Erman Gören - Antik Yunan’da Zanaat ve Zanaatkâr Olarak İnsan
Tekhnē kelimesi Homerosçu mısralarda metal işlemeyle
ilişkili, ³ yanı sıra gemi yapımcılığını kapsayacak şekilde bir “hüner”,
“beceri” ya da “el marifeti” olarak belirir.
…zanaat öncelikle elin uzluğuna dayanan bir “el yapımı yapıt”
üretir.
Pindaros’ta tekhnē, söylemin üretimi de dâhil, her alan için
geçerli bir maharet hâline gelmiştir.
…zanaatı ifa etmek” (tekhnaomai) onu edinilmiş tecrübeden
yararlanarak, bir yolunu bularak uygulamak demektir.
Homeros’ta dēmiourgos olarak adlandırılan
zanaatkârlar, “insanlar için işleyen” kişilerdi
Platon’da, herhangi bir şeyin tekhnē olabilmesi için bu dar
anlamıyla belirli koşulları karşılaması gerektiği söylenebilir: Hakiki bir
tekhnē’nin “konusuna” (peri ti), hem söz konusu form(lar) hem o etkinliğe
yönelik bir belirleme dâhildir; hakiki bir tekhnē’yi icra eden kişi işini “bilgi”ye (epistēmē) göre yapmalıdır,
salt “sanı”ya (doksa) göre değil; hakiki bir tekhnē öğretilebilir dolayısıyla
da öğrenilebilir olmalıdır; söz
konusu etkinlik insanoğluna
hakiki bir yarar sağlamalıdır, onun sadece geçici heveslerini ya da gelişigüzel
tutkulardan kaynaklanan ihtiyaçlarını karşılamamalıdır.
Aristoteles birer erdem olarak nitelediği “zanaat” (tekhnē)
ile “basiret”i (phronēsis) birbirinden ayırır
Zanaatın işi “üretme” (poiēsis) iken, basiretin işi “eyleme”
(praksis)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder