23 Nisan 2015 Perşembe

Mahmut Makal – Bizim Köy

Mahmut Makal – Bizim Köy

Köy enstitüsü mezunu olan yazarın eseri köy hayatına dair tuttuğu notlardan oluşur. Eserde yazar çeşitli konular üzerinde durur. Ekonomik sıkıntılar, ilkel malzemeler, toprak meselesi, teknolojiye yabancılık, sosyal yardımlaşma ele aldığı konulardır.

Geçim Derdi

Kışın Hesabı
Doğu'nun adı çıkmış.
Kadınlar yalınkat giyindikleri halde soğuğa alışık. Hayvana bakmak, sulamak, eve su getirmek gibi işler genelde onlardadır. Erkeklerse, boş oturmaktan titrerler hep kış boyu. (s. 17)

…tek başına, amansız kışla savaşmak zorunda olan ben, ne yapayım?

Sağlık koruyucusu arkadaşla ölenlerin listesini "ölüm kâğıdı"na yazıp gönderdik. Bizim köy yüz otuz evlidir. Ocak ve martta ölenlere göre, şubattaki kırım daha kabarık. Yalnız bu ay içinde, hiçbirisi yaşını doldurmamış olmak koşuluyla, otuz dört çocuk yazdık listeye. (s. 20)

Kutsal Tezek
Pislik deyip geçmeyin...

Kibrit
Köylünün pek gereksinimi yoktur kibrite... Ocağa yanmış bir tezek parçası gömdü mü, on iki, hatta yirmi dört saat sonra orada bir köz bulur.

Beslenme
Güzden eline ne geçer de evin kıyısına köşesine atarsan, baharı getirirsin onunla.
En ilkel bir yiyecek olan pirinç, bizim için lükstür.
Alfabede, "Baba bana bal al" cümlesini okurken, sordum: Elli altı öğrenci içinde, yalnız bir tanesi bal görmüş. Gerisi bilmiyor.
Kadın-kız, işi yoksa ot toplasın, kaynat kaynat ye.
Çoğunluk ya kupkuru yavan ekmekle, ya da biraz soğanı, turşuyu katık ederek gününü gün eder. Bulguru bile zor bulur. Sık dişini, verme canını!

Ticaret
Köylü, on kuruş kazanacağını umduğu bir işten on günlük emeğini esirgemez.

Değirmen
…biz bunu oradaki değirmene inat yaptık. Şimdi oraya muhtaç olursak gülerler halimize...

Ekmek
Bu bizim ekmek kalınca bir yufkadır.

En Büyük Sevinç
"köylünün en büyük sevinci nedir?" diye sorsalar, hiç düşünmeden, "yağmur yağmasıdır" derim.

Makineleşmekten geçtik, insanın yerine hayvanı koyabilsek o da yeter.

Harman
Yığın yerini ben de gösteririm, ekini işleyen olsa...

Bana Gelince
Bu notları sebze tarlasında, bağ bellerken, güneş sıkıp ter çıkarırken yazıyorum.

"Bu işleri sen düzelteceksin. Köyü kalkındırmaya kendi evinden başla. Bunu da yapamazsan, ne anladım ben senin okumuşluğundan" diyorum kendi kendime.

Borçlu köylülerin kooperatif defterinde kayıtlı varlıklarına bakacak olursanız, her birini milyoner sanırsınız.
Hatta hiç çiftçi olmayanlar bile, borç koparabilmek için bir sürü mal yazdırmışlardır. İcracılar, hacze gelince bütün o defterde sayılıp dökülen malların yerinde yeller estiğini görerek, elleri böğürlerinde kalakalıyorlar. (s. 46)

Öküz sağ kalsaydı da, keşke okuyamasaydım.

Sevinç
Her acıyı bir sevinç kovalıyor, yoksa katlanılmazdı bu yaşamın acılarına.

Köy Yaşamından Sahneler
Mutfağı da, sofası da, yatağı da, oturması da içinde olan, toprak ve is kokulu tek oda... Toprak tabanlı, taş kemerli, is sıvalı bir yer.
Hemen bütün evler bu tiptir. Ailenin bütün nüfusu o tek göz evde yatar, kalkar. Duvarlarda ağaç kazıklar doludur. Ya kırık, işe yaramaz bir çömlek ya da isli bir kese asılıdır oralarda.

Hasat zamanı. Bu ayda eller yıkanmıyor.
"Baba, neden yıkanmaz?"
"Akşam yıkasam sabaha kadar diğrer kalır, ekini işleyemem. Hiç ekini işlerken de el yıkanır mıymış? Nereden aldın o aklı sen?"

Bizim köyde ayakkabı giyen kadınların sayısı, yüzde beşi geçmez. Gerisi hep yalınayak. Kışın bile, karda-çamurda çaya, çeşmeye su doldurmaya böyle giderler.

Köyde muhtar olabilmek için ilk koşul, varlıklı olmaktır. Ondan sonra da, hısım akraban çokça olacak. Sana bağımlı olan boynu kıldan ince yoksullar, yolunu gözleyip el açacaklar. Bu yolla oy kazanıp, muhtar seçileceksin.

İnanışlar

Okul ve Okuma

Okullar Okulu
…çocuklar hep hastalandı yine kuru toprağa oturmaktan; damın da akmasından...

Basından
Ve kendimi Mahmut Makal dışında, romancı olan ilk Türk köylüsü olarak görüyorum.
Yaşar Kemal

Literatür

16. baskı, Nisan 2008

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder