1 - SEHA L. MERAY
- LOZAN BARIŞ KONFERANSI CİLT: 1
Tutanaklar - Belgeler
Yapı Kredi Yayınları, 2. Baskı: İstanbul, Mayıs 2001
İkinci Baskıyı Sunarken
Esin kaynağı ve ölümüne kadar yol göstericisi Atatürk, II.
Dünya Savaşı'nın sonuna dek uygulayıcısı ise İnönü olan Türk devrimlerinin ve bunlara
dayalı dış politikanın temel taşlarından en önemlileri, iç ve dış düşmanlara karşı
kazanılan Ulusal Savaş ile Lozan Barış Andlaşmasıdır.
Önsöz
Tören açıldı. Reisicumhurdan sonra, Lord Curzon'a söz
verildi.
Lord Curzon yerine otururken, törende toplanmış olanlar
beni, hayretle kürsüde gördüler.
Konferansın dili İngilizce ve Fransızca olacak deniyordu. Ben,
"bir de Türkçe olacak" diye ilave ettim.
İngilizlerin bize karşı olan düşmanlığından zarar görmemek
için, diğer bütün Müttefiklerle beraber hareket etme usulünü takip etmek
istedik.
Birinci devrenin sonuna doğru, sulhun
İngilizlerin elinde bulunduğu kesin kantatına vardım. Onların kopma meselesi
yapabilecekleri konulara teşhis koyarak, oralarda bir neticeye varmayı öne
aldım.
Konferansın büyük meselelerinden biri, Boğazlar meselesi olmuştur. Boğazların açık olmasında başlıca
İngilizler ısrar ediyorlardı; bütün Müttefikler İngiltere etrafında
toplanmışlardı.
Konferansda, Kapitülasyonlar büyük dava olmuştur. Bunda
bütün Müttefikler ve Amerika karşımızda bulunmuşlardır.
Azınlıklar meselesi, Konferansa gitmeden evvel, fiilen
halledilmiş durumda idi.
Müttefikler, arzu ettikleri muahedeyi bize kabul ettirmek
için, yalnız müzakerelerde hukuki çekişmelerle kalmamışlar, Şubatta büyük baskı
ve gösteri ile, Konferansı kesintiye uğratmağa kadar, kararlı olarak
gitmişlerdir.
4 Şubatın ertesi günü bu teşhisi ufukta gördüm. Konferansın
kesilme yapmadığını, erteleme yaptığını söylemekte Müttefikler acele ettiler.
Müttefikler başka bir şeye de güveniyorlardı: Yeni Türkiye,
yeni bir devletin büyük reformları içinde idi. Bu reformları Türkiye bünyesinin
ne kadar hazmedeceği meçhul idi ve onlar için, Konferansda kaybettiklerini
yeniden elde etme fırsatını verebilecek bir ihtimal idi. Bu sebeple, bir takım
vadelere bağlanmış kararlarla yetinmekte mahzur görmediler. Vadeler gelinceye
kadar olacak hadiselerden ümitli idiler.
İlk ticaret muahedesi, beş sene için, Lozan'da
kararlaştırıldı. Adli idare beyannamesi, böyle bir ümitle, beş seneye bağlandı.
Sağlık işleri beyannamesi için de böyle yapıldı.
Boğazlar muahedesinin açığının kapanması, 1936'da Montreux
ile mümkün oldu.
İsmet İnönü - 30 Eylül
1969
Sunuş
Konferans tutanaklarının resmi metni Fransızcadır.
Tutanakları ve belgeleri Türkçeye yeniden çevirirken, başta
Fransızca resmi metni göz önünde tuttum.
Fransızca tutanaklarda, Konferansın açılış töreni söylevleri
yoktur. İngilizce çeviride, bu tören ve söylevler, İngilizce verilmektedir.
Seha L. Meray - 24 Ekim
1969
Konferansın Açılış Toplantısı
Konferansın açılış toplantısı, Lausanne'da, Casino de
Montbenon'da, 20 Kasım 1922 günü saat 15.30 da yapıldı.
İsviçre Konfederasyonu Başkanı M. HAAB, (bir) söylevle
Konferansı açtı.
Ülkelerin ve halkların kaderini ellerinizde tutmaktasınız.
Halkların birbirlerine sıkı sıkıya bağımlı oldukları
günümüzde, ekonomik, mali ya da entelektüel alanlarda, bir üyenin sürekli hasta
oluşu, bütün uluslar ailesini sarsar.
Lord Curzon ayağa kalktı ve şunları söyledi:
Dilerim ki, her birimiz, Başkanın bizlere seslendiği anlayış
içinde davranalım.
Lord Curzon söylevini bitirince, İsmet Paşa aşağıdaki
konuşmayı yaptı:
Dört yılı aşan bir süre önce, Başkan Wilson'un ilkelerine ve
bunlara inanç duygusuna dayanarak yapılmış bir silah-bırakışımı [mütareke],
Osmanlı İmparatorluğunun da katılmış bulunduğu çarpışmaları resmen durdurmuştu.
Barışın nimetlerinden her zaman yoksun kalan Türk ulusu (…) artık
hiç bir kurtuluş umudu kalmadığını anlıyarak, varlığını korumağı ve maddi ve
manevi kendi kaynaklarıyla bağımsızlığını kazanmayı başarmıştır.
I
Konferansın Genel Oturumları
Ouchy Şatosunda
Yapılan Birinci Oturum - 21 Kasım 1922, Salı
Hazır bulunanlar:
Amerika Birleşik Devletleri: Mm. Child, Grew.
İngiliz İmparatorluğu: Marki Curzon Of Kedleston, Sir Horace
Rumbold.
Fransa: Mm. Barrere, Bompard.
Yunanistan: Mm. Veniselos, Caclamanos.
İtalya: Marki Garroni, M. Lago.
Japonya: Baran Ha Yashi, M. Otchiai.
Romanya: Mm. Duca, Diamanoy.
Sırp-Hırvat-Sloven Kırallığı: Mm. Nintchitch, Rakitch.
Türkiye: İsmet Paşa, Rıza Nur Bey, Hasan Bey.
Konferansın resmi
dilleri
Temsilci Heyetlerin çoğunluğu Fransızcayı anladığına göre, Fransızca
yapılmış konuşmaların çevrilmesi lüzumsuz olacaktır…
Konferansın İçtüzüğü
İsmet Paşa, Boğazlar rejiminin görüşülmesi sırasında
Rusya'nın, Ukrayna'nın ve Gürcistan'ın temsil edilmeleri zorunluluğu üzerinde ısrar
etti.
Lord Curzon, Konferansı "Yakın
Doğu İşlerine İlişkin Lausanne Konferansı" diye adlandırmanın
uygun düşeceğini belirtti. (Uygun bulundu).
Lord Curzon, Genel Sekreter olarak atanmak üzere, Konferansa
M. Massigli'yi teklif etmekten mutluluk duymaktadır (s. 8).
IX. Maddedeki hükümler Konferans
görüşmelerinin gizli kalması amacını gütmektedir.
İsmet Paşa, kendi hesabına, görüşmelerin herkese açık
tutulmasından yana olduğunu söyledi…
Doğu İşlerine İlişkin
Konferansın İç Tüzük Tasarısı (s. 13/14)
Ouchy Şatosunda
Yapılan İkinci Genel Oturum - 21 Kasım 1922, Salı
Lord Curzon, sabahleyin kabul edilmiş olan İçtüzüğe ilişkin
olarak bazı açıklamalarda bulunacağını söyledi.
M. Barrere, aşağıdaki konuşmayı yaptı.
Bu Konferans, Doğu'da barışa dönüşle sonuçlanmalıdır.
II
Birinci Komisyonun ve Alt-Komisyonların Tutanakları ve Raporları (Ülke ve Askerlik Sorunları)
22 Kasım 1922,
Çarşamba Oturumu
Doğu Trakya sınırları
İsmet Paşa,
Karadeniz'den Meriç ağzına kadar Trakya sınırının, 29 Nisan 1913 tarihli
İstanbul Andlaşmasının 7. maddesinde belirtilen sınır olması gerekeceğini
söyledi. Batı Trakya için de bir plebisite başvurulmasını istedi (s. 20).
Lord Curzon, Türkiye'nin Batı Trakya'yı egemenliği altına
almak isteyip istemediğini sordu.
İsmet Paşa, Türkiye'nin, Batı Trakya üzerinde egemenlik
isteğinde bulunmadığı karşılığını verdi.
(M. Veniselos) 1914’ten beri, Türk Hükümeti, Türk
olmayanlardan kurtulmak için, başka yollara da başvurmuştur; toptan öldürmelere
kadar gitmese bile, kütle halinde sürgünlere ve sınırdışı etmelere koyulmuştur.
22 Kasım 1922,
Çarşamba Oturumu (Öğleden Sonra)
Bulgaristan'ın Ege Denizi'ne çıkması
M. Stamboulisky (Bulgaristan)
Ege Denizinde Bulgaristan'a çıkış-yeri sağlanması;
Boğazlar rejimi.
…
Doğu Trakya'nın Türkiye'ye geri verilişini, Batı Trakya'nın Bulgaristan'a
geri verilişi izlemelidir.
…
Lord Curzon, Türk Temsilci Heyetinin isteklerini, [Müttefik]
Devletlerin yerine getirmeğe hazır bulundukları konularla sınırlandırmasını ve
kabul edilmesi mümkün olmayan teklifler öne sürerek görüşmeleri daha da
güçleştirmemesini dostça istediğini belirtti.
23 Kasım 1922,
Perşembe Oturumu
Genel görüşme. Trakya sınırı
(İsmet Paşa) 1921 ilkbaharında, Londra Konferansında,
Türkiye, Trakya ile İzmir ve dolayları için plebisite baş vurulmasını kabul
etmişti; Yunanistan buna karşı çıktı; anlaşmazlığı barışçı yollardan çözümlemek
için Yunanistan da Türkiye kadar iyi niyet göstermiş olsaydı, savaş o tarihte
sona erebilirdi (s. 41).
Batı Trakya nüfusunun büyük çoğunluğunun Rum olduğunu kesin olarak
söyleyebilecek durumda bulunduğunu iddia eden Yunan Temsilci Heyeti, plebisitten
hiç de kuşkulanmamalıydı; gerçek böyle ise, plebisit, Yunanistan'ın bu ülkeyi
elde etme hakkını doğrulamış olacaktır (s. 42).
Demotika şehrinin Türkler için tarihi bir önemi olduğunu
belirtmek belki de yararsız olmaz; bu şehir Türklerin Avrupa'da geçici ilk
başkentleri olmuştur; Türkler orada birçok anıtlar, camiler, çeşmeler, kaleler,
saraylar, vb. yapmışlardır (s. 43).
Türk Temsilci Heyeti, Ege Denizi üzerinde Bulgaristan'a bir
çıkış-yeri sağlanabileceğini daha önce kabul etmiş bulunmaktadır.
Türk Temsilci Heyeti, uluslararası bir örgüt kurulmasıyla,
Bulgaristan, Türkiye ve Batı Trakya'nın demiryolundan yararlanmalarına hiç bir
itirazda bulunmamaktadır.
Batı Trakya'da plebisit (…) tarafsız bir bölge
yaratılmasından yana bir etki yapmaktadır (s. 46).
İSMET PAŞA, Konferans bildirilerinde olmadığı halde, basında
görülen birçok bilgiden başka, M. Veniselos'un dünkü oturumda yaptığı konuşmanın,
bu sabahki Petit Parisien gazetesinde baştan aşağı (in extenso) yayınlanmış
olduğunu söyledi (s. 52).
Kasaba ve köyler
|
Türk
|
Rum
|
Bulgar
|
Yahudi
|
Ermeni
|
Gümülcine
|
59.967
|
8.834
|
9.997
|
1.007
|
360
|
Dedeağaç
|
11.744
|
4.806
|
10.227
|
253
|
449
|
Sofulu
|
18.284
|
12.909
|
5.490
|
…
|
…
|
İskeçe
|
42.671
|
8.728
|
552
|
1.480
|
923
|
(s. 54)
M. Veniselos'un Batı Trakya'ya ilişkin olarak Müttefik
Devletlere 30 Aralık 1918 de verdiği memoire'lardaki istatistikler (s. 63)
Kasaba ve köyler
|
Türk
|
Rum
|
Bulgar
|
Gümülcine
|
50.000
|
9.160
|
10.550
|
Dedeağaç
|
10.670
|
7.371
|
11.358
|
Sofulu
|
32.140
|
17.880
|
5.380
|
İskeçe
|
22.000
|
10.275
|
1.695
|
24 Kasım 1922, Cuma
Oturumu
Doğu Trakya sınırının askerlikten arındırılması.
Trakya sınırları üzerinde bir ya da birkaç bölgenin
askerlikten arındırılması, ve Bulgaristan'ın Ege Denizine çıkması. Alt-komisyon,
iki bölüm halinde bir rapor sunmuştur.
(İsmet Paşa) Türk sınırı boyunca 30 kilometre eninde bir
toprak şeridinin askerlikten arındırılmasına razı olmasının istenmesi, Türkiye'nin
kendisi için hayati bir önemi olan bir toprak parçasını savunma olanaklarından
tamamıyla vazgeçmesini istemek anlamına gelmektedir.
…bölgenin dokunulmazlığı, bu Andlaşmayı imzalayacak
Devletlerce resmen garanti altına alınmadıkça, böyle bir fedakarlık haklı
görülmez (s. 65).
M. Veniselos, söz konusu bölgenin askerlikten
arındırılmasının, İmzacı Devletlerden hepsinin garantisi olmaksızın, gerçek bir
değeri olmayacağını kabul etmek bakımından, Türk Temsilci Heyetiyle aynı
görüştedir (s. 66).
M. Barrere (Fransa) Türk Temsilci Heyetinin istemekte olduğu
garanti öylesine önemlidir ki, ilgili Hükümetler bu konuyu aralarında
görüşmeden, böyle bir garanti verilemez (s. 68).
Bulgaristan'ın Ege Denizi'ne ekonomik bakımdan çıkışı.
Dedeağaç, Balkan yarımadasının bütün doğu kısmının - başka
bir deyimle, Bulgaristan'ın - limanı olarak düşünülmüştür.
Dedeağaç'ı Edirne, Filibe ve Yambolu'ya bağlayan demiryolu,
Türkiye'de yapılmış ilk demiryollarından biridir (s. 71-72).
Batı Trakya halkı başlıca Bulgar, Türk ve Rum unsurlardan
oluşmaktadır. Hesaba katılmağa değmez bir Yahudi ve Ermeni azınlığı da vardır
(s. 73).
İsmet Paşa, Bulgaristan'ın, Dedeağaç limanından en geniş
ölçüde yararlanmayı istemesinin haklı olduğunu söyledi (s. 78).
25 Kasım 1922,
Cumartesi Oturumu (Sabah)
Genel görüşme. Trakya sınırları
Batı Trakya 1913’den beri Türk olmaktan çıkmıştır.
Savaşın sonuna kadar yürürlükte ve geçerli kalmış bir andlaşma
ile, Türkiye'ce Bulgaristan'a bırakılmıştır. 1919 yılında, bu andlaşmanın
yerine Neuilly Andlaşması konmuş ve bununla, bu toprak, Başlıca Müttefik Devletlerin
eline geçmiştir (s. 92-93).
25 Kasım 1922,
Cumartesi Oturumu (Öğleden Sonra)
Ege Denizi adaları.
İsmet Paşa, Akdeniz ve Ege Denizi adalarının, Anadolu'nun
huzuru ve güvenliği için büyük bir önem taşıdıklarını söyledi; bu adalar,
kıyıdan az uzaklıkta ve karasuları içinde bulunan ufak adalarla, büyük adaları
kapsamaktadır. Karasuları içindeki ufak adalar, Küçük Asya'nın barışını pek
yakından tehdit edebilirler; bu bölgenin tamamlayıcı birer parçası
olduklarından, bu adaların Türkiye'nin egemenliği altına konulmaları kesin
olarak zorunludur.
…bu adaları tüm olarak askerlikten arındırma yükümünün
benimsenmesi zorunludur.
…gelecekte de oralarda hiç bir yeni tahkimat
yapılamamalıdır. Bu adalardan hiç biri deniz üssü olarak kullanılamamalıdır.
…bu konularda kabul edilecek yükümlerin her zaman yürürlükte
tutulacağı konusunda Türkiye'ye garanti verilmelidir (s. 100).
M. Veniselos, …bu adalardan pek çoğunda, hiçbir yabancı
unsur bulunmaksızın, salt bir Rum nüfusu yaşamaktadır.
İstanköy, Bozcaada ve Rodos gibi bir kaçındaysa, küçük bir
Türk azınlığı vardır.
(Bozcaada ve İmroz) …bu adaların askerlikten arındırılması
sorunu ile, Çanakkale Boğazının askerlikten arındırılması sorununun birlikte
ele alınması ve incelenmesi gerektiği görüşündedir (s. 101).
(Lord Curzon, 1913 tarihli Londra Konferansında imza edilen
andlaşmanın 5. Maddesine atıf yaparak) İsmet Paşa, bu adaların, kaderlerinin
saptanması için Büyük Devletlere bırakılışının bir takım şartlara bağlı
olduğunu öne sürmüştür; oysa, hiç bir şart söz konusu değildir.
(Ouchy Andlaşmasıyla) Çanakkale Boğazının girişine yakınlığı
yüzünden, İmroz ve Bozcaada ile, Asya kıyısına yakınlığı yüzünden Meis
adasının, bu durumları bakımından, Türkiye'ye bırakılmaları uygun bulunmuş,
bütün öteki adalar Yunanistan'a verilmiştir (s. 102).
Özet olarak, Lord Curzon'un vardığı sonuçlar şunlardır:
1. İmroz, Bozcaada ve Semadirek adalarının kaderi,
Boğazların serbestliği sorunuyla bağlantılı olarak incelenmelidir;
2. Geçmiş uyarılar göz önünde tutularak, öteki adalara özerk
bir rejim verilmesine ilişkin anayasal deneme teklifi kabul edilmemelidir;
3. Bu adaların Yunanistan'dan ayrılması söz konusu olmasa
bile, Lord Curzon, bunların askerlikten arındırılması sorununun askerlik uzmanlarınca
incelenmesini olumlu karşılamaktadır.
İsmet Paşa, askerlikten arındırma sorununun bir
alt-komisyonda incelenmesine razı olduğunu söyledi (s. 103).
29 Kasım 1922,
Çarşamba Oturumu
Limni, Midilli, Sakız, Sisam ve Nikarya adalarının askerlikten
arındırılması.
Midilli, Sakız, Sisam ve Nikarya adalarına uygulanacak
askerlikten arındırmanın ne biçimde olacağı konusunda henüz anlaşmaya
varılamamış, bu konuda hiç bir karar alınmamıştır.
Boğazlar'a yakın adalar
İsmet Paşa da, Alt-komisyondaki Türk Temsilcisi gibi, bu
adalarda uçak bulundurulmasının yasaklanması ve hiç bir askeri kuvvetin
bulunmaması gerektiğini düşünmektedir (s. 107).
İsmet Paşa, Bozcaada, İmroz ve Semadirek adalarına ilişkin
sorunun, Boğazlar sorunuyla birlikte ele alınmasını uygun bulmaktadır.
M. Caclamanos (Yunan) Boğazlar'a yakın dört adanın tüm
olarak askerlikten arındırılması ilkesini kabul etmiş bulunmaktadır.
Limni ve Semadirek (…) bunlar, 1913 den beri Yunan
egemenliği altındadırlar.
İmroz adası ile Bozcaada'nın katıksız Yunanlı karakterine
dikkati çekmek istemektedir.
İmroz ile Bozcaada on yıldan beri aralıksız Yunanistan'ın
işgali altında kalmıştır.
İsmet Paşa (…) Boğazlar'ın statüsü, Boğazlar'ın karşısında
bulunan adaların statüsünden ayrı olarak incelenemez (s. 108).
İsmet Paşa, Semadirek ve Limni'nin askerlikten arındırılması
bakımından, Boğazlar'la aynı rejime bağlanmaları gerektiğini söyleyerek
sözlerini bitirdi.
M. Caclamanos (…) Lord Curzon'un, Semadirek ile Limni
adalarını açıkça tartışma dışı bırakmış olduğunu hatırlattı. …bu adalar, 1913
kararıyla egemenliği Yunanistan'a bırakılmış adalar grubu içinde
bulunmaktadırlar, bu konuya yeniden dönülemez.
Komisyonun, söz konusu adaların daha tüm olarak askerlikten
arındırılması yollarını incelemekten başka, yapacağı bir şey de yoktur.
(Lord Curzon) 1913 de, [Büyük] Devletler, yalnız İmroz
adasıyla Bozcaada'nın askerlikten arındırılmasını ve Türkiye'ye geri
verilmesini teklif etmişlerdi. Birkaç gün önce, Türkler, bir üçüncü adayı -
Semadirek adasını - da istemişlerdir.
Türk Temsilci Heyeti, ilk defa olarak, çok önemli bir noktayı,
Limni'yi unutmuştur. Oysa, Limni de, Boğazların savunulması için gerekli
adalardan biridir. Alt komisyon, öngörüsü ve sağduyusu sayesinde, Türk Temsilci
Heyetinin bu olağanüstü unutkanlığının sonuçlarını onarmıştır. Türkiye'ye
sunulan teklif, ne 1913 deki gibi iki adanın, ne de bir kaç gün önceki gibi üç
adanın, fakat dört adanın askerlikten arındırılmasını öngörmektedir (s. 110).
Türk Temsilci Heyeti, Limni üzerinde egemenlik sorununun, bu
adanın askerlikten arındırılması sorunu gibi, Boğazlar'la uğraşacak Komisyona
havale edilmesini istemektedir. Lord Curzon, Ekselans İsmet Paşa'ya duyduğu
bütün saygıya rağmen, bunun savunulmaz bir istek olduğu kanısındadır.
Egemenliğin siyasal bir sorun olmasına karşılık, Boğazlar'ın Serbestliği
Komisyonunca tartışılacak sorunlar, salt deniz ve kara askerlik işleriyle
ilgili [d'ordre purement naval et militaire] sorunlar niteliğindedir.
Egemenlik sorunu bambaşka bir iştir (s. 111).
EK
Limni, Midili, Sakız, Sisam Ve Nikarya Adalarının Askerli Kten
Arındırılması Sorununu İncelemek Üzere Toplanmış Uzmanlar Alt-Komisyonunun
Raporu
Oybirliğiyle, beş adada, bir takım askerlikten arındırma
tedbirlerinin alınmasının uygun olacağını tavsiye etmektedir.
Hiç bir deniz üssü, hiç bir istihkâm bulunmayacak (s. 115)
Limni adası
Türk Temsilci Heyeti, bu adanın kimin egemenliği altına
konulacağının da Boğazlar sorunu incelendiği sırada ele alınmasını istemektedir
(s. 116).
(8) Sayılı Tutanak
1 Aralık 1922, Cuma Oturumu
Savaş tutsakları ve nüfus mübadelesi.
…
(9) Sayılı Tutanak
Boğazlar Rejimini İnceleme Komisyonu
4 Aralık 1922, Pazartesi Oturumu
Boğazlar Rejimi. Genel görüşme
…bu sorun (…) bütün dünyayı ilgilendirmektedir.
İsmet Paşa, Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümetinin, 4 Ekim
1922 tarihli notasında, Boğazlar sorununun ancak Rusya'nın, Ukrayna'nın ve
Gürcistan'ın katılmalarıyla görüşülebileceğini, Müttefik Devletlerin bilgisine
sunmakla şeref duymuş olduğunu söyledi.
Çanakkale ve Karadeniz Boğazları
(s. 132),
Türk Hükümetinin görüşü, dört yıl önce Misak-ı Milli'de de
belirtildiği üzere, şöyledir:
"Halifeliğin bulunduğu yer, Sultanlığın Başkenti ve
Osmanlı Hükümetinin Merkezi olan İstanbul şehriyle Marmara Denizi'nin güvenliği
her türlü saldırıdan korunmuş olmalıdır. Bu ilke saklı kalmak şartıyla, Akdeniz
[Çanakkale] ve Karadeniz Boğazlarının dünya ticaretine ve uluslararası ulaşıma
açık tutulmasına ilişkin olarak bizimle bütün öteki Devletlerin oybirliğiyle
verecekleri karar geçerli olacaktır."
Misak-ı Milli'nin bu dördüncü maddesinin aslı şöyledir:
"Makam Hilafet-i İslamiye ve Payitaht-ı Saltanat-ı
Seniye ve Merkez-i Hükümet-i Osmaniye olan İstanbul şehriyle Marmara Denizinin
emniyeti her türlü halelden masun olmalıdır. Bu esas mahfuz kalmak şartıyla
Akdeniz ve Karadeniz Boğazlarının ticaret ve münakalat-ı aleme küşadı hakkında
bizimle sair bilumum devletlerin müttefikan verecekleri karar muteberdir,"
(Diğer) Devletler, 23 Eylül tarihli notalarında, bu soruna
ilişkin görüşlerini, Boğazlar bölgesinin askerlikten arındırılmasıyla,
Milletler Cemiyeti gibi bir denetim organınca korunmaları konularını da içine
almak üzere, ana çizgileriyle bildirmişlerdir (s. 133).
(M. Tchitcherine – Rusya) Çanakkale ve Karadeniz
Boğazlarının Türkiye'ye ait bulunduğunu göz önünde tutarak, her halkın
egemenliğine karşı saygılı olan Rus Hükümeti ile müttefikleri, Türk halkının
kendi ülkesi ve kendi suları üzerinde bütün haklarının etkili olarak yeniden
sağlanması ve korunmasında ısrar etmektedirler (s. 134).
(M. Duca – Romanya) Bir Devletin çıkarlarını, bütün öteki
Devletlerin ortak çıkarlarıyla bağdaştırabilecek uluslararası bir rejim
kurulmalıdır. Bu yüzden, Boğazlar'ın, hiç bir kısıtlama ve sınırlama
olmaksızın, savaş ve ticaret gemilerinin geçişine serbest olmaları zorunludur
(s. 137).
(M. Veniselos), Türkiye'nin bu görüşmelerde ulusal egemenliği
konusunda biraz aşırı ölçüde titizlik göstermemesi gerekeceğini belirtmek
istemektedir (s. 138).
M. Tchitcherine, görüşlerinin, hem Rusya'nın hem de
Türkiye'nin görüşleri olduğunu söylemiştir.
Türk Temsilci Heyeti, kendi Hükümeti adına savunmak istediği
çözümü bildirmeye yanaşmamıştır.
İsmet Paşa, Komisyona sunulmuş çeşitli formüller arasında,
Rusya-Ukrayna ve Gürcistan Temsilci Heyetinin öne sürdüğü tekliflerin Türk
Temsilci Heyetinin görüşüne uygun göründüğünü, yeniden bildirdi (s. 140).
Lord Curzon, Türk Temsilci Heyetinin verdiği bu cevapla,
Konferansla alay eder gibi görünmekte olduğunu söylemek zorundadır.
Lord Curzon, görüşmenin bu koşullar altında sürüp
gidemeyeceğinde ve durumun incelenerek alınması gereken tedbirlerin saptanması
için, toplantının ertelenmesi gerektiğinde, Müttefik meslekdaşlarıyla görüş
birliğinde bulunmaktadır.
M. Tchitcherine, Rus Temsilci Heyetinin, görüşmelerin bu
aşamasında, İngiltere'nin, Fransa'nın ve İtalya'nın görüşlerini dinlemek
istediğini söyledi. Lord Curzon, Balkan Hükümetlerinden görüşlerini
açıklamalarını istemiştir. Üzüntüyle söylemek gerekir ki, Lord Curzon kendi
görüşünü açıklamamıştır. Bundan başka, Lord Curzon, İtalya ile Fransa'dan da
görüşlerini açıklamalarını istememiştir. Böyle olunca, M. Tchitcherine, iki
soru sormak zorundadır: [Büyük] Devletler, Boğazlar sorunu ile ilgilenmekte n
vaz mı geçmişlerdir? Yoksa, tersine, kendilerini, Konferansta temsil edilen
öteki Devletlerin üstünde görerek, bu işte hakem rolü mü oynamak
istemektedirler? Sovyet Temsilci Heyeti ikinci varsayımı kesin olarak
reddettiğini ve Boğazlar sorununu bütün Devletlerle ancak tam bir eşitlik
içinde görüşmeyi kabul edeceğini belirtmek istemektedir. Sovyet Temsilci
Heyeti, herhalde, kendi görüşünü açıklamağa çağrılırken, İngiltere, Fransa ve
İtalya Hükümetlerinin görüşlerini öğrenmemiş olmayı hoş karşılamamaktadır.
Lord Curzon, M. Tchitcherine'in, durumu bütünüyle yanlış
anladığını ve kendisinin yapmış olduğu açıklamaları dikkatle izlememiş
olacağını söyledi. Bütün Temsilci Heyetleri, önce Karadeniz'de kıyısı olan
Devletlerin görüşlerini dinlemek için toplanmışlardır; bu Devletlerin
görüşlerini dinlemeden, Lord Curzon'un ve [Müttefik] meslekdaşlarının
görüşlerini açıklamaları nezaket kurallarına aykırı düşerdi (s. 141).
(10) Sayılı Tutanak
Boğazlar Rejimini İnceleme Komisyonu
6 Aralık 1922, Çarşamba Oturumu
Boğazlar Rejimi. Genel görüşme. (devam)
(Lord Curzon), …Rus programını ne kadar yakından incelersek,
bunun, yalnız tek bir amaç güttüğü de o kadar açıkça ortaya çıkmaktadır: Karadeniz'i
bir Rus gölü haline sokmak ve bu gölün kapısına da Türkiye'yi sadık bir bekçi
olarak koymak.
Müttefiklerin teklifleri:
1) Ticaret gemileriyle savaş gemilerinin Boğazlardan
geçişinin düzenlenmesi;
2) Boğazlar'ın kıyılarında askerlikten arındırılmış bölgeler
kurulması (S. 147).
1. Ticaret gemileri bakımından, Türkiye tarafsız kaldığı
sürece, bayrak ve yük ne olursa olsun, hiç bir işleme, hiç bir resim ya da
harca [taxe du charge] bağlı bulunmaksızın, hem barış hem de savaş zamanında,
tam bir geçiş serbestliği olacaktır. Savaş zamanında (…) tarafsız gemiler için
tam geçiş serbestliği bulunacaktır.
2. Savaş gemileri bakımından, barış zamanında, bir Türk
limanında herhangi bir
Devletin savaş gemilerinin sayısını ve kalış sürelerini
kısıtlama dışında, hiçbir formalite olmaksızın ve herhangi bir harç ya da resim
alınmaksızın, bayrağı ne olursa olsun, bütün gemiler için tam geçiş serbestliği
olacaktır (S. 148).
1. Çanakkale ve Karadeniz Boğazlarının Avrupa ve Asya
kıyıları üzerinde saptanacak bir takım bölgeler, etkili olarak askerlikten
arındırılmalıdır;
2. Çanakkale ve Karadeniz Boğazlarıyla Marmara Denizi
sularının (…) denetim ve teftişini sağlamak üzere, gerekli teknik servisleri de
bulunan, bir Uluslararası
Komisyon kurulmalıdır. Bu Komisyon, Karadeniz'de kıyısı olan
Devletlerden her birisinin ve Akdeniz ticaretinde özel olarak ilgili bulunan
Fransa, İngiltere, Japonya, İtalya, Rusya, Amerika Birleşik Devletleri,
Türkiye, Romanya, Sırp-Hırvat-Sloven Devleti ve Bulgaristan'ın atayacakları
birer temsilcilerinden kurulu olacaktır. Türk Temsilcisi, Komisyonun sürekli
başkanı olacaktır.
Gemilerin gidip-gelme serbestliği, Devletler arasındaki
ilişkilerin gelişmesinde ve bunun doğal sonucu olarak da barışın korunmasında
temel şartlardan biridir (s. 149).
İki denizi birbirine bağlıyan tek bir deniz geçidinin
kıyılarının bir ya da iki ulusun elinde olması, bu ulusa ya da uluslara,
buradan geçişi yasaklamak hakkını vermez (s. 150).
M. Child (ABD temsilcisi)
Bizim tutumumuz, gerek kendi ticaretimiz gerekse öteki
ulusların ticareti için, özel ayrıcalıklar olmaksızın, tam ve değişmez bir
serbestlik isteyen Hükümetimizin politikasına dayanmaktadır.
…herhangi bir [Devletin] elinden -başka bir deyimle
Bulgaristan'dan ya da Rusya'dan, Ukrayna'dan ya da Türkiye'den, Romanya'dan ya
da Gürcistan'dan -dünya ticaretine katılma olanağının alınmasına yol açabilecek
hiç bir şey yapılmamasını istemekteyiz. Dünya ticaretine sürekli olarak
katılmak, bu uluslar için bir haktır; bu bölgenin halklarıyla ilişki kurmak da dünya
ticaretinin hakkıdır.
"Hiç bir Temsilci Heyetinin, barış zamanı için, bu
hakkı açıkça tanımamak isteyebileceğini sanmıyorum. Fakat bu, yeterli değildir.
Tarafsız ulusların ticaretinin savaş zamanında kesintiye uğramaması, dünya
işlerinin yönetiminin gelişmesine ve uluslararası yüksek amaçlara da uygun
düşmektedir.
Herhangi bir ulusun, kendisine coğrafyanın verdiği bir
ayrıcalıkla, öteki ulusları bu haklarından yoksun bırakmağa gücü olduğu iddia
edilemez (s. 151).
Biz o düşüncedeyiz ki, Karadeniz'in serbestliği ancak
silahsızlandırmayla sağlanabilir. Daha da ileriye gidiyorum: Boğazlar'ı açık
tutmağa yönelmiş silahların bile, gerçekte, Karadeniz'in serbestliğine bir
tehlike yarattığını düşünmekteyiz.
"Bir ulus ya da bir uluslar
grubu, bütün ulusların çıkarlarını temsil etmek üzere, Karadeniz'in
serbestliğini vesayetleri altına almağı kabul ederse, kuvvetten çok
andlaşmalara dayanılmadıkça, bu vesayetin daha büyük bir iyi niyet ve değişmez
bir tutumla gerçekleşebileceğini düşünmekteyiz (s. 152).
M. Tchitcherine (SSCB)
Rusya, İstanbul ile Boğazlar üzerindeki emellerinden
vazgeçtiği için, iki türlü çözüm yolu mümkündür: Birincisi, Boğazlar'ın savaş
gemilerine kapalılığı ve Türkiye'nin egemenliği; bir başka deyimle, ara duvarı;
ikincisi, bütün dünyanın anlaşmazlıklarını ve rekabetlerini bu bölgeye
taşıyacak, uluslararası bir düzenleme.
…uluslararası bir düzenleme de, Boğazlar'ı, anlaşmazlıkların
çarpışma alanı yapacaktır. Yakın Doğu'da bir barış durumunun tek ve sürekli
temeli, Türkiye'nin özgürlüğü ve egemenliğidir. Biz geçici bir düzenleme değil,
fakat varlığını zafer kazanarak ispat etmiş olan, Türk halkının haklarının korunmasını
savunmaktayız.
Uluslararası bir düzenleme dernek, barış yerine
karışıklıkların sürüp gitmesi, Türkiye'nin güvenliğine ve egemenliğine sürekli
bir aykırılık ve Rusya için de silahlanma, silahlanma ve silahlanma zorunluluğu
demektir (s. 154).
Sayın Başkanı dinlerken, açıklamasındaki temel düşüncenin,
Rusya'ya karşı bir sistem yaratmak olduğu izlenimini edindim (s. 155).
(2) Sayılı Tutanağa
Ek
İngiltere, Fransa ve
İtalya Temsilci Heyetlerince, 6 Aralık 1922 de, Ülke ve Askerlik Sorunları
Komisyonuna Sunulan Belge
Boğazların Serbestliği
Aşağıda kullanılan "Boğazlar" terimi, bir bütün
olarak, Çanakkale Boğazını, Marmara Denizini ve Karadeniz Boğazını
kapsamaktadır.
MADDE 1
Ticaret Gemileri
Barış zamanında: …tam serbestlik.
Savaş zamanında, Türkiye tarafsız ise: …tam serbestlik.
Savaş zamanında, Türkiye savaşan [muharip] ise: …tarafsız
gemilere ve ticaret uçaklarına (…) tam serbestlik.
Düşman gemilerinin Boğazlar'dan yararlanmalarını önlemek üzere
Türkiye'nin alacağı tedbirler, tarafsız gemilerin serbestçe geçişini engelleyecek
nitelikte olmayacaktır.
Türkiye, bu bakımdan, gemilere gerekli yönergeleri
[talimatı] ya da kılavuzları sağlamağı kabul eder (s. 157-158).
MADDE 2
Savaş gemileri ve
Askeri uçaklar
Barış zamanında: …tam serbestlik.
Savaş zamanında, Türkiye tarafsız ise: …tam serbestlik.
Savaş zamanında, Türkiye savaşan [muharip] ise: Tarafsız
savaş gemileri için (…)…tam serbestlik.
MADDE 3
Boğazlarda ve
Karadeniz Limanlarında Kalış
1914 den önce, Boğazlar bölgesi içinde Elçilik gemileri
[stationnaires] bulundurmağa hakkı olan İmzacı Devletler, aynı şartlar altında,
bu hakkı kullanmağa devam edeceklerdir.
Ek (B)
İngiltere, Fransa ve
İtalya Temsilci Heyetlerince, 6 Aralık 1922 de Ülke ve Askerlik Sorunları
Komisyonuna Sunulmuş Belge
Boğazlar Bölgesinin Askerlikten Arındırılması
MADDE 1
Boğazlarda geçiş serbestliğini engelleyebilecek askeri
nitelikte sürekli hiçbir kara ya da deniz tesisi bulunmayacaktır.
MADDE 2
Bundan başka, aşağıda gösterilen bölgeler ve adalar
askerlikten arındırılacaktır:
Çanakkale Boğazı:
Kuzey-Batıda: Gelibolu yarımadası ve Karakale, Tekirdağ
(Tekirdağ dışarıda kalmak üzere) çizgisinin Güney-Doğu bölgesi.
Güney-Doğuda: Eski İstanbul Burnu (Bozcaada karşısında),
Biga, Karabiga çizgisi ile kıyı arasında kalan bölge.
Karadeniz Boğazı:
Doğuda, Şile, Gebze, Darıca'ya kadar uzanan bölge.
Batıda, İstanbul'un özel rejimi saklı kalmak üzere, Akpınar
ve Küçük Çekmece çizgisine kadar uzanan bölge.
2. Marmara Denizinin bütün adaları.
3. Ege Denizinde, Semadirek, Limni, İmroz ve Bozcaada
adaları.
MADDE 3
Askerlikten arındırma, aşağıdaki tedbirleri kapsayacaktır:
1. Şimdiki istihkamların (sanat değeri olan yapıtlar
dışında) ve bütün kara ve deniz tesislerinin hepsi yıktırılacak ve yenilerinin
yapılması yasaklanacaktır.
2. Yukarıda belirtilen bölgelerin ve adaların karasularında
denizaltı herhangi bir araç ya da gereç [engine d'action sous-marine]
bulundurulması yasaklanacaktır.
3. Bütün Türk ülkesinde (İstanbul'a ilişkin hükümler saklı
kalmak üzere) kullanılan polis ve jandarma kuvvetlerinin ortalama sayısına göre
saptanacak [ve] asayişi sağlamak için yeterli sayıda polis ve jandarma
kuvvetleri dışında, hiçbir silahlı kuvvet, askerlikten arındırılmış bölgelerde
bulunamayacak ve bu bölgelerde dolaşamayacaktır.
MADDE 4
İstanbul'da ve İstanbul çevresinde, başkentin ihtiyaçlarını
karşılamak üzere, sayısı çağıran Devletlerle Türk Hükümeti arasında anlaşmaya
varılarak saptanacak bir kuvvet bulundurulabilecektir (en çok 10.000 kişi).
MADDE 5
Savaş çıktığı zaman, Türkiye, savaşan Devlet haklarını
kullanarak, askerlikten arındırma durumunda bir takım değişiklikler yapmak
zorunda kalırsa, barışın yapılmasından sonra, savaştan önceki durumu yeniden
kurmakla [status quo ante bellum] yükümlü olacaktır (s. 160-161).
(11) Sayılı Tutanak
Boğazlar Rejimini İnceleme Komisyonu
8 Aralık 1922, Cuma Oturumu
Boğazlar Rejimi.
Müttefiklerin tasarısının görüşülmesi. (devam)
İsmet Paşa
Beş yüzyıldan beri, Boğazlar'ın sahibi bulunan Türkler,
buralarını bütün güçleriyle tahkim etmişler ve savunmuşlardır (s. 163).
Boğazlar'ın şu ya da bu şekilde kullanılması ya da
savunulması bir takım yakınmalara yol açabilmekteyse, bu yakınmalar ancak
Boğazlar'a ilişkin olarak kabul edilen uluslararası belgelere yöneltilebilir.
Boğazlar'ın savunulması, aynı zamanda, Türkiye'nin
başkentinin, Marmara Denizi'nin ve Doğu Trakya'nın savunulması demektir.
Konferansda temsil edilen Devletlerden hiç biri, başkentini
savunma hakkından yoksun bırakılmış değildir. Oysa Türkiye, başkentini, bir
yabancı Devletin donanmasınca birden bire yakılıp yıkılmış, ya da herhangi bir
Devletin askeri birliklerince işgal edilmiş görme tehlikesiyle karşı karşıya
kalmış olacaktır (s. 164).
Türkiye, ticaret gemilerinin gündüz ve gece Boğazlar'dan
gidip-gelmeleri ve geçişleri bakımından tam bir serbestlikten yararlanmalarını
kabul etmek konusunda, Konferansda temsil edilen Devletlerle tamamiyle aynı
görüştedir.
Türk Temsilci Heyeti, Boğazlar'a uygulanmasını istediği
rejimin temellerini aşağıdaki gibi belirtmekle şeref duymaktadır:
1. Boğazlar'ın, İstanbul'un ve Marmara Denizi'nin
güvenliğini, denizden ya da karadan gelecek bir baskına karşı koruyacak
garantiler verilmesi.
2. Karadeniz'e gidecek deniz kuvvetlerinin, [hem] her iki
Boğaz arasında uzanan bölge için, [hem de] Karadeniz'de bir tehlike
yaratmayacak şekilde sınırlandırılması. Bu kuvvetler, uluslararası ticaretin
korunması için kullanılan hafif gemilerden [batiments legers, light crafts]
meydana gelebilir.
3. Gerek barış gerek savaş zamanında, ticaret gemileri için
geçiş serbestliği.
Türkiye savaşa girmişse, gereken teknik denetimle
yetinecektir.
Türk Temsilci Heyeti (…) aşağıdaki noktaların (…) Türkiye
için özellikle zararlı olduğunu belirtmek istemektedir:
1. Müttefik Devletler tasarısında kullanılan
"Boğazlar" ["Detroits", "Straits"] teriminin
kapsamından Marmara Denizi'ni çıkartmak gerekir.
2. Boğaziçi çevresinde askerlikten arındırılmış bir bölgenin
bulunmasına lüzum yoktur.
3. Türkiye, İstanbul'da ve Boğazlar içinde tersaneler ve
başka deniz tesisleri bulundurma zorundadır.
…
6. Boğazlar önünde bulunan dört adaya gelince, İmroz,
Bozcaada ve Semadirek'te Türk egemenliği tanınmalı ve kesin olarak
belirtilmeli; Limni adasının özerkliği ilan edilmelidir.
7. Gelibolu yarımadasında, baskın niteliğinde yapılacak bir
saldırıya karşı savunmak için en az ne gerekli ise, bunlar sağlanmalıdır (s.
165-166).
M. Tchitcherine (SSCB)
Panama ve Süveyş kanallarının savaş gemilerinin geçişine
açık oldukları doğrudur. Fakat, son Dünya Savaşı örneği bize göstermiştir ki,
boğazları ellerinde bulunduran Devletler, oralarda, Devletler hukukunun şu ya
da bu kuralı yüzünden kaygıya düşmeksizin, işlerine elveren rejimi
uygulayabilmektedirler. Öte yandan, Karadeniz ve Çanakkale Boğazlarının savaş
gemilerine kapalılığı uluslararası sözleşmeler ve andlaşmalarla kabul edilmiş,
böylece Devletler hukukunun bir kuralı olmuştur (s. 166).
…bugünkü durumda, çatışan çıkarlar arasında yapılması mümkün
tek uzlaştırma, egemen Türkiye'ce Boğazlar'ın savaş gemilerine kapatılmasıdır.
…çağıran Devletler, gerçekte Rusya'nın yeni bir ablukaya
alınmasını hazırlamaktan başka bir şey olmayan koşulları yaratmak için, bir
takım uydurma ticaret çıkarlarından söz etmektedirler (s. 167).
Savaş zamanında, Türkiye tarafsız olursa, Rusya'ya saldıran
Devletler, hiç bir kısıtlama olmaksızın, donanmalarını Karadeniz'e
getirebileceklerdir. Türkiye - Boğazlar da silahsızlandırılmış olduğu için -
[Büyük] Devletlerin elinde bir oyuncak olmaktan kurtulamayacaktır (s. 168).
Karadeniz için teklif edilen rejim, Rusya bakımından kabul
edilemez; bundan başka, özgür ve egemen bir Türkiye - Boğazlar'a ilişkin olarak
teklif edilen rejim böyle bir Türkiye'nin varlığını imkânsız kılmaktadır (s.
169).
M. Stamboulisky (Bulgaristan) Boğazlar sorununa ilişkin
Müttefiklerin tekliflerini kabul ettiğini söyledi.
M. Spalaikovitch (Sırp-Hırvat-Sloven Temsilci)
Heyeti, çağıran Devletlerin görüşlerine ve teklif ettikleri
ilkelere katılmaktadır (s. 170-171).
M. Veniselos (Yunan Hükümeti adına) çağıran Devletlerin
tekliflerine katıldığını bildirdi.
(12) Sayılı Tutanak
Boğazlar Rejimini İnceleme Komisyonu
8 Aralık 1922, Cuma Oturumu (Öğleden Sonra)
Boğazlar Rejimi.
Lord Curzon,
Her şeyden önce, Türk Temsilci Heyetinin, kendi ülkesi ve
çıkarları için yeterli garantiler almak şartıyla, askerlikten arındırılmış
bölgeler ilkesini, genel olarak, kabul ettiğini öğrenmekten mutluluk
duymaktayız.
İkinci olarak, Türk Temsilci Heyeti, başka herhangi bir
açıklama yapmaksızın, hem barış hem de savaş zamanında, ticaret gemilerinin
serbestçe geçmesi ilkesini kabul etmiş bulunmaktadır.
Türk Temsilci Heyeti, Boğazlar'da gemilerin
gidiş-gelişlerini düzenlemek için bir Uluslararası Komisyon kurulmasını da
kabul etmiştir.
Türkiye'nin garanti altında olma isteği…
Bizim cevabımız şudur: Müttefikler, kara ve denizle ilgili
gerekli askeri garantiler bakımından, yapmış oldukları tekliflerin uygun olduğu
kanısındadırlar (s. 173).
Türkiye (…) Marmara Denizi'nin "Boğazlar"
teriminin kapsamı dışında bırakılmasını istemektedir.
Marmara Denizi'ni tümüyle ["Boğazlar" teriminin
dışında] bırakmamıza imkan olmadığı açıkça bellidir; çünkü, bu deniz, coğrafya
bakımından, Boğazlar'ın bir devamıdır ve geçiş serbestliği, Boğazlar boyunca
olduğu kadar, Marmara Denizi'nde de bir zorunluluktur.
Transit olarak yapılmak şartıyla, Türk askeri birliklerinin
bir kıyıdan öteki kıyıya geçirilmesine her hangi bir itirazımız yoktur (s.
174).
Biz, savaş sırasında ölen kahraman askerlerimizin ve
denizcilerimizin Türk ülkesinin çeşitli yerlerinde bulunan mezarlarını kapsayan
toprakların, mülkiyetiyle birlikte Müttefiklere verilmesini istemek zorundayız.
Bizim için bu yerler kutsal topraklardır (s. 175).
İsmet Paşa
Türk Temsilci Heyeti kendisi için hayatı bir önemi olan ve
Boğazlar konusundaki tartışmanın bütünü üzerinde etkiler yapabilecek bu soruna
ilişkin olarak, Müttefik Devletlerin görüşlerini açıkça ve bir an önce öğrenmek
zorundadır (s. 176).
Gelibolu mezarları.
Bu konuda Müttefiklerin düşüncesini tam olarak gösteren
Sevres Andlaşmasının 18nci Maddesinin hazırlanması sırasında, bu sorun enine
boyuna tartışılmıştı. Müttefiklerin bugünkü istekleri de aynıdır.
M. Barrere (Fransa) bu konuda Müttefiklerin istediklerine
benzer bir ayrıcalığı, Fransız Hükümetinin, yakın zamanlarda, Suriye'deki
Süleyman Şah'ın mezarına ilişkin olarak Türkiye'ye tanımış olduğunu hatırlattı
(s. 177).
(13) SAYILI TUTANAK
12 Aralık 1922, Salı Oturumu
Azınlıkların korunması
(s. 180 vd.)
M. Child (ABD)
Ermeniler için bir yurt kurulmasını isteyenlerce, belirtilen,
şimdiye kadar verilmiş bu gibi sözlere ilişkin bir kaç örneği hatırlatacağım:
Sevres Andlaşmasının metni.
İngiltere Dışişleri Bakanının Avam Karamasında 11 Mart 1920
de yaptığı konuşma.
Başbakanın, Avam Kamarasında, 29 Nisan 1920 tarihli
konuşması.
Fransa Cumhurbaşkanı M. Poincare'nin, Kilikya Ermeni
Başpikoposuna, 16 Şubat 1919 tarihli mektubu.
Müttefikler Yüksek Konseyinin 8 Mart 1922 tarihli kararları.
Müttefik Dışişleri Bakanlarının 26 Mart 1922 tarihli
kararları.
Milletler Cemiyetinin 22 Eylül 1922 tarihli kararları (s.
204).
(14) SAYILI TUTANAK
31 Aralık 1922, Çarşamba Oturumu
Azınlıkların korunması. Genel görüşme. (devam)
(s. 210 vd.)
Lord Curzon'un birinci teklifi şu idi: Türk Temsilci Heyeti,
Ermeni halkının dağılmış unsurlarını doğdukları memlekette toplayabilecek bir
Ulusal Yurt yaratılması sorununu, olumlu bir gözle incelemelidir. Türk Temsilci
Heyetinin bu teklife verdiği cevap şu olmuştur: Bu teklif, Türkiye'nin
parçalanması anlamına gelmektedir; geniş ülkesi üzerinde, böyle bir amaçla ayırabileceği
bir karış toprağı yoktur.
Lord Curzon, bu cevabın pek olumsuz bir izlenim yaratacağım
düşünmektedir.
İkinci olarak, Lord Curzon, Milletler Cemiyetini azınlıklar
sorunuyla ilgilendirmek amacım güden teklifini, olumlu bir gözle incelemesini
Türk Temsilci Heyetinden istemiş ve, 23 Eylül tarihli Paris Notasında,
Türklerin, Batı Trakya'yı yeniden elde edebilmeleri için bu şartı kabul
etmelerinin, ödemek zorunda oldukları bedelin bir parçası olduğunu
hatırlatmıştır. Türkiye'nin cevabı (…)
Geçen oturumda, İsmet Paşa, Türk Hükümetinin Milletler
Cemiyeti Meclisinden çekindiğini, çünkü kurulmuş sorumsuz örgütlerin, Küçük
Asya'da azınlıklara ilişkin olarak, Milletler Cemiyeti Meclisinin dikkatini
çekebileceklerini; Milletler Cemiyeti Meclisinin de, böylelikle, müdahaleye
sürüklenebileceğini, Türkiye'nin de bundan hoşlanmayacağını söylemiştir (s. 216).
Milletler Cemiyeti, her zaman, Konferansdaki bütün
görüşmelerin arka planında yer almıştır.
Lord Curzon, Türk Temsilci Heyetinden, bu gizi sözlerin
ardına sığınmamasını çok rica ettiğini söyledi. Türkiye'nin egemenliğine ve
bağımsızlığına hiç kimse zarar vermek istememektedir. Tam tersine, herkes,
egemen ve bağımsız bir Türkiye'nin kurulup yükselmesini istemektedir; ancak,
Türkiye, kendisine yapılan her teklife karşı - onuruna bürünerek - bu teklifin
egemen bağımsızlığıyla bağdaşmaz olduğunu söylerse, hiç bir çözüme varılamaz
(s. 217).
(15) SAYILI TUTANAK
14 Aralık 1922, Perşembe Oturumu
Azınlıkların korunması. Genel görüşme. (devam)
(s. 221 vd.)
(L. Curzon) Türkiye'de neden üç milyon Ermeniden 130.000
kişinin kaldığını ve niçin bunlardan 60.000’inin Kilikya'ya göç etmiş olduğunu
sormuştur. Türk Temsilci Heyeti, bu üç milyon Ermeni sayısında esaslı bir
yanlış olduğunu düşünmektedir; çünkü, Türk Temsilci Heyeti, hiçbir
istatistikte, Türkiye'de bu sayıda Ermeni olduğunu görmemiştir. Avrupa'da
yayınlanmış istatistiklerden pek çoğuna kaynaklık etmiş olan M. Vital
Cuinet’nin kitabı, Türkiye'de yaşayan Ermenilere aşağı-yukarı 1.400.000,
Encyclopaedia Britannica 1.500.000 ve resmi Türk istatistikleri de, 1.290.000
kişi olarak göstermektedir. Bu rakamlardan Osmanlı İmparatorluğundan ayrılmış
topraklarda yaşayan Ermenileri düşmek gerekir. Bu rakamlar gösteriyor ki,
Türkiye'de hiçbir zaman 3.000.000 Ermeni bulunmamıştır (s. 221).
İsmet Paşa, azınlıklara ilişkin olarak, Avrupa Devletleri
arasında yapılmış olan andlaşmalara konulmuş hükümleri kabul edecektir; fakat
bundan öteye gidemeyecektir (s. 229).
(16) SAYILI TUTANAK
Boğazlar Rejimini İnceleme Komisyonu
(5) Sayılı Tutanak
18 Aralık 1922, Pazartesi Oturumu
Boğazlar rejimi. Müttefik tekliflerinin incelenmesi.
Lord Curzon
Çanakkale Boğazının iki yakasında askerlikten arındırılmış
bölgelerin sınırı, bir yandan Tekirdağ, öte yandan da Karabiga dolayına kadar
indirilmiştir. Karadeniz Boğazını kapsayan bölgeler için de buna benzer bir
indirme yapılmıştır. Üstelik, Bozcaada'ya yakın bir adacık askerlikten
arındırılmış bölge içine alınmış, öte yandan Marmara Denizi'nde Emir Ali
adasının askerlikten arındırılması yükümü kaldırılmıştır.
(askerlikten arındırma) bu konuda çok önemli tavizler
verilmiştir. Türkiye'nin Boğazlar'daki askerlikten arındırılmış bölgelerden
silahlı kuvvetlerini transit olarak geçirme hakkı açıkça belirtilmiştir.
Türk donanmasının (…) Boğazlar'ın sularında gidip-gelmek ve
demirlemek hakkı olacaktır.
Lord Curzon, yapılacak düzenlemelere bütün taraflarca
uyulmasını sağlamakla görevli ve Boğazlar komisyonu diye adlandırılacak bir
komisyon kurulması gerekeceğini de söylemişti (s. 233).
Gemilerin gidip-gelme serbestliğine ilişkin garanti, Türkiye
bakımından olduğu kadar, dünyanın bütün ulusları bakımından da yararlı
olacaktır. Lord Curzon (…) bu garanti, Türkiye'nin Milletler Cemiyetine
girmesiyle kendisine verilecek olan genel nitelikteki garantiyi tamamlayarak,
çağıran Devletler tekliflerinin Türk Devletinin egemenliğine ve güvenliğine
karşı bir tehdit taşımadığına Türk Temsilci Heyetini ve Türk kamuoyunu
inandırmak bakımından büyük bir katkıda bulunacaktır (s. 234).
M. Barrere (Fransa)
Uzmanlarımızın, tasarıyı kaleme alırken esinlendikleri
ilkeler şunlardır: Bir barış yapıtı yaratmak (s. 235).
…geriye ne kalmaktadır? (…) evrensel barışa Türk ulusunun
saygı gösterisi (s. 236).
İsmet Paşa
Boğazlar'ın askerlikten arındırılması konusu
Türkiye'nin kullanmak istediği savunma araçları ve uygulamak
istediği usuller bakımından, bu hükümler dışında, ne şekilde olursa olsun, hiç
bir sınırlama olmaması, öte yandan da Trakya'da askerlikten arındırılmış Türk
sınırının tam bir garanti altına alınmış bulunması.
(…yapılmasını istediği değişiklikler)
1. "Marmara Denizi" sözü "Boğazlar"
teriminin kapsamından çıkartılmalıdır.
2. Askerlikten arındırılmış bölgeler dışında, Türkiye'nin,
Marmara Denizi'nde kullanmak isteyeceği savunma araçlarında hiç bir kısıtlama
yapılmamalıdır.
3. Semadirek, İmroz ve Bozcaada adaları, Çanakkale Boğazının
tamamlayıcı parçalarıdır; böyle olunca, bunlar, ne yoldan olursa olsun, yabancı
bir Devletin egemenliği altına konulamazlar.
Limni'de bir Yunan donanmasının bulunması Boğazlar rejimini
tehdit edecektir.
Türk Temsilci Heyeti, bu adanın kıyılarında Yunan
donanmasının bulunmasını hiç bir şekilde kabul edemez (s. 237).
Komisyon geçiş sorunundan başka bir sorunla uğraşmamalı,
Türk Devletinin egemenlik alanına giren işlere karışmamalıdır.
M. Tchitcherine (SSCB)
Bu tasarı, savaş zamanında Türkiye tarafsızken, Boğazlar'ı
ve Karadeniz'i, hiç bir kısıtlama olmaksızın, yabancı savaş donanmalarına
açmak, başka bir deyimle, Rusya ile müttefiklerinin güney kıyılarını dünyanın
en güçlü donanmalarının saldırısına karşı açık tutmak gibi pek aşırı bir isteği
tekrarlamaktadır (s. 238).
Rusya'nın karşı-tasarısı
Boğazlar'ın kapatılmasına ilişkin [Rus] karşı-tasarısı…
(s. 239 vd.)
Türk karşı-tasarıları
Bu değişikliklerden bir kısmı, askerlikten arındırma, bir
kısmı da Boğazlar'dan geçiş serbestliği konularına ilişkindir (s. 243 vd.).
Lord Curzon, İsmet Paşa'nın teklifini kabul edemeyeceğini
söyledi.
(16) Sayılı Tutanağa
Ekler
Ek (A)
Boğazların Serbestliği Çanakkale Boğazından, Marmara Denizinden ve Karadeniz Boğazından Gemilerin Geçişine İlişkin Kurallar
(Not: Aşağıda kullanılan "Boğazlar" terimi, bir
bütün olarak, Çanakkale Boğazını, Marmara Denizini ve Karadeniz Boğazını
kapsamaktadır.)
(14 Aralık 1922)
MADDE 1
(ticaret gemilerinin boğazdan geçişi)
Barış zamanında: …tam serbestlik.
Savaş zamanında, Türkiye tarafsız ise: …tam serbestlik.
Savaş zamanında, Türkiye savaşan [muharip] ise: …tarafsız
gemilere ve ticaret uçaklarına (…) tam serbestlik (S. 246-247).
MADDE 2
(Savaş gemilerinin boğazdan geçişi)
Barış zamanında: …tam serbestlik.
Savaş zamanında, Türkiye tarafsız ise: …tam serbestlik.
Savaş zamanında, Türkiye savaşan [muharip] ise: Tarafsız
savaş gemileri için (…)…tam serbestlik.
MADDE 3
(Boğazlarda ve Karadeniz Limanlarında Kalış)
1914 den önce, Boğazlar bölgesi içinde Elçilik gemileri
[stationnaires] bulundurmağa hakkı olan İmzacı Devletler, aynı şartlar altında,
bu hakkı kullanmağa devam edeceklerdir.
Ek (B)
Boğazlar Bölgesinin Askerlikten Arındırılması
MADDE 1
Askerlikten arındırılmış bölgeler
Çanakkale Boğazı:
Kuzey-batıda, Gelibolu yarımadası ve Saros körfezinde Bakla
Burun'un kuzey-doğusundan 4 kilometre uzaklıkta bulunan bir noktadan
başlayarak, Marmara Denizi üzerinde Kumbağı'da sona eren ve Kavak'ın (bu yer
dışarıda kalmaktadır) güneyinden geçen bir çizginin güney-doğusundaki bölge.
Güney-doğuda, kıyı ile Bozcaada karşısında Eski İstanbul
Burnu'ndan başlayarak, Marmara Denizi üzerinde hemen Karabiga kuzeyinde bulunan
kıyıda bir noktada sona ermek üzere, kıyıdan 20 kilometre uzaklıktan geçen
çizgi arasındaki bölge.
Doğuda, Karadeniz Boğazının doğu kıyısından 15 kilometre
uzaklıkta çizilmiş bir çizgiye kadar uzanan bölge.
Batıda, Karadeniz Boğazının batı kıyısından 15 kilometre
uzaklıkta çizilmiş bir çizgiye kadar uzanan bölge.
2. Emir-Ali Adası dışarıda kalmak üzere, bütün Marmara
Denizi adaları.
3. Ege Denizinde, Semadirek, Limni, İmroz, Bozcaada ve
Tavşan adaları.
MADDE 2
Askerlikten arındırma hükümleri
Askerlikten arındırılmış bölgelerde ve adalarda hiç bir istihkâm,
yere bağlı [sabit] topçu tesisleri, ışıldak tesisleri, denizaltı işleyen
araçlar, hiç bir askeri havacılık tesisi ve hiç bir deniz üssü bulunmayacaktır.
Türk ve Yunan Hükümetlerinden her biri, kendi ülkelerinde
askerlikten arındırılmış bölgelerin ve adaların karasularında:
(a) Türk Hükümeti, transit olarak silahlı kuvvetler
geçirtmek; Yunan Hükümeti de, eğitmek amacıyla adalardaki birliklerin
toplanması ve dağıtılması için gerekli hareketlerde bulunmak;
(b) Telgraf telefon araçları ve optik araçlarla gözetleme ve
haberleşme sistemi kurmak;
(c) Donanmalarını dolaştırmak ve demirletmek hakkına
sahiptirler.
MADDE 3
Boğazlar Bölgesinin, başka bir deyimle Marmara Denizinin ve
Kıyılarının rejimi
Marmara Denizi sularına ve kıyıları üzerine denizaltı
işleyen hiç bir savaş aracı konulmayacaktır (s. 251).
MADDE 4
İstanbul Bölgesine ilişkin özel hükümler İstanbul ile
çevresinde, başkentin ihtiyaçları için en çok 12.000 kişilik bir kuvvet
bulunabilecektir. İstanbul'da bir tersane ve bir deniz üssü
bulundurulabilecektir.
MADDE 5
Savaş çıktığı zaman, Türkiye ya da Yunanistan, savaşan
Devlet haklarını kullanarak, yukarıda öngörülen askerlikten arındırma durumunda
değişiklik yapacak olurlarsa, barış yapılır yapılmaz, savaştan önceki durumun
[status quo ante bellum] yeniden kurulmasıyla yükümlü olacaklardır (s. 252).
Ek (C)
Boğazlar Uluslararası Komisyonuna İlişkin Maddeler Tasarısı
Komisyon, bir Türk temsilcisinin başkanlığı altında, Fransa,
İngiltere, İtalya, Japonya, Bulgaristan, Yunanistan, Sırp-Hırvat-Sloven Devleti
ve - bu Sözleşmeye katıldığı gün - Rusya temsilcilerinden meydana gelecektir.
Komisyon, Boğazlar'da gemilerin gidiş-gelişine ilişkin kamu
hizmetlerinin, transit güvenliğinin zorunlu kıldığı şartlara uygun olarak
işlemesini sağlamakla görevli olacaktır.
Komisyon, özellikle aşağıdaki konularda görevli
bulunacaktır:
(a) Kıyıların ve limanların ışıklandırılması;
(b) Geçit ve palamar şamandıraları;
(c) Kılavuzluk;
(d) Römorkör işleri;
(e) Gemilerin gidiş-gelişine engel olan gemi kalıntılarının
kaldırılması.
Komisyon, aynı zamanda, geçiş serbestliğine ve ...
Maddelerde öngörülen özel tedbirlere (savaş gemilerinin sınırlandırılması ve
askerlikten arındırılması)" gereği gibi uyulup uyulmadığına bakmakla da
görevli bulunacaktır (s. 253).
Boğazlar'ın herhangi bir limanında ya da noktasında durmak
zorunda kalacak gemiler, hiç bir ticaret faaliyetinde bulunmadıkça, bu yüzden
herhangi bir liman resmi ödemekle yükümlü tutulmayacaktır.
Ek (D)
Boğazlar'ın Güvenliğini Garanti Altına Almaya İlişkin Maddeler Tasarısı
Geçiş serbestliğine ilişkin hükümlere bir aykırılık
işlenirse (…) Bağıtlı [Akit] Yüksek Taraflar, gerek tek başlarına gerekse
birlikte alınacak tedbirlerin kararlaştırılması için hemen Milletler Cemiyeti
Meclisine baş vuracaklardır.
Eğer Mecliste oybirliği sağlanamazsa, Bağıtlı Yüksek
Taraflardan her biri, Meclisin üçte iki çoğunlukla salık vereceği tedbirleri
tek başına uygulayabilecektir.
Boğazlar'da gemilerin gidiş-geliş serbestliğini ya da
askerlikten arındırılmış bölgelerin güvenliğini davranışıyla tehlikeye düşürmüş
sayılan Devletin oyu, gerek oybirliği gerek üçte iki için hesaba
katılmayacaktır (s. 255).
Ek (E)
Rus Temsilci Heyetinin Tasarısı
Çanakkale Boğazından,
Marmara Denizi'nden Ve Karadeniz Boğazından Gemilerin Geçişlerine İlişkin
Yönetmelik
MADDE 1
Aşağıda kullanılan "Boğazlar" terimi, Çanakkale
Boğazını, Marmara Denizi'ni, Karadeniz Boğazını ve Ege Denizi'nde Boğaz'a yakın
adaları (Semadirek, İmroz, Bozcaada, Limni ve Tavşan adası) ve Boğazların
karasularını kapsamaktadır.
MADDE 2
Boğazlar üzerinde Türkiye'nin egemenliği olduğu yeniden
belirtilir. Semadirek ve Limni adalarında özerklik ilan edilmiştir.
1. Barış Zamanında
MADDE 3
(a) Ticaret Gemileri ve Ticaret Uçakları: …tam geçiş
serbestliği.
(b) Savaş Gemileri ve Askeri Uçaklar
MADDE 4
Boğazlar, Türkiye'nin savaş donanması dışında -
denizaltıları da içine almak üzere - bütün yabancı donanmaların savaş
gemilerine kapalı kabul edilmiştir.
MADDE 5
Türk askeri uçakları dışında, Boğazlar üzerinden, bütün
askeri uçakların geçmesi yasaktır.
(Madde 6-7) Boğazlardan geçmelerine Türk Hükümetinin izin
verdiği hafif savaş gemileri Boğazlar içinde karaya asker çıkartamayacaklardır.
Savaş Zamanında, Türkiye Tarafsızsa
(a) Ticaret Gemileri ve Ticaret Uçakları: …tam serbestlik.
(b) Savaş Gemileri ve Askeri Uçaklar: Türkiye (…) tarafsız
hafif savaş gemilerinin Boğazlardan geçmesine izin verebilir.
Savaş Zamanında, Türkiye Savaşan Bir Devletse
(a) Ticaret Gemileri ve Ticaret Uçakları: …tam serbestlik.
Türkiye'nin, savaşan Devlet sıfatıyla, Boğazlardan geçen
ticaret gemilerini ve Boğazlar'ın üzerinden uçan ticaret uçaklarını denetleme
ve arama hakkı olacaktır.
(b) Savaş gemileri: …tarafsız hafif savaş gemilerine,
savaşan Devlet sıfatıyla Türkiye'nin gerekli göreceği kuralları uygulamak hakkı
saklı kalmak üzere, Boğazlar'dan geçme izni verebilecektir.
Garantiler
MADDE 15: Türkiye, bu Yönetmeliği imzalamış Devletlerin
gerek hepsine birden, gerekse ayrı ayrı her birine karşı, bu Yönetmeliğin
uygulanmasını sağlamak yükümünü kabul etmektedir.
.
MADDE 16: Boğazlar'ın savaş gemilerine ve askeri uçaklara kapalılığı
ilkesini yürürlüğe koymak için, Türkiye'nin gerekli her türlü tedbirleri (…)
almağa hakkı olacaktır.
Teknik Çözümler
Karadeniz'de kıyısı olan Devletlerin birer temsilcisiyle,
Almanya, Amerika Birleşik Devletleri, Fransa, İngiltere, İtalya ve Japonya
temsilcilerinden meydana gelecek bir Uluslararası Komisyon kurulacaktır.
MADDE 18: Komisyonun Başkanı Türk temsilcisi olacak ve
Komisyon
İstanbul'da toplanacaktır.
MADDE 19: Türkiye, Komisyonun emrine, Boğazlar'da ticari
gidiş-gelişi güvenlik içinde sağlamak üzere, gerekli sayıda kılavuzlar verme
yükümünü kabul etmektedir (s. 258).
Ek (F)
Boğazların Serbestliği
19 Aralık 1922
…ticaret gemilerinin geçişi:
(Barış zamanında) …tam serbestlik.
(Savaş zamanında) …tam serbestlik.
Savaş gemileri ve askeri uçaklar:
(Barış zamanında) …geçiş serbestliği.
(Savaş zamanında, Türkiye tarafsızsa) …tam geçiş
serbestliği.
(Savaş zamanında, Türkiye savaşan bir Devlet ise) -Tarafsız
savaş gemileri için (…) …tam geçiş serbestliği.
Ek (G)
Boğazlar Bölgesinin
Askerlikten Arındırılması Müttefiklerin Tasarısına Türk Temsilci Heyetince
Teklif Edilen Değişiklikler
18 Aralık 1922
"Boğazlar" teriminin tanımı çıkartılmıştır.
Madde 1.- Askerlikten Arındırılmış Bölgeler: Değişiklik yok
(s. 267 vd.).
(17) Sayılı Tutanak
Boğazlar Rejiminin İncelenmesiyle Görevli Komisyon
(6) Sayılı Tutanak
19 Aralık 1922, Salı Oturumu
Boğazlar Rejimi. Rus karşı-tasarısı
Lord Curzon
Tasarı (…) şöyle özetlenmektedir:
Bağıtlı Devletler, Boğazların rejimine ilişkin yukarıdaki
hükümlerde değişiklikler yapılsa bile, bu Yönetmeliğin kabulünden üç aylık bir
süre içinde, Karadeniz'i, burada kıyısı olan Devletlerin kapalı bir denizi
olarak tanımamak üzere uluslararası bir Senet hazırlanmasını ve imzalanmasını
kabul etmişlerdir.
Bu ilkeyi on beş gün önce, Müttefikler adına Lord Curzon'la,
Karadeniz'de kıyısı olan Devletler reddetmişlerdir.
Türk karşı-tasarısının görüşülmesi
Türk Temsilci Heyeti, Marmara Denizi'nin tasarının uygulama
alanı dışında tutulmasını ve bu bölgede Türkiye'nin dilediği gibi tahkimat yapabilme,
harekette, eylemde bulunma, savunma ve saldırı serbestliğinin Türkiye'nin kendi
elinde tutmasını teklif etmektedir. Böyle bir şey kesin olarak kabul edilemez.
(Müttefikler) Türkiye'ye, Marmara Denizi'nin bütün güney
kıyısını tahkim etme hakkını ve Türk birliklerini bir kıyıdan öteki kıyıya
geçirme serbestliğini tanımışlardır; yalnız, Marmara'nın kuzey kıyısı boyunca
geçişin serbest kalmasında direnmişlerdir. Müttefikler, bu durumlarını
değiştiremezler.
Türk Temsilci Heyeti, teklifini, Limni ve Semadirek
adalarına özerklik verilmesini ve Yunan donanmasının bu adaların sularından
uzak tutulmasını istediğini söyliyerek haklı göstermek istemektedir.
Müttefikler, Yunanistan'ın bu iki ada üzerindeki
egemenliğini geri almak ve bu adalarda özerk bir rejim kurmak niyetinde
değillerdir.
Böyle olunca, Türk donanmasının dilediği yere gitmek ve bu
sularda dilediği gibi davranmak serbestliğinin bulunmasına karşılık, Yunan
donanmasının böyle bir olanaktan yoksun kalmasını öngören teklif, bu yüzden,
düşmektedir (s. 271).
M. Tchitcherine (SSCB)
Lord Curzon'un bütün açıklamaları tek bir amaç gütmektedir:
Boğazlar'ın ve İstanbul'un savunmasını imkansız kılmak ve Rusya'yı büyük
donanmaların saldırısına karşı açık bırakmak (s. 281).
(18) Sayılı Tutanak
Boğazlar Rejimini İnceleme Komisyonu
(7) Sayılı Tutanak
20 Aralık 1922, Çarşamba (Öğleden Sonra) Oturumu
Boğazlar rejimi. Türk
Temsilci Heyetinin Bildirisi
İsmet Paşa
…bu kurallar - başkentimizin ve yurdumuzun bağrında bulunan
Marmara Denizi'nin dokunulmazlığını sağlamak şartıyla - Boğazların uluslararası
ulaşıma ve dünya ticaretine açık tutulmasını öngörmektedir.
…Türkiye, sağlamağa hakkı olduğu güvenliğini ve
dokunulmazlığını başka yollardan gerçekleştirebileceğine güvenerek, Boğazlar'ı
tahkim etmemeğe razı olma fedakârlığında bulunmuştur; inançla bildirmek isterim
ki, hiç bir ulus, dünya barışı uğrunda buna benzer bir fedakârlıkta
bulunmamıştır.
Bir ülkeyi, başkentini, önceleri güvenilir ve iyice
savunulur bir durumda iken, şimdi karadan ve denizden gelebilecek her türlü
tehlikelere karşı açık bırakmaya, ancak, içten bir barış ve uzlaşma isteği razı
edebilir (s. 286).
…Türk Temsilci Heyeti, Boğazlar'ın serbestliğine ilişkin
Müttefik Devletler tasarısının hükümlerini kabul ettiğini bildirmektedir.
Boğazlar Komisyonuna ve bu Komisyonun görevlerine gelince
(…) ben, denetim görüşüne, hiç bir zaman rıza göstermedim. Çünkü böyle bir
rızanın egemenliğimize aykırı olacağına kesin olarak inanmaktayız s. 288).
…
Gelibolu'da bir kuvvet bulundurmak hakkını istiyoruz; bunun
ne büyüklükte olacağını saptamayı Müttefiklere bırakmaktayız (s. 289).
Lord Curzon
(İsmet Paşa'nın Büyük Devletlerin temsilcilerinin
İstanbul'da Elçilik gemileri [stationnaires) bulundurmaları hakkına ilişkin
itirazı hakkında)
…bu taviz, her başkentte yabancı Devlet temsilcilerine
genellikle tanınan bir nezaket davranışından başka bir şey değildir (s. 291).
M. Bompard (Fransa), İsmet Paşa'dan, bu isteğinde
direnmemesini istedi (Yabancı elçiliklerin Boğazda gemi bulundurması).· İsmet
Paşa'nın öteki istekleri çok daha önemlidir; bu istekte direnmek, şüphesiz,
öteki istekleri de zayıflatmaktan başka bir işe yaramayacaktır.
İsmet Paşa
Boğazlar'ın serbestliği programı uyarınca, Komisyon, yalnız
savaş gemilerine ilişkin hükümlere uygun davranılıp davranılmadığını denetlemekle
görevli olacaktır. Öte yandan, Türk Temsilci Heyetinin kabul ettiği noktalarla,
değişiklikler yapılmasını istediği noktalar birbirinden ayrılmaz bir bütündür
(s. 294).
(19) sayılı tutanak
9 Ocak 1923, salı oturumu
Azınlıklar Alt-komisyonunun çalışmalarına ilişkin M.
Montagna'nın raporu (Ek A) Komisyona sunulmuş bulunmaktadır.
Alt-komisyonun raporu
Temsilci Heyetleri, aşağıdaki konularda görüş birliğini
gerçekleştirmişlerdir:
(a) Görüşülmekte olan hükümlerle korunmaları sağlanacak
kimselerin saptanması.
(b) Gerek yurttaşlık hukuku konularında, gerekse siyasal
konularda, Müslüman-olmayan azınlıklarla Müslüman Türk uyrukları arasında tam
bir eşitlik kurulması.
(c) Azınlıklara, sosyal hayatın her alanında kendi dillerini
kullanmak bakımından tam bir özgürlük, din özgürlüğü ve basın özgürlüğü
sağlamak.
(d) Genel olarak, vakıfların, din kurumlarının, hayır işleri
ve öğretim kurumlarıyla sosyal kurumların korunmalarını ve yaşamalarını
sağlamak.
Bu hükümler bütünüyle Milletler Cemiyetinin garantisi altına
konmuştur.
…iki noktada, çözümlenmesi gereken bir görüş ayrılığı
vardır:
(a) Müslüman-olmayanların askerlikten bağışık tutulması;
(b) Genel affın genişletilmesi (s. 298).
İsmet Paşa
Müttefik makamları gerek siyasal, askeri ya da adi
suçlardan, gerekse güvenlik ya da kolluk [polis] düzeni bakımından, ya da her
türlü başka nedenler yüzünden tutuklayıp, Türkiye dışına götürdükleri Türk
uyruklarını - hüküm giymiş ya da giymemiş olsunlar -Türk Hükümetine geri
vereceklerdir.
…tutsakların karşılıklı olarak af edilmelerine ilişkin bir
hükmün andlaşmaya eklenmesini istemekteyiz.
…
(19) Sayılı Tutanağa Ek
Birinci Komisyon
Başkanı Lord Curzon'a Azınlıklar Alt-Komisyonu Başkanı M. Montagna'nın Sunduğu
Rapor
7 Ocak 1923
Alt-komisyon, bu hükümlerin, Türk Hükümeti ile, ilgili
azınlıklardan her birinin eşit sayıda temsilcilerinden kurulu özel
komisyonlarca düzenlenmesini, anlaşmazlık çıktığı zaman, Türk Hükümetiyle
Milletler Cemiyeti Meclisinin birlikte bir üst-hakem atamalarını teklif
etmektedir (s. 311).
…askerlik hizmetiyle genel af sorunları üzerinde tam bir
görüş birliğine varabilmek, yazık ki, mümkün olamamıştır.
Ek (1)
Azınlıkların Korunmasına İlişkin Maddeler Tasarısı
Madde l
Türkiye (…) hiçbir kanunun, hiç bir düzenleyici tasarruf ya
da resmi işlemin bu hükümlerden üstün sayılmamasını kabul etmektedir.
Madde 2
…hayat ve özgürlükler…
…inancın, dinin ya da mezhebin gereklerini yerine getirme
hakkı…
…dolaşım ve göç etme özgürlükleri…
Madde 3
…siyasal haklar…
Türkiye'de oturan herkes, din ayırımı gözetilmeksizin, kanun
önünde eşit olacaktır.
Madde 4
Müslüman-olmayan azınlıklara mensup
Türk uyrukları, hem hukuk bakımından hem de uygulamada öteki Türk
uyruklarıyla aynı işlemlerden ve aynı garantilerden yararlanacaklardır.
Madde 5
…kendi dilleriyle öğretim…
Madde 6
Türk Hükümeti, söz konusu azınlıklara ait kiliselere,
havralara, mezarlıklara ve öteki din kurumlarına tam bir koruma sağlamayı kabul
etmektedir.
Madde 7
…ayinlerine aykırı her hangi bir davranışta bulunmağa
zorlanamayacaklar…
Madde 8
…vergi karşılığında askerlik hizmeti / Türk Temsilci
Heyetince reddedilmiştir.
Madde 9
Milletler Cemiyetinin garantisi…
Madde 10
Bu kesimdeki hükümlerle Türkiye'nin Müslüman-olmayan
azınlıklarına tanınmış olan haklar, Yunanistan'ca da kendi ülkesinde bulunan
Müslüman azınlıklara tanınmıştır.
Ek (2)
Genel Affa İlişkin Bildiri Tasarısı
(S. 319)
(20) SAYILI TUTANAK
10 Ocak 1923, Çarşamba Oturumu
Nüfus mübadelesi Alt-komisyonunun raporu
Her iki taraf da [hem Türkiye, hem de Yunanistan], mübadele
edilecek halkların yer değiştirmesini başarıyla sonuçlandırmaya imkân
olmadığını iddia etmiştir. İşte bu sırada, bir yandan İstanbul'un Rum
nüfusunun, öte yandan da Batı Trakya'nın Müslüman nüfusunun mübadele dışı
tutulması görüşü ortaya çıkmıştır. İstanbul nüfusuyla Batı Trakya nüfusu
dışında, mübadele ilkesi kabul edilmiştir (s. 322-323).
Yunan Temsilci Heyeti, mübadelenin gönüllü olmasını
istemiştir. Türk Temsilci Heyeti bu teklifi reddetmiştir; Alt-komisyon da,
Komisyonun daha çok zorunlu mübadele eğiliminde görünmüş olmasına dayanarak, bu
formülü kabul etmiştir.
…bu sorunu çözümlemek mümkün olamamıştır: Patriklik sorunu Komisyona
havale edilmiştir.
Türk ve Yunan savaş tutsaklarına ilişkin bir anlaşma
yapıldıktan sonra, bunların eşit sayıda mübadele edileceği, artanların da,
barışın yapılmasından sonra geri verileceği kararlaşmış gibi görünmektedir.
…
Türk Temsilci Heyeti, İstanbul Patrikliği sorununu ortaya
atmış ve bu şehirde RumIarın yerlerinde bırakılmasını, Patrikliğin kaldırılması
şartına bağlamağa çalışmıştır.
Patriklik sorunu.
Patriğe ilk kez bir takım ayrıcalıklar veren Fatih Sultan
Mehmet oldu…
…
(Mübadele) …özel komisyonlar, her iki tarafta da bırakılmış
malların değerinin hesaplanmasıyla görevli olacaklardır. İki ülkeden birinde
bulunan malların değeri, öteki ülkede bulunan malların değerinden büyükse,
değer farkı ilgili Devletçe, sözü geçen Karma Komisyonlara ödenecektir.
M. Veniselos
Patrik, IVncü ve Vnci yüzyıllardaki büyük gelişmelerden
ötürü, Roma Kilisesinin de katılmasıyla, bütün Hıristiyan kiliselerinin
kararıyla Evrensel Patrikliğe [Patriarcat oecumenique] yükseltilmiş olan
İstanbul'un - başka deyimle, Yeni Roma'nın – başpiskoposudur (s. 329).
İsmet Paşa
(…) , bu tekliften vazgeçmektedir.
(20) Sayılı Tutanağa
Ek
Birinci Komisyon
Başkanı Lord Curzon'a Nüfus Mübadelesi
Alt-Komisyonu Başkanı M. Montagna'nın Sunduğu Rapor
8 Ocak 1923
Türk Temsilci Heyeti aşağıdaki kural-dışı durumları ve
şartları öne sürdü:
(a) Türk uyruğu olmayan bütün Rumların İstanbul'da
çıkartılması.
(b) İstanbul doğumlu olmayan Türk uyruğu bütün Rumların
İstanbul'dan çıkartılması.
(c) Son üç yıl içinde Türkiye'ye karşı düşmanca davranmış
bütün Rum derneklerinin ve birliklerinin İstanbul'dan uzaklaştırılması.
(d) İstanbul Rumları yararına kabul edilmiş kural-dışılıktan
yalnız Beyoğlu, İstanbul ve Üsküdar Rumlarının yararlanması.
(e) Evrensel Patrikliğin, bütün organları ve kurullarıyla
birlikte, İstanbul'dan uzaklaştırılması.
Türk Temsilci Heyeti, bu hükümlerden bir kısmından
vazgeçmeğe, bir kısmını da değiştirmeğe razı edilmiştir.
…
Türk Temsilci Heyeti görüşünden vazgeçmemiş ve Halife'nin
dünya işlerine ilişkin yetkilerine son veren Türk Hükümetinin, Evrensel
Patrikliği İstanbul'dan uzaklaştırmağa kesin olarak karar verdiğini söylemiştir
(s. 341-342)
(21) Sayılı Tutanak
23 Ocak 1923 Salı Oturumu (Sabah)
Türkiye'nin Asya'da Güney Sınırı. Musul sorunu
Lord Curzon
Türk Temsilci Heyeti, Musul vilayetinin Türkiye'ye geri
verilmesine ilişkin isteğinden hiç bir şekilde vazgeçmemiştir.
İsmet Paşa
Musul Merkez Sancağında 137.000 Türk ve Kürte karşılık,
yalnız 28.000 Arap vardır.
Son olarak, bütün Musul Vilayetinde, 410.790 Türkle Kürde
karşılık 31.000 Müslüman-olmayan vardır.
İngiliz Temsilci Heyeti, sunduğumuz rakamların doğruluğunu
kabul etmedikten başka (…) 1918 silah bırakışımından sonra, İngiliz
subaylarının ve memurlarının bu bölgeyi gezip dolaştıklarını ve orada oturan
her soydan ve her mezhepten nüfusun sayısını ve oranını bizden çok daha doğru
saptadıklarını söylemektedir (s. 345).
İngiliz Temsilci Heyeti, Tel-Afr şehrinin bir Türk şehri
olduğunu ve Musul'un çevresinde pek çok Türk köyü bulunduğunu kabul etmektedir…
(Şehyan ve Aşair-i Seba Nahiyeleri) bu bölgenin ve Kerkük
ile Erbil bölgelerinin Türklüğü, İngiliz Hükümetince de kabul edilmektedir;
çünkü, İngiliz memurlarınca bölge halkına çıkartılan bütün bildiriler Türk
dilinde ve İstanbul Türkçesiyle yazılmıştır.
Yezidiler, Kürttürler; doğal olarak da, gelenek ve
görenekleri Kürtlerinki gibidir; aralarında yalnız mezhep ayrılığı vardır…
Musul Vilayeti Türklerinin Türk değil, fakat Türkmen
oldukları ve dillerinin İstanbul'da konuşulan dilden başka olduğu da iddia
edilmiştir.
Kürt halkının İran kökenli olduğu öne sürülmüştür; oysa, bu
iddiayı, Kürtlerin Turan kökenli olduğunu kabul eden, Encyclopaedia Britannica
yalanlamaktadır.
Söz konusu bölgelerde bulunan Hıristiyanlar, başlıca,
Nesturiler, Asuriler ve Keldanilerdir. "Nesturller, Çarlık Rusya'sı
ordularının Van (…) istilası sırasında, Müslüman yurttaşlarına karşı öylesine
hayınca ve kıyıcı olarak davranmışlardır ki, Rusların geri çekilişinde onlarla
birlikte gitmek zorunluluğunu duymuşlardır.
Keldanilere ve Diyarbakır Vilayetindeki Asurilere gelince,
bunlar, Türk yurttaşlarıyla tam bir anlaşma içinde yaşamaktadırlar.
…
Lord Curzon
Bütün Mezopotamya, Dünya savaşı sırasında İngiliz
ordularınca işgal edilmiştir. Dünya savaşı, Türk ordularının yenilgisiyle son
bulmuştur; bu savaşın sonucu olarak, Türk Hükümeti bu ülkeden dışarı
atılmıştır.
Irak'ta ilerlediğimiz zaman, ülkenin halkına, zaferi
kazanırsak, ileride Türk yönetiminden kurtarılacağı yolunda söz verdik.
…
…plebisit bir sınırın saptanmasını sağlayamaz; plebisit, bir
milletvekilinin ya da kralın seçiminde işe yarayabilir; fakat sınırın nereden
geçeceğini, birbiri içine girmiş halklardan, oy vererek kararlaştırmasını
istemek söz konusu olamaz (s. 364).
M. Bompard (Fransa)
Türkiye ile Suriye arasındaki sınır
…bu sınır, bir Fransız-Türk Andlaşmasıyla kesin olarak
çizilmiş bulunmaktadır. Konferans, bu Anlaşma ile uğraşacak değildir.
(22) Sayılı Tutanak
23 Ocak 1923, Salı Oturumu (Öğleden Sonra)
Musul sorunu
İsmet Paşa'nın sabahki oturumda anlattığı gibi, mandat'ya
ilişkin iddia Türkiye'ye karşı öne sürülemez.
Türk topraklarına ilişkin olarak, üçüncü Devletler arasında
yapılmış olabilecek anlaşmaları Büyük Millet Meclisi Hükümeti resmi senetler ve
belgeler sayamaz.
…Musul'da Türklerin bulunmasının Bağdat'ın güvenliğini
tehdit edeceği yolundaki iddia Türklere karşı öne sürülemez; çünkü,
Boğazlar'dan ve İstanbul'dan yabancı savaş gemilerinin geçmesinin Türkiye'nin
varlığı için bir tehlike olamayacağını İngiltere kendisi iddia etmiştir. İsmet
Paşa, İstanbul için hiç bir kaygı duyulmamışken, Bağdat'ın güvenliği için
kaygılanılmasına hayret etmektedir (s. 368-369).
Mondros silah-bırakışımının imzalandığı 30 Ekim 1918 günü,
Musul, Türklerin elinde bulunuyordu.
Musul şehri, bu tarihten sonra - böyle olunca da, savaşsız –
işgal edilmiştir.
Lord Curzon
Türk Temsilci Heyeti teklifimi reddederse (…) ortaya çıkacak
her şeyden - ister ayaklanma, ister kan dökülmesi, isterse Musul vilayetinde
patlak verecek başka her çeşit güçlükler olsun - İsmet Paşa sorumlu olacaktır.
(22) Sayılı Tutanağa
Ek
23 Ocak 1923 Günü,
Öğleden Sonraki Oturumda Amerikan Temsilci Heyetince Sunulan Bildiri
Amerikan Temsilci Heyeti (…) Lord Curzon'un bu konuda
söylediklerini paylaşmaktan mutluluk duymaktadır.
2 - SEHA L. MERAY
- LOZAN BARIŞ KONFERANSI CİLT: 2
Yapı Kredi Yayınları, 2. Baskı: İstanbul, Mayıs 2001
(23) Sayılı Tutanak
27 Ocak 1923, Salı Oturumu
Gözaltı edilmiş sivillerin geri verilmesi, savaş tutsaklarının mübadelesi, nüfus mübadelesi.
…
Savaş tutsakları ve mezarlar.
İsmet Paşa
Türkiye'de ve Gelibolu'da yabancı mezarlıkların bulunması,
onlara saygı gösterildiğini ispat eder; fakat bundan, mezarlıkların kapsadığı
alanın genişletilmesine bir vesile olarak kullanılması anlamı da çıkmaz.
Mezarlıklardan sonra, şimdi de savaş alanları istenmektedir.
Lord Curzon'un istemekte olduğu toprak parçası bir mezarlık
değil, fakat Çanakkale savaşları sırasında askeri hareketler için temel olarak
kullanılan ve her zaman böyle bir amaçla kullanılabilecek bir toprak şerididir.
Lord Curzon
Türk Temsilci Heyetinin, basit bir insanlık ve şeref
davranışında bulunmak fırsatını bir kez daha kaçırmış olduğuna üzülmektedir.
Ek (D)
Alt-Komisyonu Raporu
25 Ocak 1923
Mezarlar
1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11, 12 ve 13ncü maddeler
oybirliğiyle uygun görülmüştür.
Madde 1
Taraflar (…) 30 Ekim 1914 tarihinden bu yana (…) kendi
yetkileri altındaki topraklarda bulunan mezarlıklarına, mezarlarına ve
kemikliklerine (ossuaires) ve onları anmak için dikilmiş anıtlarına saygı
gösterecekler ve bunların bakımını sağlıyacaklardır.
Madde 2
…ölülerin mezarlarının sayısına ve yerlerine ilişkin her
türlü bilgiyi, birbirlerine vermeği yükümlenirler.
Madde 3
Romanya ülkesinde 30 Ekim 1914 tarihinden bu yana ölmüş Türk
askerlerinin mezarlarıyla ilgili( …) Romanya Hükümetiyle Türk Hükümeti arasında
özel bir anlaşma yapılacaktır.
Madde 4
Türk Hükümeti, İngiliz İmparatorluğu, Fransa ve İtalya
Hükümetlerine karşı, (…) mezarları, mezarlıkları ve kemiklikleri ve onları
anmak için dikilmiş anıtları kapsayan toprak parçalarını, bu Hükümetlerin
kullanımına ayrı ayrı ve sürekli olarak bırakmağı yükümlenir.
Madde 6
Anzac (Arı Burnu) bölgesindeki toprak parçaları
(mezarlıklarla ilgili protokole dahil ediliyor)
Madde 7
İngiliz, Fransız ve İtalyan Hükümetlerinden her biri, Türk
ve Yunan Hükümetlerinin de birer temsilci gönderecekleri bir Komisyon kuracak
ve bu Komisyon, mezarlar, mezarlıklar, kemiklikler ve anıtlara ilişkin sorunları,
yerinde, çözüme bağlayacaktır.
Madde 8
Kendilerine toprak ayrılmış olan Hükümetler, bu toprakları
yukarıda belirtilenden başka amaçlarla kullanmamağı ve kullanılmasına izin
vermemeği yükümlenirler.
Madde 9
…toprak parçalarına ilişkin tam ve eksiksiz yararlanma
hakkının İngiliz, Fransız ve İtalyan Hükümetlerine sürekli olarak bırakılması
için gereken yasama ya da yönetim tedbirleri (…) bildiriyi izleyecek altı ay
içinde alınacaktır.
Madde 10
İngiliz, Fransız ve İtalyan Hükümetleri, kendi uyruklarına
ait mezarlarının, mezarlıklarının, kemikliklerinin ve anıtlarının yapımını,
düzenlenmesini ve bakımını, uygun görecekleri bir yürütme organına [uygulama
örgütüne] emanet etmekte serbest olacaklardır.
Madde 11
…öngörülen toprak parçalarına, (…) herhangi bir kira, resim
ya da vergi uygulanmayacaktır.
…mezarlıkları, kemiklikleri ve anıtları ziyaret etmek
isteyenler için, buralara giriş her zaman serbest olacaktır.
Madde 13
İngiliz, Fransız ve İtalyan Hükümetleri, Türkiye'den ayrılan
toprakları da kapsamak üzere (aynı hakları) Türk Hükümetine tanımayı
yükümlenirler.
(24) Sayılı Tutanak
31 Ocak 1923 Oturumu
Yabancılara Uygulanacak Rejim Komisyonu
(s. 32 vd.)
Ek (A)
Barış Andlaşması Tasarısı
Bölüm 1
1. Siyasal Hükümler
(Sınırlar)
1. Bulgaristan ile:
Rezvaya'nın denize döküldüğü yerden, Türkiye, Bulgaristan ve
Yunanistan sınırlarının Meriç üzerinde birleştikleri noktada, Meriç'in sol
kıyısına kadar: Bulgaristan'ın güney sınırı, şimdiki durumuyla saptanmış
bulunduğu gibi.
2. Yunanistan ile:
Buradan, 26 Eylül 1915 tarihli Sofya Andlaşmasıyla saptanmış
olan sınırın Meriç nehrini Edirne'nin yukarısında (en amont) kestiği noktaya
kadar:
Meriç'in sol kıyısı; Buradan, Güney-doğu doğrultusunda, [söz
konusu sınırın] Edirne'nin aşağısında (en aval) Meriç'i kestiği noktaya kadar:
Edirne şehrine ulaşım sağlamak amacıyla özel olarak yapılmış
demiryolu kolunun son bulduğu istasyon Türkiye'ye, ve Karaağaç şehri ile garı
da Yunanistan'a bırakılmak üzere, 26 Eylül 1915 Sofya Andlaşmasıyla saptanmış
olan sınır;
Buradan, Ege Denizi'ne kadar:
Meriç'in sol kıyısı.
1. Suriye ile:
20 Ekim 1921 tarihli Türk-Fransız Andıaşmasının 8nci
maddesiyle saptanmış olan sınır;
2. Irak ile:
Bu maddenin [3ncü maddenin] 1nci fıkrasında öngörülen
sınırın Dicle üzerinde sona eriş noktasından başlıyarak:
Milletler Cemiyeti Meclisince bu konuda alınacak karara
uygun olarak saptanacak bir çizgi.
…
Madde 12
İmroz (Imbros) adası ile Bozcaada (Tenedos) dışında, Doğu
Akdeniz adaları ve özellikle Limni (Lemnos), Semadirek (Samothrace), Midilli
(Mitylene), Sakız (Chio), Sisarn (Samos) ve Nikarya (Nicaria) adaları üzerine
Yunan egemenliği konusunda 17/30 Mayıs 1913 tarihli Londra Andlaşmasının 5nci
ve 1/14 Kasım 1013 tarihli Atina Andlaşmasının 15nci maddeleri hükümleri
uyarınca alınan ve 13 Şubat 1914 tarihinde Yunan Hükümetine bildirilen karar,
bu Andlaşmanın, İtalya'nın egemenliği altına konulan ve 15nci Maddede
belirtilen adalara ilişkin hükümleri saklı tutmak üzere, doğrulanmıştır. İşbu
Andlaşmada aykırı bir hüküm bulunmadıkça, Asya kıyısından 3 milden az bir
uzaklıkta bulunan adalar, Türk egemenliği altında kalacaklardır.
Madde 13
Barışın sürekli olmasını sağlamak amacıyla, Yunan Hükümeti,
Midilli, Sakız, Sisam ve Nikarya adalarında, aşağıdaki tedbirlere uymakla
yükümlüdür:
1. Bu adalarda hiç bir deniz üssü, hiç bir istihkam
yapılmayacaktır;
2. Yunan askeri uçaklarına Anadolu kıyısı toprakları üstünde
uçmak yasak olacaktır.
Buna karşılık, Türk Hükümeti de askeri uçaklarının bu adalar
üstünde uçmalarını yasaklayacaktır.
3. Bu adalarda Yunan askeri kuvvetleri, askerlik hizmetine
çağrılmış ve bulundukları yerde eğitilebilecek normal asker sayısından çok
olmayacağı gibi, jandarma ve polis kuvvetleri de, bütün Yunan ülkesindeki
jandarma ve polis kuvvetine orantılı bir sayıda kalacaktır.
Madde 14
Türk egemenliği altında kalan İmroz adasıyla Bozcaada, yerel
[mahalli] yönetim ile can ve mal güvenliği bakımından, Müslüman-olmayan yerel
halka gerekli bütün güvenceyi [garantiyi] sağlayan, yerel unsurlardan kurulu
özel bir yönetim örgütünden yararlanacaktır.
Madde 15
Türkiye, aşağıda sayılan adalar üzerindeki bütün haklarından
ve sıfatlarından İtalya yararına vazgeçer: Bugünkü durumda İtalya'nın işgali
altında bulunan Stampalya (Astropalia), Rodos (Rhodes), Kalki (Carki, Kharki),
Skarpanto (Scarpanto), Kazos (Casos, Casso), Piskopis (Piscopis, Tilos),
Miziros (Misiros, Nisyros), Kalimnos (Calimnos, KalymnosL Leros, Patmos,
Lispsos (Lipso), Limi (Lymi) ve İstanköy (Coskos) adaları ile, bunlara bağlı
adacıklar, ve Meis (Castellorizo) adası…
Madde 16
Türkiye, işbu Andlaşmada belirtilen sınırlar dışında bulunan
bütün topraklar üzerindeki (…) her türlü haklarından ve sıfatlarından vazgeçmiş
olduğunu bildirir.
Madde 17
Türkiye'nin, Mısır ve Sudan üzerindeki bütün haklarından ve
sıfatlarından vazgeçişi, 5 Kasım 1914 tarihinden başlıyarak yürürlüğe
girecektir.
…
Madde 19
Türkiye, İngiliz Hükümetince 5 Kasım 1914 tarihinde ilan
edilen, Kıbrıs'ın [İngiltere'ye] katılışını tanıdığını bildirir.
Kıbrıs adasında doğmuş ya da bu adada oturan (domicilies)
Türk uyrukları, Türk uyrukluğunu yitirerek, yerel [mahalli] kanun uyarınca,
İngiliz uyrukluğuna geçeceklerdir.
2. Özel Hükümler
Madde 21
Bağıtlı Yüksek Taraflar, Çanakkale Boğazı'nda, Marmara
Denizi'nde ve Karadeniz Boğazı'nda, denizden ve havadan, barış zamanında olduğu
gibi savaş zamanında da, geçiş ve gidiş-geliş (ulaşım) serbestliği ilkesini
kabul ve ilan etmekte görüş birliğine varmışlardır.
…
Madde 35
Osmanlı uyrukluğunda olmayan ve işbu Andlaşmanın yürürlüğe
giriş tarihinde Filistin'de yerleşmiş bulunan Yahudilerin, kanunda belirtilecek
olan şekil ve şartlar uyarınca bir bildiri düzenleyerek, Filistin uyrukluğunu
edinme hakları olacaktır.
…
Madde 37
Türk Hükümeti, Türkiye'de oturan herkesin, doğum, bir ulusal
topluluktan olma [milliyet], dil, soy ya da din ayrımı yapmaksızın, hayatlarını
ve özgürlüklerini korumayı tam ve eksiksiz olarak sağlamayı yükümlenir.
…
Mali Hükümler
Madde 45
…kendilerine, gerek 1912-1913 Balkan Savaşları sonucu
olarak, gerekse işbu Andlaşma uyarınca Türkiye'den ayrılan bir toprak parçası
verilmiş olan Devletler (…) Osmanlı Devlet Borcunun Ödenmesine [Düyun-u
Umumiye-i Osmaniye Mürettebatı, Service de la Dette Publique Otlomane] ilişkin
yıllık yüklemlere [taksitlere] (…) katılacaklardır.
…
Madde 58
Yunanistan ile Türkiye, 57nci Maddede öngörülen dönem içinde
(1 Ağustos 1914 tarihi ile işbu Andlaşmanın yürürlüğe giriş tarihi arasında)
kendi ııyruklarına savaş boyunca verilmiş zararlar için, birbirlerine herhangi
bir ödemede bulunmaktan, karşılıklı olarak, vazgeçerler.
…
Ekonomik Hükümler
Madde 72
…savaş sırasında Osmanlı uyruğu olmayan Müttefiklerin
uyruklarına ya da Müttefiklerin uyruklarının üstün bir çıkarlan bulunduğu
ortaklıklara [şirketlere] ait olan mallar, haklar ve çıkarlar derhal hak
sahiplerine geri verilecektir.
…
Ayrıcalıklar [İmtiyazlar]
Madde 94
İşbu Andlaşma uyarınca Türk kalan ülkelerde, Osmanlı
Hükümeti ya da her hangi bir yerel [mahalli) makamca, 29 Ekim 1914 tarihinden
önce verilmiş bulunan ayrıcalıklardan (imtiyazlardan, concessions) yararlanmış
bulunan Müttefik Devletler uyruklarının, bu ilk ayrıcalık sözleşmesinden ve
bundan sonra yapılmış her türlü anlaşmalardan doğan bütün hakları tümüyle
yeniden tanınacaktır.
…
Madde 108
Bir yandan Müttefik Devletlerden her biri ve öte yandan
Türkiye arasında, işbu Andlaşmanın yürürlüğe giriş tarihinden başlıyarak üç
aylık bir süre içinde, bir
Hakemlik Karma Mahkemesi kurulacaktır.
…
Madde 113
Türkiye, aşağıda belirtilen Sözleşmelere ya da Anlaşmalara
katılmağı ya da bunları onaylamağı yükümlenir:
1. Otomobillerin uluslararası dolaşımına ilişkin, 11 Ekim
1909 Sözleşmesi;
2. Gümrük uygulanacak vagonların kurşunlanmasına ilişkin, 15
Mayıs 1886 tarihli Anlaşma ve 18 Mayıs 1907 tarihli Protokol;
3. Denizde çatmalar, deniz kazalarında yardım ve kurtarma
konusundaki kuralların birleştirilmesine ilişkin, 3 Eylül 1910 tarihli
Sözleşme;
4. Hastane gemilerinin liman resim ve harçlarından bağışık
tutulmalarına ilişkin, 21 Aralık 1904 tarihli Sözleşme;
5. Kadın ticaretinin yasaklanıp önlenmesine ilişkin, 10
Mayıs 1904, 4 Mayıs 1910 ve 30 Eylül 1921 tarihli Sözleşmeler;
6. Açık-saçık [müstehcen] yayınların yasaklanıp önlenmesine
ilişkin, 4 Mayıs 1910 tarihli Sözleşme;
7. 54ncü, 88nci ve 90ncı Maddelere ilişkin çekinceler
[ihtirazı kayıtlar] saklı kalmak üzere, 17 Ocak 1912 tarihli Sağlık Sözleşmesi;
8. Filoksera (phylloxera) ya karşı alınacak tedbirlere
ilişkin, 3 Kasım 1881 ve 15 Nisan 1889 tarihli Sözleşmeler;
9. Afyon konusunda La Haye'de 23 Ocak 1912 tarihinde
imzalanmış Sözleşme ve 1914 tarihli ek Protokol;
10. Uluslararası Radyo-Telegrafi konusunda, 5 Temmuz 1912
tarihli Sözleşme;
11. Afrika'da alkollü maddelere uygulanacak rejim konusunda,
Saint-Germain-en-Laye'de, 10 Eylül 1919 da imzalanmış Sözleşme;
12. 26 Şubat 1885 tarihli Berlin Senedi'nin ve 2 Temmuz 1890
tarihli Brüksel Genel Senedi ile Brüksel Bildirisinin yeniden gözden
geçirilmesine ilişkin olarak, Saint-Germain-en-Laye'de, 10 Eylül 1919 da
imzalanmış Sözleşme;
13. Hava ulaşımının düzenleme konusunda, 13 Ekim 1919
tarihli Sözleşme;
14. Kibrit yapımında beyaz fosfor kullanılmasının
yasaklanmasına ilişkin olarak Bern'de, 26 Eylül 1906 da imzalanmış Sözleşme (s.
92).
Madde 116
Bağıtlı Yüksek Taraflar, kapitülasyonlardan doğan ekonomik
rejime son vermek konusunda anlaşmaya varmışlardır.
Ek (D)
Trakya Sınırlarına İlişkin Sözleşme Tasarısı
(s. 108 vd.)
Madde 4
Türk Hükümeti, Avrupa'daki ülkesinde, barış zamanında
konaklayacak Türk silahlı kuvvetlerinin toplam mevcudunun, bugünkü tarihle imza
olunan Boğazlar Rejimine İlişkin Sözleşme'nin 8 nci Maddesiyle 12.000 kişi
olarak saptanan İstanbul garnizonunun mevcudunu da içine almak üzere 20.000
kişi olarak sınırlamayı yükümlenir (s. 110).
Ek (E)
Türkiye'de Yabancılara Uygulanacak Rejime İlişkin Sözleşme Tasarısı
(s. 111 vd.)
Madde 24
Bugün Türkiye'de bulunmakta olan ve öteki Bağıtlı
Devletlerin uyrukluğundaki kişiler, topluluklar [cemaat] ve derneklerce
yönetilen din, öğretim ya da hayır işleri kurumlarının, hastanelerin,
dispanserlerin ve bunlara benzer kurumların serbestçe çalışmalarına ve bunların
mülkiyet haklarına hiç engel çıkartılmayacaktır.
Ek (F)
Türkiye'de Adaletin Yönetimi Ne İlişkin Bildiri Tasarısı
…
Ek (H)
Türkiye İle Ticaret Rejimine İlişkin Sözleşme Tasarısı
…
(25) Sayılı Tutanak
Boğazlar Rejimini İnceleme Komisyonu
(8) Sayılı Tutanak
1 Şubat 1923, Perşembe Oturumu
M. Tchitcherine (SSCB)
Bu belge, çağıran Devletlerce daha önce sunulmuş
tasarılardan birçok noktada ayrılmaktadır.
Bu değişiklikleri, sunulan bu belgeye kim soktu ve hangi
nedenle böyle yapıldı? Bunu bilmiyoruz. Bu, gizli görüşmelerin ürünüdür. Biz,
bu görüşmeleri, kesin olarak, yapılmamış sayıyoruz.
Lord Curzon
…Doğu Trakya'da büyük sayıda askeri kuvvetler bulundurmanın,
yalnız gereksiz değil, fakat aynı zamanda büyük bir tehlike yaratacak nitelikte
olduğu da açıkça ortaya çıkar. Trakya'daki Türk kuvvetlerini sınırlandırmanın
nedeni budur (s. 133-134).
Türk Temsilci Heyeti, Gelibolu'da bir garnizon bulundurma
sorununu sık sık ortaya atmakla yanlış bir yol izlemektedir. Size önce de
söylediğim gibi, Müttefikler böyle bir ödünde [tavizde] bulunmaya
katlanamazlar.
M. Tchitcherine
Sayın Başkanın verdiği karşılığa bakılınca,
anlaşmazlıklarımızın aşılmaz olduğunu görmekle üzülmekteyim.
Bu koşullar altında, Boğazlar sorununa ilişkin bir kararın
varlığı söz konusu olamaz. Rusya, Ukrayna ve Gürcistan'sız böyle bir karar
yoktur ve var olamayacaktır.
Lord Curzon
M. Tchitcherine, bize, Rusya'nın bu Sözleşmeye [olumlu] oy
vermeyeceğini ve taraf olmayacağını bildirmiştir. Bundan doğacak sorumluluk,
Rus Hükümetine düşmektedir (s. 139).
Ek
Boğazlar Rejimine İlişkin Sözleşme Tasarısı
22 Ocak 1923
Madde 1
Bağıtlı Yüksek Taraflar, aşağıda [kullanılacak]
"Boğazlar" genel teriminin kapsamına giren Çanakkale Boğazında,
Marmara Denizi'nde ve Karadeniz Boğazında, denizden ve havadan geçiş ve
gidiş-geliş serbestliği ilkesini kabul ve ilan etmekte görüş birliğine
varmışlardır.
Madde 2
Boğazlar'dan barış zamanında ve savaş zamanında, ticaret
gemileriyle ticaret uçaklarının ve savaş gemileriyle savaş uçaklarının geçişi
ve gidiş-gelişi:
a) Barış Zamanında:
Bayrak ve yük ne olursa olsun, (…) tam serbestlik.
b) Savaş Zamanında Türkiye Tarafsızsa: …tam serbestlik…
c) Savaş Zamanında, Türkiye Savaşan Bir Devletse:
Tarafsız gemiler ve askeri olmayan tarafsız uçaklar için,
bunlar özellikle düşmana savaş kaçağı, düşman birlikleri ya da düşman uyrukları
taşıyarak yardım etmiyorlarsa, gidiş-geliş serbestliği.
Türkiye, düşman gemilerinin Boğazlar'ı kullanmalarını
önlemek için gerekli göreceği her türlü tedbirleri almağa yetkili olacaktır.
Bununla birlikte, bu tedbirler, tarafsız gemilerin serbestçe geçişini önleyecek
nitelikte olmayacaktır.
Madde 4
Aşağıda gösterilen bölgeler ve adalar askerlikten
arındırılacaktır:
Çanakkale Boğazı: Kuzey-Batıda, Gelibolu Yarımadası ve Saros
(Xeres) Körfezi'nde Bakla Burnu'nun kuzey-doğusundan 4 kilometre uzaklıkta
bulunan bir noktadan başlıyarak, Marmara Denizi üzerinde Kumbağı'nda sona eren
ve Kavak'ın (bu yer dışarıda kalmaktadır) güneyinden geçen bir çizginin güney
doğusundaki bölge.
Karadeniz Boğazı:
Güney-Doğuda, kıyı ile, Bozcaada (Tenedos) karşısında Eski
İstanbul Burnu'ndan başlıyarak, Marmara Denizi üzerinde hemen Karabiga
kuzeyinde bulunan kıyıda bir noktada sona ermek üzere, kıyıdan 20 kilometre
uzaklıktan geçen bir çizgi arasındaki bölge.
Doğuda, Karadeniz Boğazı'nın kıyısından 15 kilometre
uzaklıkta çizilmiş bir çizgiye kadar uzanan bölge.
Batıda, Karadeniz Boğazı'nın batı kıyısından 15 kilometre
uzaklıkta çizilmiş bir çizgiye kadar uzanan bölge.
(2) Emir-Ali Adası dışarıda kalmak üzere, bütün Marmara
Denizi adaları.
(3) Ege Denizi'nde, Semadirek, Limni, İmroz, Bozcaada ve
Tavşan adaları.
…
Madde 6
İstanbul'a ilişkin olarak (…) askerlikten arındırılacak
bölgelerde ve adalarda, hiç bir istihkam, yere bağlı [sabit] topçu tesisleri,
ışıldak tesisleri, denizaltı işleyen araçlar, hiç bir askeri havacılık tesisi
ve hiç bir deniz üssü bulunmayacaktır.
Madde 7
Marmara Denizi sularına, denizaltı gemileri dışında, deniz
altında işleyen hiç bir araç konulamayacaktır.
Türk Hükümetine, Marmara Denizi'nin Avrupa [Rumeli] kıyıları
bölgesine, ya da Karadeniz Boğazı'nın askerlikten arındırılmış bölgesinin
doğusunda Darıca'ya kadar Anadolu kıyıları bölgesine, Boğazlar'dan geçişe engel
olabilecek nitelikte yere bağlı [sabit] hiç bir top bataryası ya da torpil
atıcı yerleştiremeyecektir.
Madde 8
İstanbul, Beyoğlu, Galata, Adalar ve bitişik dolaylarını
kapsamak üzere, İstanbul ile çevresinde, başkentin ihtiyaçlarını karşılamak
üzere en çok 12.000 kişilik bir garnizon bulunabilecektir. İstanbul'da bir
tersane ve bir deniz üssü bulundurulabilecektir.
Madde 9
Savaş çıktığı zaman, Türkiye ya da Yunanistan, savaşan
Devlet haklarını kullanarak, yukarıda öngörülen askerlikten arındırma durumunda
değişiklik yapacak olurlarsa, barışla birlikte, işbu Sözleşmede öngörülen
rejimi yeniden yürürlüğe koymakla yükümlü olacaklardır.
Madde 10
İstanbul'da, 12nci Maddede belirtildiği üzere, bir
Uluslararası Komisyon kurulacak ve bu Komisyon "Boğazlar Komisyonu"
(Commission des Detroits; Straits Commission) adını alacaktır.
Madde 12
Komisyon, bir Türk temsilcisinin başkanlığı altında, işbu
Sözleşmenin imzacı Devletleri olmaları bakımından, Fransa, İngiltere, İtalya,
Japonya, Bulgaristan, Yunanistan, Romanya, Rusya ve Sırp-Hırvat-Sloven Devleti
Temsilcilerinden kurulu olacaktır.
Madde 15
Boğazlar Komisyonu, görevini, Milletler Cemiyetinin
koruyuculuğu altında yapacak ve bu Cemiyete her yıl çalışmalarını gösteren bir
rapor verecek, ayrıca, ticaret bakımından ve gemilerin gidiş-gelişine ilişkin
bütün bilgileri sunacaktır (s. 147).
…
B.- Azınlıklar Alt-Komisyonu
(2) Sayılı Tutanak
15 Aralık 1922 Cuma Oturumu
(s. 151 vd.)
Azınlıklar temsilcilerinin dinlenilmesi
Rıza Nur Bey, Bulgar Temsilci Heyetinin, Konferansa, yalnız
Boğazlar sorununun görüşülmesine katılmak üzere çağrılmış bulunduğunu bildirdi.
M. Montagna, Bulgar Temsilci Heyetini, azınlıklara ilişkin
görüşmelere katılması için çağırmak niyetinde olmadığını, yalnız, bu Heyete,
görüşlerini belirtmesine izin vermezlik de edemeyeceğini sandığını söyledi.
Rıza Nur Bey, bu görüşü kabul etmediğini, çağrılmamış bir
Heyetin görüşlerini açıkla ya cağı oturumlara kendisinin katılmayacağını
bildirdi.
M. Laroche, Azınlıklar Alt-komisyonunun, ilgililerin
temsilcilerini dinlemeyi reddedebilmesinin mümkün olabileceğini
düşünememektedir.
Türk Temsilci Heyeti bu toplantılara katılmak istemeyebilir,
fakat öteki Heyetlerin böyle davranmaları hakkına itiraz edemez (s. 190).
(2) Sayılı Tutanağa
Ek
Azınlıkların Korunması Konusunda Alt-Komisyonda Görüşülecek Sorunların
Özeti
1. Genel af;
2. Soy, dil ve din azınlıklarının özgürlüğü ve korunması
için genel güvenceler [garantiler];
3. 1 Kasım 1914 tarihinden bu yana, ailelerinden ayrılmış
kimselerle, mallarından yolsuz-yöntemsiz yoksun bırakılmış kimselere mallarının
geri verilmesi çalışmalarının benimsenmesi ve bunlara ara verilmemesi;
4. Azınlıkların isteğe bağlı göç özgürlükleriyle, yurt
içinde dolaşım özgürlükleri;
5. Azınlıkların yurttaşlık hakları [medeni haklar]
bakımından eşitliğiyle, dinsel ve siyasal eşitlikleri;
6. Askerlik hizmetinden bağışıklık;
7. Azınlıklar için öğretim, eğitim amaçları ve insancıl
amaçlarla dernek kurma özgürlükleri ve kamu giderlerinden hak gözetir paylar
ayrılması;
8. Azınlık okul ve kiliselerinin statüsü;
9. Azınlıkların korunması konusunda alınacak tedbirlerin
yürürlüğe konulmasına ilişkin güvenceler ve bu konuda Milletler Cemiyeti ile
işbirliği;
10. Ermeniler için Ulusal Yurt.
(10) Sayılı Tutanağa
Ek
Azınlıkların Korunmasına İlişkin Maddeler Tasarısı
26 Aralık 1922
Madde 1
Türkiye, işbu kesimin (...) maddelerindeki hükümlerin temel
yasalar olarak tanınmasını ve hiç bir kanunun, yönetmeliğin ya da hiç bir resmi
işlemin bu hükümlere aykırı ya da bunlarla çelişir olmamasını ve hiçbir
kanunun, yönetmeliğin ya da resmi işlemin bunlardan üstün sayılmamasını
yükümlenir.
Madde 2
Türk Hükümeti, doğum, bir ulusal topluluktan olma, dil, soy
ya da din ayırımı gözetmeksizin, Türkiye'de oturan herkese, hayat ve
özgürlüklerinin tam olarak korunmasını sağlamayı yükümlenir.
Madde 3
Müslüman-olmayan azınlıklara mensup Türk uyrukları,
Müslümanların yararlandıkları aynı yurttaşlık haklarıyla, siyasal haklardan
yararlanacaklardır.
Madde 4
Müslüman-olmayan azınlıklara mensup Türk uyrukları, hem
hukuk bakımından hem de uygulamada, öteki Türk uyruklarıyla aynı işlemlerden ve
aynı güvencelerden [garantilerden] yararlanacaklardır. Özellikle, giderlerini
kendileri ödemek üzere, her türlü hayır kurumlarıyla, dinsel ya da sosyal
kurumlar, her türlü okullar, öğretim ve eğitim kurumları kurmak, bunları
yönetmek ve denetlemek ve buralarda kendi dillerini serbestçe kullanmak ve
dinlerinin gereklerini [ayinlerini] serbestçe yerine getirmek konularında eşit
bir hakka sahip olacaklardır.
Madde 5
Müslüman-olmayan azınlıkların (…) kendi dilleriyle öğrenim
görmelerini sağlamak bakımından, uygun düşen kolaylıklar gösterecektir.
Madde 6
…
Türk Hükümeti, söz konusu azınlıklara ait kiliselere,
havralara, mezarlıklara ve öteki din kurumlarına tam bir koruma sağlamağı
yükümlenir.
Madde 7
Müslüman-olmayan azınlıklara mensup Türk uyrukları,
inançlarına ya da dinlerinin gereklerine aykırı herhangi bir davranışta
bulunmağa zorlanamayacaklar…
Madde 8
Türk Temsilci Heyetince red edilmiştir.
Vergi ödemek suretiyle askerlikten muafiyet…
Madde 9
…
Bu hükümler, Milletler Cemiyeti Meclisi çoğunluğu uygun
bulmadıkça, değiştirilemeyecektir.
Madde 10
Ertelendi
Türk tasarısı
Bu kesimdeki hükümlerle Türkiye'nin Müslüman-olmayan
azınlıklarına tanınmış olan haklar, Balkan Devletleriyle, Türkiye'nin komşusu
bulunan Devletlerce, bu Devletler'in bütün ülkelerinde yaşayan Müslüman
azınlıklara da tanınmıştır.
Ek 2.
"Ermenistan İçin
Amerikan Derneği" Adına Sunulmuş Ermeniler İçin Ulusal Yurt Konusunda Memorandum
(Ermenilere yurt)
…bu Yurdun, Suriye'nin Kuzeyindeki bölgede kurulmasının
birtakım yararlarını da belirtmek gerekir (s. 245).
Bütün bu bölgede barışın sağlanması için, Türkiye ile Suriye
arasında tarafsız bir bölgenin kurulması yararlı olabilecektir.
Bu bölgenin, Fırat'ın batısında bulunan parçası, Fırat'ın
doğusunda bulunan parçasının Türkiye'ye bırakılmasına karşılık olarak, Sis ve
Elbistan (Albistan) yönünde genişletilebilirse, böylece, 18.000 mil karelik bir
alanı kapsayan ve sınırları tarafsızlandırılmış bir bölge elde edilmiş
olacaktır; bu bölgenin Türkiye'den ayrılması, Türkiye'nin iç gelişmesini
olumsuz bir yönde etkilemeyebilecektir.
Amerika'da genellikle bu bölgenin, Milletler Cemiyetinin
yönetimi altında özerk bir bölge olması beklenmektedir.
İstanbul Ermenilerinin, Ulusal Yurda yerleşmek üzere,
oturdukları yerleri bırakıp gitmelerini beklememek gerekir. Bununla birlikte,
İstanbul'da çoğunluğu tarım işleriyle uğraşan 15.000 kadar sığınmış göçmen
vardır; bunlardan pek çoğu, bu çeşit bir Yurda yerleşmek fırsatını sevinçle
karşılayacaklardır.
Nüfus Mübadelesi Alt-Komisyonu
(s. 295 vd.)
3 - SEHA L. MERAY
- LOZAN BARIŞ KONFERANSI CİLT: 3
Yapı Kredi Yayınları, 2. Baskı: İstanbul, Mayıs 2001
3. İkinci Komisyonun ve Alt –Komisyonların Tutanakları ve Raporları
(1) Sayılı Tutanak
2 Aralık 1922 oturumu
Kapitülasyonlar rejimi
(2) Sayılı Tutanak
28 Aralık 1922 oturumu
Yabancılara uygulanacak yargı rejimi
(3) Sayılı Tutanak
6 Ocak 1923 oturumu
Genel görüşmenin devamı
(4) Sayılı Tutanak
27 Ocak 1923 oturumu
Alt-komisyonun üç raporunun sunuluşu
(5) Sayılı Tutanak
31 Ocak 1923 oturumu
Ülke ve Askerlik Sorunları
(3) Sayılı Tutanak
11 Aralık 1922 oturumu
Yabancıların yerleşmesi
(4) Sayılı Tutanak
13 Aralık 1922 oturumu
Türkiye'de yabancılara uygulanacak yargı rejiminin incelenmesi.
(5) Sayılı Tutanak
14 Aralık 1922 oturumu
Yargı rejiminin incelenmesi (devam)
…
C. İkinci
Alt-Komisyon
Ekonomik Rejim Bakımından Yabancıların Durumu
…
D. Üçüncü Alt-Komisyon
Uyrukluk. -Arkeolojik Araştırmalar
…
4 - SEHA L. MERAY
- LOZAN BARIŞ KONFERANSI CİLT: 4
Yapı Kredi Yayınları, 2. Baskı: İstanbul, Mayıs 2001
IV. Üçüncü Komisyonun ve Alt-Komisyonların Tutanakları ve Raporları
İktisat ve Maliye Sorunları
(5) Sayılı Tutanak
27 Ocak 1923 Cumartesi Oturumu
Sağlık İşleri Alt-komisyonunun Raporu
Sir Horace Rumbold,
Sağlık Komitesi kurulmasına Türk Temsilci Heyetinin karşı
çıkmış olduğunu öğrenmesi çok önemlidir. İstanbul Yüksek Sağlık Meclisi 75 yılı
aşkın bir süredir çalışmaktadır ve Akdeniz'e kıyıdaş bütün ülkelere büyük
hizmetlerde bulunmuştur. Şimdiki durumda, iki kurum - Milletler Cemiyeti ile
Kamu Sağlığı Uluslararası Kurumu - salgın hastalıkların Rusya'dan Batı'ya doğru
yayılmasını önlemek için bütün çabalarını göstermektedirler.
Boğazlar'ın sağlık bakımından savunulmasının Süveyş
Kanalı'ndaki kadar tam olması istenilecek bir şeydir. Müttefik Devletler, beş
yıl süreli bir Sağlık Komitesi kurulmasını teklif etmekle, verebilecekleri
ödünlerin [tavizlerin] son sınırına varmışlardır. Türk Temsilci Heyeti, bu
teklifin, Türkiye'nin egemenliğini ve bağımsızlığını çiğneyebilecek nitelikte
olduğunu söyleyerek, bunu kabul etmemektedir.
Boğazlar'ın sağlık açısından savunulmasının ne kadar büyük
bir önemi olduğunu belirtti: Salgın hastalıklar Rusya'da ve Kafkasya'da korkunç
yıkımlara yol açmıştır; salgın hastalıkları yayabilecek hacı yığınları Boğazlar'dan
geçmektedir.
Türk Temsilci Heyetinin, son derece ölçülü bu teklifi
reddettiğini görmek, inanılmaz bir şeydir. Dünya kamuoyu, Müttefik Temsilci
Heyetlerince verilen çok büyük ödünleri [tavizleri] ve buna karşılık,
Avrupa'nın bu soruna verdiği önemi anlamaz görünen Türk Temsilci Heyetinin ayak
diretmesini hayretle karşılayacaktır. Türk Temsilci Heyeti tutumunda direnirse,
kesin olarak, bütün dünyaya karşı büyük sorumluluklar altına girecektir (s.
67-68).
İsmet Paşa
Bulaşıcı hastalıkların yuvaları, yalnız Hindistan'da,
Mısır'da, Hicaz'da ve Basra'da bulunmaktadır; böyle olunca, Türkiye'ye, bu
bakımdan, herhangi bir sağlık sorumluluğu düşmez.
İstanbul'un, Avrupa'nın kapısı olduğunu bahane ederek,
Türkiye'ye zorla uluslararası bir yönetim yükletmek, mantığa da uygun
düşmemektedir; çünkü, Avrupa'nın en önemli ve en büyük kapıları, gerçekte,
Marsilya ve Cenova gibi Akdeniz limanlarıdır; bunlar, bulaşıcı hastalıkların
asıl kapısı olan Süveyş Kanalı ile doğrudan doğruya ilişkilidirler (s. 68-69).
Ek
(4) Sayılı Tasarı
Sağlık Örgütü
8 Ocak 1923
Madde A
İstanbul Yüksek Sağlık Meclisi kaldırılmıştır. Türkiye
kıyılarının ve sınırlarının sağlık işlerinin düzenlenmesiyle Türk yönetimi
görevlidir. Bununla birlikte, Boğazlar'ın sağlık bakımından korunmaları için
gerekli personelin, karantina istasyonlarının ve tesislerin yönetimi ile
görevli bir Sağlık Komitesi kurulmuştur.
Bu Komite, başkanlık yapacak diplomalı bir Türk doktorla,
her zaman her biri üç ayrı Devletten birinin uyruğu olması gereken, diplomalı
üç doktordan kurulacaktır.
Boğazlar Sağlık Komitesi, Türk Hükümeti süresinin
uzatılmasını gerekli görmezse, beş yıllık bir sürenin bitiminde kaldırılacaktır
(s. 105).
Savaş Zararları Konusunda Not
Yunanistan'ın Türkiye'den karşı-istemleri
1 Ağustos 1914 ile Lausanne'de imzalanacak Andlaşmanın
yürürlüğe girişi arasındaki dönem boyunca, savaş olaylan ya da Türk Hükümetinin
herhangi bir eylemi ya da savsaklaması yüzünden, kişileri ya da malları
bakımından uğradıkları zarar ve kayıplardan dolayı, Yunan uyrukların, öteki
Müttefik uyrukları gibi, zarar-giderim elde etmeleri konusunda, Yunanistan'ın
hakkından doğmaktadır. Söz konusu uyrukların sayıca 150.000 i aşmakta olduğu
göz önünde tutulursa, bu yüzden uğranılan zararlar konusunda bir fikir
edinilebilir (s. 267-268).
Yunanistan, İzmir bölgesinin askeri işgali yüzünden
yüklenmiş bulunduğu giderlerin ödenmesini istemekte haklıdır. Yunanistan, bu
işgale, başlıca Müttefik ve Ortak Devletlerin çağırısı üzerine girişmiş
olduğundan, işgalin kendisine yüklediği giderleri, öteki Müttefik Devletler
gibi, Türkiye'ye ödettirmeğe, Yunanistan'ın elbette hakkı vardır.
14 Mayıs 1919 tarihinden 19 Aralık 1920 tarihine kadar,
İzmir bölgesinin ortalama olarak 150.000 askerle işgal edilmesi için katlanılan
giderler 70.000.000 İngiliz Lirası [Sterling] tutmaktadır.
Dünya Savaşının başlamasından birkaç ay önce ve Mondros
Silah-bırakışımına kadar savaş süresince, Türkiye'nin yurtdışı ettiği Osmanlı
uyruklarından yüzbinlerce Rumun bakımı için Yunanistan'ın katlanmak zorunda
kaldığı giderleri...
…bu yurtdışı edilmişlerin bakımı ve onlara yardımda bulunmak
için, Yunanistan'ın 79.200.000 İngiliz Lirası (Sterling) tutarında bir gidere
katlanmak zorunda kalmış olduğu anlaşılır.
Osmanlı uyruğu olan Rum ve Ermeni ulusal topluluğundan
950.000 kişilik bir sığınmaya gelenler dalgası yüzünden, Yunanistan'a
yükletilen giderler karşılığı olarak verilmesi gereken zarar giderimleri…
Yunan Maliyesinin katlanmak zorunda kaldığı ve kalacağı
giderler, adam başına 60 İngiliz Lirası hesap edilirse, Krallığının Maliyesine
bu yüzden yük olacak giderlerin toplamı 57.000.000 İngiliz Lirasını bulacaktır.
5 - SEHA L. MERAY - LOZAN BARIŞ KONFERANSI CİLT: 5
Yapı Kredi Yayınları, 2. Baskı: İstanbul, Mayıs 2001
1 Şubat - 22 Nisan 1923 Görüşmelerine İlişkin Belgeler
Açıklayıcı not:
…Türk Temsilci Heyetinin 4 Şubat, saat 13.30 da sunduğu
mektubu (Belge, sayı IV), bu yeni teklifleri ele almaktadır.
Bu notanın verilmesinden sonra, çağıran Devletler
Temsilcileriyle Türk Temsilcileri arasında, 4 Şubat günü saat 17.30 da özel bir
toplantı yapılmıştır. V-IX sayılı belgeler, bir anlaşmayla sonuçlanamamış olan
bu toplanhda öne sürülen teklifleri ve telkinleri göstermektedir.
Lausanne Konferansına, işte bu koşullar altında ara
verilmiştir.
8 Martta, Türk Temsilci Heyeti Başkanı,, Türk Hükümetinin,
Andlaşma tasarısı ile Sözleşmeler tasarılarında yapılmasını teklif ettiği
değişiklikleri, çağıran Devletler Dışişleri Bakanlarına, Ankara'dan bildirilmekteydi
(Belge, sayı X).
Çağıran Devletlerin bu bildiriye cevapları, Türkiye Büyük
Millet Meclisi Hükümetinin İstanbul'daki Temsilcisine 1 Nisanda sunulmuştur
(Belge, sayı XI)
XII sayılı belge, Fransa, İngiltere, İtalya ve Japonya'nın,
birbirinin eşi olan Notalarına, Ankara Hükümetinin verdiği cevabı göstermektedir.
Bu notaların verişiminden sonradır ki, Genel Sekreterlik,
Temsilci Heyetlerini, Lausanne'da,23 Nisanda [1923] toplantıya çağırmakla
görevlendirilmiştir (Belge, sayı XIII).
Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümetinin Barış Konferansındaki Temsilci Heyetince, Barış Konferansında İngiliz, Fransız ve İtalyan Temsilci Heyetleri Başkanlarına Gönderilen Mektup
(s. 8 vd.)
Batı sınırını, Müttefik Devletlerin teklif ettikleri biçimde
kabul ediyoruz.
Müttefik Devletlerin, Trakya'daki kuvvetlerimizin
sınırlanmasından vazgeçmelerini…
Boğazlar'ın kapalılığından vazgeçerek, bu suların bütün
ülkelerin gemilerine açık tutulmalarına razı olduk.
Boğazlar'ın silahtan arındırılmasına razı olduk.
Gelibolu yarımadasında bir garnizon bulundurma isteğimizden
de vazgeçtik.
Söz konusu yarımada üzerinde egemenliğimizi kısıtlayan bir
yığın teklif almamıza rağmen, salt uzlaşma isteğimizi göstermek amacıyla,
tamamıyla saygılı olduğumuz mezarlıklar dışında, güvenliğe ilişkin birtakım hak
gözetir şartların kabulüne karşılık olarak, Anzac diye belirlenen toprak
parçasından yararlanma teklifini kabul ettik.
İmroz (Imbros) ve Bozcaada (Tenedos) adalarında bir yerel
yönetim [mahalli idare] kurulmasını da kabul ettik.
Konferansın gündeminde şimdiye kadar yer almamış ve hiç bir
görüşmeye konu olmamış bulunan Oniki Ada'ya (Dodecanese) ilişkin teklifi de
tümüyle kabul ediyoruz.
Musul sorununa gelince, salt barışın yapılmasına engel
olmamasını sağlamak amacıyla ve Türkiye ile İngiltere arasında bir yıl içinde
bir ortak anlaşmayla çözümlenmek üzere, bu sorunun Konferans programından
çıkartılmasının yerinde olacağını düşünmekteyiz.
Uyrukluğa [tabiyete] ilişkin sorunları, Müttefiklerin
isteklerine uygun olarak, tümüyle ve eksiksiz kabul etmiş bulunmaktayız.
…azınlıklar sorunu (…) Müttefik Devletlerin istekleri
yönünde çözüme bağlanmıştır.
…gemi siparişleri sonucu olarak Türkiye'ye borçlu bulunulan
aşağı yukarı yedi milyon Liralık para tutarından, başka bir deyimle, toplam
olarak on iki milyon altın lirayı aşan bir paradan vazgeçiyoruz. Müttefik
Devletlerin, onanın olarak istedikleri on iki milyon altın Liradan karşılıklı
olarak vazgeçmelerini de memnunlukla karşılamaktayız.
Türk yurduna karşı Yunan saldırısının yol açmış olduğu
yakıp-yıkmaların onarılmasına yeterli olacak bir paranın, bir adalet gereği
olarak, ödenmesini, Müttefik Devletlerin ilke olarak kabul etmelerini senet
saymaktayız.
Savaş tutsakları ve mezarlıklar sorunları da, Müttefik
Devletlerin isteklerine uygun olarak çözüme bağlanmış bulunmaktadır; savaş
tutsakları için genel af konusunda tarih sorununa ilişkin anlaşmazlık da,
Müttefik Devletlerin görüşüne uygun olarak çözümlenmiştir.
Kapitülasyonlara son verilmesi sonucu olarak, yapmamız
istenilen bildiride bulunmaya, küçük değişikliklerle razı olurken, barış
isteğimizi bir kez daha göstermiş olduk.
Müttefik Devletler uyruklarının Türkiye'de, Türk
uyruklarının da Müttefik ülkelerinde yerleşme [ikamet, etablissement] şartları
(…) çözüme bağlanmasında güçlükle karşılaşılmayacağı açıkça bellidir.
Türkiye, genel bir yatışmaya varabilmek için, elinden gelen
her şeyi yapmış, bütün iyi niyetini ortaya koymuş ve bunca fedakârlıklara
katlanmıştır.
Barış yapılması gene de mümkün olmazsa, bu yüzden Türkiye'ye
hiçbir sorumluluk düşmeyeceğini bütün dünya anlayacaktır.
Razı olduğumuz bütün fedakârlıklara ancak Barışın
imzalanması şartıyla katlandığımızı da sözlerime eklemek isterim;
tekliflerimizin kabul edilmemesi durumunda, doğaldır ki, bu tekliflerle
kendimizi bağlı sayamayacağız.
Üzerinde Hemen Barış Yapılabilecek Olan Temel Sorunlar
Toprak (ülke) sorunları.
Uyrukluk.
Azınlıkların hakları.
Mali hükümler. Devlet Borcu (onarımlar).
Ulaşım yolları.
Sağlık sorunları.
Savaş tutsakları; mezarlıklar.
Boğazlar rejimine ilişkin Sözleşme.
Trakya sınırına ilişkin Sözleşme.
Türkiye'de yargı rejimine ilişkin Bildiri.
Türkiye'de ticaret rejimine ilişkin Sözleşme.
Genel affa ilişkin Bildiri.
Andlaşma ve Sözleşmeler Tasarılarında Yapılması Türkiye'ce İstenilen Değişiklikler
Ankara, 8 Mart 1923
(s. 21 vd.)
Müttefik Devletler, Barış Andlaşması tasarısını Türk
Temsilci Heyetine 31 Ocak 1923 tarihinde vermişlerdi. Türk Temsilci Heyeti, bu
tasarıyı incelemek ve cevabını bildirmek üzere, sekiz günlük bir süre istemişti.
İngiliz Temsilci Heyetinin Sayın Başkanı, İngiltere'deki işlerinin, Lausanne'da
bir hafta daha kalması olanağını vermediğini söylemiş ve Türk Temsilci
Heyetinden cevabını dört gün sonunda bildirmesini rica etmişti.
Türk Temsilci Heyeti, bu dört günü, tasarının incelenmesine
tümüyle ayırma özgürlüğünü bulamamıştır.
Gerçekten, 1 Şubat gününün yarısı Boğazlar Komisyonunun
toplantısıyla harcanmış, öteki üç gün boyunca da, Türk Temsilci Heyeti,
Müttefik Temsilci Heyetiyle toplantılar yapmak zorunda kalmıştır (s. 21-22).
4 Şubat öğleden sonra yapılan toplantıda, Müttefik Temsilci
Heyetleri, Türk Temsilci Heyetinin, aslında ikinci derecede bir önemi olan,
yalnız beş madde ile bir ek'e ilişkin çekinceler [ihtirazi kayıtlar] öne
sürmesine razı olarak, Türk Temsilci Heyeti katılmaksızın hazırlanmış oldukları
tasarıyı, olduğu gibi, imzalamasında direnmişlerdir.
Üzerinde bir anlaşmaya varılamamış (…) sorunların, hiç bir
tartışmaya girişmeden ya da hiç bir çekince öne sürmeksizin, Türk
Temsilcilerince imzalanması istenmiştir.
Böyle bir tutum (…) Türkiye'ye, barış şartlarını zorla kabul
ettirmek anlamına gelmekte olduğundan, bir sonuca varılamamıştır. İngiliz
Temsilci Heyeti, [bu] toplantıdan hemen sonra, Lausanne'dan ayrılmıştır.
Konferans Çalışmalarının Yeniden Başlaması
Türk Hükümetinin 7 Nisan tarihli notasını aldıktan sonra,
çağıran Devletler, Konferans çalışmalarının yeniden başlaması için 23 Nisan
[1923] tarihinin saptanmasında, Türk Temsilci Heyetiyle görüş birliğinde
olduklarını, Konferans Genel Sekreterliğine bildirmişlerdir.
6 - SEHA L. MERAY - LOZAN BARIŞ KONFERANSI CİLT: 6
Yapı Kredi Yayınları, 2. Baskı: İstanbul, Mayıs 2001
Konferansın İkinci
Dönemine İlişkin Tutanaklar İle Belgeler
(23 Nisan - 24 Temmuz
1923)
Konferansda temsil olunan Devletlerin Temsilci Heyetleri, 12
ve 13 Nisan tarihlerinde Hükümetlerine yapılmış çağrıya uyarak, Lausanne'da 23
Nisanda toplanmışlar ve aynı gün öğleden sonra yapılan yarı resmi bir oturumda,
Konferans çalışmalarının programını saptamışlardır.
Türk karşı-tekliflerinin incelenmesinin üç Komiteye
bölüştürülmesi kararlaştırılmıştır. Bu Komitelerden birincisine Sir Horace
Rumbold, ikincisine General Pelle ve üçüncüsüne de M. Montagna başkanlık
edecektir.
Birinci Komite:
Andlaşma tasarısı (17nci ve 19ncu maddelerin 2nci fıkrası
dışında), Madde 1-44 ve 134-151.
Trakya konusunda Sözleşme.
Genel affa ilişkin Bildiri.
Yabancılara uygulanacak rejime ilişkin Sözleşme (Madde 10-17
dışında) ve bu
Sözleşmeye ek Bildiri.
İkinci Komite:
Andlaşma Tasarısının 17nci ve 19ncu maddelerinin 2nci
fıkrasıyla, Madde 45-70 ve 129-131.
Üçüncü Komite:
Andlaşma Tasarısı, Madde 71-117.
Ticaret rejimine ilişkin Sözleşme.
Yabancılara uygulanacak rejime ilişkin Sözleşme, Madde
10-17.
Andlaşma Tasarısının 152nci Maddesinden 159ncu Maddesine
kadar olan maddelerin incelenmesi geçici olarak ertelenmiş bulunmaktaydı.
Sonradan, Birinci Komitenin, bu maddeleri incelemekle görevlendirilmesi
kararlaştırılmıştır.
A - BİRİNCİ KOMİTE
(1) Sayılı Tutanak
24 Nisan 1923, Salı Oturumu.
Meriç sınırı.
Suriye sınırı.
Irak sınırı.
Sir Horace RUMBOLD, Türk Temsilci Heyetinin Türkiye ile Irak
arasındaki sınırın, Andlaşmanın yürürlüğe girişinden başlıyarak oniki aylık bir
süre içinde, İngiltere ile Türkiye arasında saptanacağının hüküm altına
alınmasını istemekte olduğunu belirtti. Anlaşmaya varılamazsa, anlaşmazlık
Milletler Cemiyeti Meclisine götürülecektir. Sir Horace RUMBOLD, görüşmelerin
son aşamasında, 4 Şubatta, böyle bir hüküm öngörüldüğünü, İngiliz Hükümetinin
de bu yolda bir bildiride bulunmağa hazır olduğunu, ancak bu bildirinin, bu
süre içinde statuquo'ya saygı gösterilmesine ve söz konusu toprakların
durumunda hiç bir değişiklik yapılmaması şartına bağlanmış bulunduğunu
hatırlattı.
Merkeb adacıkları.
Bozcaada'ya bağımlı Merkeb adacıkları
İzmir Körfezinde Merkeb Adacığı denilen bir başka adacık da
bulunduğuna göre, her türlü karıştırmayı önlemek üzere, söz konusu adacıkların
Rumca adı olan "Gaidaros" kelimesinin de tırnak içinde yazılması
yerinde olacaktır.
(2) Sayılı Tutanak
25 Nisan 1923, Çarşamba Oturumu
Meis sorunu.
Sir Horace Rumbold
Meis (Castellorizzo) adasının Türkiye'nin egemenliği altına
konulmakta olduğunu açıkladı.
Şimdiki durumda, esasla ilgili bir değişiklik söz konusudur;
çünkü Türkiye, bir egemenlik değişikliği istemektedir. Türkiye'nin bu isteğini
Misak-ı Milli'ye dayanarak haklı göstermek de güç olacaktır; çünkü hepsi de
Hıristiyan, 7-8.000 kişilik bir nüfusu olan bir ada söz konusudur (s. 13).
İsmet Paşa, Meis (Castellorizzo) adasının Türk karasularının
içinde bulunduğu ve bu adanın, her zaman, Türkiye'nin tamamlayıcı bir parçası
sayıldığını belirtti.
Türk isteği, Misak-ı Milli'ye de aykırı düşmemektedir; çünkü
ulusal ülkenin sınırlan içinde bulunan bir ada söz konusudur.
M. Montagna
Konferansa çağıran Devletler, 29 Mart tarihli notalarında,
daha önce kararlaştırılmış bulunan ülke (toprak) sorunlarına ilişkin hükümlere
esaslı bir değişiklik getiren Türk karşı-teklifleri üzerinde tartışma
açmayacaklarını, şimdiki toplantının yapılması için bir temel [şart] olarak
ortaya koymuşlardı.
Rıza Nur Bey,
…bu istek, Andlaşma tasarısının, karasuları içindeki adalara
ilişkin 6ncı maddesine konulan ve deniz sınırlarının, kıyıya 3 milden daha
yakın adaları ve adacıkları da içine alacağını belirten genel kurala uygundur.
M. Guariglia (İtalya),
İsmet Paşa, 4 Şubat tarihli mektubunda, Müttefiklerin
tasarısındaki 15nci maddeyi bütünüyle (integralement) kabul etmiş olduğunu
bildirmiştir.
…bu metin de Meis (Castellorizzo) adasının İtalya'ya
bırakılmasını hüküm altına aldığından, İsmet Paşa'nın, mektubunda, adanın İtalya'ya
katılmasını kabul ettiğine şüphe yoktur.
Horace Rumbold, İngiliz Temsilci Heyetinin, Türk isteğini
kabul edilmez saydığını doğruladı.
Ada-kale sorunu
(1691 yılında Osmanlı Devleti tarafından fethedilen ada
görüşmelerin yapıldığı tarihe kadar Türk adası olarak varolagelmiştir)
Madde 21
İsmet Paşa,
Boğazlar rejimine ilişkin bütün sorunların, Rusya,
Gürcistan, Ukrayna, vb. ile görüş birliği içinde incelenmesi gerekeceğine,
Komitenin dikkatini çekti. Boğazlar sorunu ele alınırsa, bu Devletlerin de görüşmelere
katılmağa çağrılmaları gerekecektir.
Sir Horace Rumbold, söz konusu hükmün, Karadeniz'e kıyıdaş
Devletleri ilgilendirdiğini sanmamaktadır; Boğazlar Sözleşmesi, Türk Temsilci
Heyetince kabul edilmiş bulunmaktadır; Sözleşme üzerinde yeni bir tartışma
açmağa yer yoktur. Öte yandan, Rusya, Gürcistan ve Ukrayna Temsilci Heyeti, bu
Sözleşmeyi imzalamak istemediğini bildirmiş olduğuna göre, bu Temsilci Heyetini
– ilk bildirisinden vazgeçmesi durumu dışında - Konferansa çağırmak da uygun
düşmez.
General Pelle, Sir Horace Rumbold'un sözlerine katıldığını
söyledi (s. 24).
(3) Sayılı Tutanak
27 Nisan 1923, Cuma Oturumu
Kapitülasyonlar
Gelibolu mezarlıkları
(4) Sayılı Tutanak
1 Mayıs 1923, Salı Oturumu
Türkiye'de yabancılara uygulanacak rejim Sözleşmesi
Sir Horace Rumbold, Sözleşmenin, mümkün olabildiği ölçüde,
karşılıklı olma [mütekabiliyet] ilkesine dayanmasını, Müttefik Devletlerin
kabul etmekte olduklarını söyledi.
Tahir Bey, bütün Devletlerin, birtakım meslekleri yalnız
kendi uyrukları için saklı tutmağa hakları olduğunu belirtti…
…
Sir Horace Rumbold, böyle bir hükmün, her çeşit tedbirlere
kapıyı açık bırakmakta olduğunu belirtti.
…
Tahir Bey, Türk Hükümetinin 1914 den önce kazanılmış hakları
tanıyacağı cevabını verdi.
…
Sir Horace Rumbold, böyle bir hükmün ortak hukuka tüm aykırı
ve kabul edilmez olduğu kanısındadır.
…
(5) Sayılı Tutanak
4 Mayıs 1923, Cuma Oturumu
Türkiye'de adaletin yönetimine ilişkin Bildiri
Sir Horace Rumbold: Bu bildirinin amacı, Müttefiklerin, eski
Kapitülasyonlar rejiminden, Türkiye'de yabancıların durumunu yalnız Devletler
hukukunun [uluslararası kamu hukukunun, le droit public international]
düzenleyeceği bir duruma birden bire geçmenin, uyruklarının çıkarları üzerinde
yapacağı etkilerden duydukları kaygıları dağıtmaktır (s. 50).
Sir Horace Rumbold, Müttefik Hükümetlerin, Kapitülasyonların
kaldırılmasına razı olduklarını ve Türkiye'nin bağımsızlığına saygı göstermek
isteğinde bulunduklarını yeterince ispatlamış olduklarını hatırlattı; bununla
birlikte, birden bire yapılacak bir rejim değişikliğinin sonuçlarından
kaçınabilmek için, bir rejimden ötekine geçerken, bir geçiş dönemini gerekli
görmektedirler.
Genel affa ilişkin bildiri
M. Veniselos, bu bildirinin metnini kabul etmediğini
hatırlattı.
Özellikle, genel affın, savaş sırasında işlenmiş askerlik
suçlarını da kapsamasında direnmişlerdir.
…
Sir Horace Rumbold, cevap olarak, bu önemli sorunu,
toplantılar dışında kendisiyle birlikte inceleyeceğini, M. Veniselos'a söyledi.
(6) Sayılı Tutanak
8 Mayıs 1923, Salı Oturumu
Trakya sınırına ilişkin sözleşmeye ek madde
(s. 65 vd.)
Barış Andlaşması. Genel hükümler. Madde 152 ve 153
Sir Horace Rumbold, Türk Temsilci Heyetinin, 152nci ve
153ncü maddelerin çıkartılmasını ve bu maddelerde öngörülen sorunların bir
bildiriyle düzenlenmesini istemekte olduğunu söyledi.
152nci ve 153ncü maddeler, Müttefik Devletlerin İstanbul'da
kendi adlarına alınmış tedbirler yüzünden her türlü sorumluluktan kurtulmaları
amacıyla, çok büyük bir özenle kaleme alınmışlardı.
Madde 157
(M. Veniselos) 30 Ekim 1918 tarihinden sonra, Yunanistan,
Türkiye ile savaşta idi; Yunan donanması, savaş hukukuna uygun olarak, Türk
gemilerine el koymuştur. Yunan Hükümeti bu ganimetlerin (prises) geçerli
olduklarına itiraz edilmesini kabul edemez.
…
İsmet Paşa, 30 Ekim 1918 den sonra, Yunan kuvvetlerince el
konmuş [zaptedilmiş] Türk gemilerinin, usulüne uygun olarak ele geçirilmiş
olduğu görüşünü kabul edemeyeceğini söyledi.
…
Sir Horace Rumbold, Müttefik Temsilci Heyetlerinin de, Türk
Temsilci Heyetinin savunduğu tezi kabul etmediklerini bu sözlere ekledi.
…
(7) Sayılı Tutanak
11 Mayıs 1923, Cuma Oturumu
Madde 159. (Devam)
Sir Horace RUMBOLD, 159ncu maddede göz önünde tutulan
Devletlerin, Türk Temsilci Heyetine, Türkiye ile benzer sözleşmeler yapma
isteklerini bildirmeleri durumunda, İsmet Paşa'nın bu teklifi kabu1 edip
etmeyeceğini sordu.
İSMET PAŞA, bu Devletlerle bir andlaşmanın imzalanabilmesi
için, onların tek taraflı iradelerinin yeterli olmadığını, on1ann iradelerinin
Türkiye'nin iradesiyle aynı doğrultuda birleşmesi gerektiği cevabını verdi.
Sir Horace RUMBOLD, bu konuda, aşırı ölçüde sıkı bir
hukuksal tutumda direnmemenin uygun olacağı kanısındadır. Konferans,
karşılaştığı güçlükleri hep uygulama açısından çözümlemeğe çaba göstermiştir.
Aranması gereken, böyle bir çözüm yoludur.
…
Rıza Nur Bey, Konferansın belirli birtakım Devletlerden
oluştuğunu ve burada üçüncü Devletlerin yararına ya da zararına hükümler
konulamayacağını belirtti (s. 83).
(8) Sayılı Tutanak
16 Mayıs 1923, Çarşamba Oturumu
Andlaşma Tasarısı
(9) Sayılı Tutanak
19 Mayıs 1923, Cumartesi Oturumu
Andlaşma Tasarısı
Madde 19 ve 26
Madde 35
Madde 159
Din ve eğitim kurumlarıyla hastanelere uygulanacak rejim
Genel affa ilişkin bildiri. Sığınanlar (mülteciler) sorunu
(10) Sayılı Tutanak
26 Mayıs 1923, Cumartesi Oturumu
Andlaşma Tasarısı
Yerleşme ve yargı yetkisine ilişkin Sözleşme
(11) Sayılı Tutanak
4 Haziran 1923, Pazartesi Oturumu
Andlaşma Tasarısı
Madde 15 Meis adası sorunu
(İsmet Paşa)
Meis (Cestellorizzo) adası, Anadolu'nun karasuları içinde
bulunmaktadır ve bu kıt'a parçasından ayrılamaz. Hem Küçük Asya'nın huzuru, hem
de askerlik açısından güvenliği, bu adanın Türkiye'ye bağımlı olmasını zorunlu
kılmaktadır.
…bununla birlikte, salt Dünya barışının kurulmasını sağlamak
amacıyla, Türk Temsilci Heyeti, Meis (Castellorizzo) adası konusunda öne
sürdüğü çekinceleri [ihtirazi kayıtları] geri almak gibi çok ağır fedakârlığa
razı olmaktadır (s. 152).
Madde 16 Ada-Kale sorunu
(İsmet Paşa)
Türk Temsilci Heyeti, barışın kurulabilmesi olanağını
sağlamak üzere, bir fedakârlıkta bulunmağı ve Ada-Kale adasına ilişkin
çekincesini geri almağı kabul etmektedir.
Yerleşmeye ve yargı yetkisine ilişkin Sözleşme
(M. Montagna)
İtalyan Temsilci heyeti, Barış Andlaşmasının 15nci
maddesinin öngördüğü ve Türkiye'nin İtalya'dan yana, bütün haklarından ve
sıfatlarından vazgeçmiş olduğu adalarda bulunan Müslüman vakıfların haklarını
tanıdığını bildirir.
"Vakıflar, hukukça bağlı oldukları makamca
yönetileceklerdir.
"Söz konusu vakıfların rejimi, önceden [peşin] ve
adalete uygun bir zarar-giderim [tazminat] ödenmedikçe değiştirilemeyecektir.
"Müslüman din ve hayır kurumları, bu nitelikte başka
özel kurumlar için güvence altına alınmış bütün kolaylıklardan
yararlanacaklardır."
İsmet Paşa, senet saydığı bu bildirinin metnini kabul etti.
Askeri suçlar için genel af
(M. Ryan)
Türk Hükümeti, 150 kişinin genel af dışı bırakılmasını
istediği zaman, bu istek yerine getirilmişse, Yunan Hükümetinin, bağışlanacak
eylemlere askeri suçların katılmamasını öngören isteğini de yerine getirmek
gerekir.
Şurası kararlaştırılmıştır ki, genel affa ilişkin
Bildiri'nin 1nci paragrafı, Yunan ordusuna mensup bulunan ya da mensup bulunmuş
olan, Yunan [Rum] soyundan kimseleri, Yunanistan ve Türkiye arasındaki savaşta
askerlik görevlerini savsaklamak niteliğinde olan eylemleri yüzünden, Yunan
Hükümetinin kovuşturmada bulunmak hakkına hiç bir bakımdan halel vermez.
(Rıza Nur Bey), M. Veniselos'un sözlerini senet sayarak, M.
Ryan'ın sunduğu ve M. Veniselos'un değiştirdiği teklifi kabul etti (s. 162).
Madde 20
Türkiye, 25nci madde hükümlerine halel gelmemek şartıyla, 18
Ekim 1912 tarihli Lausanne Andlaşması ve Andlaşmaya ilişkin senetler [belgeler]
uyarınca, Libya'da yararlanmakta olduğu, ne nitelikte olursa olsun, bütün
haklarına ve ayrıcalıklarına kesin olarak son verilmiş olduğunu kabul ettiğini
bildirir.
Madde 25
Türk ülkesinin dışında, işbu Andlaşmayı imzalayan öteki
Devletlerin egemenlikleri ya da koruyuculuğu (protectorat) altında bulunan
ülkelerin uyrukları ile Türkiye'den ayrılmış ülkelerin uyrukları üzerinde, Türk
Hükümeti ya da Türk Makamlarınca, siyasal, yasamaya ya da yönetime ilişkin
herhangi bir nedenle olursa olsun, hiç bir güç ya da yetki kullanılmayacaktır
(s. 165).
(12) Sayılı Tutanak
26 Haziran 1923, Salı Oturumu
Andlaşma Tasarısı
Ankara Anlaşmasının doğrulanması
İsmet Paşa, Ankara Anlaşmasının, bütün hükümleri ve bütün
ekleriyle, doğrulanmasının, Fransız Temsilci Heyetinin Türk Temsilci Heyetine
göndereceği bir mektup ve bir bildiriyle yapılmasında, Türk ve Fransız Temsilci
Heyetlerinin görüş birliğine varmış olduklarını onayladı.
Sir Horace Rumbold
Türkiye ile Irak arasındaki sınır
…işbu Andlaşmanın yürürlüğe girişinden başlayarak dokuz
aylık bir süre içinde Türkiye ile İngiltere arasında dostça bir çözüm yoluyla
saptanacaktır.
"Öngörülen süre içinde iki Hükümet arasında anlaşmaya
varılamazsa, anlaşmazlık Milletler Cemiyeti Meclisine götürülecektir;
"Sınır çizgisi konusunda alınacak kararı beklerken,
Türk ve İngiliz Hükümetleri, kesin geleceği [kaderi] bu karara bağlı olan
toprakların şimdiki durumunda herhangi bir değişiklik yapacak nitelikte hiç bir
askeri ya da başka bir harekette bulunmamağı karşılıklı olarak
yükümlenirler."
İsmet Paşa, teklif olunan metni kabul etti.
(13) Sayılı Tutanak
17 Temmuz 1923, Salı Oturumu
Genel af
Türk Temsilci Heyeti, barışın - acılar doğuran siyasal
nitelikteki nedenleri yok ettikten [...] sonra -Türklerle Ermeniler, savaşın
açmış olduğu yaraları sarmada işbirliği yapacaklardır. [...] Türkiye'de kalmak
isteyen Ermeniler - kendilerine karşı iyi düşüncelerle dolu ve geçmişteki
olayları unutmaya hazır olan -Türk yurttaşlarıyla kardeşçe yaşayabileceklerdir
(s. 190).
…
Çeşitli dönemlerde göç etmiş bulunan yüz binlerce kişinin
geri dönmesine gelince, bu, genel aftan büsbütün ayrı bir sorundur; bu sorun,
Barış Konferansınca çözümlenebilecek sorunlar çerçevesine girmemektedir
(Ermeniler kast ediliyor) (s. 192).
…
Sir Horace Rumbold
… İngiliz, Fransız ve İtalyan Hükümetleri, genel af
Bildirisi'nin, barış imzalandığı tarihte yürürlüğe girmesinin gerekli olduğu
kanısındadırlar…
İsmet Paşa, genel affın yürürlüğe konulması konusunda, Türk
Hükümetinin, Müttefik Hükümetlerle aynı davranışı göstereceğini söyledi.
Boğazlar rejimine ilişkin Sözleşmeyi imzalamaya Rus Hükumetinin çağrılması
Sir Horace Rumbold, Boğazlar Sözleşmesini imzalamak için,
Rus Hükümetinin, isterse, Lausanne'a temsilciler göndermeğe çağrılması
konusunda Konferans Genel Sekreterine izin verilmesini Komiteye teklif etti. Bu
konuda, M. Tchitcherine'e gönderilecek bir telgraf tasarısını Komiteye sundu.
Sir Horace Rumbold, Rus Hükümetinin bu Sözleşmeyi imzalamak istemesi durumunda,
Lausanne'a temsilci göndermek istemeyeceği ya da göndermeyebileceği varsayımını
da göz önünde tutmak gerektiğini belirtti. Böyle bir olasılığı karşılamak
üzere, Sovyetler Hükümetine (Gouvernement des Soviets), Sözleşmeyi İstanbul'da
imzalamak için, üç haftalık bir süre tanınmıştır.
M. Tchitcherine'e, Komiteye sunulan tasarı metnine uygun bir
telgraf gönderilmesi kararlaştırıldı (s. 193).
B - İkinci Komite
(1) Sayılı Tutanak
24 Nisan 1923, Salı Oturumu
Oturum, General Pelle'nin başkanlığında açıldı.
Madde 17.
Türk Temsilci Heyeti, 17nci maddeye şu kelimelerin
eklenmesini istemektedir:
"Türkiye, Mısır vergisi ile güvence [teminat] alhna
alınmış Osmanlı borçlanmaları konusundaki bütün yükümlerden ve borçlardan
aklanmıştır [ibra edilmiştir]."
İngiliz Temsilci Heyeti: Türkiye'nin öne sürdüğü isteği
tümüyle haklı bulmaktadır; ancak, Türkiye'nin üzerinde bulunan yükümler bir
başka Devletçe üstlenmeden, Türkiye'nin bu yükümlerden aklanmış [ibra edilmiş]
sayıldığının Andlaşmaya yazılması, bu borç senetlerini ellerinde bulunduranlara
[hamillere] karşı güç görünmektedir.
Demiryolları borçlanmaları
Mısır Vergisi İle Güvence Altına Alınmış Borçlanmalara İlişkin Not
1. Mısır'ın Türkiye'ye vergi ödemesi 1517 de başlar. 1840
da, bu vergi, yılda 282.000 Lira olarak saptanmıştır; 1866 da, 681.000 Liraya
yükselmişti; 1875 den 1914 yılına kadar, 681.872,45 Lira idi.
2. Tüm olarak Mısır Vergisi ile güvence altına alınmış
borçlanmalar [istikrazlar] şunlardır:
% 4 faizli 1891 borçlanması: 3.316.920 / Yıllık taksit: 280.622,18
% 1/2 faizli, 1894 borçlanması: 8.212.340 / Yıllık taksit:
329.249,61
3. 1855 tarihli, %4 faizli ve güvence altına alınmış
Borçlanma, Osmanlı Devlet gelirlerinin tümü ve özellikle:
(1) Mısır Vergisi
(2) Suriye ve İzmir gümrükleri gelirleriyle sağlanca [rehin]
altına alınmıştır (s. 220).
(2) Sayılı Tutanak
2 Mayıs 1923, Çarşamba Oturumu
(3) Sayılı Tutanak
9 Mayıs 1923, Çarşamba Oturumu
Osmanlının borçları ve sair mali konular…
(4) Sayılı Tutanak
14 Mayıs 1923, Pazartesi Oturumu
Sağlık sorunlarına ilişkin hükümler
(5) Sayılı Tutanak
18 Mayıs 1923, Cuma Oturumu
Sağlık İşleri
General Pelle, az önce kabul edilen hükümlerin önemini
belirtmek istemektedir; bu hükümler, Boğazlar'daki sağlık örgütüne tümüyle son
verildiğini onaylamaktadır. Bütün Avrupa'nın sağlığı için böylesine önemli bir
bölgenin, sağlık açısından savunulmasının sağlanmasını Türkiye'ye bırakmakla,
Müttefik Devletler, Türkiye'nin geleceği konusunda besledikleri güvenin bir
kanıtını vermektedirler (s. 261).
Mali hükümler
(6) Sayılı Tutanak
28 Mayıs 1923, Pazartesi Oturumu
Onarımlar sorunu
İsmet Paşa, Yunanistan'dan onarımlar adıyla bir
zarar-giderim [tazminat] ödenmesini istemekten vazgeçmiştir; Türk Temsilci
Heyeti, uzlaşıcı tutumunun bir kanıtını böylece vermiş olurken, Müttefik
Temsilcilerin bu konuda ölçülü davrandıklarını da kabul etmesi gerekir:
Müttefik uyruklarına, uğradıkları zararlar için dağıtılacak olan paralar, bu
zararların önemiyle orantılı değildir.
Müttefik hükümetler, kendi uyrukları için böylesine ağır
fedakârlıklara katlanmakla, Türkiye'ye, mümkün olduğu kadar cömert davranmak
istediklerinin bir kanıtını ortaya koymuşlardır.
Karaağaç bölgesinde sınır
Yunan-Türk onarımları
(İsmet Paşa)
Yunanistan, ordusunun, savaş kurallarına aykırı olarak,
vermiş olduğu zararların onarılmasını kabul edecek; Türkiye de, Yunanistan'ın
mali durumunu göz önünde tutarak, bir zarar-giderim ödenmesinden vazgeçecekti
(…) Türkiye'ye, istemeğe hakkı olan moral zarar-giderime ek olarak, Karaağaç
ile dolaylarının da verilmesini öngören yeni teklif ortaya atılmıştır (s. 284).
İsmet Paşa, açıklamalarını bıraktığı yerden alarak, savaş
kurallarına aykırı olarak vermiş olduğu zararları Yunan Hükümetinin onarmasını
mümkün görmeyen Müttefik Devletlerin, Türkiye'nin, bu imkânsızlığa bir
fedakârlıkla karşılık vermesini istemekte olduklarını belirtti.
(Sir Horace Rumbold) Müttefikler, bugün, Türkiye'den,
Yunanistan'a karşı yönelttiği istemlerinden vazgeçmesini istemektedirler.
(7) Sayılı Tutanak
25 Haziran 1923, Pazartesi Oturumu
Mali hükümler
(8) Sayılı Tutanak
3 Temmuz 1923, Salı Oturumu
Andlaşma tasarısı
(9) Sayılı Tutanak
17 Temmuz 1923, Salı Oturumu
Barış Andlaşması
Yunanistan'ı güvencesi altına almış Devlet (Puissance
garante de la Grece) olan ve Türkiye'ye de yüzyıllardır süren dostluk ve
işbirliği bağlarıyla bağlı bulunan Fransa'nın, dilinin ve düşüncelerinin
yaygınlığı yüzünden olduğu kadar, ekonomik girişimlerinin gelişmesiyle de,
bütün Doğu'da nesnel ve moral [maddi ve manevi) çok önemli çıkarları vardır;
Fransa, Doğu'da barışın yeniden kurulmasında, belki de bütün öteki Devletlerden
daha çok ilgiliydi (s. 318-319).
…
7 - SEHA L. MERAY
- LOZAN BARIŞ KONFERANSI CİLT: 7
Yapı Kredi Yayınları, 2. Baskı: İstanbul, Mayıs 2001
Konferansın İkinci Dönemine
İlişkin Tutanaklar İle Belgeler
(23 Nisan - 24 Temmuz
1923)
C - Üçüncü Komite
(1) Sayılı Tutanak
25 Nisan 1923, Çarşamba Oturumu
Hazır bulunanlar:
Mm. Grew, Dolbeare, Belin, Turlington, Barnes (Amerika
Birleşik Devletleri); Sir Horace Rumbold, Mm. Payne, Malkin, Forbes Adam,
Edmonds (İngiliz İmparatorluğu); General Pelle, Mm. Bargeton, Fromageot, De
Percin (Fransa); Mm. Veniselos, Caclamanos, Politis, Androulis (Yunanistan);
Mm. Montagna, Nogara, Guariglia, Galli, İndelli, Guarnaschelli, Guisi (İtalya);
Mm. Otchiai, Nagaoka, Sato, Hotta (Japonya); Mm. Diamanoy, Contzesco, Vassiliu
(Romanya); Mm. Yov Anovitch, Antitch (Sırp-Hırvat-Sloven Kırallığı); İsmet
Paşa, Rıza Nur Bey, Hasan Bey, Zekai Bey, Mustafa Şeref Bey, Şefik Bey, Tevfik
Kamil Bey, Dr. Reşad Nihad Bey",
Ali Bey (Türkiye).
Komitenin yetkisi, çalışma planı uyarınca, aşağıdaki gibi
saptanmıştır: Andlaşma tasarısının 71nci maddesinden 117nci maddesine kadar
olan maddeleri, Ticaret Rejimi Sözleşmesi; Yabancılara uygulanacak rejim
Sözleşmesinin 10ncu maddesinden 17nci maddesine kadar olan maddeleri.
Hasan Bey, [Büyük] Devletlerce kabul edilen 1863 tüzüğü
[nizamnamesi] uyarınca, Türkiye'de artık koruma-altında kimselerin [mahmilerin,
proteges] bulunmadığını belirtti. Koruma-altındakilerin tanınması, ulusal
kanuna aykırı olacaktır.
(M. Montagna) Türk Temsilci Heyetinin istemesi üzerine,
Komite, gerek bu maddede gerekse bundan sonra gelen maddelerde yazılı 1 Ağustos
1914 tarihi yerine, Osmanlı İmparatorluğunun savaşa giriş tarihi olan, 29 Ekim
1914 tarihinin konulmasına karar verdi.
General Pelle, ilgili Hükümetlerin, Osmanlı ortaklıklarına
sermayeler koymuş olan uyruklarının çıkarlarını savunmaktan hiç de vazgeçmemiş
olduklarını ve sözü edilen görüşmeler bir sonuç vermezse, bu konuda öngörülen
maddelerin Andlaşmada olduğu gibi tutulması gerekeceğini, Türk Temsilci
Heyetine belirtti.
Sir Horace Rumbold ile M. Montagna, bu sözlere
katıldıklarını söylediler.
M. Diamandy (Romanya), bu maddenin konulmasını Romanya'nın
istemiş olduğunu belirtti. Romanya ülkesinin işgali sırasında Türk orduları ve
Türk makamlarınca alınıp götürülmüş olan ve şimdi Türkiye'de bulunan her çeşit
malların geri verilmesi ilkesini Türkiye'nin kabul etmesi hakgözetirliğe
uygundur.
Zekai Bey, paralar, senetler ve değerli kâğıtlar gibi
birtakım nesnelerin kime ait olduğunu saptamanın çok güç olduğu itirazında
bulundu.
M. Veniselos, güçlüğün, yalnız bir kaleme alış güçlüğü
olduğu kanısındadır. Hüküm altına alınması gereken, Türkiye'nin, ilke olarak,
malların geri verilmesini kabul ettiği ve bu maddeden yararlanmak isteyecek
Devletlerin Türkiye'ye karşılıklı işlerinde bulunmayı kabul etme zorunda
olacaklarıdır.
Madde 78
Hasan Bey, bu maddedeki, "öne sürülmüş istemler ve
açılmış davalar" sözlerine ilişkin olarak, açıklamalarda bulunulmasını
istedi. Bundan başka, Hasan Bey, "aynı koşullar altında" sözleri
yerine "yerel [mahalli] kanunlar uyarınca" denilmesini teklif etti.
Her halde, Hasan Bey, Osmanlı İmparatorluğunun varlığı sona ermiş bulunduğuna
göre, bu istemlerin, yalnız Türk Hükümetine karşı değil, fakat Osmanlı
İmparatorluğuna ardıl [halef] olan bütün Devletlere karşı öne sürülmesi
gerekeceği kanısındadır.
Sir Horace Rumbold, M. Montagna ve General Pelle, böyle bir
iddiaya karşı çıktılar.
(2) Sayılı Tutanak
26 Nisan 1923, Perşembe Oturumu
Mallar, haklar ve çıkarlar
İsmet Paşa, 57nci maddenin ([tamirat, reparations sorunu)
hiç bir vakit tartışma konusu olamayacağını söyledi.
M. Montagna, …onarımlar ilkesinden vazgeçildiği sonucunu
verir saymaması gerektiğini söyledi.
İsmet Paşa, onarımlar sorununun, Konferansın birinci
döneminde, kesin olarak çözüme bağlanmış bulunduğunu bildirdi.
Madde 80
Hasan Bey, …anonim ortaklıklar [şirketler] her yerde, hangi
kanun altında kurulmuşlarsa, o kanunun hükümleri uyarınca yönetilirler. Ankara
Hükümeti, Türk anonim ortaklıklarına - bu ortaklıklar yabancı sermayeli
olmasalar bile - uygulanacak rejim konusunda uluslararası bir tartışmaya
girişilmesini kabul edemez.
Sözleşmeler, süre aşımları ve mahkeme kararları
(3) Sayılı Tutanak
28 Nisan 1923, Cumartesi Oturumu
Madde 91, 92, 93
Sigortalar
Endüstri, edebiyat ya da sanat yapıtları
Hakemlik Karma Mahkemesi
Zekai Bey, …sözleşmelere (contrats) ilişkin hükümlerin
uygulanmasından doğan anlaşmazlıkları çözüme bağlamak için, özellikle çok
giderli, özel bir mahkeme kurulması gereksiz görünmektedir.
General Pelle, Hakemlik karma mahkemeleri kurulmasını
esinleten ilke, hakgözetir ve akıllıcadır; değişmemiş bir gelenek de bu ilkeyi
desteklemektedir; bu ilkeye bağlı kalınmak gerekir.
Zekai Bey, Kapitülasyonlar rejimi altında bile Türk
mahkemelerinin taşınmaz mallara ilişkin konularda yetkili bulunduklarını ve
onların bu çeşit uyuşmazlıklara bakma yetkisini kaldırmanın kabul edilmez
olduğunu belirtti.
Madde 112, 113, 114. 115
(4) Sayılı Tutanak
3 Mayıs 1923, Perşembe Oturumu
Madde 116, 117
Türkiye'de yabancılara uygulanacak
rejime ilişkin Sözleşme. Vergi hükümleri
Madde 10, 11, 12, 13, 14, 15, 16, 17
(5) Sayılı Tutanak
7 Mayıs 1923, Pazartesi Oturumu
Madde 72, 73, 75, 76, 77, 78, 81
Türkiye'de ticaret rejimine ilişkin Sözleşme
Madde 1, 2, 3, 4
Osmanlı Devlet Borcu kuponlarının ödenmesinde verilecek para
(s. 35 vd.)
(6) Sayılı Tutanak
10 Mayıs 1923, Perşembe Oturumu
Ticaret Sözleşmesi
Madde 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11
(7) Sayılı Tutanak
15 Mayıs 1923, Salı Oturumu
Madde 78, 82, 83, 84, 85, 86, 87, 88, 89, 90, 91, 92, 93,
101, 102-106, 107
Ticaret Sözleşmesi
13-20
(8) Sayılı Tutanak
31 Mayıs 1923, Perşembe Oturumu
Mallar, haklar ve çıkarlar
Madde 73, 75, 78, 82, 87, 89, 93
Yerleşmeye ve yargı yetkisine ilişkin Sözleşme
Ticaret Sözleşmesi
(9) Sayılı Tutanak
22 Haziran 1923, Cuma Oturumu
Andlaşma Tasarısı
Madde 71 vd.
(10) Sayılı Tutanak
3 Temmuz 1923, Salı Oturumu
Andlaşma Tasarısı
(11) Sayılı Tutanak
17 Temmuz 1923, Salı Oturumu
Barış Andlaşması
Madde 78
Ticaret Sözleşmesi
Ayrıcalıklara İlişkin Protokol
Osmanlı Bankasının aynca1ık süresinin uzatılması
M. Stancioff (Bulgaristan),
Konferans, Yakın Doğu sorununu çözüme bağlamak üzere
toplanmıştır. Bulgaristan, bu Konferansa, Karadeniz'e kıyıdaş bir Devlet olması
yüzünden, Boğazlar rejiminin kurulması ve üstelik, kendisine Ege Denizi'nde bir
çıkış yeri verilmesinin şartlarını düzenlemek üzere çağrılmıştır (s. 133).
II
Konferansa Çağıran Devletler Temsilci Heyetleriyle Türk Temsilci Heyeti Arasındaki Görüşmelere İlişkin Belgeler
(23 Haziran - 16 Temmuz 1923)
23 Haziran 1923, Cumartesi Günü, Saat 16.30da Ouchy
Şatosunda Yapılmış Bir Toplantıda Alınan Notlar
…
M. Bargeton, Suriye'de, Müttefiklerin, Hazine-i Hassa ya da
Devletçe yönetilen mallardan birçoğunun hala Abdü1hamid adına kütüğe yazıtlı
olduğunu, 1908 ve 1909 iradelerinin, gerçekte, uygulanmamış olduklarını
söyledi.
İsmet Paşa
…üzerinde anlaşmaya varılacak formül ne olursa olsun,
Türkiye'nin, Suriye ve Irak'da bulunan mallar bakımından her türlü sorumluluktan
kurtulmuş olması gerekir.
M. Bargeton
…gerçekten özel mallar sayılacak malların hangi mallar
olduğunu tam olarak bilmek olduğunu belirtti. Kadastra kütüklerinde, Abdülhamid
adına yazıtlanmış o kadar çok emlak (domaines) bulunmaktadır ki, haklı olarak
bir kötüye kullanmadan kuşkulanmaya yer vardır.
Suriye bakımından, kadastro kütüklerindeki yazıtlamalara
güvenilemez (s. 146).
1
7 Temmuz 1923, Cumartesi Günü, Saat 15.30da, Ouchy Şatosunda Yapılmış Bir Toplantıda Alınan Notlar
Ödemede verilecek para
Ayrıcalıklar
Boşaltma / Tahliye
İsmet Paşa, boşaltmanın neden Andlaşmada öngörülmediğini
sormuştur. Çünkü, Müttefikler, boşaltmayı, Andlaşmanın yürürlüğe konuluşundan
önce gerçekleştirmeyi kabul etmektedirler. Türk Temsilci Heyeti, boşaltmanın
Andlaşmada belirtilmesinde direnmekteyse, işgal rejimi, Andlaşmanın yürürlüğe
konuluşuna kadar sürdürülmek gerekecektir.
3
8 Temmuz 1923 Pazar Günü, Saat 17.00de Ouchy Şatosunda Yapılmış Bir Toplantıda Alınan Notlar
Ödemede verilecek para
Boşaltmaya ilişkin Protokol
4
8 Temmuz 1923 Pazar Günü, Saat 23.00de Ouchy Şatosunda Yapılmış Bir Toplantıda Alınan Notlar
Ayrıcalıklara ilişkin Protokol
Madde 1
Bir yandan Osmanlı Hükümeti ya da herhangi bir yerel
[mahalli] Makamla, öte yandan (Ortaklıkları da kapsamak üzere) Müttefiklerin
uyrukları arasında, 29 Ekim 1914 tarihinden önce
usulüne uygun olarak yapılmış ayrıcalık [imtiyaz] sözleşmeleri ve bunlara
ilişkin olarak sonradan yapılmış anlaşmalar, olduğu gibi tutulmuştur.
5
11 Temmuz 1923, Çarşamba Günü, Saat 17.00de, Ouchy Şatosunda Yapılmış Bir Toplantıda Alınan Notlar
Boşaltma Protokolü
İsmet Paşa, Türk Temsilci Heyetinin, her zaman, boşaltma
[tahliye, evacuation] kelimesinin, bütün Müttefik kuvvetlerinin Türk toprağını
ve Türk sularını kayıtsız şartsız boşaltmaları anlamına geldiğini düşünmüştür.
Boğazlar'da savaş gemileri bırakmakla, Müttefikler, bir çeşit işgal sürdürmüş
olacaklardır. İşte, Türk Temsilci Heyeti, bunu kabul edemez (s. 194).
M. Ryan
Müttefikler, Boğazlar'ın sularındaki deniz kuvvetlerini,
büyük oranlar içinde, azaltmayı kabul etmektedirler; daha ileriye gidemezler.
Türkiye, 1914 deki davranışıyla, eski Boğazlar rejimine son vermiştir. Bu andan
sonra, Müttefik Devletler için, bir serbest geçiş hakkı vardır ve durum,
dayandığı temel Lausann e 'da ortak bir anlaşmayla kararlaştırılmış bulunan,
yeni rejimin yürürlüğe konuluşuna kadar, olduğu gibi kalacaktır (s. 195).
İngiliz Temsilci Heyetinin Teklifi
Müttefik Devletler, Boğazlar rejimine ilişkin Sözleşme
yürürlüğe konuluncaya kadar, bu sularda, Üç Devletten her biri için iki
kruvazörü (croiseurs) geçmeyecek sayıda sınırlandırılmış savaş gemileriyle,
kruvazör sayısıyla orantılı olacak ve içlerinde uçak gemisi bulunmayacak daha
küçük savaş gemileri bulundurma hakkını saklı tutmaktadırlar. Şurası
kararlaştırılmıştır ki, Boğazlar rejimine ilişkin Sözleşmenin yürürlüğe
konulmasına kadar, Müttefik Devletler donanmaları, Boğazlar’dan tam ve
kısıntısız geçiş serbestliğini saklı tutacaklardır (s. 203).
6
12 Temmuz 1923, Çarşamba Günü, Saat 10.30da, Ouchy Şatosunda Yapılmış Bir Toplantıda Alınan Notlar
Para ve sair maddi konular
Kabotaj
7
12 Temmuz 1923, Çarşamba Günü, Saat 17.00de, Ouchy Şatosunda Yapılmış Bir Toplantıda Alınan Notlar
Kabotaj konusu
Ayrıcalıklar
M. Montagna
Müttefik Temsilci Heyetleri (…) Armstrong-Vickers Ortaklığı
ile Regie generale'e, birtakım şartlar içinde tanınacak olan öncelik hakkının
(droit de preference) Protokol metnine konulmayıp, yalnız ilgili ortaklıklara
gönderilecek iki mektupta belirtilmesini, teklifim üzerine, kabul etmişlerdir.
Müttefik Temsilci Heyetleri, öncelik hakkının kullanılma
süresinin beş yıla sınırlı olmasını da kabul etmişlerdir.
İsmet Paşa: Türk Temsilci Heyeti, öncelik hakkını, özel bir
mektupda bile, tanıyamaz.
İsmet Paşa: Bütün sorunları incelemiş bulunuyoruz; bütün
ayrıntıları çözüme bağladık.
…
Ayrıntı olarak, Boğazlar'ın serbestliğini sağlamak için,
Boğazlar Sözleşmesinin 2nci maddesinde belirtilen ilkelerin şimdiden yürürlüğe
konulmasını teklif ettik. Bu nokta üzerinde, bize cevap vermek istemediniz.
Sir Horace Rumbold: Cevap olarak, kabul etmediğimi
söylüyorum.
General Pelle: Ben de kabul etmiyorum.
İsmet Paşa: Cumartesi ve Pazar günleri, boşaltma [tahliye]
ilkesi üzerinde anlaşmaya varırken, işgalin, hiç bir biçim altında, sürüp
gitmeyeceği kararlaştırılmıştı.
Sir Horace Rumbold: Sizce böyle kararlaştırılmıştı, bizce
değil (s. 221-222).
8
16 Temmuz 1923, Çarşamba Günü, Saat 17.00de, Ouchy Şatosunda Yapılmış Bir Toplantıda Alınan Notlar
Müttefik kuvvetlerinin Türk sularından ayrılışı
M. Ryan (İngiltere)
…Protokole bir bildiri eklenecek ve bu bildiri Türk Temsilci
Heyetince imzalanacaktır; bu bildiriyle, Türk Hükümeti, Andlaşmanın yürürlüğe
girişine ya da hiç olmazsa, gelecek Aralık ayının 31 ine kadar, üç Devletten
her birinin birer kruvazörü (croiseur) ile ikişer destroyerinin ve bunlardan
başka, savaş sancağı taşımamak üzere donatım ve kömür sağlanması için gerekli
gemilerin, Türk sularında bulunmasının Türk Hükümetince kabul olunduğunu
belirtecektir (s. 226-227).
General Pelle,
…Boğazlar'da duracak gemilerin sayısını, Devlet başına, bir
kruvazör ve iki destroyer'e indirmeyi kabul etmekle, Müttefiklerin yeni bir
ödünde [tavizde] bulunduklarını, Türk Temsilci Heyetine belirtmek istemektedir
(s. 227).
…
Mali konular / Şirketler için istenen ayrıcalıklar…
Konferansa Çağıran Devletlerin Temsilci Heyetleriyle Sırp-Hırvat-Sloven Temsilci Heyeti Arasındaki Yazışma
(s. 249 vd.)
Lausanne'da İmzalanmış Birtakım Senetlerin Çeşitli Maddelerine İlişkin 24 Temmuz 1923 Tarihli Mektuplar ve Anlaşmalar
(s. 252 vd.)
(3) Sayılı Protokol
24 Temmuz 1923 Genel Oturumu
Müttefik Devletlerle Türkiye Arasında Barışın ve Lausanne Barış Konferansı Son [Nihai] Senedinin İmzalanması
Oturum, saat 15.00 de, İsviçre Konfederasyonu Başkanı M.
Scheurer'in başkanlığında açıldı; Konfederasyon'un Başkan-yardımcısı M. Chuard ile,
Federal Meclis Üyesi M. Schulthess de bu toplantıda bulunmaktaydılar.
(s. 267 vd.)
Boğazlar Rejimine İlişkin Sözleşmeyi Rusya'nın İmzalaması
…M. Tchitcherine'in [Konferansa çağıran] Devletlerce de
kabul edilen, 24 Temmuz tarihli bir telgrafı üzerine, M. Jordansky'nin,
Sözleşmeyi, Roma'da imzalayabilmesi kararlaştırılmıştır. İşte bu koşullar
içinde, M. Jordansky, Boğazlar Sözleşmesinin asıl nüshasını, Roma'da, 14
Ağustos 1923 de imzalamış bulunmaktadır (s. 272).
Genel Dizin
…
8 - SEHA L. MERAY - LOZAN BARIŞ KONFERANSI CİLT: 8
Tutanaklar İle Belgeler
Konferansda İmzalanan Senetler (30 Ocak ve 24 Temmuz
1923)
Yapı Kredi Yayınları, 2. Baskı: İstanbul, Mayıs 2001
24 Temmuz 1923 de imzalanan, Barış Andlaşması
(s. 1 vd.)
24 Temmuz 1923 de imzalanan, Boğazlar rejimine ilişkin Sözleşme
24 Temmuz 1923 Tarihinde İmzalanmıştır.
Barış Andlaşmasının 23ncü Maddesiyle benimsenen ilke
uyarınca, Boğazlar'da bütün ulusların gemileri için Akdeniz'le Karadeniz
arasında geçiş ve gidiş-geliş serbestliğini sağlamak kaygısıyla ve bu
serbestliği sürdürmenin genel barış ve dünya ticareti için gerekli olduğunu göz
önünde tutarak, Bu amaçla bir Sözleşme yapmayı kararlaştırmışlar…
(s. 50 vd.)
…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder