16 Mart 2021 Salı

Uğur Mumcu - Rabıta

Uğur Mumcu - Rabıta

Cemalettin Kaplan

"İslâmi devlet kurulacak elbet."

Caminin kapısında Mercedes marka arabalar duruyor.

Sarık ve Mercedes

 

1926 yılında Erzurum'un ispir kazasında doğmuş. İlk dini bilgileri babasından almış. İmamlığa başladığı sırada ilkokul mezunu bile değilmiş.

…ortaokulu ve liseyi dışardan bitirmiş sonra da Ankara ilahiyat Fakültesi'ne girmiş; aynı tarihte Ankara'da vaizlik yapmış. 1966 yılında ilahiyat Fakültesi'ni bitirdikten sonra Diyanet işleri Başkanlığı’na müfettiş olarak atanmış; daha sonra Diyanet işleri Başkanlığı'nda Özlük işleri Müdürlüğü de yapan Kaplan, bir süre de Diyanet işleri Başkan Yardımcılığında bulunmuş. 1966 yılından 1981 yılına kadar da Adana'da müftülük yapmış.

1977 seçimlerinde de MSP listesinden Erzurum’da milletvekili adayı olmuş. Seçilememiş…

 

Kaplan, emekliye ayrıldıktan sonra kendi deyişine göre Erbakan’ın isteği üzerine- Almanya'ya gitmiş ve orada "Milli Görüşçü" diye adlandırılan grupla birlikte çalışmaya başlamış.

Hoca İran'a gittikten sonra Milli Görüş saflarından ayrılmış ve "Tebliğci" olmuş.

Milli Görüş yanlıları Kaplan'ın ”CIA tarafından kullanıldığı kuşkusunu" taşıyorlar.

 

Cemalettin Kaplan'ın ilişki kurduğu ve destek bulduğu çeşitli İslâmî akımlar / s. 43 vd.

İhvanülmüslimin

Afganistan cihad hareketleri

İran inkılap hareketleri

Avrupa'da İslâm cemiyetleri hareketleri

 

İspirli Cemalettin Hocanın "İslâm anayasası" diye bastırıp dağıttığı metnin İran İslâm Cumhuriyeti Anayasasından kopya edildiği açıkça belli olmaktadır.

 

Avrupa Milli Görüş Teşkilatları 1985 yılında mayıs ayında kuruluşunu tamamladı

Başkanı kim?

Osman Yumakoğlu.

İlâhiyat Fakültesi ve Hukuk Fakültesi mezunudur. Kendisi gazetecidir. Bursa’daki Marmara Gazetesi’nin sahibiydi.

 

Cemalettin Kaplan'a Federal Almanya'da sığınma izni sağlayan da ilginç bir ad:

Murat Bayrak! Bayrak, eski AP milletvekillerinden ve MHP’nin son yöneticilerinden. Eski CIA görevlisi ve silah tüccarı Frank Terpil'in silah sattığını ileri sürdüğü işadamı. 12 Eylül Harekâtı sonrasında hakkında dava açılmayan tek MHP yöneticisi.

 

Dr. Rıza Nur bir Atatürk düşmanıdır. Rıza Nur'un "Hayat ve Hatıratım" adlı dört ciltlik anılar yıllardır Atatürk düşmanlarınca okunur ve okutulur.

Ya basan kim? Türkiye'de "Altındağ Yayınevi.” Adres:

Beyazıt, Beyazsaray, No. 39 - İstanbul.

Bu adres sahte. Çünkü bu adreste böyle bir yayınevi yok

Kitap üzerinde bir de Federal Almanya adresi var. "Naşiri:

Heidi Schmidt, 4100 Duisburg II, Deutschland

Bu adres de sahte. Yok böyle bir adres...

 

Atatürk'le ilgili kitap yalnızca bu değil.

Kısaca "Rabıta Örgütü” diye anılan, merkezi Suudi Arabistan'da bulunan "Rabıtat-ül İslâm" adlı örgütün Ürdün'de bastırıp dağıttığı bir kitap daha var. Adı "Sanem Adam.” Yani “Put Adam.”

Peki bu işleri yürütenler kimler? Kimler aracı oluyor? Kim alıyor, kim satıyor bu kitaplar?

Kadir Mısıroğlu.

İslâm Federasyonu yöneticileri bu adı veriyorlar "O getiriyor, o dağıtıyor"

 

Kadir Mısıroğlu

Eyüp oğlu, 1933'te Saire’den Akçaabat’ta doğma, hukuk fakültesi mezunu.

Mısıroğlu’nun avukatı İsmail Müftüoğlu, sonradan Adalet Bakanı olur.

Cemalettin Kaplan, konuşmalarında sık sık Dr. Rıza Nur’un anılarından söz ediyor ve bu anıların "Allah tarafından kendisine gönderildiğini" söylüyor.

Gönderen Allah değil, Kadir Mısıroğlu'dur.

Rabıta Örgütünün asıl adı "Rabıtat al-alam al-islâm"

Suudi Arabistan'da kurulmuş bir şeriat örgütü. Amacı "İslâm enternasyonalizmi."

 

Süleymancılar

Avrupa'daki İslâm Kültür Merkezleri adına gönderilen açıklamalara göre Süleyman Hilmi Tunahan, Silistre'nin Ferhatlar Köyünde doğmuş. Doğum tarihi 1884. Tunahan ilk öğrenimini Şatırlı Medresesinde ve Silistre Rüştiyesi'nde yapmış. Daha sonra İstanbul'da Sahn Medresesi’ne kaydolan Tunahan, Fatih dersiamlarından ve devrin ünlü din alimlerinden Bafralı Ahmet Hamdi Efendi'den dersler almış. Süleymaniye medreselerinden "Medresetül-Mütehas-sısin'i 1919 yılında bitiren Tunahan, aynı yıllarda Medresetül-Kuzaat’dan da mezun olmuş.

Bu okullardan mezun olan Tunahan, önce İstanbul’da "Dersiam” olarak göreve başlamış; medresenin kapatılması üzerine İstanbul'da Sultanahmet, Süleymaniye, Yenicami, Şehzadebaşı. Kasımpaşa camilerinde vaizlik yapmış. 1949 yılında hükümet kararnamesi ile açılan Kur'an kurslarında ders vermiş. Almanya'daki "İslâm Kültür Merkezlerince yapılan açıklamaya göre Tunahan, "Amelde Hanefi, itikadda Maturidi mezhebine mensup, meşreben Nakşi" imiş (s. 81).

 

Diyanet İşleri Başkanlığının saptamalarına göre Süleymancılık tarikatının lider kadrosu şu adlardan oluşmaktadır (s. 81 vd.).

Kemal Kaçar (eski AP milletvekili),

 

Diyanet İşleri Başkanlığı'na göre "Süleymancılık" bir tarikattır. Bu tarikatın kurucusu ve şeyhi Süleyman Hilmi Tunahan’dır. Eski AP Milletvekili Kemal Kaçar ve eski AP İçel Milletvekili Ali Ak bu tarikatın önde gelen adlarından ikisidir.

 

Ali Yüksel'e soruyorum:

"Süleymancıların çok zengin oldukları söyleniyor. Kemal Kaçar neyle geçiniyor örneğin?”

Yanıt:

"Süleymancılıkla!”

Diyanet işleri Başkanlığının saptamalarına göre Süleymancılık bir "örgüt" olarak çalışmaktadır. Bu örgütün lideri Kemal Kaçardır. Süleymancılık özellikle Antalya'da Kur'an kursları aracılığı ile örgütlenmişin "Kurs ve Okul Talebelerine

Yardım Dernekleri" ve hatta biçki-dikiş kursları çatısı altında örgütlenen Süleymancılık özellikle 1972 yılından sonra Diyanet işleri Başkanlığı ile savaşa girişmiş…

 

Tunahan, dinsel konularda “rabıta" denen bir yöntem kullanırmış. Ardından gidenlerin de kullandıkları yol buymuş.

Neymiş bu yöntem?

Önce mürid abdest alırmış. Sonra üç ihlas ve bir Fatiha okurmuş ve bu üç ihlas ve bir Fatiha "Silsile-i Sâdât" ve Süleyman Hilmi Tunahan ruhuna hediye edilirmiş. Sonra "Al-i imran suresi” okunurmuş. Yedi kez istiğfar (Allah’tan bağışlanmayı dilemek) edilirmiş. Sonra Ahzap suresi... Daha sonra "Salatü Selam” ve yeniden Al-i imran suresinin son ayeti...

Daha sonra İstanbul'da Fatih Camii'ne gidilir ve "Destur Ya Hazret" diye seslenilir. Şeyh camidedir. Elleri öpülür.

"Nefs-ü Emmare" iki kaş arasındaymış. Şeyhin dizi ile müridin dizi birbirlerine değermiş. Şeyh Süleyman Hilmi Tunahan, müridin iki kaşı arasından kalbine doğru "izafi bir hat” çekermiş. İşte buna "rabıta" denirmiş.

Rabıta süresi, 15 ile 45 dakika arasında değişirmiş. Bu sırada nefes kesilirmiş ve gözler yumulurmuş. Bu durumda mürid ağzının içinde dilini damağına değdirerek beş kez döndürebilirse, kalbinin "Allah, Allah" diye attığını duyarmış.

Mürid, artık "Letaif-i Nazsa" aşamasına geçermiş. Her aşamada 500 zikr yapılırmış. Bu zikrden sonra bir "mertebeden bir başka mertebeye" geçilirmiş.

"Rabıta" önce “kalb seviyesinde yapılırmış; sonra da "kalbten ruha" geçilirmiş. Daha sonra "sırra" geçerlermiş. sırdan da "hafi'ye.

"Alem" üç kısımmış. Alem-i Suğra. Alem-i suğra insanmış. Bu "alem" içinde insan yedi "mertebeye" ayrılırmış. İkinci kısım, "Alem-i suğra"ymış. "Alem-i suğra" yedi kat zemin demekmiş. Üçüncü kısım da "Alem-i Ulya"ymış. Bu son iki kısım arasındaki sınır "Sidre-i Münteha"ymış, ki, bu sınır melekler tarafından bile aşılmazmış. Ancak melekler, "Ehl-i Rabıta"nın kalbini bir dürbün gibi kullanarak "Alem-i Ulya"yı izleyebilirlermiş. "Alem-i suğra" ile "Alem-i ulya" arasında bir bağlantı, çağdaş deyiş ile bir “iletişim" varmış. "Alem-i suğra"da bulunan "5 letaif'in benzeri de "Alem-i ulya"da bulunurmuş. Tıpkı telgraf gibiymiş bu "alem.” Her iki kısımda da alıcı ve vericiler varmış. "Ehl-i Rabıta" bu yollarda bu "alem" ile temas edermiş. Her şeyin aslı "Alem-i Emir"deymiş. Alem-i

Emrin ötesinde "Alem-i Vücut" bulunurmuş.

 

Lise mezunu olan Kaçar’ın TBMM albümünde neyle uğradığı şöyle özetlenmiştir: "İslâm dininin esasları, ticaret."

 

Süleymancıların Türkiye'de en çok kızdıkları kişi Diyanet İşleri'nin eski Başkanı Tayyar Altıkulaç ise, Almanya'da da Mete Aksu’dur.

Mete Aksu, DGB kısa adıyla bilinen Alman Sendikalar Birliği’nde çalışan bir Türk sendikacıdır. Mete Aksu. 1979 yılında Köln'deki "İslâm Kültür Merkezi'nin "kamu yararına çalışan dernek" olmak ve bu statünün getirdiği akçalı haklardan yararlanmak için yaptığı başvuruyu önleyen adam olarak tanınır.

 

Kaçar’ın en yakın dostlarından biri de AP Adana Milletvekili ve Avrupa Türk Grubu Başkanı Cevdet Akçalıydı. Akçalı, 1979 yılında İslam Kültür Merkezleri’nin Hagen'deki toplantısına da konuşmacı olarak katılmışı.

 

Diyanet İşlerinin denetimindeki camilerde görevli imamlara Türkiye Cumhuriyeti bütçesinden aylık ödenmesi doğal.

Desem ki: "Bir süre bu imamların aylığı "Rabıtat-al-Alam al-islâmi" adlı şeriat örgütü tarafından ödenmiştir."

"Olmaz, olamaz" dersiniz.

Olmuş. Hem de 12 Eylül döneminde. Hem de Atatürkçülükten en çok söz edilen bir dönemde.

Diyanet işleri yurt dışına din hizmeti götürmekte çok geç kaldı. Kalınca da yurt dışında Süleymancılık, Milli Görüşçülük gibi akımlar at oynattı. Hemen yurt dışına din adamı gönderelim dedik Baktık mevzuat yok ortada, Tabii para da... Suudilerle anlaştık. Bir mutabakat gereğince Türk imamlarının aylıkları bir süre, 1982 yılından 1984 yılına kadar Rabıta örgütünce ödendi."

Ödenen aylık 1100 dolar. Bu paralar, Rabıta örgütünce Türkiye büyükelçiliklerine ödeniyor, büyükelçilikler de aylıkları imamlara ödüyorlarmış. Önce Belçika'da başlamış bu uygulama, daha sonra Federal Almanya'da da aylıklar Rabıta örgütünce ödenmiş (s. 137).

 

Rabıta Örgütünün 41 kişilik bir "kurucu meclisi" var. Bu meclis çeşitli İslâm ülkelerinden seçilen üyelerden oluşuyor.

Rabıta Örgütü’nün kuruluşunda Türkiye’yi, Hilal Dergisi sahibi Salih Özcan temsil etmiştir. Salih Özcan’ı daha sonra MSP Şanlıurfa Milletvekili olarak görüyoruz. Daha sonra "Faisal Finans Kurumu’nun kurucusu olarak da göreceğiz.

"Rabıtat-al-Alam-al-İslâmi” adlı şeriat örgütündeki ikinci Türk, "Türk-Suudi Arabistan Dostluk Cemiyeti Başkanı" Ahmet Gürkan'dır. Ahmet Gürkan, 1950-57 yılları arasında, DP, 1961-65 yılları arasında da AP Konya milletvekili olarak parlamentoda bulunmuştur.

 

Yurt dışında görevli Türk imamlarına "Rabıta" örgütünce aylık ödenmesinin sorumluluğunu kimse üstlenmez…

 

(Kitabın devamında konuyla ilgili olarak yapılan yayınlarda yer veriliyor)

 

Bakanlar Kurulunun Rabıta'nın Türk imamlara maaş ödemesi konusundaki 8/2838 saydı kararnamesinin 28.4.1981 tarihinde çıkarıldığı belirlendi.

Kararnamede Devlet Başkanı Kenan Evren ve Başbakan Ulusu'nun da imzaları bulunuyor... / s. 179

 

15 Mayıs 1979 tarihinde Devlet Bakanı Lütfi Doğan'ın yurt dışında görevli Türk din adamlarına Rabıta Örgütünün maaş vermesi için yaptığı önerinin, 6 Haziran 1979 tarihli karan ile Ecevit hükümeti tarafından kabul edildiği saptandı.

 

20. Basım: Ekim 1996, Ankara

UMAG Vakfı Yayınları

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder