23 Temmuz 2012 Pazartesi

Platon – Devlet Adamı


Platon – Devlet Adamı – ΠΟΛΙΤΙΚΟΣ

SOKRATES - Bana Theaitetos ile Yabancı'yı tanıttığın için sana çok teşekkür borçluyum,
Theodoros.

SOKRATES - Devlet adamı ile filozofu sanki birbirine eşit değerlermiş gibi ele alıyorsun; oysa bu değerlerin arasındaki ayrım hiçbir geometri oranıyla gösterilemeyecek kadar büyüktür.

THEODOROS - …Haklısın. (257a/b)

YABANCI - … Bir işi yarım bırakmamalı. (257c)

YABANCI - Devlet adamına götürecek yolu nasıl bulmalı? (258c)

YABANCI - Büyük bir aileyi küçük bir devlete benzetebiliriz. Yönetim bakımından aralarında bir ayrılık var mıdır?
GENÇ SOKRATES - Hiç yoktur. (259b)

YABANCI - O halde, kralın bilgisi, el sanatlarından, kılgısal işlerden daha çok kuramsal bilgiye yakındır, diyelim mi? 
GENÇ SOKRATES - Hay, hay.

YABANCI - Şimdi, kuramsal bilgiyi bölümlerine ayırmak sırası geldi.

… Bilginin aslında, doğal olan bir ikilik bulabilir miyiz? (259d)

YABANCI - Bence hesap kesin olarak kuramsal sanatlar bölümüne girer.

…Hesap, sayılar arasındaki ayrımları bilir. (259e)

YABANCI - Teorik bilginin bütününü, bir yargıya varan, bir de yöneten bilgiler diye ikiye ayırmamız, sence doğru mudur?
GENÇ SOKRATES - Bence doğrudur. (260d)

YABANCI - …Kralı, kendiliğinden emir veren yöneticiler sınıfına koyacağız. (260e)

YABANCI - …krallık bilgisi mimarlık bilgisi gibi cansız şeylerin yönetimi değildir. O bilgi daha yüce bir iş görür; canlılara emreder; oldum olası yönetimini hep canlılar üzerinde kurmuştur. (261d)

YABANCI - Acele ettiğimiz için işimiz çabuk yürümedi. (264d)

YABANCI - …insanların güdülmesi sanatı… krallık ve devlet sanatı işte budur. (267d)

YABANCI - …Yaratıcı, daha başlangıçta evrene akıl ve can vermiş olduğu için, evren kendiliğinden geri döner, ters yönde dönmeye başlar. (269d)

YABANCI - …Evrenin tersine dönmesiyle birlikte ölenlerin hayatı da geri dönüyor. Dağılan bedenleri yeniden bir araya geliyor. (271b)
YABANCI - …Evrenin kısımları, şimdi de bazı yerlerde olduğu gibi, daha küçük tanrıların emrine verilmişti. (271d)

YABANCI - …Evrende iyi olan her şey yaratıcı tanrıdan gelmiştir, ama daha önceki bir durumdan kötülükler, kusurlar kalmıştır; bunlar ilkin evrene, ondan da hayvanlara geçti. (273b)

YABANCI - …acelemiz yüzünden,
…gerektiğinden daha fazlasını da kullanmak zorunda kaldık.  (277a/b)

YABANCI - Mademki dinlemeye hazırsın, söyleyeceğim. Biliyoruz ki, çocuklar, yazıya ilk
başladıkları zaman...
GENÇ SOKRATES - Evet.
YABANCI - En kısa ve en kolay hecelerde her harfi oldukça iyi tanır ve onları doğru olarak
gösterebilirler.
GENÇ SOKRATES - Kuşkusuz.
YABANCI - Ama, başka hecelerde, onları tanımaz, yanılır ve yanlış söylerler.
GENÇ SOKRATES - Kesinlikle.
YABANCI - O halde onlara, henüz bilmediklerini öğretmek için en kolay, en şaşmaz yol, benim göstereceğim yol değil midir?
GENÇ SOKRATES - Hangi yol?
YABANCI - İlkin onlara her harfi doğru olarak tanıdıkları kümeleri göstermek; bunu yaptıktan sonra henüz bilmedikleri kümeleri göstermek; daha sonra da her iki kümeyi birbiriyle karşılaştırarak, harflerin her iki kümede de aynı biçim ve yapılışta olduğunu göstermek; onları yanıltan kümelerin yanında, harfleri tanıdıkları kümeleri göstere göstere, koşut olarak gösterilenler gözlerinde birer örnek oluncaya kadar bunu sürdürmek. Böylece onlar, bu örnekler yardımıyla hangi harf için olursa olsun, hangi hecede bulunursa bulunsun,
başka olanı başkalarından başka olarak, aynı olanı da hep aynı ve değişmez bir biçimde heceleyeceklerdir. (277e/278c)

YABANCI - Dokumak, aslında örmektir.
GENÇ SOKRATES - Evet.
YABANCI - Fakat burada ilk iş toplu ve bir arada sıkışmış olanı ayırmaktır. (281a)

YABANCI - Tarama işi, mekiğin yaptığı işin yarısıdır. Amacı karışanı ayırmak olan bütün işler, bütün bunların topu, yün işlemeye aitti. Sonra biz daima her şeyde iki büyük sanat ayırt ettik: toplama sanatı ile ayırma sanatı. (282b)

YABANCI - …yünü işlemeyi de iki bölüme ayıralım; ayıran bölüm, toplayan bölüm. (282c)

YABANCI - …Monarşinin iki şekli olduğundan ona da iki ad verilir: Tiranlık ile krallık.
GENÇ SOKRATES - Şüphesiz.
YABANCI - Bir şehir-devlette kuvvet ufak bir zümrenin elinde bulunursa, buna aristokrasi yahut oligarşi diyoruz. (291e)

YABANCI - Krallık idaresi bir ilimdir…

YABANCI - Bu yol gösterici bilimde de cansız varlıkların yönetimiyle canlı varlıkların yönetimini birbirinden ayırdık; (292b)

YABANCI - Öyleyse hükümetler arasında biricik doğru hükümet, yalancı değil, gerçek bir bilime sahip başların bulunduğu hükümet olması gerekiyor. (293c)

YABANCI - Bir tek kişinin hükümeti krallık ile tiranlığı, birkaç kişinin hükümeti ise mutlu
aristokratlık ile oligarşidir demiştik; çokluğun hükümetine gelince; ondan da kendisine bir
tek ad verdiğimiz demokratlığı çıkarmıştık, ama şimdi onu da iki olarak saymalıyız. (302d)

YABANCI - …particiler, en kötü hayal tahrikçileri olduğu gibi, kendileri de hayalden başka bir şey değildir. En büyük taklitçi ve geveze oldukları gibi en ünlü sofistlerdir de. (303c)

YABANCI – O halde şimdi, krallık ilmi, her ikisi de insanca olan enerji ve ölçü karakterlerini ele alarak, her iki hayatı anlaşma ve dostlukla bir arada topladığı ve birleştirdiği, böylece kumaşların en güzelini, kusursuzunu oluşturduğu, her kentte köle ve efendi bütün halkı bu kumaşın içinde dürdüğü, ikisini birden mekiğinde dokuduğu ve kente, hak ettiği bütün mutluluğu durup dinlenmeden sağlayarak, emir ve yönetimi altında bulundurduğu zaman, devlet sanatının dokuduğu kumaşın, hiç aksamadan tamamlandığını söyleyebiliriz. (311b/c)

Türkçeleştiren: Behice Boran & Mehmet Karasan
Sosyal Yayınlar, 2001


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder