince gelişmiş ya da oldukça güçlü gözlem aletlerine sahip olan biri tarafından görülebilen ve dokunulabilen varlıklar olduğuna kesin olarak inanır. (s. 160)

Tarihin ve Coğrafyanın Sınırları

Küreden Küpe

Kâbil ve Hâbil
Kâbil gerçekten kardeşi Hâbil’i öldürme işini tamamlamaktadır.
Bunlar şu andaki insanlığın asıllarından itibaren ya da en azından insanlık içinde ilk farklılaşma meydana geldiği andan itibaren mevcut olan iki halk tipidir.


…eşyanın gücüyle, yerleşik toplumlar kendileri için birtakım görsel simgeler oluşturma noktasına ulaşmaktadırlar ki bu semboller çeşitli maddelerden yapılmış birtakım resimlerdir, fakat asıl anlamları açısından hemen hemen her zaman doğrudan doğruya geometrik şematikçiliğe dayanmaktadır ki, bu da mekân oluşumunun asıl menşei ve temelidir. Buna karşılık, kendileri için sesli semboller bulma yoluna gitmişlerdir, çünkü ancak bu semboller sürekli göç halleriyle bağdaşıyordu.
…gözün görmesinin mekânla, kulağın işitmesinin ise zamanla doğrudan bir bağlantısı vardır.
Böylece, yerleşik toplumlar plastik sanatları (mimarlık, heykeltıraşlık, resim) yani mekân içinde açılan şekillerin sanatlarını doğurmuşlardır; göçebeler ise, sesle ilgili sanatları (müzik ve şiir) yani zaman içinde akıp giden şekillerin sanatlarını doğurmuşlardır.
…her sanat ilk menşeinde, temel olarak, öz olarak semboliktir. (s. 190-191)

Madenciliğin Anlamı
Genel olarak metal, sanayileşmiş ve mekanikleşmiş modern medeniyet içinde gittikçe büyüyen bir rol oynamaktadır.
…bugün bile, metal üzerinde çalışan işçilere ve özellikle demircilere karşı böyle bir tutum vardır; onların mesleği çoğu zaman, daha aşağıda bulunan ve tehlikeli olan, sonuç olarak da, yozlaşmış olan bir büyü uygulamasıyla, çoğu durumlarda ise, tam olarak büyücülükle ortak bir yön taşıyordu. (s. 197)

Mekâna Dönüşen Zaman
En uç noktaya varıldığında, zamanın kabz olması demek sonuçta zamanı tek bir an’a indirgemek demek olur (…) her şeyi yiyip tüketen zaman sonuçta bizzat kendisini de tüketmiş olur.
İşte zaman mekâna dönüştü derken, ifade edilmek istenen de bu olabilir.

Çözülmeye Doğru
…fizik teorileri de, her şey gibi gittikçe hızlı bir şekilde değişerek, gittikçe sadece niceliksel bir özellik kazanmaktadır.

Büyük Duvardaki Çatlaklar

Şamanizm ve Büyücülük
Modernler geçmiş çağların ve kaybolmuş medeniyetlerin kalıntılarını kazılar yaparak gün ışığına çıkartmak için canla başla çalışmaktadırlar. Keşke o eski medeniyetlerin gerçek anlamını bir kavrayabilseler, fakat gerçekte onlar hakkında herhangi bir şey anlayabilecek güçleri yoktur.
…modern zihniyetten kaynaklanan bir yorum yanlışlığını (…) yalnızca maddî nesnelerin bir varlığı olduğu fikridir.

…maddî âlem tamamen manevî düzenden doğmaktadır.

Psişik Artıklar
…mecrasından sapmış bir gelenek gerçekten de ölü bir gelenek (…) sayılır.

Gelenek Düşmanı Hareketin Safhaları
…öncelikle bireyi âdeta kendi sınırları içine indirgemek gerekiyordu (…) insanın aşkın alana ait herhangi bir yeteneğe sahip olmasını ve o yeteneği kullanmasını kabul etmiyordu.
Rasyonalizm (…) Rönesans’ın hümanizmi de, tam anlamıyla rasyonalizmin doğrudan doğruya habercisinden başka bir şey değildi, çünkü her kim hümanizmden söz ediyorsa, her şeyi tam anlamıyla insanî öğelere indirgediğini iddia ediyordur.
İşte, bütün modern bilimin hareket noktası burasıdır, bu (…) mekanikçilik doğrudan doğruya materyalizme çıkan yolu hazırlamış oldu…

Sapma ve Yıkılma
Âvam aldatılmayı ister.
Öyleyse aldatılsın.

Eğer her zaman kesinlikle hakikate göre konuşmak istiyorsak, modern dünyanın bütün özel kavramlarının önüne, dindışı bilim de buna dahil olmak üzere, bütün bunların gerçekte ne olduğunu göstermek, mutlaka bu sahte kelimesini koymak gerekir. Dindışı bilim de gerçekte sadece bir sahte bilimdir.
Bütün bunlar bir taklittir. (s. 252)

Simgelerin Tersine Dönüşü

Gelenek ve Gelenekçilik
…çağımızın belirgin özelliklerinden birisi (…) her şeyin asıl özünden saptırılması ve bozulması…
Dilin bozulması
Sözcüklerin gerçek anlamlarından uzaklaştırılarak yanlış kullanılmasıdır.

Gelenek kelimesinin bu şekilde yanlış kullanımları (…) gelenek kelimesini âdet ya da görenek kelimelerinin eşanlamlısı yapabilir. Böylece gelenek tamamen insanî olan ve her tür derin ve manevî bir anlamdan yoksun olan şeylerle karıştırılabilir.
…hepsinin de ortak yönü, gelenek fikrini tamamen insanî bir düzeye indirmektir. Oysaki, insan-üstü bir alana ait bir unsur içerirse ancak gerçek gelenek vardır ve olabilir.
Salt insanî alana ait olan hiçbir şey, yasal olarak geleneksel diye nitelendirilemez. (s. 266-267)

Hümanizm bizzat insan-üstü alanın inkârından başka bir şey değildir. Aynı şekilde, ulusçuluğun oluşması Ortaçağ geleneksel, toplumsal kuruluşlarını yıkmak için kullanılan bir vasıta olmuştur.

Yeni Ruhçuluk
Bunlar (…) modern olmaktan büyük gurur duyarlar. Modern düşüncenin çok çeşitli tezahürleri arasında, onların hoşuna gitmeyen tek ey materyalizmdir.
…hayran kaldıkları bilim ve sanayi gibi, daha pek çok şeyin hem kaynakları hem de mahiyetleri itibariyle hoşlanmadıkları bu materyalizmle sıkı sıkıya bağlantılı olduğunu bile göremezler.
Bunlar gelenek düşmanı hareketin ikinci safhası için bulunabilecek en iyi bilinçsiz yardımcılardır.
Materyalizmi izleyecek şeyi, dünyada yayacak olan bunlardır.
Yeni ruhçuluk dediğimiz budur. (s. 272)

Yeni ruhçuluk da pek çok yönlerden materyalizme benzemektedir.
Maddî dünyanın sınırlarının ötesine uzanmış bir materyalizmdir bu.

…özü bozulmuş geleneksel fikirlerden kendi tarzlarında fragmanlar kullanılarak kendilerine arkaik görünümü veriyormuş gibi davranan ya da Batıya ya da Doğuya ait herhangi bir geleneksel biçimden alıp kendilerine mal ettikleri kelimelerle gerektiğinde modern fikirleri başka bir kılığa sokan bizzat bu ekollerden bazıları, bu eski ya da sahte geleneksel fikirleri modern bilimin teorileriyle uzlaştırma konusunda çalışıp durmaktadırlar. (s.  274)

Çağdaş Sezgicilik
Bergson
O aklın çaresizliklerine çare bulmayı aklın üstünde aramak yerine, aklın altında aramaktadır ve (…) gerçek zihinsel sezgiye başvurmak yerine son derece karmaşık bir kavram içinde sözümona bir sezgiye yani sadece duyusal ve yaşantısal bir sezgiye başvurmaktadır.

Bergson
Bütün modern teoriler dini tamamen insanî bir olguya indirgemek isteme konusunda ortak bir çizgiye sahiptirler. (…) Bu ise (…) dini inkâr etme anlamına gelir.
Din hakkındaki bu teoriler (…) biri psikolojik diğeri sosyolojik olmak üzere başlıca iki gurupta toplanabilir. Psikolojik teori, dini insan tekinin tabiatıyla açıkladığını iddia eder. Sosyolojik teori ise dinde sosyal nitelikli bir olgu ve ayrıca bireylere hakim olabilen ve onlara kendisini zorla kabul ettiren bir tür kolektif bilinç ürünü görmeye çalışır. Bergson’un orijinalitesi ise, sadece bu iki tür açıklamayı birleştirmeye çalışması (…)
Bergson’a göre biri statik diğeri dinamik olmak üzere iki tür din vardır.
Kapalı din ve açık din
Birincisi sosyal mahiyette
Diğeri psikolojik mahiyettedir. Ve tabii ki tercihini psikolojik mahiyette olan din yönünde kullanmaktadır. (s. 278-279)

Bergson ahlakı, (…) dinin dışında bir şeymiş gibi ele alıp onu bir kenara koymakla işe başlamıştır. O zaman geriye bir şey kalmıyor ki (…) bu da modernistlerle ve liberal Protestanların özlemlerine çok yakındır.
İşte bu din duygusunu Bergson üstün din sanmaktadır.
Böylece dini yücelttiğini sanmaktadır oysaki dinin bütün olumlu içeriğini boşaltmaktan başka bir şey yapmamaktadır.
Dinî duygu hiçbir zaman din değildir.

Bergson büyüde psikolojik bir menşe arıyor ve onu gönlün dolup taştığı bir arzunun dışavurumu şekline çeviriyor.
Kendi teorilerinin çerçevesine girmeyen her şeyi peşinen inkâr eden bu filozofun gözüpekliğine hayran oluyoruz… (s. 282)

…peşin fikirlerin gücü böyledir; onlar dünyanın tamamen kendi kanaatleri ölçüsünde sınırlı olduğundan bir an bile kuşku duymazlar; (nitekim bu da onlara sistemlerini kurma olanağı sağlamaktadır)
…günümüzde büyü psişik bilim adı altında (…) kılık değiştirmiş bir şekilde ortaya çıktığı için, Bergson’a kendisini kabul ettirmeyi başarmıştır. (s. 183)

Psikanalizin Zaraları
Manevî alana ait olan öğeleri, garip bir tutarsızlıkla kullanma işi pek çok psikolog tarafından materyalist bir tutumla birlikte sürdürülmektedir.
(Yahudilerde (…) öne çıkan amacından sapmış göçebeliğin “zararlı” ve “yıkıcı” yanı)

Psişik Olanla Manevi Olanın Karıştırılması
…psişik alanla manevî alanın birbirine karıştırılması (…) burada Batılıların çok uzun bir zamandan beri nefs ile ruhu birbirinden ayırmayı bilemeyişleri gerçeğinin, âdeta doğal sonucu yatmaktadır.

Gerçekte zihin olana ruh adı vermek de bir başka hata örneğidir.

Kozmik bilinç aslında tüm psişik etkilerin karışık ve belirsiz bütünlüğünden başka bir şey değildir.
…bu psişik etkilerin kesinlikle manevî etkilerle hiçbir ortak yanları yoktur.
İşte bu ölümcül hatayı işleyenler üstteki sular ile alttaki sular arasındaki farkı ya unutuyorlar ya da bilmiyorlar. Yukarıdaki okyanusa doğru yükselmek yerine aşağıdaki okyanusun dibine gömülüyorlar.

Sahte İnisiyasyon
…gelenek düşmanı hareketi şeytanî bir hareket olarak nitelendirdik.
…şeytanın bürünebileceği özel şekiller ne olursa olsun, şeytanın metafiziksel olarak dönüşebileceği inkâr ve yıkıcılık fikridir.
…biz şeytanın hareketlerini ve etkilerini ancak dünyevî âlemde görmekteyiz.
Bunlar (…) karşı-inisiyasyon dediğimiz şeydir. (s. 303)

İslam öğretisine göre şeytan insan üzerinde ancak nefs vasıtasıyla bir etki bırakır: oysaki, ruh, ki özü saf nurdur, şeytanın ulaşabileceği yerlerin ötesindedir.

Sahte-inisiyasyon (…) tam anlamıyla bir hiçtir.

En ustaca ve aynı zamanda en ölümcül yalan, (…) doğru ile yanlışı birbirine karıştıran ve böylece doğruyu, yanlışın galip gelmesi için kullanmaya çalışan yalan değil midir? (s. 316)

Kehanetlerin Aldatmacası
“Propheties” sözcüğünü ancak (…) gelecek olayların önceden haber verilmesinde kullanmak uygun olabilir; bu sözcüğün başka türlü kullanılması kesinlikle yanlıştır.

Büyük Piramit’in Kehanetleri (…) orada bulmak istedikleri şey, sadece öncelikle Yahudiliğin, daha sonra da Hıristiyanlığın görüşüne indirgenmiştir. (s. 323)

Gelenek Düşmanlığından Karşı-Geleneğe
Gelenek düşmanı (…) karşı-gelenek diyebileceğimiz bir durum oluşturma eğilimindedirler.

…karşı-inisiyasyon hareketinin temsilcileri, tıpkı sıradan din dışı inanlar gibi özü, yani manevî ve metafiziksel alana ait hakikati hiç mi hiç bilmemektedirler; çünkü hakikat, hiç mi hiç bilmemektedirler; çünkü hakikat, en basit prensiplerine varıncaya kadar, onlar için gökyüzü kapandığından beri, onlara tamamen yabancı olmuştur.
…karşı inisiyasyon hareketi kaçınılmaz olarak varlıkları insan-altı alana doğru sevk eder. (s. 331)

Büyük Parodi ya da Tersine Maneviyat

Bir Dünyanın Sonu
Bir dünyanın sonu ancak bir hayalin sonudur…
---
İz Yayıncılık

3. Baskı, 2012

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder