Mehmet
Barış Fındık - İmparatorluktan Ulus Devlete Geçişte
Muhalif bir Kişilik Velid Ebuzziya
Tevhid-i Efkâr gazetesinin başyazarı ve yazı işleri
sorumlusu Velid Bey, gazetesindeki yazılarıyla Milli Mücadele taraftarı
olduğunu her daim vurgulamış, Mim Mim Grubu (M.M. Grubu) çatısı altındaki
yararlılıkları ile bunu ispatlamış ve bunun sonucunda Fevzi Paşa tarafından 22
Nisan 1922 tarihinde İstiklal Madalyası ile mükâfatlandırılmıştır. Ancak ilan
edilen yeni rejime taraftar olmaması ve devam eden muhalif tavrı nedeniyle İstiklal
Mahkemelerinde yargılanmıştır.
Velid Bey, basın camiasına birçok
yenilik ve ilkleri yaşatmış saygıdeğer bir gazetecidir.
Birinci bölümde ‘’Velid Ebuzziya
Kimdir?’’ sorusuna yanıt aranmaya çalışılmış,
İkinci bölümde Velid Bey’in Malta Sürgünü hadisesi, Milli
Mücadele’deki yararlılıkları, Anadolu hareketine olan bakış açısı, başta
Mustafa Kemal olmak üzere Milli Mücadele liderleriyle olan ilişkileri ele
alınmıştır.
Üçüncü bölümde ise Velid Bey’in Lozan’daki aktif rolü,
muhalif kişiliğinin ortaya çıkışı ve akabinde İstiklal Mahkemeleri’nde
yargılanma süreci irdelenmiştir.
Velid Bey Mim Mim Grubunda fiilen vazife almıştır. Ebuzziya
Basımevinde teşkilatın bir dizi toplantıları gerçekleştirilmiş ve milli ordunun
evrakları bu basımevinde hazırlanmıştır.
İngilizler 16 Mart 1920 tarihinde İstanbul’u resmen işgal ettikten
sonra (…) bazı kişiler tutuklanarak Malta’ya sürgüne gönderilmiştir. Velid Bey
de Malta sürgünleri arasında yer almıştır.
Milli Mücadele döneminde Avrupa’nın kamuoyuna Türkleri barış
yanlısı olarak değil, tam aksine savaş yanlısı olarak göstermeye çalıştığını okurlarına
deklare etmiştir (Tevhid-i Efkâr, 1922c:1)
Milli Mücadele sonrası Parlamenter sistemin devamını
arzulayanların başında tezimize konu olmuş olan Velid Bey gelmektedir. Velid
Bey, saltanat sistemine karşı bir tavır sergilemiştir. Ancak Türkiye’nin
halifelik gücünü, İslam coğrafyasındaki prestij ve itibarını kaybetmemesi adına
elinde tutması gerektiği görüşündedir. Velid Bey’in bu görüşü kamuoyunda
kendisinin Cumhuriyet karşıtı olarak mimlenmesine neden teşkil etmiştir.
Cumhuriyet’in ilanı ile Velid Bey CHP yönetimine karşı
Tevhid-i Efkâr’da sert eleştiriler dikte etmiş…
Bundan dolayı Velid Bey, İstiklal Mahkemelerinde yargılanmış
Velid Ebuzziya’nın Ailesi, Eğitimi, Kişiliği
Abdurrahman Velid Ebuzziya Ebuzziya Tevfik’in küçük oğludur.
Ebuzziya ailesi, Şereflikoçhisar’a, Horasan’dan göç edip yerleşmiş Şereflû
aşiretinden Atçeken Hacı Hasan oğullarındandır.
Velid Bey, 1882 tarihinde İstanbul’un Bakırköy ilçesinde
doğdu. İlköğrenimini Bakırköy Taş Mektebinde tamamladı. Galatasaray
Sultanisi’nde 9. Sınıf öğrencisiyken, babası Ebuzziya Tevfik (…) Konya’ya
sürgün edilince, Velid Bey Galatasaray’dan uzaklaştırıldı.
Ev hapsine tabii tutulan Velid Bey (…) Frerler Mektebi’ndeki
papazlardan geceleri ders aldı.
Fransızcasını ilerletti. …kendi gayretiyle; Arapça, Farsça
ve Almanca öğrendi.
…dört yıl sonra ev hapsi kaldırıldıktan sonra (…) Fransız
Saint Benoit Mektebi’ne devam etti. 1908 yılında buradan mezun olan Velid Bey,
İstanbul Darülfünunu Hukuk Mektebine girmiş ancak (…) mezun olamamıştır.
Velid Bey, Sorbonne Üniversitesi’nde hukuk doktorası
yaparken diğer yandan Sciences Politiques’e devam etmiş, 1912 yılında ise
İstanbul’a dönmüştür. Doktorası yarım kalmış, fakat Sciences Politiques’ten
mezun olmuştur.
II. Meşrutiyet ile birlikte Velid Bey’in babası ve abisi
affedilmiş, geri döndüklerinde Ebuzziya Matbaası yeniden faaliyete
geçirilmiştir. 1912 yılında (…) Yeni Tasvir-i Efkâr’da gazeteciliğe başladı.
Tevfik Bey tiyatro, hikâye, roman, hatırat, lugat yazarı ve
gazetecidir. Yazarlığa Terakki gazetesindeki yazıları ile başlamıştır.
Ebuzziya Tevfik, 1913 yılında ölünce başyazarlık Velid Bey’e
geçmiştir.
Velid Bey, İslâm geleneklerine sımsıkı bağlı Tasvir-i
Efkâr’ı ve kendi mizacına uygun bulduğu kitapları basan makinelerine “Matbaa-i
Ebuzziya” adını vermiştir.
I. Meşrutiyet’ten I. Dünya Savaşı’na giden süreçte (…)
gazetesi sık sık kapatılmış, buna çözüm olarak ise imtiyaz ve isim değiştirme
yoluna gidilmiştir. Bu yüzden gazete Tasvir-i Efkâr, Tasfir-i Efkâr, Tesvir-i
Efkâr, İntibah-ı Efkâr gibi birbirine benzer adlarla yayınlanmıştır.
Velid Bey Milli Mücadelede ön plana çıkmış bir gazetecidir.
İstanbul’da ilk gizli mukavemet örgütü olan ve “M.M. Grubu”
denilen yer altı teşkilâtını, ağabeyi ve arkadaşları ile birlikte gazete
idarehanesinde kurmuştur.
Şehzadebaşı Karakolu’nda İngilizler tarafından
gerçekleştirilen baskının bilançosunu fotoğraflayıp Anadolu’ya gönderdiği ve
halkı İngilizlere karşı galeyana getirmeyi amaçladığı için İngilizler
tarafından tutuklanmıştır.
Velid Bey 1920 yılında Malta adasına sürgüne, ağabeyi Talha
Bey ise İngilizler tarafından Bekirağa Bölüğüne gönderilmiştir.
1921 tarihinde İstanbul’a dönmüştür. Tevhid-i Efkâr
gazetesini yeniden çıkarmış,
Lozan Barış Konferansına giden Türk Heyeti içerisinde yer
alan Velid Bey, Türk Kurtuluş Mücadelesinin siyasi zafer ile tamamlanmasına
giden süreçte kamuoyu oluşturma adına önemli bir rol oynamıştır.
Zafer sonrası ilan edilecek yeni yönetim şeklinin Cumhuriyet
olacağı söylentilerinden sonra Ankara’yı eleştirmeye başlamıştır.
…hükümetin öngördüğü Cumhuriyet modelini şu şekilde
tanımlamıştır: Memlekette aşağı yukarı mülga meşrutiyet şeklinde bir usül-ü
idare tesis etmiş olacak ve ortada değişen şey yalnız saltanat-ı meşrute ismi
yerine (Türkiye Halk Cumhuriyeti) isminin kaim olmasından ibaret bulunacaktır
(Tevhid-i Efkâr, 1923e:1). Velid Bey burada yeni rejimin, meşruti monarşiden
bir farkı olmadığına vurgu yapmış, tek farkın devlet ismine “halk” sözcüğünün
getirilmesinden ibaret olduğunu belirtmiştir. Velid Bey’in yeni rejime yönelik
bu bakış açısı Mustafa Kemal ve İsmet İnönü ile arasının açılmasına neden
olmuş, kendi gazetesindeki yazıları gerekçe gösterilerek “vatan hainliği”
suçlamasıyla 1922 tarihinde İstiklal Mahkemesinin karşısına çıkarılmıştır.
İstiklal Mahkemesi süreci Velid Bey’i yıldırmamış,
fikirlerini ısrarla savunmaya devam etmiştir.
1925 yılında meydana gelen Şeyh Said İsyanı gerekçe
gösterilerek Velid Bey, “Şeyh Said isyanına sebebiyet vermek” gibi ağır bir
suçlama ile karşı karşıya kalmış, gazetesi Tevhid-i Efkâr kapatılmış, kendisi
de tutuklanarak Elazığ İstiklal Mahkemesine yollanmıştır.
Dönemin muhafazakâr İslamcı çizgisinden ayrılmayan
Sebîlürreşad dergisinin sahibi Eşref Edip ile birlikte diğer muhalif
gazetelerin yazar ve sahiplerinden Suphi Nuri (İleri),
Ahmet Emin (Yalman),
Sadri Etem (Ertem),
Fevzi Lütfi (Karaosmanoğlu),
Ahmet Şükrü (Esmer) gibi isimler de tutuklandılar.
Atatürk’e suikast teşebbüsünde yeniden Ankara İstiklal
mahkemesine götürülmüş,
1934 tarihinde Zaman adı verilen bir gazete çıkarmıştır.
…bu gazete de CHP hükümeti tarafından iki defa kapatılmış,
(II. Dünya Savaşı döneminde) Ziyad Ebuzziya ile birlikte
Tasvir-i Efkâr’ı yeniden çıkarmıştır.
Velid Bey; gazeteleri yirmi beş defa kapatılmış, kendisi
sekiz defa tutuklanmış, kırk defadan fazla mahkemeye verilip, idamlardan
kurtulmuş bir şahsiyettir,
Velid Bey, yakalandığı zatürreden kurtulamayarak
12.01.1945’de 63 yaşında hayata gözlerini yummuş, Bakırköy aile mezarlığında
toprağa verilmiştir,
İstiklal Savaşımızı üç önemli fotoğraf ile belgelendirmiş,
Mudanya Mütarekesini imzalayan İngiliz delegelerinin resimlerini
fotoğraflamıştır. Lozan’da (…) Antlaşmanın imzalanışını resimlerle
belgelemiştir,
…Heyette yer alan diğer gazeteciler Ali Naci (Karacan)
ve Ahmet Şükrü (Esmer)
Velid Bey, devletin kurtuluş çarelerinin arandığı bu dönemde
milletçe var olma yolunun, milli benliğini bilmekten geçtiğini belirtmenin yanı
sıra dini inanç ve geleneklere de bağlı olunması gerektiği görüşünü savunmuştur.
Saltanat sisteminin kaldırılmasına karşı çıkmayan ve
özellikle Meclis Hükümeti sistemini destekleyen Velid Bey, Halifeliğin
kaldırılmasını asla istememiştir.
Milli Mücadele’de Aktif Bir Kişilik Velid Ebuzziya
İstanbul’un işgalinden sonra İngilizler ittihatçı avına
çıktı. …bu av sırasında yanlarına bazı işbirlikçileri de (Hürriyet ve İtilaf
mensupları, Ermeni ve
Rum cemiyetleri ve Damat Ferit) çekmeyi başarmıştı.
(Bu süreçte) İttihatçılar varlığını Teceddüt Fırkası
aracılığı ile sürdürmeye çalışmıştır.
İngilizlerin burada amacı Malta’da kurulacak olan
uluslararası bir mahkeme ile suçluları cezalandırmaktır. Bu konuda müttefiki
Fransa ile çelişmiş, Fransa ise uluslararası mahkemelere karşı çıkarak
yargılamaların Türk yargısına havale edilmesini istemiştir.
İngiliz Hükümeti’nin Türkleri tutuklatıp sürgün etme
gerekçeleri şunlardır:
1- Mütareke hükümlerine uymakta kusur etmek;
2- Mütareke hükümlerinin uygulanmasına engel olmak;
3- İngiliz komutanlarına, subaylarına hakaret etmek;
4- Tutsaklara kötü davranmak;
5- Gerek Türkiye’de, gerek Kafkasya’da, Ermenilere ya da
öteki ırklara karşı zorbalık etmek;
6- Malların yağmasına, yok edilmesine katılmak;
7- Savaş yasalarıyla törelerini çiğnemek (s. 17)
Şehzadebaşı Karakolu hadisesi
İngiliz askeri, koğuşlarında uyumakta bulunan silahsız
askeri bando erlerini, uykularında süngüleyip şehit etmiştir.
Bu olayı duyan Velid Bey, şehit olan askerlerin olaydan
hemen sonra fotoğraflarını çekmiş ve bunları Anadolu’ya yollamıştır.
…bunun üzerine Velid Bey, 20 Mart günü Bakırköy’deki evinde
tutuklanmış ve birkaç gün Arapyan Handa tutulduktan sonra 27 Mart günü Malta’ya
sürülmüştür.
…ağabeyi Talha ise Bekirağa Bölüğü mahzenlerinde hapsedilmiş
ve ölümüne sebebiyet verilmiştir.
Velit Bey, Malta’da pek sakin bir inziva hayatı geçirirdi.
Kendisinde garip bir kitap merakı vardı. İngilizceye çalışıyordu.
Mim Mim Grubu (M.M. Grubu)
M.M. Grubu, Müdafaa-yi Milliye Teşkilâtı‘nın başındaki M.M.
harflerini alarak, bu isim altında Müdafaa-yi Milliye teşkilatının yerine
geçmek isteyen kişilerin ayrı olarak kurmuş oldukları bir teşekküldür.
…temelleri Karakol Cemiyeti’ne dayanmaktadır.
Dönemin Erkan-ı Harbiye Reisi Fevzi (Çakmak) Bey’in
isteğiyle bu teşkilatın başına Teşkilat-ı Mahsusa Başkanı Albay Hüsamettin
(Ertürk) getirilmiştir.
M.M. Grubu’nun İstanbul’daki Türk halkını korumak, Millî
Ordunun ihtiyacı olan silah ve cephaneyi Anadolu’ya kaçırmak ve TBMM’nin işine
yarayacak haberleri temin etmek gibi üç önemli görevi vardır.
Teşkilat içerisinde silah sevkiyatını gerçekleştirenlerin
hepsi Karadenizli kaptan, gemici ve tayfalardan oluşmuş ve sayıları iki bini
aşmıştır.
M.M. Grubunun parolası ‘’Demir’’ idi…
Velid Bey, müracaatı üzerine bu teşkilatın hem merkez hem de
faal heyetine azâ olarak alınmıştır.
Ebuzziya Basımevi /
Teşkilâtın kullandığı bütün gizli evrak burada basılmış,
Velid Bey’in M.M. Grubu içerisindeki ilk faal görevi 21
Kasım 1921 tarihinde Adana Vapuru ile birlikte dört yüz küsur ton top, mermi,
tüfek ve harp malzemesinin Anadolu’ya sevk edilmesi işidir.
30 Ağustos Zaferini sağlayan Büyük Taarruz’a gerekli
cephaneyi, 18 Aralık 1921 tarihinde, 40 bin sandık içerisinde, altı düz Mersin
Vapuru ile İngiliz filosunun arasından geçirerek İnebolu’ya Velid Bey
kaçırabilmiştir. Velid Bey bu başarısından dolayı 22 Nisan 1922 tarihinde
İstiklal Madalyası ile mükâfatlandırılmıştır.
Bu gemilerin Anadolu’ya sevkiyatında Fransız ve İtalyan
subaylar çok önemli bir rol oynamıştır.
…kontrol komisyonundaki memurları vasıtasıyla ya bu gemileri
aratmadılar ya da üstünkörü kontrol ederek bu vapurların sevkiyatta bulunmasını
sağladılar… s. 28
Velid Bey ile Fransız Sefarethanesi arasında (Mütareke
döneminde) uzun bir süre temas kurulmuştur.
Velid Bey, o dönemin İstanbul Gazeteciler Cemiyeti Başkanı
sıfatıyla Fransızların İstanbul basını konusunda bir numaralı muhatabı
olmuştur. Bu çerçevede iki taraf arasındaki ilk görüşme Sakarya Savaşı sonrası
gerçekleşmiştir.
Fransız Sefarethanesi müsteşarı Velid Bey’e sulh teklifinin
(…) Anadolu’da iyi karşılanması gerektiği ve bunun için de mütareke teklifi
aleyhinde yayın yapılmaması gerektiği hususunda uyarılarda bulunmuştur (s. 29).
Velid Bey’in savaş öncesi ve savaş sonrası olmak üzere iki
önemli cemiyete üye olduğunu görmekteyiz. Bu cemiyetler görüş itibariyle taban
tabana zıt cemiyetler olarak karşımıza çıkmaktadır (s. 31).
Bunlardan biri olan Wilson Prensipleri Cemiyeti, bir aydın
grubun, Amerika’dan yardım sağlamak umuduyla kurup faaliyete geçirdikleri bir
kuruluştur.
Wilson Prensipleri Cemiyeti’nin fikir ve ilkeleri, tam
bağımsızlık ve tam istiklal düşüncesine ters düşmüştür.
Wilson ilkelerinin 12. Maddesi Türkleri ilgilendirmektedir.
Bu bildirinin 12. Maddesine göre Türklerin nüfus bakımından çoğunlukta
bulunduğu yerlerde bir Türk Devleti kurulabilecektir.
Bu çerçevede 5 Aralık 1918 tarihinde ABD başkanı Wilson’a
manda başvurusunu içeren bir mektup göndermişlerdir.
…o dönemde en büyük rağbet gören mandater cemiyet İngiliz
Muhipleri Cemiyeti olmuştur.
Velid Bey’in üye olduğu ikinci cemiyet ise Pierre Loti
Cemiyeti’dir. Bu kuruluş Wilson Prensipleri’nin aksine Milli Mücadele’ye
yararlı bir cemiyet olarak dikkat çekmektedir.
Dönemin ünlü Türk aydınları bu cemiyette yer almıştır. Bu
cemiyet çatısı altında Velid Bey, başkan vekilliği ve cemiyetin basın
temsilciliği görevlerini icra etmiştir.
Cemiyet (İstanbul’un işgalinden sonra) faaliyetlerine son
vermiştir.
Velid Ebuzziya’nın Mustafa Kemal ile İlişkisi
Velid Bey, Mustafa Kemal ve silah arkadaşlarının resimlerine
gazetesinde sürekli olarak yer vermiştir.
Velid Bey, Ruşen Eşref Bey’i Tasvir-i Efkâr adına Sivas’a
göndermiş.
Saltanatın kaldırılması ile beraber Hindistan’da bulunan
İsmailî mezhebinin reisi Ağa Han’ın Mustafa Kemal ve İsmet Paşa’ya gönderdiği
mektuplar basına sızmış (…) Bu olayın sorumlusu olarak Hüseyin Cahit (Yalçın)
ile Velid (Ebuzziya) 1923 yılında İstiklal Mahkemesine çıkarılmış, yapılan
yargılama sonucunda haklarındaki suçlamaların tümünden beraat etmişlerdir.
TBMM’nin Açılışı ve İstiklal Mahkemelerinde Velid
Ebuzziya
…Türk ezelden beri hür ve müstakil olarak yaşamaya alışmış,
bulunduğu yerlere dürüstçe hâkim olmuştur. Bu millet hakkını kaybettiği gün
hayatını da kaybeder. İşte bu sebeplerden dolayı Türk mücadele ediyor ve
Anadolu’da muzaffer olacaktır (Tevhid-i Efkâr, 1921c:1).
Halk Fırkasının Kuruluşu ve Velid Ebuzziya’nın Muhalif
Kişiliğinin Ortaya Çıkması
Milli Kurtuluş Mücadelesinden Cumhuriyet’in ilanına doğru
giden süreçte Velid Bey, Ankara Hükümeti’nin taraftarı ve destekçisi olmuştur.
Ancak Cumhuriyet rejiminin gündeme gelmesi ile birlikte muhalif bir tavır
takınmıştır.
Cumhuriyet kararının acele alındığını ve acele etmeden yeni
rejimin belirlenmesi gerektiğini ifade etmiştir.
Velid Bey, yeni yasa düzenlemesi ile Cumhurbaşkanına verilen
yetkilerin meclisin işlerliğine set çektiği ve milletin düşüncelerini
açıklayacak siyasi mekanizmalardan yoksun bırakıldığı görüşünü savunmaktadır.
Cumhuriyet’in ilan edilmesinden bir gün önce Anadolu
Ajansı’nda verilen habere göre Cumhuriyet’in ilanı hakkındaki haberlerin henüz
mevsimsiz olduğu ve meselenin esasları uzun uzadıya gerek fırka komisyonunda
gerekse mecliste değerlendirilerek ilan edileceği belirtilmiştir (İSAM,
ZE.8.358). Ancak bir gün sonra Cumhuriyet’in ilan edilmesi Velid Bey’in hiç de
hoşuna gitmemiştir. Bu işin aceleye getirildiğini düşünmektedir (s. 48).
Velid Bey, yeni rejimin ilan edilmesi ile beraber Reis-i
Cumhur olacak kişinin hem devlet başkanı, hem meclis başkanı, hem de kabinenin
başı olmasını eleştirmiştir.
Lozan Görüşmeleri ve Velid Ebuzziya
Velid Bey, Lozan’a giden Türk heyeti içerisine gazeteci
sıfatı ile katılmıştır.
Velid Bey’in yanı sıra Ahmet Cevdet (İkdam), Hüseyin Cahit
(Tanin), Ali Naci ve Necmettin Sadık (Akşam) ile Ahmet İhsan gibi kişiler
katılmışlardır.
Velid Bey konferansın gidişatından başlayarak
gerçekleştirdiği bir dizi değerlendirmelerde barışın tesis edilmesinin mümkün
olmadığını dile getirmiş, karamsar bir yapıya bürünmüştür. Bunun gerekçesi
olarak da İtilaf kuvvetlerini göstermiştir. Nitekim Lozan Konferansının birinci
devresini incelediğimizde ortaya sunulan Türk tezinin İtilaf güçleri tarafından
kabul görmediği ve Sevr’in biraz daha yumuşatılmış halinin Türk Heyetinin
onayına sunulduğu görülmektedir.
Lord Curzon, imza töreninin fotoğraflar ile belgelenmesini
istememektedir. Bunun üzerine İsmet Paşa eğer Türk foto muhabirlerine izin verilmezse
imzaya gelinmeyeceğinin bildirilmesi üzerine sadece Türk gazetecilerin fotoğraf
çekmesine izin verilmiştir. Türk heyetindeki gazeteciler arasında fotoğraf
makinesi bulunan tek gazeteci Velid Bey’dir. Lord Curzon’un türlü oyunlarına
rağmen Velid Bey, imza merasiminin fotoğraflarını çekmeyi başarmıştır (s. 52).
İstiklal Mahkemeleri Süreci
Devrimler gerçekleşinceye kadar basının muhalif bir tavır
takınmasını istemeyen Mustafa Kemal’in bu uyarıları, bazı basın mensupları
tarafından ciddiye alınmamış, dönemin kamuoyu oluşturan başlıca altı İstanbul
gazetesinden Tanin (Hüseyin Cahit), Tevhid-i Efkâr (Velid Ebuzziya) ve Vatan
(Ahmet Emin Yalman) gazetelerinin Ankara’ya muhalif tavırları devam etmiştir. Bunun
üzerine İstiklal Mahkemeleri basın üzerinde bir gözdağı aracı olarak
kullanılmıştır (s. 53).
1923-1927 yılları arasında kurulan İstiklal Mahkemeleri ise
muhalif gazeteciler ile saltanat ve hilafet gibi inkılâp aleyhtarı olarak
nitelenen davaların görüldüğü mahkemeler olarak karşımıza çıkmaktadır.
Sonuç
Cumhuriyetin ilanı olgusu Velid Bey’in yanı sıra dönemin
önde gelen muhafazakârlarını da tedirgin etmiştir.
Demokratik ilkelere bağlı kalındığı müddetçe isim
değişikliği büyük bir sorun yaratmazdı. Bu sebeple kendisi (Rauf Orbay)
cumhuriyetin ilan edilişine değil ilan ediliş biçimine karşıdır.
…
Yüksek Lisans Tezi, Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi,
Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2019
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder