John
Urry - Mekanları Tüketmek
Consuming Places
Türkçeleştiren: Rahmi G. Öğdül
Ayrıntı Yayınları, 1993
Yer tüketiminde zaman ve mekân
Yer sosyolojisi olarak tanımlanabilecek konu yıllardır
ilgimi çekiyor. Bu ilgi, insanların hem oldukça yakın hem de oldukça mesafeli
toplumsal ilişkileri nasıl yaşadıkları ve bu ilişkilerin nasıl kesiştiği
sorusundan ortaya çıktı.
Yerin anlaşılması, kuramsal çaba olmaksızın gerçekleşmez.
…yerler kelimenin gerçek anlamında tüketilebilmektedir;
insanların bir yere ilişkin anlamlı buldukları şey (endüstri, tarih, binalar,
yazın, çevre), zaman içinde kullanılarak azaltılmakta, bitirilmekte veya
tüketilmektedir.
…pek çok sosyolojik tanım, zamanın bir anlamda toplumsal
olduğunu varsaymaktadır. Bu tanımlar, Durkheim’ı izleyerek, “Fransız” okulu
yaklaşımının bir versiyonunu benimsemişlerdir.
(Durkheim’a göre) Zaman, toplum içinde üretilmiş olan ve bu
nedenle toplumlar arasında değişiklik gösteren, nesnel olarak verili bir
toplumsal düşünce kategorisidir.
Modern toplumların genellikle, modern-öncesi toplumlara göre
saat-zamanına daha çok güvendikleri gözlenir.
Saat-zamanı, modem toplumların ve onların kurucu toplumsal
etkinliklerinin örgütlenmesinde merkezi bir önem taşımaktadır.
E. P. Thompson, zamana doğru bir yönelimin endüstriyel
kapitalist toplumların can alıcı karakteristiği olduğunu ileri sürmüştü (1967).
Heidegger’in Varlık ontolojisinin merkezinde, öznelerin
neler olduğuna ilişkin, doğayı açıklayan zaman ontolojisi yer alır. İnsanlar
asıl olarak zamansaldır ve insan varoluşunun zamansal karakterinde anlamlarını
bulurlar.
Bergson’un çözümlemesinde zaman niteliksel, fakat mekân
soyut ve niceliksel açıdan ele alınır.
Mead, Zamanı soyut bir çerçeve olarak görmek yerine, zamanın
eylemler, olaylar ve roller içine nasıl gömülü olduğu üzerinde durur.
Mead açısından “gerçek” olan şimdidir,
Sosyoloji klasikleri, mekânı anlaşılması güç biçimde ve
işlenmemiş haliyle ele almışlardı.
İşbölümünün gelişimi dramatik biçimde uzmanlaşmayı
arttırmakta ve sonuçta mekanik toplumdan organik topluma geçişe yol açmaktadır.
Toplumun farklı kesimleri, insanların giderek daha çok
ilişkiye ve etkileşime girmeleriyle, bireyselliklerini yitirirler.
Kentin ayırıcı niteliği özerklikti ve kent, ilk kez
insanların bireysel yurttaşlar olarak bir araya geldiği yerdi (Weber, 1958).
Simmel mekânı, toplumsal örgütlenmenin mekândan koparılması
nedeniyle giderek önemini yitiriyor olarak görme eğilimindedir.
…metropolisteki uyaran zenginliği nedeniyle, insanlar
çekingenlik ve duygular karşısında kayıtsızlık tavrı geliştirmek zorundadır.
İnsanlar, bu tür bir tavrı geliştirmeselerdi, yüksek nüfus yoğunluğunun
yarattığı deneyimlerle baş edemezlerdi.
Duygu ve tavrın aynı düzeye gelmesini sağlayan paradır.
Dördüncüsü, özellikle modern yaşamda yansıtıldığı gibi para ekonomisi, kesinlik
ve dakiklik yaratır.
Genel anlamda, para ekonomisi, insanları kendi etkinlik ve
ilişkileriyle ilgili olarak daha hesapçı yapar
Zaman ve mekânın görece olarak bağımsız kaynaklar olarak
ortaya çıkmaları, modern toplumun tanımlayıcı özelliklerinden biridir.
On altıncı yüzyıla kadarki dönemde günlük yaşam,
görev-yönelimliydi; hafta, çok önemli bir zaman birimi değildi ve mevsimler,
ilgili panayır, pazarlar ve kilise takvimi zamansal örgütlenmenin temellerini
oluşturuyordu.
On sekizinci yüzyıla gelindiğinde, zamanın, toplumsal
etkinliklerden “ayrıştırılmış” olması daha da belirginleşti.
...saat-zamanının ortaya çıkışı ile asıl olarak sözlü
kültürden yazılı bir kültüre doğru gerçekleşen değişim arasında ilgi çekici
bağlantıların olduğunun belirtilmesi gerekir
Postmodem dönemde hız kazandırılmış zaman ve mekânın, her
türlü kimlik duygusunu bütünüyle erittiği belirtilmelidir.
Bachelard görüngübilimin, bir imajı görsel etkisine
dayanarak değil; kendi “yankıları” açısından yaşamakla ilişkili olduğunu öne
sürer.
Bachelard özgül olarak evin yapısını ele alır ve onun salt
bir fiziksel nesne olarak görülmemesi gerektiğini öne sürer. İçinde doğulan
evler gibi mekânlar, sadece verili değillerdir, anı izleriyle doludurlar.
Mekân zorunlu olarak
zamana nitelik katar. Mekân, anıyı olası kılacak biçimde zamanı dönüştürür
Ev, hayal kurmayı barındırır, içerisinde Bergsoncu zamanın
işlediği metaforik bir mekândır.
Bachelard cisimleşmiş bir bellek nosyonu sunar.
Bedenlerimiz, karşılaştığımız ilk evi unutmazlar. Evin ayırt edici özelliği
fiziksel olarak içimizde yazılıdır.
Lefebvre, mekânın yansız ve edilgin bir geometri olmadığını
öne sürer. Mekân üretilir ve yeniden üretilir ve bu nedenle mücadele alanını
temsil eder.
Zaman içinde farklı mekân biçimleri birbirini izler. Doğal
mekândan, mutlak ve soyut mekâna doğru ardışıklık vardır, sonuçta doğa giderek
toplumsal olandan kovulmaktadır.
Birinci Bölüm, mekân ile toplum arasındaki ilişkiler,
toplumsal ile toplum kavramlarının doğası ve kolektif eylemin ayırt edici
özelliklerine ilişkin 1980’lerin başlarındaki tartışmalardan kaynaklanmaktadır.
İkinci Bölüm, 1980’lerin ortalarındaki “yeniden yapılanma” araştırma
programından kökenlenmiştir; burada, hem kırsal toplumlar hem de hizmet
endüstrisinin önemi açısından yeniden yapılanmayı inceliyorum.
Üçüncü Bölüm, 1990 civarında gündeme yerleşen konularla
ilgilidir. Bunlar, bir tüketim biçimi olarak turizmin doğasını, modernlik,
kimlik ve seyahat arasındaki karşılıklı bağlantıları ve yerlerin yeniden oluşturulmasında
mirasın, özellikle endüstriyel mirasın Önemini içermektedir.
Birinci Bölüm / Toplum ve mekân
Bir asalak olarak sosyoloji
…öz taşımaması, özsel birliği olmaması nedeniyle
sosyolojinin asalak bir konu olmasını ele almak istiyorum. Bir anlamda, sosyoloji
komşu disiplinlerdeki gelişimlerden olağanüstü ölçüde beslenmektedir.
Her şeyden önce sosyoloji, ancak sivil toplum ile devlet
arasındaki kavramsal ayrımdan sonra gelişti.
…benim savım, devlete ilişkin sosyolojik literatürün, ayırt
edici bir anlayış üretemediği ve kapitalist devlete yönelik çoğu önemli
çalışmanın komşu disiplinlerde geliştirildiğidir.
Devlet biçiminin türemesine yönelik dört ana yaklaşım
olmuştur: birincisi, dolaşım alanından (Flatow ve Huisken, 1973); İkincisi, geç
kapitalizmin bunalım karakterinden; üçüncüsü, tekil sermaye birimleri olarak
sermayenin doğasından (Altvater, 1973a ve 1973b); ve dördüncüsü, bir sınıf
hâkimiyeti olarak sermaye ilişkisinden (Hirsch, J. 1978; Holloway ve Picciotto,
1978) türediğini ileri sürer. Bu metinler, oldukça köktenci bir Marksist söylem
içerisinden üretilmişlerdir; buna karşın, dördüncü metin grubu, daha çok
yeni-Ricardocu bir perspektiften türevlenmektedir.
Sosyoloji tartışmaları özgün kuramsal fikirlerden
beslenirken sosyolojinin bu fikirlere katkısı oldukça azdır.
…sosyolojik söylemin şu şekilde örgütlendiğini öne sürdüm:
1. Birleştirici,
ortak bir “toplum” kavramı taşımayan perspektifler çokluğu vardır;
2. Sosyolojik
kavramlar ve önermeler, sağduyuya dayalı kavram ve önermelerden açık biçimde
ayrılamaz;
3. Sosyolojik
ilerlemenin olduğunu belirlemek zordur; o, aslında kuramsal yeniliklerin
ardından gelir;
4. Bu tür bir
büyük yenilik biçimi, sosyolojinin asalak doğasından, yeniliklerin sosyolojinin
dışındaki söylemlerden kökenlenme olgusundan kaynaklanmaktadır.
Kolektif eylemin yeni Marksizmi
Kolektif eylemi anlamaya yönelik / yeterli çatının merkezi
öğeleri şunlardır: (i) sınıf ve diğer kolektif öznelerin kaynaklara sahip
olmaları; (ii) “sınıf kapasitesinin (ya da tersine başka kolektif öznelerin
kapasitelerinin) zaman ve mekân içinde gruplaşmanın harekete geçirebildiği örgütsel
ve kültürel kaynakların gücü olarak tanımlanması; (iii) sivil toplumdaki
toplumsal değişme ve kapitalizmdeki devletin, sadece hâkim sınıfları ele alarak
değil; alt sınıf (ve başka kolektif) öznelerinin kapasitelerini çözümleyerek
iyice anlaşılabilmesi; (iv) araçsal usun ve başka bilinç biçimlerinin,
özellikle dil ortamı aracılığıyla, koşulsuz değil, kurulu olarak anlaşılmasının
zorunluluğu - fakat aynı zamanda dil, kolektif özneler için önemli bir kültürel
kaynak olarak düşünülmektedir; (v) kolektif eylem kuramındaki nedensellik
nosyonunun sadece, yönelimli eylemin çeşitli yönelimli olmayan sonuçlarını
açıklamak için değil; aynca, sayesinde kolektivitelerin salt mevcudiyetinin
deyim yerindeyse “eylemsizliği”nin toplumsal değişim üretebildiği kendiliklere ait
nedensel güçleri de açıklamak üzere genişletilmesi; ve (vi) kolektif eylemin
sonuçları üzerindeki çeşitli kısıtlamaları çözümlemenin büyük önemi; bu
sonuçlar farklı toplumların yönelimsiz ve değişen anatomisini ve kolektif
eylemin farklı örüntülerinin değişen, örtüşen ve birbirine bağımlı etkilerini
incelemeyi gerektirir.
Toplum, mekân ve yerellik
Her şeyden önce mekân, içine yerleşen maddi nesnelerden bir
biçimde ayrı, mutlak bir kendilik olarak görülmemelidir. Fakat mekân sadece bu
tür nesnelere de indirgenemez.
Zaman ve mekân araştırmalarının, herhangi bir toplumsal
çözümlemeye üç farklı düzeyde katılması zorunludur; bu anlamda üç farklı mekân
ya da mekânsallaşma vardır. Birincisi, ampirik olaylar, zaman-mekân içinde
dağıtılırlar.
İkincisi, belirli bir toplumsal kendilik (üretim ilişkileri,
devlet, sivil toplum, sınıflar vs), belirli bir zamansal ve mekânsal yapılanma
etrafında kurulur.
Üçüncüsü, toplumsal kendilikler, zamansal ve mekânsal olarak
birbirleriyle bağlantılıdır, zaman içinde ve mekân boyunca değişen karşılıklı
ilişki içindedir.
Kısaca, toplumsal dünya, zamansal ve mekânsal olarak
birbirine bağımlı, karşılıklı olarak değişen, dört boyutlu zaman-mekân
kendiliklerinden oluşmaktadır; bunlar, en azından kısmen fiziksel
zaman-mekândan ayrı, belirli bir karmaşık “açık sistem” oluştururlar.
Sermaye ile ilişkili olarak, yeni mekânsal konfigürasyonlar,
“farklılaşma” ve “eşitlenme” çelişkili eğilimlerini izlerler.
Kapitalist üretimin amacının mekânı zaman ile yok etmek
olmasına karşın, yeni toplumsal ilişkiler grubunun fiziksel'olarak mekân
boyunca yayılmak zorunda olması ve sadece mekânda tek bir nokta içinde
yoğunlaşamaması nedeniyle, gerçek anlamda bu yapılamaz.
“yerel”, aslında oldukça karmaşıktır ve bir toplumsal ve
mekânsal süreçler karışımının çözümlenmesini gerektirir.
Kırsalın yeniden yapılanması
Kırsal toplumların tanımlayıcı ilkesi meslekten çok
mülkiyettir ve bu nedenle, kırsal sınıf yapısını oluşturan, işbölümünden çok
mülkiyet ilişkilerinin örgütlenmesidir
Endüstrinin aksine, makineleşmenin gelişmesi, tarım işçileri
arasındaki işbölümünü azaltmıştır.
Kapitalist üretim, bilimsel yönetim ve hizmet sınıfı
Bugün, fabrikaların büyümesiyle birlikte insanların iş
alışkanlıklarının ve yaşantılarının derin biçimde değiştiğinin belirtilmesi
sıradan hale gelmiştir.
…fabrikanın büyümesinin, sermayenin emek üzerinde uyguladığı
toplumsal denetimde doğrudan bir artışa yol açmadığı da açıktır.
Britanya’da toplumbilim, ABD’de ya da Amerikan
üniversitelerindeki gibi mesleki profesyonelleşme süreçleriyle uyum içinde
gelişmedi.
Britanya ilk “post-endüstriyel toplum” mudur?
Tüketim, yer ve kimlik
…turist olmak, “modern” olmayı tanımlayan niteliklerden
biridir ve ücretli çalışmanın büyük dönüşümleriyle bağlantılıdır.
Turist bakışının her daim yeni nesnelerini yeniden üretmeye
çabalayan bir turist profesyonelleri ordusu gelişiyor.
Turist etkinliklerinin anlaşılmasının güçlüğü, tüketilenin
belirsiz niteliğinden kaynaklanır.
Turizm, seyahat ve modem özne
Modern özne devinim halindeki öznedir.
Çeşitli seyahat tiplerine ilişkin yazıların çoğunda,
teknolojik bir belirlenimcilik vardır.
Postmodernizm, ayrımsızlaşmayı içerir.
Kültürel alanların yüceliği giderek azalır.
Ve sonuçta postmodernizm temsiliyetler ile gerçeklik
arasındaki ilişkiyi sorunsallaştırır, çünkü göstergeleri ya da imajları giderek
daha fazla tüketiyoruz: Sonuçta bu tür temsiliyet biçimlerinden ayrı, yalın bir
“gerçeklik” yoktur.
Sonuçta seyahat ve turizm, modern ve postmodern özneyi
dönüştürmektedir.
Yerel kültürü yeniden yorumlamak
Turizm, Avrupa ve kimlik
Modern olmak, bizlere serüven, güç, coşku, gelişme,
kendimizi ve dünyayı dönüştürme olanakları vaat eden; ama bir yandan da sahip
olduğumuz her şeyi yok etmekle tehdit eden bir ortamda bulmaktır kendimizi.
…ziyaretçilerin gelişiyle ya da potansiyel gelişiyle sadece
yerler dönüşmezler. Özellikle Avrupa toplumlarında insanların kendileri de
dönüşmektedir. Seyahat etme hakkı, bir yurttaşlık göstergesi olmuştur.
…yurttaşlık hakları giderek, dünyanın her tarafındaki başka
kültür ve yerleri tüketme haklarını içermektedir. Modern bir kişi, bu hakları
kullanabilen ve kendisini başka kültür ve yerlerin tüketicisi olarak görebilen
biridir.
Bir mahalle, kasaba veya bölgenin “mekânları”, yerel
insanların artık o yeri kendi mekânları/yerleri hissetmeyecekleri ölçüde
turistler tarafından doldurulur.
Turist bakışı ve çevre
Mekânsal engeller ne kadar az belirginse, kapitalist
şirketlerin, yönetimlerin ve genel kamunun, çevrenin mekân boyunca
çeşitlenmelerine yönelik duyarlılığı o kadar büyük olmaktadır.
…turizm, hem fiziksel hem de inşa edilmiş çevreye yönelik
ilginin artmasına birçok biçimde yardım etmiştir.
Sonuç olarak, çevre bilincinin artışı, turizmin dünya
çapında yayılmasını sağlayan sürecin bir parçasıdır.
Göller Bölgesi’nin oluşturulması
Toplumsal kimlik, boş zaman ve kırsal alan
“Peyzaj” gerçekte insansızdır.
TV’de, gösteren, serbest kalmıştır ve imajlar, anlatı
üzerinde üstünlük kazanır, estetik baskındır ve izleyici, imaj fazlalığının
serbest oyunu tarafından baştan çıkarılır.
Gizemin, anının ve sürprizin bir “temsili mekânı” olarak
kırsal alandan geriye çok şey kalacağı kuşkuludur.
…
Bottomore, T.B. and Nisbet, R.A. (der.) (1979) A History of
Sociological Analysis,
London: Heinemann. [Sosyolojik Çözümlemenin Tarihi, Yay.
Haz.: M. Tunçay ve A. Uğur, Ayraç Yay., 1997]
Thompson, E.P. (1967) 'Time, work-discipline, and industrial
capitalism
Weber, M. (1958) The City,
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder