9 Haziran 2019 Pazar

İmparatorluktan ulus devlete geçişte muhalif bir kişilik Velid Ebuzziya


Mehmet Barış Fındık - İmparatorluktan Ulus Devlete Geçişte Muhalif bir Kişilik Velid Ebuzziya

Tevhid-i Efkâr gazetesinin başyazarı ve yazı işleri sorumlusu Velid Bey, gazetesindeki yazılarıyla Milli Mücadele taraftarı olduğunu her daim vurgulamış, Mim Mim Grubu (M.M. Grubu) çatısı altındaki yararlılıkları ile bunu ispatlamış ve bunun sonucunda Fevzi Paşa tarafından 22 Nisan 1922 tarihinde İstiklal Madalyası ile mükâfatlandırılmıştır. Ancak ilan edilen yeni rejime taraftar olmaması ve devam eden muhalif tavrı nedeniyle İstiklal Mahkemelerinde yargılanmıştır.

Velid Bey, basın camiasına birçok yenilik ve ilkleri yaşatmış saygıdeğer bir gazetecidir.
Birinci bölümde ‘’Velid Ebuzziya Kimdir?’’ sorusuna yanıt aranmaya çalışılmış,
İkinci bölümde Velid Bey’in Malta Sürgünü hadisesi, Milli Mücadele’deki yararlılıkları, Anadolu hareketine olan bakış açısı, başta Mustafa Kemal olmak üzere Milli Mücadele liderleriyle olan ilişkileri ele alınmıştır.
Üçüncü bölümde ise Velid Bey’in Lozan’daki aktif rolü, muhalif kişiliğinin ortaya çıkışı ve akabinde İstiklal Mahkemeleri’nde yargılanma süreci irdelenmiştir.

Velid Bey Mim Mim Grubunda fiilen vazife almıştır. Ebuzziya Basımevinde teşkilatın bir dizi toplantıları gerçekleştirilmiş ve milli ordunun evrakları bu basımevinde hazırlanmıştır.

İngilizler 16 Mart 1920 tarihinde İstanbul’u resmen işgal ettikten sonra (…) bazı kişiler tutuklanarak Malta’ya sürgüne gönderilmiştir. Velid Bey de Malta sürgünleri arasında yer almıştır.

Milli Mücadele döneminde Avrupa’nın kamuoyuna Türkleri barış yanlısı olarak değil, tam aksine savaş yanlısı olarak göstermeye çalıştığını okurlarına deklare etmiştir (Tevhid-i Efkâr, 1922c:1)

Milli Mücadele sonrası Parlamenter sistemin devamını arzulayanların başında tezimize konu olmuş olan Velid Bey gelmektedir. Velid Bey, saltanat sistemine karşı bir tavır sergilemiştir. Ancak Türkiye’nin halifelik gücünü, İslam coğrafyasındaki prestij ve itibarını kaybetmemesi adına elinde tutması gerektiği görüşündedir. Velid Bey’in bu görüşü kamuoyunda kendisinin Cumhuriyet karşıtı olarak mimlenmesine neden teşkil etmiştir.

Cumhuriyet’in ilanı ile Velid Bey CHP yönetimine karşı Tevhid-i Efkâr’da sert eleştiriler dikte etmiş…
Bundan dolayı Velid Bey, İstiklal Mahkemelerinde yargılanmış

Velid Ebuzziya’nın Ailesi, Eğitimi, Kişiliği
Abdurrahman Velid Ebuzziya Ebuzziya Tevfik’in küçük oğludur. Ebuzziya ailesi, Şereflikoçhisar’a, Horasan’dan göç edip yerleşmiş Şereflû aşiretinden Atçeken Hacı Hasan oğullarındandır.
Velid Bey, 1882 tarihinde İstanbul’un Bakırköy ilçesinde doğdu. İlköğrenimini Bakırköy Taş Mektebinde tamamladı. Galatasaray Sultanisi’nde 9. Sınıf öğrencisiyken, babası Ebuzziya Tevfik (…) Konya’ya sürgün edilince, Velid Bey Galatasaray’dan uzaklaştırıldı.
Ev hapsine tabii tutulan Velid Bey (…) Frerler Mektebi’ndeki papazlardan geceleri ders aldı.
Fransızcasını ilerletti. …kendi gayretiyle; Arapça, Farsça ve Almanca öğrendi.
…dört yıl sonra ev hapsi kaldırıldıktan sonra (…) Fransız Saint Benoit Mektebi’ne devam etti. 1908 yılında buradan mezun olan Velid Bey, İstanbul Darülfünunu Hukuk Mektebine girmiş ancak (…) mezun olamamıştır.
Velid Bey, Sorbonne Üniversitesi’nde hukuk doktorası yaparken diğer yandan Sciences Politiques’e devam etmiş, 1912 yılında ise İstanbul’a dönmüştür. Doktorası yarım kalmış, fakat Sciences Politiques’ten mezun olmuştur.

II. Meşrutiyet ile birlikte Velid Bey’in babası ve abisi affedilmiş, geri döndüklerinde Ebuzziya Matbaası yeniden faaliyete geçirilmiştir. 1912 yılında (…) Yeni Tasvir-i Efkâr’da gazeteciliğe başladı.
Tevfik Bey tiyatro, hikâye, roman, hatırat, lugat yazarı ve gazetecidir. Yazarlığa Terakki gazetesindeki yazıları ile başlamıştır.
Ebuzziya Tevfik, 1913 yılında ölünce başyazarlık Velid Bey’e geçmiştir.
Velid Bey, İslâm geleneklerine sımsıkı bağlı Tasvir-i Efkâr’ı ve kendi mizacına uygun bulduğu kitapları basan makinelerine “Matbaa-i Ebuzziya” adını vermiştir.
I. Meşrutiyet’ten I. Dünya Savaşı’na giden süreçte (…) gazetesi sık sık kapatılmış, buna çözüm olarak ise imtiyaz ve isim değiştirme yoluna gidilmiştir. Bu yüzden gazete Tasvir-i Efkâr, Tasfir-i Efkâr, Tesvir-i Efkâr, İntibah-ı Efkâr gibi birbirine benzer adlarla yayınlanmıştır.

Velid Bey Milli Mücadelede ön plana çıkmış bir gazetecidir.
İstanbul’da ilk gizli mukavemet örgütü olan ve “M.M. Grubu” denilen yer altı teşkilâtını, ağabeyi ve arkadaşları ile birlikte gazete idarehanesinde kurmuştur.
Şehzadebaşı Karakolu’nda İngilizler tarafından gerçekleştirilen baskının bilançosunu fotoğraflayıp Anadolu’ya gönderdiği ve halkı İngilizlere karşı galeyana getirmeyi amaçladığı için İngilizler tarafından tutuklanmıştır.
Velid Bey 1920 yılında Malta adasına sürgüne, ağabeyi Talha Bey ise İngilizler tarafından Bekirağa Bölüğüne gönderilmiştir.
1921 tarihinde İstanbul’a dönmüştür. Tevhid-i Efkâr gazetesini yeniden çıkarmış,
Lozan Barış Konferansına giden Türk Heyeti içerisinde yer alan Velid Bey, Türk Kurtuluş Mücadelesinin siyasi zafer ile tamamlanmasına giden süreçte kamuoyu oluşturma adına önemli bir rol oynamıştır.

Zafer sonrası ilan edilecek yeni yönetim şeklinin Cumhuriyet olacağı söylentilerinden sonra Ankara’yı eleştirmeye başlamıştır.
…hükümetin öngördüğü Cumhuriyet modelini şu şekilde tanımlamıştır: Memlekette aşağı yukarı mülga meşrutiyet şeklinde bir usül-ü idare tesis etmiş olacak ve ortada değişen şey yalnız saltanat-ı meşrute ismi yerine (Türkiye Halk Cumhuriyeti) isminin kaim olmasından ibaret bulunacaktır (Tevhid-i Efkâr, 1923e:1). Velid Bey burada yeni rejimin, meşruti monarşiden bir farkı olmadığına vurgu yapmış, tek farkın devlet ismine “halk” sözcüğünün getirilmesinden ibaret olduğunu belirtmiştir. Velid Bey’in yeni rejime yönelik bu bakış açısı Mustafa Kemal ve İsmet İnönü ile arasının açılmasına neden olmuş, kendi gazetesindeki yazıları gerekçe gösterilerek “vatan hainliği” suçlamasıyla 1922 tarihinde İstiklal Mahkemesinin karşısına çıkarılmıştır.
İstiklal Mahkemesi süreci Velid Bey’i yıldırmamış, fikirlerini ısrarla savunmaya devam etmiştir.
1925 yılında meydana gelen Şeyh Said İsyanı gerekçe gösterilerek Velid Bey, “Şeyh Said isyanına sebebiyet vermek” gibi ağır bir suçlama ile karşı karşıya kalmış, gazetesi Tevhid-i Efkâr kapatılmış, kendisi de tutuklanarak Elazığ İstiklal Mahkemesine yollanmıştır.
Dönemin muhafazakâr İslamcı çizgisinden ayrılmayan Sebîlürreşad dergisinin sahibi Eşref Edip ile birlikte diğer muhalif gazetelerin yazar ve sahiplerinden Suphi Nuri (İleri),
Ahmet Emin (Yalman),
Sadri Etem (Ertem),
Fevzi Lütfi (Karaosmanoğlu),
Ahmet Şükrü (Esmer) gibi isimler de tutuklandılar.
Atatürk’e suikast teşebbüsünde yeniden Ankara İstiklal mahkemesine götürülmüş,
1934 tarihinde Zaman adı verilen bir gazete çıkarmıştır.
…bu gazete de CHP hükümeti tarafından iki defa kapatılmış,
(II. Dünya Savaşı döneminde) Ziyad Ebuzziya ile birlikte Tasvir-i Efkâr’ı yeniden çıkarmıştır.

Velid Bey; gazeteleri yirmi beş defa kapatılmış, kendisi sekiz defa tutuklanmış, kırk defadan fazla mahkemeye verilip, idamlardan kurtulmuş bir şahsiyettir,

Velid Bey, yakalandığı zatürreden kurtulamayarak 12.01.1945’de 63 yaşında hayata gözlerini yummuş, Bakırköy aile mezarlığında toprağa verilmiştir,

İstiklal Savaşımızı üç önemli fotoğraf ile belgelendirmiş, Mudanya Mütarekesini imzalayan İngiliz delegelerinin resimlerini fotoğraflamıştır. Lozan’da (…) Antlaşmanın imzalanışını resimlerle belgelemiştir,

…Heyette yer alan diğer gazeteciler Ali Naci (Karacan) ve Ahmet Şükrü (Esmer)

Velid Bey, devletin kurtuluş çarelerinin arandığı bu dönemde milletçe var olma yolunun, milli benliğini bilmekten geçtiğini belirtmenin yanı sıra dini inanç ve geleneklere de bağlı olunması gerektiği görüşünü savunmuştur.

Saltanat sisteminin kaldırılmasına karşı çıkmayan ve özellikle Meclis Hükümeti sistemini destekleyen Velid Bey, Halifeliğin kaldırılmasını asla istememiştir.

Milli Mücadele’de Aktif Bir Kişilik Velid Ebuzziya
İstanbul’un işgalinden sonra İngilizler ittihatçı avına çıktı. …bu av sırasında yanlarına bazı işbirlikçileri de (Hürriyet ve İtilaf mensupları, Ermeni ve
Rum cemiyetleri ve Damat Ferit) çekmeyi başarmıştı.
(Bu süreçte) İttihatçılar varlığını Teceddüt Fırkası aracılığı ile sürdürmeye çalışmıştır.

İngilizlerin burada amacı Malta’da kurulacak olan uluslararası bir mahkeme ile suçluları cezalandırmaktır. Bu konuda müttefiki Fransa ile çelişmiş, Fransa ise uluslararası mahkemelere karşı çıkarak yargılamaların Türk yargısına havale edilmesini istemiştir.

İngiliz Hükümeti’nin Türkleri tutuklatıp sürgün etme gerekçeleri şunlardır:
1- Mütareke hükümlerine uymakta kusur etmek;
2- Mütareke hükümlerinin uygulanmasına engel olmak;
3- İngiliz komutanlarına, subaylarına hakaret etmek;
4- Tutsaklara kötü davranmak;
5- Gerek Türkiye’de, gerek Kafkasya’da, Ermenilere ya da öteki ırklara karşı zorbalık etmek;
6- Malların yağmasına, yok edilmesine katılmak;
7- Savaş yasalarıyla törelerini çiğnemek (s. 17)

Şehzadebaşı Karakolu hadisesi
İngiliz askeri, koğuşlarında uyumakta bulunan silahsız askeri bando erlerini, uykularında süngüleyip şehit etmiştir.
Bu olayı duyan Velid Bey, şehit olan askerlerin olaydan hemen sonra fotoğraflarını çekmiş ve bunları Anadolu’ya yollamıştır.
…bunun üzerine Velid Bey, 20 Mart günü Bakırköy’deki evinde tutuklanmış ve birkaç gün Arapyan Handa tutulduktan sonra 27 Mart günü Malta’ya sürülmüştür.
…ağabeyi Talha ise Bekirağa Bölüğü mahzenlerinde hapsedilmiş ve ölümüne sebebiyet verilmiştir.

Velit Bey, Malta’da pek sakin bir inziva hayatı geçirirdi. Kendisinde garip bir kitap merakı vardı. İngilizceye çalışıyordu.

Mim Mim Grubu (M.M. Grubu)
M.M. Grubu, Müdafaa-yi Milliye Teşkilâtı‘nın başındaki M.M. harflerini alarak, bu isim altında Müdafaa-yi Milliye teşkilatının yerine geçmek isteyen kişilerin ayrı olarak kurmuş oldukları bir teşekküldür.
…temelleri Karakol Cemiyeti’ne dayanmaktadır.
Dönemin Erkan-ı Harbiye Reisi Fevzi (Çakmak) Bey’in isteğiyle bu teşkilatın başına Teşkilat-ı Mahsusa Başkanı Albay Hüsamettin (Ertürk) getirilmiştir.

M.M. Grubu’nun İstanbul’daki Türk halkını korumak, Millî Ordunun ihtiyacı olan silah ve cephaneyi Anadolu’ya kaçırmak ve TBMM’nin işine yarayacak haberleri temin etmek gibi üç önemli görevi vardır.
Teşkilat içerisinde silah sevkiyatını gerçekleştirenlerin hepsi Karadenizli kaptan, gemici ve tayfalardan oluşmuş ve sayıları iki bini aşmıştır.

M.M. Grubunun parolası ‘’Demir’’ idi…
Velid Bey, müracaatı üzerine bu teşkilatın hem merkez hem de faal heyetine azâ olarak alınmıştır.
Ebuzziya Basımevi /  Teşkilâtın kullandığı bütün gizli evrak burada basılmış,

Velid Bey’in M.M. Grubu içerisindeki ilk faal görevi 21 Kasım 1921 tarihinde Adana Vapuru ile birlikte dört yüz küsur ton top, mermi, tüfek ve harp malzemesinin Anadolu’ya sevk edilmesi işidir.

30 Ağustos Zaferini sağlayan Büyük Taarruz’a gerekli cephaneyi, 18 Aralık 1921 tarihinde, 40 bin sandık içerisinde, altı düz Mersin Vapuru ile İngiliz filosunun arasından geçirerek İnebolu’ya Velid Bey kaçırabilmiştir. Velid Bey bu başarısından dolayı 22 Nisan 1922 tarihinde İstiklal Madalyası ile mükâfatlandırılmıştır.

Bu gemilerin Anadolu’ya sevkiyatında Fransız ve İtalyan subaylar çok önemli bir rol oynamıştır.
…kontrol komisyonundaki memurları vasıtasıyla ya bu gemileri aratmadılar ya da üstünkörü kontrol ederek bu vapurların sevkiyatta bulunmasını sağladılar… s. 28

Velid Bey ile Fransız Sefarethanesi arasında (Mütareke döneminde) uzun bir süre temas kurulmuştur.
Velid Bey, o dönemin İstanbul Gazeteciler Cemiyeti Başkanı sıfatıyla Fransızların İstanbul basını konusunda bir numaralı muhatabı olmuştur. Bu çerçevede iki taraf arasındaki ilk görüşme Sakarya Savaşı sonrası gerçekleşmiştir.
Fransız Sefarethanesi müsteşarı Velid Bey’e sulh teklifinin (…) Anadolu’da iyi karşılanması gerektiği ve bunun için de mütareke teklifi aleyhinde yayın yapılmaması gerektiği hususunda uyarılarda bulunmuştur (s. 29).

Velid Bey’in savaş öncesi ve savaş sonrası olmak üzere iki önemli cemiyete üye olduğunu görmekteyiz. Bu cemiyetler görüş itibariyle taban tabana zıt cemiyetler olarak karşımıza çıkmaktadır (s. 31).

Bunlardan biri olan Wilson Prensipleri Cemiyeti, bir aydın grubun, Amerika’dan yardım sağlamak umuduyla kurup faaliyete geçirdikleri bir kuruluştur.
Wilson Prensipleri Cemiyeti’nin fikir ve ilkeleri, tam bağımsızlık ve tam istiklal düşüncesine ters düşmüştür.

Wilson ilkelerinin 12. Maddesi Türkleri ilgilendirmektedir. Bu bildirinin 12. Maddesine göre Türklerin nüfus bakımından çoğunlukta bulunduğu yerlerde bir Türk Devleti kurulabilecektir.

Bu çerçevede 5 Aralık 1918 tarihinde ABD başkanı Wilson’a manda başvurusunu içeren bir mektup göndermişlerdir.

…o dönemde en büyük rağbet gören mandater cemiyet İngiliz Muhipleri Cemiyeti olmuştur.
Velid Bey’in üye olduğu ikinci cemiyet ise Pierre Loti Cemiyeti’dir. Bu kuruluş Wilson Prensipleri’nin aksine Milli Mücadele’ye yararlı bir cemiyet olarak dikkat çekmektedir.
Dönemin ünlü Türk aydınları bu cemiyette yer almıştır. Bu cemiyet çatısı altında Velid Bey, başkan vekilliği ve cemiyetin basın temsilciliği görevlerini icra etmiştir.
Cemiyet (İstanbul’un işgalinden sonra) faaliyetlerine son vermiştir.

Velid Ebuzziya’nın Mustafa Kemal ile İlişkisi
Velid Bey, Mustafa Kemal ve silah arkadaşlarının resimlerine gazetesinde sürekli olarak yer vermiştir.
Velid Bey, Ruşen Eşref Bey’i Tasvir-i Efkâr adına Sivas’a göndermiş.

Saltanatın kaldırılması ile beraber Hindistan’da bulunan İsmailî mezhebinin reisi Ağa Han’ın Mustafa Kemal ve İsmet Paşa’ya gönderdiği mektuplar basına sızmış (…) Bu olayın sorumlusu olarak Hüseyin Cahit (Yalçın) ile Velid (Ebuzziya) 1923 yılında İstiklal Mahkemesine çıkarılmış, yapılan yargılama sonucunda haklarındaki suçlamaların tümünden beraat etmişlerdir.

TBMM’nin Açılışı ve İstiklal Mahkemelerinde Velid Ebuzziya
…Türk ezelden beri hür ve müstakil olarak yaşamaya alışmış, bulunduğu yerlere dürüstçe hâkim olmuştur. Bu millet hakkını kaybettiği gün hayatını da kaybeder. İşte bu sebeplerden dolayı Türk mücadele ediyor ve Anadolu’da muzaffer olacaktır (Tevhid-i Efkâr, 1921c:1).

Halk Fırkasının Kuruluşu ve Velid Ebuzziya’nın Muhalif Kişiliğinin Ortaya Çıkması
Milli Kurtuluş Mücadelesinden Cumhuriyet’in ilanına doğru giden süreçte Velid Bey, Ankara Hükümeti’nin taraftarı ve destekçisi olmuştur. Ancak Cumhuriyet rejiminin gündeme gelmesi ile birlikte muhalif bir tavır takınmıştır.

Cumhuriyet kararının acele alındığını ve acele etmeden yeni rejimin belirlenmesi gerektiğini ifade etmiştir.

Velid Bey, yeni yasa düzenlemesi ile Cumhurbaşkanına verilen yetkilerin meclisin işlerliğine set çektiği ve milletin düşüncelerini açıklayacak siyasi mekanizmalardan yoksun bırakıldığı görüşünü savunmaktadır.

Cumhuriyet’in ilan edilmesinden bir gün önce Anadolu Ajansı’nda verilen habere göre Cumhuriyet’in ilanı hakkındaki haberlerin henüz mevsimsiz olduğu ve meselenin esasları uzun uzadıya gerek fırka komisyonunda gerekse mecliste değerlendirilerek ilan edileceği belirtilmiştir (İSAM, ZE.8.358). Ancak bir gün sonra Cumhuriyet’in ilan edilmesi Velid Bey’in hiç de hoşuna gitmemiştir. Bu işin aceleye getirildiğini düşünmektedir (s. 48).

Velid Bey, yeni rejimin ilan edilmesi ile beraber Reis-i Cumhur olacak kişinin hem devlet başkanı, hem meclis başkanı, hem de kabinenin başı olmasını eleştirmiştir.

Lozan Görüşmeleri ve Velid Ebuzziya

Velid Bey, Lozan’a giden Türk heyeti içerisine gazeteci sıfatı ile katılmıştır.
Velid Bey’in yanı sıra Ahmet Cevdet (İkdam), Hüseyin Cahit (Tanin), Ali Naci ve Necmettin Sadık (Akşam) ile Ahmet İhsan gibi kişiler katılmışlardır.

Velid Bey konferansın gidişatından başlayarak gerçekleştirdiği bir dizi değerlendirmelerde barışın tesis edilmesinin mümkün olmadığını dile getirmiş, karamsar bir yapıya bürünmüştür. Bunun gerekçesi olarak da İtilaf kuvvetlerini göstermiştir. Nitekim Lozan Konferansının birinci devresini incelediğimizde ortaya sunulan Türk tezinin İtilaf güçleri tarafından kabul görmediği ve Sevr’in biraz daha yumuşatılmış halinin Türk Heyetinin onayına sunulduğu görülmektedir.

Lord Curzon, imza töreninin fotoğraflar ile belgelenmesini istememektedir. Bunun üzerine İsmet Paşa eğer Türk foto muhabirlerine izin verilmezse imzaya gelinmeyeceğinin bildirilmesi üzerine sadece Türk gazetecilerin fotoğraf çekmesine izin verilmiştir. Türk heyetindeki gazeteciler arasında fotoğraf makinesi bulunan tek gazeteci Velid Bey’dir. Lord Curzon’un türlü oyunlarına rağmen Velid Bey, imza merasiminin fotoğraflarını çekmeyi başarmıştır (s. 52).

İstiklal Mahkemeleri Süreci
Devrimler gerçekleşinceye kadar basının muhalif bir tavır takınmasını istemeyen Mustafa Kemal’in bu uyarıları, bazı basın mensupları tarafından ciddiye alınmamış, dönemin kamuoyu oluşturan başlıca altı İstanbul gazetesinden Tanin (Hüseyin Cahit), Tevhid-i Efkâr (Velid Ebuzziya) ve Vatan (Ahmet Emin Yalman) gazetelerinin Ankara’ya muhalif tavırları devam etmiştir. Bunun üzerine İstiklal Mahkemeleri basın üzerinde bir gözdağı aracı olarak kullanılmıştır (s. 53).

1923-1927 yılları arasında kurulan İstiklal Mahkemeleri ise muhalif gazeteciler ile saltanat ve hilafet gibi inkılâp aleyhtarı olarak nitelenen davaların görüldüğü mahkemeler olarak karşımıza çıkmaktadır.

Sonuç
Cumhuriyetin ilanı olgusu Velid Bey’in yanı sıra dönemin önde gelen muhafazakârlarını da tedirgin etmiştir.
Demokratik ilkelere bağlı kalındığı müddetçe isim değişikliği büyük bir sorun yaratmazdı. Bu sebeple kendisi (Rauf Orbay) cumhuriyetin ilan edilişine değil ilan ediliş biçimine karşıdır.
Yüksek Lisans Tezi, Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2019



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder