Goethe - Faust
Faust ile Mefisto insan ruhunun diyalektiği…
Goethe’nin
Yaşamı
Goethe 1749 ağustos 28’de Franfurt’ta doğdu.
Babası (…) bir terzinin oğluydu,
Eski dedelerinden birisi Haçlı Seferleri
sırasında tutsak edilerek Almanya’ya getirilmiş Selçuk adında bir Türk
subayıydı.
…hukukçu olan babası Goethe’nin ilk
öğretmeni oldu. Annesi. Elisabethe Goethe, Frankfurt kentinin belediye başkanının
kızıydı.
Goethe, 17 yaşında hukuk eğitimi yapmak üzere
Leipzig kentine gitti.
1770’de Strazburg’a gitti. Orda Herder ile
tanıştı. Herder, onun halk edebiyatıyla ilgilenmesine yardım etti.
Goethe, 1771'de hukuk doktorluğu
diplomasıyla eve döndü.
…iş için Wetzlar’a gitti. Orda, Charlotte
Buffe ile tanıştı. Fena halde tutulduğu bu kızın aşkından kurtulabilmek için
Genç Werther'in Acıları adlı romanı yazmak zorunda kaldı, 1774.
1774’te Faust Tragedyasına başladı.
…kısa bir süre avukatlık yaptı…
Küçük bir finodan oluşan kocaman Mefisto, Faust’un
dumanlı, isli, çalışma odasını kendisine dar eder.
Faus, mefistofelesle bir sözleşme yapar.
Mefisto, sözleşmeye göre bütün yeryüzü nimetlerini
Fâust’a tattırmaya başlar. Kabak, ilk kez, gencecik bir kızcağızın başında
patlar…
Gretecik, tecavüze uğrar, gebe kalır, dillere
düşer,
…ölüme hüküm giyer.
Mefisto, Faust’u gizlice zindana sokar.
Faust'un birinci bölümü Greteciğin ölümüyle biter
Goethe, ikinci bölümde hemen baştanbaşa eski
Yunan mitolojisini ve eski Yunanistan’ı konulaştırdı.
Faust, Margarete konusunda büyük bir
yenilgiye uğradıktan sonra bayağı sarsılmış, bu yüzden hemen doğanın sağlatıcı,
güneşli güçlerinin kollarına atılmıştır.
Goethe, kahramanı imparatorun sarayına
yerleştirir.
İmparatorun para sıkıntısından iflas etmek
üzere iken yardımına koşmuşlar, yer altında gömülü olduğu varsayılan tümenle
defineye karşılık, çıkarılan senetlere imparatorun imzasını attırarak bunları
gerçek para gibi ortaya sürmüşler ve düşsel bir bolluk yaratmışlardı.
Analar: Faust'ta ilginç bir bölüm oluşturur.
Bu, Goethe’nin, evrenin astronomik derinliklerine doğru gitmek üzere duyduğu
özlemin anlatısıdır.
(Mefisto) Helana’yı yitik gömütünden kaldırıp
Almanya’nın bir kentine getirtti.
Faust, Helena’ya yine de Mefistonun gölgesinde
sahip oldu.
Faust ile Helena, ideal bir yaşanası yer
olan Arkadya’ya gider.
Faust ile Helena'nın Tanrısal güzellikte bir
erkek çocukları doğar. Öforyon adlı bu çocuk, bir Yunanlı gibi güzel bir cermen
gibi iri ve güçlüdür. Daha doğar doğmaz uçmaya çalışır.
…sarayının yanı başında Bosis ile Filemon adlı
iyi bir çift karı kocanın kulubeciği vardır. Bu kulubecikle onun gölgeliği olan
ıhlamur ağaçları, ufka doğru açılan görüş alanını kaplıyor diye Mefisto’ya
yakınmada bulunur.
Ne var ki, yaşlılar, alıştıkları bu yerden
kolayca kopamazlar.
Yangın Bosis ile Filemon’un kulübesini
birkaç dakikada kül etmiştir.
Faust, yaşamının bu son günlerinde Mefisto ile
üç adamının kendi adına işlediği cinayetle kalbinden vurulmuş gibidir.
Bu sırada Faust’un gözleri, birdenbire kör
olmuştur. Ne var ki içinin dünyası öyle geniştir ki, bu körlük, ona bir
karanlık duyusu getirememektedir. Mefisto ise gömüt cinleri olan Lemürlere
Faust’un gömütünü kazdırtmağa başlamıştır.
(Faust) Mefisto’nun kara düş dünyasından
kurtulmuş gibidir.
---
Sunu
Vaktiyle bıkkınlıkla gözlediğim gölgeler
yaklaşıyorsunuz yine bir kez daha salınarak.
TİYATRODA
ÖN TEMSİL
Çok isterdim halkın hoşuna gitmeyi.
Şundan ki, o yaşayan ve yaşatandır!
İnsanın gücü şairde çıkar ortaya.
GÖKTE
PROLOG
Benim işim yok güneşli dünyalarla
dertleriyle uğraşmaktayım ben insanların.
Hiç değişmemiştir yeryüzünün küçük tanrısı
şimdi bile,
uğraşır durur ilk günkü gibi başından büyük
işlerle.
O belki biraz daha rahat yaşardı
vermeseydin ona göklerin ışığından biraz
parıltı.
Buna us diyor ve kullanıyor onu
daha çok arttırabilmek için hayvanlığını...
Faust’u tanır mısın?
Hiç de yeryüzüne özgü değil o çılgının
düşünceleri.
Zarar yok karışıkça da olsa şu andaki
kulluğu
bana
ben çıkaracağım onu doğrunun aydınlığına.
Bahse girişelim mi?
Sana sonuna dek göz yumuyorum, şaşırt
şaşırtabilirsen yolunu.
Trajedi
Ne yazık! Kendimi öldürürcesine
felsefe okumuşum, hukuk okumuşum
tıp okumuşum giderek ne yazık
teoloji okumuşum.
Hoca demişim kendime, bir de doktor demişim
Bir köpek bile dayanamaz böyle bir yaşama
(s. 41)
Hele bir yol açsın doğa gizlerini sana
bak nasıl bir dev kesilir ruhun
yıldızları avucunun içi gibi okursun,
ancak o zaman sen de bir ruh olup bir ruhla konuşursun.
İnsanı yaşatan en güzel duygular
yeryüzünün gürültüsü patırtısı içinde
kahrolup gidiyorlar
Neyi bilmiyorsak onu ister canımız
bildiğimiz nesneye kaynamaz kanımız!
Şu kara finoyu gördün mü, ekin sapları
arasında gezinen?
Gözüm aldanmıyorsa geçtiği yerlerde
ateşten izler bırakıyor!
Bana kalırsa bu finocuk ancak
seni sahibine benzetmiş olacak.
«Başlangıçta söz vardı»
Burda duraklıyorum, kim yardım edecek bana daha
ileri gitmek için?
Anlamı yok, söze bu denli değer vermenin
«Başlangıçta güç vardı»
Ancak, ben bunu yazdığım anda
bir nesne diyor ki bana saplanıp kalma
bunda.
Ruh koşuyor yardımıma! Ayılıyorum birden,
Rahatça: «Başlangıçta iş vardı» diye
yazıyorum hemen!
Mefistofeles
Ben bir ruhum, durmadan yadsıyan!
Ancak, bunda haklıyım, yok oluyor her doğan,
(s. 71)
Mefistofeles
Özelliği olan bir sıvıdır kan.
Faust
Hiç korkma bu andlaşmayı bozacağımdan!
…anlamın bulunmadığı yerde de söz elini
kolunu sallayarak rahatça dolaşır.
Külrengidir aziz dostum, her tür teori,
ve dirimin altın ağacı yemyeşil!
Yaşamın ne kerte kolay olduğunu göresin diye
seni neşeli topluluklara götüreceğim ilk
önce.
En eksiksiz, en güzel kadın yüzü bu!
Görülmüş mü bir kadının bu kerte güzel olduğu?
Bütün cennetlerin özünü mü görüyorum yoksa
Bu içkiyi gövdende taşıyıp durdukça sen
her gördüğün kadını sanacaksın Helen!
Dinle! İsterim bu yosmayı senden!
melek gibi saf ve temiz bir kızcağız
çıkarttığı günahları bile işlememiş henüz.
Nasıl değiştiriyor insanı ufacık bir
mücevher!
Birisi güzelsin dese ancak acıdığından der,
herkes altına akın ediyor
Elindekini veren kazanacaktır,
kilisenin güçlü bir midesi vardır;
bütün ülkeleri yuttuğu halde
bir türlü bozulmadı gitti bu mide.
Ben de ne sert, acı sözler söylerdim
vaktiyle böyle düşmüş kızcağızlar için!
Şimdiyse baştanbaşa günahım ben
Bizi gözetlemek hoştur
bahçıvan kızlarıyız, güzeliz!
Şundan ki kadının doğası,
sanatla yakın akrabadır! (s. 207)
Bu kağıt, imparatorluğun topraklarında gömülü
olan hesapsız mallar karşılığında sağlam güvence olarak verilmiştir.
Bundan böyle, kese, torba taşımak da gerekmez.
Ufacık bir kağıt parçası her göğüste yer buluyor ve orada aşk mektuplarıyla
daha kolay çiftleşiyor. Papaz o kağıt parçasını İncil’i arasında saklar, asker
de daha çevik davranmak için kemerini boşaltır.
Ölümsüz ıssızlıklarda oturan büyük tanrılar
vardır. Bunların çevresinde mekân ve zaman yoktur.
Analar!
Analar! Dileklerimi benimseyiniz. Helena’yı
bir kez tanıyan artık onsuz yaşayamaz.
Mefistofeles
Önünde sonunda kendi elimizle yarattıklarımızın
kuyruğuna asılır kalırız.
Faust
Ben şifa bulmak istemiyorum. İyi olursam ötekiler
gibi ben de aptal olurum.
Bir kadının güler yüzüne ancak onu güçlüce
koruyabilen değer.
Helena ile Faust
Sevincimizi hemen korkunç bir acı izliyor!
Mutlulukla güzellik uzun zaman
bir arada bulunamazlar!
Vaktiyle derinliklerde kalan şimdi
doruklardadır. Bunun üzerine de bilginler, yeni kuramlar kurdular. Alçak olanı
yükseltmeğe yüksek olanı da alçaltmağa çabaladılar.
Akıllı efendilerle çalışkan adamları arklar
açtılar, barajlar kurdular, denizin çemberini gerilettiler. Onun yerine kendileri
egemen oldular. (s. 403)
Zenginlik içinde yüzerken bizde bulunmayan nesnelerin
de var olduğunu düşünmek gibi bir işkence var mıdır?
Faust
Öyle hayaletlerle doldu ki çevrem
kimse söyleyemez bunlardan nasıl kurtulacağımı.
Kaygı
Buradayım ben işte.
Anla: İnsanlar yaşamları boyunca kördürler.
Sen de sonunda öyle ol, Faust. (Faust’un
yüzüne doğru üfler Faust kör olur.)
Faust
Dağlara doğru uzayıp gitmekte bu bataklık, bozmakta
kazanılmış bütün ülkelerin havasını. En büyük ve en son kazancımız olacak bu
iğrenç su birikintisini çekip boşaltmak.
Özgür bir halkın arasında isterdim yaşamak!
İşte o an'a dur, geçme, ne güzelsin,
diyebilirdin.
Yüzyıllarca silinmeyecektir benim dünyada yaşadığım
günlerin izi.
(Faust arkaya doğru yıkılır. Lemürler onu tutup
yere yatırırlar.)
Mefistofeles
Hiçbir tat onu doyurmaz ona yetmez hiçbir
mutluluk.
Bu yüzden o her zaman değişen biçimlerin
arkasından koşar.
Meleklerin korosu
ruh soluk alsın.
(Faust’un ölmez yanını yanlarına alıp yükselirler.
)
Mefistofeles
Çalındı benim hâzinem, biricik hâzinem!
ziyan ettim büyük bir emeğin ürününü.
---
Türkçeleştiren: Hasan İzzetin Dinamo
Yazko Yayınları
1983